September 25, 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

September 25, 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Mepavrili de başucumda oturmuş. — dim ve sordum: Kaça mal olduy- — Mehmet?.. dedi SAR KOR !) Hopalı Mehmet Maceralarını Anlatıyor SAN Olduğumuz Yerde Basılmış, HepimizDüşman Gemisinin Zindanına —İ Ne demek — istediğini birden kavrıyamadım da. bir çocuk saflığile cevap verdim.. — Basbayağı be İbrahim. Bu- tadan Silvriye geçer, kıyı sülar- dan gideriz. Bu da düşünülecek gey mi?.. — Kazın ayağı öyle değil ağa. Yolda - rastlıyacağımız düşman motörbotlarını, — torpido — istim- botlarını nasıl atlatacağız. Böyle |di bir sürü adam boş bir tekne için- de anlarla karşılaşmak, bilmem amma, hakkımızda pek hayırlı Karşılaşılması muhakkak olan bu ihtimalleri bir bir hatırlamak, her | abiri için ayrı ayrı tedbirler hazır- lamak elbette lâzımdı. Bu dü- güncesizliğim, delilikten değil de | dalçınlıktan ve biraz da çektiğim heyecan ile can acılarının zihnim- de bıraktığı mahmurluktandı. İki yoldaş hemen başbaşa verdik. | Dönüş için güzel bir yol plânı gizdik. Fakat, yüksüzlüğe bir ça- re, ambarı dolduracak da bir madde bulamıyorduk - bir türlü. Yakın köylerden birine gidip kira ile odun yüklemek, ya satın alıp bu vesile ile üç beş kuruş kâr et- mek, yahut da, anvbara taş, çakıl gekmek gibi çareleri sayıp ortaya döktük amma, her birinde de az çok birer pürüz gördük. Nihayet, ince kum yüklemeğe karar ver- dik. Bu sefer de, bu iş için lâzım olan kürek ve küfe yokluğu kar | ganda üzüldük. Gerçi, motörde | bir kürek vardı amma, buna wenip de işe girişmek, mehtapı tek kürekle sandal safası sürmek kadar gülünç olurdu. Bundan da vazgeçtik, işi talihin lütfuna ter- kettik. © gün, akşamı olduğumuz yer- de bekliyecek, gece de karanlık- tan istilade ile İstanbul yoluna iyi biraz geçiyordu. Ben yatıyordum. Uşaklar, biraz | ilerde, dik ve çalılıklı -bir yarın eteğinde eğleniyorlardı. Bizim elleri şakağında di üyordu. Mal, canın yongasıdır, derler ya.. © da, işi talihe bırakmakla bera- ber, hiç şüphesiz ki motörünü dü- günmekten kendini —alamıyordu. Bana karşpı şen görünmeğe uğra- | geyor, kendini kayıtsızlığa vurmuş gibi göstermek istiyordu amma, yapamıyor ve sık sık dalıyordu. Oyalamak, yüreğini yakan en- dişeyi unutturmak için: — İbrahim be... diye seslen- du sana bu makine ile tekne?.. İstemiye iztemiye güldü ve: — Bilmiyor gibi - soruyorsun Tıpkı, dünkü gibi bir vurgunda elime geçti idi ya... Fakat, büzbütün anafor da | sayılmaz hani. Bu uğurda gldığım Üç ağır ya- /radan çok kan vermiş, hani bilir- sin ya, Unkapanında, Lâz Hüse- yinin hanında iki ay da inlemiş- Tıkılmıştık 2— dima bakmıyarak tabancama a- sıldım. Yere uzandım ve yastil- dim. 'On dakika bile sürmemişti. Başımıza çöken felâket bütün acı. bğı ile önümüze serilmişti. Bu- lunduğumuz koya ansızın giren iki düşman motörbotu — makineli | tüfeklerini takırdatıyor, geri ve| yanlarımızdan — ilerliyen avcılar a Üüzerimize ateş yağdırıyorlar- di. Bunları karşılayıp — dağıtmak göyle dursun, hattâ bir ye- Eıı saklanmağa bile vakit ve im- Hepimiz tutulduk, bağlandık. motörbotlardan birinin ambarına atıldık. O gece de, bir harp ge- misinin sintinesine ayrı ayrı ka- niz zindanında tam dört buçuk ay kaldım. Hangi gemide bulun- duğumu, geminin hangi — sularda olduğunu bir türlü anlıyamadım. Bazı geceleri, beni bir askeri mahkerme kargısına çıkarıyor, tu- haf değil mi, hiç ilişiğim olmıyan | bir işle suçlandırıyorlardı. Seddül- bahir sahilinden ansızın kaybolan iki topla, bilmem kaç sandık merminin hesabını soruyorlardı. Eksik olmasınlar. sorgu arasında biraz okşuyorlardı da. Fakat, ben bu okşanmalara, — arkadaşlarım- dan uzak kalmama rtağmen va- ziyetimden memnundum. ÂAsıl su- çümüzün kapanıp gittiğine hük- mile halime şükrediyordum. Bir gün ansızın Akdenizin or- tasında, her yanı çelik kalelerle kaplı bir adanın issız bir buca- Bında güneşe kavuştu ra, hafif tertip sorgula; kiliyordum amma, kurtulmuştum. Bu adada altı ay |kadar kaldıktan sonra, yavaş ya- ret vecefaların acısını bet de unut düm. Nihayet, geçirdiğim hahta ve ayların sayısını, çektiğim has- tet ve cefalrın cısını ben de unut- tam. Zindanda yeni arkadaşlar buldum, bambaşka bir hayatın yepyeni bir adamı oldum. Bir gün, beni yine bir ııkırii heyet karşımna çıkarıp diktiler. Yine, b top kaçakçılığı hikâyesine ait sorgularla bir hayli didikledi- ler. Kendi aralarında uzun uzun söyleştiler. Heyetin başı olan a- dam kaşlarını çattı. dik dik bak- tı. Bir tokat kadar sert olduğunu hissettiğim birkaç lâkırdıyı sur tıma attı. O sırada, Arap olduğ nu şivesinden anladığım bir a: yaklaştı. O da yüzüme aynile şu sözleri fırlattı: Peynir Fiyatları üzerinde ihtikâr Alâkadar Tröstünden Son zamanlarda İstanbul piya- sasında, beyaz ve kaşar peynirleri üzerinde fazla ihtikâr yapıldığı a- lâkadar makamların nazarı dik- katine çarpmıştır. Filhakika ya- pılah tahkikata göre beyaz pey- nirin tenekesinde bir buçuk İira, kaşarın kilosunda ise 20 - 25 ku- ruş kadar ihtikâr yapıldığı anla- şılmıştır. - Mesele bugün — ihtikâr komisyonuna devredilecektir. Aldığımız malümata göre ge- çen sene ilk peynir mevsiminde 'az peynirin tenekesi piyasaya 425 kuruştan — arzedildiği halde bu sene ayni mevsimde 580 ku- ruştan verilmiştir. Gerçi bu sene- ki rekolte bir sene evveline nı ran fiyatların biraz yükselmesini icap ettiriyorsa da bu nisbet te- neke başına 150 kuruş kadar de- gildir. Ayrıca teneke Fiyatlarının yükselmesi de peynir fiyatına te- #ir yapmıştır. Bu tesirin de tene- ke başına ancak 10 kurüş olması icap eder. Böylece rekolte azlığı fiyatlarının — yüksek pahalı- nın, teneke olmasının icap ettireceği Son günlerde piyasaya çıkarı- lan 25.000 çuval kahvenin ihti- yacı karşılamadığı ve ortada bir kahve buhranı mevcut olduğu hakkında bazı şayialar çıkmıştır. Bu hususta alâkadarlar — şunları söylemişlerdir: «25.000 çüval kahve, İstan- bul piyasasının 5 - 6 aylık ihtiy cimı karşılıyabilecek bir mil dır. Ortada bir kahve buhı itibarla mevzuubahs olamaz. Halen Lizbonda bulunan 15 bin çuval kahvemizin ithali için de teşebbüsler yapılmıştır. Bu kahveler yakında memlekete ze- türilecektir.» Lise ve ortamektep müdürleri dün maarif idaresinde, maarif müdürü Tevfik Kutun nezdinde toplanarak mekteplerin yeni sene kadroları üzerinde yapılması za- ruri olan değişiklikleri tesbit et- işlerinden mişlerdir. Bu bi dünkü t tihanlarındaki muvalf betleri üzerinde de görüşülmüş tür. Maarif Müdürü Tevfik Kut, bu husust! — Vekâletle temas et- mek üzere bugünkü trenle Anka, raya gidecektir. Mekteplerin teş- rinievvelin birinde açılması mu- karrer bulunduğundan kadrolar, »— Filinin cezası idam idi. Fa- kat, divanı harbi askeri bu ceza- yı on sene hidematı şakka'ya tah- vil etti. Bugünden, yani 1920 se- nesi mayısının altıncı gününden | itibaren tam on sene bu adada bulunacak ve hıdematı şakka'da | bu tarihten evvel alâkadar mek- teplere tebliğ edilmiş bulunacak- tır. — Dahiliye Vekili Geliyor Dahiliye Vekili Faik Öztrak, yarın şehrimize gelecektir. Ve- kül, İstanbulda birkaç gün kala- istihdam olunacaksın. ( 'amı var) cak ve bazı işler hakkında tet- kiklerde bulunacaktır. VATAN Balkan Adli Haftası Açılıyor Tüccarların S y .re Profesörlerden Bahsediliyor | Mürekkep Hey'et hik ancak teneke başına 70 kuruş Atinaya Gidecek kadar olması icap ederken bugün n Önümüzdeki ay içinde hukuk müşahede edilen fark teneke ba- m y içi h gna 160 kuruştur, a..bf_h,:d pey- ıı:;:ıs_rrl:mdsn :ı:ı;::ıkkıl bir e bul luran n P - * birkaç tacirin iştirakile kurulmuş 3:::: "ğ:':."î.“:a..’.f"""' gi- bulunan bir tröstün gerek borsa- da, gerekse borsa haricinde oyna- | CÜ birer hükak heyetinin İ tirakile bir Balkan adli haftası dığı rolden ileri gelmektedir. Bu- gün istihsal mıntakalarından cele bedilerek soğuk hava depolarına yerleştirilmiş 40 - 30 bin teneke beyaz peynir, 20 bin çuval da kaşar peyniri mevcuttur. Bazı mücaseaatın peynir — ihtiyaçlarını üzerlerine alan — Mmüteahhitlerin depo etmiş oldukları peynirler bu miktardan hariçtir. Vuku bulan gikâyetler üzerine Belediye de bu | Koordinasyon — heyeti, İstan- ” buldaki resmi inşaat işlerini tah- dit edince, Belediye, son zaman- larda bütün faaliyetini yol inşa- atile istimlâk işleri üzerine teksif etmiştir. Vali ve Belediye Reisi, hu ara- da Azapkapıdan Karaköye, Un- kapanından Aksaraya kadar de- vam eden Gazi bulvarı üzerinde- ki, Kadıköy iskelesinden Kereste- ciler çarşısının, Altıyolağzındaki Ermeni mezatlığına muttasıl ev- lerin, Eminönü ile Unkapanı ara- sında bir kısım binanın — istimlâk edilerek buralardaki yolların in- Lütfi Kırdar, bir taraftan Beledi- ye iktısat müdürünü bu — husus hakkında tahkikata memur et- miş, diğer taraftan meseleyi ihti- r komisyonuna bildirerek ko- misyonun harekete geçmesini ir- İ temiştir. Dükkân Tabelâları Değiştirilmiyor Balediyenin, esnafa kristal ta- belâlar koyma mecburiyetini (şa edilmesine başlanmasını dün yüklediği hakkında bazı gazete- alâkadarlara — emretmiştir. Bun- lerde çıkan havadis doğru değil- lardan başka Üsküdar iskele meydanı ile Üzsküdar - Beykoz zahil yolunun inşası da bunlar meyanındadır. Çucummılnrın Cezaları Tecil Edilmiyecek Ceza kanununda yapılan tadi- lâta rağmen rüşdünü idrâk etmi- gocukların iyetleri dir. Belediye, yalnız Eminönü ve Beyoğlu — mintakalarındaki ana enddelerdeki tahta — tabolâların kaldırılması —mecburiyetini koy- muştur. Vali ve Belediye Reisi lün bu hususta yün- «— Dükkân sahipleri istediği maddeden, cevizden, camdan, fayanstan, kristalden bir tabelâ asabilirler. Hal ve vaktim yerinde değildir. diyenler, ilerde asmak | yen İşartile şimdi bu tşi'tehir edebilir- | infaz dilm&mekte Td. Memleke- ler. Bu mecburiyet de bütün İs- | timizde ceza kanününun emretti- tanbul kazalarına değil, yalnız ği şartlar dahilinde cezaevleri he- Beyoğlu ve Eminönü kazalarının |nüz kurulmadığı için bu şekilde ana caddelere nâzır olan mağaza- | hareket ediliyor ve bu sebeple İs- larına tahmil edilmiştir.> tanbul mahkemelerinde mahküm — edilen çocuklar ön sekiz yaşına Dahiliye Vekâleti Kadın : Şcckinz'a iafaz mürüm e. Memurları Bir Örnek manlarından istifade etmiye baş- Tamışlardır. Giyinecekler üddeinmumilik, yaşları inlaz | çağına gelenleri toplattırmakta- Ankara, 24 - (Telefonla) . Yalnız müctim çocukların bir Dahiliye Vekâleti, kendi teşkilâ- | müddet için cezasız kalmaları, tında çalışan kadın memurların mesai zamanlarında beyaz h siyah önlükler giymelerini tâ- min etmiştir. Hikmet Bayur İki Konferans Verecek | Hali hazır |hamleler hakkında eski onların faaliyetlerini arttırmaları- na sebep olabileceği şekilde ba- zı telâkkilere yol açmıştır. Dün, 19 gün hapse mahküm olan Mehmet Olgun, evvelce de hir- sızlıktan mahküm — olmuş, fakat yaşı küçü kolduğu için mahkümi- yeti infaz edilmemiştir. cemiyetlerindeki Maarif Vekili Hikmet Bayur tarafından Ço- iki konferana verilecektir. Hik- | cukların mevkufiyetleri tecil edi met Bayurun vereceği bu konfe- | »emektedir. Bu gibi çocuklar ranslardan birincisi Cuma günü saat 17 de Üniversite konferans aalonunda, ikincisi Cumartesi gü- nu sant 15 de Şehir Tiyatrosu sa- lonunda verilecek! muhakemeleri bitirilinceye ve i- lâmları infaza verilinceye kadar tevkifhanelerde — tutulabilmekte- dirler. gibi bir kalıkaha alan bankada: - | Arkadaşlaşı başıma 25 -9:940 ——” 31 Senelik Bankacıyı Daktiloya İşaret Etmekle Suçlandırmışlar Sultanahmet birinci ceza mah- kemesinde dün Emniyet Sandı- ğında geçen karşılıklı bir hakaret ve tecavüz dâvası tetkik edildi Düvacı Şerif oğlu Sahip Şerel, suçlusu da sandığın mücevherat memurlarından İbrahimdir. Sahip Şeref, dâvasını şöyle izah ediyordu: , li konuşur. Ben hiçbir arkadaşımla vazife esnasında lâ- Übali olamadığım gibi şaka tar- zında da olsa dilimi mübalâtsız- lığa alıştırmadım. Ben sandıkta, tavsiyesi, tutarı olmuyan bir ada- mim. Bu bakımdan çok zayıfım. toplıyarzak sohbeti seven bir adam gibi adım çıkmıştır. Bu arkadaşımın mah.- küm olmasımı da gönlüm istemez. Fakat vaziyetimi kurtarmak için şikâyetimi Şakip etmek mecburi- yetindeyim. — Bu arl e zamanında bir başkasile sohbet ediyordu. O sırada müdür de ko- ridora teftiş çıkmıştı. Bunu ayakta gördü. Arkadaşım kendi- ini kurtarmak için güya benimle bir işi varmış gibi görünmek iste- Piyasa laş vazife | |di. önümden de bir münamız © Jdı. Benim hakkımda müdürdt hasıl olacak fena bir kanaati 8f7 le için kendisine yaptığının olmadığını nezaketle anlattıP Bu nezaketim, ağız dolusu küfüf” le kargılandı. Orada iş sahibi İf7 dınlar vardı. Ben arkadaşılfif (ağzını tuttum, söyletmek istemi” dim. Fakat o galiz küfürlerind? devam etti.> İ Suçlu İbrahim ise, her şeyi İT kâr etti ve mukabil bir dâva * açtığını ileri sürerek dedi kit alı baba müamelesi yaj Hâdir göden samra Sehip Şerit, aü yete bir şikâyetname verdi. BE 'nim vazile emasında kadın mt murlardan birisine işaret mi söyledi. Halbuki işaret #i söylenen daktilo, benim otuf duğum yerden görünmez. Müdi' İziyet tahkikat yaptı, kendisiti (haksız buldu ve tecziye etti.r | Hükim, iki dâvanın tevhidint karar verdi. İki tarafın da banlf memurlarından — gahitleri Onların da çağınlması için dâv? tâlik edildi. Vaziyeti Yumurta İhracatına Dün Başlandı Mevsim itibarile daha erken başlaması lâzım gelen — yumurta ihracatı Akdeniz nakliyatındaki zorluk icabı olarak gecikmiştir. Yeni ihracat ancak dünden itiba- ren bi ış sayılabilir. Dün iki firma İsviçreye iki mühim parti yumurta satmışlardır. Satılan yu- murtaların trenle - sevkedilmek iyeti karşısında ancak de- kuz bin liralık bir miktarı yükle- nerek gönderilmiştir. Koloni Malları Getiriliyor İngiliz müstemlekelerinden it- hal edilecek ve bu menşali mal- lardan Bağdada gelmiş bulunan |madeni eşyaya ait muhtelif itha- lât maddeleri pek yakında mem- leketimize getirilacektir. Bu mal- Jarın yekünu 6 bin sterlin kadar tutmaktadır. İngilizler Şimşir Aldılar Harbin başlangıcındanberi h- raç edilememiş olan şimgir gö |de ve köklerinin yeniden ihraci- na başlanmıştır. İlk parti olarak İngiltere hesabına on bin liralık mübayan edilerek yüklenmiştir. Dünkü İhracat Dün yapılan ihracat arasında Filistine kabuklu fındık, Yunanis- tana mikset, İsviçreye kum darı, Bulgaristana tuzlu — zeytin, tuzlu hamsi balığı, İsviçreye rafiska to- bumu, Yunanistana — tuzlu torik gönderilmiştir. Dünkü ihracat 45 bin lirayı bulmuştur. Bulgarlar Torik Alacak Bulgar piyasaları bu sene memleketimizden külliyetli mik- tarda taze torik ve palamut ala- caklardır. Bulgaristana her sene yalvız tuzlu olarak balık gönderil- mekte ve pek az taze ihraç edilmekte idi. Bu sene mübayaa- saksolonun sesi yükseliyordu. —a öyle, dedim, şen ol be İbra- tim. — Biraz lâtife edip onu güldür- mek istedir — Ne düşünüyorsun kara ka- de bir anahtar yok mu? dönmedi. him. Pek sıkışırsan sermayesine | — Mütettiş memurlara işaret edereki verir, çıkarsın işin içinden... | Şaytan bakışlarını, koyu ka- | lâzım.. € /— payan yarımadanın dönemecin- _—"-— de gezdiren Mepavrili, sözlerimi bir kuza sakinliği ile dinlerken, — Hayır, anahtar Mr. Valpas'dadır. Yüzlerce Portakal Satır; Alan Adam — Biz polik memuruyuz. Buraya girmek İstiyoruz. Sen- © da dün akşam — Haydi bakalım. İş başına.. Dedi. Kapıyı — Torlamak Polislerden birisi kapıyı bir omuzladı. Bir saniye sonra açıldı. ansızın bir arslan atikliği ile sç-| — Evvelk içeriye Evana girdi, arkasından John odaya daldı. — yadı. Beri tarafta eğlenen uşakla- | Masanın üzerinde duran telefon açık rTa doğru: — Çabuk ardımdan koşun.. —Bıçaklamışlar.. Zavallı adam... kalmıştı. Odanın' ar. fasında halının üzerine bir adam serilmiş, yatıyordu. Bir bakışta bunun Gimüş olduğunu farkettiler. Diye haykırarak tabanları kal- | — Güzlerila pencereyi, oradan da uzanan damları, çatı ve dırdı. Arkadaşımın aklını oynat- | bacaları tetkik ediyordu. tığına ihtimal vermedim. Tabil, — Katil buradan kaçmış olacak. Ülyasırdim. ve telâşlandım. İlk hatı- | — “Sün süme harışarak: Oyıma gelen şey bir baskına uğra- Omak ihtimali oldu. Dermansızlı. e— ——— —— | emektar memartarındandı. — Fakat bu adam kim? Valpas mı? Müfettiş başını sallıyarak cevap verdi: — Hayır, pölik müfettişi Marşmon... Skotland. Yard'ın Aobın hayretler içinde kalmıştı. Londraya tatil geçirmiye VATAN gelmiş iken, yirmi dört aaat içinde Covoat Garden mahal- y lesinde iki einayete şahit olmuştu. Türkiye — Rariç ABONEZ içla için —İ— nelib : MO0O Kr. 2700 Kr. Müfettiş Byans odanın içinde hayecanlı bir tavırla dola- l aylık 700 Kr 1410 Kr.| tiyordu. Güzlerile dört tarafı uraştırıyor, bazan durüyor, Üç aylık 400 Kr. 800 Kr.| *eara yine hatırma bir şey gelmiş gihi tekrar yürüyordu. ir aylık 1 Kr. - Bir taraftan da kesik kesik etimlelerle Joln'a bu İkinci ci- - —— ——MA Vi 'YAZAN mayet haklında bazı tafsilât veriyordu: — Tabil. Marşmon odada yalnız kalmak istedi. Hilç de doğru yapır-dı. Öldürülen adamın Valpas olduğunu bili- yordu. Valpas'ın odasında kalarak bir İp acu bulmak is- tedi. — Fakat Valpan'ı neden öldürdüler? — İşte Marşmon'un da anlamak istediği nokta ba MI ya.. Herhalda bu kure kuruya bir cinayet değildi. — İşin içinde başka bir mesele olacak. Yöha sualini tekrar ettir — Valpas'ı acaba neden öldürdüler ? — Ben me bileyim? Şimdi biz de öetelik Marşmon'u ne- den öldürdüler? Bunu da bulmak Hâzım. Sonra kaptda duran memura dönerek. — Adli tıp doktorü geldi mi? — Hayır, hentiz şimdi telafan ettik. Bvans tekrar sinirti sin'rli odar'n içinde dolaşmıya baş- dadı. Açık kalmış olan pencereden cezhant sesleri geliyor- du. Damların birisi herhaldo bir dans yerime alt idi. Uzak bir müzik sesile dana edenlerin patırtıları işitiltyordu. Onu- bant ve ölüne ohn cazdan zaten hoşlanmazdı. Bu ölü karşısmda büs- bütün sizirlerine dokundu. Arada bir; dünya ile alay eder PORTAKAL ÇEVİREN William J. MAKIN Rexzan AE. YALMAN Evans birdenbire gu sözleri söyledi: — Valpas'ı öldürmüşler, fakat soymamışlar.. Üzerinden bir portfüy içinde #pey para çıktı. Hal üzerinde duran ikinci cesedi dikkatle tetkik ediyor. dü. John yanma yaklaşarak sordu: — Acaha iki etnayeli de aynı adam mi yaptı? — Bana öyle geliyor ki, evet... Aynı adam belki de aynı kadın... John, hiç elinde ölmeyarak karşı kapıya baktı. - Burası Helen Osmoad'un dairesi Idi. Acaba kendisinin buraya tek- 'yar geldiğini ve tam kapısının karşısında bir cinayet kar- gısında bir cinayet işlendiğini kız biliyor muydu? No garip ve meş'um bir yerdi bu en numaralı dalre.. Bir akşam evvel bir adam buradan çıkmış ve derhal katledil- ve yine derkal öldü. — Berbat ve karışık bir mesele vesselkna... O aralık kapı vuruldu. İçeriye şişman, kısa boylu, telüş- gı tavırlı bir adam girdi: ü -'—ı——ıı—ı———-"m -u , — Evet dektor, esafla söylerim Ki, doğru.. İşte burada yatıyor. Zavallı Marşmon en kıymetli memurlarımızdan birl Kdi Doktor, yerde yatan cesedi müayene ottikten sonra ba- şını talıyarak: — Mahir bir ol tarafından bıçakin vurulmuş. Herhalde vurulalı bir seat bile yok. (Arkası var) (an arttırılacağı anlaşılmıştır. Bur nun da sebebi, Bulgarların piyf” samıza gönderdikleri odun kö mürlerinden birikmiş kliring b sabından beş yüz bin lira kadöf bir matlüpları olmasıdır. Bu he sap kismen taze — balıkla tesviy* (edilecekti ———i | VEFAT | Protesör Ahmet Malik ve Diş SÜ İbihi Hayrettin Zekti'nin Kayın pedti” leri ve Doktör Nuri Fehminin enlir İtesi eski yaverlerden Bosnalr BAY Nazif vefat etmiştir. Cenazesi buzüf ikindi namazından sonra Beyağıt Cü münden kaldırılarak Edirnekapısti” daki mezarlığına detnedilecektir Allah tahmet eyliye, VEFAT Beyazıt Dersâmlarından — dartafi |Tansuğ'un haremi teknik okulu mü* İdürü Atıf TTansug'un, Trabaon nafil müdürü Arif Tansuğ'un valdeleri B* yan Fitnat Tansüğ vefat — etmiştir: Cenazesi bugün Kadıköyünde Modü caddasinde (190) numaraltı evindeii kaldırılarak öğle namazı Oamanağt camlinde kılmdıktan sonra — matörl (Unkapanına nakledilip Edirnekâpi” daki alle makberesine detni hâki gufran kılmacaktır. Allâh göriki rahmet eyliye. Müddeiumumiliğe Davet İstanbulda bulunan Adliye Ve kâleti zât ilşeri müdürlüğü me* murlarından Hüsniye Çağatay'ın derhal memuriyelimize müracâ” TAEVİ 25 Eylül 1940 M YIL: ımç—ığılıs_loum 200 RUMİ : 1856 — EYLÜL: 1£ HİCRBİ: 1380 — ŞABAN: 22 VAKİT VASATİ EZAXİ GÜNEŞ : 5,50 — AAT ÖĞLE 1206 608 IKİNDİ 15,28 g27 AKŞAM. 1802 — 1200 YATSI : 1035 1 İMSAK : & 807 RADYO Bugünkü Program 7,80 Program ve saat ayarı, 739 Hafif musiki (PL), 8 Ajans haber” deri, 810 Ev kadını - Yemok Hetesi. 830 Hatif musiki devamı (PL). 12,30 Program ve sant ayarı, 12,35 vamı, 13,20 Radyo salon arkestrası. 18 Program ve saat ayarı, 18,06 Cazbant (PL), 1840 Fasıl heyeti. 1018 Kozuşma (Dış politika hâdiser leri), 19,30 Muhtelif şarkılar, 10.4$ Ajans haberleri, 20 Mühtelif şarkır lar, 20,15 Opera hakkında konuşm. 20,50 Saz eserleri, 2113 Müzik, 31.30 ,Rıd)'o Bgazetesi, 21,50 Riyaseti cüm” |hur bandosu, 22,30 Ajans haberlari (3245 Dans müziği (PL.), 23,80 Kar

Bu sayıdan diğer sayfalar: