9 Şubat 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

9 Şubat 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayta 4 h : Amerika, bir anlaş Sovyet tuzağına düşmekten çekiniyor Washington — Husüsi mühabiri. miz HG. Martin'- den telgrafla). Washington res- l mehafiline men #up şahısların hem ahenk — konuşma- daşma lüzumunu belirten çok münim beyanatta bulunuyor. Cumhurbaşkanı Pruman ise süküt etmeyi tercih edi- yör. Selâhiyet sahibi Amerikahlar Aarasında müşahede edilen bu ahenk- Bizlik şu şekilde tefsir. edilebilir: A- Merikalılar bir anlaşmaya varmayı Çok arzu etmektedirler, fakat Rus- Jdarın siyasi bir oyununa düşmekten gekiniyorlar. Evvelâ, Üniversite — mensuplarının MWanhington'da yaptıkları bir topli tıda konuşan Milli Savunma Bakanı Louls Johnson, Sovyet Rusyaya ih- tarda bülünmüştür: “Stalin şunu i- yice bilmelidir ki, eğer sabahın saat Gördünde askeri bir harekete teves- Sül ederse, bir saat sonra Amerika, bütün kuvvetleriyle düşmanın üzerine gullanâcaktır.” Saniyen, — Senatoya —mensuh bazı gahısların yaptıkları beyanat tema- miyle başka bir eda taşımaktadır. dıkları muhakkaktır. Milli Savunma Bakanı gayet sert bir lisan kullanı- yor. Atom meseleleri- Parlamento Komisyon Başkanı Rusya ile bir Atom Meseleleri - Parlamento Ko- Misyonu Başkanı MeMahon'un Wa- ahington'daki nfuzu büyüktür. Mc- Mahon, hidrojen bombası hakkında Meveut bilgisinin kendisini me ka- — Bonn Hükümeti zor durumda... Parlâmento ekseriyeti, Koalisyon Hükümetinin mesaisini baltalıyor (Husust Bonn, — muhabirimiz bildiriyor.) 1849 senesinin son ayları Batı Al- manya Hükümeti ve parlementosu. nn mesaisi bakımından çok Ümit verlei idi. Halbuki, yeni yılın ilk ayı, Saar meselesi dolayısiyle dış politi- Ka Ve zirai mahsüullerin fiyatları ba- Kımından hükümet içerisinde, mühim ayrılıklarla geçmiştir. Hükümet teşkil edilirken, Dr. A- Gdenaver, bütün sağcı partilerin mü- messillerini kabinesirle almak suretiy: le, ancak ekseriyet temin edebilmiş- fir. Halbuki, hükümet işe koyuluncu kabinede temsil edilen bütün parti: Jerin, her hususta aynı kanaatte ol- madıkıları görüldü. Saar meselesi dolayısi de yüksek kofhiserler Kabine azalarının yaptıkları düşün- Cesiz beyanat yüzünden hasıl olan Berginlik, Dr. Adenâuer'in şahsi te- iriyle ortadan kaldırılabildi. Vaşing- ton, Londra ve Pariste birer Başkon #alosluk ihdasına izin verilmesi, bel Ki bu tesirir. neticesidir. ne, hükümet. Saar meselesi, Batı Almanya hü- Kümetine, dış politika — ve bilhassa toprak terki meselelerinde söz hak- kı tanınması lâzım geldiği hususun- da, ümümi bir kanaat — uyandırmış gihidir. Bu itibarla Bonn, — Pransız- Alman münasebetlerinin yakında dü- eleceğini ümit etmektedir. Halbuki iç politikanın bilhassa eko- omi sahasında, hükümet koalisyonu bazı esaslı ihtilaflarla — karşılaşmız- tır. Malümdür ki, hükümet koalisyo- u, (Christlich Demokratisehe Uni ©n- Hıratiyan Demokrat Birliği) adı altında toplanan bir gruba dayan- maktadır. Bu birlik, normal bir par- ti programından ziyade “hiristiyan- dık” gibi ahlâki esaslara dayanmak- tadır. Halbuki bu toplulük içerisinde, iktisadi menfaatleri, birbirinin taban tabana zıddı olan zümreler toplan- miştir. Meselâ, bu birliğin en son Meclis grupü toplantısında, ziraatçi 've sanayici cenahlar, tamamen akai noktal nazarları müdafaa etmişler- dir. Ziraatçılar, Batı Almanyaya hi- dübedel ithal edilen ziral mahsulle- rin, bükümetçe tesbit edilen dahili sa- tıg fiyatlarını giddetle tenkid etmiş- ler ve yerli ziraat mahsülleri fiyat- Jarının da bu seviyeye çıkarılmasını taleb etmişlerdir. Ekseriyet grubu- Nun, Sosyal Demokratlara «ütema- yil gol cenahı ise, büyük gehirlerde toplanmış olan müstehlik — kütlenin geçim müşkillerini arttıracak — olan bu teklifi, şiddetle reddetmiştir. Hükümeti destekliyen en kuvvetli Brupdahilindeki bu ayrılık, hükümet Azasının resmi beyanatına bile ak- #etmeye başlamış ve Batı Almanya Matbuat Umum Müdürü, — hükümet sözelilüğünü Jayıkiyle — yapmadığını 've bu vaziyet karşısında yapamıya- Cağını ileri sürerek Istifasını vermiş- tir. Batı Almanya hükümetinin bu du- Tumu, istiklâline sahib olmayan — ve bilhassa, muayyen, mülli gayeler et- Tafında mukadderat birliği yapmamış olan topluluklara istinar — etmeyen Hükümetlerin — mukadder — akıbetini Köstermektedir. Bu vaziyet devam ederken, Batı Almanyada: “namus, sadakat, kahramanlık ve ahlâki te- mizlik gibi Alman milletinin an'nne- vi hasletlerini dalma inkâr ederek mütemadiyen menfi kabiliyetleri teş- vik eden rejime” şiddetle hücum et- meye başlayan bir. “Rechapartel- 4” nin teşekkülünü hay- SA Pirln Siyasi meseleler ve muhabir mektupları Atom komisyonu başkanı bir süper-Marshall plânı istiyor dar natör, telâşa düşürdüzünü saklamı” Daha da - ileri giden — ge (Eğer Amerikan milleti de süper-hidrojen — bambası — bal benim — Bildiğimi — bilse idi, / onlar da telâşa düşerlerdi) demiştir. — Se- natör MeMahon'un sözleri - küçüm- senemez, çünkü süper-bomba ile - Tkalı mühtelif meseleler ile kendi- Si yakından mesgul olmuştur. Mc Mahon, hidrojen bombası — ile ilgili mevzuları görüşmek üzere Cumhur- başkanı, Truman'ı, birçok defalar zi- yaret etmiştir. Gene aynı mevzu üze Tinde gerek âlimler, gerekse askeri İlderlerle teması muhafaza etmiştir Ve nihayet, elde ettiği malümata da- yanarak, vatandaşlarını — ve bütün dünyayı atam silâhlarını kontrol et- mek maksadiyle gayret sarfetmeğe davet etmek lüzumunu hissetmiştir. MeMahon'un ümitsiz bir eda ile yap- tağı bu davet, insanı heyecana geti- 'Tecek kabiliyettedir. MeMahon, şu tavsiyede bulunmal tadır: Senede 10 milyan dolardan 5 sene Üzerine 50 milyon dalarlık veni bir Marahali plânı, Fikir yeni deği dir. Bundan önce, Amerikadaki sol- ©w unsurların lideri - ve Amerikan- Rus anlaşması taraftarı Henry Wal Jace da buna benzer bir teklifte bu- Fransa - Paris — (Paris hususi büromuz bildiriyar.) Rusya arasındaki gerginlik ve Hindiçini Frandk ile Bao-Dal rejimi arasın- daki anlaşmalar, Fransız Mebuslar Meclisi ile Senatosu tarafından tas- dik edilmiş ve tasdiknameler Cum- hurbaşkanı Vincent Aurlol - tarafın- dan ilân edilmiştir. Moskovanın bi dirdiğine göre Çekoslavakya, Say- Kan, yani Bao-Dal, ve Parise karşı isyan halinde bulunan — Haşi-Min'i Tesmen tanımıştır. Bu satırların in- tişar ettiği sırada ise Birleşik Ame- rika ile İngilterenin, Bao-Dai rej mini tanımış olmaları çok muhtemel- dir. Bu dürüm karşısında Bao-Dai ile Vistnam halkını, tek saniye kaybet- meksizin takviye ve teşci etmek lâ- zımdır. Zaten Fransiz umuümi efkârı, bu anlaşmaların - Fransız Parlamen- tosu tarafından, hükümetin. kusuru olmaksızın, sirf parlamenter usülün icabatı olarak, bu kadar, gecikmiş ve tasdik edilmiş - bulunmasına bir hayli Üzülmüştür. Moskova ile Paris, noktal naza: darında israr ediyorlar. Franmız ka- binesi, Fransanın Moskovadaki büyük elçisi Chatalgnenu'yu — güya İstişare etmek Üzere, geri çakırmayı düşün. mektedir. — Sövyetlerin Paris Bir yükeleisi Bogomolaf'un da, aynı gebehle, hükümeti — tarafından geri çağrılması mühtemeldir Öyle anlaşılıyor. ki, Franaa, vazi- yeti tehlikeye düşürecek hareketler. 'den çekinecektir. Çünkü, bu dâvada Fransa tek başına değildir. Sovyet- ma istiyor, fakat lerin, Uzakşarkta geriştikleri bu ha- n a Pantheon meydanına Tunmüştü. — Hatta, dünyanın — refaha, erişmesi için Ame: rikanın sarfetmesi icap eden miktarı Wallace da 50 mil- yon dolar olarak tahmin etmişti.Bu- Unla beraber senatör Me Mahon'un teklifi bazı orijinal vasıfları hai dir. MeMahon, Amerikanın ekono- mik yardım programını mülletlerara- ı bir silahsızlanma programına bağ- hyor, Bundan kasit kâğıt Üzerinde kalan meşkük - garantiler — olmayın fllli teminattır. MeMahon'a göre ha- len silâhlanma yarışına sarfedilmek- te olan paralar o zaman süper-Mar- ahali Plânına devrolunacaktır. Böy- lece, gerek. Biri rekse diğer / memleketlerin masrafları Üçte iki kiml Plânının tam bir muvaffakiyetsizliğe UğTAMASI ihtimalini kabul eden se- natör, teklifin hiç olmazsa Amerika- min sesi radyosu ile neşredilmesini istemiştir. Sâlisen, bir — basın — toplantısında konuşan Başkan 'Truman, Rusya nez- dinde bir teşebbüste bulunmak niye- tinde olmadığını bildirmiştir. Sena- tör MeMahon'un heyecanlı beyana- ti ile Truman'ın çekingen ifadesi Sındaki tezadı tahlil edenler bunun sebebini Amerikan ilderlerinin Rus- darın bir tuzağına düşmekten kork- malarında buluyorlar. Geriye dönme imkânlarını hazırlamak makandiyle Kanaatına göre, müdafaatiçin her- hangi askeri hakerete lüzum görü- decek olursa, bunun müşterek bir an- Jaşma dairesinde, Güney Doğu Asya ile #lâkalı bütün devletler tarafından yapılması icap edecektir İyi haber alan mehafilin kanaatı- 'na göre, Moskovanın peyki olan bü. tün devletler, Çekoslavakyayı taki- ben, Hoşi-Min'i resmen kabul ede- geklerdir. Bu itibarla, Uzakşarkta, istiklâllerini yeni kazanmış olan ve) Batı devletlerine mütemayil bulunan| Hindistan, Pakistan, Birmanya, ve Endonezya gibi genç devletlerin, hiç bir. aüretle — Hoşi-Mini — tanımaya» rak Bao-Dal hükümetini tasdik etme- leri ve Batının da bu hususta, dos- tano bir şekilde tazyikte bulunması dazımdır. Fransanın alâkalı mehafiline göre, Hindiçinideki vaziyet, askeri hareket. lere sebebiyet vermiyecektir. Komi- nist Çin — Hükümetinin, Hoşi-Min'e, her türlü yardımda — bulunması ve Bao Dal'yi, “mürteci / emperyalizm ve kapitalizmin” mümessili” olarak| Hindiçini mülletinin gözünden düşür. meye Uuğraşması çok mühtemeldir Birleşik Amerikanın, Formozadaki | milliyetci Çiz Hükümetine, - askeri bakımdan yardım etmemek kararın. dan ” vazgeçmesi, - Hindiçinide ha Aıl olan yeni Vaziyetin müsbet bir ne> tÜcesidir. Vasington bu. suretle, yunma - Bakanı Loulr — Jahnacn ile müşterek Gunelkurmayın çoktanberi Kabul etliği bir prensibi, politikası: DA esas kılmaktadır | Halkla Temas Şubesi Şefi Aldregfe'yi Şik Amerikada evde oturan bir mil- det meydana getirmektedir. Televiz yona sahip 400 aile arasında yapılar teerüibe sonunda; YENİ İSTANBUL Beynelmilel sergi ve fuarlar münasebetiyle : Dekorasyon dâvamız Sergilerde her şeyden önce göze çarpan şey, paviyon ve stadların umumi âhengi, EÇEN gün bir. gazetede, 1980 / Beymelmilel Fuarlar Tatesi gözüme / ilişti. Bu ilişme bana bu yazıyı yazdırdı: * Bütün dünyada / yapılmakta 0- dan sergi ve fuarlarda, en haşta gelen meselelerden biri de “Deko- Fasyon,, sanatidir. Bir fuara işti- Tak eden memleket, fabrika vey. Mmücasesenin mal satmak kadar enasli bir düşüncesi de, teşhir e- deceği malın, maddenin güzel bir gekilde ortaya Konmasıdır. - İşte, Bu güzel bir şekilde ortaya kon. a işi, dekoraayon sanatidir. Bu gü 'veya bu. müessesenin, her Hangi bir şahsin / keyfi görüş ve Anlayışiyle ölçülemez. Ve “rast Zele, yapılamaz. Yalmız ve yalnız, Bütün dünyaca kabul edilmiş de- kar sanatinin esaslarına, beynel: milel güzel sanat telâkkisinin kai- delerine uygun bir esas ve bilgi İle ayarlarır ve yapılır. Bunu da Aancak dekoratör sanatkâr başa Fabilir. * Sergilerin bir çok çeşitleri ol duğu gibi, fuarlar da değişik ka- Takter arzeder. Bunlar ister mil W ister beymelmilel olsun, — umu: , O husüsi, kültürel, teknik ne türlü olursa olsun; €n önce göze Çarpan şey, paviyon ve standların ümümi ahengi, güzelliği veya çir kinliğidir. “Teşhir edilen - madde ancak bundan sanra dikkati. çe- kebilir! Demek ki önce aarf, son YA mazruf gelir. Bu, her yerde ve her zaman böyledir. ” Güzel teşhir edilmiş demek, yu karıda da bahsettiğimiz gibi. kül türlü bir zevk ile yaratılan, sanat. kârane bir dekor içine yerleştiri!. miş olan demektir. Burada sanat kârın ince zevki, tecrübesi, kül tür ve kalitesi baş rolü oynar Fakat, güzel işin olduğu gibi, kö tisünün de alacağı “not. sanat kârın değil, mensup olduğu. ce Miyetin. milletin, memleketin he sabına geçer! Bü sebeple, — serxi ve fuarlarda, ister istemez, mü him bir dâva ile karşı Karşıy Bulünülür: / Dekarasyon düvamı! Bu dâvayı iyi halletmek sarktır Bunun içindir Ki bütün medeni milletler; memleketlerinin kültür Sanat Ve zevk seviyelerinin — bir aynası olan bu işlere “iyi not, ka zandırabilmek için gayret sarfe, derler, Dekorasyon — sanatine bi Yük değer verirler. Bir çok kereler beynelmilel ser- gilerde hayranlık uyandıran meş: herler, bu değerin ölçüsünde bü. Tolevizvon, ev meydana Televizyona sahip 100 teorübelerden bu (Reuter) Charlı Birle- Washington, & AA göre, televizyon, Bvli erkeklerin serbest zamanları. n yüzde 42/8, Çocukların yüzde 418 Bvli kadınların yüzde 39.7 evlerin: de geçirdikleri, Ailelerin sinemaya yüzde 72 daha güzelliği veya çirkinliğidir. KENAN TEMİZAN yük sanatkârların. — büyük başarı ile yarattıkları güzellikler, — iste bu gâyretin muvaffak / olunmuş neticeleridir. * Memleketimizin — yıllardan beri katılmakta olduğu bir çok yaban- cı fuar ve sergiler vardır. Kanaa- Ümce, bunların bir ikisi müstes: na, diğerleri maalesef beynelmi- lel çapta yaratılmış eserler sayı: İamaz! Çünkü; senelerden beri bu fuarlar için kongreler - toplanır, üzün boylü İçtimalar yapılır ve yalnız idari işler ve teşhir mad- deleri Üzerinde durulür. Bu top- Jantılara hiç bir “sanatkâr. ın ka- Uldığını,görüş ve fikirlerinden fay- dalanıldığını işitmedim! Hiç bir zaman bir “Dekorasyon dâvası”di. ye bir meseleye değer verildiğini bilmiyorum! Halbuki; sergilerimi- zin dört başı mâmur biner zevk Ve kültür meşheri olması da en başta düşünülmesi icap eden bir meseledir. Bunun için, her şeyden anlarım iddia ve kuruntusundan azgeçmek, megalomaniyi bir ta- Fafa birakarak ancak ve ancak dekor sanatini de bir “ihtisan, İi sayarak el sürmeye — özenmemek Tazımdar. Nasıl ki hasta olunca bir dok- Yora başvuruyor, eihisemizi ancak bir terziye diktiriyor, kunduramı- zi da ancak kunduracıya yaptır. Yorsak; sanatkârın da ihtisas ve bilgisine inanmak şarttır. Yoksa bu gibi sanat işleri; koca bir mil letin, memleketin, — ister istemez, kültür ve zevk meşheri olacak fu: arlar “istidatlı,, diye tasavvur. ve Tavsif etliğimiz amatör zevata e- manet edilecek olursa, pek büyük bir cesaret ve hata olur?" Güzel sanatlarda, dekorasyon sanatinde, Yalnız cesaret ve istidadın. değil. ancak bilgi ve ihtisasın yeri oldu. Guna inanmak şarttır. Neticede; cemiyetlerin — medeni dünyada mevkilerini, insanlık &- lemine verdikleri kültür ve sanat eserleri tâyin eder! Kültürel - ya- kınlıklar Ve anlaşmalar; insanla- ı birbirine bağtılıklarında, ticari münasebetlerden daha kuvvetli ral aynar! Bu sebepledir. ki, memle- ketimizin zevk seviyesini, kültü. vel başanlarını, sanat anlayış ve kabiliyetini Alemin gözü önüne kaymakta / vesile olan fuarlarda Ütiz, hem de çak titiz davranmak Jazımdır. kanaatindeyim. Eğer de tüğim gihi, valnız cesaret ile isti dada emanet edilecek olursa, far- kına varmadan - hep beraber gü Tünç olunur. getiriyor aile arasında yapılan neticeye - varıldı. 424 gittikleri anlaşılmıştır Kitap okumaya hasrediln zaman üzde 20.7, mecmumlara yüzde 22.6, zazetelere yüzde 47 kalmıştır Çocuklar, çocuk dergilerini yüzde 4, mecmuaları yüzde 11, kitapları Ja yüzde 9.2 daha az okumaktadır. dar. Gündüz yapılan radyo yayınlarını dinlemeye hasredilen zaman ortala. ma 3.5 saatten 2 saat 5 dakikaya, geceleri de 3 saat 42 dakikadan 24 dakikaya inmiştir © borular k vererek, kışlalarda, çürümüş, kokmuş bir ce- Paris musahabeleri © Şubat 1 Fransız kızları satış mağazalarına memur olarak nasıl yetiştirilir? Paris Ticaret Odası, bu meslekte insan yetiştirmek üzere hususi bir mektep açmıştır. İR mağazada mal satmak çok basit bir iş görünebilir. Orada çalışan memurun fiatları bil- mesi kâfi değil midir? Hattâ bilme- sine de ne hacet, her malın Üzerinde flatını gösteren bir etiket vardır, o- 'na bakıp sorana fiati söyliyebilir. Vazifesini malın fiatini bildirmek ten ibaret sanmak, bu mesleğin asıl hususiyeti olan birçok mühim tefer- uati güzden kaçırmak demektir. Bir aanati vardır ki, bu aanatin ehemmiyeti idrâk edilerek Fransada tahsil müddeti 3 sene süren bir ven- döz mektebi açmak lüzumlu görül- müştür. Paris 'Ticaret Odası böyle bir mek- tebin kurulması için milyonlar tah- ederek, her sene öğretmen Uc- yeti ve okutma masrafi olarak da yüz binlerce frank — harcamaktadır. Talebeler bu mektepte aşağı yukarı meccanen okurlar. Parisin popüler bir. mahallesinde bulunan bu nümüne mektebini gez- dik, Müdürü büyük bir nezaketle bi- 'ze her türlü izahatı verdi. Müstakbel vendözlere yalnız müşteriyi nesaket- le karşılamakla, satılan eşyalar hak- kında derin bir bilgiye sahip olma- Jarı için moda, dikiş, ev işleri, pasta ve şekerlemeye dalr malümat ver- mekle kalmadıklarını, ayrıca ceme- kân düzeltme sanatini de öğrettikle- Fini anlattı. Çünkü - bir satıcı kız, mağazarın camekânında ve tezgâh- larında çabuk sürülmesi lâzım gelen malları çekici ve imrendirici bir şe- kilde düzeltmesini bilmezse, — satış husüsünda. müvaffak olamaz. — Zira ticaretten maksat ahşverişin çabuk yürümesi, paranın azami hadde ka- dar işlemesi değil midir. Mektep mü- dürü bu işi şöyle anlattı —" Vakit kaybetmeksizin mükem- mel bir camekân kurabilmek için, evvelâ camekânın bir maketini veya| krokisini yapmak icap eder. Mağa- za sahihi veya müdürü bu taslağı ar- zularına göre değiştirebilir. Maket ü-) zerinde mutabik - kalındıktan sonra, bunü tatbik mevkiine sokmak bir ço cuk oyuncağıdır. Bu krokileri yapa- İrak kadmının cemiyet içindeki rolü 1921 den evvel İrak kadınları çok bir durumda idi; evden çıkmaz, istediği ile evlenemez, mektebe gide- mez ve istediği kimselerle görüşemez. Gi, Erkeklerin çoğu kadını bir ev es- yası gibi telâkki ederdi. — Hükümet Ük defa mektepleri kurmaya başla- yınca müteassıp erkekler kızlarını o- kutmamak için ayak dirediler 1820 de Dağdat'ta yalnız bir lse vardı. Bu mektebe devam eden kiz- Jar, İstanbul veya başka yerde tahsil Körmüş ailelerin kızları idi. Müteakıp seneler büyük bir halk kütlesi şair ve ediplerin tesirinde - kalmıştır. Çünkü İras halkının büyük bir kısmı, — bu kimselerin fikirlerine çok hürmet e- derdi ve anları sirf İngilizlere karsı oldukları için birer önder telâkki e- derdi. Böylece yeni fikirlerin dağru Je oktuğunu anlıyarak kızla- n mektebe yollamıya başladılar 1824 te Irakta Basra, Bağdat ve Musulda olmak Üzere üç lise ve pek gok ilk mektep kuruldu. 1928 de Ma- Arif Vekâleti kız talebeleri Beyrut, İstanbul ve Kahireye yollamıya bağ- Jadı. 1882 d İrak İstiklâlini kazanın- ca, hükümet kızları Amerika ve Av- rupaya göndermeye başladı ve aymı ki, sermaye ile burjuazinin elel vardığımız. zan niyetin müdafaası için bütün bir gençliği halkın büyük bina önüne toplanmış olduğu- ü görüyoruz. Sanki bir bekledikleri var. Dir- seklerimizle yolumuzu açarak Ön sıraya varı- yoruz. Karşımızdan Pantheon bütün azametile Yükseliyor ve cephesinde gu meşhur cümle “Büyük adamlara minnettar vatan tara- fında Kapılar kapalı, Ön avluda kimseler yok. Halk ne bekliyor? Yanımda duran birine so- örlen ikiyor ekte, Fakat hatibin sözleri ağzında kalıyor. Me- hu susturuyorlar, 'Pantheon'dan daha bir sürü büyük adam İçlerinden Polncare, Clemencenu, Ma- eşal Joffre'i tanıyoruz, Arkalarından garip sayafetli başka büyük adamlar çıkıyor. Ne v ne JÜL bunların kim olduklarını bilemiyo- vuz. Jül; Tuyorum; cevap veriyor — Belki de diyor, bizim yaşadığımız za- — Nasıl, haberiniz yok mu? Biraz sonra — — İ Haklısımız, diyor, bu bizlm büyük Jean- — bir cüş-u huruş içinde, kollarını — gükyüzün — manlardan sonrakilerdir. Hele suratlarına, bi Pantheon'dakileri uyandıracaklarmış. Herkes, — Jaogues'imizdir. Ben ölümünden iki sene ev- — kaldırarak, haykırdı: çimlerine bak! içeride yatan büyük adamların kalkışını bek- — Vej, 1776 da kendisine takdim edilmek şerefi- By Ulk Tanrı! İblis af dilese Hakikaten bu büyük adamların kılık, kı: liyor. ne aij olmuştum. Kurtar Cehennemden ki haykırmas: yafetleri İnsana emniyet verecek mahiyette Demek Parisliler hiç de neşelerinden kay- "” “Victor Hügo, meleklerin arasından geçe- —— “Bu Şevfan kalıbı bendeysc eder değil. Bir kusmının suratları haydutlarınki gi- betmemişler. Birden kanat sesleri duyuluyor. rek ilerliyor, merdivenlerin başına gelip hal- — — Ruhunu veren Halik vine sensin!., bi burunları yamyassı, boğa gibi boyunları Borulu yedi melek avluya iniyor. Yedisi bir- j şelâmliyor. a aler . Körülecek seyi. döre Köşeden YAf Yücütleri dev! Bir kısmı Me uzun boylu den Porularını öttürüyor. ve hava müthiş bir * “öimez gairi, binlerce insan alkışıyor. Ya ayaşkl İzr Çükdeliyer, ZAkat moleklerden bi Ve A Kafalı Bir kısnı dü Bodur: Yüi Antlör ale dölüyor; halk kulaklarını tıkiyor. Pan- — pimızdaki asilzade soruyor diler HusaN D BAL! SÜNY ee maç di Reşgaikin geet g rağetei içeem drakpetl TLĞEMA ailiyor ve Vistor Haa ga tena ha T aa a y ada zade lüyor ve kanatları yere düşüyor. Borular su- Tiediai bic dd Didter Böget e paylıyor! KAT voksöre benziyor: suyor, Halk heyecan içinde, bütün gözler açık 5 ee edenai aa ae AT Tüyormualdırdiniz mi? İNe biçim. Sösler Söy Diyor, Yanıbaşımızda bir #es tasdik edi kapılara dikili. Bu arada içeriden müphem / gurmuş, gözlerini kapamış, sağ eli dAhI alnine aa ll rdame Hamalaa Ha bakat — YO sesler duyuluyor ve halk haykırıyor: ö Öürleli hik yarla Güğiren mmakl ilkesi — e A SS B LA — Bvet, bunlar boksörler, rugbi oyuncu- — İşte, geliyorlar... Işte!. bekliyor. Ve birden, gür seğiyle gu manzume- — *" Yolları kamayıma, burat darı ve koşucular... ç Z yi okumaya başlıyor: Hugo şaşırıyor ve kekel meye başlıyor: Adam izahatını şu şekilde tamamlıyor Büyük Adamlar — Victer Hügo'nun ulvi irticali — Boru ve sosyalizm — Pantheon'un hlevi Avluya, büyük ada kayor. Gözlerini güneşten kırpıştır deklerin bu ânl uyanış hakkındaki dinliyorlar. — Siz “ölmezler”, diyorlar böksörü — Voltalre'in nların ilk partisi çı. yarak mez izahatını esasen ölmüş değisiniz. Bu anıt-kabirde muvakkaten yatı- yordumuz. Onun için acele emedik. biraktık. En sona Bu ilk grup arasında, büyük bir heyecan içinde tanıdıklarım. şunlardır: perukalı bir ihtiyar da görüyorum, Miyamıyorum. Jül Anflör: Victor Hugo, Emile Zola, Voltaire, Uzun boylu, zayı beyaz fakat ta- — Ben tanıdım, — diyor, — Jean-Jacgues Reuasenu... Resmini bir Jügatte görmüştüm. Yanımızda bulunan Ondördüncü — Louis devri asilzadelerinden. biri: halk, pardı. efilirken etraftan binlerce ses: Pantheon! Pantheon! Lahitlerinizden Kalktık burnumuzda töprak kokusu! Ev Gök Askerleri! Nefirlerinizden Çalın zulmetlere ölüm borusu! Çalın! Çalın! Zafer sürrenayını! Kalksın Pupa, İmperatar veya hiçi Zammedin Tarihe Kıyamet babımı, Şefaat yanına konsun Österliç! Sefaat! Şefaat! İlahi vaak? Kırallarla milletler boyun boyunal Bırakma, birakma sefil beşeri Kaybetsin Cenneti bir kere daha! Şairin bu romantik irticalinden — dolayı, gök gürültüsüne — benzer bir alkış ko Victor Hugo, mahviyetkâr bir edâ ile mers Diye yükseliyordu. Şair bu çılgınca alkıştan gayrete gelerek daha fazla bekletmedi. ve saçlarını kabartan — Pantheon'a, Atfedersiniz, biraz mübalâğa etmiş ©- ilk defa olarak 1975 e- sesinde bir bokaör gömüldü. Gayet iyi hatır MT aB s01 gözü kör olan! Adı Prosper Bunyar. Fran- — Peki, peki,, Haydi, yolları tikamayı —e e A DA Ağir siklet şampiyonu olduktan M | #onra Amerikalı Mak Mik ile döğüşüp 1968 de Vietor Hugo uzaklaşıyor ve büyük adam- — Günya şampiyonu oldu. Onun dönüşünü gör Jarın arasına karışıyor. İçlerinde Carnot, Ber — eydiniz! Bütün Parin bir hafta bayram yaptı cit ve Jaurte'i Tamıyorum. Meşiur sosyalisi — Ydininİ Bütün Pari bir hafta bayvam vep hatip Kaşlarını çatmiş meleklerin / ellerinde kaş gokakta kucaklaşıyordu. Prosper, günün kuttukları borulara öfkeli öfkeli ' bakıyor. ve Adamı olmuştu. Herkes ondan “bizim Prosper' Birdenbire Patlıyor, aşkına dönen meloklere — SĞRMI olmuştu. Herkes andan YDizim Progper vi BĞ e Prospet” ölye bahsediyordu. Akademi, kah: 'Gözlerimi ihtilâl gününe, | hayır yanlık v çe tam altı aat mütemadiyen onun mezi- oldu, kyamet gününe, ölyecektim, açar açmazı — İ Ve tam nit aai mütemadiyen oatn, Mesi, e LNŞ gel Karşumda teşlklananan YelRinI - #arın, . GÖM CSU — slşlenci Ve haklarından emin peoletayanın a Ve YA A İ Sliler. Birllaç ö sanra akade insanlık uğruna / asırlardır mücadele etüği ylinin Gelmi genel KAtibi Dekobra onu kabul yerde, gözlerimi açar açmaz karşıma milita- “dİYOTdu. Prosper de gı yit Tizmin iğrenç sembolü olan gu borular çıkıyor — Devami var — UÜ lli Tahsil devresi 3 senedir bilmeleri için — talebelerimize — resim öğretiriz. Daha ilk ders yılından iti. baren kalem ve fırçayı yi küll mayı öğrenirler. Ayrıca umuml bil. Kilerinin de genişletilmesine gayret edilir: Franmzca, ingilizce, coğraf- 'ya, muhasebe ve steno-daktilo dersi urlar. Bir vendözün iyi konuşması ve icabinda, çalıştığı firmada başka bir vazife de alabilecek durumda ması Jazımdır. — Tahsillerinin büyük bir kumı teknik bilgilere ve tatbika- ta ayrılmıştır. Talebelerimiz, büyük mağazalarda staj görürler. Bundan başka ev işleri, jimnastik ve çocuk bakımı derslerini de / görmesi, genc vendözün ileride iyi bir ev kadını ve bir anne olmasını sağlar. Yukarıda söylediğimiz gibi, talebe vendözler çok müsait şartlarla okcur- Jar, kayıt masrafları 3 ayda - 500 franktır ve 65 franka yani takriben 65 kuruşla mektebin kantininde ye- mek yiyebilirler. Ticaret Odamı — bu parayı bile veremiyecek vaziyette ©- Jan kızlara burslar vererek parasız okumalarını temin eder. Mektebe — kabul ölünabilmek için, flikokul diplomasını almak veya bir Giriş imtihanında muvaffak olmak şarttır. Lise veya orta mektep diplo- ması olan kızlar mektepte yalnız bir gene okuyarak mezun olurlar. Mezüniyet imtihanı takebelerimize meslek ehliyetnamesi temin eder. Diploma alanlarımızın yüzde doksanı derbal iş bulur. Çoğunun yeni, satj gördükleri mağazalarda — memuniyet- lerinden bir hayli zaman evvel, av- rılmıştır. İşsizliğin tekrar — hüküm zünmeye bazladığı — bir devirde mektep çıkısı yer bulabilmek büyük bir nimattir. Bu yüzden 27 sane evvel kurulmuş olan bu nümüne mektebinin datma taklım tiklım dalü olduğuna şaşma- mah. Fransanın taşra şehirlerinde de bu gibi mektepler vardır, - Alsacetla, Nanev'de, / Bordesu'da. — Fakat güp- hesiz ki en çok rağbet gören mak- 'tep Paris mektebidir. .& zamanda kızların üniversiteye girme- lerini kabul etti. 1936 dan beri bir çok Üniversite me- zunu kız, meslek sahasında çalışma- ya başlamıstır. Hocalık ve doktorlük kadluların en tercih ettikleri meslek- lerdi. Pek çok kadın cemiyeti bu devirde — kurulmüştür. — Hilâliahmer, Yetimler Cemiyeti, halkevleri, Kadın Birliği bu meyandadır. Bu cemiyetler üveleri olan kadınları bir çak kante Tanslara yollamıştır. Kahirede topi. 'aan Arap Kadınlar Cemiyetine Lub- nanda yapılar bir kongreye, Pilistin Meselesinin halli için Amerikada ku- vulan Geşekküllere.. Bir çokları mn- kakler yazmaya, mecmualar çıker- aya başladı. Bu şeküde, erkeklerle müsavi haklar elde etmek için müca- deleye girişmiş bulunuyorlardı. — Fa- kat bugüne kadar hiçbir “kadın h- reketini” siyasi olarak — vasılla mayız. Bu halkınmalar terbiye sosyal mahiyettedir. Müli kalkını kadınların politika ile meşgul oklu- #unu ve hep beraber milli partiyt tut- tuğunu görehiliriz. Kadınlar daima o- kudukları / gazete ve — mecmuaların, gördükleri tahsilin ve filmlerin tesiri altındadır. Kadınlarla evlen: 'a başka bir çeşni vermektedirler. Ekseri erkekler tahsil etmiş oldukla- denmeyi tercih ediyorlar. Bugün, bilhassa büyük harpten son- ra, okuyan kadınların sayısı artmış ve büyük bir yekün tutan hususl kız mektepleri açılmıştır. Aynı zamanda hariçte okuyanların adedi de çoğab- muştır. Kanun karşısında tahsil ha kımından kadın ve erkek aynı hakla- Te sahiptir. Üniversiteler bu suretle kapılarını lise mezunu kızlara açmnış- Ur. Bu sene ilk defa olarak üç mü- hendis kız fakülteyi bitirmiştir. Dev- let hizmetinde çalışmak istemiyenler, yüksek ticaret, tıp, kimya, yüksek muallim mektebine devam eder. Kız- lar hariciye mesleğine intisap edebi- lir, hâlen New-York'ta bir kadın dip- lamat, vardı Bugün Beyrut, İagiltere ve Ameri- kada tahsil eden bir hayli kız taleb. vardır. Böylece Irak kadını şark ta- assup peçesini günden güne yırtarak önünde açılmış oları garp medeniyet ufuklarına doğru ilerlemektedir. Gülseren GÖNENÇ Venedikte çalınan mühim tarihi vesika Roma — Dünyanın en büyük ve kiymetli arşivlerinden biri olan, “San Marco Cumhuriyetinin, — 14 milyon Bizli vesika ve raporunu ihtiva eden, muazzam Venedik arşivi çalınmıştır Kiymetli vesikalar içinde Venediğin 9 uncu asırdan 20 inci asra kudar Bizans ve Osmanlı İmparatorluğuz içine alan kıymelti tarihi evrakı va dir. Bu evrakın türkçe — olduğundan için — mütehassınların nesi bekleniyordu. Harbin sanunda — çalınan bu ar- givin hacmi bilinmiyor. Vesikaların. her türlü paket ambalajında kulla> mılmak Üzere yüzlerce veya binlerce | kilo halinde satıldığı - tahmin edil- | mektedir. Zira mütehasmalar şurada | burada rastladıkları kâğıtların kay- | bolan Büyük arşive ait olduklarını | gredilmeleri tereüme et- tespit etmişlerdir. mühim bir kısmı |

Bu sayıdan diğer sayfalar: