17 Eylül 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

17 Eylül 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İlk ateşimizle şaşıran ve pa- aiğe uğrayan bu adamlar, ken- dilerini topladılar, bize karşı bir taarruz yapmak — sevdasına mi kapıldılar? Hani bu da umulmıya cak bir şey değildi. Yüreğimi sa- ran şüphe ve kuruntudan kurtul- mak için, yirmi otuz adım daha iletledim. Bir toprak yığıntısının gerisine uzandım. Nafile, ne bir sen işittim, —ma de bir. harekete delâlet edecek — çıtırtı hissetlim. Meydanda hiç hayat eseri kalma- mış, yer yarılmış, 6 kadar halk sanki toprağın altında kalmıştı. Bu vaziyette, zihnimi kemiren şüpheler arttıkça arttı. Ölmek değil, fakat, giriştiğimiz işi başa- ramamak ve bu yüzden uğrıya- cağımız çok ağır bir mahçubiyet altında kıvranmak, hele nankör- lerin daha ziyade şımarmalarına sebep olmak endişeleri ile üzülü- yordum. Vaziyeti anlamadan ge- Ti dönmek, hiç güphe yok ki, ar- kadaşlara beceriksizliğimi gös- termek gibi arru etmediğim bir hareket olacaktı. Bunu göze mak şöyle dursun, hatırlarmak bi- le yürümü kızarttı.Duramadım ve ileri atıldım. Ne kadar yürüdüğümü şimdi pek kati olarak — söyliyemiyece- gim. Çünkü, o esmada geçirmek- te olduğum şiddetli buhranın te- sirleri ile, bunu pek farkede- memiştim. — Yalnız. bir aralık fundalıklardan çıkmış. sürülmüş bir tarlada ve şuursuz bir halde koşuyordum, ki, geri istikametle ansızın ve acı acı patlıyan silâh A, aklımı başıma getirdi. O anda, geriden sarıldığımıza, tehli- keli bir baskına uğradığımıza hükmettim. Hemen döndüm, bi- zimkilerden ayrıldığım yere gel- dim. Fakat, fena halda yeislen- dııâ. Çünkü, arkadaşlarımın ye- Tini e yeller esiyordu. Kaybodocek Vakit Yoktu Artık onları aramak, hele ge- cenin o zifiri karanlığında bul- mak, hangi istikametlere gittikle- Tini anlamak imkânları gibi boş yera geçirilecek vakit de yoktu. Çok düşünmedim, kararımı pek çabuk verdim. Hedefimden kati- yen dönmiyecek, maksadıma mu- hakkak erişecektim. Bir yandan koşuyor, bir yan- dan da bel kayışımda asılı bulu- nan bombalarımı çıkarmağa uğ- Taşıyordum. Nihayet, hedele yaklaştım. Fi- Tintamı boynuma astım, boml ları elime aldım. gece vakti ağıla sokulan bir kurt sinsiliği ve sessiz. liği ile ilerlemeğe başladım. Biraz daha ilerleyince, korlaş- mağa yüz tutan büyük yığın- tılarının etrafa yaydığı sönük ışık- lar bana yardıma başladılar. Ar- tık, yer yer şuraya buraya sığınıp saklanan, top ağaçların altların- Tini işitiyordum. Fakat elimi kal- dıramıyor, bombamı — fırlatamı- yordum ki bir türlü. Yüreğimde uyanıveren acıma, beni insancıl itilar kadın ve çocuklardı. Oradan ayrıldım, yine karan- lıklara daldım. Silâh sesleri azal- makla beraber yine devam edi- yordu. Bu defa da ayazma ile kây arasındaki sahaya doğruldum. Bir kaç dakika sonra, bombamı yollı- yacak yeni bir hedef buldum ve sokuldum. Toprak yolun kenarın. 'da, derince bir yarıntıda, sekiz on kadar karaltı, anlıyamadığım bir dil ile sert sert konuşuyor ve ba- #usuyor gibi sendeleyip sallanı- yorlardı. Seslerinden * erkek ol- duklarını anladım. Sağ kolumu kaldırdım, tam bombayı savur- mak için gerilirken, karaltılardan birinin sesini tamıdım. Bu ses, bize habercilik yapan goban Dişkatalı Kâzımındı. Her halde çok — sıkaşık bir vaziyette bulunuyordu - ki, ağlıya ağlıya yalvarıyor, Türklere - espiyonluk etmediğini yeminlerle yanındaki- Jere İnandırmağa — uğraşıyordu. Acı acı gülerek hemen diz çök- tüm. Bombaları önüme koydum. Hırçın bir nâra ile filintamın teti- ğine dokundum. Daha ilk kurşu- mum karaltıları dağıtmağa, zaval. ı çobanı kurtarmağa kâfi gelmiş- H. Nankörler, ürkek kâzlar gibi bağırarak, çırpınarak - kaçışırlar: ken, sesimi tanıyan Kâzım da, bu Kargağalıktan istifade ile kaçıp yanıma geldi. Hemen filintamı uzattım ve: “— Haydi durma, ateş et. . | yaktıkları Hopalı Mehmet Maçeralarını Anlatıyor Diye bağırdım. Ben de belim: leki parabellem tabancasına va- ldim. Son mermilerimizi” de yaktıktan her kurşunumuzla birer nankörü toprağa kattıktan sonra, bombaları alarak geriye doğrulduk. İkinci bir hedef daha bulmak ümidi ile sağa, sola başvurduk. Ne yazık ki o koca saha bomboş- tu. Her vakit yol bağlayıp adam boğazlıyan kahpeler, korkup kaç- mışlardı. Bakkalköyünü Yakmak , İstiyordum Hirsm biraz geçmiş, fakat in- tikam arzum sönmemişti. Ne ya- pacağımı düşünürken koyun ağılı srtlarından gelen — silâh — sesleri, bana arkadaşlarımı hatırlattı. Mü- sademenin devamından - onla: yardıma mübtaç — olmadıkları aat getirdim. Bu esnada Bak- kalköyünü yakmak hatırıma gel- | di. Bu, nankörlerin o güne kadar | canlara, — döktükleri kanlara çok yerinde ve yakışıklı bir mukabele olurdu. Karanmı verdim. Fakat, Çoban Kâzım buna tarafdar görünmedi. Müte- reddit bakışlarını, etrafta gezdir- dikten sonra, korkulu bir eda ile; — Tehlikelidir bizim i di. Çünkü, P: K tan da çetesile açtığınız yaylım ateşlerinin, kö- vü yakmak için bir oyalama plân; olduğunu söyledi ve adamları ile koşarak köyü korumağa — gitti. Düşüncen çok münasip amma, bu isi iki kişi becerebileceğimizi pek sanmıyorum. Vazgeçelim bu iş- ten. Çobanın dedikleri doğru idi amma, bana eğri geliyordu. Bazı işlere böyle muhakemesiz atıldı- ğim için bana, Deli Mehmet di- yenler çok haklı idi. İşte, bu ka- rarımı da düşünmeden — vermiş, arkadaşımın akin yakın olan söz- lerini geri çevirmiştim. Deliliği- i iyordum. — Köyü yakmak için tarar ediyor, biraz daha sapıtarak — zavallı çobanı korkaklıkla suçlandırıyordum ve: — Sen istersen gitme, diyor- dum. Ben tek başıma bu işi ba- şarmak, bu kahpelerin yuvaları gu bozmak yolunu bulurum Sözümü bitiremedim. Köy is- tikametinden ansızın bir çayırtı koptu. Şiddetli bir kurşun sağna- Şana tutulmuştuk, Mukabale im- kânını göremediğimiz kaçıyor, hem de sağa, sola yalpa- lanarak korunmağa çalışıyorduk. Bir taraftan da çene yarıştırıyor- dük; —— Gördün mü, dediğim çıktı. Şimdi ne yapacağız Deli Meh- met?.. — Hele yürü... Onu sonra dü- şünürüz. İlkönce bir küytuluk bu- lup girelim de, yok yere postları deldirmiyelim. — Milki Kaptanın yanında kaç olduğunu gör- | | |kontrole başlamıştır. Polis, evvel- Avukat Zinada Koca Ve Karının Vaziyetleri <Zinada, kanan karı ile kocayı müsavi tutmaz..> Biliyorum. Bu geçinmek üzere tat- Ancak bu hallerden | İsmall Kemal ELBİR îlll—ı;ssesılorindı Een—ıîi Çalıştıranlar. Polis mücsweselerinde — ecenebi çalıştıranlar hakkında — sıkı bir ki gün yaptığı kontrolde kanu- nun bu mecburiyetini yerine ge- tirmiyen yüzlerce müessese teebit etmiş ve hepsini de mahkemelere iştir. Yalnız Sultaenahmet sulh birinci ceza mahkemesi dün 20 kişinin dâvasını tesbit etmiş, muhtelif cezalar — vermiştir. Ka- nun bu gibiler hakkında 3 aya kadar hapis ve 100 li para cezası alınmasını Apartımanın Çökmesine Sebebiyet Verenler İkinci Ağırceza mahkemesinde dün, Kurtuluşta Atlas apartımı nınin çökmesile 14 vatandaşın Jümüne ve 15 kişinin yaralanmı sına sebep oldukları iddin edilen Aleko. Yani ve Tomanın dürüş- malarına başlanmıtşır. Suçlular- dan Tomanın Atinada olduğu anlaşıldığı için Hariciye Vekâle- ti vasıtasile Atina cinayet mah- kemesinde istinabe suretile ifade- #i alınması kararlaşmıştır. Meb'usların Tesbit Ettiği Dilekler Kazalarda halkın — dileklerini tesbit eden mebuslar dün Parti merkezinde toplanmış, bu dilek- ler hakkında Vali ve Bılıdi)ı| Reisi Lütfi Kırdar ve Parti idara heyeti relsi Reşat Mimaroğlu görüşmüşlerdir. Bu görüşme ak- dün mü sen?.. (Devamı var) şam geç vakte kadar devam et- miştir Joha,Gonç Kadına Hayran Olmuştu — Siz Londradan uzak bir hayatı — Tabli değil mi? Bugün çalışmıyan kim? Hem holde dolaşıyorlar, hem do konuşuyorlardı. Parma- gında pırlanta tağıyan eemer gence hiç şüphesla pek yek- PORTAKAL ÇEVİREN Rezzan AE. YALMAN bir aralık rastladılar. Kadın onü sanki taamıyormuş gibi davrandı. Yerlerine döndükleri zaman biribirleri hakkında epey fi- kir edimmişlerdi. John, her hususta genç kadına hayran ol- muştu. Talih cidden yürüne gülmüştü. Kadın da helinden görünüyordu. Sassizce Faust'an san perdesini din- memnun dediler. Bir saat sonra operadan beraberce çıktılar. Biraz evvel dinledikleri güzel musiki yerine şimdi otomobil klâksonları sokak gürültüleri işitiyorlardı. kadınlar, frakhı erkakler çıkıyordu. dütten sonra sordu: — Beraberce bir şey yerek.. Ne mu? “Gene kadın gülereki — Tabii muvafık olmaz, dedi. Hem biz henüz biribirimizi danımıyoruz Ki İsmimi bile bilmiyorsunuz ? — Beraber yemek yemek icin lsimlerimizi bilmek şart mıt — Şarttır tabil.. Fakat © kadar açım ki kabul edeceğim, nereye gideceğir? — Evvelb şu kalabalıktan gıkalım da elhette bir yer buluruz. Lüks otomobillere hinen halkın arasından geçtiler. John, arkadaşmın kolunu girmişti. Birdenbire garip bir manzara ile karşılaştılar. Otamobillerin tam ortasında portakal dalu bir el arahası duruyordu. Bu gayri Fakat arabayı çeken adam garip idi. Fraklı, silindir şap- Kalı, şek bir akşam kıyafetine girmiş, saz benizli bir genç- #L Herkes öna bakıyor ve Af afıyordu. O ise, etrafındaki- lere hiç ehemmiyet vermaden arabayı karsalığa doğru çe- İilân edilecek YAZAN Willam J. MAKIN Avükatlık Stajı İmtihan Talimatnamesi Dün Bildirildi Adliyede avukatlık stajt gören hukuk mezunlarının — imtihanları hakkındaki talimatname dün Ad- liye Vekâleti tarafından müddci- | umumilliğe tebliğ edilmiştir. Bunların imtihanları Vekâletçe temfiz mahkemesi reis ve âzala- n arasından seçilecek iki, ve An- kara barosunda — kayıtlı avukat- lardan intihap olunacak bir zat| ile hukuk ve ceza işleri müdürlerinden — müteşekkil heyet tarafından her sene May ve Birinciteşrin aylarında Anka- rada yapılacaktır. İmtihan günle- ri biraz evvel Resmi Gazete ile AAAi tre ceklerin bir hukuk işleri müdürlüğüne mür: caatleri İâzaımdır. İmtihan sualle- ti kanunu medi borçlar kanu nu, ticaret kanunu, cezea kı ceza ve hukuk umum muhakeme- leri avukatlık, harç ve icra, iflâs kanunlarından verilecektir. İmtihanı kazananlara mazba- talarının tasdikli birer sureti Ad- liye Vekâleti tarafından kayıtlı oldukları baroya gönderilecektir. İmtihanda muvaffak olamıya: Ta yalnız imtihanın neticesi bildi rilecektir. 1 T l e G Kısa Haberler | unu, - ye İLKMEKTEPLERDE KA- YIT MUAMELESİ — Dünden itibaren — ilkmekteplerde — talebe kayıt ve kabulüne başlanmıştır. Bu sene ilkmekteplere evveli 934 doğumlular — kabul — edilecektir. Boş yer kaldığı takdirde 935 lile- Tin de iri olanları alınacaktır. * TİCARET DAİRESİ REİ- $İ — Ticaret Vekâleti dış ticaset dairesi reisi Servet, dünkü eks-| presle Ankaradan şehrimize gel-| miştir. şe DÜNKÜ CEZALAR —- Belrdiye zabitser memurları son " günlerde kontrollerini — sıklaştır- mışlardır. Dün de Küçükpazarda Petronun fırınında 83, Zeyrekte Manto Marakinin fırınında 54 ki- lo noksan ekmek bulmuşlar ve müsadere etmişlerdir. * KARNESİZ HAMAL — Son zamanlarda Köprü üstünde ve vapur iskelelerinde markasız, karnesiz ve pejmürde — kıyafetli hamallar türemiştir. -Polis dün bunların hep: kalamış ve ka. nuni takibata başlamıştır. » TABAKLA YARALAN. MA — Yenikapıda - Çakır Meh- medin gezinosunda. Hasan oğlu Kemal ve Hasan oğlu Recep, hoşluk yüzünden çıl ticesinde tabaklarla yalamışlardır. »x ŞÜPHELİ CESET — Yako jeminde bir adam, evvelki gün | Arapcamli caddesinden geçerken e düşerek ölmüştür. Tabibi a- cesedi şüpheli görmüş, mor- ga kaldırılmasına lüzum göster. MAVİ — Garip şey.. akın akın süslü Jola Kücük bir tared. Genç ker John'a sordu: — Garip olan medir? Delikanlı, parmağilo saz benizli genci göstarerek: — Bu gencin kıyafeti ve hall. dedi, Fakat Landrada o kadar garip şeylere tesadüf odilir kı.. dersiniz, muvafık olur Güzel kadın ürpererek: |Ankı ız Talebe Yurtları Cümhuriyet Malk Partisi ge- gen seno yüksek - tahallini takip edecek kızlar için bir. leyli tale- be yurdü açlı. Yür yataklı yurk rakbet gürdü ve bu sene, BUK tos aymda kadrosu doldü. Yük- sek tahsilini yapan genç kızları- miz için resmi ikinei bir. yurt yoktur. Tıp Talebe yurduna yal- niz erkek talabeler alınmakta- der. Haklı olarak birçak ebevayn. talebe yurtlarınım ço- Hatemektedir, bazıları birer yurt açmalı. Uzak sahirlerimizden yüksek — tahsilini takip için İstanbala gelen genç kızlarımızın gayri resmi yürt ol mamaları için resmi Kiz. talebe yürt sayıamın — tezayidi beklen- mektedir. İstanbula talebe akını gittikçe artmaktadır.Kır talebe lle erkek talebe için de açılması dü- şünülen talebe yartlarının bir an evvel faaliyete geçmesi bekleni- yor. | “Kesik Baş - Ahırkapıda bulünan kesik baş hakkındaki morg — raporu heni adliyeye — gönderilmemiştir. Ba- gin, Gülhane — hastanesinde ataj gören talebeler tarafından atıldı- ğt tahmin edilmektedir. Halkevlerinde Birer Resim Kâr Nisbeti Mürakabe Komisyonu Bu İşe Bakıyor Fiyat mürakaba komisyonu dün toplanmıştır. Komisyon, it- |hal edilecek kırtasiyelerin toptan- cılarına birakılacak kâr nisbetle- kinci nevi — harcıâlem — kâğıtlara |yüzde 15 * 20. üçüncü mevi lüka kâğıtlara yüzde otuz, dördüncü nevilere yüzde kırk — kâr biırak- İmaktadır. Kâr miktarının fazla- Lığı ithalâtı arttırmak içindir. Un ları Değirmenlerden fırınlara satı- ların bundan böyle tekrar değir- menlere indesine karar verilmiz Değirmencilerle fırıneılar ce- ti bu hususta anlaşmışlardır. at mürakabe komisyonu da bi çuvalların çiftinin 90 ku- ruştan değirmenlere satılmasına ve yüzde beş tolerans bırakılma- sına karar vermi lava Teberrü İstanbul, İzmir, Mersin güm- tüklerinden çıkarılan ça ve kah- ler, ithalleri zamanında tmua- vergisinden istisna edilmiş- İti. Bu suretle 200 bin İirayı |B olan bu ve: carlar etmişlerdir. TABLOLARI Müzesi Meydana Getirilecek Memleketin muhtelif mıntaka- larını dolaşan ressamlar, karak- teriştik tablolar yaptıktan sonra dönmüşlerdir. Bu hat neticesinde 140 - 180 kadar tablo vücude getiril miştir. Cünrhuriyet Halk Partisi- nin tertip ettiği bir jüri, bu tab- koların en kıymetlilerin; fiyat takdir ederek mübayaa başlamıştır. Bu teşebbüs birkaç senedir de- iği için şimdiye kadar bir hayli tablo toplanmıştır. Üsküdarda Bir Mektebin Altındaki Su İki sene evvel Üsküdarda tari- | hi Selim Ağa mektebi - yıktırıla- rak yerine 22 nci ilkmektep ya- pılmişti. — Mektebin — altındı kuyu varmış. Bazı bu kuyunun suyu taştığı için eski- den sabillere verilirmiş. Mektep yapılırken bu ve istimlâk edilen diğer iki binanın içinde bulunan - İlarda bu kuyuların suları taşmış ve mektebin bodrum — katını ve yemek odalarını | kaplamıştır. Mektebin — duvarlarında da yer yer çatlaklıklar g: ü arif İdaresi bu kuyulardan denize veyahut ana lâğıma kadar kanal- lar açtırmıya karar vermi tablolarla vi ı Toplanan bu halkın resim yet Halkevlerinde terbiyesini İçük müzeler kurulacaktır. Bu te- şebbüs ile memleketin uzak ve güzel mıntakaları sanat tarihimi- ze girmiş olacaktır. Güzel sanatlar akademisi mi- | mart gubesinden bu sene 10 kişi Tmezün olmüuş, yerterine YO talebe Valınmışır. Önümüzdeki sene aka- deminin mimari şubesinin birinci sınıfına 60 talebe alınacaktır. Şemsipaşa Medresesinde | — Kütüphane Üsküdarda Selim ağa kütüp- hanesi biriken kitaplarla bir de- po halini almıştır. Müzeler umum müdürü Azi üphaneyi teftiş miş, buradaki fazla kitaplarla Şemsi Paşa medresesinde bir kü- tüphane teşkiline lüzüm hasil ol- duğu neticesine varmıştır. Yabancı Dil Mektehi , Örtamektepler için yabancı dil muallimleri yetiştirmek üze- re Üniversitede açılan bu kursla- ra bu sene de 60 talebe alınma- sına karar verilmiştir. Bunların İseçme imtihanlarına | Teşriniev- |velde başlanacaktır. Geçen sene- |ki kurslardan 42 kişi metun ol mustur. maktan bazan öyle bıkarım ki, burası tıpkı Balzak'ın ro- kiyordu. Delikandı, tam görden kuybalacağı sırada Jolm'un gözleri eltne Hişti. Onun da sol elinin küçük parmağında bir pırlantalı yüzük vardı. Keodi kendine murıldandı: — Aman şu kalabalıktan bir çıkalım da. dedi. İki genç, büyük Strand ceddesine müyazi olan küçük — Bvet, buraya yakm:bir yerde oturuyorum. bir sokakta sakin bir Jokantaya girdiler. Genç kız bura- sını yeçmişti. Jolın merak ve alâka ile sordu: — Buralarını pek iyi biliyorsunuz, değil mi ? — Ya.. Demek ki, şehrin göbeğinde oturmaktan hoşlanı- yorsunuz. — Bvet, bu mahalleyi çok severim. Romantik bir hali vardır. Bakalım, bu lokantayı beğenecek misimiz ? tabil bir şey değildi. ma - gitti. ——-——— — ————- — —— —e eZ Jehn'an lokanta hemen hoşuna gitti. Kırmızı kadife ka- mapeleriyle, güler yürlü garsonlarıyla pek sakin ve temiz bir yerdi. İçerisi kalabalıktı. Fakat gerson onlara tenha bir Küşede beş bir masa buldu. Joha yavaşça; — Ne mükemmel bir yer bulduk, dedi. Burası pek hoşu- — Pek yorgun düştüğüm ve yemek pişirmiye takatim olmadığı zamanlar buraya geirim. Ocak karşmda dur- — Ne münasebet ben hakiki bir ressam değilim. Yalnız hayatımı kazanmak için mecmus kaplarına resim — yapa- İvini tesbit etmiştir. Birinci ve i-| lan unlarla birlikte verilen çmı.ı.W temin etmek için kü- . 17-9-s40 — Piyasa Piyasaya Çıkarılmak Üzere Gelen Peynirler Ne Oluyor ? Bayaz peynirlerde teneke bi tına 125 - 150 kuruş yüksekli? görüldüğünü yazmıştık. Piyati dan verilen malümata nazaran İf sene peyhir yapıcı tüccarlar ©© |kenden mandraların sütlerini tef” hyarak geçen seneden daha fafi miktarda beyaz peynir ve ki yapmışlardır. Bu peynircilerde? bazıları aralarında da unlaşarık fiysaya ez mal çıkartınışlardı!! stanbul. Edirne gibi mütea buzhantleri bulunan — merkezler de bu senenin bütün peynirlef İdepo edilmiş — bulunmaktadi! Peynir tüccarları piyasanla gün ihtiyacını kollıyarak ona |ra piyasaya peynir çıkartmakta * malın piyasaya az miktarda afft dilmesinden dolayı da — fiyatlif bittabi yükselmektedir. Geçif Ağustos ayına nazaran teneke bi yina 125 kürüş zam yapılmışti! Toptan satışlara göre: Eylâl İP tidasında.tam yağlı peyni kilosu 40 kuruşa satılmış — iktl dün ayni peyakletiğ kiloca Ö |kuruştan, yarım yağlılar 2804 |kuruş iken dün 34,15 kuruştâfk taze yağlı kaşarlar 49 kuruşk€f (dün 35 den satılmıtşır. Peynir f yatlarının on beş gün içinde kil başına 7 * 8 kürüş yükselmi piyasada hiçbir sebep görülü? ithalâtçı tüc- wmılnedıı. Hava Kurumuna teberrü | İktısadi Devlet Teşekkülleri Tekaüt | Sandığı ; Sümerbank, Etibank, Zirati Bankası, Devlet' Ziraat İşletmi” leri Kurumu, Toprak Mahsullef (Ofisi gibi iktısadi devlet ti küllerine mensup memurların İf tikballerini temin etmek üzere bif tekaüt sandığı tesisine karar Vt rilmiştir. Bu hususta hazırlant? kanun- projesi de - Büyük Millf Meclisine takdim edilmiştir. Macaristana Pamuk Gönderiliyor Son günlerde Macariştan piyt” samızdan fazlaca pamuk çekmek” tedir. Dün de (158:596) kilo pf” muk için Macaristana ihracat mü” amelesi yapılmıştır. Bu pamuklâ (117,626 lira tutmuştur. —Yunl” nistana dört yüz bin kilo mlüi ile 188 bin kilo mercimek, Re” (manyaya elli bin kilo zeytin, Bu ristana yirmi — bin kilo zeytiği İsviçreye on bin kilo iç fındık V€ Finlandaya 186 bin kile yaprı tütün gönderilmiştir. Altın Fiyatı Altın fiyatı birkaç gündenbefi değişmemiştir. Dün 2085 kurut tan muamele- olmuştur. sene bugün bir altın 1603 kurdf idi. Arada 485 kuruş fark göt mektedir. Bir gram altın 251 ke' ruŞştur. ** AMERİKAYA VAPUR <” Bu ayın ön dokuzunda İzmir t" rikile Amerikaya hareket ::.:: yapurda mavi haşhaş tohul kitre, barsak, tütün bulunacaktıf: ——— BORSA 16 EYLÜL 1940 , Kapanış BU 7180 Program T.35 Hatif müsik (Pi.) 8 Ajfans haberleri &10 Ev KW dint - Yemek listesi 830 Hafif musi” Ki devamı 1230 Program 1238 Muhtelif şaf” kılar (PL) 1250 Ajans 1305 Muhtelif şarkılar devamı (Pİİ 13,20 Hafif orkestra eserleri (PlL) 18 Program 1805 Cazbant (Plİ 18,30 Çocuk aati 19 Çocuklar içİS Müzik 19.15 Muhtelif garkılar 1046 Ajans haberleri 20 Çiftçinin — saali (20.15 Konuşma 2030 Büyük tasıl he yeti 21,30 Radyo gazetesi 2145 Rad” |ye salon orkestrası 22.30 Afana Wf berleri 2248 Radyo salon orkestrğfi devamıt 28 Cazbart (Pi.) 2330 KA

Bu sayıdan diğer sayfalar: