23 Mayıs 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

23 Mayıs 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahile 4 Haydar Rifat B.in müddei umumiye verdiği cevaplari da aynen neşr ediyoruz. * Müddei umumi beyin sözlerine birer bi- rer olarak cevap veriyorum : 1. — (Burada Rifat —Bey — diyor: Mahmut Esat B.in muhasebei amali gö- rülemez) diyorlar. Alâ! Mahmut Esat B. dava edecek, mahke- me de hüküm verecek öylemi ? Bir kerre iftira için dava uça- mazlardı. Lâyiham Ihbarname addedilince Mahmut Esat B. aleyhine takibat Icrası için tabı- atile o ihbarname meclise gitmek lâzım gelirdi... Müddei umumi Beyin fena neticelerle dolu azim hatası buradan başlıyor. Davayı açtılar, bizde koyun- muyuz? mudafaamızı - yapma- yalımmı? Mahmut Esat B. hak- kında ne yazmışsam hemen hepsi memuriyeti vazifcsine — tealluk ediyor. Zaten iddea namede bu suretle musarrah değilmi? Ceza kanununun (431)inci maddesi böyle bir memurun vazifesine tealluk eden hususatı maznuna ispat hakkı verilmiyormu? ispat edebilirsem davaları düşeceğini yazmıyormu? Mahmut Esat beyi bu mahkeme mahküm etmeye- cek, benim kendi hesabıma mü- dafaamı — yapmamı da menmi ediyor? bilâkis kanun aynen “mütecavizin — yani benim — işnat ettiği flil sakit olur. Yahut bundan dolayi aleyhine isnat olunan şahıs — yâni Mahmut Esat B.— muhakeme edilirse isnat eden şahıs hakkında dava ve ceza sakit olur, demiyor mu? Hüküm giyecek kim Burada Mahmut Esat beyin muhasebet ameline bakılacak yalınız o tahakkuk edecek cü- rümlerinden dolayi burada hü- küm giyimiyecektir. Fakat onun eürümlerinin tahakkuku netice- sinde benim aleyhimdeki davası- nın düşmesi hakkından beni niye binaen mahrüm tutmak isteyor? Lütfen bir madde gösterirler mi? Kendilerinin hiç bir zaman kanun maddesile ihticac ettiklerini gör- miyorum, ( 485, 480, 482 ) inci mad- delerde yazılı cürümlerde müte- cavizi aley - yani ,Mahmut Esat B. kendi haksız hareketile sebe- biyet vermiş ise failin cezası şu kadar indirilir , demiyorum? Ve- kilin haksız hareketleri mühase- bei ameline bakmadan, şahitler dinlenip deliller getirilmeden ha- tifden gelecek bir lisanı gaypile- mi anlaşılacak?yoksa şahsi dava- larını bu iki maddeye istinat et- tirdiklerini müddelumumi bey u- nutmuşlarmıdır? Anket meselesi 2. — Mühasebei amale bu- rada bakılamaz — tanıdığı bir meb'us olur anket yapmağa hakkı vardır. diyor. Fesöphanallah! tanımadığım bir meb'usta olur, hiçte olmaz, böyle hak ve adalet meselesi, Bu işler bir lisanı gayip ile mi anlaşılacak ? Benim anket yapmağa hakkım oldu- ğu'hangi kanunda, hangi kitapta görülmüştür ! | vekil Haydar * tanışma işimidir? Sonra benim | anket yapmağa bakkım. olduğu hangi kanunda, hangi kitapta nim anketim işte kanunun ver- diği müsaadeler dahilinde şahit dinletmek, delil göstermektir. Amme şahitleri 8, — Amme davasına dair şabitlerin istimar kabil olur. Alâ! fakat amme davasına dair şa- hitlerin istimat”kabil olurda şahsı davaya karşı olmaz mı? Lütfen şu (355) inel maddeyi okumaları münasip olur. Mahkeme reisi şahitleri ev- velden tayin eder. Maznun doğ- rudan doğruya şahit celp ve da- vet ettirmek hakkını aynı dere- cede haizdir. 1.— İzmir-Aydın şimendüfer şirketi müdirinin istimaına lüzüm yoktur, çünkü dava yoktur, di- yor. Mahmut Esat Baeye “mev- küni, nüfuzunu sui istimal etmiş- tir, dememişmiyim ? Müddel umumi kendi — iddianamesinde bunları soylemiyormu ? İşte şir- ket müdürü bunu ispat edecek- tir. Hem onun dinlenmesi, farzı muhal, kanunsuz da olsa mah- keme kararına karşı, müddei umumi tarafından söz söylemek ne demektir ? Mahkeme kararına itirazlar 5 — Bilecikte avukat — İbra- ktim B.in dinlenmesini — istemiş- tim. Mahkeme karar vermişti. Bu zat bu gün Sandıklıda ka- kim imis, evvela mahkeme ta- lebimi kabul etti, Bileciğe bir istinabe yazdı, sonra deyiştir- miş, bir daha yazmış, yanlış bir İbrahim bey dinlenmiş, bu bilmem diyor, biziim şahidimiz © değil, Sandıklıya hakim tayin olunandır diyoruz. Müddei umu- mi dava yoktur dinlenmesin di- yor. Yanlış İbrahim beyin din- lenmesine itiraz edilmemiş, doğ- rusunamı itiraz ediliyor ? Hem mahkeme kararına harşı itiraz- ları biz bu kadar sık ğörmiye alışmadık. 6 — Avukat, sabık müddei amuml — Neşet beyin — istina- besi Mudanyaya — yazıldı mı ? Neşet Bey Burusada imiş. Mu- danya mahkemesi de kendi tara- fından Buraya iâde etimniştir. Bu- na hakkı yöktür.Çünkü kendisine Ankara bu salahiyeti vermemiştir. Müddei umumi Mudanya bunu yapabilir diyor. madde göstersin. yapamaz. böyle bir hakkı yoktur diyorum, Madde isterim... Telegraf sureti 7 — Bir telgraf sureti istiyoruz Çünkü kanun bu hakkı veriyor. Müddel umumi Kadriye hanımın beraetine masruf ise peki, diyor. hayır, bu İrtişa işine müdahaleye dairdir, ve bunu Muddei umumi |bir çok esaslar kararlaştırmışlardır. bilir. Kadriye hanımın beraetine müdahaleye ait olunca peki, İrti- şaya ait olunca hayır, bunasil ka- nun, nasıl adalet olur 7 8 — Müddeiumumi Hikmet bey meselesi mevzubahis değil- dir diyor. Süall erelinde de hem mesele var, hem sorulmasına karar verilmiş, hem de sorulmuş- ! tur. Fakat Hikmet beyin başının görülmüştür. Ben avukatım, be- | taştan taşa vurulmasına mütedair olan bu süal o darbe ile hiç alâ- YARIN Kibrit Adam başına se- nevi 1220 çop! Kibrit inhisar idaresi tarafın- dan bir sene zarfında bu kibrit fabrikası inşası için Bursa ve İzmitte tetkikat yapan heyetler mesailerini —ikmal etmişlerdir. Fabrikanın İzmit vilâyeti dahilinde Çeşme köyünde yapılması hak- kındaki rapor ve karar Maliye vekâletindedir. Vekâlet bu ka- rarı tastik ettikten sonra fabrika yapılacaktır. Diğer taraftan yapılan ista- tistiklere nazaran senevi kibrit sarfiyatı İstanbulda adam başına 1220' İzmirde 1100 Edirnede 800 Mersiude 750, çöp isabet et- mektedir. " Avrupaya nazaran memleke- timizde kibrit sarfiyatı azdır. Turnig kulüp ve gazeteciler Turnig kulüp dün matbuat cemiyetine bir tezkere yazarak 30 mayısta gelecek olan murah- hasların — istikbali merasiminde gazele mümetsillerinin bulunma- sının teminini rica etmiştir. Hoş bir manzara ! Bir kaç gün evvel yağmurlu bir havada Şehremini Muhiddin bey otomobil ile Beyoğlundan geçerken kendisini gören bir zabıtai belediye memuru derhal bir kenara çekilerek — selâm durmuştur. Fakat tam memu- run durdugü noktaya — tepesin- deki bir oluktan şaril şarıl yağ- mur suları akıyormuş. Bü va- ziyeti gören Muhittin bey me- muru çagırarak büyük caddeye şarıl şarıl akan bir olugu şim- diye kadar görüp görmedigini sormuş, fakat makul bir cevap alamamış ve emanete avdetin- de vazifelerini layıkile yapma- yan bu memurlar hakkında tah- kikat yapılmasını emretmiş ve neticede vazifedar olan bir kaç memür böyle oluklara dikkat etmediklerinden tecziye edilmiş- lerdir. Evlere numara konuyor Şehremaneti ta rafından tahiri nüfus için hazirlanan yeni ev numara tabelâları hazırlanmıştır. Bir haftaya kadar bunların evle- re talikımna başlanacaktır. Patlak boru Çukur bostan civarında pat- layan Terkoz ana borularından biri ikmal edilmiştir. Emanet muavini gelmedi Bir müddettenberi Ankara- da bulunan emanet muavinlerin- den Hamit B. henüz avdet etine- miştir. n İdman şenliği Bu gün statyümde yapılıyom Maarif emini Muzaffer Beyin riyasetinde dün umum Jimnastik hocaları içtima ederek bugünkü İdman hakkında konuşmuşlar ve Eksik ekmekler Evvelki gün Fatih belediye dairesi mıntakasında — yapılan teftişat neticesinde kilodan eksik 250 ekmek müsadere edilmiştir. kadar olmıyanlara sorulmuştur. Vaziyeti tavzih ediyoruz. Müd- deiumumi bey yanlış yere soru> lürken susuyor, doğruya — göste- rilince olmaz diyor. Taktiri mah- kemeye aittir. YASAK! — — Halk hikâyesi — ** Yavaş Mehmet, “Kocapı- nar, köyünün tek katlı, basık ve kerpiç bir evinde doğmuş, o- rada yetişmiş ve büyümüştü. On yedi yaşını da bitirmiş, yiğit bir. delikanlı olmuştu.. Bir az safca ve sakin huylu olduğun- dan köyde ona Yavaş Mehmet diye “lakap, koymuşlar, takmış- lardı.. ! O, sabahleyin gün “ışirken, evden çıkar,davar damında inek- lere kepek götürür.. Sonra da boş eşeğe palan vurup değir- mene mısır üğütmeğe giderdi. Yavaş Mehmet'in Ayşe ismin- de saf ve güzel bir yavuklusu da vardı... Güzel Ayşe de Meh- met gibi gün aşığında evden yeşil bahçeye çıkar, kümesin kapısını açar, tavuklara, kaz- lara, ördeklere yulaf karışık misir atardı. Bu işi bitirince heybeleri hayvana — yükleyip *Bentbaşı, — bahçelerine elma devşirmeye — giderdi... — yavaş Mhemetin bir kız kardeşi ile bir ninesi, güzel Ayşenien de sıtma kıranından yatalak ol muş bir anası £ vardı... Ayşe, — köyün yokarı ma- hallesinde oturuyor, yavuklusu dağ doğru cihetinde “eyleniyor- du,. Mehmet ve Ayşe artık erip yetişmiş olduklarından yakında, onları birbirlerile evereceklerdi Büyük bir düğün yapılacak, mı- sır aşı ve pekmezli gözleme ile ziyafetler verilecek ve ,Koca 'pı- nar, köyü baştan başa mavzer seslerile inliyecekti. . . * Yavaş Mehmet, bir cuma günü çarşı kahvesine çıkmıştı... Bir az gezip eylenmişti. Mehmet bir ara- hık bazı sözler duyar gibi olmuştu. Çarşıda “ bir rivayetler , dönüp dolaşıyordu. Nahiye müdürünün * gandarma , sı yeşil dağlarda el uşakları, yalancı * askeri , göründuğünü “ hükümetin ,, mil: letin pek bir savaşa girdiğini söğlemiş dört bucağa haber sal- mıştı. Bu haber bir saat sürme- den koca köyü döndü dolaştı. Sradı Delikanlılar yaşlılar ve kız- lar savaş hazırlığl görmeğe, başladılar. Aradan bir hafta geçmeden “koca pınar, köyünün bütün delikanlıları — gibi Mehmet'te dağarcığını beline, çifteyi, mav- zeri omuzuna takmış, “askere gitmişti.. “car,ını başına çeken nineler, genç kızlar; kadınlar ihtiyarlar delikanlılar “iğdelik, yolundan şosaya kadar götürü- vermiş, selâmetlemiş ve onlar davulun ardına katılıp gözden irak olunca köylerine dönmüş- lerdi.. On güne varmamıştı.. Delikanlılardan sonra kızlar, kadınlarda davarları kağnılura çekmiş, sarp geçitlerden, tepe- n, coşkun derelerden ve dağ yollarından aşıp yaralı bezi ile “cephanelik, taşımaya, ulaş- tırmağa başlamışlardı. * Kızğın bir gün dağları, yer- leri ve bayırları tutuşduruyordu. Hava, dönen yuvarlanan, hu- Murdıyan ağır, sert uğultularla, infilaklarla sarsılıyordu.. Gök ve * yer cehenneme dönmüştü. Etraf Yazan : Hasan İlhami bir ateş, duman alev ve ses mebr — şeri halinde idi. Yavaş Mehmet'in alayı bir 84 geriye alınmış; koca ardındaki ormanlık ve h’.* geçitte bir iki bölük birakılmışlı Bu çetin geçidin sağ cihetii” de iki çelik damar gibi. demtif — yolu uzasniyordu.. Tunç !w bir. mülâzım yavaş uıhn" hattın yamacına götürdü.. Ont demir yolunu gösterdi ve; “— Buradan kimseyi dedi. Yavaş Mehmet, hattı beklir yordi.. Bölügün, arkadaşlarının, tunf yüzlü mülâzımın da ne yaj ; Neriye gittiklerini bilmiyordu". İki üç saattenberi hattın 97 tasına dikilmiş, bakıyordu.. Bu sırada kayalık dağın altında? bir katar dönüp gelmiş, soluyâ soluya ilerileyordu.. Yavaş Mebr met silâhini sıki sıki ellerinit arasına aldı, hattın ortasında irkildi kaldı ve bekledi.. Katâf — yaklaşmış nöbetçi yerinden ay” | rılmamışti.. Bu hafif yaralılar! yerine götüren bir sıhhiye idi.. Mehmet katarın durmadığı” nı görünce onu düşman sandı V€ tüfeğini çevirdi.. “Köyünde dâ” gdan dağa haber ulaştıran hay” kırışı ile “yasak!, diye Trenden bu ses . işitilmemit: Mehmet “geçemen ! yasakla diye bir daha bağırdı,, Loko” motif gittikçe yaklaşıyor.. Nö” betçi yerimden ayrılımıyordu : * Nihayet yavaş Mehmet in bif metre kadar yanına gediği ati da durmuş; durdurabilmiş.. Nö” betçi olduğu yerden gene ayriF — mamıştı.. Bu esnada bir. mali* ga “asker, ile tunç yüzlü genf mülâzım da oraya gelmişti.. Mülazım Mehmede yaklaştı.: Ona treni geçirmemekl e hatâ ettiğini; “yasak,ın buna şumulü olmıyacağını anlatmak onu - bİf az azarlamak istiyordu.. Birden” bire bir motosiklet sesi işitildi — Bir fen çavuşu çıkağeldi.. vt | tiren hattının bir kilometre ile” risindeki kârğir köprünün dina” maitle uçurulduğunu; hattın ka” panmış olduğunu - telaşlı telaşl! söyledi., yaralı götüren kıtıı'w' yayaş Mehmet'in beklediği ma” kasta durmasa Idi, yoluna de” vam etse idi, o dinamitle atılaf taş köprüden uçuruma uçaca$! | Genç mülâzim, nöbetçi Meb” met'in yanına gitti... Muhabbetle ellerini sıktı... * t *« Savaş bitmişti.. yavaş Meb” met “gayrık, köyüne dönüyotr” — du... O kolunun birini cephed* birakmış; gösüne bir madalya t4” »Koca pımar, köyünün M bahçelerinden doğru şusaya bakti ve bir kadınla, bir ukı'?lı gusa” dan geçtiklerini, yürüdüklerini gördü... Birinin omuzunda bir ©* rak; birinin elinde bir çekiç vard! »<. Savaş bitmişti... <4 Biri demir döğmeğe, öbürü başak biçmeğe gidiyorlardı....

Bu sayıdan diğer sayfalar: