27 Nisan 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

27 Nisan 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| eç Me eltiği İN haj 4 %ldo # ğ ÜT T ? lf : - f Ü KŞ FF efrP ERebRİ: Z 4 di _-E' £ g z ee n S Hi TÜ #i selesinin meş- isimlerden ni Kisling kimdir ? Ş b Norveçe ihanet eden Kisling partisinin aldığı rey evvelkinin yarısma düstü çünkü parti çel. İerinden J. B. Hjort 'un Alman- lardan para alan bir ajan oldu- Ku meydana ruabilmişti. Bu muvaf yetsizlikten son. ra Kisling parlisi için gizli ça. ışmaktan başka bir yol kalma. Ba teossürünü mucip olacak bir haldir. Öyle anlaşılıyor ki bu hainler hiç değilse bazı yerler- | de Alman'arın vürüyüşlerini ka. laylaştırmışlardır. Hattâ Oslode anlatıldığına — göre Almanlar şehre girerken aralarında kendi Üniformalarile beraber yürüyen Norveoçli zabitler de görülüyor . muş. Nörveçliler hesabind çok şü. ,Kür edilecek bir şeydir ki bu gi- Bi haller mahdut ve münferit kalmışlardır. Ordunun büyük kısmı vatanına sadık kalmış ve bugün tehdit altında bulunan yurtları için cansiperane çarpış- maktadır. Hain Kinslig kendi. sine şimdiye kadar memleket içinde zikre şayan uzun boylu bir taraftarlık temin edebilmiş ! önLe G ee M Doslbr'in Vağ değildi. Bunun içindir ki Alman işgal kumandanlığı doğrudan doğruya ileri atılmka ıztırarın. da kalmıştır. Emsalsiz bir ka. balıkla yazılan bir beyanname ile kanuni hükümetin yaptığı selerberliğe icabet edenlerin e- sir edildikleri zaman kurşuna dizilecekleri ilân edildi. Maama. fih bunun tesirsiz bir tehdit ol. maktan ileri gidemiyeceği ümi. di vardır. Zira bu beyannameden sonra | .İngiliz kıtaları Norveçe gelmiş va Noörveçlilerle beraber harbe girmiş bulunmaktadırlar. Onler da esirler tutmuşlardır ve eğer Almanlar tehditlerini hakikaten yerine getirmeğe kalkişacak 0- lurlarsa Alman müatevlilerini tazyik ederek daha insanf harp usulleri kullanmağa mecbur et. mek onlar için kolav olacaklır. Her ne kadar Hitler ilk za. manlarda Kislingi şayanı itimat bir adamı telâkki etmiş ve onu kendisinin bir vekili gibi gös. termişse de son zamanlarda Al- manlar da ondan yüzçevirmeğe mocbur ka'mışlardır. mıştı. Bu vatan hainleri içinde | Bülene (Haesnst) — 23 Nisan bayramı münasebetiyle le şehrimizden ayrılmış ve Karaağaç istaryonunda orta talısli gençliği e — maktap m mıştır. Diğer taraftan 23 Nisan günü Kdime balkevinde bir gürbüz çocuk müsabakası yapılmıştır. Maide Dirik, Doktar Zeliha ve Çocuk Psirgeme Kurumu rets ve âzaları görülüyor. | derhal her türlü N ; verum'da taş ü Fransızca Parisuvar gazetesi. nin Nörveçe gönderdiği husust muhabiri mühim harp cephele. rinden biri olan Hamal ve Elve. rum'da gördüklerini şöyle anla. uyor: — Eğer Almanlara tesadüf e. dersek ben sizin sağır ve dilsiz bir Noörveçli olduğunuzu — söyle. rim, Ürtomobil dar ve arızalı yolda gıdırken şoförümün verdiği bu kısa emri düşünüyordum. Sabah erizenden İsveç ve Nor. veç hududundan aytılmış idik, her kilometre başında manzara değişiyorda, Renk reak kayalık. lar ve karlı tepeler arasından u. zanan dar yollar.. Göze görünür kimseler yok, Bazan uraktan ak. seden tayini imkânsız görültüler. Fakat bu manzara değişti. Yolun aşağı kısmında güzekce maskelen. miş bir âraba gördüm. İşte ilk hayat işareti. Şoför arabasını ya. vaşlattı, sonra: »« Devam edelim, dedi, her hâlde bir Norvteç ileri karakolu. dur. Birkaç yüz metre ileriledikten sgonra Hamar Üzerine çevrilmiş o. lan Norveç makineli tüfekleri ile karşılaşmıştık. Biraz açıklarından geçer geç. mez arkamızdaki makinelilerden biri takır takır işledi, ateş kesllin. et önümüzde uzun boylu, atlet vücutlu bir Norveç askeri belir. di. Fransız gazetecisi oluşum va. ziyeti derhal kurtardı. Yüzbaşı yardımda bulu. natağını bildirdi, fakat telefon hatları kesilmiş olduğundan EL verum ile görüşmek ve erkânı. harbiyeden mallmat almak müm. kün olamadı. Fakat Hamar yolu. nun serbeet olduğunu söylediler. Acaba ne kadar raman için bu yol serbeet kalırdı. Yüzbaşı İza. hat verdi: — Hamar buradan on beş kilo. metre ötededir. Sizin gidişinizi gaâranti edebilirim; fakat avdeti. niz için bir şey söyliyemem. Bu sabahtanberi Almanlar tankları. nı, otokarlarını şehrin otuz kilo. ru yoldan şehir üzerine yürüme. ye bı şlamışlar.. Eğer acele etmez iseniz avdette bir sürprizle karşı. laşmanız küvvetle muhtemeldir. Garasız Hamarda Saat tam 11.,30 da Hamara gir. diğim zaman şehri fevkalâde lâ. kayt ve sakin buldum. Caddeler Insanla dolu idi. Dük. kânlarde az çok alış veriş yapılı. yor, balk işine gidiyor, veya işin. der dönüyordu, Uzaktan makine. Vi tütek gürültülerini duymamış olsaydım, burada harp olmadığını zennedecektim. Karakolun önündeki büyük bir Tevhada gu cümle okunuyordu: *“Şehir boşaltılmıyacak.. Sükü. netinizi muhafaza ediniz.” Fakat burada hemen ber daki. ka Alman askerlerinin şehre gir. mestine intizar olunur bir hal se. ziliyor. Elverum'da İsvec hududuna birkaç - kilo. metre mesafede bulunan bu za. vallı şehir yakılmış, yıkılmış hali. Tstantul! Onlversltos - | Ç 5- e taş kalmamış e Kovuklara yerleştirilmiş Norveç mitralyözleri düşmanı bekliyor le hakik? bir facla arzediyordu.. raman muhafaza etti diye bu gü. el şehir Almanların müthiş ta. zlarına uğramış ve haritadan ecek kadar müthiş bir şekil. de tahrip edilmişti. Almanlar bildistisna her yeri bomhalamışlar; yalnızca şehir dı. sında kalan bir kilişe ile bir has. tahane bu feci manrartların ye. şahidi olarak kalmışlar. amardaki halk da sükünet ve likaydi olduğu kadar Elverum halkında da düşman: kovmak ve ezmek için karar vermiş bir hal var, Gözleri normal manasını şa. gırmış kimseler büyük bir kinle Almanlara bakıyorlar. Barada harabeler — ortasında, yıkılmış yuvasında aile hatırala, e arayanlı ğ mrli baston male doğru yola çıkanları gör. düm, EBu atı manzaralar içinde ben de çok uzun zaman kalamadım. $ nale doğru hareket ettim, Bu #vdetim esnasında, Norveçlilerin vedilere hâkim olan bütün tepe. ör üzerindeki kayalıklara, ko. vuklara mitralyözlerini yerleştir. miş olarak düşmanı gördüm. Bu mrntakada Glomma gibi dar ktoğazlar birkaç top ve mitralyöz ie geçilmez bir hale konabilir. General Rüj Norveçin yeni erkânıharbiye reizi General Rüj ilk şaşkınlığı miteakıp büyük bir enerji ile ha. reket ederek Norveç kıtalarını toplamaya ve teşkilâtlandırmaya muvaffak olmuştur. ! Rüj müdafar kararını mkânlar çok bü. yük değildir. Fakat İngiliz . Fran 313 İntaları yardıma gelinceye ka. dar düşmanin mümküna mertebe &» yer işga) etmesi İçin elimizden geldiği kadar çarpışacak, ölesiye dövüşeceğiz, Caşuslar İsveç hududunu geçmezden ev, vel hududa yakım küçük bir ka. sabada durdum. Burada beşinci alayın faaliyeti hakkına izahat a. labilirdim. Sözüne itimat edilir bir xat şunları söyledi: — Burada askerler emniyet al. tmdadır. Fakat bütün sivillere şüpheli kimseler nazariyle ba. kılır, çünkü birçok Alman ca. susları, buradan işe başlamış. Memleketin her tarafında ve bil. hasşsa burada birçok tevkilat ya. pıldı. Hemen her an bir sabotaj veya bir ihanet bekliyoruz. Gönüllüler çoğalıyor Aynı kasabada tsveçli, Nor. veçli ve Danimarkalılardan mü. teşekkil 85 kişilik bir gönüllü kafilesi gördüm. Bunlara bic Da. vin arkalı mülâzim kumanda edi. yordu, Bu mülâzim Finlandiyada da yönüllü olarak harp etmiş ve bu kere de Noörveçin yardımına koş. muştu. Bana şöyle söyledi: — Dün dört kişi idik, bugln 80 kişi olduk. Yarın bu yekün ar. tacaktır. Ben İsvec hududunu geçerken arkamda hâlâ mitralyöz sesleri duyuyordum. m gelen & dür ve musali! matbaasına uğramış. Arkadaşı. mız Vâlâ Nurettin de, bu ziyaret. ten istifade ederek kendisiyle u. zun uzadıya konuşmuş. we erkelt 2290 İş'itte gençilik kaft'sal b satatıki Eren. tan -| sesli olan bu musikiye Garp ar. 3—VAKIT 27 NİSAN 1940 ÇAYAARARAZ GÖRÜP DÜŞÜNDÜRKÇE Ş AAAAAARARAARARAAAARARRAAA Tti Tlık İsviçreli fikirisri karşıs sviçreli musiki münekkidi Doktor Sehadler Alkşam Mar eei HUDT Bu konuşmadan bir. “Akşam. dan akşama” mevzug - çıktığını görüyoruz. Fakat öyle sanıyorum ki bu küçük fıkra, küllenmiş bir fikir ateşinin üstünden rüzgür, yelpaze, körük gibi geçecek. *Vâ . Nü” zenci musikisinin bile, cazband deccalının — sırtına binerek, Avvupaya geçtiği haldo, Türk nağmelerinin garplta sürüm bulamamasına ötedenberi şaştığı. ns söylüyor, Bizce, bu hâdise bir coğrafya cilvesinden başka bir şey değil. dir. Eğer Amerikada kendi zevk. keri, kendi lahinleri içinde yaşa. yan zenci topluluklecı saydı, bu iptidal mağmelerden cazband değmuyacak; Avrupa, bu garip ve vahşi ahenge ısınmıya. caktı. Araya Amerikalınım yara. ddışındaki acaiplik merakı karı. şınca, bütün salonlar, tepine tepi. ne çalanlar, tepine tepine oym. yanlarla doldu. Bir gün, bu “hulül" ve “sira. yet” in psikolojik tahlilleri yapı. krsa, galiba için için çürüyen bir zevk bozgununa da rastlanacak. tır, Dümdüz, tek heceli, basit a. henkli zenci gürültüsünü musiki. ye inkılâp ettiren Amerikan va Arilğa aeeklelüç Vahi ildi mizle neden uğraşmadığı mesele. sine gelince, bu, şöyle bir daku. muşla çözülecek düğümlerden de. ğildir. lâsik Türk musikisi, başlıba. şına bir âlemdir. Oruya emeksiz gicilemez, Lişanımızı, edebiyatı. mrzı bütün incelikleri, olanca de. yinliğiyle kavrayan müsteşriklere rastladık. Fakat musikimizi bu derinlikte incelemiş, anlamış, ta. rihi seyrini takip etmiş ve bütün bunları büyük bir terkip tekne, sinde yoğurmuş hiç bir yabancı Hattâ meşhur “Musiki ansiklo. pedi yapılırken, Türk musikisi bahsini üzerine alacak bir tek garplı salâhiyet bulunamadığı i. çindir, ki o kısım, rahmetli üsta. dunız Rauf Yektaya yazdırılmış. Un Yurdumuza yukarda adı geçen içreli münekkit gibi, bazı şah. siyetler ara sea şöyle bir uğrayıp geçerler, Biraz taz, bir parça ses dinlerler ve gelişi güzel konuşup giderler, Doktor Sehadler, eski, duya duya kanıksadığımız bir tezi ta. zeleyor. Kendisinden Türk mu. ikisinin istikbali hakkında hbü. küm istenince: — Anadolu folklöriyle garp musildi irleştirmektir. Diyor ve yalaız tekniğe de kanmıyarak uslüp, armoni, poli. foni gibi bünye istihalelerini, kök değişmelerini de şart koşuyor. Ben, nrusikişinas değilim. Ala. türkadan biraz anlamakla beraber kendimde hiç bir hakem salâhiye. ti görmem. Fakat garp uslübu, eemonisi, pelifonisi değişe. cek bir Türk musikisinde Türk. lüğün kalacağına da inanmak ©- Emden gelmiyor. -Armoni, iklim gibidir, Aralarında kutupla çöl ayrılığı bulunan varlıkta nt şartlar nasıl birleşebilir?.. Çöl isi hakkında mütehassıs Şad'lerin ında düşünceler de Ron geyiği, kutupta huvma yaşar mı? Sonra bizim musikimi. zi iyi bilenler, diyorlar, ki polifa. ni, alaturkada gamgame tesiri bı. rakır; aslın, özün rengini, ma. nasını bozar. Bu hülemün ilemi bakikatini ta. yin etmek benim hakkım değil. Yalnız şunu söyliyeyim: Vaktiyle bizim saz sahiplerimiz araşında da bu meraka düşenler, yeni a. hengi, Türk musikisi ile garp tek. niğinin, garp armonisinin, “Füg” va “Kontrpuvan” ın birleşmesin. de arayanlar olmuştu. Girifzen Asım bayin © meşhur *“Rast pesrevi” ni aemonize eden. ler çıkımıştı. Bunları orkastralar. dan dinledik. Ne olduğunu anla. madık; hattâ o canım eski dostu. muru bile tanıyamadık. Rast peş. revi, peşrevlikten, rust makamı bütün seyirlerile birlikte makam. lıktan çıkmıştı: Bundan yıllarca sonra aynı tec, Tübe, “Nişabeek"' peşrevi üstüne de yapıldı. Yine nafile, frenk ar. monisi, Türk musikisinin bünye., sini değiştiriyor, berbat ediyor. du. Halk şarkıları üstündeki bu türlü çalışmalarda her şeyden ön. ce mahalli rengi bozmaktan baş. ka işe yavamadı. O “mahalli venk” ki bütün gaye, güya onun belir. mesine hizmetti. Hizmetin ilk kurbanı, yine zavallı o oluyordu. Bu tocrübeler gösterdi ki fronk armonisiyle Türk *“lâhin” leri bi. ribirimne kaynamayor. Eğer bizim musikimizin do bir gün armonize edildiğini görürsek bu armoninin mutlaka alaturka. nın bünyosinden çıktığını da gö. receğiz. Nitekim Teviçreli münekkit de Ortaya garp “notalion” unun bi. zim nağmelerimizi edaya yetme. diğini, beşer çizgiliden başka bir ııı:lııyaıı ihtiyaç olduğunu söy. yor, Bence bütün mülâkat içinde en ehemmiyetli nokta budur. Henüz 'Türk nağmelerini bile zaptedemi. yen bir “sistem” in armonisi el. bette bize hiç uymaz. Bu itirafta ben, biraz meşhur top ve barut fıkrasını andıran bir hal sezer gi. bi oluyorum. Dede efendinin, Dellâl zadenin, İtrinin, — Kazasktrin, — Suyol. cunun, Şakir ağanm klâsik eser. lerini büyük bir vect ve hayran. lık içinde dinleyen garplı sanat. kârlar, bu musikiye el sürmekten çekinirler. Hele “üyin” lerin bi. rer “senfoni" den farkı yoktur, “Tekâmül” yaşayan her varlık için bir şartsa, biz de onu araya. lım, Fakat bu işe evvelden bazır. Tanmış fikirlerle girişelim. Musikimize el sürecek olanlar, mutlâka şark ve garp musikileri. ni bütün güzellikleri ve genişlik. leriyle kayramış dırlar. Yalnız bir taraflı bilgi işe yara. maz. Rusların bu yolda geçirdikleri tecrübeleri yakmdan incelemeli. yiz. Onlar kendi seslerini, kendi motiflerini, kendi milli “ritim"” le. rini bozmadan yeni bir varlık ya. rattılar. Bizde hem Şarkı, hem Garbı iyi bilenler yok değildir. “Sadet. tin” ve Doktor Suphi, Mesut Ce. mil iki yanları keskin şahsiyet. lerdendir. Yıllardanberi harcanmış emek. leri, tecrübeleri, kanaatleri — var. Ba mesele üstünde aşıl söz onla. va düşer. Sorwra en doğrusu şu ki bu tür. lü geniş, derin ve çok masraflı iş. ler, fertlerin üstüne de l mez, Memleketteki eski musiki kolleksiyonlarını elde etmek, tek. ke, kilise musikilerinin anahtar. larmı bulmak yalnız emekle, sa. de gayretle başarılamaz, Bunu bir devlet işi haline koymak ge. rektir. Hakkı Süha Gezgin NOT: * Misirda toplanan ve dünyanın her tarafındaki Üstadların iştira. kine mazhar olan Şark musikisi kongresinde musikimizin Avrupa musikisinden ayrı bir uzviyeti, başka bir bünyesi olduğu söylen. miş ve herkes bu hükümde birleş. mişti. Armoni meselesi orada da konuşulmuş — ve yapılışında tek monisinin uymayacağı neticesine varılmıştı. a —ai

Bu sayıdan diğer sayfalar: