5 Ocak 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 3

5 Ocak 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayfa 4 Ruslar, Habarowsk mahkemesinden iyorlar ? Sovyetlerin tertiplediği yeni bir muhakeme komedisi ÖVYET Rusya, Uzak Şarkta Rus toprakları üzerinde yeni 've heyecanlı bir dâvaya başla- mıştır. Gizli olarak cereyan eden bu mahkeme, harp suçluları — aleyhine Ruslar tarafından açılan ilk dâvadır. Fakat, bunun da siyasi mahiyette bir dâva oldgunu derhal anlamak kabil dir. 26 aralik 1040 da, mahkemede bu- Tunmasına müsaade edilen tek ajana olduğundan Tass ağansı, gü haberi Hlân etmekteydi: Dun Sibiryada Ha- barovak gehrinde, geçen harp esna- #ında Çin ve Rus esirlerine karşı Mikrop silâhını imal etmek ve kul- danmaktan suçlu 12 yüksek rütbeli Japon subayının muhakemesine baş- Janmıştır. Bu suçluların mücrim ol- dukları dâdia edilmektedir. 781 nu- Maralı harp esirleri merkezinin şefi 'olan General Kavaşima Giyoşi, biz- Zat İmparator Hirohito — tarafından verllen bir gizli emir üzerine bu mik- rop silâhlarının kullanıldığını beyan etmiştir. Bu üsulle 3000 den fazla esirin öldürüldügü tahmin edilmek- tedir. Rus askeri savcımı, iddianame- Sinde husust sürette — yetiştirilmiş Japon birlikleri ve hususi Japon u- çakları vasıtasiyle, harp içinde cep- Teye ve cephe gerisine veba, tifüs, kolera ve diğer bulaşıcı mikropların atılmasına hazırlanıldığını ve bu kors| kunç hastalıkların insanlarla mesküm. '€n kesif merkezlere, depolara, kuyu-| Jara, mahsüllere, mer'alara sirayeti| için her çareye 'baş vurmak kararı verildiğini açıklamıştır. Eğer hakikat ise, bu ifşaat karşı- inda insanlığın dehşetle titremesi icap ediyordu. Nerede ve kime karşı olursa olsun işlenecek, — insaniyete) aykırı bu tarz canavaroa cinayetler, milletlerarası kanunların da şiddetle| cezalandırması Tazımdı. “Ancak şu var ki, Sovyet propagan- dası, her şeyde olduğu gibi, bu dâ- 'vada da işi çığırından çıkardı. Hü defa da yine Moskova siyaseti, ada-| letin nezahetini kirlekti, — hâdiseleri bir propaganda çamuruna buladı. Filhakika bu dâva esnasında da suçluların “âni itirafları, — beklen- mektedir. Bu meyanda, Amerikanın| himayesine mazhar olan İmparator Hirohito'nun ve diğer nüfuzlu prens- lerin, bu mikrop harbini Amerika ve İngiltereye karşı da tatbik etme em- Tini bizzat verdiklerini — duymamız, mümkündür. Diğer taraftan, bu muhakemenin tam gu günlerde açılmasında da, Moskovanın bir takım siyasl niyet, lerinin âmil olduğundan şüphe edi. lemez. Son günlerde Japon hüküme. ti, Rusyada hâlâ esir tutulan ve ko: Münistliği kabul etmeleri için en feci işkencelere maruz bulunan 400 bin Japon esirinin serbest birakılmasını istemiş, halk da Ruslar aleyhine ba- zi nümayişler yapmıştı. İşte Sovyet- ler, bu taleplere bir cevap olmak ü- zere yukarıda anlatılan dâvayı ter 'tip etmeye lüzum gördüler. Nitekim, Moskova radyosunun spi- keri, 29 aralık neşriyatında dilini tu. tamayıp şunları söylemiştir:. “Bel dendiği gibi, Habarovak dâvası, bütün. dünyada isyan ve nefret uyandırmış- tır, Bu isyan, bugün daha ziyade Ja- Ponları himaye edenler aleyhine ol-| Muştur. HAİA cezasız birakılan Hi Tohito'nun da içyüzü, — bu süretle, meydana çıkarılmış oluyor. Japonya- | nin gimdiki diktatörü Mac Arthur, Japonyanın içinde her şeyi gayet in:) Ce ve dikkatli olarak tetkik ettiğini) ve böyle gayrlinsani cinayetler için yapılmış hazırlıklara nit en ufak bir. belirtiye tesadüf etmediğini söyle- mişti, Fakat 781 numaralı esir me kezinde bizzat çalıştığını itiraf eden suçlu Kikuşi'nin verdiği ifare, Mac Arthur'un maskesini aşağıya düşür- Gü, ve saire, Yarı resmi Bulgar gazetesi Rabot. niçesko Delo, şunları yazıyor: “Şim. di elimizde, Mac Arthur'un ve Ame-| Tikalıların, eski harp canilerini hi- maye ettiklerini ve Japonları bir harp için hazırladıklarını eden deliller vardır., isbat Bükteş radyosunun komünist t #ircisi de ayni teraneyi tutturmuş. tur: 'Habarovak dâvası, Amerikan ve İngiliz emperyalistleri için ciddi bir ihtar olmuştur. Ve onlara, diğer de-| Mokratik milletlerle birlikte Rusya- nin, beğeriyeti arkadan vurmaya ha- Zırlananların yeni cinayet manevra- Jarını giddetle önliyeceğini - göster. miştir., Bu aakat ve hasta propaganda sağanağına ilâve edilecek bir yey yoktur. Eğer bu Japon — subayları, kendilerine isnat olunan suçları h Kikaten işlemişlerse, cezalarını bul- Malıdırlar. Fakat Habarovak düva- gının, bir danışıklı döğüş — tertibin 'Gen başka bir şey olmadığı da Aşi- kârdır. Sahte bü- Tünen ve yalancı postun — altından kurdun dişlerini ve kulaklarını gör- memize mâni olamıyan bu düva da, Buharin, Rajk ve Kostof mahkeme- yetler tarafından adalet kisve ahneye — konan kirli politika gayeleri için yine Sov. leri serisine dahil bir komedi olmak- 'tan ileri gidemiyecektir. ALI DEMİR İngiliz milletleri Bakanlar, Asyadaki devre zarfında, İmparatorluk Kone feransı, İngiliz Milletler Câmlasını len bağımsız devletler arasın| daki işbirliğinin temel taşı idi. Gayri Muntazam fazılalarla toplanır, fakat bu toplantılar arasında, kurduğu ko- miteler Ve yayınladığı Tapörlar vası: tasiyle tesirleri belirli bir vekilde his- ilmekte devam ederdi. İmparatorlük Konferansı toplantı darı, Başbakanları ve her başbakana Baklı bakan, müsteşar ve sekreteri /e nsan an bir hâdise tet kil ederdi. Konferansların kendilerine ha İcral veya teşril yetkileri olma- Mmakla beraber, asli bünyeleri itiba- Tiyle bağımsız. hükümetler temsilci- derinden / müteşekkil bir topiantı ol mak dolayısiyle büyük bir prestij tas) sırdı. Bu toplantılarda, meselâ cümlaya yeni baştan gekil veren ve — domin yonları tamamiyle ezemen, bakımsız Gevletler kılan Westminster' Statüsü Kibi hayati gelişmeler karara bağlar Bardı. Konferanslara ne sebeple ara ve- rilmişt İkinci Dünya Harbinden sonra yıl Jar Kecip İmparatorlük - konferansı tertiplenmeyince, birçok İngiliz har ya sukutuna uğramıştır. Zira kana- atlerince, temel tası telâkki ettikleri bu konferanalar yapılmayınca câmia Münasebetleri bünyesinin geniş ölçü- do zarar görecekine İnanmışlardı. Ha- kikatte, o devirlerde böyle bir konfe. ans yapmamak için birçok kuvvetii #ebepler meveuttu. Hindistan İmpa- Tatorluğu, Burma ve Seylân bağımsız devletler olarak yeniden doğmak üze Te idiler. Birleşmiş Milletler Teşkilâ- ti ve buna bağlı organlar, câmia üye- lerinin siyasetlerini koordine etmele: Tine yardım etmekten başka, Cümin temsllellerine, özel bir konferana ter- tiplemeye Tüzüm kalmaksızın buluş. mak ve müşterek — meseleleri gayri Tesmi müzakere fırsatları sağlamak- Bundan başka her üye memleket, kendi öz harp sonrası kalkınmasiyie Mmeseul idi ve bütün memleketlerin ayni zamanda kalabalık resmi tem- #ilci heyetler tayinine Vakit veya fır. #at bulmaları güçtü. Bütün bu sebeplere rakmen yine de bir noksanlık histedilmekte Ydi Kar 'nada'dan Seylân'a kadar İngiliz Do Miayonlarının bağımsızlıklarını tah: Git eden son emareler tamamiyle or. tadan kaybolmuştu. Dominyonlar, ara| yillarda küvvet ve itimadı. nofis bar kımından gelişmişlerdi. Mi siye derini, hiç olmazan cümla ortaklariyle Mmüzakere etmemeleri halinde, câmia- 'da eninde sonunda kendilerine de za- rar verecek bir ikilik başgöstermesi| melhuzdü. / Hindistan, — Pakistan ve Seylânin ckmlaya bağımsız üyeler sı- fatiyle kabulleri, müşterek meselele rin kendi özel menfaatleri — işı yeniden takdir edilmeni Tüzumunu be- irtmişti. İşte bu sebeple ekim 1648 de Tagiliz Iın dünya harbi —arasında — geçen Yeni Delhi 4 (GHH) — Birleşik Endonezya — Cümhuriyeti — Cumhur- başkanı — Dr. Sukarno, — Hindistan Başbakanı Pandit Nehruya gönder. mİş olduğu bir mesajda — şöyle de. mektedir: "Birleşik Endonezya Cum- hurbaşkanlığına. seçilişim — münase betiyle göndermek Jütfunda bulun- duğunuz tebrik mesajına - derin te- câmiası dışişleri Siyasi meseleler ve muhabir mektupları bakanlarını 9 ocakta yapacakları Kolombo konferansı “soğuk harbe” karşı alınacak tedbirleri görüşecekler Mülletler Câmlası Başbakanları Kon- feransı toplanmış ve hâdise gerek İn- ilterede ve gerek diğer câmia meme Teketlerinde memnunluk ve iç ferah- hiğiyle karşılanmıştır. Bu konferana, eski İmparatorluk konferanaları hi dâfina kisa sürmüş, tamamiyle gayri) resmi, #on derecede samimi bir hava) içerisinde cereyan etmiştir. Fakat ha>, Kiki bir başarı teşkil eden bu konfe, Tana gelecekteki İşbirliği için model Attihaz edilmiştir. Bunu — takiben 1919 dikbaharında| çümla memleketleri Dişişleri. Bakan-| Jarı konferansı yapılması kararlaştı. rılmış ve diker 4 câmia memleketiye. de flgili olarak merkezi bir durumda olduğu. “mülâhazasiyle, konferansın| letlerarası ödevleriyle siyasi meşgale lerinden ayrılmaları imkânsız olduku cihetle konteranı #ir. Şimdi toplantı boda açılacaktır. 'temsllei heyetine Tngiltere Bakanı Mr, Bevin başkanlık edecek, ve kendisine “Cümia — Münasebetleri| Bakanı Mr. Noel Baker refakat ede- cektir. Kırallık | Dişişleri | Müsterek İlziyi halx meseleleri Böylece, Kolambo — konferansının,| Ani veya olağanüstü bir siyasi hâdi-| e değli, ckmin İşbirliğindeki mantıkt| gelişmeler sorisinin en sonuncu olayı olduku. görülmektedir. “Maksat, acık, sözlülük ve samimiyetle, müşterek il-| Kiyi halz diş siyaset moselelerini gö-| Tüşmektir. Bu müzakereler, — kontfe-| Fansa iştirak edecek herhangi bir hü-| kümetin nihai kararlar vermek hu-| susundakl serbestliğini önceden tahe| dit etmiyecektir. Zira her cümia Üye-| Si kendi öz milli siyasetini — takipte| serbest olduğu gibi nihai karar ve sorumluluk kendi öz parlâmentosuna| alttir. Konferana gündemine dahil olduğu muhakkak olan bir konu, komünizmel le demokrasi arasındaki soğuk harbin #00 gelişmeleri, Güney-Doğu Aaya ile Uzak-Doğudaki durumdür. Aynı samanda, Büyük Britanya ile İngiliz Milletler Câmlasının Avrupa Birliği hareketiyle münnsebetleri de esnöli sürette gözden geçirllecektir. Bugün câmla, dünya İşlerinde hattâ cekisinden daha / hayati ve lüzumlu Bir rol oynamaktadır. Modern Icatlar ve her birl dünyanın bir küresini kaplayan iki büyük devletin ortaya çıkması zaman Ve mekân mefhumunu; Ortadan kaldırmış ve bu itibarla düne yanın eteklejik Ve aiyasi meseleleri fillen tek bir mesele haline girmiştir. Bu durüm karşısında 3 Asya devle-| tinin dahil bulundukları bir. devlet. ler grupunün demokrasi ve hürriyete kargı inancını — muhafaza ve idame ettirmek hayati önemi haiz bir ödev dir. Bu ödevi başaran İngiliz Mihletler Cümlası beşeriyete eşitsiz Bir hizmet- te bulünmaktadır. Mühtemel olarak bu hizmet programının en mühün kusmı — Diş Bakanlarının — Kolombo Konferansında kararlaştırılacaktır. Hindistan - Endonezya işbirliğine doğru yenlden doğuşu arifesinde, Endonez- 'ya halkının Hindistana karşı — olan Minnettarlığı — derecesini — ölçmek hususunda gayret — sarfetmekteyim, Geçmişte, Hindistanın — ilderi - olan Pandit Nehrunun bükülmez ve kın alâkası ve bilhassa mücadelemi. Zi desteklemesi baha biçilmez — bir #ekkürlerimi — sunarım, — Milletimin yardım teşkil etmiştir.., YENİ İSTANBUL Kısa günün kârı ELKİ İmkânsın suz görülecek bi belki tüzüm- hayal pe B raki nesilleri, siz bulundukia: sindeyim: Bugünkü ve son: vücudundan haber: bir mil benzer bir servet ki za kalmış mirasların ötmek Tırsatını yiz. kaçırmak üzere: biyat tasavvur rinin / çocükia. fi onu bilmezler. Bugünkü edebi hayatımız kaynaksız ve gelenekciz slmanın acısını çekiye Ulu çınar yanıbe Çondan Bahsetmek İstiyorum) her zaman ve her yer: değildir. bir (e hor hakmaya hak: kimiz var, he unutma, Büki, Yahya Bey, Nefi, Nazl- Nâbi, Hâleti, Nedim, Galip — gibi adamlar bir Garp memleketinde yetişseydi dünyaca takdin ve tebcil edilir, bizler de virir: dik O kurtar etmek zavüreti var, çünkü onu (â. Yıkiyle bilenlerin sayısı oitikce ax Zalmaktadır. Bunlar da yökolurs büsbütün güçlesir, ifmak hem bir nevi politika ol: 'hem de cahillerle tembellerin Bu itibarla divân su l dü, itine rinin dünya ölçüsündeki el yet ve münasını © gibilerden sor- mak faydasız. Zaten burada onun münakaşasını yapmak arzusu yok: gu zaviyeden mütalea İzmir Şehir tiyatrosu faaliyeti Kuruluşundan beri büyük bir iler deme kaydetmiş olan İzmir Şehir Ti-| yatrosu, artık Ege'nin benimsediği bir sanat müessesesi haline gelmiş- Bu kısa zamanda elde edilen ba- şarıda sanatkârlar kadar İzmir be- İediyesinin de hissesi vardır. Geçen yıl Fuardaki Kışlık Tiyatronun yan- ması Üzerine Halkevinin küçük ve kifayetsiz Sahnesine — sığınan Şehir Tiyatrosu, — burada da Paydos, Ağ- Jayan Kiz ve Boş Beşik gibi eserleri büyük bir başariyle sahneye koydu. izmirde tiyatronun mesalsi haki- katen yorücü ve imanla sebat istes iyen bir haldedir. - Kış temsilleri ve Fuar müddetince, Kültür. Parktaki Açık hava tiyatrosunda devam eden yaz sezonundan başka, iki devre ara- Sında tertiplenen geniş — türnelerle tiyatrosuz bölgelerde, tiyatro zevki- HAYAL Reşat Nuri DARAGO ilmesin, — bedil ken meti ve sanat bakımından essizliği İnkâr edilemiyecek bir edebi hazi- 'nemiz var: Onu vücude getiren pek Büyük gairlerin e 1 borcumuze hepsinin e malı: Medeniyet icabıdır. Kaldı kci 'Ondan en yüksek sanat ve estetik dlhamı alan bahtiyarlar da buluna: Hiç bir dahi otik namına, halis yat namına vazif, bi bir hazinesi olup da onu banma- ması ve bu yüzden bir iki nesil sonra adını bile silinmeye mahküm akıl almaz bir hüdise #a. mit bütün Bugünkü Ni Divân galrleri gibi 'ne müsaade etmiyeceği gi değisikliklerde bu İslenmiş - tabilar dunuüyor. Zaten eski yazımızla dahi matbaadan geçmemin nice divânıne Tüzüm gönter. Mitoloji “va, ancak devletin Daşarabileceği / mükemmel bir ye- kilde vücüde getirilmeli. Mevcut seçme - siir dergileriyle kiksik edebiyatımız hakkında kâfi derecede fikir verilemiyeceği süp- hesizdir. Verilse bile o edebiyatın yazma nüshalar, eski harfler yaz hut yalan yanlış yani harflerle ter: tip edilmiş ciltler halınde kalmı eniz değildir. İrfanımızı Türk ve her yabancı İstediği şairin 'eserini her bakımdan güvenilecek bir tarzda basılmın olarak bulabil. mize hem de dünya mı kargı vazifemizdir. de kurmak — bahin zuu mu, Fakat âbideye hak kazan: miş bir edebiyatımız var. ni aşılamak gayesiyle temsiller ves rilmektedir. Bütün bunlardan başka, kışın hafta tatillerinde, Ege bölge sindeki kaza veya vilâyetlerden vaki davetler Üzerine birer günlük ara türneleriyle temsiller. verilmekte ve bu süretle Ege bölgesinin — tiyatro ihtiyacı kismen. karşılanmaktadır. Repertuar bakımından da ihtiya; göre tertiplenen program çok verim- İ neticeler vermiştir. - Bu yılın dlik eseri olan Boş Beşikten başka Koca Bebek, İlk Adım, Para Uğurunda gibi birkaç telif esere temsli progra- mında yer verilmiştir. Beş yıl evvel, İzmir Belediyesinin teşebbüsü ile kurulan tiyatro, bugüe ne kadar sebatlı çalışma ve ciddi hamlelerle — ilerlemiş ve en Büyük eksiği olan - binasızlık — meselesi de) Tayyare Sinemasının aatin. alınmas Siyle hal yoluna gitmiştir. — Yazan: Joseph Conrad --a MALATA ÇIFTÇISI : MAKKLEADAAD T Ceviren: Reşadi Nui İi Nebatlarda misafirseverlik Haa aet DA ermelir vez e Teraryin Tarder Mr B GAEELAE Bt yibnt eeti ERARE L ö özmlll Te DK kat, İnanilsin veya İnanılmasın, bu bir İlmi hakikattır. Ancak şu nokta da inkâr edilemez bir hakikattir. ki, nebat veya hay. 'van bütün canlılar arasında ferdi menfatlerin çarpıştığı — şiddetli bir “hayat mücadelesi, mevcuttur. Bi #Üpphesiz ezeli bir tablat kaldesidir. Ancak insan rühünün — hassas ve| Mmüşfikliği, böyle kökleri çok derinde olan insiyaki temayülleri, bu husus- 'ta aşırlarca sarfedilen asil gayret- dere rağmen, tamamen ortadan kal- dırmaya müktedir. olamamıştır. Bil. hasta zaman zaman insanlığı” elim, sefalet ve mahrümiyete sürükleyen harpler bunün en küvvetli delilidir. Bununla beraber. egolzm tablatta 'tek başına hâkim bir şey değildir. Zira bunun yanında tam zıddi. olan)| diğerkâmlık ve fedakârlık vasıfları-| 'Dan da, canlılar leminde, sosyal ha-| yatın İnkişafı nisbetinde, — gelişme gösterdiği muhakkaktır. Öyle ki, bu haslet Ve meziyet sadece insanlara bile inhisar etmemiş, cemiyet halin de yaşayan karıncalar, bazı — bös, cekler gibi bir çok hayvanlar ara- inda da yayılmıştır. Bundan başka, diğerkâmlığın şayanı hayret bir ge. kilde nebatlar camlasında da eksik olmadığı bir çok âlimlerinin dikkat nazarlarından kaçmamıştır. Nebatlar âleminde misafirperver. Jlk için en güzel misali mazılar teşe, KİL ederler, Mazilar, - bilindiği gibi, bilhassa meşe, kayın ağacı, gül v.s. nebatların muhtelif organları Üzerin- de hüsüle gelmiş bulunan ekseriya | yuvarlak odacıklardır. Bunların mey- dana gelmesi, ancak içinde beslene- cek olan böcek ve Saire hayvancık- Jarın yaptıkları tenbihler sayesinde mümkün olmaktadır. - Binaenaleyh, bunların teşekkülleri, “kavzal, ba: kımından, nebat üzerine yumurtala. Tını 'birakan böcekler tarafından if raz edilen *maddelerin hormon tesirl ile de İlgilidir. Burada nebat ile hay- vancıkların yaşama durumları göz önünde tutulursa, karşılıklı bir men- faatın mevcut olmadığı görülür. Çünkü mazılar” içinde — yaşayan hayvanlar, korunma ve beslenme ba- kımından faydalandıkları halde, mu- kabilinde nebat hiç bir kâr temin et- memektedir. Hattâ yapılan tetkikle-| re göre nebatın, sırasında morfolojik anatomik yapılarını - değiştirerek| misafirlerine — uygün — ve — elverişli mahfazalar meydana getirmesi bakı. mından, fedakârane davrandığı haye| retle görülmektedir. Nebât tarafın- dan vukubulan bu “diğerkâm davra- Dağ, hakiki parazitlerin ana nebat-| dardan gu noktalardan — ayırt edilir: Onlarda parazitlere karşı mümkün) olan mukabil tedbirlerin alınması the| mal edilmemektedir. Orada az veyal çok bir mücadele safhası mevcuttur. Halbuki burada “harp hali, mev- zuubahis olmadığı gibi, nebat böcek- lere husüsl mesken ve gida — temin etmek süretiyle mikafirperverlikle- rinde Adeta kusür. etmemeye çalış- maktadırlar. Burada daha ziyade özle bir müna sebet bahis mevzuudür. Ancak bu münasebette göze Çarpan ve yazı- mızda. tebarüz ettirmek istediğimiz hususiyet, menfaatlerin kargılıklı ol- mayıp, tek tarafın nef'in: rafın ise feragat Ve fedakârlı dayanan antlegolat bir tarzda vuku- bulmalıdır. Ter. Dr. F. Öztiğ Darago GWMMİ — Yarının ona neler hazırladığını kimse bilemez! İhtiyar kadın, kaba bir söz işitmiş gibi irkildi. Ne garip fikirdi bu! Hele vaziyete uygun nazik bir cevap beklenirken! Gemide akşam elbisesini giymemiş olan Renouard onun gö- zünde bir asilzadeye benzemiyordu artık. Derbederliği Üstün çıkmıştı. Kızgın bir eda ile yerinden kalktı: Geç oldu, dedi. Mademki bu geceyi de gemide geçi- receğiz... Ama pek de yürekler acısı. Profesör, piposunun küllerini silkeliyerek ayak Üzerine dikildi ve cevap verdi: — Emma'cığım, böyle daha iyi; Miss. Moorsom'un çok. daha iyi. ndalyesi arkasında duran Renouard bekliyordu. Genç kaz da yavaş yavaş kalkarak bir iki adım ilerledi ve ahile baktı. Sanki denizle gökyüzüne birden yayılarak yıl dırımla alev saçmaya hazır bir bora bulutunu andıran o ada 'nin iri Ve karanlık kütlesi yıldızların görülmesine mâni olu. yordu. Miss Moorsom, kamarasının kapısına doğru giderken dalgın dalgın tekrarladı — Demek, Malata bu imiş, Omuzlarının Üstüne çektiği açık renk atkısı ve fildişine benziyen çehresi ile, ruhun derinliklerine kadar nüfuz edecek sözler söyliyen bir. hayal mahlükuna benzemekteydi. Nefis bir musiki âletinin tınlaması gibi benliğinden çıkan o söz: lerle gaşyolmuş Renoaurd'ı o halde birakarak bir şey söyle. meden, bir işaret yapmadan çekildi gitti. Renurad orada hareketsiz kaldı. Sesine bu garip edâyı veren hisler neydi acaba? Cevabını bulamadı. Fakat başka cevaplar da bekliyen bir vaziyet vardı. Hakikati söylemek Zamanı gelmiş miydiğ Yalnız bunu düşünmek onu perişan ediyordu. aten herkeste bir Önsezi var gibiydi, yolculuğun neye- siz günleri boyunca misafirlerin birbirlerinden bile çekindik. lerini görmüştü. Profesör somurtarak bir kenara çekiliyor ve yalnız başına piposunu içiyordu. Renouard, Miss Moorsom'un ona Misg Moorsom'un sessizce çekilmesinden bir aaat sonra Renouard, güvertenin tentesi altında kurdurduğu hamaktan indi (yatakların hepsini misafirlerine bırakmıştı). Pijaması. nin paçalarını diz kapaklarına kadar kıvirdi. ve demir bi gında nöbet bekliyen Kanağa görünmeden geminin ön tara- fına gitti. Bir atletinki gibi çıplak beyaz gövdesi karanlığın içinde bir hayaleti andırıyordu. Kimsenin haberi olmaksızın cıvadırayı boylayarak gemiden ayrıldı, demirin zincirine tus tunarak aşağı doğrü kaydı ve kendini denize koyuverdi. Tük suyun Üzerinde bir balık gibi seasiz yüzerek uzak- daştı. Tatlı dalgalar onu yavaş bir hareketle kaldırıyor. Ba- zan kulaklarında çınlıyordu. Ara sıra dinlenmek ve İstika- metini tayin etmek için doğrula doğrüla sahile vardı;. köş- KünÜ aaran bahçenin kenarına çıktı. Adada mutlak bir sü- kün hüküm sürüyor, hiç bir aşık görünmüyordu. Çiftlikteki- ler de gemidekiler gibi derin bir uyku içinde 1âi, Patikaya ayak bastığı zaman küçük bir deniz hayvanı kabuğunun tırdadığını düydü. Devriye gezen sadık melez bekçi, hemen kulak verdi; ve karanlığın içinden çıkan hayaleti görünce korkusundan diz çöktü. Fakat gelenin kim olduğunu anladığı vakit ayağa kalktı ve dilini gaklatarak Tse, tae, tae, efendi. gelmiş! dedi. Ses çıkarma Luiz, beni dinle. Bvet, yüksek sesle konuştuğunu kimsonin , duymadığı, körü körüne itaat edilen ve kendisine hiç bir zaman bir suai tevcih edilemiyen efendisi idi... Gecenin karanlığında o, acele acele Konuşuyor, sanki tek bir saniyenin kaçırılmasını İste- Miyordu, Lulz İse, Üç misafir geldiğini öğrenince dilini yine akırdatlı. Diliyle yaptığı bu gürültüler, heyecanının bir nevi #tenoğrafyası gibiydi; ve onlarla türlü türlü mânalar ifade edebilirdi. Renouard'ın sözlerini tam bir süküt içinde dinledi ve yalnız, efendisi durduğu anlarda hafif bir “evet etendim, fasıldadı. Renouard israrla ilâve etti Renouard denize doğru İlerlerken arkasından gelen Luiz şaklardan birkaçını çağırıp sandalı indirmeyi teklif etti. — Pek sersemsin! — Tae, tae, tae. —Beni görmemiş gibi hareket edeceksin demedim mi? — Evet efendim ama gemi pek uzak. Ya boğulursanız — Buğulursam hem benim hem Walter hakkında istedi- gini söylersin. Ölülerin hiç bir şey umurunda değil. Bu sözler üzerine denize daldı ve karanlık suyun içinde efendisini seçemez olan melezin “tae, tse, tac ti oldu. fakat kendisini arzusuna da kavuştur Dönüş zahm yordu. Sanki geçirmekte olduğu sevgi buhranı küvvet ve küdretinin dayandığı 6 görülmez destekleri temelinden yık- mişti, Hattâ yüzerken, bir aralık hayatın Sınırlarını bile aş- tığına İnandı; yakından gördü. Göz Tafına yüzmek kelay olacaktı... cesaret edemiyerek intiharı yeğ gördüğüme 'dedi ve bu düşünce ile te Kimseye görünmeden gemiye döndü ve bitkin bir halde hamağına uzandı. Sanki hayatın Öte tarafına geçerek bir yıl- diza yaklaşmış Ve orada rahati, süküneti bulm Şılarına çıkmaş hükmedecekler, İri yarların aabah ışığından ve göz kamaştırıcı parıltısın- dan korudüğu koyda tatlı bir serinlik hüküm sürmekte İdl, Yolcular bahçenin elt tarafına çıktılar, Donuk ve resmi ta- dan bundan konuşuyorlardı. deşi el gözlüğünü açarak o yeni ufukları süzmeye fakat hakikatte vırlarla gi gibi. yaptı: esör kadınlara yar zira, adamlarına bazı Renouard, neşin altında zilmişti. gayret istemiyen, dinlenme sağlayan ebediyet erini bir yıldıza dikerek hayatın öte ta patikadan acele ıldayan köşkün önüne selâm vaziyetinde sıralanmış bir sini işitti. Boylamak Jâzım gelen uzün, ve cak olan mesafe onu Fakat kendi kendine: “Kar- rar küvvet buldu. igtu, I Profesörün kız. kar koyulür zavallı Arthur'ü aramakta İdi dım etmek Vazifesini üzerine almıştı. K arzusunda bulünan emirler inen meleze doğru. gitmişti. bir sıra uşak di- nanga askere ben- birkaç deta gürip ve —Z yi anladın değl Ti? Bis'yarın sebah karaya Çilk — SiYORduları | öükateayıktır. Devni'nin envetlaci ciddl gözlerle baktığının farkına varmıştı; hatta kesdlsiyle — madan önce hiç bir hazırlıkta bulunmıyacaksın, Biz geldiği — Düf daha yükarıda iken gapkasını çıkarmıştı. Renou.- | | — aerlerinden; (Oğlu İle beraber z konuşmaktanı kaçındığını sanır oldu. İhtiyar kadında da gn miz vakit Mr. Walterin #deları dolaşmaya Çıktığını SÖY — ard onün #özlerini dinledi, misafirleri ağırlamak iin alacaği İ | çüneti Sultan Ahmet, Rakkiase, Pa: laşılmaz bir hoşmutmizlk. beliriyodü. Gedbirleri #ordu. Mrendinin edam hamımlara yerilecek, deeya —| | S1 Tayolr b e D Ne yapacaktı ya şimdi? — Evet efendim. bir yatak daha konulacaktı.. Ondan sonra... Burada bekçi | karanfi an kız, Süvari) gibi tab. Güvertenin kandilleri birer birer söndü. Gemi artık uy- — Yanlışlık olmasın, dikkat et, Lulz etrafına bakarak ilâve etti; | doları renkli bir şekilde veren “Res- l a Zi aban Tömat Bi Ka Tef 3a0 Skuy di 5 B JZ D a ; 2 | Sit Dil Kurultayından akisler İKİ CEPHE BİR NETİCE kadar iki cephe ve iki fikir Bu cepheleri, katıksız türk- çe ve mötedil türkçe diye vasıfları. dörabiliriz. Katıksızlar, başta Besim Atalay. Recal Cin, Sadri Maksudi ve diğer bazıları gibi hiç taviz. kabul etmi: yenlerdi. Bunlar, halk diline ve İ tanbul givesine yüzyıllardır. Kirmiş olan birçok canlı kelimelerin de — asılları arapça, yahut faraça ol duğu iddlesiyle — atılmamına taraf- tar ve böyle olunon da ifratın tam tümsali idiler. Halbuki bir zamanlae merhum Ömer Seyfettin'in türkiyat ismini verdiği bu kabil kelimeler halk arasında sayısız ifade gekilleri yaratmış ve dili ince nüanalarla sen- Binleştirmişti. -Bilhassa — eşanlamlı; yANI eski arapça tAbiriyle müteradi/ kelimeler, hakikatte ayrı ayrı düye gu ve düşünce kapılarını açan hazi- neler demekti. Her kelimeyi, bütün geleneklerini yıkarak, mutlak murgt- te Türk kökünden getirmek isteyen- ler işte bu servete baltayı indirmek istiyorlardı. Nasıl ki Türk Dil Kurue munün şimdiye kadar / devam eden ve herşeye rağmen takdir ile kare #ilanması gereken çalışmalarında, ne yazık Ki bu iyilikleri körleten böye Je bir teze de saplamılmıştı ki, bu. 'nun ne derece zararlı bir netles ver. diği bu son Kurultaydaki mücadele ileanlaşılmış oldu. Şimdi. Kurum'un tabil mecramndaki çalışmalarına yol açmak ve bu Süretle onun tabillik- ten uzaklaşan hareketlerine, ifratia- nn set çekmek. istiyorlardı. — İşte günlerce “devam eden tartışmaların en hayırlı ve müspet netioesi de an. cak bu gaviyeden parlak bir zafer halinde belirdi ve süylendiği gibi sed yakıldı. Bu seddin yıkılıp bu saferin elde edilişinde, terim' omlsyonunun bü- Yük bir isabetle hazırladığı raporun da teniri nikâr edilemez. Kurultay üyelerinin büyük bir çoğunlukla ka. bul ettiği bu raporun Tühünü göre, bundan sonra kelimeler, uygur. ve çağatay kaynaklarına — başvurulma. dan evvel, bugünklü Türkiye lehçeni içindeki ses değerlerine uyularak se- çilecektir. Bugünkü "Türkiye topraka İarında yaşayan canlı türkçenin kök leri aranacak ve bütün yeni kelimo- der, ister duyguyu, ister bilgiyi göse tersin, yalnız bu yoldan bir çalışma ile yaratılacak ve üretilecektir. Dee nebilir ki, Kurultay, bu firensip ikar Tarını vermekle, yalnız. bir raporu değil, kendi bünyesini, kendi mâna- anı da taçlandırmış ve işıklandırmız oldu. Alınan karara göre, bu teze uygun bir sözlük de hazırlanacaktır. Fahat #imdiye kadar icat edilmiş, — yahıt bir kısım Üyeleri sinirlendiren tâbirle uydurulmuş olan terimlere dokunül- mayacaktır. Diğer taraftan da imlü komlsyonunun raporu da madde mad- 'de okunmadan doğruca bilim heyeti- ne havale olunmuştur. - Bu, açıkça, bir baştan savmadır. Yâni Kurultay, bu imlA meselesinde, harekete gel dikleri zaman yumuşiyan kelime son. Jarındaki p.ç.t / harflerini b.c.d. şeklinde yazmak, yahut ka ile ke'yi biribirinden ayırmak için ke'lerin üse tüne aksan koymak gibi değişiklik tekliflerini, hem arap harflerindeki #eddeli, cezzimli, Üstünlü, esreli tarza düşmemek, hem de bunün kültür ve basın alanında, hele en ziyade mek- teplerde sebep olacağı karışıklık. ve mahzurları önlemek için, pek yes Finde bir hişlilikle reddetmiştir. Has san Reşit Tankut'un, imlâyı değişe tirmenin bir kanun meselesi olduğu. 'nu geç de olsa hatırlayıp hatırlatına. * da bunda as çok âmil olmuştur. Hâsılı muhakkak olan şu ki, ime A komlayonunun nasıl hazırlandığız 'na hâlâ şaştığımız raporu bir püskül- Vi belâ idi, bereket versin Ki kolay ve çabuk savuşturuldu. Bilim Kuru- hanün da bü “ucübe,, yi gömeceğine hiç şüphe etmiyoruz. Bunun ” için sümlemize, “bütün yazarlara ve o kurlara, imlâ bahsinde geçmiş oluun deriz. LAĞAĞ YENİ NEŞRİYAT: AİLE AİLE'nin kış sayısi büyük şalrk miz Yahya Kemal'in sanatı ve şah- iyeti hakkında İsveç — sefiri / Erle Von Post, Cahit — Tanyol, - Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hizar, Vehbi Eralp, — İsmall Habib, Mustafa Şekib, Dr. — Nihat Repat, Zeki Falk İzer, Cemal Yeşil, Şüküfe Nihal, Kâzım Tamall, Şevket Rado, Vedat Nedim Tür'ün — düşünce — ve hâtıraları, ayrıca Cahit Sıtkı'nın bir Küzel tercüme hikâyesi, Sağlık, Ço- Cuk ve Moda sahifeleri, - Othmar'ın l fotoğraflariyle — çık- ti 1 liradır, SAM LEVNİ (Hayatı ve eserleri) Müli Bğitim Bakanlığı, * son ga. manlarda, her bakımdan çok dikka- te değer bir eser yayınlamıştır. Bi yük Türk ressamı Levni'nin hayatı Di ve eserlerini inceliyen bu. eserin dokunduğu bahisler arasında; (Türk resim tarihine giriş, Levni'nin yaşa> diği asırda; resim. zevki, * Levni'nin hal tercümesi, tezhipleri, teknik hu- üsiyetleri) gibi bahisler — bilhansa

Bu sayıdan diğer sayfalar: