29 Ocak 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

29 Ocak 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bi l aiütiye DA Mmektunları : 19 Stanbul yolunda bi Yazan: Dr. CEMİL SÜLEYMAN dolaşıyor. KL iyümez?... tözga tlarım. O zama. imparatoru Me. devekuşu tüy h"*_. gürel renkli şemsiye, Siltanat süren © bu güzel Ülke Ona iptidaları deki eqı“' davasında, 'eyanlara niçin u"""Wrıuıı O günden ÂN &u Mmerhamet duy. İ SOMalilerin ara. NL'““ Batırımda olmı. df p ; :,;..'“ A h 4 N , bal b L feb Ü, i h SŞ / 'erine evlenirler. * , ..;::ı“n Ceziretülara. ._ n Kadınlarının y h—&"_'âı İnsan, vi N k:ıntiuı. ve zarafetine Yapmış bir Av. Vehmine düşüyor. İRe ğ Rİbi d 1. Küçük kı:,î',""lkh. B el y | Harikulâde bir tip e, Cidde ile bir otomobil is. h:“lmişdm_ Çizgil & k' Ve asil görünü. gaç 0 başımın üstün. biş göti. Fakat onun Bt n Clâketti.. | Ziyade ırklarının kqğınun için korku. evlenmeyi L :'“!dlyorıır. Bu- kanun neşretmiş. ne kadar efsane Ridenler, mutlâ. e Türk melezi bir îY“"'l'ılı'ı en l Ş». güze Ü, Arasmdan yetisir. Mğ: Yemenden #nzin Enlişlerdi. Dün. Te ççt kahve mahsulü. &h ları, o cennet hennem — gibi Giden, bir da. Koca impator. kırılmıstı. Hal bir a ktt'asıdır : İklim hemen — Misirin ke,Dicin, hizi. kendi tedbin ederlerdi!.. olan ve ni. laşlAmma kalmıya — Yardır; anlaşıl. "'q.""" müstemleke, | :': '? mâsı mümkün değildir. Bedadı. mız fethetmişler ve galiba fet. hettikleri yerleri de beyenmemiş. let.x 'Tarihte o ne müthiş akındır!.. Ve sonra bütün o gayretler ve bahadirlikler ne feci bir felce uğ. ramıştır İ... Bu, mahlükatım canınır kryrp da &v eti yemiyen zalim avcının İs. tiğnasına benzer, Zaten çekilen ceza, o ataletin, o miskinliğin müstehak olduğu akıbet değil miydi?... Fakat bizim ne günahı- miz vardı?... Hakiki sevgi ile bu topraklara bağlı olanlar, idareyi ellerine al. mâamış olsalardı, âz kaklı, yurt elden gidiyordu. Binaenaleyh ye. ni nesle iptida bu sevgiyi aşıla. mak Vüzımdır. Türk genci, İs. tanbulu, Ankarayı, İzmiri sevdiği kadar Vanı, Muşu, Sürdi de se. vebilmelidir. Bunun için yegâne pratik çare, memleketi, gençliğe tamıtmaktır. Seyahat zevkinin art ması, memlekete alâkayı da ziya. deleştirir. Ben, Trablusun, Arnavutluğun daha düne ait bir hatıra olan Su. riye, Filistin ve Irakın elimizden natıl çıktığını pek iyi hatırlarım. Hepsinde de sevgisizliğin ve alâ. kasızlığın tesiri wardır. Fakat bugün yurdun bir karış toprağı. nm elden çıkmasına rıza göstere. cek bir tek fert var mıdır?... Her. kesin içi sevgi ve imanla doludur. Nefer, eline silâhını alırken, ni çin öleceğini biliyor; ölüme şevk. le ve hevesle koşuyor. Çünkü müdafaa ettiği toprak kendi yur. dudur... 'Türk gencini hayata yetiştirir. ken Üüzerine titrenecek en mühim süje bu olmalıdır... Hicaz Kralı tbnissund, - telsiz telgraf öğrenmek için Londraya, Yanbüdan bir genç göndermişti. İki sene Londrada kaldı ve Yan. kumlu sahilin GÜstünde, birkaç yüz köstebek yuyasından mürek. kep bir harabedir. Lendrada ya. şayan bir insanen Yanbuyu batır. kat ben © genci gördüm, rıhtıma çıkar çıkmaz eğildi, vatanının toprağını öptü. Yurt sevgisi, va. tan aşkı, bütün heyecanların üs. tündedir. ÖOnu çocuklarımıza âaşı. lamak, ber şeyin önünde gelen kırk milyonluk kuvvete bedel o. lur. Spor ve .eılme: sonra... * Ay batmıştı. Fakat sahil, bi. tün gece gözlerimizden kaybol. mamıştı. Afrika o gece bir feeri içinde yaşryordu... Ertesi gün, açık denirde urun bir mesafe katettik, gün batat . ken Adriyatik hizalarına geldik. Uzaktan Sicilya görünüyor; mai bir duman içinde İtalyanın ce. nup sahilleri seçiliyordu... Ayin yirmi Üçünde Mataban burtunu döndük; ve o gece de Adalardenizine dahil olduk. Ege.. Kendi yurdumuz, kendi deniri « miz... Bütün gün yol kesmeden hep aynı süratle Boğaza doğru akıp gidiyoruz. Su cereyanlarıma karşı maküs bir kuvvet var, bizi o sürüklüyor ; güzel İstanbulun renkli ufukları. na çekip götürüyor... Dr. Cemil Sülemenan — 25 Ağustos 939 — ISTANBUL (2 Fransız metusu Londrada Londra, 28 (ALA.) — Fransa . İngiltere parlâmenlo komitesi a - zasından 12 Fransız mebusu, komi tenin İngiliz azasına İadei ziyaret maksadile Londraya gelmişlir. Fransız mebusları — heyetine Franstz tmaarif nazırı Yvon Del. bos riyaset etmektedir. tm 3— VAKIT isveç meselesi Almanyanın demir madenlerine göz dikliği İsveçle Sovyet - Alman menfaalleri Çarpışıyor Son günlerin en mühim siyasi hâdisesi, cenubu şarkt Avrupa - sında Balkan konseyi olduğu gibi şimali Avrupada da - Finlândiya n_ınv:dmılıveçuı)lm- çİn v e Sovyetler, küçük fakat kahraman Finlândiya karşısında muvaffak olamamalrına rağmen diğer ta » raftan müttefikleri Almanya ile birlikte İskandinav memleketle * rini tehdit etmektedirler. Esasen Sovyetlerin şimali Av « rupadaki hareketlerinde garbe, buzla kapalı olmıyan İlmanlara doğrüu uzanmak gayesi mevcut - tur. Diğer taraftan Almanya ik « tısadi varlığı ve harbe mukave - meti Üzerinde en mühim rolü oye nıyacak olan İskandinav memle- ketlerine ve bilhassa bu memle - ketlerde zengin demir madenle * rine el atmak emelindedir. Esa « sen Sovyet Rusya İle yapmış ol- duğu anlaşmanın esaslarından bi- ri de bu değil midir? 'Tarih daima tekerrürden iba « ret olduğu gibi, coğrafi vaziyet « ler de siyasal gayeleri İzaha kâ- fidir, Şu haâle göre, Sovyet Rus- yünaın Atlantik Okyanusu üze * riride bir pencere elde etmek ar « susunda olduğuna da aslâ şüphe etmemelidir. Harp halinde olan Almanya n bilhassa İsveçin demirlerini elde etmek başlı başına bir me « seledir. Almanca “Deutsche Vehr” b simli mecmua Rus * Alman an - Taşmasından bir müddet evvel 28 temmuz 1939 tarihli nüsha « sında İskandinav meselesini tet - kik eden bir etüd neşretmişti. Bu makalenin muharriri askert işler ve bilhassa İskal ya İş- leri mütehassısı olan Kont Ma - kadeldir. Muharrir bu makalesin- de tsveç demirinin Almanyaya nakli meselesini gu zaviye altın- da görüyordu: Rus siyaşetinin Baltık denizin- deki gayesi Almanyanın Boti körfezile olan münakalâtim ker mektir. Almanya cenubi İsveç ve Norveçin bütün demir madenini idhal etmektedir. Nitekim geçen umumi harpte de İsveçten idhal edilmiş olan demirlerin Almanya- tin tutunmasında — yegâne âmil olduğu resmen kabul edilmişti. Avrupada yeni bir harp çıktığı takdirde Almanya İsveç demirine eskisinden daha büyük bir ihti « yaç duyacaktır. Normal vaziyet * te, Almanyanın idhal ettiği İs - kandinav demir — madenlerinin üçte biri Norveçin Norvik lima - nından geçmektedir. İngiltere bu yolu kesebilecek vaziyettedir. Almanyaya ihrac edilen demir marleninin mütebaki kısmt da Botni köferinin şimalinde bulu - nan Luleo limanından geçer, Buz ları kırıldığı takdirde senenin het mevsiminde buradan ihracat yar pırlabileceğine göre, Almanyanın idhalâtını bu yo! ile terdini müm- kündür. — Binaenaleyh — Sovyet Rusyanın Baltık donammasının ilk vazifesi Almanyanın İskandi- nav memleketlerinden demir al « masma mâni olmaktır. Vaziyet bövle olduğu için AR manya Sövyet Rusya ile anlaş - mak ve harp için en büyük Ihti - olan demirin Tİskandinav memnleketlerinden serbestçe te « mini yolunu tutmustur. O tarihtenberi Almanya İsveç topraklarını istilâ etmeği ve şimr diye kadar bin müşkülâtla gatın almakta olduğu demir madenle - rine sahip olmağı dilsünmekte - dir. Çünkü Almamya İsvecten an- cak ecnebi dövizi veya âltin Tle demir almavtadır. Bu da Alman - yanın içinde bulunduğu iktısadi ve mali şeraite wöre cok milskül —— Kısaca: Hayret en Şu Halicin yürekler sızlatıcı haline sehir daha ne vakte kadar tahammül edecek bilme. yiz.. Bir :mııılır. m—mıuuı büyük dıı::şî âlemlerinin yapıldığı bu “altın boynuz” leri, sefahet dakikalarınım kefaretini artık 8. demiş olmalıdır. Şimdi bir tanzifat tenekesin. den farksız olan zavallı dere!.. Kirli bir koyun man yok ha.., Hayroet!. ı olmaktadır. Bugün Almanya ma- | Ki cihetten 1914 dekinden çok daha fena vaziyettedir. Şuna da derhal işaret edelim ki, muhasamatın başladığı gün - denberi Almanyaya yapılan - mir ihracatı durmamış üuh art maştır, Bunun neticesi malt müş küller de artmahtadır. Bu vazi « kül vaziyet almış olan Avustrya, Çekoslovakya gibi memleketleri ilhak etmemiş midir? RUSYA İLE MECBURİ ANLAŞMA Müşkül bir vasiyete düşmüş o- lan üçüncü Rayş hükümeti bir yandan sertlikle hareket ederken diğer taraftan Ca incelikle hare « ket edip Sovyet Rusyayı elde et- ti. Bilâhara yine Sovyet Rusya * yı elinde bir silâh gibi kullanarak şimal memleketleri üzerine sev- ketti. Bu şekilde hem Ruaya ile müttefik devletlerin arasımı aç - mak, hem de dümya efkârı umu * miyesini komünizm aleyhine çe - virmek istiyordu. Bunun için en münasip çare Finlândiya ve İs - kandinav memleketleri Üüzerine Sovyetleri taarruz ettirmekten İ- baretti. Sövyetler tarafından Fin- lândiyadan —sonra — İskandizav memleketleri üzerine de bir ta « arruz yapıldığı takdirde işe Al * manyanın müdahalesi ve zengin demir madenlerine el koyması muhakkak bir hâdise olabilir. Şimdiki halde İsveç Üzerine ne Sövyetler, ne de Almanlar tara - fından bir taarruz yapılmış olma" dığından bu hususta kati bir aöz söylemek tnümkün olamaz. Ancak şurası muhakkaktır. ki, Sovyet Rusya İskandinav mem - leketlerine taarruz etmezse Âl » manya yalnız başına bu fütukatı başaramaz. Çünkü malüm olduğu üzere en sengin İsveç demir ma - denleri şimalde Kiruma civarın * daki ormanlık mıntakadadır. Burada beş kilometrelik bir saha Üzerinde uzanan ve bazan hin metre kadar derinlik arzeden Kiruna-Vara demir — madenleri vardır. Bu madınler bir metre derinliğinde yarım milyon ton de mir verebilmektedirler. İsveçin merkezi mıntakalarında —Grau - gesberg madenleri, şimal maden - lerine nisbetle daha a: zengin ol- malarına ra; doğrudan doğ- ruya Alman tehdidi altımdadır. Bu vaziyete göre, Almanlar ce - nuptan taarruz — ettikleri takdizde şimal demir madenleri ni müdafaa etmek mümkün ola - bilecektir, İsveçe yardım edilmek İstendi- Bi takdirde buünten Noörveçin garp kısmındaki limanlardan vapılma- « mümkündür. Bu şekilde ce - nuptan gelen Almanyanın şimal- deki zengin madenlere gitmesine mâni olunabilecektir. Fakat işe Rusya mü * dahsle ederse — variyet — debişir. Finlândiya harbinden sonra Sov- yet Rusya İsveçin şimal kısmın - da zengin maden mıntakalarına yakın yerlerde bulunursa Atlan - tik tihetinden gelecek olan yar- dımları sıfıra indirebilir. İşte bu sehepler altında bir za- man icin olsun Alman yüksek kumanda mevkileri Tskandinav yolunu Rusyaya acabilirler. İsveç bugün iki küvvet arasın- da kalmış vazivettedir. Pakat şu- nu da unutmamalıdır ki, bu top" raklâr Üzerinde iki mukabil men- faat carpışmaktadır. der hayret ortasına kadar soku. gibi lan gu kara mavnaları bile açıp iterek, oradan kaldırıp götürerek sana biraz nefes aldıramı. yoruz. Dört başı denizle sarılı koca şehirde bu dört buçuk mavnayı koyacak bir koy, bir li. Alman radyosunun arapça spikeri Kaçak bir idam mah- kümu imiş! Berlin radyosunda arapça spi kerliği yapan Yunusül Bahri, vpıl tana ihanet suçundan Bağdad hükümeti tarafından idama mah- küâm edilmiş bir kimsedir. Bu adamın bütün hayatı Mı - sırda çıkan Aş Sabah isimli ga * zetede neşrolunmuştur. namile maruf olan Yunusül Bah- ri İngiliz konsülü katledikliği zaman Musulda bulunuyordu. Bu suikastle alâkası olduğu hissetlilince, Kahireye kaçmış o - tan Yunusül Bahri oradan da A- merikaya geçmişti. Mısırda bulunduğu — zamanlar kendisine — Berlin Radyosunun şark neşriyatını idare etmesi tek * Tf olundu. Bahri bu vazifeyi ay- da (6000) mark ücret mukabilin- de kabul etmiş ve İngiltere, Fran sa ve müttefikleri aleyhinde kon- feraslar hazırlamağa — başlamıştı Fakat nazi şefleri kendisine bu vazifeyi çok gördüklerinden yal- nızca spiker olarak kullanılması- na karar vermişler ve aylığını bin marka indirmişlerdi. Harp ği zaman Yunu - sül ı.m”'k'â'.?,.ı... ayrılmağı ihtiyatkâr bir tedbir olarak ka- bul etmiş, fakat Gestapo buna mâni olmuş ve böyle bir teşebbü sün ölümüne sebebiyet vereceği: Bi e Bugün Yunusül Bahri radye meşriyat merkezinde bir odada yaşaâmakta ve daimi kontrol al * tıtda bulundurulmaktadır. Alman hükümeti aylığını da kesmiş, yalnızca gıdasını temin etmeğe başlamıştır. Bundan baş- ka evvelce 6000 mark vaadedil - miş olan konferansçıya günde on tane sigara verilmektedir. (Paris-Soir) Mersinde umumi mağa- zalar binası bitti Mersin, —- Mersindeki umumi mağazalar binası inşaatı tamam lanmıştır. Bu güzel büyük bina. nın işletmeye açılışı evvelki gün törenle olmuştur. Baçta valimiz olmak Üzere kalabalık bir halk kütlesi bu tö. 29 IKİNCİKANUN 1840 Tarih Penceresinden: Yurddaşın manası c ELÂLİ Hasan Ağanm voy- vodalığı a'ınmıştı. Derdini anlatamadı. Istanbuldan uzaklaş- ması için emir aldı. Hasan Ağa gidecken: — Bizi mahzun ve mağduar yollayıp © vilâyetlerin haline acı» mazlar mı? dedi . Hükümeti, kendi kazançlarına bir âlet gibi kullanan ağalar ce « vap verdiler; — Bundan kalkıp gitsinler de, isterlerşse Anadoluyu ateşe yaks sunlar.. Istanbulda müthiş bir — ihtikâr başlamıştı. Halk, et alamadıkla - :ıl!â.dıı şikâyot edince gu cevabı — Bir alay etrâk çiltlecini bor zup bu nazenin şeh'ede zevk edip duruyorlar. Et ayaklarma geliyor da, ön beş akçeye almağa ar mt ediyorlar? İstemiyen eski yerine gitsün. Ve böylece Anadolulu kovula « Halk hükümete, hükümet hal- ka düşmandı. I;ıhı feci bir misal ister misi- niz. Sivastopol — horbi esnasmda Bursada müthiş bir zelzole oldu. Şu barnumuzun ucundaki Bursa* da, Fakat İstanbal tam sekiz gün sonra bu zelzeleden haberdar o « labilmişti. Bu müddet zarfmda bir İngiliz vapuru hâdiseyi öğ - Meşhur. Melek Ahmet Paşa sadrazamken haksızlıkları şikâ « yete gelen halkı dinledikten sonr ta şu emri vermişliz — Sürün bunları taşen... Aç halkı kamçılarla dövdürü « yor, hükümete vergi temini içie onları insafsızca eziyordu. Boyacı Hasan, Anadolumun ve- cını yoğunu almak için kadınları bir sıra zincire bağlayıp dağlar » da sürükletiyor, taştan taşa çar * parak ölenlerin zincire bağlı bi- leklerini keserek bir çukura fır « hatıyardu. Bazan ölüleri de sü » rükletiyor? . — Canları çıkım. Ölüyü bile taşıyıp muazzeb olsunlar, ki ak * çeyi temiz vereler, diyordu. Yurddaşın mânasmı buzün ne içten, ne candan anlıyoruz. Niyazi Ahmet ——“j“j- rene iştirak etmiştir. Vali bu münasebetle bir nu . tuk söyliyerek kurdeleyi kes . miştir. Davetlilere çay, limon&. ta, pasta, portakal ikram edil . miştir. Avnı zamanda mağaza, nm her tarafı gezilmiştir. Görüp düşündükçe Zavallı İzzet! Dün “Valut,, * elime alır almaz, siyah çerçeveli resmi gör züme ilişti. İçim sızlayarak “İxzet Muhittinl kaybettik...,, cüm- Tesini okudum, izz0t Muhittinle ölüm, kutuplar gibi birbirinden o kadar mzak şeylerdi ki, onları yanyana düşünmek kabil olmazdı. İri, şişman vücudiyle masaları zıngırdatarak dolaşır, gü- ler, söyler, şakalaşırdı. Olur olmaz aralıklardan sığımıyacağını bildiği için, kapıları tâ ardına kadar uçmak âdetiydi, Ağır gövdesinden umulmaz çevik hareketleri, taşkın bir neycak vardı. İçi, iyi kalbinin süzdüğü hava içinde rahat ve mesuttu. mrn derdini benimser, mağa koşardı. başkalarının yaralarını sar. Kendisini yatağa seren bu zalim hastalığı da, yine böyle ıılık;.ı bir sokuluşla almıştı. beş gün masası boş durdu. ITep: — Nerede iso gelir, ortalığı neşesile doldurur. Diyorduk, Hiç birimizin aklına ölüm gelmiyordu. Zaten Tzzeti bir kerecik gürmek ecel fikrinden alabildiğine uxak* laşmağa yetordi. Lekeli humma, bugün onunla birlikte ecelin kendisini do tekelemiş oldu. Onun genç, güzel ve hayat dolu varlığını kara toprağa götüren ecel, gerçekten İğrenç bir zulümdi İki gün evvel geceyi onun yanında geçiren bir arkadaşla konuşmuş ve sevgili hastanın çektiklerini dinlemiytim, Matbaadan ayril- madan da telefonla soranlara: — Daha iyicedir! Covabı veriliyordu. Büyük hekimlerimizden biri det ; Artık tehlike geçti! Üjdesini esirgememişti. Zihin ise, zaten her hangi bir tehlikeyi etrafıma bile uğratmıyordu. Bütün bunlar birleşince, ölüm haberinin ne kadar ağır v9 beklenmez bir felâket ölee rak üstümüze yığıldığımı tahmin edebilirsiniz. Zavallı İzzeti Işte böüyle apansızın kaybettik, Bu derin acı karşısında teselliye kalkışmak, bana suç gibi ağır görünü. yör. Hem kim kimi tesolli odocek?..

Bu sayıdan diğer sayfalar: