4 Mart 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

4 Mart 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N—.—., U hakkında anket: in Halı'lin—f_ikirleri h Pa Sebep Muhafa- IM:“ bile ol Hr, Her S Kti hir Varlık Börek- ki, baye kendini İ Çıka- A köl l Si %ı:': kaç ki filozofla r Tandı. Oğlunun ıslahı mı ? — Demek insanların moral kusurları var? — Mühteris insân yalnız ken- di arzularını haklı gösterebil- mek hususunda zekâsiını işl tir.. Meselâ mücrimlerin hep kendini haklı , katil yap- tığı bir. cinayet ile hayatıma hükmetmiş, hareketlerine istl- kamet vermiş olan hırsını tat- min etmiş olur. Kendini kaba- hatli gören mücrüm yoktur, en ziyade cesareti mede x ye sahi- bi olan: “Hata ettim,, der. Bonra tarihe bakın, iktidar mevkiine gelenler dalma idenl ileriye sürmüşlerdir. — Fakat bunlar hep maskedir. Altında dalma ihtiraslarımız gizlidir. Artık hayattan hiç bir şey beklemeyen her arzusu tatını edilmiş bir adamı iktidar me kline gelirin; blr müddet «0 ra da; “Haydi artık çekil, ye- rini daha genç birisinc terket.,, deyin; görü üz ki, evvelce hiç gözü olmuyan o mevkle na- sıl büyük bir ihtirasla sarıla- caktır. Üstat Mükrimin Halil coş muş, talebesini tenkit eder gi- bi bütün beşeriyetin kusurları- nı ortaya döküyor; insanlıkta “hırs,, mevcut oldukça beği yetin salâha kavuşmasına kân olmadığını söylüyordu — Üstad, dedim, bu bırsın da tatmini mümkün olamadı- ğına göre bir ıslah teşebbüsü için bütün insanları topyekün ortadan kaldırmak lâzım olu- yor. Güldü: — Evet, dedi.. İnsanlık âle- mini topyekün silmek lâzım,. Sonra yakın hâdiselerden derin müânalar çıkaran bir fi- lozot gibi gözleri daldı, hafif bir sesle ilâve etti: — Fakat buna ne hacet.. sanlar asırlardünberi birbi rini ortadan ka'lırmağa çalır şıyor ve kaldırıyorlar ( İn- sanların yaşamalarına mani o- lan kendi huysuzlukları.. — Hep insan olduğumuz halde insanları pek kötülüyo- ruz Üstad, dedim, — Tabil, insandan her şey beklenir de ondan.. Bir mixal SANA: “Birisini tanırım.. Evvelco talebem idi, Sonra da hayatta birçok münasebetlerle beraber bulaunduk, Bir gün kendisine rastladım. — Bu kadar sene seni okut- tum. Birçok münasebetlerle bu kadar da hukukumuz va fakat sen bir kere bile semti- me uğramıyorsun.. Dedim., Ne cevap verse be- n - Benirsin — İnsanız hocam!., Dodi. Mükrimin Halil söylüyor, söyledikçe çoşuyor ve coştuk- ça söylüyordu.. Üstadın fikir- lerini not ederken, gazeteci- lerle konuşmağı reddeden ka- palı kutuyu açmağa muvaffak olduğumdan dolayı sevinç du- yuüyordum. MUZAFFER ACAR Meselenin halli 3 — VAKIT Finlândiyalılar Muhtelif noktalardan yeni mevzilere çekiliyor Helsinki, 29 (A.A.) — Fin. landiya tebliği, Karı bvru)âm ün Viborg gölü ile Vuoki şehri ara. sında devam ettiğini bildirmek. tedir. adiyalılar, muhtelif nok- talardan, yeni mevrzilere cekil . mektedir. Düşman çok ağır za- yiat vermektedir. Taipale neh . rinde üç Sovyet hücumu tarde. dilmi: , Ladoga gölü şimalin- de, düşman taarruzları plülskür. tülmliştür. Kuhmo mmtakasın - da, Finlandiyalılar, Sovyet cü . zütamlarının kuşatılmasi hare. ketina devam ederken, mütcad - dit müstahkem mevki zaptet . mişlerdir. Petsamo — cenul Nantski nehri üzerinde demeler devam etmiştir. Bewvyet Tebliği Moskova, 29 (A.A.) — 14 . ningrat asker! mmtakası genel kurmayının tebliği: 28 şubatta Kareli berzahında Sövyet kıtaatınm taarruzu in . kişafta devam etmiştir. Düşma- çin v:ıyım_';ı"lı—u—bbüş' r akim kal büyük zayiatla vam etmiştir. geri cekilme, Salmenkoji nehrinin şimal sahili üzerindeki — müstahkem bölgeleri işgal eden kıtaatımız, Vuoksijervi gölünün garp sa - hili üzerindeki ritasari ve mü . teakiben m ve Juroparjervi gölünün imalinde Heşkurila, Bejnijoki istasyonunun 4 kilometre cenu- i 6 kilometre cenubunda Alassomme mevkilerini zaptet- mişlerdir. Verilen muvakkat ra. kamlara göre kıtantımız 42 müz. tahkem noökta zaptotmiştir. Cephenin diğer - bölgelerinde mühim bir hâdise kaydedilme - miştir. Havanmım muhalefeti dolayısile tayyareler sadece istikşaflar yap mışlardır. Lomdra, 29 (A.A,) — B. Çem berlayn, meclisin hali hazır dev. resi mesaisinin muhafazakâr mebus Lampson tarafından ve- ilen takriri müzakere etmeye imkân vermediğini söylemiştir. Bu takrirde Lampson hüküme . tin ordu mevcudundan bazt kı. talara derhal Finlandiya ordu- suna hizmet kabul etmeleri mü. saadesi vermesi istenmektedir. Finlandiya Miüh Bayramı Oslo, 29 (A.A.) — Finlandi- ya milli bayramı, bütün şimal memleketlerinde, Finlandiyaya bir yardım günü olarak kutlan. mıştir. Her tarafta mitingler tertip edilmiş ve Finlandiya askerleri için nakdi ve ayni yardımlar toplanmıştır. İngütereden kavdedilen gönül. lüler 29 Ç(A.A.) — Finlan- diya elçi öyter — ajansına İngiliz gönüllülerinin Finlandi. yaya hareketleri hakkında taf. t vermiştir. Bir İngiliz gönüllü grupu yol- | dadır. Keza Landradan haret e. den 300 Macardan mürekkep di- ğer bir grup ta yolda bulunu . Dün gelen Yunanlı güreşçiler Galala rıhlımında — Kısaca: Yolcular mı fazla, seyyar satıcılar mı? Gazetelerden biri şöyle bir mesele ortaya ateyor; Köprüdeki vapur iskelelerinde yolcular mı daha farladır? Yoksa seyyar satıcılar mı? kı ğil, Zi- de markela, Hammar. | rkisinde Kamaro ve Viipu. | ra burada seyyar satıcılık ile satıcı kıyaletinde dilencilik biribirine karışıyor ve biribirine karı- şan bu iki sınıf küçük sanat ve ticaret ayırt etmeğe imkân bırakmıyor. | | nutük söylemiş ve | solini ile yaptığı görüşmeler hak. yor, bir kaç yüz gönüllüyü ihti. va eden esas İngiliz grupu da | pek yakında hareket edecektir. Bu gönüllüler, Vestmnister"- deki Finlandiya gönüllü bürosu. na müracsat eden binlerce kişi arasmda sıhhi muayeneleri ya - pıldıktan sonra ayrılmışlardır. Bir çok kadın ve ihtiyar da mü. racaat eyle i. Fakat onların Finlandiya davasına olan mu . habbetleri Finlandiya harbi gi- | bi çetin bir mücadeleye müsait olmrvan bünyelerinin — zayıflığı telâfi edemezdi Beçilen gönüllüler Finlandiya el. gisile ve vardım komitesile bir müukavele imzalıyorlar. Bunlar Finlandiya davasına sadakatle hizmet ve Finlandiya subayları- nın emirlerine itaat edecekleri. ne dair yemin ediyorlar. Fin . landiyadakl enternasyonal gö - nüllü kuvvetleri saflarında hiz. met edeceklerdir. Bütün memleketlerin tebanla- rı İngilterede gönüllü kaydedi . liyorlar. Binaenaleyh Finlandi. yada harp edecek İngiliz alay- ız. İngilizlerden mürek. fakat Avusturyalı, en- ternasyona! Letonyalıları ve di. gğer memleketlerden gelenleri de ihtiva edecektir. Hesap edilmiştir ki, her gö - Finlandiya bürosuna 200 İngiliz lirasına mal olacaktır. Finlandiya hükümetinin bizzat Finlandiyada gnüllülerin iaşesi için vapacağı masraflar bunun harlcindedir. Bir gönüllü aynı Finlandiya askerinin maaşmı — alacaktır. Harpten sonra — kendisine veya varislerine ayrıca bir ikramiye verilecektir. Demek oluyor ki, her gönüllü günde 2 gilin ala - | caktır. Bundan başka sakatla nan gönüllüye ayrıca bir para | verileceği gibi harp sahasmda ölürse ailesine de tazminat ve- rilecektir. Loyd Cor Londra, 29 (AA.y — Loyd Corç, dün Dorçester Hotel'de bir ezcümle de. miştir ki: Kuvvetli bir havacılığımız bu lunması, bizim için bir mecburi. yettir. Yalnız şurasını söyleyim ki İngiliz halkı eğer hava bom. bardımanlarına maruz kalırsa bu. nun aksülâmeli derhal kendisini ö Vals- Berline hareket etti H İ Japon gazeteleri Vels- in seyahatini mevsimsiz | buluyor Berne, 29 (ALA.) — Alman matbuatı, Sumner Vels'in ziyare. tinden ancak bugün bahsetmekte- dir, Vels öğleden sonra Zürihten Berline hareket etmiştir. Zürih, 29 (A.A.) — Almanya. ya hareket eden B. Vels, B. Mu. kında herhangi bir mutalca der- meyanından imtina eylemiş ve Almanyadan avdet ederken İsviç. rteden geçeceğini söylemiştir. Tokyo, 29 (A.A.) — Japon gazeteleri, Sumner Vels'in seya. hatini, mevsimsiz bir stlh misyo. nu telakki etmektedirler. Hoşi Şimburn gazetesi, Ame- rikanın sulh için çalışmalarına Avrupa harbi uzadıkça bu mem. leketin de harbe sürüklenmesi tehlikesinin artmasına atfetmek. tedir. Kokumin Şimburn garzetesi de, sulh için yapılacak gayretlere e. ger Japonya ve Sovyetler birliği gibi büyük bitarafların da him- | meti İnzimam etmezse bu emekle. rin boşa gideceğini yazmaktadır. oi ğ Mehmet Çelikel'in yeni bir teberruu Zonguldak, 89 Ç(A.A.) — Zon. güldak çocuk esirgeme kurumu himayesinde bulunan 352 yav - rTunun İaşe masrafına yardım ol. mak üzere tücmardan Mehmet Çelikel 200 lira teberruda bu . Junmuştur. Bu vatandaş bun - dan iİki ay önce yine kurumu . muz vavruları için 40 takım kış lik elbise vermişti. İ d ytmĞPeRiR üA Bayburtta şiddetli zelzele oldu Bayburt, 29 (A.A.) — Dün sabah 5,10 ve 7,30 da burada İ. ki şiddetli zelzele olmuştur. Bunun neticesi olarak Bayburt. ta Üc düvar yıkılmış ve Kısank ve Tahsini köylerinde bir ev, üç ahır çökmüştür. Diğer köyler- den haber almamamıştır. İn- sanca zaylat yoktur. ehliri eee eaaaDmanA KA sen aS emenmame ai c'un nutku İngilizler, haklı bir dava için çarpışıyorlar. İngilizlerin arzusu, ahnan teahhütlere ihanet etme. mesi şartiyle bir sulhtur, Layd Corç, istihsali — fazlalaş. tırmak Hizumuna da işaret eyle. miş ve bilâhare Rusya ile muhte- mel bir anlaşmarlıktan bahseder. ken fazla tehlikelere maruz kal. mamak için ihtiyatlı hareket o. lunmaşı lüzumunu tebarüz ettir- miştir, Cenubi Amerika sahillerinde Nevyork, 29 (A.A.) — Nev » york . Tayms gazetesinin Mot- tevideo muhabiri yazıyor: Cenubi Amerika sahilleri ci. varında yeni bir deniz çarpış - ması vukua - geldiği hakkımda kuüvvetli gayialar dolasmakta - dır. İngilterenin cenubi Atlan » tik filosunun Rio Plâta civarın. da toplandığı öğrenilmiştir. İn. giliz Havkins kruvazörü, zikzak yollar takip ederek dün Monte. videoya gelmiş ve acele sunetto | petrol aldıktan sonra derhal de- nize açılmıştır. Havkins kruva - zörü mürettebatından hiç kim. se bu esnada karaya çıkmamış. tır, Diğer taraftan bir Ameri - kan gemisi dün zece Montevideo nun 50 mil açıklarında birlikte seyreden beş İngiliz harp gemi- görmüstür. 1 MART 1040 Yeni bir istanbul Yüz sene evvel meşhuür Gene- ral Moltke İstanbulun haritasmı yapmak için elinde metve, şehri karış karış dolaşıyordu. Sonradan neşrettiği hatıratında yazar, Ken. disini görenler: — Bu türkçe bilmez böyle ne dolaşıyor.. İstanbulu bu mu bize tanıtacak.. diyorlarmış. Moltke'den sonra geçen yüz sene içinde İstanbul hakkında yüz bin lâf edildi. Fakat şehirli bildiğini okudu. Evini bir kaxış daha sokağa ilerletmeyi kazanç bilerek sokakları, caddeleri bo. İndı. Ve işte bugün bize gör. düğümüz köhne bir şehir miras kaldı. Şehir mütehassısı Banka: lar caddesinin acıklı halinden bahsederken: — “Maalesef buraya biç bir şey yapamayız” diyor. İs. tanbulun her semti öyledir. Bir ::; yapılamaz. Maalesef, maale. akat işte belediyo işe giriş. Milyonlarla — istimlâkler, milyonlarla tesisatlar yapıyor. Hiç şüphe yok, ki bu, Tatarbulü acıklı vaziyetten kurtaracak ye. gâne yoldur. Yegâne çare... Gümrük komisyoncularından Halil Güden imzasını taşıyan 16 sayfalık keokili bir kitap elime geçti. “Yükselmek için iş hare. ketleri” başlığmı taşiyan bu ki. tap mücllifi Istanbula 60 metrelik geniş ana ve 30 metrelik ikinci derece caddeler açılması lüzu- mundan şiddetle bahsetmektedir. 'Teklif ettiği plânlar yapılırsa, Taksim meydanından baktığımız zaman Karaköy meydanını, Köp. rüyü, Denizi, Eminönü meydanı. mı, Yenicamü, Vilâyet ve Beledi. ye, Kumandanlık, Adliye saray- larını mükemmelen — göreceğiz. Taksim.Karaköy caddesi için bir kaç milyon metre mikâbı toprak tesviye edilmek lâzımmış. Emin. önü meydanı iki buçuk metre ka. dar yükseltilirse, Karaköy mey. danı görülebilecekmiş... Esterin “Netice” sinde şu satır- lar var: “Yükselmek için; evvelâ ta. mahkârlığı bırakmalıyız: — Milli kalkınma için sarfedilecek —mil. acımamalıyız. Vakit ka. zanmak için 365 gün, günde 24 saat çalışacak bir. metod kabul 'etmeliyiz.” B. Halil Güden, geceyi de gün- düze katıp 24 saat çalışmalıyız demek istiyor. Istanbul şehrinin tarihini alâ. kadar eden projeler, fikirler ve mütalenları muhtelif — vesilelerle çok tetkik etmiş olduğum için bu mutaleaları doğru bulmanın im. kânsızlığma işaret etmek istiyo. rum, Evvelâ “mümkün" ü iyice tarif etmeli, anlamalı, sonra “yı- kıp yapmanın” ne demek olduğu. (Lütfen sahifeyi çeviriniz) Görüp düşündükç Böyle vergi kalkandır Bir düğün, bir cenaze evlerimizin bütçelerini altüst eder, Hattâ çok kerre basit bir sürekli misafirliğin masraflarımızı kabarttığını gKörürüz. Her alle de bunu pek tabli bulur. Kimse yadırğamaz, Fakat aynı hâdisenin millet bütçesinde yer alışı, bir fev- kalâdelik olur, Meselâ: Dünkü gazeteler, hükümetin lere zam yAapacağını, yahut vergi- yeni bir müdafaa vergisi ihdas edeceğini yazınca, her taraftaki konuşma mevzuları bu meso- leye Inhisar etti. Dünya, dişlerine kadar silâhlandığı halde hâlâ durmar dan günün yirmi dört saatinde çelik çağlayanları akıtarak top döküyor, tank yapıyor, kanat takıyor, pervane uğuldatıyor. 'Tersanelere, yonl havuzlara, başka doklar, ayrı tezgâhlar ka- tıyor, Fabrikalarmı çoğaltıyor, madenlerde bir karınca kay- naşması VAr, Hepsinin duman olacağını bildiği halde bunları üstüste yığıyor, Yarın gözünü kırpımadan harcayacak, “Ak akçe kara gün içindir,, diyen atalarımızı şimdi daha iyi anlıyor, onların büyük çaplı dimağlarını donatan zekâyı daha yakmdan kayrıyoruz. Dünya içinde Türkiye de bir vatandır. Onun da hudut- ları, hem geniş, uçsuz bucaksız hudutları var. Bunları köru- makla mükellef olanlar, elbette çağdaş tâbiyeyi kullanacak, zamanın silâhını, asrın ihtiyatını ele alacak, Türkiye bugün feykalâde halli dünyanın, emrettiği çarelero başvurmaktadır. Silâh, cephane, tank, tayyare ve daha bin türlü harp âleti ile ordularını donatmak için pâra harcayor. Bunu karşılayacak, elbettç milletin kendisidir. Ortada dolaşan onun hayatı, onun şerefi, onun tarihi olduktan sonra zaten başka ne yapabilirdi? Harp, felâkettir, ateşle oynayanlar bunu bilirler. Yer- yüzünde belki hiç bir millet Türkler kadar harbin ağırlığını taşımamışlardır. K vet biz, candan barışçıyız. Şanla sıyrılmış, en katı yürekli düşmanlarımıza bile kabzasını öptürmüş kılıç- ları biz taşıdık. H da silâhın tanrısı olduğumuza andiçebi- Hiriz. Fakat böyle olduğu halde candan barışçıyız. Silâhlanma- mız, vergi ağırlıklarına katlanmamız da işte hep bu uğurdadır. Vergiler artıyor, çünkü arttırılmaz da - sınırları kalesir, erleri silâhsız, havaları uçaksız bırakırsak bu vergiler cizye olur, Bütün memleket yağmaya uğrar, Elinden silâhı bırakan- ların haline bakın, Orada şerefsizlik, zulüm, hakaretle bera- ber açlıkların da en korkuncu hüküm sürmektedir. HAKKI SÜHA GEZGİN

Bu sayıdan diğer sayfalar: