Sahif, A;vrupa vahdeti —- Londra'da çıkan «on dokuzuncu asır ve sonra» mecmuasından Mösyö (Briand) Avrupa mef- küresini ortaya koyduü; fakat bu hadisenin, bütün Insanların nazarını bir nümüne olarak, Muhiti Atlasinin öbür tarafın- | daki büyük cümhvriyete, Mütte- hidel Amerikaya cezbetmiş ol- | ması teesüfe şayandır. Filhakika Müttehidei Amerika cümhurt- yeti, bu husuta nümune tutul- mak için hiçte münasip olmı- yan bir memlekeltir. Bu büyük cümhuriyet, bugünkü Avrupaya müşabehet göstermedikten başka bugün orada hüküm süren çok heyecanlı nasyonalislik ile Av- rupa İiçin muzır bir misal de olacaktır. Müttehidel -Amerika cümhuriyeti ile bir müttehidei Avrupa arasında mesahal sathiye genişliği istisna edildigği halde, herhangi cihetten olursa olsun mükayese edilebilecek — bir şey yoktur. Eğer bugünkü Mütte- hidel Amerika ile Avrupa tara- fında mukayese edilecek birşey bulmak icap ederse, meselâ Macaristan gibi umum! harpten sonra tasfiye edilerek kalmış bir hükümeti göz önüne getir- mek en münasip bir hareket olur. Çünkü Amerikada da Ma- carlslanda da - bir taraftan milli terbiye diğer taraftan ırkıyet noktal nazarından - taayyün, ta- karrür tetmiş tabir caizse, stan- dardise olmuş bir millet vardır; her iki memlekette de Umuml harp vesilesile büsbütün şiddet- Tenmiş, yüksek gümrük tarifesi duvarlarile çevrilmiş mubalâğalı bir hissi millt vardır; her iki Wı kuvvetli bir Inkişaf tevessü arzusu besliyor; Mütte- hidei Amerika, lçaret ve cihan iktısadiyatını elegeçirmek istiyor. Macaristan umumi harpte kay- bettiği irkina mensup vilayet- lere doğru yürumek maksadını güdüyor. Muttehidei Amerikanın bügün bir federasyon halinde olması, daha ziyade, coğrafi vaziyet ve vüs'at iktızası olup arkl vahdete tesir lcra etmez; hakikatte Amerikanın vâsi fe- derasyonu arki tesanüt, noktai nazarından,mes'ela küçük İsviçre federasyonundan daha kuvvet- lidir. Bununla beraber şunuda itiraf etmeliyiz ki garbi- Avrupalılar Amerikaya karşı kendi arala- rındaki milliyet Ihtilâflarına rağ- men müşterek bir şeye malik olduklarını ve bu müşterek şeyi Amerikalıların alması ihtimali bulunduğunu endişe ile derkey- liyorlar. Bu “ müşterek şey , umumi ve müşterek bir Avrupalı hlssi, yahut an'anesidir. Bu müş- terek an'anesi, Romantiğue Na- tionalism — “ Romantik Milliyet- Perverlih, denilen tarihi ,hadi- senin meydana çıkmasile bir de- receye kadar zayıflamış ise de bu hissin kökleri maziye okadar derin gömülmüştür ki: büsbütün mahvolmasına imkân kalmamış- tir. Umumt sonra, Âv- rupanın bazı parçalarında hü- küm süren gayet kuüvvelli oe liyetperverliğe reğmen, bu müp- terek Avrupalılık an'anesi tlet tekrar kuvvet bulmağa başla- mıştır. Bunun sebebi de Avrupa kıt'ası dışında birtakım huvvetli müâhim insan gruplarını türe- miş olması ve bunlarla Avrupa- hlar arasindaki farkın, Avru- panın mühtelif milletler arasın- daki Farktan bile büyük olduğu- nun anlaşılmasıdır. Avrupa dı- şarısında yetişen bu yeni ve kuv- vetli gruplar kendilerini ve ken- di kıymet miyarlarını, biz. Av- rupalılarınki ile ayni seviyeye çıkarmak davasinı yürütmekte- dirler. İşte bu hakikatin keşfi çoktanberi ölmüş gibi görünen müşterek Avrupalılık his ve an'a- nesini harekete getirmiş ve Av- rupa millerine, kendilerini biri- birinden ayıran noktalar bulun- duğu gibi biribirlerine bağlıyan rabıtalar da olduğunu ihtar et- miştir. Eğer “Avrupa müttehit hü- hümetleri, fikri boş bir rüyadan ibaret değilse, bu gaye Müttehi- Amerikayı taklit ile elde edilmi- yecektir. Ancak, bir zaman ha- kiki beynelmilelciliğin seası olan ve bir gün gene olması muhtemel bulunan beynelmilel Avrupa. sa- yesinde elde edilecektir. Bu “Av- rupalılık an'anesi,, ta (Paks Ro- manana) denilip akvamın Roma İıııprrıımlııiu altında birleştiği devre kadar uzanır; hatta mazi- lerere daha ziyade uzanarak mi- lâttan beş asır evelki Yunan me- deniyetine kadar gider. Bu hissi müşterek, bu Avrupalılık an'a- nesi Roma medeniyeti müddetin- çe de uzanarak zamanımıza ğel- miştir; ve o halde dir ki: eğer ciddi surette arzu ve himmet edi- lirse gene kuvvetle canladırıla- bilir. (Devamı var) ai -.. — Müuhtelis bir. postu memu- ru mahkemerde Fatih postanesi memurların- dan Şevki efendinin muhakemesi dün Ağırcezada, icra edilmiştir. Şevki efendi, as#habı mesalihin mevduatından 300 İirasını zim- metine geçirmekle tahtı zan ve muhakemeye alınmıştır. Dünki celsede, posta müdürlüğünün ve- kili maznunun tecrim ve tecziye- #ini iIstemiş, Şevki efendi de mü- dafaasını yapmıştır. Maznun , müdafaası esnasında, 28 senelik memur bulunduğunu söylemiş , şimdiye kadar hiçbir sal — hali görülmediğini, hatla, takdirna- mesi bile olduğunu ilâve etmiş- tir. Bu hadisede de, hiç bir sun'u taksiri olmadığını, on iki saat mütemadi — çalıştığı için kafası şiştiğini, bilhassa beynelmilel rak- kamların kabulünden sonra daha ziyade müşkilâta maruz kaldığını ve bu itibarlardır ki yanılarak, rakkamları yanlış yazdığını söy- lemiştir. Şimdi, bakkallık yap- mekta olan Şevki efendi, relsin “ Sermayeyi nereden buldun?, sualine: — Dükkân bakkal dükkânı denilecek şey değil: sattıklarım üç beş parça şeyden ibaret. Reisin, “ Bu parayı ödeyecek misin 7 ,, sualine de; — Param, yahut satacak bir şeyim olsa öderim; maamafih, iadel memuriyet edersem öderim cevabını vermiştir. Müddei umu- miliğin talebi üzerine, postane müdür muavini İhsan beyin şahit sifatile mahkemeye celbi için mu- hakeme 20 Nisan, saat 18 buçu- ğa talik edilmiştir. — Mrose Macar hariciye nazırı dün geldi Macar haiciye nazırı M. Val- ko dün sabah saat dokuzu kırk geçe İstanbula gelmiş ve pek parlak sürette istikbal edelmiş- tir. Macar hariciye nazırına bu seyahatinde — refikası ve kâtibi hususileri refakt etmektedir. Sir- keci garı Türk ve Macar bayrak- larile donatılmıştı. Muhterem misafirimiz, istar- yonda hükümet namına vali ve- kili Fazlı B. ile vilâyet erkâni ve Macar sefareti erkânı tarafın- dan istikbal edilmiş, bir polis kıtası ve bir zabıtal belediye müfrezesi tarafından resmi se- lâm ifa edllml'llr, İstasyonda bulunan Macar ta- lebesi M- Valkoya bir buket ver- mişlerdir. Şehremaneti namına da Macar hariciye nazırına bir buket takdim olunmuştur. M. Valko cenapları ve refi- kaları - otomobillerle Perapalas otelinde ihzar edilen daireye na- zil olmuşlar ve bir müddet isti- rahat etmişlerdir. M. Volko refakatinde hususi kâtibi olduğu halde saat 11, 15 te vilâyete gelerek yali vekilini resmen ziyaret eylemiştir. Kendilerine pasta çay biskiyü ikram edilmiştir. Müteakiben M. Valko Perapalasa giderek öğle yemeğini orada yemiştir. Öğle- den sonra - vali - yekili Pere- palasa giderek nazır cenaplarını almışlar ve birlikte şehri şayanı temaşa yerlerini gezmişlerdir. M. Valko ve refakatinde bu- lunan zevat dün akşamki ekspres- le Ankaraya hareket etmişler- dir. Kendileri Haydarpaşa Istas- yonunda vali vekili, polis müdü- rü ile sair bir çok zevat ve Ma- car kolonisi tarafından hararet- Hi sürette teşyi olunmuştur. Muhterem msafirleri bu sabah Ankara istasyonunda — Hariciye Vekili ve Harciye erkânı tarafın- dan istikbal edileceklerdir. An- kara palasta kendilerine ihzar edi- len dairede ikamet edeceklerdir. M. Valko tik ziyaretini itde Hrciye aekiline yapacak mütea- kiben Meclis Reisini ve baş vekili ziyaret ettikten sonra vekillere kart bırakcaktır. Ayni gün Har- ciye müsteşari misafirlere ve Macar sefareti erkânına öğle ye- maği verecek ve öğleden sonra Reisicumhur Hazretleri M. Valk- koyu kabul edecektir. Akşama Macar sefiri tarafın- dan ziyafet ve balo verilecektir. M. Valkoya salı günü İsmet paşa köşklerinde öğle yemeği verile- cektir. Progama Bgöre Hariciye vekilinin refikaları Mme Valko şerefine çay ziyafeti verilecektir. M. Valko çarşanba günü avdet edecektir, — eee DrlsA 100 Lira 50 Mecidiye çalmışlar a Sultan tepe- lmdğ*A:mt efendinin evine hirziz girmiş , 100 İira ve 50 mecidiye çalmıştır. Kebapcının başına gelenler Samatyada kebabçı Hasanın evinden eşya çalınmıştır. Çay içmek istemişler Üsküdarda Cafer Tayyar”paşa- nin evinden 2 semaver, 1 halı 1 masa ortüsü, 1 lamba çalımıştır. Kğü y ererün Ekspozition'u gezmiş olan ma- dam (LA.B.) ile, madam S.D. iki mükemelat koşulmuş arabada derden tepeden konuşuyorlardi. Madam ( La.B. ) arkadaşına diyorduki: » bana hak veriniz rica ederim. Meselâ,. yanakları kıp kırmızı, güçlü ku- kuvvetli bir taşralı delikanlı hiz- metinize girmiş olsun.. Onun bayğın bakışlarına nasıl tahammül olunur? Madam ( S . D . ) cevap ver- di: Bu söylediklerinizi — kabul edemiyorum madam. Bir taşralı nede olsa taşralıdır vesselâm!.. (Arabacıyı işaret ederek) meselâ. Şu adamla kabil değil bir arada blunamam. Hatta.. onunla bir saniye konuşmağa dahi tahamül demem, Madam ( La. B. ) güldü: Ne söyleyorsunuz azizem - de- di -ne söyleyorsunuz? Zemanı- mızda zevk o kadar dar bir çen- ber içine sıkışıktırki zevallı kadın- lar ne yapacaklarını şaşırdılar. Sevimli köpeklerimizin terbiyeli maymunlarımızın vazifelerini bu- | rada söylemeğe marifetlerini say- İlân: bir hizmetci iş arıyor ! Mağa lüzummu var? İkisindende ikimizde birer tane olduğunu na- sil unutuyorsunuz?,, — O başka.. — Başka değil yokluktan icat edilmiş birer çaredir bunlar!,. ; Söylediğim o taşralı güçlü kuv- vetli genç uşağın İnsanın vücu- | dunu saran kolları arasında ke- miklerinin birbirine geçişini may- munmu yoksa köpekmi temin Araba İtalyan bulvarından ge- çiyordu. Madam ( La, B. ) sözü- nü ikmal ederken doğruluğunu tevsik etti. — Geçenlerde gazetede bir ilân gördüm;göyle bir şey; “ İlân- gilizce, Fransızca, İtalyanca bi- len bir genç kız iyi aileler içinde çalışmak arzu ediyor. Şu adrese lütfen müracaat buyurunuz . Ve Derhal mektup yazdım, erte- * gün geldi, vesikalarını yokla- dım, hepsi mükemmel, Yanımda alakoydum. Beni çok güzel soyuyor, çok güzel giyindiriyordu. Başka kız- ların ellerimi vücuduma temas edince ıçimden nefret taşardı. Bunun elleri altında mütemadi- yen okşanmak istiyordum. Yazık ki, yanımda pekaz kaldı, bir gün kapıcım yanıma gelerek gizlice dediki : — Madam polisler gelmişler bizim evi aramak istiyorlar ! Kapıcımın yüzüne bağırdım ; — Ne hakla ? Bir cinayet vak'sından bahse- diyorlar ! — Müsande ettim. Polis me- murları benden af istediler ve evimde kim varsa hepsinin salon- da toplanmasına kemrimi rica ettiler. Filhakika emir verdim kim varsa yanımıza geldiler. Adamlarımın hepsinden emindim: Kimi beni büyüten emektar bir kadının oğlu, kimi kocamın aile larının torunu idiler. Vel- hasıl hepsinin mazisi bizce ma- lumdu. 24 Mart Pazarte y Va Fransızcadan— Polisler hizmetcilerimizi ik a rar, tekrar gözden geçli , sonra benden rica ettiler. — Yanınızda başka yokmudur? ai — Bir fam dö şambrım ! Genç bir kız, şüpheniz ımdld — Rica ederiz madam onudi ' görelim! l Haber — gönderdim, salot geldi. Gelince.. j Çalyaka ettiler zayallıyı." —— Sonradan - polislerden dim, meğer benim fam dö W7 brim genç b'r kız değil, [cl".ı oğlanmış: Civar hııhqlınl' T rinde; bir cinayet yapmış, girmiş ve hapisten kaçmı; Madam (S. D) güldü. - — Garip “dedi,, nasıl oldut” anlamadınız! a$i| — Kadın olduğunu bildiği? fi için yüzüne bile dikkat etmemif” tim, fakat itiraf ederim ki © okşayan ellerinde müthiş bir sibif İ a v Araba bir apartımanın önür de durdu ve madam (Ss. İ.)ğî kadaşının elini sıkarak ve ona t? — şekkür ederek arabadan indi. — İki kadın büsbâtün ayrılırla/ ken birbirlerine malâm olmıy$” bir manada ince ince gülümtt — diler 1 ! ç Mütercimi : HALİM HÜSNÜ, — TİYATRO VE SİNEMA ea ğ q Darülbedayi 54 San'atkârlarında? — Kaçakçılar Filiminin mi ğ İ Sait bey müsameresi A ” | ğ günü akşamı Şehzadebaşında Millet tiyatrosm! İnkilâp tiyatrosu M | tarafındaf! Sanatkârları tebcilen A edilmiştir. Darülbedayi ıın'lw'? larından Hazım bey İnkılâp y rosu - küçük İsmail ve Ali !ıeyl"İ orta oyunu hey'etij, sanatk — Naşit bey Dümbüllü İsmail .f.’ Şevkı bey Covdet bey müsa: ye işlirak edeceklerdir. * Kadıköy z SÜREYYA Ka Sinemat Bugün Mari Tuna Güi'y Mumessilleri : Liya Mara ve Harri litk€ İlâveten : Birinci Napolyon (4 üncü Seri ) z x» Üsküdar Hale Sinemad? ğ Buakşam SON ÇARLAR Mumessili : MASİS Gelecek program: ğ Uçan Donanm