1 Ocak 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

1 Ocak 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birleşik Amerika Sosyal Devlet'i kurmak yolunda * Amerikalı vatandaşlar bu maksat için hürriyetlerinden fedakârlık edecekler mi ? VWashington, — (Hususi — muhabi. rimiz G.A, bildiriyor) — “Roosevelt devri ile Truman . devri arasındaki fark güdür: Roosevelt bizi ağır ağır #osyalizme alıştırıyordu, 'Truman ise bizi göz karartan bir hızla monyaliz. me #ürüklüyor,. Amerikada — Cum. huriyetçi Partinin İç politika görüşü bu kelimlerle ifade edilebilir, Hayi» katen bu parti, süratle değişen dün. ya ahvali karşısında, çok — müphem, Olan programına vuzüh vermiyecek Olursa, gelecek iki seçimde, Sosyal Demokratlar - tarafından — tamamen yıkılır gider. Çünkü Demokratlarla ideolojilerinin zaferi, halk kütleleri. 'ni gittikçe sarmaktadır. Bunlardan bir ikisini kısaca anla- talım: 8 kasımda yapılan ara seçim. lerde, Demokratların — ilân — ettiği “Welfare State, programı büyük bir Hafer kazandı. — 16 kasimda New« Yarkt'un, zararla çalışan münakalat işletmelerinin 40,000 memurunu tem- yeniden seçilen Birinci Belediye Re« İsi Demokrat O'Dwyer'in, sendikalar #ayesinde seçimi kazandığını ve bu Atibarla Sosyal Devletin. tes kındaki vaadini yerine getirmek mec- Büriyetinde — olduğunu Iddia ediyor. u, Aynı zamanda, — Çelik İşçileri ndikası, uzünca bir grevden Bön- Ta, her müessene ile yeni mükavele- der akdettiler. Bu mükavelelere gö Te her İşci muayyen müddet çalışmı olmak gartiyle 65 yaşına vardığı ta. Man ayda asgari 100 dolarlık bir te- Kait Omaaşına hak — kazanacaktır. (Bunun Üzerine çelik fiati ton başı: DA 4 dölar yükselmiş . ve Batı Al- Manya çelikleri Amerikan piyasa- sında rekabet edilebilecek vezaylete Birmiştir.) Bu arada işçilerden yalnız bir kıs- mina 100 dolar tekaldiye hakkı ve- rilmesinin, vatandaşlar — #rasındaki Müsavatı İhlâl ettiğini protesto eden, Adlrazlar yükseldi. - Bu tekalidiyeler Biçin işçiye inhisar etsin? — Bosyal devlette — bütün vatandaşlar ” kanun Karşısında müsavi değil mi? Şuhal: e bütün Amerikan / vatandaşlarına 100 dolarlık bir tekaüdiye bağlamak Tazımdır. Bü talepler dalgası, “Beki Ameri- Kalı,, tipini hayrette bırakmaktadır. Çünkü bu yüzden kendi yumruğuna Büvenen, hür ve bilhasa — devlete Bağlı olmayan insan tipi — ortadan kalkmaktadır. Bununla beraber, bu Ankipaf, ferdi. gittikçe eriterek İra- desizleştiren Ve cemiyeti — sevk ve idare eden tesanüde gitgide kuvvet veren hâdisenin ancak bir safhası: dır. Çünkü Ameriğa, liberal düşün. celere göre, kendi #osyalizmini ya Tatmak yolundadır. Vakaa Big Bu. Sinesa (Büyük teşebbüs) adamları yerlerinden atılmıyor, fakat Ameri- kalılar bunların yanında daha- da) başka “büyük,, adamlar - arıyorlar. Şimdi müterizler şöyle düşünüyor: Memlekette, piyasaya — çıkarılacak kömür miktarı hakkındaki — karar| galâhiyeti, hudutsuz hâkimiyetle iş gören sendika şefinin elindetir. O- caklarla işçi aramındaki mukaveleler-| de, işçiye ancak “muktedir,, ve - “ise tekli, olduğu takdirde ocağa İnmek| mükellefiyetini / yükleyen — maddeler| Mmevcutur, Kömür istihaaj aahasında, 1Ş verenin müdahale hakkı için bile glddetli / çekişmeler yapılmaktadır. Vaktiyle büyük teşebbüse karşı çı: Karılmış olan anti-tröst kanununun| Şimdi de büyük sendika “tröstleri,ne) karşı tatbikl istenmektedir. Memle-, ket ve ekonomisi bu hale gelmiştir. Böyle bir memlekette, “Free Enter-i prise,, (Serbest teşebbüs) mefhumu. 'nun mânası var midir? Halbuki “Big Busineaa, Labour,, sarayları arasında, her iki- #ini de gölgede bırakan “Big Gövern. ment - Topyekün Devlet,, — heyuli yükselmektedir. Halbuki gimdiye ka- Gar Amerikada “Devlet,,, pek te faz. Ja hürmete Jâyık bir mücssese sayıl. Miyordu. Devlete âdeta Jüzumlü bir| “dert,, nazariyle bakılmış ve Devle. tin mukabil. taleplerini — karşılamak için, devletten hiç bir gey istememek yoluna gidilmişti. Şimdi, ayni devlet ihhat servisini kurmak için muka- bil taleplerini açmak — yolundadır Devlet bunu yalnız vergi arttırmakla, yapmıyor. 20 nci asrın ikinci yar zun başladığı şu sıralarda Vatandağı asıl gimdi "kavramağa,, başlıyor. General Bisenhower, hudutsüz. bir iyet havası ve hayatını tek meşakkat içerisinde kür- Mağı ideal ittihaz etmiş olan hür A- merikalının yerine, devletin tayin et tiği hayat tarzı içinde, istirahat ve) gelir özleyen yeni bir Amerikalı tipi-, min doğmakta olduğunu esefle mü-) gahede etmektedir. İşte şimdi Cun huriyetçiler Amerikalıları, 150 mil yön Cindani kavrıyara — tescil — vel onlara emin bir “yarın, temin eder- ken öbür gün de belki istediği yola| Ürükleyen, , herhalde Amerikanın vaktiyle tek ideali olan serbest te- gebbüsü zayıflatarak yoketmeğe ç: lişan muazzam bir devlet mekaniz. masını kabül edip — etmiyeceklerini gelecek Üç yıl içerisinde yapılan S çimlerde soracaklardım. New-York husu: (Hususl muhabirimiz 'den telgraflay — Bir. deşmiş Milletler 'Teşkilâtının — Lake, Bucceaa'deki çalışmaları — sona. erer ermen, istatistikçiler hemen faaliye- oplantıların idari mas- bilançolar tertip hesaplar — çıkarmağa lardır. insanlar, haşlamı Sokaktaki belki pek fazla alâkadar / olmazlar, istatiştiklerle Fakat kendilerine / “Birleşmiş Mil- detler Teşkilatı, acaba gu fakir dün- yaya çok mu pahalıya mal oluyor?,, sorulduğu zamı rih olarak cevap Verebilmek için, meselenin içyüzünü öğrenmeyi eibette isterler, Lake Succes'deki sekreterlik bü- rosunün çalışmalarından çıkan ne- tice şudur ki, milletlerarası toplan. tıların maddi bakımdan müvaffaki- yetli olması için üç şeye şiddetle ih- Tiyaç vardır: Dolar, beyaz kâğıt ve portakal suyu... Bir fikir vermek üs zere şu rakamları zikredelim: Bir- deşmiş Milletlerin son toplantı devre bu teşkilâta 1 milyon 180 bin do Jara mal olmuştur ve bunun 400 bin| doları neşriyat İşlerine sartedilmiş. tir, Kiralanan otomobüler ve hu Susİ elbiseler giydilirilmiş — şoförler de bütçe Üzerine ağır şekilde tesir, etmektedir. Zira — New-York otell riyle Birleşmiş Mülletler toplantısı nin yapıldığı yer arasında 30 kilo. metrelik bir mesafe - vardır. ve bir çok delegeler günde iki hattâ üç de- fa buralarda mekik / dokümaktadır. Muvakkat olarak tutülan persone- lin masrafı ve uzak memleketlerden gelen deleğelerin yol harçlıkları da, mühim bir yeküna varmaktadır. Bu teşkilât, delegeleri, gazet cileri ve halkı olan bitenden haber- dar etmek ve bütün dünyadaki istih- barat merkeslerine Lake Buccess ve Flushing Meadow'dan malümat ver- mek için, vasati olarak günde 2 mil yon yaprak büyük boyda kAğıt har- Camıştır. Bir delege tarafından kür- güde Verilen bir aaatlik nutuk, önu tercüme ve tefsir etmek, plâğa al- Mmak, Tadyoda — neşretmek, tabi. ve tevmll ile meşgul olmak Üzere, sek- zeterlik memurlarının — büroda tam, 388 aat çalışmalarını icap ettirmek. tedir. Artık 87 umumi celse ve 500 Gen fazla komlayon celsesi akteden bütün bir toplantı. devresi esnasın- da teşkilâtın idari tarafı için ne ka- dar mesal / sarfedildiğini — tasavvur 'etmek güç değildir. Delegeler de biztat, haftada 100 sa- 'at hesabiyle 19 hafta durmadan ça- Jıştılar. Diplomatlar için haftada 40 zant mesalden bahsedildiğini kimse düymadı. Fakat hiç olmazsa delege- ler bir bakıma memnundurlar: Zira kendilerini, bu müddet zarfında bir milletlerarası toplantı için rekor teş- kil eden ceman 112 bin - seyircinin dinlediğini görmüşlerdir. Tabli, bu derece bol JAf saj herkesin — susamasına — sebep oldu: Bu yüzden bir toplantı — devresinde 3200 litre portakal suyu, 1100 kasa Kazoz ve koka-kola (hususi madde le yapılan bir nevi şekersiz gazoz), ayrıca 320 kasa bira, sadece 90 ka- ağı meseleler ve muhabir mektupları | muhabirimiz bildiriyor Birleşmiş Milletler çok mu müsrif bir teşkilâttır? 70 gün devam eden Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısında, neşriyat için 400 bin dolar harcanmış, ayrıca günde 2 milyon yaprak beyaz kâğıt ve 3.200 Jitre portakal suyu - sarfedilmiştir di. *0 gün zarfında 500 bin kap ye- mek yendi. Bü yemekler, bir nevi A merikan — usülü — kahve-gasinolarda yenmiştir. -Orada, delege veya me- mur, herkek texgâh Önüne sıralanır, elindeki tepsiyi bir ray üntünde kay- dırarak seçtiği yemekleri çabucak a. ve masasına götürüp yer, Bon İş olarak bu tepkilât, gelecek gene İçin muazkam sekretelik maki. garklarını daha kolaylıkla dön: dürmek Üzere Tüzümlü olan krediyi Teye koymuş Ve kabul etmiştir. Bu. güretle 1080 genosi bütçesi, 4D mile yon 641 bin 778 dolar Glarak tesbit edilmiştir ki, bunun 8 milyon doları 'en #on dakikada Kudüsün Milletlere arası idare maarafı diye ayrılmıştır.| Bu rakamlar acaba pek mi fazladır? Bğer yeni bir dünya ihtilâfı çıkar ve Birleşmiş Mületler TTeşkilâtı, andece para, gayret ve Jâkırdı bir. müer vetr Eğer bu. tepkilât, #ulh temin eder ve Önümüzdeki we ne dünya bir rahatlığa kavuşursa; Hayır, Birleşmiş Milletler delegeleri, mil- letlerarası sahnede yeni bir roj öy namağa hazırlanan başkanları Carlo Romulo'yu orada birakarak dağil- mışlardır. Beki bir gazete sahibi o. Jdan ve harpte generallik rütbesl ka. zanan Romulo, mesat arkadaşlarına Lake Succesa'de kalacağını ve bu su retle Birleşmiş Milletler kararlarının kürü Jâftan İbaret kalmayıp tatbik. edildiklerinden emin olmak İstediği. ni bildirmiştir. Tarihte tk defa ola. Tak Milletlerarası bir tepkilât, » Co meyet-i Akvam ve diğerleri dahil « kendisine daimi bir rels seçmiş bus Tünüyor, Filipili olan Romulo, iiki defa rels seçildiği zaman Birleşmiğ Mülletler topluluğu pek de memnun, olmamıştı. Zira Romulo kuvvetli bir hatip ve belâgatli bir İnsan olarak, tanılıyor. Halbuki bu teşkilât iş görmek v Muvaffak olmak azmi ile çalışmağa başladığından, orada belâgate lüzum görülmüyordu. Fakat çalışmalar ilere ledikçe bu korkunun tamamen yersiz olduğu anlaşılı. — Çünkü — Romulo, her ne kadar nutuk vermek hevesin: den büsbütün vazgeçmediyse de, ha kiki bir dünya vatandamı olduğunu Jabat etti. Toplantıları büyük bir fi kir hürriyeti ile idare ediyor, hüsüni: yet sahibi. kimselerin tarafını tutu. yor ve sülhün. “Birleşmiş — Milletler Topluluğu,, — çerçevesi içine — aıkışıp kaldığını gördükçe azap duyuyordu, Bilhassa atom meselesi bahsinde ta- mamen bitaraf kalmış ve Amerikan #iyasetine bile cephe almaktan çe- kinmemişti. Bu hareketi — gösteri yordü. ki, İster tasvip edilsin, ister edilmesin, o siyasl cesaret sahibi bir insandı ve mülletlerarası — gelâmeti, herhangi bir milletin hattâ - kendi memleketinin menfatinden Üstün tut- eden Romulo'yu bu kararından do- Jayı da tebrik etmek Jâzımdır. Bu su- retle o, harp gürültülerinden yoru. lan ve itidale kıymet veren dünya u- müml efkârının arzusuna tercüman #a garap ve Giğer İlkörlerden içil- olmuştur. törler, muharrir aktörle günlerde yeni bir zümre daha be. Tirdi; Giplomat aktörler, bir. hayır. cemiyetine için çareler. arıyordu. şemsil matlar sahnede aktörler kadar mu- yaffak olamasınlar? diye, düşündü ve hemen tatbikata geçerek Ams- terdam'ın 7 büyük elçisini bir araya topladı. #hel'i de yanına alarak Michel fevkalâde bir Mi Kit Jaogüeline de Madelon rolünü muvaftakiyetle canlı uzun müddet alkı YENİ İSTANBUL Yılbağı Üzerine yazı yazmak hem pek kolay, hem pek güçtür. Bu, öy. Je bir mevzudür ki gala kalem iş. Tayebilirsinizi — zira a yüz çesit cepheden muhakeme Ve tahlil im: kânı meveuttur, Fakat simdiye ka: dar söyl 'benzemeden ye. Ni fikirler bulmak, âdilikten kur. Kulmak değme Mmuharririn ve mü: tefekkirin karı değildir. Asil fenası yılbaşı hakkında yar ZL yazan. kalem sahibi muhakkak bir hevi — “tefolsüf'e, yani içinde hikmet var sanı Takırdilara /meyvalar nice develellminti; Taklardan bir. tanes üŞt “hevinden Ve İntiarelerle dolu dürürü İsinli ileri götürür. Ki Zavallı adamın yeni bir seneye ka. Vuşluğuna Adeta keder edeceğiniz geliri kıtim muharrir de vardır Kİ Adet ve ahlâk bakımın: dan ele alir; meselk der kir “Eakir den yılbaşı umüml mahallerde iç. Kili danalı toplantılara vesile ok Mazdir hat yibaşı yoktü, Müs lüman takvimiyle Muharrem ayı: Hin birinci günü — sarayda tebrik merasimi yapılır, teşrifata dahil hükümet adamlarına yeni basılmış Tek İlralıklar dağıtilir, evlerde elleri öpülür, — kür bir muharrir alle bütgesine kımından gok zararlıdır. Memur, aylığını bir gecede harcar; geriye kalan günlerde darlığa düşer. Anar Sanat haberleri, Siyaset adamları artık komedi artisti başladılar olmaya Meslekten aktörler, amatör ak- gördük; bur Kanada sefiri M Plerre Dupuy para bulmak Aklına bir| vermek geldi; neden diplo-) Kimi Jaogveline, oğlu Mi Mollöre'in| piyesini oynadı. gayet kibar bir, 'Gülünç Kibarlar, O gece tiyatroy halk doldurmuştu, Kalabalıkta Kra- liçe Jullar kayor, Prens Bernard da her bamans| Ki elddiyeti ile etrafindakilerle ko- etrafa gülümaiyerek ba- makta İdi. Siyasi cesaret zamanı- | nüşüyordü. — Bü arada — memleketin mızda pek nadir. — bulunduğundan, |/ meşhür simaları / arasında Dişişleri kendi kendini — “dalmi rels,, tayin| Bakanı M, Dirk Stikker, ve diğer vekilleri görmek mümkündü. Dupy, Görgibua rolünde idi, Oğlu scarille oldu. ndırdı. Artistler | indilar. Kâğıttan put: Takvim Yazan: Refik Halidğ KARAY gehirlerin “mukayesesiyle ukalâca bitirir; neticede “şevkinizi kaçırır, Dünyayı bekleyen — tehliki bahsetmek, geleceği karanllı termek gibi. bedbinlik veya vermek, vinden nikbinlik de erijinal bir bu İ olmasa gerektiri. ikisi de çek miş birer yazı tatbiyesidir. Mulâ #a, yılbaşı edebiyatı bezdirici hale Gelmistir. En iyisi sudur: ehemmiyet vermemeki hattâ lemize hâkim olarak bunun Ü. zÜNtÜLÜ “tarafını akıldan hiç ve girmemeke, Yalı | “kendinden bir dereca Yüksebine vermeni İnsanların mu: kadder hayatı Üzerinde rol oynıya. Bâtil İtikatlara kapılmak yüzün: den yeni yıllara ve takvimlere ol duklarından aiyade kuvvet ve nü: fuz atfediyoruz. Kim bilir. bugün kaç milyon kisi girdiğlmiz 1880'nin kendisine hastalık ve ölüm gibi kö- fü, servet ve İkbal gibi Iyi seyler stirmesi İhtimallerini düşünerek Üzülmekte yahut ümlde düşmekte: kvlmin kapak yaprağını karke N, sükünetle, hat mümkün. gülümsiyerek çeviriniz. Kendi elimizle yaptığımız takvimi put di ye alıp karşısında yürek çarpıntı- Tarı” geçirmiyelim. Tallimize hükmes ni yilin. hisslz ve iradi darı değildir. Ömür —takvimi zalçeyi zetmeden— olacağına varır. Hayatımız ser dan, ayları dinlameden, günleri he: saba katmadan bir sürü tesadüfle kâh Arızalar. üzerinden — sekerek, eyfin- kim. #ece malüm olmayan, rotarı giziler Mmiyen seyrini takip edecektir. Bu gidişi hiç bir takvim, hele ye- ni yılin —sonuna koca karınlı bir zero takılmış— bana pek tuhaf ve Takvim he korkarak, ne marak tapmada — Jâyık olmayan BİF puttürü. — Kiğıttan ELFİE MAYERHOFER PARİS OPERASINDA artlat ve gantöz — Binle Parisin Chamss (Eiy Viyanı Mayerhoter, 46) Tiyatrosunda, — Sohmideeder'in Leylâ KARA epereti “Vals Kraliçesi,, inde rol a | ——— mıştir; bu öperette oynamadan. ön- | Gğ e de, Paris operasında bir angaj | GÜZel sözleri manı vardı. İlkbaharda, “La Tra: K vinta,, operasından Violetta'yı söye| * Deha sadece büyük sal BrAİ KN * Dühi, dâhiye hitap eder, ACAYIP KOMEDİ Stanlalaıs * Bir döhinin — düşmanlığı - kadar Bu aylar içinde Pariate dikkati çe- korkunç düşmanlık olamaz. keh ve alay mevzuu olan bir hâdise Disraeli Maurlce Garçön ailesinin oynayacağı | * Bir kadın İyi bir koca yaratmak kömedidir. Bu komedinin acayip ta- için, dâhi olmalıdır. Tafı, akademisyenin evinde — temsil Balzac edilmesi ve bütün rollerin aile efradı | * İnad'ı yazmamız için — bize - yol tarafından alınmış olmamıdır. Mau: gösterecek hiç bir. kanun mev- rice Garçon Baba rolünü alacak, 27 Cut değildir. yaşındaki oğlu Plerre Garçon şeytan Ruskin Tölüne / çıkacak ve kizi Françoise | yk Tablat istidadın, dâhi de tabia- Garçon — ise — başrolü — oynyacaktır. ten Malüilr. Maürlce Garçon'ün kizi tiyatroya 3. G. Holland olan heves ve güzelliği ile sön za- | 4 Dühinin hayatı Wivt bir fırtınaz manlarda: bilhi tedir. dikkati çekmek- Kendisi gibi pek çok bakımdan genci seviyordu. Mrs, Dünster de katıldı: — Geliniz geleceği güpheli, Renoüard teşekkür yollu birkaç gemisine dönmek Üzere ayrıldı. duydu: Moorsom diyordu. ki: düysa düşmanı kesilmiş, Benim gibi eserini meydana getirdi. — Fakat bunun nelere yatına mal olduğuna hiç aldırmamış Çiftçi, kendisinden bahaettikleri: fle söylediklerini de işitti: — Herkesin anlattığına bakmayı vardır. #om'un sesi de geldi: — Beni kolay kolay aldatamazla gezerim ben Bvden uzaklaştı. Katbini denşet elleriyle örttü. Akşam yemeğin rar vermişti. Hiç olmazı yirmi kere yede ertesi günü otuz mil uzakta Nu biraz avuttu. Ondan kolay bir şey yılmak bilmez atılganlığı ile kendine parlak ve faclah iki keşif seferini idar 'yor ve bir takım mâzeretler icadına Hayır, kendini âdeta intihar eden dğsktr — Bu akşam bizimle yemeğe buyurtanız ne yi olur. Biz bizeyiz, Hattâ, Wilile'nin de yemeğe Daha salon kapısı önünde İdi ki, Dünater'in gür bir hALIF gel — Pek yakında önderimiz olacak. Benim gibi.. Renouard kapı perdesinin öte tarafına geçti. — Anlattıklarına göre onunla kim münasebette bulun- — Bu, bir şey ifade etmez. Yapmak istediğini mal olduğuna, 'nüz Uzaklaşmadan evvel Mra, Dünster'in yumuşak. bir edn Bunun Üzerine, ihtiyar kadına cevap Veren Misa Moor- Gemisine döner dönmez sedirin Üstüne uzandı ve Dünster'lere gitmemeye ku- çıkarak “Yelkenleri hazırlayın,, emrini verebileceği ve bu i azim icap ettiren bir hareket karşısın; #ürmek yakışmazdı ona, Elbise değiştirdi ve hiçbir hia ifade KHALATA ÇI Yazan: Joseph OConrad bir “plonnler,, olan bu kelime mırıldandı; sonra darı vere le Göylediği gu sözleri Si oturmuştu; ihtiyar kadın, mu çiçe sevmezdi; bey aptı ya, hattâ insan ha- diyorlar, ni anlamıştı; fakat he- — kızkı rn. Gnü çekemiyenler de kemlesi boş kaldı. huzüruna çıkmıya izin verm lik verdiği fikrindeydi. kıvrak bir eda ve tatlı bir sesle konuştuğu zaman Renouard' dan hoşlanırdı. Bir asılzado olsaydı şaşmıyacaktı. Profesörün deği, belki bu müsntt intibana kapılarak filozofun tembihine uyarak Renouara'a açlımaya etti; çiftçi ise o mralık, m ruhünün var küvvetiyle MeTi — miydi acaba? yaşına uygun ve pek zarif bir elbise cam karpuzlar içinde muhafaza benziyordu. Fakat akşa n kiyaretine bakmakla/ meşguldü. onunla pek açık konuptu. etmiyen çehresinin aynadaki aksine İstihfafla baktı. Sandal- —di 1 karaya doğru giderken, çok zaman önce, çöcukken Menado'da gördüğü bir çağlayanın vahşi güzelliğini hatırladı, Anlattıkları hikâyeye gi sadiyle bulunan Felemenk Hindistanı Valisi kendini çağla. yana atarak intihar etmişti, Şifa bulmaz bir hastalığa tutul duğundan dolayı ölmeyi tercih ettiğini söylerdiler. Fakat ken- disinin uğradığı ve he hayata bağlyanı hem de ölüm azap- Afete bonzer bir şey var Yemek gayet sakin geçti. Yarım #nat kadar boş yere bek: ledikleri Wihle gelmedi ve Misa Moorsom'un yanı Renouard'ın yanına profesörün kızkarde- kendisi henüz orada resmi teftiş mak- dilen balmu- O, Renouard'ı gündüz. kıyafetinde Z elbisesiyle koca şapkasının ona kadınların Çeviren: Reşad Nuri Darago h çıkan sözleri hatırlattı. dine tatbik etti, hem de bir a; rafeti taş kesilmiş gibi idi; taları belirmekte idi. Renouard şöyle bir sahne daki -- tabaki tağıYan scssiz genç kızı kolları Sofra halkı kalktı, nefes alamıyordu. Renoua TÇİSİ a © sözlerdeki hakikatı teyid eylediğini gördü. Masanın aynı tarafında yer almış bulunan Miss Moorsom, babsına bir kere olsun bakmadı. Sanki bütün letafet ve za- güzel, çehresine hafif bir pembelik yayılmış, bir alev halinde parlamakta, saçlarının dalgatarında ışık Nok- bardakları parça parça ediyor, yemişlerle çiçekleri giğalyor ve sonta, gürültü ve bağrışmalar içinde korkmuş ve duğu gibi, ücra yerlere götürüyor. Düşünceler : Cami mi Mektep mi? AMİLER; muhakkak ki güzel İstanbulun süsü, taraveti #n karakterlstik - cophosldir. Bedadımız, bü. Abideleri memlekete hediye etmekte herhalde çok İsabet etmişler, cami, insanları mânevi b Zura kavuştüran Ve imana düvet e. den bir Köse olduğuna göre bilnansa bügünlin dünyasında böyle köşelere çok ihtiyaç olsa gerek. Son senelerde İstanbulün ve Anas dolunun — mühtelif yerlerinde cami yaptırma teşebbüsüne Eirişili — İae tanbul Şişli semtinde güzel bir c mi kazandı. Mimari bilgim pek mah: dut olduğu için ancak gözümün zev. kiyle ölçebildiğim bu cami çok gü: zeldir ve gelecek nesillere amrımız. dan hoş bir hediye olarak kalacak, fır. Her gün biraz daha güzelleşen İstanbulda Şişli meydanı eskt çirkin Manzarasını kaybederek - güzel bir semt haline gelmiştir. Avrupa şex hirlerini dolaşan seyyahlar mühtelir asırların mimarisini temsil eden ki ilseleri gezerek hayran kalırlar, Ki: Taesi en bol #ehir olan Ramanın her| semtinde bir düm evine tesadüir edi: dir, fakat bu kilikelerin ekserisi bi Künkü medeniyetin henüiz mevcut ol. Madiğı, #ehirlerin kesif bir halk Kit desi tarafından detil. edilmediği. ve) s08YAL bakımdan . bü mücaeeselerin halka / büyük faydalar temin ettiği| manlarda inaa edilmiştir. Bundan bir müddet evvel — Barki Anadolunun bir kazasını imar etmek ve kalkındırmak maksadiyle — İatanı bula gelen © kazanın ileri gelenleri İle görüşüyordum. Bu - müteşebbis, vatandaşların bir hayli mali yardı. Ma ihtiyaçları vardı. fakat plân mu: eibince en evvel inşası armu edilen gey cami idi. Mektep ilkinci plânaa Kalıyordu. Un uzun caminin tarıfi yapılıyor, ehemmiyeti tebarliz ettiri. lerek yardım. isteniyordu. — Şişildeki camiye birçok zenginimiz, 19 adamı. Mt binlerce Jira tebermida — bülün: muşlardır. Umumün menfaati. için yapılan her teberrinin önünde hür. metle eğiliriz, fakat geniş çapta ya Pilan Yeberruların, içtimal — seviyesi oldukça düşük olan İstanbul gibi hirlerde sosyal kalkınmaya — yardım eder şekilde olmasını çok armu edere dik. Köprü altında kimaesiz çocukların adedini tespit etomek çok güç ikem, yüksek tahsil gençliğinin barınacağı temiz ve sihhi bir yürt meveut de. ilken, Anadolunun göbeğinde bağrı açık, ayağı çarıkmız. binlerce' yavra ile kvranırken, Binlerce lira sarfedilerek cami yap: tırmak acaba Allakı daha çok mem. nun eder mi diye düşünmekten ken dimizi alamıyoruz. dan başka bir şev değildir. George Sand N Hem o sözlerdeki istihzayı ken- yağı mezarda bulunan bu adamın kızıl düdaklarını oynatmıyordu gözleri sabit tasavvur etti: Masayı deviriyor. una alarak, mağara çağında ol- ard da kalktı, fakat sendeliyor, lâzım gelen bir derbeder. girip belki de teşebbüs Hanın ön tarafında oturan yeğenine Thtiyar kadın Aklı başında olmayan Renouard, © sözlerin ancak- bazıla- ını İşitiyordu, tâ ki, sonunda kadıncağız asıl söylemek İste. ar, Hakikati olduğu gibi B — Fikrinizi gu kıza bakır özlerini kararlaştırdı. Güverteye diklerini birden döküverdi öğrenmek isterdim. l he kadar dilerdik Herkesin hayran olduğu . Pek yazık değil mi? Yüksek bir mevki ve ser vet sahibi biri ile evlenme! Londrada evi, yazlık köşkü olurdu, hepimizi güzel güzel mi- safir ederdi. O böyle şeyler İçin yaratılmış. hepimiz. Birçok kibar dostu var. Böyle iken gel de sen... Ah, bilmezsiniz. yüreğim sızlıyor. bulunabileceği fikri 0- — — Zarif ve ayni zamanda endişeli mırıltısı” profesörün gür yoktu değli mİ? Fakat, — sesinden işitilmez oldu. Masanın bir ucunda filozof, fikirle- bunca düşman kazanan, ye etmiş olan o genç şim. a teredd uğraşıyordu. rine taraftar © kararsızlığı, zeyebilirdi. adam mevkiine dü- üzerinde lan Ihtiyar ev sahibi ile bir “ölçülebilen bir şeyhe be tartışmada bulunmakta, idi; konu ki, Moorsomculuk bakımnıdan pek parlak bir eseri be- İhtiyar gençlik ve zevkle parlıyordu: 'bu heyecan Renouard'a, geylerin Bir Dünster'in gözleri Profesörün ince ve zeki dudakların: Bir püro yakmış olan filozof taraçada “genç ve sevgili dos- tu” dediği Renouard'ın koluna girdi. Renouard ise şimdi öna karşı derin bir güvensizlik duyuyordu; fakat meşhur prof Tn hakiki sevgi ve alâkasını kazanmıştı. Bu, yaş ve mevki farklarının engel olamadığı garip ve esrarlı " dostluklardı dü; filozofun böyle bir hiase kapılması belki de, maddi haya. 'tan güçlüklerini yenmek hususunda felsefeden ümit beklene- miyeceği / hakikatı İle izah edilebilirdi. Profesör, şundan bundan konuştuktan sonra; Haberiniz Var mıydı? Ölen oğlum . aizin mektebinizde bulunmuş, dedi. Eminim ki sağ kalsaydtı da tanışsaydınız ün- laşırdınız. O da hareketli hayattan hoşlanındı. İçini çekti, ve sonra, bu kederli düşünceden kurtulmak 1s- tiyormuşcasına e'ini uzatarak taraçanın karanlık bir nokta- #i gösterdi; Kızının elbisesi o noktayı aydınlatıyordu. — Çok İsterdim ki ona birkaç söz söyliyesiniz... Boş Üml! lerini kıracak mâkul sözler Renounrd, yalandan hayret eder gibi oldu; insanların en halni diye vasıflandırdığı adamın kolundan / siyrilip geriledi ve, gerçekte bir isyan ve hiddet haykırışı olan ciddi bir gü- Tüşle Benim'e eğleniyorsunuz, üstad, dedi. — Aziz ve genç dostum, şakanın sırası değil Ve sandalyalara doğrü ilerliyerek ilâve etti. Size ne derece itibar edildiğini, ne kadar beğfenildiğinizi Tarr'h ıoı i!eı' v Fatih devrinin kıymeti ve Bizde Rönesans ALI CANİP YÖNTEM STANBULUN Türkler t İsaztiyle Garba kaclşaa ve tana farı /eskl ” Yunan ” Kültürünü d berader #ürükleyip götüren Bizanalı Mütetekekir. ve ediplerin. himmetiyle orada -yani önce İtayada ve sonral bütün Avrupada - başlayan Rönesane Si gelişmesindeki mAnayı Kavraya” Miyan Bir kiim yazarlarımız, b 'yenlden doğma hareketinden bise de Bir iftihar payı ayırarak: "Yeni dun! Ya görüşü, “Tirkler sayeninde mey dana gelmiştir, gibi 'bir Iddin ortar Ya ata gelmiğlerdir K, tarih madde Terk önünde; he kendim Ciları avutmalt imkânı « bu bahiste hunu afını ns karşısındaki vaziye timiz sadece “menfi,, dir. 'Türk kül. İürü, bu uyanıştan asla istifade odi miyerek tâ 1880 n kadar madrese” nin gittikçe daralan ve kararan muc) kassl düvarları içinde mahpus kal- Miptir. 1880 dan, yani — Tanzimatın ilânından önceki yenileşme hareket- derinin hepsl ordüyü islahtan ibaret olduğu — gibi bu tarihten sonra da, gu yeni dünya anlayışına doğru pek yarım yamalak adım atmış olduğu Muz meydandadır. XIX uncü asırdağ Avrupalılaşmağa çabalarken büyük| talihalzliğimiz, işi başarmak isteyen lerimizin Badece politika adamların) dan ibaret oluşlarıdır. Reşit Paşa, All Paşa, Fuat Paşa «bünlar. ara fında Bilik kalmış olmakla beraberl bir Bama sön İkisinden daha mü. him olan ve hAİA izah edilemiyen <| Rifat Sadık Paşa., Avrupadaki te-i rakkiyi gözleriyle görmüş, hususiye Je memleketin artık tamamiyle için- de bocaladığı tehlikeyi hissetmiş, bir taraftan büyük devletlerin — tazyikı, bir taraftan Fransız İntilâlinin yay: tığı milliyet düygüsiyle gözleri açıl| miş hirlstiyan tebeanın artık eski rejimle tutulmasına İmkân olmadı Şanin takdiri neticeninde vatandaşlar a merhep farkı gözetilmeksizin hu kükt müsavat verilmesi mecburiye. tini anlamış bonsans sahibi zeki dev. let adamlarıydı. Rönesans ile başla. - yan yeni kültürün mahiyet ve şu.) « Mülünü ihata etmiş mütefekkirimiz yoktu. 'Tanzimat ricalinden sonra yee tişen Ziya Paşa, Namık Kemal gibij eli kalem — tutanlarımız. - vatanpera verliklerine aala söz yok! - yazık ki işin mahiyetini ötekiler derecesine | | bile kavrayamamış gafillerdi. Bu ct we edibimizin. yazılatı, " zamanlarındaktl garete koleksiyonlarında durmaktar | M dir. Kısaca bir iki misal: Ziya Paşaljl bi « " İ £ Hürriyet gözetesinin 41 inci sayıkın: da (1869) 'Tanzimata kadar devle. tin, memleketi bir tek kamınla, yanl, geriatle idare ettiği halde bu hares keti mücakıp “derş Tiatten. istifaze Öimkânı elde iken,| Avrupa — kanunlarından — İstifadeya, kalkışılmasını şiddetle tenkid etmiş; tir, Ziya Paşaya göre "Reşit Paşa, devletin tâ temeline balta vurmuş- tur., Sevgili Namık / Kemalimiz de yine Hürriyet — gazetesinin 80 uncu Sayısında “elimizde geriat gibi me- deniyetin her türlü ihtiyacını ifaya, kâfi bir Allah atiyyesi varken Avru-) Pa kanunlarından istifadeye kalkı., #ılmasını, cehaletle izah ediyor. Hu- Jâsa “Tanzimatla — Avrupalılaşmaya gayret edişimiz, — kültür - #ahasında üksek Ve ihatalı kafaların yeni bir | e cereyan uyandırması neticesinde de- | beş Bi “Tansimat ricali,, dediğibiz dev. let adamlarının bir taraftan siyasi ve. içtimat çöküntüye bir çare bulmak, bir taraftan Avrupalıların hiristiyan tebeaya hukük müsavatı verdirmek için zorlamalarına — mukavemet ede- | e memek yüzünden — hâsıl ” olmuştur. | b Müslüman ve 'Türk unsurları medre- se mensuplarırın tamamiyle tesiri 'tında bulünüyordu. / Edebiyatımız: eyı bipayan gee ga tabidel residini - gör kim Revac vermek için kendi kdrei san'- Vücüde nasik devletdi karind. sıh- hat iken” Düşürdü ve'syi sakimi frengi illoti- nett, diyordu! * Fatihin hayatiyle meşgut olan a- dam, bu büyük Türkün irfan hame lelerine — hayran olur. / Delsmann'ın Fatihin, saray kütüphanesi hakkın- da “dünya tarihinde bir dönüm nok. tası yaratıktan sonra Şark ve Gar- bin karşısında dürarak, bü iki & min kültürünü nefsinde toplayan 14, ik bir. insanın miram gibi - telâkki etmek lâzımdır., sözünü tekrarladık- 'tan sonra “eğer Mehmed IT harp: lerden daha fazla zaman iktisat et miş ve eâki çağlar ilim ve felsefesi: ni'daha ziyade tetebbu eylemiş ol. saydı Türkiyede rönesansın XIX un. cu asra kadar kalmıyacağına ina: nilabilirdi,, diyen sayın Adnan Adı- var'ın bu Ümidi karışsında müraha. Zaya dalmak zarüreti — hâsıl olüyor. Fatih, devrindeki istlâm / âlimlerin- den daha bilgili değildi; fakat onla. rın biç birinde olmayan bir septisiz. m'e ve toleransa malikti ve bu; onun. şahsi hasleti- idi. 'Kül. liye,, her şeyden — önce lalâmi iim. lerin tedrisgühiydi. ve di Arapça İdi. Patih, harplerden daha fazla 2a- man iktisat etmiş Ve eaki çağlar ilim ve felsefesini daha ziyade tetebbu eylemiş olsaydı XIX üncü asırda bi- le yarım yamalak / girmeye - çalıştı. #ımız yeni Avrupa dünyasına acaba daha önce girebilir miydik? Bunun cevabi, — Koca — Fatihin — şahsındaki müstesna İstidattan — giyade, devri- nin kabiliyetinde — mündemiçtir. ki, hüküm vermek pek güçtür. - Zaten tarih, hâdiselerin nasıl olması lazım anlamıyor. gibisiniz (Devn geldiğini değil, nası) olduğunu İfada ve teşrihle iktifa mecburiyetindedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: