27 Ekim 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

27 Ekim 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

XxT BT BİRİNCİTEŞRİN 1940 debi musahabe: Şiirimizin veçhesi Blirimizin dGünya şiirile bir. Nkze geçirdiği bir buhran var. Neden İnkâr edelim? Bu buh rana, iki nokta esas olabilir: Muhit ve ziliniyet. Son neslin bütün gürlerini gerek şairler gerek okuyucularım da kabü edeceklerdir ki şu vasıflar teS- kil ediyor: Bilmece ıqld!nd* anlaşılması güç gşeyler Böyle. mek, ferdiyetlerin dar mahpes lerinde ecel u—rînrimd dokn:îk' veyahut bir propagandacı a. sile dldıztıkp mahiyetli, sert tonlu, frapan kelimeli manzu. meler yazmak. Tabli bütün bu vasıfların sebepleri ddterminant Jarı var, Onlart mukitimizde ve san'atcârın zihniyetinde araya- bileceğiz. Genç şalr dünden al. dığı mirasları tetkik için avuç. larma bıraktığı zaman — gör müştüür ki bir kıymet teskil et. müyen söz — carobazlıklarından maada, gerçek gürde ne 'varsa, samimiyet, namuskârlık, haki. kf aşk ve insaniyet hepsi birer toz yığını halinde uçup gitmiş- tir. Öyleyae düne karşı bir Te. aksiyon arzusu onun bütün si. nirlerini gergin tutacaktır. Son nesle “münkir,, ve dini boğenmiş,, sıfalını n. lar, dünkü gşairlerden kaçınım ayakta kalabileceğini ve ozla. rım da hangi eserlerinin ölmez- Niğini söyliyebilirler. Bir vakit. ler kulakları yeni sesler, tor. kipler ve edalarla dolduran, kalplerden, dimağlardan siline- miyeceği süylenen gürler hatır. lıyoruz ki bugün için birer hic. Hk manzarası arzetmekten i- lJeriye geçemiyor. Genç şairin belki tek hatası, dünkü boğlu. ğun sebeplerini, dünkü — kısırir ğta zaruretlerini idrük için ol. sun bu materyellerin içinde da. laşmamasıdır. Zira bu korkunç ükibetler dünyası ona çok eciddi ihtarlarda bulunmuş olurdu. Fakat bu alâkasızlığa rağ- men düne karşı genç neslin ve. aksiyonu yerindedir. Bilhasaa şiirde tamam'le haklıdırlar da. Dünün samimiyetsizliği gerçek. ten bütün bir şilr mahsollerinin içinden akar, Şervoti - Fünumun usta romanlarını ve hakiki duy- gusile başbaça kaldığı zamanki Fikreti istirmna Çedersek giire karşı beslediğimiz b zanda pek haksız olmadığımız inkâr edile, mez, Fakat sadece cekf muhit de. ğli, yaşanan muhit de bugünkü şiir için bir reaksiyon scbebi olmaktan uzak değildir. Bir de- fa bizde mevcut kötü bir an'a. ne bu sebebi körükler: “Rorman Yazan: Rüştü Şardağ mi yazacaksıni Dikkat et, bu zor bir iştir. Kültür ister, çok şey yaşamış ve okumuş olmak ister. Şiir yaz! Onun için bu hmetlere lüzum, yoktur. His. liyorsan hemen yaz., İş te siire rağbet biraz da bu an'a. ne yüzündendir. Neden gençler aresında bu kadar çok edebiyât i, edebi et'id, tenkit lnl— rı gıkmıyer? Çünkdi layı alirde. Çürtü şiir "fı'- dilerince bir beşeri tezahlir b“&- maktan çok, bir sani imanta! sanışıdır. İşte bu kolay sahaya | çullan- mış şair bolluğu hakik? değeri olan genç gairler lın_ rde fe. na tesirler yapıyor. Şiire tut. kun, gilre hâkim ve muktedir olan yeni imzaları önce bir te düde, sonra bir orijinalite 'arzasuna sürüklüyor, Şiirimizdeki buhranın bir se. bebi belki budur. En muktedir ve birer gahsiyet olacaklarma inandığımız gençler bile işi “başka türlü söylemek,, yoluna döklüyorlar, Madem ki kendile. rinden bir evvelki neslin bütün silir malzemesi koftur, gülünç tür, basitliktir. Üstelik bu şalr deryasında kimseye benzeme. mek de gerekiyor. O vakit giir. lere değişik, ' zor, - anlaşılması bazan bilmöce hallini hatırlatan istikametler veriliyor. Halbukl ne kadar biribirlerine benzemek istemeseler hemen pek çoğu yi ne esas noktalarda — birleşiyor. lar, Bazan aksi de vaki oluyor, Coğgkun bir cemiyet meselesi, bir fikir, bir iddia haykırmak, inanmış adam haysiyetinden ©. zaklaşılarak bir propagandist edasile konuşmak. Nihayet onlar için ferdiyet- lerinin içerisinde, orijinal bir e. ser meydana getireceğim diye kıvranmak da mümkün. Nite, kim kısık sesli, kalbe yabancı samimiyetle dolmamış bir çok mevzular hatırıyorum ki genç şairlerin giirlerinde yer almış bulunmaktadır. Sotyal muhit, yeni şiirin buhranma bir başka türlü de sebep — olmaktadır. Bu muhit küçük değil, bütün dünya ça- pında bir muhittir. Sanayi 1z. tırabı, darlığı, dünya mea. netsizliği, arzulara tâbi harp ler, haris menfast mücadaleleri, kurtulamıyor. Üzgündür; bed- bindir; dilsizdir. Ve her şeye, (Devamm € mcıda) Lodos fırlınâsında bir Yunan motörü ile bir duba battı Motörün 41 tayfası da kurtarıldı Evvelki gece 23 de Çekmece açıklarına vardığı Vâ - başlayan şiddetli lodos fırtması, limanda kit, firtmaya tutulmuş, motör bazı tahribat yaptıktan Bsonra dün akşama doğru hayli hafif. lemiştir. Bu yüzden, Büyükdere koyunda bekliyen bütün mera kip de dün öğleden sonra Kara. denize çıkmışlardır. Fırtına yüzünden, Marmara. da bir Yunan motörü ile Haydar paşa önlerinde bir duba bat- mıştır. Yunan motörü şu suretle bat. mıştır: Ağaç şirketi namına Pireden aldığı cam, kezzap, ruj hamule. | si ile İstanbula gelen Pire lima- nına bağlı 100 tonluk motörlü ve yelkenli gemi, evvelki gece Yumurla ihracalı- e na konan İisans Emir henüz tebliğ edildi Ticaret Vekületi, İtalyaya yu- murta ihracatma Jİisans koy. muştur. Vekâletin, İtalyaya yu. murta ihracatımı lisansa tâbi tutması, yumurta — tacirlerinin menfsatlerini korumak gayesine matuftur. * Vekâlet, gehrimizdeki yumur- tacılara, lisans emirlerinin ge. gen hafta içinde tebliğ - odeceği ni bildirmiştir. Dünkü hafta sonuna kadar şehrimize vekâletten bu husus. ta hiçbir emir gelmemiştir. Yu- murta ihracatçıları, dün kendi aralarında toplanarak — Ticaret vekâletine yeni bir müracaatta bulunulup bulunulmaması husu. sımu lerdir. a görüşmüşl! Bu Bafta başlangıcında gönder. mesi muhtemeldir. Şimdiki hal- de yumurta ihracatı durmuş " Yalnız arada aırada, iyi fiyatlarla yumurta satılmaktadır. Sümerbank Umum Müdürü Sümer Bank umum müdürü Bay Burhan Zihni Sanus, Bur- =Mvıeuüun dün şehri. ayrılmıştır. Umtm Müdür, bayram ertesi Ankaraya dönecektir. | e SAai D3 raiğiaeağienesatliikiştiyedie bi n ğ şkelare aa ğşe ÖÜT e su alarak durmuş, biraz sonra da yelkenler parçalanmıştır. Bu yüzden gemi, Florya S4- hillerinde Kalkratyaya S mü Yel ülürdü, su gölürdü Sayım günü çalışan benzinci hakkında tevkif kararı verildi Sultanahmette, — Divanyolun. da frnct Behçetin yanmda çı. raklık yapan 16 yaşında Halit, nüfuz sayımı günü dükkünda kalmış ve sayım günü serbest doleşabilen otomobillere benzin satmıştir. Böylece 44 lira 80 kuruş top> layan Halit, top atılıp halk so. kağa döklilünce, dişarı çıkmış ve bu paralarla bir otomobile atlamıştır. Halit o akşam sabaha kadar otomobilden iİnmemis, — Florya, Büyükdere dolaşıp durmuş, 26 Tirasını otomobile vermiştir. Paranm geri yanmı da İçki ve kadınlarla yiyip bitiren hos varda, nihayet dün yakalanmış, birinci sulh ceza mahkemesine verilmiştir. Bâkim Reşit, Halidi muhake- moden sonra: “— Oğlum, demiştir, sen çok gözmiş, yorulmuşsun., Ban gim. di sana bir ay hapis cezası ve. riyorum, bu müddet zarfmda tevkifhanede tdinlenirsin!,, Halit hemen tevkif edilmiş- tir, -- — “Altın Fiyatı Dün Altın fiyatlarında hiç bir değişiklik olmamıştır. Dün de bir altınm fiyatı 23,10 lira idi. nasn Mesut bir evlenme Emokli albay Faik Andın — kamı Bayan Gülgün ile emekii tümgeneral Babri Erçetinin oğlu yüksek mühen- dis Mithat Erçelinin evlenme törenle Fi evvelki gön Bayoğlu »nikâh datre. #inde birçok akraba ve dostlarının hüzuriyle tesit edilmiştir. Genşleri tebrik eder ve mesut — bir hayat geçirmelerini dileriz. mesafeye kadar sürüklenmiş, burada gemi süvarisi Anastas, demir at muştur. Fakat gemi, su aldığı için biraz sonra batmıştır. 1l tayfası kâmilen kurtarılmıztır. Bundan başka fırtına yüzün. den 29 tonluk Gölcük motörü i. ı;rıkl balıkçı gemisi de batmış- İnsanca zayiat yoktur. Yina firtima yüzünden Hay. gdarpaşadan — Sirkeciye doğru GÜNDEN GÜNE Iramvaş servis- lerine ait bir sır ÜN akşam saat doküz sula, Fida matbaadan kurtula, ik tramvaya bindim. Karçı tarafa göçiyordum. m'l'ğımhv.ıyıılılxmnılııu o, havanın Hti Mcedmkhkum—l-.ı—ıı_ zere sahanlıkta, vatmanım yanım. da durmuştum. Binmiş olduğum tramvay Birin. €i Mevkiydi. Eminönüne gekliği. miz zaman, bir elinde zenbil, öbür elinde şemsiye, yaşlıca bir kadın. ceğız, tramvayın basamağına at. lamıya çalışarak: — Oğlam, dedi. Bu Mevki mi? Vatman, diline kira ister gibi, bir müddet oyalandıktan tonra; — Evet, dedi. No olacak? olan liman idaresine — Ne olacak. Ban Mevkle bine, gawühg“u iskelesi | Mem; İkinci yok mu? önlerinde bat — Arama! Dubada 5 V_ım.vudı. Alem. dar tahlisiyesi, dubanım yüzdü- rülmesine çalışmaktadır. Üniversitede ikmal imtihanları neticesi Üniversite ikmal imtihanları tamamlanmıştır. Neticeler — bu- günden itibaren alâkadarlara bildirilmektedir. Hukuk ve iktı- sat fakültelerinde eylüldeki im. tihanda muvaffak olanların ad- ları İlân edilmiştir. Buna göre, hukuk fakültesinin birinci amı- fında 12€ kişi ikinci sınıfımda 101 kişi, üçüncü emıfmda 74, son sınıfta 5S1 talebe tamamen muvaffak olmuşlardır. İktısat fakültesinin dün yab niz ikinci ve üçüncü ilân edilmiştir. İkinciden 69, üçüncüden 56 ta- lebe kazanmıştır. Diğer amıflar ve diğer faktt' telerin netlceleri pazartesi günu belli olacaktır. Hâkâ kaküm - 15 ayceza Cumhuriyet matbaasında Al. man makine komisyoncusu Vil. H Blumeli — yaralayan hamal Mehmet Ali evvelki gün ikinci ağır ceza mahkemesi tarafın- dan 8 gene müddetle hupis ce. zasına mahküm olmuş, fakat karardan sonra heyeti hâkime. ye ve temyiz mahkemesina kü- fürler savurduğundan — cürmü moşhut üçüncü asliye ceza mah. kemesine verilmişti. Mehmet Ali bu suçundan da bir ay on beş giin müddetle ha. pis cezasına mahküm edilmiş- Ben hayret etmiştim. Nasıl o. Tur da İkinci Mevki olmazdı? Vatmanın kadmı başından savmak istediğine hükmederek, ben, ken. diliğimden tem!nat verdim. — Vardır hanım, dedim. Elbet. te vardır Biraz bekleyiniz Ve vatman arabyı çekti . Fakat yolda giderken, bir taraf, tan da mırıldanarak bana takılı, at — Vardır, beklayin, dediniz amma, en aşağı yarım aat ye. rinde sayacaktır. — Noden ? Bundan sonra “İkin. el Mevki” tramvay bulunmas mr? — Bulunsa da tak tük. Haydi diyelim Iki tane Vatmanm bu sözleri kargısmda, müthiş alâkam uyanmıztı. — Nasıl oluyor, dedim. İkinel Mevkie binecekler bulunmaz mı? O, hükimane bir tavır takma, rak: —. Bu #aatten sonra gezenle. rin, İkinei Mevki tramvayda işi ne? dedi. Bu saatlerden soxzaki zaman, lüka zamanıdır. Eğlanceya gıkanlar biner; gezmeğe çidenler biner- İşçi, çoktan Evine döndü. Vatmanm, biraz da, ibret dersi. ni !htiva eden bu hitabı karşısn. da düşünceye varmak lüzmmgelir, di: Filbakika, saat dokuzdan ton. ra, sokakta kimler kalırdı? Gece işi yapan kimseler ise, onlar için muayyen Saatlerde tramvaylar tahsis edilmiştir. Geri kalanmın #evinde bulunmaymmı, sırf, lüks ar. zusiyle, öğlenmek hevesiyle ol. mak gerekir. Eh, mademki eğlen, meğe çiktyor. Eğlenecek — parası var demektir. Filân yere gidiyor; avuç dolusu para harcıyor da bir tramvayın Birinci Mevki tereti mi kaldı veremiyocek? Tefrika Numarası m Şikran Hanim, kadının ipekli kumaş, —milcovher, kürk ve benzerleri gibi almıp salılır lüks eşyadan aa yılması lâzım geldiği yolundaki zihniyetin gayrimeşru ço- guğudur; geceleri müşevyeğ, mahiyeti meçhul, canua mu, hırkiz mı ,ne olduğu belli olmryan bir sasyetenin toplantılarında geç saatlere kadar kumar oynar- Borus dalaverelerinden, döviz kaçakçılığından, esham ve tah- vilât oyunlarından, sarahatle bilinmesi mümkün olmı yan monbalardan zongin ölmüuş tatlı su frengi, #cnebi kırması, yabaner - otoritelerin usağı türlü insanlar bu eemiyettedir; sonradan görmüş zengin yer! muhtekir istismaret banger bu taplantılara devam eğerler. Kapı larınm önlerinde sıra stra otamobillerin sabahlara ka dar beklediği süslü bahçalerin içinde yepyeni baton bi maların basık geniş pencerelerinden dışârılara bozalar ışık çağlayanı bü Sotyetenin Mahiyetini aydıntatmağı kâfi değildir. & Şükran Hanım gündüzleri öğleden —sonralara ka dar uyur, akşama kadar makyajınt Yapmaklı, manikl Yünü, pedikürünü yaptırmakla vökit geçirir arcak or talık karardıktan sonra elmasları. Pirlentaları, yiüzük Teri, küpeleri, göz kamaştıran güzelliği ve bütün haşme ti ile ancak geceleri orfaya cıkar Gülseren, önceleri buçuk l ka iki cümlelik fransızca söyliyen, € Jâmlarına ve moda — mecmuaları Pbaret olan, konuşması terzi ki i YIYA çıkamıyan bü za tAtıda mütla aat boya rek söz gördirmekten r Ve Süfnhet Çerçevesind liya - Retyay geçmek istem kadm da kendi cirsity çokları gibi k miş bir daştı; faka Ranm, GÜ k ide okumus yatma girmiş, çalışkan bir kadin olduğüm hele / doluda vazife alıp #ükimliği et nilne iğrenç bir hastalık manzarım & ni öğrenince © g gibi tikeine- rek ve gözleri hayrelle büyüyerek: — Ne diyorsunuş!. diye haykırmıştı, sizin gibi gü zel bir kadın kendisini sıkmtıya koyup üniversite tah- sili yapmış ba— Öyle üzun uzadıya okumak, başka su- retle meşgul olmak imkünları bulunmryan çirkin ka- dınlara mahsustur! Güzel bir kadınm bilmesi lârım 0- lan geyleri hukuk — fakültetinde okutmazlar tannede- rim- Sonra da Anadoluda vazife alıp sabahtan akşamı xadar amele gibi çalışmak mı? Allah göstermesin-. Ma ehârle, size sahiden acıdım! Kendisine sözde (İltifat dtye güzelliğini işaret et- mek için söylenilmiş olan bu sözler Gülserene taham- mül edilemez derecede ağır gelmişti. Şükran Hanımın ne ağağı ve hayasız bir ruhun gahibi olduğu meydanda i. Sonra Gülserene Öyle ağır ve hakaret dolu gözlerin ışt vardı ki dimağındaki fikir dudaklarında söz ha ine gelmese bile işto gözlerinden bağırıyordu: “Aptal, aptal! Kendine biraz çeki düzen versen daha pek çok seneler pek Alâ para edersin... Altmıy sekiz lira maa& almak için memur olmak ha. Sen hir budaladan başka bir gey değilain!” Laylâ ve arkadaşlarının hareketlerindeki muballt- neticeni idi, hir kanaat malı sulü idi, belki daha İleriye varılarak bir zevk meselesi iye Ce kahul edilebilir; halbukl Şükran hanım denilen y besbelti, bu işin esnafı idi! enmediği, kiymet vermediği, asağı gördüğü bir dama sırf zengin diye, lüka ihtiyaomı, grmatık ve hop a mizacınm bin bir Manlıksız isteğini kolayca yerine müktedir diye karılık ediyordu. Gülserenir slerine göre bu kadarı bile temlz bir iş sayıl mazdı; fakat bihassa bir temadilf, İstemediği halde Zözüne Çarpan bir sahae ve kulağına — carpan bir kaç Böz onun şükran hakkındak! kanaatine büsbütün kuvvel verdi. Rir gün Hüseyin Hüsnü Bey köçşkünde bir toplan- y ALTRT İ AT SN YA Ve A e A L N APİİ tıda Şükran Hanım, kocasma Penbeyaa'ın dükkâünmmn vitrininde gördüğü beş yüz Kralık bir yüzüğü kandisi- ne almasını söyledi; Mehmet Güngör her zamanki sır- naşık neşeli hali hilâfma © gün hermedense asık çehre- Ki idi; kıtaca: — Bakalım, düşünürüz! Diye cevap verdi. Şükran Hanaa: — Düşüaürüz ne demec: -Beaim arzularım böyle saysaklanascak mi- Cevap ver: Ya evet, ya haytr!a Diye tttizlendi. Mermet Güngör aymr kapalı çehre ile mukabele ettit — Buglnlerde işler pek iyi gitmiyor-. Maamafih mutlaka istiyorsan Penbeyana söyleriz, yüzüğü satma- smn, bir zaman bizim için tutsun- Bakalım, düşünürüz! Mehmet Güngör, aile içinde böyle bir bahsin daha ziyade tafsilâti: bir şekilde konuşulmasın! istemiyordu; belki da karısının hörhangi bir densirlikte — bulunma- sından çökiniyor ve işi tatlıya bağlamağa çahşıyardü: fakat $ükran Hanım bahal kısa kasmeğe rast olmadı, girret bir sesle; — Pek Alâ.. dodi, ben o yüzüğü sana muhtaç ol- madan almasını da bilirim! * Gülsaren önce bu edalari kuru bir tehditten iha- Fet zannetti; fakat örtesi sabah, Şükran Hanımı böyle öğleden evvelleri ortada görünmek — Mutadr olmadığı halde, kollarından başka göğrünü — yarı açık bırakan hafif bir gömlekle, uçları diz kapaklarından bir karış yukarda kenarları beyas zırhlı, bir bacağın üstüne w tarı bir Amerikan behriyelisinin resmi işlenmiş bir şortla, ayağında nitları beş parmak kalmmlığında bir plâj ayakkabısıyla otelin terasasmda gördü: koltuğun, da İki kat edilmiş bir havluya şöylce sarılmış bir ma- yo vardı; 'merdivenlerden denize doğru inmekte 1di (Dovamı var) '“Dlinuı bu gece servisine ili. etmiye kimsenin hakkı yok. HİKMET MÜNİR Yeni Edebiyat pilması yurt borçlarenızın en büyük- lerinden olduğu gibi bütüm milletlerin de kendi varlıktarını — korumak için durmakarzın hava kuüvevtlerini arttır. makta bulundukları görülmekte oldu- gundan bu hususta Diyanet işleri relr Hğinden verilmiş olan fetva muethince sadakal fitir ve zekât ile mükellef © lanlırın Türk hava kurumuna yardım deri ve bu süretle anayürdümüza hiz: sectte bulunmaları Hüzümu — ehemimi yetle ilân olunur. İstanbal Müartisi i F, Ülgener Görüşte bilgiye, gidiş- te ülküye inanırız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: