14 Ocak 1941 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

14 Ocak 1941 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ş 4 ğ —— Dün, tetkiklerine devam ettiler vkmıı.ı. buhanan #kili Cevdet Kerim İncodayı ile İktmat Vokili Hüsuü Çakır, dün tetkiklerine devam etmiştir. Cevdet Kerim Incedayı, dün öğ- | le yemeğini limanlar umum mü- üğünün yeni Galala yolcu sa- boau lokantasında yemiş, buradan denizyolları umum — müdürlüğüne mühtelif isler — ürzerinde 16 ya kadar mesgul olmu: Cevdet Kerim İncedayının n, Randırma yolü ile gitmesi muhte. Hümü Çakır da, öğleden sonra, Bank müdürlüğüne giderek de bulunmuştur İdhalât tüccarları Ankaraya bir heyet gönderecekler Baçvekilimiz — doktor Refik Baydamm son nutkunda İtha- Ht — işlerimizin — tanziminden Münakalât | malümdur. Şehrimizdeki ithalât tacirle - ri. hükümetin bu husustaki di- tiflerini telâkki etmek üzere Ankaraya bir heyet erdir. ğ Yaprak dolmasından Eski şark d rı tarafından lan tahminen ralık tazminat davasma dün de ticaret mahkemesinde de- , Girket vekill müda parak davacıların larınm yerinde olmadığını ileri sür. müş, reddini iztemistir Bundan sonra &öz alan davacı: lar vekili Ali Şevket demiştir ki “— Şirke rları Gevlet miryolları i rafmından İstih M olun h sonrâ müktesep baklarını kaybetmişlerdir. Bu da kendilerinin — tekatitlükleri hakkı Beşiktaş nin faili zehirlenen ana oğul yünde Zülfikar çık- Racında 17 numarada oturan Sü- Jeyman Maviçetinin karısı, Leman dün yaprak — dolması pişirmiş ve iki yaşmdaki oğlu Halit ile birlik- te yemiştir. Bir müddet sonra ana oğul san- çılarla kıvyanmağa — başlamış ve her #tisinin de zehirlendiği anlaşı- larak Beyoğlu hastanecine kaldı- Tılmnaslardır. —0 e Altın fiyatı fiyatlarında gişiklik Yoktur. Dün de bir ı.l:ı.ıîg ışilyııu 23 lira idi. Maarif Vekâleti Köylüler için eserler iktısadi, İçtimal, köy edebi hikâye ler yazılmasına karar — verilmiştir Bu işle meşgul olmak üzere Müa- vif Vekâletinde bir heyet teşokkül #tniştir. Hazırlanan bu eserler köylüye dağıtrlncağı gibi, köy odu larenm kütüphanelerinin de bazlı ©a eserlerini teşkil edeceklerdir. Hikâyeler köylü arasımdan derle mecek ve uygun lisanla yazılarak banılacaktır. İik keserler ünümüzdeki nisan ve mayıs aylarında neşredilmiş o- lacaktır. 14-1- 1921 Sultanahmet meydanın- kişinin iştirakiyle bir miting Bu mitingde “İstanbul Tür- kündür. Türk — ölmivecektir.., mevmuu etrafında nuluklar irad edilmiştir. Bilhassa Hamdullah Suphi, Rıze Nur, Beylerle Na - kiye hanımın nutukları büyük Bir alâka ile karşılanmıstır. Toplantıda —haszır — bulunan bir Pransız hanımı - ağlıyarak: , Türkiye ölmiyecektir,, diye haykırmıştır. Salı 14 11.Kân. yarşamb. 15 11.Kân, Birkaç gün evvel Böşiktaşta boğazı kesilmiş ve vücudunda birçok bıçak — yaraları olduğu halde ölü bulunan taksi değnek çisi Tevfiğin katil veya katilleri henüz yakalanamamıştır. Müddelumumi muavini Ziya Yazgan, bu işle Mçagul olmuştur. İleri sürülen bir ihtimale gö- re, Tevfiği öldüren bir müddet evvel yine Beşiktaşta yalnız 0- esya Topkapı Fukaraperver Cemiyetinin müsesislerinden de | dün de münhasıran | | sebeplerden — birisi Eski Şark Demiryolları Şirketi | aleyhine açılan dava Dünkü_çelsede şirket ve davacılar | vekili müdafaalarını yaptılar — rerek dünyanm para andan başka bir çok Jer kârını eksik göstererek bü- | * hinse vermemiğştir., 7 de mühakeme, karar ve rilmek Üzere 3 gubat günü öğle den sonraya birakılmıştır. cinayeti- aranıyor larak yaşıyan ihtiyar — zengir, Mehmet Telliyi öldüren genetir. Hatırlardadır ki, Mehmet 'Tel !m_ln katili kim olduğu anlaşıl- dığı halde tam yakalanacağı sı- rada kaçmış ve tutulamamış- tir, Bu ihtimale kuüvvet — veren de, cinayet şekillerinin aynı olmasıdır. Mehmet Telli de boğuzı kösi- krek öldürülmüştü. Topkapı Fukaraperver cemiyoti fakırlere giyecek ve yiyecek dağıttı merhum — daktor Galip Hakkı'nın ölümünün dördüncü yıldönümü münüsebeliyle dün 200 fa. kire Cemiyet tarafından yiyecek ve giyecek oşya dağıtılı gtor. Galip Hak Xram hatıraaı bu süretle anılmıştır. Yükardaki resim tevzlattan hinsadar olan birkaç kadını gösteriyor. Kanlı ellerini kafasımdan çek- ti ve dehget içinde bize baktı. hatırladım. hatırladım. Barney — hakikati kendisine söyleyince, — Duranti yemin etmiş ve sizi. muhakkak kapana kıatıracağını #öylemiz Şimdi ti. — Evet. Budala Barney, biz: de polisle berabermişsiz gibi gös tererek basımıza bu feliketi ge- tirdi. Fakat bir kurtulalım; o (Kaplan) denilen hayvana yapa cağımızı biz biliriz. Levis heyecanlanımıştı : — Yani Kaplanı öldürecek misiniz ? Stanley atıldı: ğ — Daha fenasını yapacağız. O kadar ki ölmeği kendisi arzu edecek! Duman , şimdi, — içersinde bu lunduğumuz odaya — doluyordu. Fazla zaman kaybetmenin stra- sı olmadığı anlaşılıyordu. Stanley: K — Haydi Levis, dedi. Hıy;lı ocuğum. Bizi kurtarmanın bir ;amlnı bak. (Kaplan) t kaçır- mryalım! Levisin gayreti artmıştı. l Beraber yakalıyacağız, de- di. Ben size edeceğim Ve yavaş yavaş yordu. Stanley sordu; bize yık'.ıq-ı- $ | miktarı | #at 18 de Edebiyat fakültesi do. | öğretmenlerin | mecburi ders saatleri 24 saatten fazla ders verenlerin ilâve saatleri | alınacak Vekilliği orta tedrisat inin haftada okutabi ssatleri miktarını sbit ederek bütün okul. ildirmiş ve öğretmen kad- edas Üzerine hazırla- | Maarif öğretmen öğretmenlerin bugün, ge rek resmi ve gerekse hususi okul Jardn. okuttukları ders saatinin M Ü aşmaktadır. Bu retmenlerin hir kısımı 24 saat mec burl ders aa resmi okullarda aldıktan sonra D—LİS sant arasın. da da resxmi okullarda ders nldik- ları yaprları teftişler — neticcainde | tesbit edilmiştir. Bu öğrotmenle ] rin ühdelerinde fazla ders santle D almmasma karsr verilmiş ve | gerek hususi gerekse resmi okul kadroları karşılaştırılmak xuretile | öğretmenlerin fazla ders anatleri tosbit edilecektir, Öğretmenlerden fazla saatleri almarak başka öğ retmenlere İlâve edüecektir. Öğ retmenin mocburi santi icap ettiği takdirde rezmi okulda — doldurula. caktır. Yalnız hususi okullarda ders ve- renlerin de yine ders saatleri bu okullarda da 24 saxti aşmıyacaktır. llk okul öğretmenleri için haf talık mecburl ders saali 24 dir, Hususi okullarda İlk kısim öğret. metlerinin ders santleri miktarı da bu kayda uyacaktır. Ekalliyet okullarının daimi öğ- retmenleri okul talimatnamelerine göre haftada 34—36 Smat ders vermektedirler, Bu öğretmenler de | yeni karar mucibince haftada 24 Baztten fazla dors — veremiyecek- lerdir. Halkevlerinde Kitap Sergisi Beyoğlu halkevinde: Dördüncü kitap sergisi 16, 1. di perşembe sabahı onda Tepebaşın- daki merker binasında açılacaktır, Sergiyi ziyaret serbesttir, Eserler hakkında — bilâhire izahat verile. vektir, ... Konferans Eminönü Halkevinden: 16—1—I1841 — perşembe günü çentlerinden Mazhar Şevket tara- fından (Gençlik) —metrzuunda bir konferans verilecektir, Davetiyo voktur. ». ** Müsamere İstiklâl Msesinden yetişenler ce> miyeti reisliğinden : 15, 1. ©41 çarşamba günü akşa- mı Saat 20,30 da Eminönü halke» vinde tertip ettiğimiz müsamereye arkadaşlarmı wilelerile birlikte teş. riflerini rie« ederiz, GAZ MASKELİ HAYDUT Çok heyecanlı bir zabıta romanı — İngilizceder Çeviren: H. MUÜNİR vaan — Çakın var mı? — Küçük bir tane var! — Amen çabuk ol. Levis evvelâ benim — yanıma geldi. Küçücük çakısiyle benim iplerimi kesmeğe başladı. Gayet ağır bir surette cereyan eden bu ameliyeye nasıl tahammit edebildiğimi ben bilirim, İki defa çakı elinden — düştil Levis halsizdi. O kadar ki bir defasında çakıyı yerden alamı yacağını zannettim. Çok gükür buna da muvaffak oldu. Sağ Xolumu bağlayan ipi tamamen kesti, Ben sağ kolumu kurta- rınca, çakıyt onun elinden aldım ve bir deli gibi, telâşla, diğer ipleri kesmeğe koyuldum. Evvelâ sol kolumdaki, sonra bacaklarımdaki ipleri kestim. Tamamen — serbest kalınca, Stanleyin yanına gittim, Onun iplerini de kestim. Stanley rahat bir nefes almız tı. — Tamatgı! dedi. Şimdi kaç - , mağa bakaltm Kaçmnmak zar olmadı. Kapıya koşarak, açtım. İçeriye müthiş bir duman hücum &etti. Stanley, bu manzarayı görünce tekrar kapıyı kapadı ve pencereye koş tu. Pencere, alelâde hir çerçe- veden #haretti. Kolayca açabi! dik. Stanley aşağıya baktı. — Müalesef, dedi. Buradar kaçamayız. Aşağısı çayırlık ©- me, atlarsak bin parca oluruz. Tıkanarak, öksürerek, tekrar kapıya döndük. Sofaya çıktık Merdivenlerden alevler — yükseli yordu. Bundan anlaşılryordu k ev, altından ateşe verilmişti. Levisi de beraberimizde gö türüyorduk. Stanley bir aralık ona emniyet vermek İcin: — Seni muhakkak kurtaraca Bğız, dedi. Hiç korkma! Sofanın diğer bir ucundaki odada görülen duman o kadar kösif değildi. Oraya koştuk, O odanın pen- veresini açtık. Aşağıda bir bal kon görülüyordu. Oradan da in- mek pek zor olmryacaktı. Fakat Levis korkuyordu — Ben bu halimle oraya na- Sİl ireceğim? Stanley: — Korkms, dedi. Evvelâ kendisi uzandı. Ben ©- nu ellerinden tutarak aşağıda> ki balkona atlamasına pek az bir yer kalmcaya kadar muha - faza ettim. Arkasından Levisi sallandır- 3— VAKIT 14 İKİNCİKANUN 1941 Görüp düşündükçe: Sokaklera isim verirken, çok düşünmek Tâsım geldiğine dün, bir kere daha — inandım. İnsan- lTarda isimle müzemmanın teda dina alışmışızdır. Bu, 0 kadar gücümüze gitmez. Meselâ, bir M Te karşı laşırdırız, ki- güzünüzden — sür meyi çalar, onun elinden hırsız. . Tar elâman derdi. Bir “Sali le kemuşurdunuz. ki canlı bir darülâcese halinde İ Gözlü gi , BRulağı işil , eli bitrerdi. Kendi kendimni- — Acaba bumnun Tim? Diye sorar ve susardımız. Öyle “aslan,, lara — vastlardı mız, ki bir kodi bile değijlerdir. “Rüstem,, ler, çok kere Şehna- menin meşhur kahramamı yeri »e bir davallı iskeleti hatırlatır. di Kadınlarda da aym hal. “*Melâhat,, lar, “Babahat,, lar görüyordunuz, ki güzellik ve tazelikten en küçük bir nasibe ermemişlerdir. “Servinaz,, adlı cüreler, “Nur- tön,, isimli Arab halayıklara, hemen her gün tesadüf eder dik. Evet, ama çocuk bir avuç el halinde doğar. Ona ad verdiği. miz gün, nasıl bir sima — bağlar yacadğım bilmeyiz. Verilen gü. sel, şanlı isimler, birarz da on - ların bu Küviyete girebilmeleri için, birer duaya benzer. Fakat sokaklar öyle mi yar. Bunlar, çocuk gibi şekilsiz doğmazlar. Daha tovrakta açıl. madan küğtt üstünde bütün en. leri, boyları ile tesbit edilirler HEeTESİ B “Boz Kurt,asaygı! Hattâ şimdi yalmız harila ve resimle de kanmtyor ve bunla * vın “maket,, Jlerini de yapıyo. ruz. Şu halde bir yolun, bir cad denin, bir sokağın “rüşeym,, , “cenin,, , “nmevaat,, — devirleri yoktur. Başlarkon, tekdmüülünü bitirmiştir. Son şekli kafalarda belirince, kdâğıda, — oradan da toprağa geçer. Öyle ise, şu “Kurtuluş,, taki turt oaddesi,, nin heli ne- Bu sokakta kışın, — cograf ya tatbikatı yapılacak kadar göller, adalar, yarımadalar, Ya . sın çöller, vahalar — görülür, O> radan geçmek, adama dünyanın azabımı veriyor. Yapışkan ç. muru, — oraya — “Tozkeparan,,, “Yaşmak sıyıran,, gibi “Lâstik aşıran, adım verdirae, Idyıktır. Hiç olmassa, “Bozkurt,, der nilmiş olmasaydı. Çüntü “Bat. kurt,, , demir dağlarla kuşatık miş bir efsane — ordusuna — yol göstermiş, kılavıuzluk elmişti. Aymnı isim, bDu sokakta yol şaşırtmak, yolcu batırmak mü. nasına geliyor. İatanbulda bir çok yerler, asfaltlanmakta olt duğuna göre, yığın yığın parke artıyor demektir. Bari şunlarla, bu güzel ve büyük isimli cadde döşense de, hem hali: — hoşmul. suzluktan, hem (Bozkurt) mahr küm edildiği çukurdan — kurtul. sa! Umarız, ki çok hassas eller de olan belediye bu — ikasımın hoş görecek ve en- yakın 'hıf samanda orası Tâyık olduğu #ti naya erocektir. Hakkı Süha GEZGİN e e — l IGÜNDEN GÜNE' “Yeşilay,, ve EMLEKETİMİZDE “Ye- şilay,, adı altında içki düşmanı bir cemiyetin bulun- duğundan — halkımızın haberi olmaması imkânsızdır. Hele içki müptelâları... Her - itiyad mensubunun, kendi , düşmanla- rını tanıması tabil olduğuna göre, lapirtolu içki kullanmak itiyadında olanların da, “Ye- şilay,, cıları, başta sayım dok- torumuz Fahrettin Gökay oldu- ğu halde, birer birer hatırala. rında misafir ettiklerini kabul adebiliriz. Ve bu misafiret, büyük bir Yük teşkil etmez sanırım, Çün kü “Yeşilay,, cemiyetine bil- fill dahil bulunan azanın sayı- sı beş yüzü bulmuyormuş. Lâkin şurada hemen tasrih edelim ki, “Yeşilay,, cılara “iç- ki düşmanı,, derken, onları iç- ki müptelâlarına da gerçekten düşman saymak doğru - dir. Onlar, içenlerin bilâki dim, Sonra da ben... Çok sürmeden —aynı usulü tatbik ederek en elt kata, orar dan da avluya inebilmiştik. Üçümüz birden koşmağa baş- ladık. İleride yoldan bir kaç ©- tomobil ğu gö- rülüyordu. Az sonra itfal, mobillerinin sesleri işitildi. Stanley bize dönerek — BSiz, burada biraz bekler yin. Ben muhakkak bir otomo- bil tedarik edeceğim, dedi. Bekledik. On dakika sonra, Stanleyin tekrar koşa koşa ge- Jiğini gördük. — Buldum. dedi. Yangmı i- ditenler toplanmış, yardıma kor şanlar kıyamet gibi... Bir olto mobil bizi bekliyor. Haydi ço- cuklar.. (Levise dönerek) haydi Levis,,, Sen de bizimle beraber, geleceksin. & Hay allah senden razı ol- sun! — Çabuk! Levis hâlâ sgövleniyordu: — Barney sizin pc'is olduğu- nuzu söyleyip duruyordu. Gelsin de kerata, gu yardımınızı gör- sün! oto soruyordu: — Demek Barney bizim polis olduğumuzu söyledi ha! — Evet. Otomobile giriyorduk. Stanley, Levisi de içeri aldık- tan sonra; — Doğrusunu istersen, dedi. Barney yalan söylememiş.. Biz, hakikaten polisiz (Devamı var) meyva suyu dostudur; maruz bulundukları tehdit silâhma düşman — kesil miş, fakat hedefe daima dost kalmış, onların selâmetini iste- miş insanlar!.. “Yeşilay,, cemiyetinin bu yaz, halkr meyva suyu içmeğe alıştırmak için, Sirkecide bir sebil kiraladığını öğreniyoruz. Derhal memnuniyetle kargıila- mak lâzaım geldiğine şüpbe ol mıyan bir teşebbüsi.. Fakat gunu da, hem “Yeşilay,, cılara hatırlatmaktan geri balmıya- cağız: İçkiye müptelâ olan im- sanları, meyva suyuna boğ> mak suretiyle, içkiden soğut- mak kabil değildir. Meyva su- yunun yeri ayrı, rakı, garap, biranın yeri ayrıdır... Sigarayr terketmek için, sizara tiryaki- lerinin ağzına birer düdük tu- tuşturmak veya dişlerinin ara- sina bir ciğnem sakız hakiki bir fayda vermi bi, rakrya müptelâ bir cıya da, kerahet vakti zaman bir kadeh, bir K bir şişe, bir fıçı meyva suyu — sunmaktan bir istifade elde edilmez... Üstelik adamcağız tazip edip, eski itiyadmın yıp- randiricı — baygınlıkları içine yeniden sevketmiş olmak teh- likesi de vardır. Yani, “Şerbet vasgeçersin!,, gibi bir pere- senk kullanmağa sapılmasın . demek istiyorum. O sobeple, ispirtolu rin tahrip dehşetini müsbet delilleri ile ilmen teşhir et- mek, herkesin kafasına o yol- dan nüfüz — etmek — usuülüne, gimdikinden dah& çok hararet ve sürat vererek, mücadeleye o sahada devam etmek lâzım- dir. içkile. Moyva suyu içenlere de, ay- rıca “şifâlar olaun., diyecoğim. HİKMET MÜNİR CA 14-1-1941 808 Hafif prog. 1545 Müzik, 19.00 Şan resitali, 1820 A; 1945 Fuml bayeti ram. 845 Yemek Hlale. 13.20 Karışık program. 18.09 Casband. 1830 Çıttçinin saati

Bu sayıdan diğer sayfalar: