9 Aralık 1942 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

9 Aralık 1942 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu harbin deniz faciaları ——— —— —— BATMAK iSTEMİYEN ZIRHLI Yanan, deik deşik olan Yorktovn halâ suyun Yazan: Geminin ikinci 'Topçu subayı Ernest Davıs, me- zafonu yakaladı ve her mabah ol 4 dbi eağır scxile haykırdı. lira için top başına!” Subay, erlerile beraber belki yüzünsü defa olarak uçak savar sataryalarla atış talimi yapıyor - lardı. Birdenbire — uzuklarda, kökün çok yükseklerinde beyâz dumar bulutları, önümlüze doğru geliyor. du. Üzerimizde Jepon bomrha urak. ları ver; Yorktavn'in averları ta- rafından ateş açılan uçaklar.. Komutan tekrar berusunu aldı: , *Talim bitti, Babiki ateş başlaya. cak,, sesi yine cokisi gti ağ r ve sakin. Olup biteni anlamağa başlıyo - ruz, Avcılar bize hülerm için üze. timize ge'en yirmi Japon uçağı gördüler. Av usaklarımıa binlar . dan on birini düçürttü. Jiğer do- kuzu avaların elinder kurtulup t- zerimize kadar geldiler, birız son. Ta bize saldıracakjar, Davis emir verdi' “Atse!"” Çarpışma on dakika sürdü Atış mükemmel, Bir düşman u. çağı gemimizin atesile zedelen ti, bir kanadı ve kuyruğunun bir par- gası kopti, Bu parçalârımn uçağın pilotu, ölür. kargısında bile vazi- fesini unutmamış ve Uç bumhası. n Üzerimiz: bırakmıştı; bun'ar ge- Mmiye izabet etti, Çarpışma on dakjika sürdü, Ru ömrlümüzün en uzun on dakikası - dir. Erler vüzife başında, Mütemt. diyen ateş ediyor, dokuz — Japon bomba uçağından beş! bize hiç bir tarar veremeden düşürüldü. Öte. kiler bmobaları attıktan sonra isa. bet aldılar, Bu uçaklarSan biç bi risj Japonyaya döneme'i, fakat Yorktavn da ölevler — içarişirde Bir kazan put'adı, Msaine dal- *esi ârhal duman ve gazlarla dal. du. Ateşçiler maskelerini tazsrak çalışmakta devam etiiler, Gemi « bin sürati artır. Saat bire kadar yeni bir hüer. Ha uğramadık, Fakat bu sırala ufukta yeniden on sekiz Japon üzerinde idi kaptanı İrving Lay Vilsi uçağı gözüktü, Dört avcı uçağımcız- dam biri düşmanı karşılamak Üze- re havalendi. Korkunç bir sadme gemiyi büş. tan beğa saretı; sonma bir ikinc. vi. Kaptn köprüsü üzerine çıkunı: Iki torpil yemiştik, Bir subay ko- mutanâa haber veriyordu; — Gemi alabora olacak Bir, Bunun önüne geçmek için biç bir yey yapılarıaz. Aradan bir kaç saniye geçti. Yeni bir işeret: Telefon artik Işlamiyor, Yorktavn artık batacaktı. Ka » mutan Buk Master bata döndü ve katİ bir sesle: — Gemiyi terk emri veriniz, Dedi. Saat tam Üctü. Denize tek bir sondal bile indir- mek imkünsez. Fakat küpeste İla- Finden denize yüz sandal attı. bun Tardan her birisi 40 — &6 er ala. tilir, Akşama doğru tütün yaşayan- lar kurtarılmıştı. Üzerinde almdı- #imara destroyer tekrar torpillendi. Bimiz yere döndü. Yorktava hnâlâ su Üzerinde idi temiye tekrar çıkmağa karar ver- Gik. Süvari Bukmaster, ben, yüz kadar subay var, Sandallarla ya- Falr tekneye yaklartık, Burada ilk işimiz, “lülere san kürmet borcumuzu yapmek oldu. Büvari ölüleri, ağır gğir okuduğu bir nutukla selâm'adı. Sonra bi - rer birer denizin denizin dalgajı. mı âraşıma pömdük, Son dakXıaya kadar süvar; te misini gözlerinden ayırmamıştı. Hamen Ti de Lire var- drma geldi. Yeniden bir hücuma uğradığım'z vakit saat beş olir.ur. ta. Su içerisinde beliren bir tor. Pil izi gördüm: Bir Japon dehiz- altsının attığı dört torpilden bı. rincisi. Tam ortasından bir isabct a'an Hamman derhal Laçti, Suya gömülürken cephanelsli de vamanda Detledir ve SÜYAYİYİ ge * | miden çok uzaklora atu, Haptarı dalgalar arasından kurtardığımız | Yakle henüz kendine gelmemisti ——— ——— fakat denizden kurtarmak isted'&ı ğ AZAN 3 MELMİL nsâ iki bahriyeliyi atm sıkı tutuyordu. halbeki bu zavallıdar çoktan öl cıslardır. | “Yorktavn yüzmedte Somam adi. * İnsanda ciddiyet mevcut oe yor Ertesi gün şafakla yavaş va- duğuna nasıl İnanmalı? İnsanlar hiç bir zaman bu harpte olduğu kadar delilikte ileri gitmemişler- dir. Şimdi insaf ve mürüvvret mo da olmaktan çıkmıştır, ve zulmün Hratı zekâinin yüksekliğine atfolur nuyor! * Demirle çelik almasaydı bir Bünkü medenf terakkiler — olmıyar saktı ama büu gaddarca boğuşmalar 'da olmıyacaktı. --.::0.0rcrrrrrrrrrrrrrrrrrr.r.......1...r.-..r.LCcerrbcucCcder.rrrrrr IİR MEVSİMLİK A EDEBİ ROMAN Hattâ arasıra İş seyahatleri filân de vaş denize gömüldü. Gemj Latar- ken Burmaster terpideda yanı ba- Vemmda idi Sess'z betan g“miye bt |leyor. Gözlerini ton dakikaya k>- dar gemisinden ayırmadı. — Sanen | ıııemlye döndü ve ağır ağır uzak. aştı. Yurddaş! Ne kadar ekersen vüzlün de o ka, dar güler, ı ı YARIT Gassondan tercümeler : I1 Ehli hayvanlar kralı ve Hindistanı Ingiltereye ilâve eden adam Gasson'dan: Şimdi anlatarağım şeylerin wa- Tihçe inanılmasi müşkül bir hi- küyeyi Andırmasına rağmen doğ- ru olduğuna yemin ederim, Bu bankacılık ve hukuk tğrenmek için bet âene durmadan çılışan bir Hollandalınrın bayatklır. Bu faal delikanlı beş senelik — hazırlanma devresinden sonra iş hayaşıma girdi. Bugün dün n ehli hay- vanlar yetiştiren büyük taciridir. Şima'l! ve cenubl Amerikada ve Şötlantta meşhur olmuştur. Tö ya. şında olan Murdo Mekçnzi hâlâ çalışmakçtarlır, 5.000.000 bektar a. razide 500,000 hayvan beslemek . tedir, Şimalt Amerikönim “ehli bayvan şirketleri,, reisi oldu, Üc memlekette kaxaplık bayvan ker - rallığı yapmaktadır. Makenzi itine Şötlant dağların. da ufak bir çiftliğin basit ve e- hemmiyetsiz bir iççisi olarak bat- 'amıştır. Doğduğu zaman allesi fakir, fa. kat kitapları çoktu. 14 yaşma ka. dar Makenzi evvelâ köy kilisesi Mmektebine, sonra da T mil mesa- RLAR gında bir avukatm yan'na girdi Ve ileretilz calıştı. Sorra bir ban- kada yine bedava olarak staj gör. :Hı O, bu bedava çalıştığı zaman. arı: “— Muvnffakiyetimin çekirde- Bi orada ekilidir.,, diye anlatmak. tadır. Bu hazırlarıma devreterinde ih- *ivsrlarını temin edebi'mek için yerhanelerde muhüsin'ikı kâtip - 'ik Ve hesabüt müfettiş'ikleri tırtı- yordu. 23 yaşında büvlk bir çiftlide müdür muavini olarak maaşı şe. nede 100 Tiyayı bulebildi. 28 ya . YÜ zamân işlemez,, bu ibareyi 1903 yeni çıkan bir kanındak. alıyorur. Türkçemizi tabiliğine kavcetur. makta resmi vesiksların tahminlerin çok üÜstürdeldi: a nız burada (işkeniez) şu oe ri değildir), ka'tlının yerindi y Tunduğu yerlerde (cari değ'ldiriı gerçekten cari olamıyacıktır, (Mü- furu zaman) kalıbi yeri' e vuk'ile öz gelişi, (Fecinti) eui bir kar. şilik için dil alıştırinuş obaylı, bugün kimte onu yadırsamarz 6. mez) i karşı'ık koyan — şu halem, nasıl oluyor da (tchir) gıbi, fzur- fında) gibi kelimeleri brrakıynr * Niçin (zarfında) demeli de (için- de) dememeli? “Tehir müddeti zarfmüs mür-- | laytmştır; bu kananın ttti a- | şında evlenerek 9 sene Şötlanttü kaldı ve 35 yaşında maşgı 250 lı- ra olmuştu. İşte bu senede Muken. ri ilk ebemmiyetli işini yapmak fırsatını buldu, Teksasta çok bü- yük bir çiftliğe nüdür oldu, İik zamanda çiftlikte 70,)00 kasap- H hayvan bulunuyordu ve çıfıli. #in büyüklüğü 4061000 hektar ge. bişliğinde idi. Teksas Şötlente benzenijyondu. Buralar eşkiya çeteletinin, yağ - macıla kovboyların korkucuyla ya Biyordu, Burada Sükümet ve ka - nun bilen yoktu. Sözde kalan bu asayis temellerini sağlamlaştıra. - bilmek için silâh tağmracını tav - | siye eden'ere Nakenzi. — Hayır' korttaklar ve katiller silâha güvenebilir; namuslu insan |Jarın ihtiyacı başka şeylerdir. der di. Önu öevenler bir gün öldürü- Teceğinden kotkuyorlardı,. Halbu- ki silâh teşıyan düşmanlarını! ÖL * mesine rağmen o hayatta idi. Ba- san alay ederek kendisine ihulyat İt olmasını tavsiye eden ark larmima: “Ben ge'ibe — hacarı vücuttan ibaretim; bu vücutea 1a- banca için mükemmel hedef olur ve kurşun beni kolayca bulahilir.., karşılığında bulunurdu, Bezen her milli harekete karışmış bulu- nan Makenzi bir defa da rejsicüm- huür Ruzvelti ziyercle gitmişti Ben o tamanlar Vaşingtonda bu Tanduğum için iyi hatırlıyorum. Roezvelt, Makenziye: “Sizi an. cak 20 dakika kabul edebilirim., diye haber yollamışır. Fakat k nuşmada 20 dakika tamamen tieümhur konuşmuş ve vakit mmalanınca “Alahaısmarladık,, diyerek ayrılmak — istemiytir. Ma- kenzi, reisiclimhuru bırakmıyarak : — Yirmi dakika hep siz konuş- tanuz, Halbuki ben — 3000 mil u- zaktaki memleketimden Yanlız âj. ti Ginlemeğe değil, dertlerimizi anlatmağa geldim.,, demiştir. Bu *ör üzerine Rüzvejt, kasıplık hav. van'ar kıralınm dertlerini ditile - miş Ve bu konuşmadan sonra dost olmuşlardır. Kilisenin tepesinden Wıntlistana atlayan adam Britanya devletini bim kurdu” diye sorulacak - olursa verebilece- #imiz cevap gudur: “Bu kurulmıta pek çok intan Çalımıştir ve bun- ların içinde Rober Rlivin yardımı | Ve hirmeti herkesten goltur... N-i. tanvanın dörtte Üçü biüvüklüğan. de ve 825 milyon nüfusu havi bü. yük Hindistan — toprakları yalıtr Kliv tarafından — gamtetilerek ?n- Bi*sreye iâve edilmirtir. ve babasınım tahsili meslefin dudu içirdedir. 1725 senesinde *e- Lirden cok uzaklardaki bir kövıle Totdu, Bahasr avukatlık ve s>tı « erlikla muva'fakiyetsizliğini ven - Dmeğe çelmirdi. Bahast gibi Kit Teirika No: 9 de gocukluğu sefslet ve mücadele ile dala idi, Yaramazlığını de herkes yaka «i'kerdi, hakkında da endişe ediliyordu. Çünkü her gün yeni bit kavga ya- par; eve Üstü başı yırtık eti yüzü kan içitide dönerdi, Arkadaşlarile beraber, dükkün. lart başka çocukların Satatınala - rından mubafaza eder; bunüa kat- şılık para alırdı. Bir defa arka » daşlarile iddia ylzünden köy ki- isesinin yüksek ve baypak dü1an. dan atlamış ve günlerce kendini bilmiyecek kadar kasta yatmıştır. Ailesi icindeki vaziveri kihi meke tepte de herkes yaramazlığından tikâyet ediyordu. Nihavet Rober Kllv bir sene süren maceralı yoöle culuktan sonra Hirdistamın sihir. H topraklarına ayak — bastığı cebinde on parası kalmam men pek az bir çara ile bir tita- rethanede iş buldu. Fline #eçen para bir evin taven aransmda ©- turmasına ve ancak günde bir de. facık yemek yiyemilmesine yetişi- | yordu. Fakat az bir zaman sonva Vir mesele yüzünden tazınmış bir Ladamla düelle ederek gRlih gel | Bu suretle kendini biraz tanıtarak | memleketin va'isi ile dost olarak enun kütüpbanesirden ittii t tmeye başladı. Bu #ıralarda Hindi«. tana Fransızlar ve kışmen de Fe- İlemenkliler sahip bul.nuyorlardı. İngilizter ise yalpız Hcare: yapı - bilmek hakkında &: K gün Fransız atkerleri duğa İngiliz mahul'esine hücum ederek herkes! esir etiler; yalkır Kliv kurtulabildi. İşte bt hâtise. dir ki Klive, bu topraklırda dü- zeltilecek büyük isler olduğunu (ihsas etti. Bu hüdise'er 4 gene | sonra 200 İngi'iz ve 909 yetii a8 | kerte Fransızlara Çete tanrruzuna baş'adı. Kliv Fransız ticaret kafi- Tesini yağma ediyor, sebirlere hü: evm etmekten geri kalm'yortu. Bu dünedüz. çetecilikti, Yine bir gün az bir kuvvetle Fransızların müstahkem movk'ler'ne hücum e- derek zaptetminti. Sotiradan Fran sızlar 3000 kisilik bir. kuvvetle Klive hücum ettiletse de geve ha- ranlığında dağılarak — çekilmeğe mecbur oldular, İkinci defa 10.000 Yişi bu çete- nit Petine düşti. Şiddetli caryıs. me Yedi defa devam etti ve K'iv ustaca hareketler/'e bu kuvveti de mağlüp ederek çetesini hüyüttü. Nihavet emrindeki 9Mü0n adamla bütlin Frarsız kuvvetleri Hincis- tondan çıkarmeğa mmaffak oldu 27 yesında İngiltereve Günerek seviştikleri bir kızla evlendi, Ar. tiık herkes öna hayrandı, kakan- At muyeffakiyetler dillerde dela. srymrdu, Kliv gimdi » bas bastnm sorçlarımı — ödeyerek * serefini kurtardı. Fakat iki (Devamı 5 neide) ŞK 9 Birineli | İspanyö ı Alman ordusuna | | Geçiş müsaalb vermiyor General Frankonun Almanyaya bildi: Lonüra, 8 (AA.) — Va mun büdirdiğide göre, gel Tepanyolntopraklarından mısunda yapılacak olan bf şebbüse masi olacağın ALDAİ isrı başkumandanlığına bİĞİİ Fas radyosu Alman başki Uğinın tazavvurlarını © nılş olduğunu TAve eylemekli nera! Frankonun cevmbı tesviye süreti bulmak w dan kaldırmaktadır. Fransada Aln polisi vazife görecek Almanyanın Vişi bu talebde bulun Moskova 8 (AA,) — TW Cenevreden alıp bildirdiğine manyadak; Vişi konsolosu polisinin dağıtılarak yerleril? yetli kimselerden kurulmuf entfrezeler Ve Almün pol mesini istemiştir. Konsoloe VÜ FraBsız zabıtasının dö Oolb' raltar olduğunu ilâve etmiytifi _—0—" Harp çahuk ceğe benzemi Amerika bahriye muavini böyle söy! T yevyork, B (AMA — Yenl çevres, limanlarından birladi Zzam yen; Zırhiinia denise törenine başkanlık eden zer MURVİSİ, savaşın çabuk beklemek gid; çok iyimser iyimeserliğe bırakmanta fevi 1 keli olduğunu belirimiş. Çabulr biteceğine inandıracik sşaret yöktür. demiştir. El'ne geçen herşeyin Birikmiş — paralarımı eltad? ğ Bankalam yatır ki, işlesin. V” miz genişlesin. Nedim'den: ŞAhı gül teşbih ederdim tabet Nevbahar ardınca geldim soanlik ” onııııııııaıııııııv" Sen Ğ . YAZAN REFİK AHMET SEVENGİLİ LERSALASECLILLU nilerek Adanadan uzaklaşıp yalnız başrr na İstanbula gelmelerin de bu cinsten eğlencelerin devamına fırsat ve imkân vermediği nasıl iddia olunabilirdi? Şarkı bitip de sana'tkâr şiddetli al- kışlar arasında yerine oturunca Aliş, ba: bası ve amcası da masalarına döndüler. Hasan Bey: — Kendisi gibi sesi de güzel, sesi gi- bi huyu, ahlâkı, inceliği, zarafeti de gü' zel şu kadının... Dedi, vallahi, doğrusu, bu gece bayıldım bu buluşa... Ateş Ahmet Bey kadehindeki son içkiyi de içip tabağında duran küçük bir dilim elmayı ağzma attı, peçetenin kena» rı ile bıyıklarını kuruladı, ayağa kalktı: — Ben şu ellerimi yıkayıp geleyim. Diyerek dışarıya çıktı. Hasan Bey e Tini Alişin omuzuna koydu, gözlerini de- lilrııılrlıınıh pfe'fıç:o :l.ı:ılk olmadığı biranın tesiriyle hafi süzülmeğe lamış ©- lan gözlerine dikti: b — Senin baban gibi adam yer yü: zünde az bulunur, dedi, senin baban memleketine de, ailesine de vazifelerini biç bir zaman yapmak'an ' geri kalma: makla beraber insan gibi yaşamasını da bilmiş bir adamdır. Senin de kendisi gibi yetişmeni istiyor; yani dünyayı görüp anlıyacak ve gençliğinin tadını çıkaracak yaşa geldin, artık... Sen açıkgöz, akıllı, ağzının tadını bilir bir delikanlıya ben- ziyorsun; tabil caha toysun, ama yetişe" ceksin; baban seni bugün götürüp üni versiteye başlattı, okuyup adam olacak- sın; dersleri asmak yok... Ama sallabaş hafızlar gibi kitapların arasına gömülüp sersemleşmek ve dünyadan el etek çek- mek de yok... Zamanında okuyacak, za manmda gezip eğleneceksin! Ben senin amcanım, baba yarısı sayılırım, sıkılma, ben sana yol göstereceğim ; hoş sende öy- le sıkılıp utanacak bir hal de göremiyor rum ya.. Ne ise bu daha iyi.. Benim işimi kolaylaştırımış olursun... Söyle biraz ge zip açılmalı... Lâkin tutulmak, bağlan mak yok... Şerefinden, onurundan kayr bettirecek işlere girmek, olur olmaz kar dmlarla düşün kalkmak da yok... Seçme- K! Hele hastalık falan almak gibi sersem” likleri zaten senden beklemem... Adam o- lan ikisini birden pek alâ yürütebilir; yar ni hem okumayı, hem eğlenmeği demek istiyorum ; senin baban... Nutuk göliba daha uzun sürecekti; Alisin hayatında ilk defa karsılastığı bu sözler onun hülvasına sekil ve imkân veri- yor, önünde ısık'ı, eğlenceli, göz kamaş tıran yeni bir yol acılıyor, yüreği şiddetle çarpıyor, bası dönüyor ve heyecanından adetâ kendisini kaybedecek gibi oluyor: du, Babası içeriye girmişti: — E... Hasan beyciğim, sen kalacak: san bize müsaade artık... Dedi, malüm ya yarm yolculuk var, Adana treni sabahle- yin erken kalkıyor. Aliş, babasının ertesi gün İstanbul dan ayrılıp kendisini yalnız bırakacağını bu suretle öğrendi. Aliş Beyazıtta üniversite civarında» ki talebe yurduna taşındıktan son1a ders- lere muntazam olarak devama başlamış- tış ancak cumartesileri öğleden sonra gi dip Hasan Beyi buluyor, çok defa pazar- ları da beraber geçiriyorlardı. Hasan Bey, Ateş Ahmet Beyi Makedonya kırlarında at koşturup av peşinde dolaştıkları ilk gençlik günlerindenberi tanır ve severdi; birlikte Makedornya dilberlerinin arkasın da koşmakla geçmiş tatlı günlerin hatıra- larını da sevgi ile saklryordu; Ateş Ahmet Beyin oğluna karşı da ayni samimi dost luk duygularını besliyordu;. Hasan Bey Ateş Ahmet Beyden yaşça küçüktü ve eğ- lence hayatına ilk defa onun koruyan öğ- reten ve tehlikeleri karşılayan azkadaşle ğının rehberliği ve himayesiyle başlamış tı; şimdi vıllardan sonra o da Ateş Ahmet Beyin oğluna ayni sıcak, samimi, bütün fenalıklardan ve tehlikeli âkıbetlerden muhafaza eden bir arkadaslık rösterme ğe çalışıyordu. Sefahet meşalesi ele dolaşan ve sönmeyen bir ışık # böylece nesilden nesile geçip devam miş olacaktır. Bizim burada sefahet 04 adlandırdığımız şey'e Hasan Beyin in$' ca yaşamak, hayatın tadını çıka k bi parlak vasıf ve mânalar verdiğini kaydedelim. l:ı; Hasan amcanın arkadaşlığının fi ilk günlerde hayli faydalı olduğu edilemez. Delikanlı hafta sonlarını sızlıkla bekliyordu ve Hasan amca azalarında böyle ehemmiyetli bir yaş bi yokmuş gibi, birbirlerine yakın yı ayni duyguda, ayni ihtiyaçta insan gibi Alişle beraber Beyoğlunun bellib eğlence yerlerini? dolaşıyor, hem eğlef | yor, hem de genç arkadaşına yer, inl.;â kadın, güzellik tanıtıyor, tatlı ve “hıijl siz vakit geçirme usulleri öğretiyor, rafı da tabit kendisi görüyordu. 5"#'4 ve zevk sahibi Hasan amca, bir se!l Tni bavvarisi idi; Aliş için yaşama yo! gösteren bir mürşid idi; genç adamın siki zevki bu yüzden tekâmül f buldu, kulağı nihavend, rast, hicaz, karciğar gibi fasıllar arasındaki m&; farklarını anlamak iktidarına Hasan çBi yin irşadlariyle sahip oldu; Alişin mu$'” kültürü böyle sırf kulak dolgunluğund*” (Devamı var) A A Taemi A e A Ç Ç

Bu sayıdan diğer sayfalar: