22 Mayıs 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

22 Mayıs 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 Buhran Etrafında Teviller (Başmakaleden devam) işler başarılmış - olabilirdi. Bu uzun zaman zarfında, Hükumet te, fırka da ancak siyasi vaziyetini kurtarmağa çalışmaktan başka bir şey yapmış değildir. Aksi iddia edilebilir mi? İkinect sddiaya, Türkiye- nin buhrandan en az müte- essir olduğu iddiasına ge- lince: Bunu — lakırdıdan ziyade, gümrük, İlman, şi- mendifer nakliye istatistikleri göstermeğe kifayet — eder. Ayrıca, büyük Türk tücca- rın — hususi — vaziyetlerini iIşhada lüzum yoktur. Büyük tüccarın vaziyeti karşısında, müstahsillerin uğradığı felâ. ket memleketin her tara- fında kendisini göstermiştir. Şimdiye kadar, Türkiye- nin istihsal —eşyası, başlı- başına birer servet teşkil ediyordu. Hububat, ağnam, tütün, Üüzüm, incir, zeytin, &h Sanayi — bunlardan sonrA gelir. Gürülüyor ki, istihsalimiz topraktan gelir iptidal —mevattır. Harice gider, mamü! istihlâk eşya- sile mübadele kıymeti vazi- fesini görür. Şu ziraat şube- lerinden her biri ayrı ayrı ne haldedir? Ve buhrandan ne derece müteessir. olmuş- tur? Kat'iyyetle iddia oluna- bilir ki, Hükümet o vaziyeti tesbit eder kat'i istatistiklere bile malik değildir. Ne istih- sal ettiğini, bunların dünya- nın hangi tarafına ne süretle sevkedildiğini lâyıkı veçhile rakkam — halinde bulundurmuyan bir Hükü- mete, ne büyük —mes'u- liyetler teveccüh edeceği, çok kolaylıkla — kestirilebi lir. Hükümetin her şeyi ken- di haline bırakmış olması yüzünden bilgisizliği, buhran- daki mes'uliyetini ağırlaştı- rıcı mevattandır. Hükümet Razeteleri istedikleri kadar aksini iddia ededursunlar. Köylünün sıkıntı çekmediği iddiaları ise: Hakikati söy- Üyenlerin “Ruhlarında te- vehhüm edilen sefaletten, ziyade Türk — köylüsünün ikip biçimeği terkettirecek kadar yakalarına — sarılan hakiki sefaletin kendisinden kuvvet almaktadır. Keseleri dolu, karınları tok ve sırtları pek, ziyade pek. Olanlar Türk köylüsü- nün buhrandan müteeesir olmadığını, tefah içinde ya- şamakta bulundukları istih- zasını — savurabilmekte — el- bette muhtardılar. Keşki hakikat öyle olsaydı. Evvelki;gür, Hükümet ga- zetelerinde maruf Türk ik- tısatçılarından bir — banka müdürünün buhrana dair üç beş satırlık beyanatı çık- mışt. Bu zat aynen şöyle diyordu: İktisadi buhranı, geçen sene bu mevsimde bütün şiddetile anlamış — bulu- nuyorduk.Şimdi alıştık(?!) Benim nokitai nazarıma göre'buhran, devam edi- yor, dahada edecektir. Bu beyatın, şimdi alıştık kısmına hiç diyecek yoktur. Şuhalde, şikâyet edenler beyhüde çırpinıp didiniyor- lar demek oluyor. Mademki yüksek tabaka buhranın ne olduğunu hissetmedeu alış- mıştır, 6 halde: — Allah selâmet versin Top çeken beygirlere... ARİF ORUÇ GUÜNÜL Garç meraraameaa ÖUZTLANLE BETEN X) K ae vi Gn ea zame GraRE YNU TZ BC GY DeD SAt ) i CaT G DA AA ae aa ; MaCeK e KNN TaRaReN aG SUU KEMARİ. TEKAR o serecaSEK aN marıraı VAKRASFI < Bu çok hazin bir hâdisedir! - Bir biçare işsiz kendi kendini Dün sabah Pangaltıda | Karnik isminde biri kendi- sini iple evinin tavanına asarak intihar etmiştir. Bu feci intihaç hakkın- da almış olduğum malümatı bildiriyorum,. Curcunacı Karnik Pangaltıda Elmadağı caddasi Bayı sokağında 20 numaralı hanede oturan 40 yaşlarında marangoz Karnik Adapazarlı olup bundan ©on dört sene evvel şehrimize gelerek yerleşmiştir. Bu adam muhitinde ken- disini sevdirmiş ye Curcuna- cı Karnik namını da kazan- aP. İşte dün, bu adamın halini gören komşuları ce- , Mes'ele Gene Alevlendi (Birinci sahifeden devam) tevhidi noktal nazarını mü- dafaa ediyorlar. Onlarca: *“Muhtelif Ticaret —ve Sanayi meslekleri menaafii ile odaların şahsiyeti mane- viye ve hukukiyesi zıt değil- dir. Ticaret ve anayi odola- rının ayrı olması için ikt- sadi bir zaruret yoktur. Bi- lâkis mesleki mali ve mad- di mahzurlar vardır. Esasen dünyanın ekser memleket- lerinde ticaret ve sanayi ©- daları müttehit vaziyettedir. İngiliz, Fransız, Ameri- kan, Alman ve Avusturya ticaret sistemleri de mütte- bit tarzı âmirdir. Yalnız İtalyada ticaret sanayi ve ziraat odaları bir aradadır. ve iktısat odaları ünvanını alıyorlar. - Fakat memleketimizde iktısat odalarına ne lüzum vardır ve ne de bir faide melhuzdur: Bundan maada hususi mahiyette olarak, cemiyet ve birlik tarzında müewe- ler de vücude - getirilebilir. Zaten sanayi erbabı iyi ve ucuz mal — yetiştirmeğe çalışırlarken, tüccarlar da bunları dahil ve hariç pi- yasalarında satmak husu- sunda sarfı mesal ediyorlar. Demek ki her iki sınıf ara- sında —zaruri bir rabıta ve ahenk vardır. Vaziyet böyle iken Tica- ret odasındaki heyeti idare azalarının hepsi - tüccardır. Halbuki bu hal sanayicileri teemmüle — sevkediyor ve bilhassa Adana, İzmir ve İsanbul odalarındaki heyeti idare azalarının münasi ten tüccar ve sanayici ol- masını istiyorlar., Ankarada toplanan sa- nayi — kongresinde de bu yolda —mukarrerat — ittihaz edilmişti. Şimdi sanayiciler kongre mukarreratının tatbiki hak- kında yeniden teşebbüsata girişmişler ve İktisat vekâ letine müracaat etmişler- dir. idam etti! sedin başına - toplanmış. — Rahmet olsun canına diyerek — ağlaşmışlardır. Karnik kimdir? Karnik ağa, 40 yaşların da usta bir marangozdur. Kendisinin madam Nektar isminde 30 yaşlarında zev- cesile (Kirkor,0 Artin na- mında iki küçük çocuğu vardır. İstanbula gelip bir müd- det çalıştıktan sonra kendi- sine güzel bir ev yaparak çoluk ve çocuğu ile geçin- meğe başlamıştır. Fakat Karnik günün bi- rinde Işşiz kalmıştır. Öteye baş berive baş vurmuş; Ge ne iş bulamamıştır. İşsizlik Bunun üzerine seyyar esnaflığa — teşebbüs etmiş, fakat buna da muvaffak olamamıştır. Aradan günler geçmiş, nihayet gene işine başlamıştır. Fakat, bu sırada da asabi hastalığa düçar ol- muştur. İşte bu hastalığın te- * tesiri altında kendisini asarak kurtulmak çaresini hişset- miş ve dün sabahta asmıp tır. Ve bunu bizzat zevcesi madam Nektardan dinleye- lim : Karısı ne diyor. Evvelki gün, yani ça- yımızı — içiyorduk. Karmilk: ağa: — Nektar, işim de var ama bu, gün rahatsızım, gitmiyeceğim, dedi. Bende : — O halde ne için kalk- tın? Yat istirahat — etsene dedim. — Yatmıyacağım — ço- cukları alıp, şöyle bir dola- şacağım, dedi. Bunun üzerine öğle ol muştu, çocukları alıp de- Taşmağa çıktı. Akşam ye- meği yedik Karnik yemedi. Kahve sürüp pişirmiştim. verdim: Hatır için — Bunu bile canım iste- miyor, fakat hatırın için içeyim, Dedi ve uzun bir ©f çekerek alup içti. Bunun üzerine: Ne var? Neye of çektin, dedimse de ceyap vermedi. Son sevgi ş Kahvesini içtikten sonra, çocukları yanına alıp öpme- &e ve okşamağa başladı. Bu hal bana dokunmuştu. Fakat bir şey anlamadığım için: Ne oluyorsuün Karnik bu geee sende bir şey var söylemiyorsun. Dedim. Tekrar: — Hiç falan, diyerek odasına yatmağa çıktı. Vakit geç olduğundan biz de çıktik O, Kirkorla; bende, Artinle yatmıştım. Aradan biriki saat geçmişti uyandım. Bir de baktım, Karnikte uyan- | Dedim. mış, pençere kenarında otu- ruyordu. — 'Ne için yatmıyorsun? — Canım sıkılıyor, » ha- vada sıcak, uykumu getir. miyor. Dedi, Bunun üzerine o min- derde bende yatakta birf az daha konuştuk. Sonra kalktı ve yattı. O ara üzerime bir gaflet gelmişti. bir saniye zarfında gözlerimi kapar ka- pamaz uyuyu vermişim. Sabah Sabahleyin uyandım ya- tağa baktım Karnik yok, kalkmiş diyerek fırladım ve aşağa indim. Henüz daha merdivenlerden — iniyordum — Ah,.. Karnik diyerek yukarıya kaçmak istedim. Fakat o ara nasılsa yine in- miş ve yanına gitmiştim. Bir de baktımhi asılı olan adam kocam Karnikti acı bir fer- yat kopardıktan sonra ba- yılmışım. O sıra, feryadımı işiten komşular gelerek Polise ha. ber vermiş ve beni ayıltmış- lardır. Gözümü açtığım zaman zavallı kocam Karniği boy- nu ipten morarmış rengi de kül gibi sararmış bir halde buldum. A, S Ajanslarla mil-! lete tebliğ (Brinci sahifeden devam ) kibi dava ederek bidayeten temyizen tastikten hakkını kazandıktan sonra elinde ilân olmıyan bir adamın icra dairesinde maruz kala- cağı Merasime tâbi tutuk ması da sızıltıyı mucip olu- yordu. Mer'i kanun hacizde ihbar esasını kabul etmiştir. Bu da medyunun mal kaçır- masını intaç ediyordu. Yeni kanun bu usulü de kaldır- mıştır. Yendi kanun ile ka- bul edilen tadilatın anah- tarları bunlardır. Encümenimiz yeni ka- nun İâyıhasını bu içtima devresi ndeheyeti umumiye- ye vermeğe Mmüzakere ve kabulünün teminine) çalışa- caktır. At AY eR ea Seyrisefain ve vapurcular arasında (Birinci sahifeden devam) yerlerine muntazam içme mahalleri de yaptırdık. Ya- lova her türlü konforu haiz bir sanateryöm haline gel- miştir. Vaziyeti maliyeleri Avrupaya seyyahat etme- ğe Mmüzsajt olan ve olmıyan- lar için de Yalova tercih edilir bir cennet halini ikti- sap etmiştir. Yalova bugün için Avrupada mevcut bütün kaplıcalı şehirlerden farksız ve bazılarından daha çok asridir. Yalova “her hangi bir ecnebi karşısında yüzü- | müzü ağartacak kadar mü- | kemmel bir şehir halinde- dir., geee Yunan sporcu- . ları geldi (Birinci sahifeden devam) Daha vapurun muvasa- lat vaktinden iki saat evve- Hindea Galata rıhtiımi Yu- nan şampiyonunu görmeğe gelenlerle dolmağa başla- mişti. Saat dörtte İzmir vapuru Sarayburnu açıklarından »gö- züktü. Herkes telâşta. Gemi şamandıraya bağ- landı. Alâkadarlar misafir- lerini karşılamak için motörle gemiye gittiler. Misaflrlerimize Galata- saray ve Fenerbahçe kor- delalarile süslenmiş bir bu- ket - verildi. Nutuklar — söylendikten sonra misafirlerimiz motör- lerle Galata rıhtımına çı- karak doğruca - otellerine gittiler, Gelen futbolcülar 20 ki- şiden mürekkeptir. 150 ki- şilik bir seyirci kafilesi sporculara refakat etmekte- dir. Olimpiyakos takımı ile ilk Iimtihanı Fenerbahçe takımımız — yapacaktır. Bu maç içün her iki tarafa da fazla ehemmiyet vermek- tedir. Bundan evvel şehrimize gelen Selânik şampiyonu Orisle — Fenerbahçe — takı- munız 2-2 berabere kalmıştı. Bu netice üzerine Fenerliler bir revanş maçı teklif etmişlerse de nkabul edilmemiştir. İşte. Fenerliler Arisle al- dıkları neticeyi bugün Olim- piyakosa karşı Iyi bir netice almak için çalışacaklar ve hakikaten bir şanısızlık ese- ri olerak Arisle berabere ikaldıklarını Yunanistan şampiyonuna — inandıracak- lardır. Bunun için Fenerliler bu maça son bir hafta zarfında iyi çalışmış olarak ve mu- hakkâakikazanmak için bu- gün sahaya çıkacaklardır. Buna mukabil Yunan şampiyonunun da, — Arisin aldığı neticenin — dununda bir netice almamak için ça- lışacağı hiç şüphesizdir. İşte bunun içindir ki Fe- nerliler bu gün çetin bir im- Hhanla karşılaşacaklardır. Bir lâbze düşünelim. Aca- ba bugünkü maçı kim kaza- nacak? Yekten bir fikir yürütmek kehanet 'olur. Bu sualin ce- vabını -bugünkü maçın neti- gesini verecektir. Biz bu ne- ticeyi bekleyelim. Yunanistan şampiyonuna dair âlınan haberler malüm. Forvet dört kardeşlerle kuv- vetli bir cephe arzediyor- muş. Haf bek biraz zayıfmış. Beklere ise vasat deni- liyor. Fâkat bu takımın aksayan yerleri diğer takım- larla takviye edildiği mu- hakkaktır. Yunanlılara mukabil Fe- çeyi bu gün gene ayni kudrosile göreceğiz. Kalede — Natık bek hattında Hüsnü, Ziya; haf- bekte Cevat, Sadi, t forvettel Niyazi, Allm,' Zeki, Fenerbahçenin azamii kuvvetini gösterir. Bu şekilde çıkacak takım- dan ümitvar olmamak kabil | değildir. Yeterki bu onbir. kıy- metli gençlerimiz bu gün ö Haklıtelâş —— Ve endişeler Başladı (Birinci sayfadan devam) »kabil olmadığından onlari #kontrol edeceğiz Türklere Ateshilât görteriniz. Neticede | bizler gene biz Türkler kaim * olacağız., Bunlar bir takım 'temennilerden ibaret kala- caktır. Kambiyo mürakabe he- yeti gibi mallarımızı istan- dartize etmek ve nezaret etmek için bitaraf bir heyet tarafından kontrol edilecek- tir deseler bi!'e bir dereceye kadar su kaldırırdı. Anlaşılıyor ki İş banka- sının Kortun zede Murat.B., Şerif zade Süreyya, Ak Os- man İzzet Beyler gibi bazı şerikler de salarak temin edeceği bu şirket fırka kuv- veti, binaenaleyh — siyasi tesir altında bulunacaktır. Bu zevatın -şahsiyetleri mevzuubahis değil, fakat hiç birisi ihracatçı değildir. Ak Osman İzzet B. ise ayni za- manda mebustur. Takarrür eden şekle naza- ran İş bankası (250) bin, bu zavat ta (250)bin lira serma- ye koyacaklar ve resmen kontrol hakkı da alıyarlar. Fakat bir kalem yumur- tayı ele alalim: Yumurta bir günde İstanbula kırk taraf- tan geldiği , gibi ayni günde Avrupaya — hareket'edecek muhtelif vapurlara yüklenir. Bu malı kontrol etmek lâzım gelse kaç mütehassıs lâzım? Bunları — Türk olması lâzım gelirse nerede ve nasıl kont- rol edebilir? Zira sandıkları Haçmak bozmak — demektir. Kabildeğildir. Ayni vapur kaçırıldığı gibi 6 mal üç dört gün kaldımı — mahyoldu de- mektir. Binaenaleyh altından ne çıkacaktır? Siz çalışacaksınız malınızı |harice sevkedebil- mekiçin — bu füzuli şirkete (Sorma ver) parası vermek lâzım ki ve tamgasını koyacak ve mal dışarıya gidecektir. Avrupa sermayesi - naza mütehammil değildi. Be- gendiği memleketi - tercih eder. Ve nasıl Pire bugün Triyestenin işlek İlmanı ol- du ise, İstanbulumuzu mah- vetti ise iktisaden can çe- kişen birkaç serbest erbabı tüccarımız da ortadan kalb kacaktır. Tehlike bizce ciddidir. lâzım gelen enerjiyi sarfet- sinler. Bu günkü ve Pazar gün- ,kü maçları Bulgar federar- yonuna mensup bir bitaraf hakem idare edecektir. Buda gösteriyorki Yu- nanlılarla yapılacak maçlar çok mühim olacaktır. Yumanistandan gelen sr- yürcilere mıktarından da bu netice pek kolaylıkla anla- şılır. Bügün Fenerbahçe kulü- bümüzden parlak >bir mu- zâfferiyet bekleriz. y M. Kaçef de geldi Buğünküflve Pazar gün- Kü maçları idare edecek olan 'Bülgar federasyonunz mensup M. Kaçef dünkü konvansiyonelle —şehrimiye ,gelmiş ve Garda sporcular tarafından hararetle istikbal edilmiştir. t #i /

Bu sayıdan diğer sayfalar: