1 Ekim 1942 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

1 Ekim 1942 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l | köz TT SA YALIN MÜŞKÜL VAZİYETi Szan: SADRİ ERTEM ı._';""“.m ile an- ""liıı" Ve prensip EMto bir. müş gç Fakat bu n | ""'k büyük ©a taraftan bakmun. D ;:":" Fransadan “"*nıı “lunmaktadır, N__,"*"'Ulm—, Fran Tİyade bu ra- '—.—T;:u etmekte. N kağar , TNNS,, üzerimne Kai Frama ile . Prac, trliğini züc- Tağla açtır. Bü. üma Men Amerika Satlan Yetişmektedir. ' Zaman Pran testo e ti Pranuz imatb de, aç Mmatbuntı Vizi piT kötü sözler hi Sası İngiltere " Fra katmak mec. a atturkann L"lııısî'" Alnız ile “NC engel olmaz. yeliyete tabi Yonlar Üi SRünde, " Wbliğ olun. Men Ç APYAN müçend, “iveto tenbet et u %"" Sabik, aa bi ve gölör « Bd Tn y fakarma Humaraları Yyes — gila, * bunlar Ca U'scaklardır, Mütohaasnlar Wttm, “rlacağından h B yorine getiril tehi Tiğat Mahiyetin. | | Da — karşı b icra çdaldi. “&mnuniyetle Ötüm : Ha ”Ll'f”ı erkânı bu b İtsin, ' Ve her hu 4 "w._. Muhtaç bir n N. ;__:'ı'"_- €ytam ve Nhhymu yirmi Ve MÜyseee, ZaMmından _% .:)f'" mi7 hu_“îınuı deniz ıE.. Nin terak- : MVev ve Mütekalt || ina Ziya Fransa ile Almanyanm iki zıt cephede harp etmiş olmaları ve hâ. lâ Fransasın bir kaç milyen aske- Tinin Almanyada esir - tutulması, bir kısım Fransız arazisinin istilk altında bulunması, bir kısım Pran sızların müttefiklerin cepdesinde yer almış bulunmaları du işbirliği- vi güçleştirmektedir. Lâvâlin bü: fün arzasıma rağmen muvaffak elamamasımın — hakiki sebebi bu- dur, Bu şartlar feinde bulunan Pram- sa Almanya ile silâhlı bir işbir. HŞi yapamaz, Bunt ne Fransa ne de Mihver cosaret edebilir. Fran: SA Cosanet edemez, çünkü istilâsı altında bulunduğa devlele bir de silâhli kuvvetler — hazırlamak bü- Rünkü şartlar içinde visj ikin müm kün değildir. Almanya da Fran- sız küvvetlerini — silühlandırmayı faydnlı bolmaz. Nüşmanı silâhlan. dırmanm ne kadar müthiş bir sey olduğunu pek âlâ iderâk eder. Bil. hassa dö Gelün ve milttefiklerin Fransada büyük tahrikler yaptık. İarı ve büyük nronuğanda mesnet- lerine sahip oldukları bir raman- da böyle bir vey bahix mevzmu o. lamaz, Kömünizme karsı açılan idsoloji harbinde bile 45 milyon- luk Fransız nüfusundan ancak 1700 kişi iştirâk etti, Ba rakamın mahasr göz önlüne almacak olur- sa Fransanın silâhlı bir. mücade- leye girmeğe taraltar — olmadığını , Fransa ancak ba sahada Alman barp kuvvetine yardım ederek te- min edebilir. Almanya Fransadan 150000 çİ istemektedir. Şimdiye kadar bü. tün gayretlere rağmen Fransadan #n yedi bin isci gönderilmiştir. Almanyaya — szönderilmek iste nen İsçiler meselesinde Fransada- ki mukavemet muhtelif membalar. | | | [Umumî Meclis âza- ları seçimi Vatandaşlar saat bugün 9 dan 18e kadar reylerini " verecekler erilen| larının sa Partice namzed olarak g et umumi m a seç İşine — bügünden —it ı başlanacaktır, Her kaza sandığı ha zırlanan — progrem mücihince kazy, | dahilinde gezdirilecektir. Valandaşlar — reylerini her gün saaı 9 dan 18 e kadar verebilecek: Sandık yerlerinde rey v ler Türk Hava Kuru- muna bağıslar Bon bir hafta tarfında T. H. Kurumuna vatandasşlarımızdan de-, Ti ihracatçısı Bohor — Özk 5000, iaimlerini söylemiyen ğ zat tarafından 3300 deri ihalât- çısı Remzi Gökelp 3000, deri tit carı Yonto Çiprut 2800, deri catçısı Enrika Fayan 20( 'Taranto 2000, ibracatçı Biçaço 2000, jihmacatçı S2 2000, deri ve kösele tüccarı Bohor Eskinazi 1000 ve AMişon Heleva | 1000 lira taberrunttg bulunmuy dir, ——— İstanbul mebuslarının temasları 'kâletinin sorduğu —bazı İstanbul mebusları halkla temas Tarma bugünden itibaren baslara- cekfardır. ——— Konferans Beniktaş kaza parti Başkanı Pühtü CÇübukçaoğlu dün akşam meğe yetişmeyen vatandaşlar ayır ü kaza merkedine mürt €aat ederek reylerini — kullanahile, İnlihap ayın 10 veu günk edeceklir 10 ncu gü ceklerdi #kşamıt saat 20 de sonn Mülhakat kazalarının asli ve yedek Aâzaları birkaç güne kadar tesbit « dilerek ilân edilecektir. Rum kilisesini soyan hırsız 5 seneye mahküm oldu İstavri adımda birisi, bir müd.- det evvel, Bebekteki Nİ Soymuş, buradan b tika esyalar çalarak mı Selere satmıstt, Nihayet yakalanarık Asliye ye- dinci ceza mahkemesine verilen İstavrinin muhakemeaj dün neti- celenmiş suçlu 5 sene & av 3 gün müddetle hapia oezasına mahküm edilmiştir. —— Usküdar tramvayları ÜBaküdar tramvaylarının Beledi- yeye devredilmesine ait Nafla Ve- 1 esasları tesbit etmek ilzere, dün Belediye hukuk işleri müdürlüğünde bir top lantı yapılımstır. Toplantı neticesi Vekâlete bildirilmistir. Devir işi büratle ikmal edilecektir, 'arti kongreleri Parti Nahiye kongirelerinin ya- pilmasma bugünden irfbaren baş- | UN, piyasoda Zeytinyoğı toptan 195 kuruyo' sat n ven gözele, bıldırdan yirmi bin tonluk bir D Haberi ve bildiryor. Şuradan buradan işiliyoruz ki, bu y Zeytin mahsulü her sareden zengindir. Ağaçlar delu, küfeler dolu, fabrika ve yeğheneleri anba doludur. Şu halde piyasada Zeylinyağı neden "195” & salıliyor, — Niç :luk!a' azcra çıkarılmıyor? Ve ndsil bu düpedüz vurgunculuğa düret edi iyor? Doğrusu, biz. bu sosuların korşılığını bulamiyoruz, < “Doktor. Bahçet Üz,. vn iş başına geçtiği günleri yovtmadık. O günlerde gene bu Zeytinya- ğ Küccerları hesaplarını yopmışlar, dapolarını Ölçmüşler, mahsdi mıntaka larından gelen hüberleri tarimışlar vi — Zeytinyağını 135 den yukarı çıkarmayacoğuz! Demişlerdi. Bugün, piyasada toptan “195” & mol salanlar kimler dir? Gene bunlar değil mi? Yoksa memlekette bu tanaclin, bu Hicaretin er babı değişli mi? içimizde nefretle korışık bir hayret var. Düşünüyoruz, iğreniyoruz. Eve giren hirsizi, yel kesen haydudü, karanlık köşelerde adam' s0" yan karmanyolocıyı polis, jandarmoa, kanun kövalıyor. Niçin? Çünkü, mal, can ve ırz emniyeti devietin kefaleti altındadır. Feki ama, bocrumlarında, — buzhünelerde yirmi — bin ton Zeytinyoğı — van ken, yeni imahsül her yıldan deha bolken bu malın fiyatını beş kot arttıran lur de bizi soymaktarı başka birşey yapmıyorlar ki... Öyle ise neden bu kolontor soysuzlar zindandn değildirler? Zindon şöyle dursun, niçin veta nn bolluğu, vahoti, zevki, safası bunlarındır?.. Buna okıl erdirmek kabil mi? Yoksa bülün bu fiyot fırlayışlarının aitinda daha boşka, daha — ker kung; sebepler mi var? $u halde bu çapraşık dâvöyi, sadece Hcaret vekilinin yüklemek haksızlık olur. İşin içinde ocabö müliye emek payr yok mudür?. Söde yağın hali malüm. Biz enun yokluğuna katlandık, Fakat bize bu katlanma gayretini veren şey Zeylinyağları idi. Onlar da olinmaz bir fiyet fepesine firlorso, uzvi sefolet yakamıza yopışaçak. Böyle bir gövde düşürünün sebap olacağı velan rararını yalnız hakimler dağil, herkes kas” Hrebilir. Göz göre göre bu kador büyük bir vurğuneuluğa nasıl döyamılır? Hakkı Süha Gezgin vn kaldığını do hatırlıyor. ve omuzlarına vekilimize düşen — bir Radyonun neşriyat hayatına yardımı ve söz müellifleri EÇEN oön yıl içinde Ame. | cude geldi denebilir. Betiktaş halkevi satonunda (Bele- diye ve belediye seçimi) mevsm etrafında enteresan bir konferana yermiştir. | edilmektedir, Bir de- fa Fransadak; sanayj mücasesele Tinin yılalmamasını isteyen samayi sermayedarları >isçi sevkiyatma man; olmak — jistemektedirler, AL manyayı düşman telâkki edenler- ze onun barp kudretini bir vatan hryaneti — saymaktadır. har. Bunların tahrikleri daha şid. detli olmuktadır. — Bütün bu güç- Tükler karşısında Lâval mevkiini muhafaza için siddetli — tedbirler almaktadır, Doryo Lâvüli becerik. sörlikle itham etmekte, Lüvâl Re. nuva Meşen'i hükümet otoritesini zayıflatmakla itham etmektedir. Bütün bunlar Franstnin müşkül durumunu Şrah eden birer hâdise- dir, SADRI ERTEM | — 65 --- TAKSiİM a e Yazan: ZEKİ MESUT ALSAN Fakat Mustafa için, orada karşılaştığı hayat yeni ve müredın Ü- de bir hayai olduğundan, onu kendi ölçüsü dışında buluyor, idoresini ve muhakemesini beceremiyordu.. Ferhunde Hanım ile Leylâ onu ibir - sör söyledikleri zaman kulak'arına kadar — kizarıyor, ve sönradan — anlıyordu ki, lâzim olar cevabı veremiyordu.. leylönim kendisinden iki yaş büyük olması, Muslafayı yıllarca daha küçöltüyordu.. Bunun sebebi, hiç süphesiz bu yaş farkı değil, aradaki ten biye va kültür farkı Idi.. Leylâ dil ve dÜnyo biliyordu.. Kodın İle de erkek ile de ayni serbesti içinde konuşuyor, ve hiç şeşirmeyordu.. Piyano çoi yor, İngilizce şurkı süylüyordu.. İşte Leylânin yolnız kadın güzelliği değil bu heyot küdemesindeki yüksekliği de Mustafa üzerinde tesir yapıyar, ve onu ezip bürüyordu.. Ondan hem güzel bir koadın gibi hoşlanıyor, hem de yabancı bir inson gibi kaçınıyordu. Bi Fakat Neclâ ile böyle değildi.. —— F*t Neclâ abiasının cemiyetinden kaçmasına mukabil, ağabeğinin orkcı duşlarına ve onların toplanbıımc sokulurdu.. O, bu toplantıların tek kiz âzü sı olarok, hususi bir mevki ve itibor kazanırdı.. Mustafa, ve Fahirin diger mektap arkadaşları onunla hem küçük bir çocuk gibi serbesiçe konuşurlar hem de genç bir kız gibi kadınlık duygüularını oksayacak, gürürlandıracak suretle dikkotli hareket ederlerdi.. Fahir onunla aloy etmek istediği zamor herkes Neclö torafından çıkar, onu arkalerdi. Baz: perşembe okşamları Mustofo Fahirle Neclâyi yalnız — bulurdu Mustafanın en çok tercih ehtiği toplanı, bu Öçüzlü toplanhılardı.. Çünkü, bunlarde Muslafa arasne Neclâ ile birkaç dakiko olsun yalnız kalmak fi salını elde ederdi.. Müslale © zaman, mektepten galirken almış olduğu Lr Journal İlustre'yi cebinden çıkarır, içindeki resimleri Fahire ve Neclöyü gö terir.. Ve anloyamadığı kelimeleri Neclâya soror, ve onu bir müddet hoca mevküne çıkorırdı.. Neclö güzel İstanbul şivesile Mustafanın sordukla rına cevenlar verir, mevzua elüka gösterir, ve rolünü ciddiyetle fo etme ğe çolışırdı.. Fohir bünden sikilerak bazan odadan dişon çıker, bes, ör | dakika koybolurdu.. Mustafa © zamen Neclâya birez daha sokulur, ve göz lerin ilk karşılaştığı anda kızorarak: — Neclâ hanım, siz oblanızdan doha güzel olocaksınız, Derdi.. Neclâ dudağını bükerek, — çat — Sir de ağabeğim gibi benimle olay etmeyin, der, ve narzarlarını çevirirdi.. Mustala izaho ve iknaa lüzum görerek devem ederdi.. -— Hiç olay olur mu?.. Siz anden daha İnce, daha harsos bir kızs. nız.. Sirin gözleriniz doha güzel, çünkü daha mânöl.. Sizin kalbiniz dahu iyi, cünkü bize daha yakın., O, bizimle, Türkler ile konuşmağa tenezzül eiş Yarm Cuma Mattarlerden HHiharen Meyredenleri vürekli helecan ve beyacana gark edecek büyük bir film Tarzan diyarında Türkçe sözlü — Türhçe şarkılı Balta girmemiş ormanlarda korkunç Sargüzeştler. Fsrarengirz maceralarin dohü heyecanlı bir mevzu. Buşfan sanuna kadar morak ve YONSN Tikada mühimce bir mizah muharriri — belirmişti. Bu adam bir vâakitler, bir film milekseta. sinde çalışıyorda, Gayet hoş, gü- zel Jâkırdı söyler, sevimli, zeki bir imsandı, Öyle zengin ve renli ha- yallerle dolu bir rahu vardı ki, her hüdise karşısımnda bir güzel işarette bulunur ve bu işaret bir fıkra kitabınm zinetini teskil e- decek derecefle küvvetli — olurdu. Netekim bu hususiyetini — sezdi- ler. Ve kendisile beraber dola. sanlar, bütün söylediklerini, ha. olmaksırm yarzdıdlar, Sonra bir araya getirip sıraya koyarık kitap halinde bastılar, Netlcede sarf konuşmak — için söylenen bir çok tatlr sözden gü- zel bir fıkra kitabı vücude velk di... Kendiliğinden — bir eser vü- Tanmcalıtır. Kongireler 15 teşrini. evvok kader sürecektir. Tetrini: Diden itibaren de karza kongereleri. ne başlanacaktır. Sinemasında Korka İlo döolü bir ae0i Hep Mösyöler, madamlar ve madmazellerle.. Bu sözler Üzerine Neclâda bir gelişme hasıl olurdu.. Ablasını kü gülten herşey sonki onu büyülürdü.. Ablasını çirkinleştiren herşey sonki onL güzelleştirirdi.. Gözleri porlayarak, yanakları kızararak cevop verirdi. <— Anlayışınıza teşekkür ederim.. Ben onlar gibi düşünemiyorum.. .. * Nisan ayı içinde bir perşembe günü, daha talebe dağılmaden önce Fahir Mustafayı buldu.. Ve ona, —— Bu gece bire gel.. Babamın birçok dâvetiileri var.. Oyun oynayar saklar.. Biz de ayri vukit geçiririr, dedi.. Mustato akşam yemeğinden sonra Fahirin evine geçti.. Gerçekten «vde bir kaynaşma vurdı.. Köşkün her odosnda havagazları yanmış, her Macid beğin yemeğe çoğırdığı ehemmiyetl toplanmışlar miyor. pençeresi ziya ile donanmışlı. Hreak misefirler, kimı solonda, kimi verandada ikişer, ücer bazmi kolaylaştırmağa colış ile püfledikleri domonları seyrederek ağır ağır konuşuyorlardı.. — Kadı birbirlerine hatif tempo ile günün dedikodularını anlahıyorlardı.. Yamakter sonraya biarökılmış olan misalirler de fasılı ile gelmeğe başlamışlardı. « Mocid bey., misafirlerin en ehammiyetli olan gurupunda, kir biyikli kırmızı yüzdü, kebak kaftılı biri ile ihlirom vaziyeti almış olarak, Fransızce konuşuyordu... Ferhunde bonm, başlarını, tuvalet ve mücevherat İle saklamağa çalışar bir kadın gurupy Ne meşguüldü.. Leylâ, birkeç gene kadın ile genç erkeğir teşkil ettiği bir gürüpta, sökeli, biyiği olmadığı için yoşı pek- anlaşılamayar bin de İngilizce konuşuyordu.. Fahir e Neclâ do, köşkün deniz tarafındaki — bahçesinde yaşlı bir çam ağacının oltında bir sırodo olurmuşlar, evlerinde olup bitenlere karş alökasız bir veziyette denizi seyrediyorlardı.. Mustafa onlara katıldı. Misatirlarin ardı alındıktan sönre hepsi salanda - toplandiler.. üstleri örtülü üç, dört maso kurulmuştu.. Fahirin anlottığ lardan birinde beriç, ötekilerinde de pöker oynanacakmış.. Mocit beyle hu nımai, pöker, Leylâ da biriç oynarmız.. Pokerde epeyce allin alınp verilirmiş Bu pokerin ne olduğunu Fahir bir defe Mustofoyo İskombi! k örlle göre termişti.. O seyrederek oyunu öğrenmiş.. Bunun çok para isteyen bir oyun olduğu, ve her torota oyranmasının do bundan dolayı calz olmadığı an taşılyordu.. Mustafo ekmekçi başı hanı' kıraothanesinde ve hottö Alemi we ga unda iskombil kâğtarile pastro oynamıştı.. Pokeri şimdi yol tiyordu. Mustatayı osıl düşündüren şey, bir Türk evinde, bu kadınir, erkekl toplantı İi gl çerçi Mişondan kaçımıyorduysa, burada da Ri kaçan Ferhude ve Leylâ hanımlar, kirye Yayanisten, Mösyö Durandan Mistar Temsondan öylece koşmiyorlardı.. Bu perhiz ne İdi bu turşu - ne?. Ekekten 'koçmak lâzım geliyorduyso, bu hiryeler, mösyöler, misterler en kekten tayılmıyorlar mıydi?.. - Farzedelim ki, Mücld bey cilesinin din ila akıkası yoklu da bu tesetlür emrine rloyet etmiyorlardı. Fokat neden sokaktı müslüman kadınlar gibi çarşaf giyiyorlar, ve herkesin yürüdüğü yoldo yü vüyorlardı?.. Sebabi ne idi?.. Riya mı?., Cemiyetten korku mu?f.. Hükümel: ten ihtiraz mı2.. Voziyet herhalde sarih değil, fekat çok göripti — Devam vor — ik beyden, Harmdi beyder orlordı.. Erkekler tigara içiyorlar, ve merasim | Aydındo, Mustala büyüdü diye ondan koçan Esma kadın, na: | ı | ! | Kondiliğinden bir esar mey- dana gelmes? hakımından rayda. nun da mühim bir saha olduğuna kanüm, Uzun zaman var ki, dok. tor Galip Ataç, “Evin Saati,, a- di altında. hallıçı edebiyatın an parlak örnekleri sayılmağa değer bir çok konuşmalar hazırlıyarıdı. Bunlar, Baki Süha arkadaşımız tarafından sair Bakinin “Bu küb- bede,, (çerçekten bir “hoş sada,, tabirine uygun düsecek bir gü- zellikle okuna okuna, her gün boşluğa — yayılıyordu, Fakat bir Bün bir gayretli basım evi zahur ederek bu konuşmaları bir kötap haline getirip sahifeler üzerinde fosbit otti. “Radyoda Evin San- ti,, adı altında Cikti, Şimdi ikinci cildinin basıldığı. ni memntniyetle — gördüğümüz “Radyoda Evin vaati., bu balaımı. dan kendine mahtus yeniliği o. lan hir yaratış mahsulüdür, Yine radlıyonun en çok tutuğan konuşmalarmdan biri olan “Kah ramanlık menkıbeleri,, enerfik ve tatlr konuşucu Colâl Dinger tas rafından her hafta muntazaman bazırlanıp okunmaktaydı. - Rad- yonun — spikerleri arasmda da bulunmak doluyısile kendisini bir çok defa dinleyicilere sunmak ve © konusmaları birinci elden din Temek mazhariyetine ermis olan. Tardanım... Celâl Dincer, seneler. dir heyocanla anlattığı bu kontış. maları bir araya getirerek kitap balinde basmak düsüncesinde et. duğunu söyleyince, kendisini ha. (Devamı 5 inelde) 25 yıl evvelki Vakit —K .! k 30 Eylâl 91> Darüleytamlıların tevhidi Darüleyltamlılar da Bayri kabil görülerek hun'acım hir merkezde levhidi, hakkı «da yen! bir proje hüzırlanmaktadır. —ij —— z Perşambe CUMA - L teşfinı 1 | teşrin: 2 ' ——— Ramazan: 20 | Ramazan: 21 | rümarı 140 | Hazar: 150 —— Vakrtlar Vasati Ezani Vasati Braai 655 1206 1804 1531 1850 vene 539 Güneş Öğle Dcind Akşam Yatsı msak 456 104 1622 1828 ms BN iz00 6.10 928 12,00 L0 10, 24 ıi ervii Zi h

Bu sayıdan diğer sayfalar: