30 Mart 1941 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

30 Mart 1941 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B ka: | Harar NO it i ! Ü Tüzüliz hareket k:,—h detti, Ka y "“l*'h- biz laraf "İvarında — Akolla — " tazafımdan ter. N Te yeni ai Kat vaffak olamamıştır. Lâisan imtihan. larında ingilizceden beş, framızca. dan dört, almancadan bir talehe muvaffak olmuştur. Muvaffak olan taleoelerin isim, da Tikokul yoksul gocuklarını him: » ye etmek maksadile teşekkül eden Birliği bu yılki faaliyetine geniş mikyan- ta dovam etmektedir. Bu yıl gecen ytlki rukumlara nazaran — (5000) talebe daha fazla yardım görmüz. gün | tür, Evvelki rakamlarla bu yıl yar evha | dmm gören talebe (15.000) den faz. suretle bu | ladır. gikrte Orta tedrisat milessesölerinde ©. kuyan fakir talebelere bu yıl dımda bulunulmustur. Bu yardımır le de Afrikanın Y bitlrilebilir denilebilir. Bu süretle ta. yine tabii #imektedir, Ha. da yağmur mer- başlamak üzeres | — 8 nisanda tatbik edilecek olan yeni ipokli kadım çorabı standart hareketlerini | nizamnamesi etrafında İktisat Ve- evvel bitir. | kâleti ile temasta bulunmak Üzere Y ve Habeş | İstanbul çorap fahrikatörlerinden mecbu. | mürekkep bir heyetin tekrar An - .:h" Mmevsiminden | karaya gideceğini yazmıztık. Htlkadaki” ameliyatı kükimiye. =— bakımından ktari Alrikada vazle Körböst kale H d bok tiyatlarını yükseltenler Şiddetli takibata — uğrayacaklar Son zamanlarda portatif karyola fiyatlarının 12, 18 hattâ 15 liraya kadar fırladığı, fiyat mürakabe r zamandua bürosuna vaki' gikâyetlerden anla. haberi de | AĞ Afrika ile Yu- | — Büro, bu gibi karyolaları satan. kati su. | lar etrafında giddetli takibata gi. rişmiş ve birçok karyolacılar hak, kında ihtikâr zabıtları tutulmuş « tur, Bu kontrolün fiyat bakımın - dan tesiri «#rlilerek portatif karz. yola fiyatları tekrar 10 Jiraya in. zaptı ve nlha, ve yağ. AN Vazifesi gör- M Tikada bulunun Sahalara nakli hu- vazifesini lin tamam * bi Ereşz taraf, Hem, kimbilir, belki onun vı' olan yeni | STtasiyle Gabrielin de kim oldu- aksülâmeller | Runu öğrenebilirim. tngiliz de-| — Bu cellât yamağı kılıklı adam Alebilecak bir mahi. | ihtiyar saatçının evine gelirken M kolunda üzeri, rengi malüm ol- "5_._ mıyan bir meşin ile kaplı tahta zaptmım mâ. | bir kutu taşıyordu. Çıkarken de aynı kutuyu almayı ihmal etnte- SADRI ERTEM | mişti. e Meçhul ıdımol;;prh_mönm i Sağa döndü. Morg'un -önünden thalât de geçti ve her zamanki gibi korkak tavırlarla :fı önıvm © Zik olduğu halde yoluna 'am etti. Ben de izinden - ayrılmıyo' rum. Hava çok güzel.. Yıldızlı >BİR İ SE, | Na sana “% manifatu üç Melleş Mümi heyet Cellât yamağı kılıklı adam . İ- WMİ idare hr. | yük köprü üzerinden Sen nehri- , Ve yeniden | ni geçti. Ben de » Bir bildiraiği matüm | kaç cadde dolaştıktan sonra ni. A l“Wı hayet etrafma körkak nazarlar dün, N B "Iı:'“"ı -ıedg:nef L foplantıda seçil. la bakarak Sen Viktor caddesine daldı. Ben yine takibe devam ©- 'Titaret Vekületi N—qıı HAnlüt ve ihracat y ."ılı diyorum. Biraz ilerledi ve ufak " bir meyhaneye girdi..Ben de san- p Kütihi yamağı kılıklı adam meyhanenin , "'Pun;.::lı,:.',' ae ;;:;ış'ıdmı içeriye girerken içer a e tura 7 dekilerin hemen hepsi: Mtlam töreti — “Merhaba, Makabe Baba.” Diye kendisini — selâmladılar. Bu meyhanede aynı zamanda u. cuz yemek de yeniliyor.. İçerisi dolu.. Tabif hepsi mutad müsşte rileri. Onun için hep bir ağız- dan cellât yamağı kılıklı tpechul şahst selâmladılar. Şimdi benim içeriye girmem derhal nazarı dikkati celbedecek. Berliim o mu- hitin yabancısı olduğum derhal farkolunacak.. Ama he çıkar, her ki hemen ensesindeyim. Collât lâr idare he küp etmek. | N ae ş ÇiSK A manası - Üğretmen muavinleri imtihanı Yine az kişi muvaffak oldu Orta todrikat mücsasselerine a, | lori şunlardır: hnacak olan üğretmen muavinlerie nin imtihanı yüksek muullim mek. tobinde yapılmıştır. Motamatik ve tabüye imtihenlarında kimse mu - Tüzilizceden: Bodlâ Arkan, Zae hide Selma Apari, Sebanat Hepay, ŞM(—.MN- Fransmcadan: — Ruhi — Güreun, l&yu Ceylân, Safinaz İnsel, Nü. Danışman, Almancadan: — Sadullah Tondi. Fmirdir. :| Himaye gören yoksul talebe Bu yıl daha fazla talebeye hakıldı faydalı neticeleri görülmüştür. O - nümüzdeki yıl daha fazla yardım yapılmak, üzere şimdiden teşkilât yapma hazırlıklarıma başlanacak - tır. Hkokullarda yaptlan yardım teş. kilâtr orta todrisat müesseselerine de teşmil edilecektir. Önümüzdeki dera yılı bazında orta — okullarda yandıma muhtaç talebelear tesbit e. dilccektir. Bu teşkilâta vekâlet ve vilâyetin de yardım etmesi mevzue bahatır, Kadın çorabı nizamna mesine dair temasta bulunmak üzere Çorapçıların hepsi Ankaraya gidiyor Haber aldığımıza göre, çorapçı. lur, bu defa, bir heyet göündermeke tönse heyeti umumiye halinde An. karaya gitmeği kararlaştırmışlar - dır. İstanbulda 14 çorap fabrikası olduğuna göre, 14 kigilik kafik, bugün Ankaraya gidecektir. Portatit karyola 'Yardımcı öğretmen lerin müterakim maaşları veriliyor! - AYardımcı üğrelmenlerin müteru. kim maaşlarını vermek üzere 300 bin lira münakale yapılmıştır. Mi nâakale mcellace de tasdik edilmiş. tri. Ay başmda öğretmenlere ma. aaları verilecektir. Ticaret Vekâletinin açtığı akreditifler Ticaret —Vekâleti, iplik ithalâtı için 200 bin sterlinlik, manifatu. ra ithali için de yasım milyon lira, lıik akreoditif açmış ve keyfiyetten | alâkadar birlikleri haberdar et » * miştir. Ramide metresini vuran adamın müdafaası Dün, birinci ağır caza mahke - mesi bir müddet evvel Ramide, 'Topçularda metresi Santuhiyi ba, #ma sopa ile vurarak öldüren ars. müs, katil müdafaasınt yapmıştır. Katil Danyel demiştir ki: “— Marg, ceset üzerinde yaptı. Zi otopsi sonunda yaranın at tep. mesi netscesinde olabileceği gibi »<. pa ile vurarak da meydana gele . bileceğini söyledi. Sâhtuhiyi ben öldürmedim, Bir göce alırda at tekmeledi. Nal gudur.” Ve mahkmeeye bir at nalr ver, miş, aözlerine de yöyle devam et - miştir: “— Bu nal üzerinde sekiz çivi var. Bir tekme ile müthiş bir yara vücüde getirebilir. Fakat mahke . me yine benim öldürdüğümde tsrar ederse, bu takdirde sopa ile öldür, müş olduğum nazara alınarak cezr mın buna göre verilmesini rica e. derim,” Muhakeme, kararın - bildirilmesi için başka bir güne birakılmıştır. el ğ a dd Adliye terfileri Orhangazi ceza hâkimliğine ter. fi eden dördüncü sorgu hâkimi Sami, Samsun ceza hâkimliğine terfi eden ikinci sulh ceza hâkimi Salâhattin Emiralli, Çanakkale ce. za hâkimliğine terfi oden Kadıköy sulh hâkimi Ahmet Hulüsi Tünay ve Ankara müddelumumilliği bas muavinliğine terfi eden beşinci cc. za müddelumumizi Cemal dün va « zifeleri başma hareket etmişlerdir. Tkinci sulh ceza hâkimliğine ta. yin olunan müddeijumumi muavin. lerinden Celâl ile dördüncü sorsgu kükimtiğine tayin edilen Trabrun ceza hükimi Münir de dünden iti. baren yeni vazifesine başlamıştır. Dahiliye müsteşarı Ankaraya döndü Şehrimizde — bulunan — Dabiliye Müstesarı Ethem Aykut dün akşam Ankaraya dönmüştür, Ça Altın fiyatı bi düştü Altın fiyatlarmda dün biraz dü, güklük — kaydedilmiztir. Evvelki ğün 25 ilraya kadar çıkan bir altı. n dünkü fiyatı 24 lira BO kuruş- tu. —D Inönü Muharebesinin yıldönümü EMİNÖNÜ HALKEVİNDEN: Türk ietiklâline ait büyük zaferin ilk temel taşı olan İnönü muharebe: sinin yüdönümü 1 Nisan 1961 Salr Akşamıı aast (20.80) da Evimizin Ce #aloğiuu Salonunda — aşağıdaki — proge ramla kutlanacaktır. Bu törene gel mek istiyenlerin giriş davetiyelerini Kv Bürosundan simaları rica olunur. Esrar ve maceralarla dolu zabıta romanı Kanlı Yazan: Gaston Löru halde beni de mahalleye yeni miş bir tıb talebesi filân un'ı: derler. Belki de bence esas olan bu cellât kılrklı herifi — gözden kaçırmam.. Makabe Baba dedikleri bu es rarengiz adam selâmlara muka beleye bile lüzum görmeden git- ti, köşedeki bir masaya çöktü.. Ben de bu sıcak yaz gecesinde arkasına kadar-açık tutulan 'ta- pidan içerisini tamamen görüyo. Tum. Fakat daha yakmdan görmek daha çok işitmek lâzım. Onun için fazla tereddüt etmeden ben de İçeriye dalryorum. Birdenbire içeriye bir yabancı girdiği için olacak, yemek yiyen ve içen grup birden sustu ve bü” tün nazarlar Üzerime çevrildi. Sonra birdenbire bir ses: — Yaradana kurban olayım.. Dedi., Kıs kıs e Fakat ben bunlara altakmım. ine büyük bir ehemmi- yet bile vermedim. Esasen ha yatta daima benimle eğlenenlerle karşılaştım, gimdi de bunlar mu- hakkak ki güzelliğim ile değil, tahammllsüz çirkinliğim ile (3. leniyorlar, Buna hiç şüphem kalmaması için imiş gibi içlerin den bir tanesi: — Şarlo, dedi, bak sen karın için bir âşik arryordun.. İşte mü- Bebek Çeviren: M. ACAR Dedi. Bu kere kıs kıs gülmeler, kah kaha geklinde birden yükseldi, Yalnızca, meyhanenin patronü olan Şarlo ve vazifesinin ehli bir adam tavrı ile geldi ve benden ne arzu ettiğimi sordu. Yemek yemedim, yiyemiyo- rum.. Bilmiyorum nasıl yaşıyo- rum, Aç miyim, bir şey ısmarla. sam yiyebilecek miyim? Bunla rt hiç bilmiyorum. Yalnızca ben de Makabe Baba gibi biraz grav- yar peyniri, ekmek ve biraz da şarap Ismarladım. Orada yemek yeyip garap içen kimseler birçok kereler Makabe Baba (i istediler. Hattâ aralarında bazıları: bugün iş günü müydü? Diye lâtifeyi biraz ileri — bile götürdüler ve nihayet makabe Baba sinirlendi; ayağa — kalktı. Yemek yerken okumakta olduğu akşam gazetesini de katlamıştı.. Muhatabinı — göyle — yukarıdan aşağıya kadar bir sürzdük'e- sonra: — İş günü olsa ne olur, dedi.. İş olga senin leşine on frank ver- mem, aniryor musunm?.. Sen de gelirsin elbet bizim tekkeye., Artık hiç güphem kalmamıştı Konuşular sözlerden Makabe verda çalıştığı aalmdiyonz. İ çalıştığı anlaşılryordu. lerinden biri ihtiyarı önledi: a $ — VARIT *0 MART 104i İürnp düşündükçe: | ESTANI, müayyen bir zamanın malı - sayarzlar İ Onlara göre bu türlü eserler, ancak gövdeleriyle | Yeni Destanlar ardir, yerde, i ruh ve mubayyil le gökte yaşıyan iptidai cemiyetlerd. do- ğar. Böyle bir eseri k yaradılış çartı, budur ı Derler, ki “Omiros” yazdıklarına inandığı için, “İ yecan ve harika ile dolu duruyor. Bir kitabı, binlere da, bir heyecan akümülâtörü halinde yaşatan sır, işle anıt gin içinde yaşar, “Firdevsi” de aynı şeyi görüyoruz. O du, kendi yarattığı “Rüstem” e tapan bir muhayyile kuludur. Bugün o osrarlı geç. maşten çok uzaktayız. Hakikat, bircok noktalarda hayali de geç ti. Türbin zelzeleleriyle sarsılan bir dünyada, masal devleri, osu. | tır ejderhaları, artık kimsenin kılını kıpındatmıyor. “Madde” nin | tac giydiği bir devirde yaşıyoruz. Hiç böyle devirlerde destan yazılır mı? On sekizinci asrm, en büyük dehâlarından biri olan “Volter" “Hanriyad” adir epopesiyle bu imkânsızlığa şahit getirmekten başka bir şey yapmadı, “Volter” fransızcaya kendi adının dam- gasına vuran eşsiz bir bahtiyardı. Üstadane şiirler yazmıştı. Fel- | sefede çağımnın en yüksek varlığı idi. Sanata yol göstero kadar büyük kudretlere ermisti, Fakat an nağmeli koca eri, bir türlü destan olamadı. Çünkü her şeyi olan bu eserin içi, heyecanı, ima. ni Yoktu. Her misram, her coşkun nağmenin altında Volterin alavis parlıyan gözleri, müstehzi dudakları görülüyordu. Galiba “destan” 1 tarif ederken yanıldığımız için, “iptidaliik dışında destan yazılamaz!” hükmünü vermişizdir. Destanın asıl ruhunu teşkil eden şey, ne din! mmucizeler, ne esatirf devler, ne de “Asiller” le “Rüstem” ler, “Rolan" larla “Ziğfrid” lerdir. Onlarda gürdüğümüz cesaret, kuvvet ölçü Çikrinden uzak kalsa da aslı değiştirmez. Maddı kuüvvet için bir. ölçü düşünüle- bilir. Meselâ Aşilin savurduğu kayalarla, “Rüstem” 'in salladığı “gürz” leri bugün gülümsiyerek düşünebiliriz. Ama “iç veti" icii tür. hesaplarını altüst eden iç kuvveti değil midir?.. yıldığı, kütlelerin sindiği tehlike akınları karşısında, bazsı kuv- hangi çağda bir mikyas kurulmuştur? İnsanların bü Yığınların n bir tek adamın, bütün esatir kahramanlarını söndürecek bir parlak. lıkla yükseldiğini görmedik mi? Ve hâlâ da görmüyor muyuz? Şu halde “iç kuvveti” her zaman bir destan mevzuudur. Meselâ işte bugünkü hava kahramanları. Bunlar, *“Rüstem” lerden, “Agil” lerden de üstündür. Çünkü bence Rüstem, muhtaç oldukça zırhlara bürünr, kalın kalkanların arkasına 8- nerdi. Ayağı sağlam bir toprak üstünde idi. “Asil” in arkasında bütün bir “sema” müdafaası vardı, Göğsüne garpan — mızrağın keskin ucunu ilâhlar, ilâheler ipek kadar yumuşatırlardı, YiZlğ frid" bir kan çağlayanında yıkanarak silâh yaralarına karaşı &- gortalanmıştı. Büylelerinin cesareti, bilmem ne kadar erkekçe ve gimdi — hava ne Zıthları, ne kadar hayranlığa lâyık seylerdir. Halbuki çarpışanların ne arkalarına sinecek kayalıkları, larda ç n *kalkanları. var. — Altlarında binlerce metrelik boşluklara baka, sim uğ baka ölümle yüzyüze boğuşuyorlar. “Firdevsi” nin ayakları dibinde çakıyor, yıldırımlar âyakları dibinde uldu. yor. Her bulut, bir tuzaktır. Üstlerine, saniyede binlerce kursşur yağar. Bazan kalbur gibi delik deşik düşerler. Destan, bütün olanca parlaklığiyle hâlâ yaşıyor bugünkü tayyarecilerdir. ve şAnı. onların kahramanları da HAKKI SÜHA GEZGİN GUNDEN GÜUNE Belediyeye yüklene- — Kızma be Babtist, dedi. İn- sanın eğlenccek başka bir şeyi almazsa tabii böyle knuşur He men ne diye içerliyorsun? Ben artık Makabe Babanm bu meyhaneden çıkıp gitmsini bek- liyordum, Maamafih buradaki konuşmalar da benim için bir hayli faydalı idi. Burada Maka be Babanın kim olduğunu da Öğe renmiştim. Bu cellât yamağı kı- hkli adam eski bir bahçıvandı. Fakat birkaç sene — işleri fena gitmiş, mahsulü bozulmuş ve ni | hayet faizle para veret muraba- hacıların elinde bütün parasını, varını, yoğunu kaybetmişti. Mey | hanede yemek yiyen ve Makabe Babaya takılan diğer kimseler de o civardaki hastahanelerde w- şak olarak çalışan kimselerli. Makabe bir müddet şu veya bu hastahanede çalışlıktan sonra Mösyö Jak Katentin'in hizmetine | girmişti. Jak Makabe Babayı evvelâ bazı pratik işlerde çalı terdiktan sonra hususi işlerine de karıştırmıya başlamıştı. İşte Jakm hususi faaliyetleri için ! zım olan birçok şeyleri şimdi Mar kâabe Baba tedarik «liyor ve tıb talebesi âlim kılrklır Makabe ile talebesi, âlim kılıklı nişanlı — ile Makabe Baba uzun müddet ka- panarak büyük işler pesinde ko. şuyorlardı. Bunun kanuna ay- kırı hiç bir tarafı yoktu. Çünkü Jak Kotentinin her izi yapmasır na müsaade verilmişti. Şu halde Jak Kotentin acaba dehâ sahibi bir adam mıydı” XIHI 25 Haziran: — Hayır.. Artık adresini de öğrenmiş olduğum Mösyö Baltist'e (Makabe Baba- ya) Gebrielin kim olduğunu sor- mryacağım. (Devamı var) | miyecek 'bir kusur ŞTE bir kusur ki, mes'uliyet l ni, her zaman olduğu gibi Be lediyede değil, halkta aramak it» | aafını göstermeliyiz: Şu lokantala» |rm müslük tesisatınm, -Belediyece bir kenara almmış, ayrıca hirer | paravanla gözden saklanmış olduğu l malümdüur. Fakat aramızdan — bazıları, bü paravanların arkasma — saklandığ halde, “gusul abdesti” alryormuş- casmA, hör ç nağmeden bir gü- rültü, mübal 1 bir sıhhat tass. subu ile Iştahrmızı kökünden keshk | yor... “İstah” da söz mü?,, Nefret | uyandırryor. Daha dün böyle birino rastladım, yemek yediğim lokantanın, hemtn kenarımdaki m muştu: ÂAz sonra acal) tül. Kafayı arkayı kaldırıp gargara vurtları gsişirip homur; ları dört bir tarafa saçıp, musluğun I'nlm(-ıiııdt bir canavarla boğuşü. | yarmaz “kahramanca” didin. ı n bu muamelenin birkaç fa tekrarı!.. Adam, paravanm | #teyanımda - bulunduğu halde, her yaptığını görüyor gihiydim. Dahı İ fazla dayanamadım, Hesabımı gö | rerek ciktrm., Su manzaranın mü. samahamıza tüküren tesiri karşı, sında Belediyeye ne sözümüz Olü. bilir?. Kendimizi kmamalıyız. HİKMET MÜNİR Dünkü ihracat yekünu Dünkü ihracatın yökünu 150 bin liradır. Bu arada dün Yunanistanı İsviçreye deri satılmıstır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: