3 Nisan 1941 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

3 Nisan 1941 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 — VARTT 38 NİSAN 1941 Yazan: Afif OBAY Kurnazlık M oL Ni & hicret oden. — Vil- a âdygdlî z umek.mumkün Hos isminde kurnaz bir İn- Bir #aatçıya girmişti. Son mor | | giliz, kolayca para kazanmanın da saatlerden birkaç tanesin! Böyle. bir ip canbazı dikkatiy. | yotunu bulmuş; oradaki Hintli" kardıktan sonra saatçı ni le samanlığı ğırl(ıç kere de'aş- | Jore bir takım, anahtarla kuru- bir kol saati üzerinde — dur: rethetmiye başladı : — Bu saati size tavsiye edes rim, Son moda, çelikten ve an beş taşlı, otomotik ayarlı, fos" forlu, paslanmaz ve su alıma: kırılmaz cisinden hem kronomet, re, hem telemetreli, hem takı" metre, hem kronograf... u_:ıluw.—rî saatçının sözünü kese lan saatler satmıştır. Fakat Vil. lere satmaâmaktadır. Böylece yam saatlerin anahtarmı yerli- yerliler her gün Vilyama müra' odat ederek saatlerini kurdur- mâak mecburiyetindedirler. Ve gaat kurmak ücreti de bir Hin. distan cevizidir. Vüyam, bu oe vizleri Avrupaya 'ihraç etmekte- tılitan sonra cesaretim k:-xldkı; kendimi olduğ me — birakı- verdim. Sağ =r£) bir. kom" şumun, sol omtunum öteki kom. şumun Üstüne yüklendi. Bunlar uykuları arasında söylenerek, yan döndüler. Zayıf vücudum sığacak kadar bir yer açıldı. Başımam altında katı bir cisim y inda bir de bekliyordu. O b—ın" ı()ıbuhım'lım th bi ki Te Tni klarnedi eç dir. Hüner basit; lâkin, bulr. 1k : b gibi ki — vandı. Hiç kımıldamadan, yerleş- | ( omdır. — Fakat aeaba saatin kac o ""!'!rı lün Yerdiği ürper. moden u: yup kalmışım. Ancak — duğunu anlıyabile K —mî Berilmiş 5) T c ı  ' ğunu anlıyabilecek miyim ? K İayacSİD gölgemmden ir- Sikte sabah güneş iyice Yükser | l L rasında — Korkmavıma efendim!... Doktor Robson amelivattan ev Si Sit üme Bİlâk; © ir dikten sonra uyanabildim. ; Zehra-ın kocası doğ el elini ahstırmak icin bövle tavuk parçalama — de l ü M boşaltı-. men herkes ayaktaydı. Kimi | — Kadın — Zehra-ın #ebililin nemoleri Asılacak Levha A 6 çğulTuN ve kan te. bi dn korkunç tab Şi » Düniye ailesi ldi. Karnım birer bir - sin Sörür gibi gözler Tirdim. Fakat bi. ',' bana © kadar . — Meselâ iktım —ve c bnı.' a türmiyen Mit kemi'::'_"dum. Hatt” B Bq & a a binla & bir İ par İçi zonkluyor, N leMzı.,:"" Bibi yanıyor. h"':anâ'"%qim ğ ürmüş — diyor- Ben tildiriyor rtu. ;_!ıke n Ü da,, Bi ş !""'--.Hse:umpıdır. Ben "'*.;.m, aKrtuldura... 'Ür, 18 uykusuz: '!M“'-lıka uyuma-. im, :âlım:ı.-_ıar_ G . Ş e a lyy 'e—au:ğf söylenerdk Bi Siaği, Fakat nercaz Giye P HçAt nerede uyur Avlujar BEp taş “Uları, $ kaldırım. Sörarı , t bahçelerine SRRee. gödemiyordum. BüR Yatanıiye ve ne' ör p Güların üstünder 8 yer bulmiya ,, Steszretle Şikâyetlere, | ân gözümü k bir ver a. ST sokakta otur 9 ,Hüseyin Sö» © 4a , Silhhtar, Göz " a S da oturan H 4 | Bi çi tümş ŞAİ Yukaruç ile | aç İle Rime, Kunduracı | Eleni Harizana, | fakgış Öilasi Bo / y ;.:’:v"*ı talebesinden l e .h._ ıı; tllecarı Yerde Mar. n Vel Hada ç Türkü n n '—,'_ı Zan Ş'., Kati; lq“ı | " | meğe çalışayım | &ll eder. K çeşme başında yıkanıyor, sını bastırıyordu. « İçimde derin bir bahtiyarlık düydum. Adalelerimde beş ; 73 kliometre yol yürüyebilecek ka- dar kuvyet vardı sanki, Bu - şeyle yarimden fırlatlım. Çeşme | © başında bir hayli nöbet bek!pdlk. | ten sonra, bol su İle ellerimi, yü. zümlü, yarı belime kadar vücu- dumu yıkadım. Elbizelerim hâlâ tamamiyle kurumamıştı. Bu L> nim için bir Üzüntü olamazdı. Akgamdan kalan nevaleyi büyük bir iştiha ile yedim, Sonra me. | sut adamların emniyetli gdımlı- riyle muhacir kafilelerinin ur- kasına takılarak Örlean yolunu tuttum Bir akşam eweln!pğnîğş ııı-_:— bep olan peraşütçü biküyesi 1.-. lâ halkım ağzında dolaşıyordu. Neticenin ne olduğun: kimse 1”'- miyordu. Bunu fazla inoelemiye zaten lüzum yoktu ki.. Nöbetçi- nin biri yine bir hayslet gör müştür. Tarlaların birinde bir korkuluk rüzgârla kolunu, bacağını oynat. mıştır. İşte askerleri, - tankları, topları, tüfekleri harekete getir- | miye kâfi korkunç deltller. Üç saatjik bir yürüyüşten son: a Örleanın banliyösüne giriyo” ram. kapısında, dün ge. kimi uydurma bir ayna parçasının kar şısında üç günlük sakalını kazı. miya uğraşıyor, kimi de safra- lantam" diye hitap ediyor. kadın Karlı bir havada iki mahallevi cekislirivor... Mahkemede İki dolandırıcı mahkeme edili. yordu. Hâkim birisine sordu: — Nerede oturüyorsun?.. — Evim yok;«bay hâkim. Ötekine dönerek: — Ya sen nerede oturuyor- ? — Ben de onun oturduğu ye- ceki boş yayzaradan kalma ted- | | li katıda ikamet odiyo' birler alınmış. Jandımıalar'n'e.* kese hüviyet soruyorlar. Yolun ortasına, şimendifer geçitle masus bir manla konmuş. Ora> dan herkes teker teker geç'ya Beni de iyice tetkik ettiler. ..Ş. gıtlarıma baktılar. Üstümü bile ştırdıjar. Zararlı bir. kimse olmadığım anlaşılmca gehre gir miye müsaade ettiler: (Devamı' var) Eski vaülerden bir mile doslum: — Siz, dedi. bir çok bikâyeler yazıyorsunuz. Bunlardan bir ço Bunda hakiki vatandaş tiplerini a- radığınız belli, Fakat bön şunu - rayım size; Bir “ağa” yı bana Ç rif eder misiniz? b — Ağa, dedim, b'zim bildiğimiz köyün en Deri gelen adamıdır. — Doğru! Fakat bu tarifi niht- yet bir tefehhus netloesi yapıyor sunuz, Siz tam manasile Yağa,, ge- çinen bir insan, bir köy tipi gör dünüz mü? Yazılarımın bir çoğu garp vilk yetlerinde gördüğüm, yabut işlili- ğim vakalardır, Garp vilâyetlerin- de ise ağa ve ağalık bele âğar'ın ilgasından sonra büyük bir istiha: d Bugün İrmir hhi . Bursa gibi vilâyet- Terde, “ağa” aşağı yuksrt tarihi bir kellme, bir zamanlar yaşamış vo s#onra halkım hımı_ınuzrılnc intikal etmiş kahlettarili bir geye dir, ç — Hayır, dedim. Ne Bukiki bir ağa gürdüm, ne da bu hakild ağa- lardan birine dair herkangi bir va- ka dinledim. — Bakmız, dedi, elimden geb diği kadarı size bir ağayı tarif &t “Ağalık” hakikaten “tefehhust- nuzu yanlış çıkarmıyacak — bir ke- lmedir. Afa toprağa sahip OlUP bu toprakları ortakçılara Veren k'matlerdi. Ortakçılar ise topral işleterek mala shbip olurlar. Köyün bütün işlerini ağa teti- lünün öküzü nökaan #a tamamlar. Zahire ve kış yiye- eeklerini tedarikler. Onun Beşer dakikalıc hikâyeler - rum. ; öön z Tramvayda Tramwvay biletçisi: » — Baylar, lütfen içeri girelim. Herkes sahanlıkta durmas.n! İçerisi boş! rîqcı:ıle:ı bir ses: — Herkee sahanlıkta durmuyor! A_vnı?ınıı basan hiç olmazsa beş kişi var! ile köylü şehirden veresiye barı- nır. Fakat. ağa, binefsihi iyi bir edamdır. Misafir kabul eder, Cö mertliği ile yâdolunur. Bugün hör ne kadar bu teşkilât bizde mevcut Geğ'lise de yine köylerimizde ağa- lar vardır. Bunlar köyde bir istih- xal unsuru gibi. ve tıpkı toprağa atılmış nihayetsiz bir tohum nü- vesi gibi — vazifelerini b'ribirine devrederek giderler, Hulâsa, ağa köyün dili, kulağı ve bir kellme ile içtimal bir uzviyet —mekanizması- dir. Bü, nereden geliyor? Tabii, bugürkü halile köylerin basitliğin den... Şimdi size anlatacağım vaka im- paratorluk zamanma alttir. Fakat devirler bazı geyler — için hiç hir mana ifade etmez. Yani karakte- gistik ağa tipi dalma yaşıyan gey. lerdendir, Bakmız, otuz sene evvel Halebte mektupçu bulunduğum &- ralar ne oldu: K ea Halep imparatoluğun en iyi şe- hirlerinder ,biri ve Suriye ile Ana- dolu arasmda hir transit merkezi idi. Hattâ Halebin köyleri bile aynı vaz'yette ve aynı zenginlik- te idi, Fakat Haleb köylerinin bu zenginliğinden istifade eden kim- Terdi? ilkleri K Şüphesiz ki ağslar! îî'u"“ defasında Hacleşref köylüle rinden birine göyle dedim: . — Göz bozukluğu galiba sizde irsi olacak? 3 — İrsi de Iâf mr beyim? Köyü- 'müzün yeri yapıyor hım;ı! — Amma yaptınız ha?.. -- !Bphedy:l B'lirsiniz ki Hacı eşref Halöple Okarşı kerçiyadir. Hem de Halebe en yakm köyler- rusu senden bin kat daha sevim- li; durmdaan karısına “elmasım” ek — Ama onun kocası kuyumcu... Halbuki ben peynir Ya babası? Güzel va gık bir bayan çocu. ğunu elinden tutmuş, tramvay bekliyordu. Genç bir adam yan- larında durdu:; 4 — Aman ne sevimli çocuk! de- di. Ne güzel de anneciği var! 'Tam bu sırada iri yarı aağlamı yapılı bir adam pruba yaklaştı Asalbi ve tehditkâr bir eda ile: — Ya babaaı! Onu da beğe niyor musunuz? —H Hararet dolayısiyle artmış Bayan Esma kocasını köşeba. şındaki meyhanecinin dükkânım- da yakalamış, önündeki şişeyi göstererek: — Hani bir tek kadeh atıyor- dun! dedi. Bu ne?.. — Aman karıcığım, ben bir tek kadeh istedim. Fakat fazla hararetin cisimleri gevşettiğini, uzattığını velhasıl — coğalttığnı sen de bilirsin. İşte bu kadehteki rakı da sicaktan artınc şişeye koydurdum! — Bay doktor!.. Nefes mım vakit bir tıkanma — hisacdı- yorum... — Onun kolayı var; Nefes a. mayımız!.. — Kosamın anahtarı cebim den biri. Bu sebople Hacı€çrefin bütün köylüleri iş için sabah Hale- be giderler. Akşam da Hacıeşrefe dönerler Fakat su güneş! Gözleri- mizin bütün hastalığı ondan.. —— İyi ama, Halcbin hiç bir köyü Büreşten şikâyetçi değil. — Evet gikâyetçi 'olan yalnız biziz! Çünkü sabahleyin yola çı- kan köylülerim'zin güneş tam göz- lerinin içindedir.. — Yani, bizim köyün Haleple karşıkarşıya olduğunu söylemiştim, Güneş Halebin arkazından doğdu- ğuna göre, köylüler Halebo gider- ken güneşe doğru yürüyorlar, Ak- şam da aksi. Cünoş köyümlsün arkasında batıyor. Taçilerimiz kö- ye dönerken bu sefer güneş yine gözlerinde! Güneşten kurtulmak bize bir fikir tavalye edobilir e ?, — Hacteşrefin yerin! değistirir, dedim, Yapacak başka hiç bir şey yok, Acaba, bir köylü bu gşekilde gize bir müracaatta bulunsa aiz nası) hir fikir verebilirdin! Bana yapılan bu şikâyetten bir ay sonra Hacresref köylüleri dü- günmüşler, taşımmışlar, ağaya bas vurmaktan başka çare bulamamış lar: — Aman ağa, yıllardır. çocukla. rımız harap olup gidiyor. Gözleri. misin nuru söndü, Ne gelirse sen- den gelir ağa, Derdimize bir ca- re, Ağa: — Kolay, der; bütün köylüler ikişer keçi ile birer a!tın getirsin! — Ağamız! itibarmızın yanında dedir. - Güneşten kaçan köy | Yazan: Kenan Hulüsi keçi ile paranım âfr mr olur, Ca. mımız bile feda olsun sana! Ertesi tabah ağanm çiftliğine yüzlerce keçi ile hazinesine de yüz. lerce altın girer, Köylüler: — ABa hazretleri, derler; gim- di de İütuf sırası senin! Ağa yer'nden kımıldamaz bile, Uşaklarından biri çıbuğunu ya - kar, Bir nefes çeker: — Kolay dedik a. der, işte size vereceğim öğüt: Kulağıma geldiğine göre Halep mektupçusu köylün yerini değiştir. M VB ye € Hiç lüzum yok, Köyümüz Halebe en yakm köyler. den birldir. Yerini değiştirmak iş. IZa lerimizi altüet eder; kazane dokunur, Yalntz yapacağınız 4€y var: Şimd'ye kadar Halebe git- mek için #abahleyin mi yola cıkı- yorsunuz? — Evet ağu! şafskla yola çıkı Zayır! Bundan sonra şafak. 1 Fena yazı yazmakla şöhret zanan bir muharrir, bir gün ölen büyük bir muharririn evine sılacak bir hatıra levhası — Ah.. diye içini b sonra arkadaşının kulığg fu dar: — Eimbilir?.. Ben öld sonra evime nasıl bir levha caklar.. — Dalgın dalgm düşünen kadaşı, ağzından kaçırır: — Kiralık apartıman!.. . —Ö0rn Zekâ Çg;'ui — Bayır!.. Bu k acaba sizin cebinizde!: i düş- tür.. Na j Adam — Evet yavrum; bul, dun mu?.. R K t Va drtüre — Ellerinizde bir sürü ler var. Müsaade buwvunus Şemsiyeyi de ben tastyayım, Ne için almış Kadmın biri gecdlevin tor cağırmış. Doktor evden mişken yari yoldan iş müş ve kadını bir müddet b lettikten sonra tel . aa Ta tekrar geldiğin” — Affedersiniz, demiş, dönmem lâzımdı. Bir şey muştum. — Neyi. — Tabancamı z Kadm hayretle sormuş: — İlâçla öldüremediğiniz tak, dirde mi kullanacaksınız? İ İ Saat evvel çıkacaksımız, göre ikindiden İki sa- vvel döüneceksin'z! — Bağ ol ağa ! Sağ ol ağa ! cieşref köylüleri de gözlerini n güneşten İşte böylo kurtu- lurlar, Bir ağanın köyde nüluzx ve tü. bar sahibi olmasındaki barit sebe. ,Bi megbu şimdi anlıyor musunuz? — Evci, burası istihbarı zareti.. Bir sev mi arzu t::v::: SURUN?.. (Echebi kar!

Bu sayıdan diğer sayfalar: