17 Kasım 1942 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

17 Kasım 1942 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k İA TYAZANI —Ü— Şofak ağarıyordu. — Vedidenin nolları bilti ve bendeki derin hay- vet sön dereceyi bulda. Onun bayatımı iç yüzünden, his ve arrularını kulis arasından gö mek bu kadar geç mi kesmet olacak ti? Niçin bunları bana vaktile söy lemedi? Onuti ruhbü gibi, vücudunun da hâlâ bakir ve temiz kaldığını —ÖĞ venmek beade gürip bir hâdise te siri yapıyordu, Bardağı laşıran son damla gibiydi. Ona doğru sürükle. mek İstlyordu. Kâğıtları ellerimde çevirip de- rurken içinden küçük bir kâğıt düş tü, Alıp okudum, Bü, Naciye hanı mın ellle yarılmış, birkaç satırdı.. Kızının — talihsizliğinden — bahsedi. yor, ve onu hiç —unlayamadığımı, ilâve ediyordu. Notları ondan gizli olarak gündermiş! Maksadı bana hn kikati öğretmekmiş! Bir taraflan da ayaklarımın di.' bine düşen, en cılız mahlükları an | dıran bü mağrur ana ve kiz ıç%ııf merbamet hissi daydüm, | Onlara gilmiyeceğim. İ Sadık ve korkusuz müfrezemin | başında macerama devam edece * #im. Henüz sonuna varmadığım bu mukaddes heyecan ve revk yolunu bir kadımın arkasınıa ııhhıık için bırakımıyacağım ! Yatağıma uzandım, Vedidenin o gok güzel, beyaz ellerinin temas et WZi bu kâğıt parçalarını pammak « larının arasında sıkan, — burüştür: | dum. Birdenbire parçalamak ve at| mak isltedim. İçimde ne xamandanberi kaybel. | tiğim, hatlâ unultuğum, fakat vatlı | Bnı anlayınca tam manasile bana bâkim olan bir his uyandı, Bu kâs, Bit parçalarında — çılğınca ateşini, | ezell ve mestedici kadın kokusunu | ;uıldnm: damarlarımda arralar çağ | ladı, Gözlerimi — kapadım, kolhnmıı Kavuşturdum, Tül perdelerden si » xan mohtap parçalarile kalbe aşkın bestelerini haykıran zilaf gecesini, satırladım. Onu ©6 zaman arğın bir canavar gibi saldırarak, nazlarını yalvarışlarına, çırpınışlarına, bağı - işlarıma aldırmadan niçin kolları « sın arasında sıkmadığıma, canını | bertmadılıma ve ihtiraslarıma oyun | vak yapmadığıma pişman oldum, —| Fakat o günler artık geçli ve ha yat değişti. Ben — bu hayatı seviyorum, Da ha doğrusu bu hayat beni sevmiş, esir elmiş; sürükleyip Rötürüyor! ] ... Uyuyamayorum; — yatamıyorum, ı Bezinemiyorum ve ondan başka hiç birşey düşünmek kabi) olmuyor. Alti senedenberi kendisini kim seye vermeyen ba romantik garip sevgiliyi bir aralık başka kollarda Börür gibi oluyorum. Tesadüf onun dı, lâkin bir dela anün olmak on- 'dan sonrakileri ikinci, üçüncü ve ya beşinci saymak için kâfi değil. miydi? İstanbula selâmetle giderse bur| nu ümid etmem, mullâka bir pa -| Das hayatı yaşayacaktır. Fakat yol lar da.. Tehlikeli, uzun ve yorucu bir araba yolculuğunda,, Bir hafta Belki iki hafta, Antalyaya varınca | ya kadar geçeceği 1stız dağ başlak rığda ne olmayabilirdi! Muhafazas sı için yanlarına verilen jandarma lardan bile şünheleniyerdüum. Sabah erkenden, gidip onu ale Mak veya almamak arzuları arasıne ZAN ST LLNİL'PE * İnsan aldığı nelesleri havaya lade ediyor yani eslâlin ve muasır ların — nelesleri kümilen — havada mevcultur; ve ihtimal ki, fazilet sv hibi bir kümse eşkiya ve haydat'a. rın aldığı nefeslerle hayrühasenat, Iılmılş veya İşlemekte — bolunmuş- ' İrademize —malik isek zararlı hiddetlere nasıl girebiliyoruz? Hid - det de içki eibi zararı bilinerek ir tikâp olunuyor, demek oluyor! İç-i kide keyif varmış; hiddette de var mr? Öfke baldan tatlıdır ama hid- detten bir zarar görmiyecekler için, da şaşkın giyindim, Hayır, onu almayacaklım. Hem Entikam almış olacaktım, hem — de, herkesin: — Defterdarın karısını ayartlı! Demelerine meydan vermiyecek tim, Ne çıkar, eski lap ve zalf ruhlu zamanlarımda bile onu şimdikin | den daba çok sevdiğim halde ünüe tabildim; şimdi — niçin — unulmak, mümkün olmasın, Kendim! o kadar kuvvetli hissediyorum ki... Fakat onu hiç olmazsa başka te cavüzlerden — körümalıydım, onun başka bir erkeğin kollarına düşmee s1 iİhtimalin? yüzdeyöz ortadan kal dırmahıydım. Bu Ca benim hiç ol- mazsa Antalyaya kadar beraber git meme bağlı bulunuyordu. Halbu ki, ben gidemerdim; Kitmekliğim — de doğru değildi, O halde ne yapma « hydı? Milislerimden en dürüst ve en çok güvendiğim — birkaç kişiyi jandarmalara — katmağı düşündüm; aynl zamanda en cesir olanlardan dördünü seçtim: Defterdarın nilesi Antalyaya gi- diyormuş; beraberlerinde iki — jan darmma — bulunacak; sizi de benim gönderdiğimi — söylersiniz. Dikkatli olün, selâmetle götürün ve iyi ha berlerini gelirin! Dedim; gittiler, Bir sant sönra emirberim döne| dü ve kalilenin yola çıktığını, mi-| lisleri gönderdiğim için Defterdar beyin teşekkür etliğini bildirdi. Şimdi Tahat rabat ve kendi başı- ma küalabilirdim, Geniş bir nefes| aldım. Fakat niçin bu kıskançlık hissi bir türlü yatışmıyor; gittikçe artı: yor ve beai adetâ bıçaklıyor? Niçin bunun manası ne? Milisleri göndermekle Vedide - nin başka bir erkeğin kolları arar |o sına düşmesi, başkasının olması ihtimali savuşturulmuş oluyor muy) du? İnsanlardan çoğunun namusla rı bir noktaya ve bir dereceye ka- dardır. Yüz veya bin lirayı çalma> yan adam yüz bin liravı çalmak im künyot bulünen senbâ hu İşi yapmaz mı? Bu çok güzel kadın, o gürbür, kemer miydi? güvenmek mümkün müydü? Bu sorgulara: — Evet! Diyomiyordum; hâlttâ emniyet - sizlik gittikçe artıyordu. Yerimde duramadım. Hiç birşey beni bu dehşetli ihtimalden kurtar ramadı. — İçimde bir, bir kunduz pençesi durmadan işliyor; kalbimi sdarmalıyor, kemiriyor, kanairyor ve hayalimde korkunç sahneler yaratı yordu, Vedideyi yabancı kollarda görü yordum. — Adam sen de., O arlık emnie yelle.. Ona hiç birşey olmaz. OÖna hiç kimse sahip çıkamaz! Diyordum; dişlerimi, yumrukla vımı sıkarak, yerleri — tekmeliyerek kendimi buna inandırmak istiyor- düm, başaramıyordum. varmız; ımıı. Günün hâdiseleri ürzerinde, konuşuldu;. mühim meseleler müra kere edildi; fakat ben bep sustum; çünkü kendim orada — bulunduğum helde hislerim ve düşüncelerim Bey şehri yolunda uzaklaşan yölcü — ile: birlikle, yaylı arabadı, sarsıln sar- sıla gidiyordu. Köşede oturan Defterdar görü- ) me ilişti; yorğun ve sessizdi. Bana Bakıyordu. İçimden geçenleri ans Iamasından gürip bir surette Kork. tam, Salon beni sıktı; söylenen sörler sıklı ve dışarı firladım, Söranlara: Başım ağirıyor! Dedim, halba ki, kalbim ağrı -| yordu. Hükütmmet — konağımın önündeki küçük meydana Bokan pençereye, doğrü yürüdüm: durdum ve gelip geçen halkı gamsiz, dertsiz zannı derek onlara imrendim. Birdenbi. re omUzZUMA bir el dokundu; dönüp! baktım; delterdarla karşılaştım. E lini omuzuma koyda: hafifce kızar. maş olan gözlerini gözlerimin için de birkaç saniye tuttu: — Fakal xiz de hastasınız! vVıAıK Bilim dilinin bilimi yapan bil- giçlerin, içinde bulundukları top- laman dilinden, halkin di'inden aldıklarını ve bundan başka türlü olamıyacağını, yoksa böyle elmara dirim dili ile bilim dili arasında bir ilişik kalmıyacağını bundan önceki yarzıda görmüştük. Gerçek dirim ile bilim arasında vkı bir bitisiklik vardır. Bilim di Tim içindir; dirim olmayınca bilim olmaz, Netekim toplumsal -iirimx yaşayan — bilgiçlerin bir yandan salt “hakikat,, i elde etmek için bilime nasıl) — çalıştıklarını; öbür yandan da bu bilimin intan varlı- Bimi daha iyi, daba kolay, daha el. | verişli, daha ilerj bir durumda | yaşatmak jiçin ondan nasıl fayda. lanmak gerekdiği üzerinde uğraş- tikları görülmektedir. Şu halde bilimin hangi yandan bakilırsa bakılsın içinden doğduğu dirim ile olan ilgisi kendiliğinden göze çarpar, İnsan hayatının bilimce ««it inaddl ve faydacı bakımdan ele a- Pnamtyacağı meydandadır. Onun bir de manevi ve ülkü arar neliği vardır. Ve asıl bu manevi nelik ile- dir ki insân varlığı dünyadaki bü. tün öbür varlıklardan ayırt edi. Tir, Ve bu manevi varlığın üikü a- rarlığıdır ki onun “bilgi, ihtiya. cını doğurur, Şu halde insanın maddi ve organik olan dış varir- gitdan başka, azıl onun manevi ve iç varlığı onu bu bilgi ihtiya- &mna önüne geçilmez bir atılışla Bürükler. Salt zihni ve manevt o- ban bu iç ihtiyacını ise düşümme- den ve bilgiden başka hiç bir şey gideremez, Tn fik zamanlardanbe- ri Aristodan başlayarak insanım bu galt manevi olan iç alanının ancak düşünme ile, bilgi ile bes. lenip özleneceğini ortaya koyan Tilozoflar bundan — dolayı “dügü- nüş,, kotrusunun üizerinde durmuş- lar, ve bu düşünüşü —yükseltmek ve yüceltmek yollarını aramışlar. dir, “Bilim,, daha çok dış acunda tü- reyen olayları inceler, ve onların bağınlı oldukları kanunları bula- rak olayları düzen altına alır, Bun dan dolayı bilim her türlü olayla- rı salt “tabiat bakmmı,, ndan ele alır, ve salt ona göre inceler, o. layları kanusnjarma buğlar, Fakat insan kafzsı, her vakit kendisinin duyduğu “birlik,, ihti- yact içinde yalnız bu tabiat baki- mindan olayları inceleyip bilim el- de etmekle yetsinmez. Maddi ve manevt her çürlü olayları herhan. €i bir ilkeye bağlayarak nefsin- de birliği yerine getirmek ister, daha aşkın ve daha kuşattcı bir düşünüse dalmaya gider. Böylece düşünüşü bütünlemek — isteyince urtık düşünmenin merkezini “ta- biat,, olavak değil, “insan,, ola- rak almış, ve bulun sonucü ola- Tak tabiat bakımı yerine “İnsan bakmar,, girmiş olur, İşte bu ba- kımdan bütün olavları incelemek, düşünmek, ve onları bir “ilke,, ye alanma şeçmiş, ve bu birliği ye- rite ;cnmıı yolunu tutup bütün olayları kaplayıcı olan derin dü- günmelerle bir “bütün görüş”, bir *“bilim bütünlüğü,, yayenaya ko- yulmuş olur. Amacet böyl eolan felsefenin di- li d doha derin, daha baygın, ve Gdaha her bilim alanını kuşatzer o. bangi çevre bu felsefe dilini dahü etraflı, daha — anlatdcı bir tarzda kendi dilinden ortaya koyabilirse © Cevrenin kültür düzeyi de o ka- dar kendini belirtmiş © kadar yükselmiş olur, Türk felsefesini kurmak için hiç güphe yok ki iik öncee onun dilini türkçeleştirmek, felsefe te- rimlerini türkçe yapmak başta gelen bir iştir. Bundan önce fel sefe tarimleri —esiki tib terimleri gibi— he srapgadan yapılmış ol duğu için, yeni neslin, Türk ço- cuğumnun bunlardan faydalanması. nm imküânsıslığı görülüp duruyor, fakat bir türlü hagarma — yoluna gidilemiyordu. Büyük Türk devriminin #zlü ve yaratıcı yürüyüşü ile en sön felse- fe terimlerinin de, bilim terimleri Bİbİ türkçeleştrilmiş olması, bu Büyük Kültür işini de kotürmtş. ve buğstn felsefe dilimiz de türkçe o- larak ortaya çıkmıştır. Bir terimin öğretmek istediği —I—nohıınıınyıdııt Hac| bilimsel anlamı zihnin kavrayabil. ftahk vücudun Bis kudretine — göre|mesi için © terimin gevremin, hal. goğakp atalır, Artık ben bBa hasta |kım dilinden, öz dilden yapılıma Ha ıhı- hyam; siz — değilsiniz!'|olmasını gerektiren sebep şudur: Bemden çok hislisiniz! Nasıl konuşma dilinde bilmediği- (Devamı Var) miz bir kelime bize bir gey anlat. | Devrim üzerine düşünmeler (l ÇI) Hayat dılı, ilim dili Halil Nimetullah Öztürk kendi dilimizde olması, kendi ben. diğimiz bir kelime bize bir şey an- latmaz, Kelimenin bir şey anlat. mesşt kelimenin kendisinin bizim kedi dilimizde olması, kendi ben- |liğimizden bulunması; söylendiği- ni duyar duymaz kelimenin ken- visini, kökünü Ve Ünetsesitli Keze- rek, nereden geldiğidi ve ne de- | mek istediğini anlayıvermekle, bildirmek istediği anlamı d Kkav. rama yoluna girmiş olmamızla o- tur. Bilim dilindeki terimler, her ne kadar böyle dirim kelimeleri gibi söylenir söylenmez öğretmek jis- tediği bilimsel anlamı hemen vere- yacase de, bildirmek istediği baya- Et anlam ilk önce bir dirim olayı olarak sezilir, ve bu ilk seziş o te- rimin vermek iatediği bilimse! an- lâamrı öğrenmeye yol açarak © an- lamış bilmeyi kolaylaştırır, Hahbaki yabancı dilden olan te- rimjlerde bu ilk seziğe ve anlayı- şa zikin hiç de varamryacağından, bilim anlamı da öğrenilemez olur; ve bazı kere sonu gelmez bir an- laştlamamazlığa bile düşer, (2) Netokim feltefe terimlerinin içinden gelisi gürzel alacağımız örnekler bu konuyu daha iyi ay- dinlatır. Meselâ “devsir, kelimesinin kar şılığı olmakla beraber her vakit kullanmakta olduğumuz “vanife” kelimesine bakarsak bunun aslı olan ((Vazifo,. kelimesinin devec. nin ayağındaki bağı kısmak de- mek olup, bundan ahnarak bir n- dema günlük muayyen verilecek yiyeceği olduğunu) görürür. (3) Şimdi bir yandan bumun dirim dilinde böyle bir anlamı olduğunu, Göbür yandan üremesinin nasıl ola. cağını hiç de bilemiyecek olan Türk kafasma bu kelime hiç bir dirim anlamı veremeyince, bilimsel an- Jamı nereden versin?.. Bunun türk çesi olan “ödev,, kelimesinin ise dirim dili o'amık “ödeme,, den gel- diği hemen Gezildikten sonrya. bi- limsel anlamı öğrenmeye yol açıl- meş, ve bu anlam kolayca kavran- mış olur, Yine mesedi “oblisation,, keli- Mesinin kargılığı olan “mükelle. fiyet, kelimesnin (astı olan “kelf,, in yüzde türeyen frrzalar — olup; bundan almarak “teklif,, in bir kimseye mesakkatli bir iş emrey- kmek olduğunu) görürüz. Kelime- nin dirim dilinde büyle bir anla- mr olduğunu kelime bisim ölmadı. Şından bilemiyeceğimiz Bibi, kö- künü, üremesini de sczemeyiz; ve Hilimsel anlamı hiç öğrenemeyiz Halbuki türkçesi olan “yüküm, yü. Kkümlülük,, kelimesnin “yüklemek., Gen geldiğini ve kendimize bir şey yükle'mek olduğunu hemen Sezerek bilimgel an'amı kavrama- ya yol açılmış olur. Yine meselâ “İnduction,. keli- mesinin kargılığı olan — “istikra,, mon kökünü, üremesini, dirim an- Tamımş hiç bilemiyeceğimiz xibi, Vermek istediği bilimse! anlama da Yyabancı kalmıs oluruz. Çünkü bu- (beldeleri ve birinden ziyafet istenek) oldu- #umu görürür Kelimenin yaban- Clığı bunları bize veremiyeceğin. den bundan bilimsel anlama da Zecemeyiz. Halbukij türkçesi olan “tümea varmm,, hemen bize bir bü- tüne doğru gitme ve varmayt göt- terir, ve bundan bilimsel anlama da kolayca Fecerir. Yine meselâ “Fin,, kelimesinin kargılığı olan “gaye,, kelimesi bi- xe ne kadar yabancı ise ondan Ü- YeYecek olan meselâ “galye,, de ondan daha çok yabancıdır. ve hiç öğrenilemiyecek — bir kelimedir. Halbuki türkçesi olan Verek, ve ondan üreyecek “erekcilik,, hemen Dbize erilecek varılacak bir Beyi gösterir, ve bundan bilimsel an- lama gitmek kolavlaşır. Yine metelâ “ohtervation,, keli- mesinin karşılığı olan — “mlüsühe- de,, alışılmış bir. kelime — olduğu halde btnun da kökünü, üremesi- ni Türk çocuğu Ne anlavabilir. ne de öğrenebilir; halbuxi türkoesi olan “gözlem,. in “gösz'emek , ten geldiğini hemen şeter, ve bundan bilimset anlamı da kavramaya ko. layta gecer, Yine mestelâ “Clertitnde,, keli- mesinin kargılığı olan “yakin,, in (Bir #eyi kesin olarak bilmek) gi- bi bör anlamı olmakla beraber, ke- Nmenin kendisi de, kökü de, üre- mesi de ne kadar yabanet ise, an- lamr da o kadar kavranamaz; ne- üremesi bilinemiyeceği için bilim. sel anlamı da kavranamaz, Halhu- tekim bu anlayamamazlık her va- kit bu kelimeyi türkçe “yakm,, Ğııı ayırtetmeyi — güçleştirmiş, ve bundan dolayı hep onun yerine kullanılmış durmuştur. — Halbuki türkçesi olan “pekinlik,, kelime- *i, dirimde kullandağelen “pekiş- tirmek., gibi Üüremelerinden he- men dirim anlamını sezdirir. ve ondan bilimsel anlamı öğrenmeye yol açar, Yine meselâ “İmpression" keli. mekinin karşılığı olan — “intiba, kelimesinin söyleme güçlüğü bir yana birakılsm —çülükü arabmn (ayn) : 'Türk sna hiç gelincs— Ozman!ı bil, uydurulmuş olan bu kelimenin ne kökü, ne de ki türkçesi olan “izlenim, kelime. Si ise hemen içimizde bir iz bırak. ma olduğunu sezdirir, ve bundan bilimsel anlamı öğrenmeye de yol açmış obur. Bunlara benzer misaller daha pek çoğalımlabilir; ve fetlele dili- nin de bir yandan naml türkçe- leşebileceği. öbür yandan da Türk kafasının felsefe yapmaya hnasıl elverisli olduğu ortaya konulmuş olur, Çünkü dil jile düşünme ara- sında sakı bitişiklik ve bağlı'ık bu. rada Türk dilinin enginliğini ve zenginliğini, ve bu zenginNiğin kiç şüphe yok ki Türk kafasının derin düşünmeye olan ezeli kabi- Ryetinden ileri zeldiğini bir kere daha göstermis; Ve bu kabiliyetin yabaner kültürün etkisi altında na- &! kendinden geçerek ve ulusal varlığınt kaybederek kültür ala- nında nasıl yoksulluğfa düştüğünü bize yeniden bir daha ücı atı ha- tırlatmış olur, Dil devriminin amacı bu Yumal kurumda da kendi benliğimizi, Türklüğümüzü bulmaktır, Bilim ve feltefe terimlerinin türkçelestiril. mesi gibi en jileri bir atılma isc Türk kültürünü olanca — güzelliği ve yüceliği ile ortaya koyncak; ve 'Türklük insanlık kadar eski olan bu öz kültürünün vereceği uyanız Ve yükseliş ile yepyeni bir varlık elarnk insanlik — Aleminde kendi yüce mevkiini bulacıktır. Halif Nimetullah Öztürk (D) Bundan önceki yazı 29, 10, 9412 tarihi; tayıda çıkmıştır, (2) Terimlerin ör diklen yapıl. masındaki açık gereklik Böyle o- Tmca bu apaçık getceklik karşı- sında, artık horhanti — yabanoı bir Çovrede yapılmış olan bilim terim- lerinin ör dilden otmayıp da hor nasıka baska dilden yapılımış ol- duklarını görerek bu yanlış yolu ürnek göstermeye halkmak bönce bir düsünüş olur. Çünkiül acık ger. gekliğin önünüç başka — türllü dü. siönme sapıklıktan baska bir sey değildir; ve buna aykırı bir kanıt Zetirmeye kalışmak da o şapık. h katmerleştirir. (3) Kamus teretimesi, Büyük Millet Mecli- si dün toplandı Ankara, 16 (AA) — Büyük Mi det meclisi bugün Mazhar Germen'la reisliğinde toplanmıştır. Ruznamede bulunan meolisin 1042 yılı Nisan O mayıs ayları hazabına alç mülçakiplik raporunun — olunma, tinı inüteakip görüşülecek, başka madde bulunmadığı cihetle çarşamba Bgünü toplanmak Üzere içilimsa san verilmiştir. Bi t ğ npi şeker satışında açık veren bakkallar Geçen uy, ekmek körnelerinin başlıkları kesilerek halka yapılmış olan şeker — tevziatına ait fisler bakkallardan tamamen toplanmış- tar, Seker tevrzintı Bakkallar Ce - miyeti türafından yapılmış olduğu için bülün fisler yine sayılarak cemijyete tetiim edilmiştir. Bu ara« da bazı bakkalların fişlerinin nok* san oklluğu görülmüştür. Bu nak- sanlık birkaç tanösinde mühimce bir yeküna baliğ olmaktadır. İstan bul tarafında bir bakkal da kalar balıkta vitrinlerinin kırıldığımı ve bu arada fislerinim tamamen kay" bolduğunu iddia etmiştir. Bunlar hakkında tahkikat yanılmak'adır. Açık verenler mijlf korunma kananu hükümlerine göre milli ko» ranma müddeiumumiliğine vetiler cektir. Umumiyetle fire farkı nolarak her bakkalın sat'şına göre bir miks tar açık gayanı kabu! görübnekte- Gir. & 17 Vakıt Av diyor ki: chdığlnıı kız, geldiğine — göre eğer # hadden küçük değilse 'ı suç mevzuu yoktur, yapılmusı Jâzımdır, EĞ€ lu için takip m alıntmışsa ta itiraz ediniz. Fatihte Arcaya: Son günlerde bütün rimizin yökünü teşkil davaları yüksek temyif nin isabetli kararlarile P bülmuştur. Bu kararlaff ken iddiası ile tahliye t" mü olabilmesi, hiç bir # racak yerinirz olmamas! manda tahliyesini ğ menkulün akar evsafıni maması lâzımdır, Ba vE niz davanız ııııau.' bul görülür. Bursa okuyucula j Ha: ». ile aranızdaki masından dolayı # rine verdiği hediyeler * Cüt ise istenebilir. Eğef Bilse haksız mal edimmi | ne tevfikan tazmin yolüt siniz, Manevi rarar ti ce: Bu nişanın bozulü san fazla bir zarar kusurun tamamen oktuğunu isbat etmesi? mümkündür. Diyarbakırda P. Al İıdlvlc vandile dd lenmeyen.,. — Hakkın niz; hak dava için n evlendiğiniz tarihten Bu müddet geçmemiş liliniz varsa derhal den dava etmelisiniz ki di altında hiç olmazsa * karşı vaziyetinizi nisb bilirsiniz. Kendisinin vakıt kazanmak ve dan kürtulmak içindir. Tavsiyeme nİz zarüiridir. Londra, 16 (AA) — - Püzarteni gecesi, İngilik vetleri, kendlleri biçdir madan Cenovaya taarruf Talyaolara görür Roma, 16 (AA) — DU Kiliz şayyareleri Cenovit rar bombalarışlardır. kün mahallelerinde çüde tahribat husule gÖT vi abaliğan dört öla, SÜ Ü dir, Bunların adları ve Fin gazeteleri jle tüdirüle” Amerika ordusunun Tarı 49 bini bu” Vaşingçon, 16 (AA) — Berleri olisi, harbin kara ordusunun bahriyeli Almanyada propf'/ Berhe, 18 (AAY — sot hirkaç günde durmübf) gen Fritache, Göbelg'li # payanda nazıylığını — alMf l müktadır, Güdela, bu laştıramamıştır. Bağdadlı Rühi'den! soma aa aa aet Hakka ikrâar eyteyenlif j / Sâdık.ul.kavlim der Martfetsiz kimse , Kjin oder insân olanli Ö g Te î

Bu sayıdan diğer sayfalar: