9 Ekim 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

9 Ekim 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA ALIKAKAIIKIKIRKI ©S ua a y A . * SD AĞ OÜ © A S GA S S0 aa . a * S A AUA FYG CC U A YA U G G Ka V —— 8.10.940 SiİYASİT İCMAL ZN aK ERUERARILR Romanyadı an Askeri Yazan: M. H. ZAL evyork'dan gelen bir tek Kraf, Romanyaya Alman Fikalırı geldiğini iddia ediyor. ""—__“ diplomatik muhabiri ise h_.ı:_ıd ıdc(:: bir haberin gelmediğini, — fakat ::—l_ kuyularının — muhafazası ,Pir mikdar asker geleceğini Yor. Rumen membaları ih geleceğini inkâr etmi- Yot Fakat bunların Almanyanın mucibince Rumen or- :—- tensik maksadile gön- B İ ileri sürüyor. n * hüdise Brenner mülâkatı- BÖ ŞÜS günü cereyan etli « '" bunu daha umumi bir har byel, MeÇn başlangıcı gibi. karşıla- aa Yanlış olmaz. Bugünkü va- Bağtt Almanya ile — İtalyanın mafanlara doğru harekete geç- n . Ahtiyacını duymaları, hatı- gişttlmiyecek bir ihtimal değil- İ_:h_ memleketin bugüne ka- 8 ümidi, İngilterenin kalbine Kt ederek harbi ora eei Bunun mümkün olmadı- bir istikamette vaziyeti zor- '-h.ıd.,_"""' duymaları çok İşğütüne kadar Almanya ile '4 Balkanlarda mesele çı- cüuı,._ü yolunu tutmuşlardı. Tt gi â “kendi nizamlarını ve hüküm- ğ Mi her tarafta yürülmeğe en- Mthpıyıcüını düşünüyor- Harbin neticesini İngiltereden zorlamak za- manyaya garanti verme- ü sürülüyor. Bu garanti üdün kuzuya: «Seni ban- kimseye yedirmem> İa garanti vermesi gibi bir Bir garantinin tatbikat A geçmeni için ortada bir 'did vğ:ı.ı.ı.. bukimman H t. Eğer Romanya lit ihda ise tehdid eden kimdir? 3_':rı ihtimal olarak hatıra gelelstlerden başka bir taraf çmez. Romanyaya Alman sevkiyatı yapılmışıa Sov- için hdidinin önüne geçmek Veri Midir? Yoksa üçüzlü mih- daya hakkında herhalde güven '*îıd.ü' Sovyetleri — tehdid Şt Kuştajs Hmek ve daha cenuba sark- Biğa hazırlanmak için midir? q:ı.. bütün —bu hereket, haşyetlerde ve başka yerlerde gelecek tesirleri yokla- ua| :::_:i-. uçurulmuş bir balon )__“:'l—r aşağıya sarkmak yo- da bir karar vermezse yeise İ üğüne hükmetmek lâzımg: ü Ünkü cenuba sarkmak 'ver hesabına çok çetin ve ir macera olur. Slikel; YAt tel Almanlar Pamuk İstiyorlar Almanlar bundan bir müddet :'_*:1 serbest dövizle fındık al- & İstemişlerdi. Şimdi de pamuk İ ';"uıyııı almak istemektedir- daşılların kazşılığını da gerbest ._d"]le ödiyeceklerini bildirmek- ler, Hayvan İhracatına Karantina Konuldu in, 7 (VATAN) —« Can- h 'V ihracatcılar birliği, Cer | gf_ Vilâyetlerinden — Filistin ve .&.'n ihraç edilecek manda ve Üç gfi altı, keçi ve koyunların OŞAĞ karantinaya tâbi — tutu ı.,'.;l—u. serbestçe ihraç edi alâkadarlara bildirmiştir. ae E':hn Yazılınız| Glan ÇA Severlel, millele saygısı her Türk Kızdaya âre yazıl- '" Kızılay yurdun ee büyük dabat — edersiniz Yefkat — ocağıdır. Gahil olunuz Oraya —— VATAN —— Istanbuldaki Mülteciler Arasında Bir Reportaj ekoslovakyanın Dünyaca Meşhur İhğîyar Bir (Bedava devrüilem yapıp ge- den arkadaşımız Mihri Boll İstanbuldaki ocnebi mültecile- vi arasında bir reportaj yap- mağa memur ettik. Arkadaşı- muzın ilk yazışını aşağıya geçi- riyoruz. | | — Emin olunuz nereye gitsek, kiminle temas etsek daima Türk ruhunun bir tezahürile kar- gılaştyoruz. Bu sözleri söyliyen bir Çekös- lovak mültecisidir. -Beyoğlun bir pastahanede başbaşa vermiş, konuşuyoruz. Masamızda müli cinin karısı ve yirmi yaşlarını bir de kız var, Yüzünde tabii bir asâletin izleri okunan geniş alınlı, beyaz, pos bıyıklı. güler yüzlü ih- tiyar Çek devam ediyor: — Bu sözleri, sizi pohpohla. mak için söyliyorum, sanmayınız. Hakkınızda hakiki kaı dur. Hem bu, yalnız rim değil... Bütün diğer Çekosla- vak mültecilerden sorunuz, ayni cevabı alırsınız. Bu sırada garson kahveleri ge- tiriyor. Hem alafranga kahve de- ğil, dosdoğru bildiğimiz kahve... İhtiyar ile kadınlar «Türk kahve. si> diye ısrar ettiler, — Memleketinizde ne iş ya- pardınız? — Ben ressamım, aslen Prag- hyım, Retsmam adam nazilerden meye kaçsın, diyeceksiniz. Mülte. ciler siyasetle —uğraşan kimselar olur, değil mi> Fakat her ne mes« Jaktan olursa olsun, bir Çekosle- vak olmak itibarile memleketimin mukadderatına lâkayt kalamaz- dim. Ressamım, — evet... Fakat Aayni zamanda vatanımı esir eden- lerin düşmanıyım. İstilâ altında- ki Çekoslovakyada artık yaşa- mama imkân yoktu. Karım ile yola çıktık. Bu harp zamanı yol- culuğumuz çok yorucu geçti. Gün lerce yaya yürüdük. Alman kon- trolü altında olan memleketlerde bize suçlu muamelesi — yaptılar. Aylarca hapsolunanlarımız var. Binbir zahmetle nihayet İstanbu- la gelebildik. Fakat inanmıyacak- sınız, trenle iki günde gidilen yol üzerinde yolculuğumuz bir seneyi geçti. Zavallı karım bakınız, şim- welki halini bilenler şimdi onu ta- mıyamazlar. Biz ikimiz de ihtiya- tız. Bu kadar cefaya nasıl katlan- dık, nasıl hâlâ sağız. şaştıyorum. Kendilerini teselliye — çalışıyo- Tum: — Bu kadar üzülmeyiniz. Ben sizleri maşalla çok iyi görüyorum. Memleketiniz bir defa — esaretten kurtuldu, yine kurtulur. Yanınız- daki genç kız kendi kızınız mı? Söze ressamın karımı karıpıyor: Francalacıların Müracaati Tetkik Ediliyor Francalacıların Belediyeye mü- racaatlerinin yerinda olup olma- dığı tetkik edilmektedir. Beledi- ye İktisat Müdürü Saffet, bir mu- harririmize şu izahatı vermiştir: «— Un nihayet borşadan ge- çen bir matadır. Ve biz her on beş zünde bir borsadan aldığı- mız vasati fiyata göre francalaya naşh veriyoruz. Fakat unun ipti- dal maddesi olan buğday fiyatla- tınin hergün tahavvül etmekte ol- duğu gözönüne alınırsa un fiyat- larını da bununla beraber muka- yese etmek icap eder. Borsadan geçen bir gıda maddesinde ihti kâr yapılmasına imkân olduğunu zannetmiyorum. — Bununla bera- her lâzım gelen tetkikler yapıla- caktır.> p RADYO 8 Progrem, 5,3 Hafif müzik (PL ) 815 Ajana haterleri, &,90 Hatif mü- Zik devarar (Pi.), 9 Br kadınt « Bir mutbakta neler bulunmalı. 12.30 Program, 12.38 Mühtelif prog Tam, 1250 Ağana habarleri, — 1208 Muhtelif şarkılar, 15,20 Radyo salan orlçastrası. 14 Program, 16,03 Dank müziği (PL), 1830 Konuşma, 1845 Çöcük Baati, 1015 Çocuklar iin müzik. 19,30 Ajana haberleri, 1945 - Radyo ince saz heyeti, 20.15 Radyo gazete- Bi, 2048 Muhtelif şarkılar, 2110 Ko- İauşma, 21.25 Pasıl heyeti, 2145 Ri- | yaseticimhur bandosu, 22,30 Ajans |haberleri, 2245 Cazbant (PL). 2430 saati, 19,15 Çocuklar için müzik, 16 di ne kadar zayıf Bir sene ev- | Yazan: MİRRİ BELLİ — Hayır, bir akrabalığımız da yak. O da bizim gibi mültecidir. Annesi babası Çekoslovakyada kaldı. — Bu kadar genç bir kız ne yapıyordu da anasını babasi birakarak — memleketinden kaç: mağa mecbur oluyor? Genç kız ana lisanından başka bir dil bilmediğinden, yine güzel fransızca konuşan — ihtiyar kadın cevap veriyor: — Henüz 19 yaşında olması: Tağmen siyasi gruplarda çalıı yordu. Kaçmağı — mecbur oldu. Biniz. Fakat ismimizi ve resmimi- zi neşretmeyiniz. Memlekette ak- rabalarımız var. İşgalciler onlara fenalık ederler. Yaşlı ressam söz aldı: — İlk geldiğim gün Ayasofya: yı ziyaret etmek istedim, Yanı- ma bir veyyah rehberi yaklaştı. «Ben bir mülteciyim. Size vere. Doktor Ressamı Burada Gördüğü Muameleden Minnetle Balkediyor cek param yok.» dedim. Rehber, ancak bir Türkte bulumacak ne- zakelle şu cevabı verdi hemmiyeti vaşz? Dünya yalnız | paradan ibaret değil... Siz bir sa- İnat adamına benziyorsunuz. Bil- |diğimi size söyliyebilmek benim için bir şereftir.» |. Rehbor, mülteci bir misafir « fatile dühuliyesiz Ayasofyaya gir. mern için müdür Bay Samiye mü- racaatte bulundu. Bay Saminin, bir meslekdaş — olduğunu keşlet- İmekle — kalmadım. Pariste okuduğumuzu, müşterek tanıdıklarımız ve — alkkalarımız bulunduğunu keşfettik. Bay Sa- Jeni. sanate ait malzememin eksik olduğunu öğreninçe bana birçok |boya, bez ve bir de şasiye hediye “(etti. Kendisine ne derece minnet |borcu duydüğumu tasayvur ede- mezsiniz. Ne yazık ki bir karşılık yapacak vaziyette değilim, Bun- lar yalnız benim gördüklerim... Biraz daha konuştuktan sonra mültecilerden ayrıldım. — Sonra. dan öğrendim ki raesşam, kendi sahasında — bütün dünyaca çok meşhur bir adammış. Divyor ki: İstirahat En İyi İlâç | / Besr yerlerde, halk arasmda, ta-) haf bir telâkki vardır: Bir hastayı Göktera gösterip muayana ettirdik. ten sonra, mütlaka, hekiniln reçete y bi Hâç vermesini ve mu- ayyen bir perhiz tevsiye etmesini beklerler, Bunları yapmıyan, hasta- Tüzın: geçmesi için bazı tecbirler va tavsiyeler söylemekle iktifa eden he- kimim, hastalığı teşkin edemediğine ve hatlâ anlayışmı olduğuna — bile hükmedertler. a Bu tolâkki hiç de doğru değildir. Şüphe yektür ki, tababette hactalık- Jar için verilecek hirçak Mlâçlar v dir, Fakat yine bazı hastalık'tar oe lar ki, onlar da hastayı iz'aç eden a. İkratıları lâçla, tam ve kall bir şe- ( Yilde, geçirmiye çalışmak — beyldle İr gayrettir. Her Arızanın mutlaka rudan verilecek veya şırınga edile- vek bir. HMüçla bertaraf mümkün olamaz. Bilâkis vücut âza. sından bazdarı Üzerine soğuk, ncak tatbikat, lavman, yıkama, pansıman yapmak gibi mihanlki işlerle birçok |*kmtdarı önlemek ve izale etmek, | tirahatin en iyi bir Hâç olduğunu ka> | Pekla, kabikdir. Bu tedbirler arasın- GA istirahat, en iyi bir iHlâçtır. Hastalıkların pek çoğu için, teda- vi kitaplarının en başta — yazdıkları *" —üb— — Bugün Japonyada benmin, deri, yün kibrit gibi maddeler buhranı var dır. Hakik! deriden yapılmış bir ayak kabıyi gör bulurtünüz. Hele bensin vesika ile dağıtılıyor. Fakat bunlar. dan Japonyanın artık harde devam e- demez bir hale geldiği fikri hâaıl ol- masın. Japonlar çok — dayanıklı bir millettir. Daha kötü günlere de ta » hammüil ederler. Bugün —en büyük dertleri döviz meselesidir. İhraç ede- bilecekleri her şeyden memlekette agari bir miktar birakıyorlar. Ithal ettikleri maddeleri de bu bitmez harp yutuyor, İşte burada gördüğünüz kıt. lağın sebebi budur.. Kobedeki ilk işlerimden biri NYK Jspon vapur kumpanyasının acenta- #ma gitmek oldu. Oradaki memura Dilet almak istediğimi söyleyince can sıkıcı bir cevap aldım. Memur: — Peki, dedi. Size Şarghaydan Miı- gıra kadar bir bilet aatalım. Yalndz SİZ ecnebisiniz onun için ya Ameri- kan ya İngiliz parası vermiye mrc- bursunuz. Japan parası virebilmeniz Sçin buralı olmanız veya buralı biri. 'nin gizin biletinisi alrsası lazımıdır. Yoksa vapurda aldığım — 200 yen yanacak mıydı? Memura <Ben yine uğrarım> diyerek ayrıldım. Kobe bir- çok ecnebi seyyahların zgocit yeridir. Onun için buraya gelenlerden fazla ihtiyaçları olan senehi parasıyı iste- meleri pak tabildir. Tokyoda vüziye- tin değişik — olduğunu — umuyurum. | Hem bunu anlamak hem da Japonya- nn bu şehrini de gedrek için Tokyo- ya gilmek Üzere trene atlıdım. favsiye istirahattir. Ateşli ve gürül- fülü seyrodem hastalıklar cenasımda, hastarım exasen ayakta durmiya me- çali kalmadığından, istör — iştemes, J3P'akta istirahate merburdur. Boiki |de bu derin takatsirlik, hastaları ls. tirahate mecbur eden biyolojik — bir yefleksin meticgeldir. Fakat ayakta germiye öngel olmıyan hastalıktarın bulur ve het iste olduğu gibi bu | pek cçoğumda da istirahat, muhakkak ehemmiyetli ve üzumludur. Buna misal isterseniz, veremlilerin — sabah akşam yükselen ateşlerini rösterebi- üriz. Veremde, ataşi düşürmek için, ağızdan verilecek veya şırınga edile- cek birçok ilâçlar vardır. Fakat bu Ateşi yükselen bir veremli için en iyi ateş düşürücü Nâç, yatakta yapı- Tacak.tam bir stirahattir. Bunda ol- duğu gibi birçok hastalıklarda da is- bul etmek ve sadece istirahat etmek- İle Birçok hastalıkların tamamen iyi | olabileceklerini kahul et“ici Jazım- dir. — Dr. NURİ ERGENE Kobe ile Tekyonün arası altı yüz kilarmetre kadardır. Yolda birçok mü him şehirlerden geçiyoruz. Sanat, ti çaret merkezi olan Osaka sonna Tok- yo'nun Umant Yokohama... Japonya sanayide bir hayli ilerlemiş, hemen her geçtiğimiz şehirde fabrika baca- İlarından bir orman görüyoruz. Kır- larda da bir karış ekilmemiş yer yak. |Bütün tarlalar Sön dersce itina Je şlermiş. Trende Ingilizce bilen bir- kaç Japorla ahbaplık ediyor — istas- yonlarda ince tahta kutularda satılar, Japon yemeklerini birbirimize ikram ediyoruz. Japon trenleri gayet süratli. Saat- te yüz küometreden fazla gidiyorlar. Sonra hiç gecikenine de — rastlama- dam. Japonlar teknikte dünyanın en ileri gitmiş milletlerinden biri.. Hiç Şüphesiz bu tekniğin mühim bir kıs- Mi görpten gelmiştir. Pakat teknik mânada garpilleşme bu milleti ken- di kültüründen ve kendi an'anesin- den hemer, hiç ayırmamıştır. Saatte 130 kilemetre giden trende rastladı. ginız Japonların müdim bir Kasmı Japan zmilil kıyafetindedir. Hele ka- dınlar arasında görpli biçimi giyine- nine çok nadir rastlanır. An'aneye sadakât yalnız kıyafet- te de kalmaz. | Tekyoda bir Japan ötelinde yör- leştim. Japoa otali nasıl bir yerdir. Bize anlatayım: Bir kere ötelden içeri girerken ayakkabılarınız çıka- rır, terlikleri ayağınıza geçirirsiniz. Ötel binası küçük ve ahşaptır. Fakat tamizliğine daha Ük andan hayran olursunuz. Yatacağınız odada san- <Ne e-| İkimizin de| TÜRK - İNGİLİZ TİCARETİ Iş Beraberliğine Ait Bir Tezahür İngiliz Ticaret Gazetesi Baştan Aşağı Türkçe Bir Sayı Çıkardı (İngiliz Ticaret Gazetesi), (Britanya Sanayü) başlığı altın- da baştan aşağı türkçe hususi bir sayı çıkarmağa başlamıştır Bunun ilk nüshasında İngiliz nazırlarının ve Londra Büyük Elçimiz Tevfik Rüşdü Arasın ya- zıları vardır. Denizaşırı Ticaret Nazın B. Johnstone, bizimle olan ticarel münasebetlerine dair yazdığı bir yazıda diyor ki: «Türkiyeden — mübayaalarımı- zın arlması ve bu sütetle karşı- lıklı ticaretin inkişafa yüz tutma: ı Denizaşırı Ticaret Nazırı sıfa- tile beni ziyadesile memnun et miştir. Bu inkişafın harpten son- İta da devam edeceğini ümit ede- Tit | İngiltere, geçenlerde Türkiye- den 850.000 İngiliz lirası kayme- tinde tütün ve 1.000.000 İngiliz (Mralık kuru meyva, ceviz ve fin- dık sipariş etmiştir. Burada biz- ler hissemize düşeni yaparak Tür. kiyenin ihtiyaçlarını tatmin etmek rtusundayız. Bu hayat veya ö- lesinde harp kuvvet- lerinin acele ihtiyaçlarını tatmin etmek zaruretinden dolayı Tür- kiyenin taleplerini arzu ettiğimiz zibi karşılamamıza imkân yok- tur. Fakat emin olabilirsiniz ki bütün müşküllere Tağmen |memleket arasındaki ticareti ge- İrek şimdi, gerek istikbal için art- tırmağa mümkün alduğu kadar gayret edeceğiz.> | Büyük Elçimiz Tevfik Rüşdü Aras, yazısında şöyle diyor: İn- giliz Ticaret Gazetesi taral neşrine başlanan türkçe nüshayı İçok faydalı görürüm. Öyle ümit Vederim ki bu vadideki çalışmalar Türkiyede de geniş bir akis işte de elbirliği ile çalışmak say sinde az zamanda çok netice al- #mak müyesser olur.» İngiliz Müstemlekeler — Nazırı Lord Lloyd diyor ki: «Ticaret |dünyasında bizi Türkiyeye bağlı- yan karşılıklı hürmet ve menfaat kuvvetlendirmek husu- sunda büyük adımlar atılmıştır. Eminim ki İngiliz Ticaret Gazete- sinin türkçe nüshaları Türk - İn- giliz ticaret anlaşması ile açılan yeni kanalların inkişafında mü- him rol oynıyacaktır.» İngiliz Sanayi Federasyonu Re- isi Lord Gurdon da şunları yazı- yor: «Türkiyede dağıtmak üze- re İngiliz Ticaret gazetesinin Türk lisanile neşrinin gerek — Britanya MİHRİ'NİN DEVRİÂLEMİi Yazan: MİHRİ BELLİ Japonyada Milli Kültür ve An'ane dalya, masa, karyola namma bir yoktur. İnce dokunmuş hasır uı:;ı'- ne atılmış minderlere oturur, bir ka- rış yükseklikte bir rahlede yazar, o kur, yemek yersiniz. Yatağınız, yas tacafnız şaman yükten çıkarılır, bir yere Barilir. Benebileri hayrete düşü- ven bu tuhaf üdetler size hiç ye- Banet gelmiyor.. Değll mi? Şehirliler rin bir Wasmı müstaana halkın bü: yük bir kalmı minderlerde oturup yerde Berili yataklarda — yatmazlar mt? Japonlara başka benzer tarafla- mıMIT da vardır. Japon evinin. ab. desthana tarafı da bişim caki ab. desthanelere benzer. Şu ufak farkla ki, anlarımki daha fenni ve temizdir. Amarikada iken bazı dokterların BU hususta bisim eşki utulün daha ahi olduğumu ileri sürdüklerin! iştt- 'tim. Halbuki bizde yeni yapılar — bi- naların hemen hapsinde diğer kırım- dar gidi bu da garp medasına - uyu- yör. Pakat garp USulü kullanılmiyor. Amerikalı dokterlar bizim eski usu. n doğrulüğuna garp halkını üma edip onlara hizim söki usulü kabul ettirirlerne bisim bu gerp mukallit- leri 6 zaman ne Yaparlar diye düşü. nüyorum. Memilektte döndükten sonra biri- #ine Japonların bize olan bu benzer- Hliclerinden bahsediyordum. Bana de- öller ki: — Demek yukarı sıufları büe kar- yola, masa, sandalya gibi medeni ha- yatın icaplarmı — kabal — etmemişler ha! Öyle ise Japoclar bizden çok ge- ri bir millet,.. (Arkası var) Denizaşırı Ticaret Nazırı Harcourt Johnslone Timalâtçıları ve gerek Türk itha- |lâtçıları tarafından büyük alâka ile karşılanacağına eminim. İki memleket arasında öyle samim! ve sağlam ticar! münase- betler tesis adeceğiz ki harp bit- tikten sonra da bu işbirliğinin de- 'vam edeceği ümit olunabilecek- tir.> “İstanbulun Ucuz Et- — Yemesi Temin Edilecek Ankara, 8 (Telefonla) — Zi leti, İstanbulun et me- alisinden sevkedi- rın yol uzunluğundan kalite itbarile bozulduğu netice- sine varılmış ve buralarda soğuk hava tesisatlı depolar vücude ge- türmeğe karar vermiştir. Hayvan- lar bu depolarda kesilecek ve İs- tanbula frigorilik tesisatlı vagon- larla sevkedilecektir. Bu suretle İstanbulun daha ucuz et yemcsi imkânı hasıl olacaktır. Odun İhtikârı Şile, Ömerli ve Alemdağı ha- isinden Kadıköy ve Üsküdara tek ve çift beygirli arabalarla o- dun getirmekte olan köylüler a- Tasını ihtikâr başlamıştır. Bunlar sattıkları odunuk tartıl. masına muvafakat etmemekte ve arabalarındaki âzami bir buçuk İçeki tahmin edilen oduna maktu- mi lira istemektedirler. Bu arabaların, belediyece ta- yin edilecek yerlerde toplanıp sa- (tış yapmaları ve satışların da be- lediye zabıtasınca nezaret ve kan. trol altına alınması için teşebbüs- iflisten aldığım 402 No, Çü alelimi kaybetlim. Yenisini ala- çağımdan cekisinin hükmü yoktur. Yakup Azerbayosnlı Fransız — Tiyatrosunda KOMEDİ KISMI BU AKŞAM Saat 20,)0 da YALI UŞAĞI Leylâ il SİNEMA — TİYA San'atkâr N AŞ Okuyucut SUZAN ve M Şehcadedaşı 1- BERİ 2-SÖ an on ve üç çekiliklerine de yir- | & İFETLİEİK -Z Mobilya Olmak İstemem Yazan: B. FELEK ü stüme varmayın! Ben pek ya- kınlarından olamam. Bir kere buna mizacım müsait değil. Ben bir sallapati adamım. Abuk sabuk söylenirim. Günüm gü nüme, saatira saatime uymaz. Bugün neş'eli yarın abus olu. rzum. Herkes benim asık sura- tıma tahammül eder mi? Üstüme varmayın işte! Yaş ım. Bundan daha ya- kın olamam. — Diyeceksiniz ki ayda yılda bir selâmlaşmakla, görüşmekle, sevişmekle insan insana yaklaşamaz. Belki doğrudur. Lâkin ne bileyim? Ben bir zıpır ada« mim->Aklıma türlü türlü şeyler gelir. Meselâ; Bir adama en yakın olan şey- ler, oturduğu iskemle, üstünde yazdığı masa, uzandığı kanapa, kâğıtlarını attığı sepet ve yü- zünü sildiği peşkirdir. Bana birine yaklaş! dedikleri zaman korkuyorum ki; bu e yadan birinin yerini kapmıya- yım. Ya bir iskemle, ya bir ma- #a veya bir peşkir olmuyayım. Gülmeyin! Ben bir gatrip, bir acaip, bir tuhaf adamım. Abuk sabuk şeyler aklıma ge- lir. Adam iskemle olur mu? Adam peşkir olur mu? Adam sepet olur mu? Allah kimseye götürdüğü ka- dar vermesin! Adama herşey olur. Hem de pek kolay olur. | Adam basamak olur. Adam binek taşı olur. Adam gramofon olur. Adam paçavra olur. Adam çöp tenekesi olur. Adam çekiç olur. Adam kepaze olur, Ve daha akla gelen gelmi- yen herşey olur, Yalnız adam, adam olmak- ta zorluk çekmektedir. Ve bü- tün dert de buradadır. Allah yardımcısı olsun. TEŞEKKÜR Eşim ve babamız Salim Süslünün vefatr Golayısiyle muhtaç olduğumuz tezliyeyi ibzal eden ve cenaze törek ninde bulunmak suretile ailemize |karşı yüksek şefkat ve tâziyelerini ibraz buyuran komşu, akraba ve a- ziz dostlarımıza ayrı ayrı teşekli. re tesstürlerimiz. mâni olduğundan bu vazifamizin ifası için işba taşek- kürnamemizin mühterem gazetenizle kimsenin Hürriyet mefhumunun en parlak TURANİA movalmin ? büyük filmi ÇAVUŞ < üşürecek heyecan, dehşet ve büyük Macara filmi GUN Gül Mey'alesi ŞEHİR TİYATROSU TEMS Tepebaşı Tiyatrosunda DRAM KISMI BU AKŞAM Saat 20,30 da OTELLO Mecnun * TURAN .. Ramazana muhsus her gece: TRO—VARYETE İT ve Arkadaşları İÇE PENÇE F Varyotesi ARABIN iNTiKAMI Komedi â perde 'Yeni Varyete Canbaz ve Akrebat numaraları Bugün Matinelerden İtibaren Gedikpaşa ZÂK DOLLY BAARB Bir kadın kalbine karşı erkeklerin yaptıkları, bisal ve büyük aşk filmi

Bu sayıdan diğer sayfalar: