9 Haziran 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

9 Haziran 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ İSTA || GÜNÜN MÜNAKAŞA MEVZUU Hidrojen bombası mı? Atom bombası mı? Yazan : İ defa 2045 yilinda filen kullanı: Jan atom bombasından sanra, Ame- rikalıların hidrojen — bombasını imâl etmeye muvaffak olduklarına ve bu bombayı önümüzdeki günler zarfında Pasifikte tecrübe — edeceklerine dair Ağans haberleri gelmektedir. Hidro- 'jen bombasının atom — bombasından Çok daha fazla tesirli olduğu ve a- tom bombasının genç kardeşi yanın- da gölgede kaldığı hakkında bir idâla ortaya atılmış bulunuyor. Acaba bu iddla bir hakikat midır, yoksa içinde bulundüğümüz soğuk harp atmoste- Fi altında halk tabakaları üzerinde yıldırıcı tesirler yaratmak için mi ertaya atılıyor? Her geyden evvel şuna işaret ede- lim ki, hidrojen bombası atom bom. bazının sadece bir başka nevidir ve © dahi atom bombası İsmiyie anıla» bilir. Bu takdirde, şimdiye kadar a- 'tom bombası dediğimiz bombaya, u- Tanyüm bombası demek — ve atom bombası ismini bir cins ismi olarak kullanmak yerinde olur. Zira gerek uranyum bombası, gerekse hidrojen Bombası aynı atom enerjisinden fay- dalanılarak istihsal edilmektedir. Atom bömbasının birinci nevi olan Uranyum bombası 1044-1045/ senele- rinde keşfedilmiş ise de, atom bom- basının prensipi ve bir gün imâl edi- debileceği — Yirmin Yüzyılın — başlan- gıcında malüm idi. Daha 1905 yılın- da Einstein, basit bir denklem vere- Tek, enerji ile madde arasında bir münasebet bulundü; —ü ortaya at mıştı. O zamanlar bu denklemin tec- Tübi olarak tahkiki imkân dahilinde olmamakla bera'er, Einstein'ın müs- tema zekâsının yıllarca sonra ispat edebilecek olan bir hakikatı, dünya afkârına arzetmesi hayret cdilecek bir vâkıadır. / Einstein'in — denklemi E — m C? gşeklinde ifade edilmekte olup; burada E enerjiyi, m kitleyi ve © de işik süratini temsil etmektedir. İşik süratinin saniyede 300.000 ki- dömetre olduğu — gözününe alınırsa, Çök küçük bir kitlenin ne kadar bü- Yük bir enerjiye tekabül ettiği ko- Jayca anlaşılır. Bu hakikati rakam- Jarla izah edersek, neticenin ne ka- dar hayret verici olacağı daha vazıh olarak görülebilir. Binatein'ın denklemine göre bir ki- dogram madde, — tamamen enerjiye tahvil edilebildiği takdirde vereceği enerji 25 billlon (25.000.000.000.000) Kilovat-saattir. Evlerimizde kullandı- ımiz elektrik enerjisi için aydan aya ödediğimiz hesap — pusulalarına bir Köz atarak bu rakamın büyüklüğü hakkında bir fikir edinmek mümkün- dür. Bu hususta bir misâl daha ve- relim: Bir kilo Kömürün yanmasın- n meydana gelen 1i enerjisi, na- Zari olarak elektrik enerjisine tahvil edilirse, görülür ki, verebileceği ener- $ 85 kilovat-saattir. Bu hesap gös- teriyor ki, bir kilogram madde, ta- Mamen enerjiye tahvil — edilebildiği ton kömürün — verebileceği enerjiye evittir. Yine bu hesaba göre, kömüü: rün ihtirakından — elde edilen enerji yerine maddenin desentegrasyonun- /dan doğan enerjiyi kullanma imkân- darı sağlandığı takdirde Birleşik A- merikanın. yıllık elektrik ihtiyacını, altı kilogram madde temin edebile- cektir. Atom enerjisinden istifade etmek için başlıca iki yol vardır; — Bunla- ran birincisi, çok büyük atomları 1- kiye bölmek, ikincisi de çok kücük atomları veya atomu / teşkil eden neutron ve — proton gibi tanecikleri birbirleriyle çarpıştırmak süretiyle birleştirmekten ibarettir. Bu yollar: dan. birincisi, uranyum . borabasının ve İkincisi de hidrojen bombasının siplerini izah eder. Uranyüm bombasının U 288 rumu- ziyle gösterilen bir pundan hareket edilerek mezkür tomu parçalamakla meydana geldi. gini biliyoruz. Fakat uranyum ato- munun parçalanması; bu parçalanma- 'zan ve kullanılan parçalayıcı tanenin cinsine göre muhtelif şekillerde mey- dana gelebilir. Uranyum bombasının imâlinde bu parçalanma nevilerinde hangişinin / kullanıldığı, - parçalayıcı tane olarak da proton, neutron veya hellum çekirdeği gibi — taneciklerin hangisinden istifade edildiği ifşa edil- iştir Uranyum bombası imalâtında kar ılaşılan en büyük güçlüklerden bir tanesi, atom ağırlığı 235 olan uran- yum sotopunun, atom ağırlığı 238 0- Jan. isotoptan. ayrılması / olmuştur Tabil uranyum / membalarında bulu- 'nan U 285 in U 238 e nispeti 1/140 dir Ki bu. çok küçük bir. rakamdır Yani tabil uranyum — membalarında uranyum . bombası imalinde kulları: Jan evaaftaki maden diğer işe yara- miyan cinse nitpetle 140 defa daha az miktarda bulunmaktadır. Bu ter- Kipte tabil bir filizden aaf U 255 is- Çaline Birleşik Amerikanın en müs tesna Üyatro graplarından birini tez kil eden Karamu tiyatro Krupu dâvet edilmiştir. İsviçre Hükümeti t dan tertip edilen festivalde Amerikan Tiyatrosunu — temsli | edecek — olan Karamu Tiyatrosu Cleveland-Ohio'da yer alan ve zenci artistlerden müte Şekkil amatör bir artist grupudur. Amerikayı siyaret ettiği bir sırada tiyatronun bir temsilini. seyreden e: Viçre tiyatro direktörlerinden Dr. Kut Kürt, Hirschfeld zenci tyatro grupu- M Zstivale davet etmletir. Karamu tiyatrosu takriben 25 yil kemsilleri dünre SOY işlerle m 've Rowena Jelliffe tarafından organize edimiştir. 10 yıl evvel gvur pun tiyatro Binası yanınca grup üye leri ellerine geçirebildikleri bir sahne Veya odltoryomda temali vermeke baz Jadılar. Rockefeller, Jellifte'er ve .) takdirde vereceği enerji 300 milyon ÇAA L L e yatro hareketiyle yakından ilgülenen Ce A Milletlerarası Tiyatro Festivali Dr. İng. Hüseyin Pektaş ve çok yüksek maaraflar karşılığı o- Jarak mümkün olabilmiştir. Hidrojen bombasına gelince: Bu- 'nün prensipi hakkındâki fikrimiz da- ha Vazıhtır. Zira hidrojen bombası, hldrojen atomunun — çekirdeği olan proton tanecikleriyle “neutron tane- ciklerinin birleşerek hellüm gazı tev. Jit etmeni prensipine dayanır. Bu bir- leştirme tenmülü ise, andece bir yol- 'dan yapılabilir. Malâmdür. ki, İki proton ile / iki neutronün birleşmesinden bir hellum atomu teşekkll etmektedir. Binnen- aleyh bir hellum — atomunun kitlesi, yani atom ağırlığı, İki proton ile iki neutronun kitleleri mecmuuna eşit ol- malıdır. Bu hesaba göre, hellumun atom ağırlığının 4.033 olması gerek- tiği halde böyle olmayıp, 4.003 tür. Yani arada takriben 0.030 kadar bir kitle farkı meydana çıkiyor Ki, işte bu fark protonlarla neutronların bir- leşmesi emnasında enerjiye tahavvül etmektedir. Einsteln'in — denklemine — göre bu kitel kaybından meydana — gelecek olan enerji hesaplanacak olursa, bir. gram hellumün teşekkülü sırasında 190.000/ kilovat-saatlik ve bir kilo- gram heliymun teşekküilü sırasında 190 milyon kilovat-saatlik bir ener- finin serbest hale geçeceği anlaşıl- Miş olur. Bu, muazzam bir enerjidir ve işte hidrojen bombasında bu enerjiden I- tifade edilmektedir. Yukarıda izah ettiğimiz prensipler nispeten basit olmakla beraber tat bikatının zorluğu; atom bombalarının hazırlanmasında ihtiyaç görülen mu- azzam masraflar ve yüzlerce atom Aliminin yıllarca devam eden çâlış- malarından anlaşılabilir. En az elil senelik çalışma mahsulü olan bu ne- ticeler harbin kırbaçlayıcı tesirinden ve ihtiyar edilen maddi ve manevi desteklemeden — mahrüm bulunsaydı, kim bilir daha kaç yıl meçhulümüz İt edildi. Yeni Karamu Tiyatro bi Sasında iki küçük tiyatro yer almak. fadır. Bunlardan biri kapalı anlon, di keri ise açık hava Uyatrosudur. Ay Taca, bir Salon, Küzel sanat galerisi, dans stüdyosu, modern giyinme oda: Jarı, marangoz. boyahane Ve Giker ko daylıkları İhtiva etmektedir. Karamu Tiyatro grupu 1949 yılının aralık ayında dram, opera, balet ve koro ashasında — devamlı olarak bir hafta temsliler verip müsamereler ter- tib etmek süretiyle yeni tiyatro bina-| darının açılışını kutlamışlardır. Açılış töreni münasebetiyle verilen temsillerden sonra, — New-York Times gazeterinin Üyatre münekkidi, Kara- mu Tiyatrosunun bir tiyatro enstitüsü teskil ettiğini ve tiyatro severlerin bur| Tada görülen iyi yetiştirilmin artistle. Fin verecekleri temslllerden pek fazin Bosianacaklarını. noktli nazar bakı: mından isin ciddiyet, artistik kalite Ve ruh itibariyle de hayatiyet ifade |—anat hareketleri 9 genç ressamın sergisi MEYSİM sonu münasebetiyle geh rimizde bir sergi / faaliyeti var. Bedri Rahmi / Eyüboğlu'nun atölye- ginde “10 Jar” in sergisinden sonra #imdi, Nuruüllah Berk'in Güzel Sanat- Jar Akademisindeki etölyesinde çalı- #an talebeler, Beyoğlunda, Abdullah- 'efendi Lokantası geçidindeki Mimar- Jar Kulübünde bir sergi açtılar. Pran- miz Könsoloahanesinde de hâlen “T ler” in sergisi devam ediyor. Birkaç Kün sonra Azra İnal ile Fethi Kara- kaş'ın müşterek sergileri açılacak. Son açılan sergiye “9 Genç Ressam Sergisi” iami verilmiş. Bir şey dik- Kati çekiyor. Son teşekkti eden renim toplulukları hep rakamlarla anılıyor. Bu serginin başlıca hususiyetini, Nurullah Berk'in katalogda neşret- tiği bir yazı teşkil etmektedir. Genç. dere hocalık eden Nurullah Berk, mer- BiYİ takdim ederken “birkaç çizgi gizmeyi, bir iki rengi birbirine kar tırmayı öğrenenlerin hemen eser yap- mak, şahsiyet, atılganlık, — yıkıcıl ihtilalcilik, hattâ İdeoloji ve estelik iddlasında — bulundukları bir. devre" den bahisle, şimdiye kadar kendi sa- nat telâkkilerinden hariç her türlü resim faaliyetini mahküm eder gibi bir vaziyet alıyor. Nurullah Berk'in bu iddiaları, bizi bundan onbeş, yirmi sene / evveline kadar dönmeğe mecbur etti. O za- manlar — Avrupadan gelen beş altı genç bir araya gelerek sergiler ter- tip etmeğe başlamışlar ve tıpkı bu- Kgün Nurullah Berk'in söylediklerine Benzer iddialarla — mahküm edilmek istenmişlerdi. Bu gençler “d” grupü mensupları İdiler ve aralarında biz- zat Nurüllah Berk vardı, ve getirdik- deri yeni resim telâkkisi hiç de Kla- sisizmden uzak değildi. Sergi, heyeti umumiyesiyle “zapte dilmiş bir heyecan” intibar vermek- tedir. Bütün gençlerin hislerine ke- ment vurdukları belli oluyor. Halbu- ki teker teker imkânları sarahatle görünmektedir. Bir hoca, bir atölye için takdir e- dilecek bu inzibat, bu tedris usulü, bir sergi havası vermiyor. Bir çok resimlerin atlına rahatlıkla Nurullah Berk imzasını atmak — kabildir. Bu, hocanın talebe — Üzerindeki tesirini göstermek bakımından bir muvaffa- kiyet Sayılıraa da nihayet ve ancak atölye havası için kabul edilebilir bir muvaffakıyettir. Bir. sergide, pesin hükümlerin elle tutulacak kadar a- çık ve teşhir edilen eserlerde makul ve küvvetli dahi olsa - tek görüşün hâkimiyeti bâriz olursa bu Üstelik sanatkârların kendi / hallerine bıra- kıldığı takdirde kabiliyetlerinden da- ha başka şeyler elde / edebilecekleri sezilirse, oradan meraret duymadan çıkmamak kabil değil. Ve sergiden çıkarken, kapının s0- Tunda, uzak bir yola çıkmış bir arab: tablosu görüyorsunuz. Resim olarak pek üÜzerinde durulacak kıymette ol- Mayan bu tablo, sanatkârın şuur al- tındaki firar endişesini — göstermek bakımından ehemmiyet abıyor. Şim- dilik içinde bir kadın var. Bu Tes- pis'in arabası değil amma, — acaba ettiğini belirtmiştir. binsek ne dersiniz? — faf ihtiyacında olduğumuz herşey KISMET (26664) — Unutulmı-| GİDECEK OLAN UÇAKLAM| ve türküler, — 14.20 & t) pörüitrii- T lj Yan Aşk 8 — Layla. | HSalr Konüşma veya mtsik —| ç| Sar ça 1 — Lekeh| SS0 DALT. (Türk) Bursaya | 1630 garkiler ve türküler (pi B H Mi Üğegülen, — 240 DEH.Y. (Türk) Ankara,| — 14.50 Gölden Gate kuartetin- | * HaYAt 2 S USUT Ganeter | aivanı Külziz. Diyarbakier <| Gen cas Şarkları (DiK — 1809 4 di eai — v Ka UD D Ce M Keran el Bize TU 10.00 S.R. (İsviçre) Atina, Ces| * TURAN GS 1 — Kanan Ha | TXte Zürk ikes DER Y ST Açılış ve programlar. —| (| Tük 2 S AMbep Çavuşlar Ce | (fünb ğ San Pefinde. S < Turdun 'her” köşesinden gel - VARİT VASATİ — EZANI YENİ (Bakırköy 16-128) 1 — ler ve söyleyişler. — 19.00 Ha- | 1| Hü Şahane Vah '3 ” Cenavar z Berler, 815 Istanbul Baberleri. | a) Güneş Bst v dam. — 10.20 Radyo senfoni örkes- Ökle 1413 u könseri, — Edünrd . Grlek | *İ Hna n — SMk KADIKOY Cimeri — | Traire 300 Kemençe ile İ Akşam — S0 izeo 2 G1B Karmık n 1 202 | HALe tenn 1 GELECEK OLAN VAPURLAR| Tafir müzik (pl). — 2030 Şar-| — Soldan anla: l . 633 Balaklana TÜ liçe 630 Konya (Bandırmadan) —| kı ve türküler. Hamiyet Yüce —0 | OPEKA (Ska) 1 — 400 Seyyar (Karabikadan) —) xa — Z110 İktimdi bahisler | — 1 — İmnin doğümünü möb- Bülbüller. 2 — Macera Limanı. | 10:60 Antalya (Ayvalıktan) —| Konuşan: Hazım Atf Kuyucak | de alan yıl Çi kelime). 2 —— ŞÜREYYA (öteD 1 — Sürgün| 1108 Çorum (Karadenirden) Z) < SEğ Pam heyeli Konsener | Boy atan; Düdek 3 < Hayal SİNEMA LA R İ 2088 Marakas, Okudanyadan) —| 2300 İzah pera Pucelni. Maz | erdesinin (li Noi amı; “Bir ANKARA Ö3e Bandırma CBandirekanı | dame Balerüyı — S Haber | harüin okanane CaT Sumt BEYOĞLU cimerI Bi DECEk EAN vakonLAm | Jeti — B0 ÇEŞI 'aft müzük| Saymak S e Kasnin uetünder ANKAMA GÖM Güreye Ti | © OLAN B (pi — Skdo rogramlar Yekar | kinin dörtüe biri; Bir nargin © ALKAZAR (02562) 1 — Vahşet | ANKARA (32) Süveyg Yi | GİLŞOĞE ON KA Tef Kunuşu, 6 — Ağları tadat et Kapını — Adalte Perak * | diz 400 Necat “ineboraya) — T Satulin geyin sermayceini S G 1 S ' yerina 2 —| BÜYEK — GH Kadın Dür | Bingine, (Barürmaye " — YADANCI HADYOLANDAN | bilç Ckamümal” l 'nota. 5 Ölümden Kuvvetil aai 500 arakaz ” Okudan EÇME YAYINLAR: — | Bir Şöğün nastalını Tentere ATLAS UKON gninler Ge- | CERKCE 03040) 1 — Lerel Har- | 1780 Sue (Mudanyaya) — 1186) oND | S ir notar Büyük; Boyamı Çidi. 2 — Aşk Oyunları. | ae Aşçıbaşı. 2 — Trabzon Kan: | Sandet CAyvalık-İzmire), (a 10 — Soğukluğu — giderilen ye- BESİKTAR BAHÇESİ, 1 —| ramal a Biğdar Kambicaya. | | zas atareel caraner çe aere | mek dK alime) Haşar, Kaoere 2 — Dasa | Pa n gea n nere Güt| GELECEK OLAN. TRENLER| İstekler — giS BBC Operal — Yukarıdan asatıya; BERARA (80 1 — Mekİ DUR Gkünü Denizler Hakimi, | , çt Toroe — 38 Ankara | örkestram konseri, — 1030 Sia| ni '3 SPlank ahi | Çesaen gl 1 — Uçan Kap | Şi a Tlipe dana örkenırman Zaz3o| ea SUMER GND 1 > Ve Kap | Yeryas sakaiz | Kendine 84806 1 — Ölüm Zateri. | NS nn DRCER OLAN TRKALERİ Ye d 'anlatlm e , ÜEUS (EMM) 1 — Aşk Çiçeke | Cüze . Semplon ” Cavrupar — Joln BUt Şekesişmndan Dare| gen oyu. clzli 1” Cimayet B Milllk. — faS BC senonl e- | İir mayvan; Genap bir gl kA0E Götedirin Bdt ” | ae ankara — 2030 “Aakara YAK NS vaRak e| Tz b Şeytan. B yi Mi Kestroğ | kesesıi. v ü eee SA üeaen ağyen n ba gae a 3 Baar'ın KKK YA B ei sklma MELEK G0ee 1 — Gönülden rüti Bi geyin deran Beler. '3 Sölüetim Gönüler ANKANA, | arçalar, hedileri ah 'müda BARAY Gü6S0) 1 Ölmeyen ai inanma, BZ Aak 2 — el Korsanları, M S a Za | ASA z rasanr SUATPARK Gönö) 1 — Lükte | 3 ÇAtt aS Haberler V| f n a Daman O Y Y" Ü LAĞ 1 < latirap Cocuku, ö ŞŞ T egi S Z A — A eee A BöeEk ö x — Meşai| Kaziltın Kaderi 3 — İrtiam TeT Te Na | DA T ealatlm Voter e Kaalan £ — G Te ana 1 — yaymin Ka Kİ ğ KÜ LAN , z ÜŞ D a OO N Ç iyeaç eg e S2 — Name Sanlet, 2 Naime: 9 Ş D | G e a. Z Ger | nn , terkeni | n Vatikani Kit IK (âöT26) Kara Mürak. Gi — İnükam | kar. — 1300 Haberler, — M15İ ÇTakalm, aküy aat | Emiri Lakab ”8 — nti Na FARUbE (a) 1 — Tekir Ko | YAi SINEMA 3 — Bakaat | Ürlll GD AAA Ölle| , Mecka (9lsi) — Feriköy | çe a nik; Naki B LN 9BA Kark | Hira '3 ” Büctalo Dü 5 —| Kirtlüşlayor pi G TLeS Dt | Bln gaa Alç aa d0 D Haramiler, Keloplanı Va eaporu ve Kapanış el eu TAN V KOzlar Geliyor S —| ÜÜ KARSIYAKA GİHETİ Ü çei Açmş çe gn FATLI: Torahim üi ( Tekadisi sağuar ÜŞAL akdad) D Z kcorkune gö | SEELEK Bir Dak X Di İnös| Tötülçee Y ga Şültta | oei a a Te C— Kasin hrer 3 Şark Vai Süzo ronanma Ça | (KaN . Sanaeli Tgekemi | Makem 5 z Vakı Bey Bi eZ A m | AAA | serntelz b YD n Ulapinar — Gükitay — | LAne; Dinel 7 — Namina, & İLDİZ Gabin 1 — Sine De M Ayan've Babeler! — iRts| Sege Arceklu (Venen) 10 — Ttbar eden. Te Z YE İYEüE ŞöAR. | GELROEK OLAN. UÇAKLAN| Geçele biymn < aç mani| Ka Ç ASTANBUL Cüi hi STürk müzlgi. — 2060 Tango | BESİKTAS ; Nai Halit BAS. (lekandinav) Lyd-| Ve Sambalar (pi — 20db Ral, | Yeni Yorlaküyi —— Armavutköy Yo Gazeleri: — 2630 Berbest sa.| — Merker (Bebek. ER HKU Ankaradan. ALS"S05 Opara arvaları (oi “Bn T” K Ürare Burer Türküğüz| KADIKÖY1 Sihhat — Kızitop- İ Beyoğu Gd Kadaköy 60 'Üç Anbap Çavuşlar | Çrürk) Tamirden: — a K TZTA| aha Göntepe © gostancı ” | Satanbal Si Geküder ö Güma Fesinde. V TTünü Tekenderin, Adi 2T36 Fiyano solola'| USKUDAN: Çamlıyurt 'Ankara 00. lemir Saza A Gi ici daaalma — a SA e| n — A | DER0DAR G . | Kargıyaka H0sa gakt Snü a Lendee Tesaa, Allmda: parçaları (pi —| BÜYÜKADA; Merkez. Tek39 DLR. Güsin Kahire | 2246 M. S- Ayarı ve haberler tafi M D, : 23.00 Program ve kapanış. İZMİR: Karataş — (Yalılar) (Türk) Braurum, — BU , bi Tarlan (Alsancak) — Y intya, Ankar ASTANBU mir (Basmahane) — Millet (Ke- | İstanbul Beyoğlu vwvae e — Zi buüzr. czana 1287 Açılış ve programlar. —| Meralü) — Eşretpi İ Anadolu yakası sasas Gi Paşe 7 — Z Meydan ” | karadan, ize ererleri (9i — 1346 Şarki| © Yenişei | öamir vi Yazan : Von drilrik GOEBBELS'İN SON MANEVRASI Durum bu iken, Goebbels son p paganda manevrasını çeviriyor. Bir. denbire Berlinin sokak ve meydan. Jarında kâğıtlar uçuşuyor. Bunlar u. çakla atılıyor ve yardım. kuvvetleri- ne hitap ediyor: “Wenck ordusu askerleri! Bolşevik düşman, varını yoğunu ortaya döke- rek, Berlini ele geçirmeğe uğraşıyor. Buna karşı, müdafiler, bütün kudret- leriyle mukavemet ediyorlar. Biliyor. lar ki, Berlinin Bolgevikler tarafından zaptı, tamir edilmez bir felâket ola- caktır. Ve keza biliyorlar ki, siz, Al- man milletinin en kudretli sınıfların- dan müteşekkil mükemmel tümenler. le imdada koşuyorsunuz. — Düşman, sizin yaklaşmanız üzerine, daha şim- diden kuşatma çemberini — gevşetti. Bütün mânileri yıkın! Hiç bir hava- dis sizi şaşırtmasın! Berlin hiç bir zaman Bölşevizm. önünde diz. çök- miyecektir. Müdafaa komiseri, Berlinlilere ve müdafaa ordusuna da hitap ediyor. “Güneşin doğmasına tekaddüm eden saat, en karanlık aaattir.” Fakat artık ne Dr. Goebbels'in pro- pagandası, ne de cepheye koşan ço duk çocük, — Berlini — kurtaramazdı. Berlin muharebesinin ilk sekiz gü- nü, düşman ittifakının harp sonuna kadar devam edeceğini ispat etmiş- tir, Relch payitahtının işkenceye ko. gulmasına malolacak ne bir hafta- hk, ne de daha uzun bir mukavemet, bu neticeyi değiştiremez. Oyun bit miş, büyük mucize tahakkuk etme- mişti! Berlin kanının son damlasını tüketmek üzere Idi 29 nisanda Hitler, son ümitle şu telsizi verdirdi: “Hemen haber isti. Wenek'in öncüleri nerede? Nereden hücum ediyorlar? 9 uncu ordu ne oldu? Busse, düşman cephe- hangi istikametten yaracak?” Hitlerin İmzasını taşıyan son emir, budür. WENCK'TEN KÖTÜ HABER ELİYOR. Gelen cevap çok acıdır. Wenek, ta- arruzdan müdafaaya geçmek zorun- da kalmıştı. Bütün kudretini, kendi. sine tevcih edilen hücumları defet- meğe tahsis ediyordu. General Busse- 'nin yorgun ve bitkin 45,000 askerle Rus çemberini yarıp kendisine ilti- hak etmesi de bu neticeyi değiştir. memiştir. Wenck, Elbe — üzerinden, ricat ederek ordusunu Amerikalıla- ra teslim etmek Üzeredir. Bu, Berlinin sonudur. Sun! şekil- de tahrik çdilen bütün Ümitler bir anda yıkıldı. Artık, her şey bitmiştir. Şimdi neticeye, kaçınılması imkânsız Akıbete hazırlanmaktan başka çare yok!.. “Sonuna kadar mükavemet" fikrinin en koyu taraftarları bile, su- Suyorlar. Prensipe, sonuna — kadar bağlı kalınmış ve Almanya mahvol muştu. Şimdi artık Hitlerin de he- #ap vermesi lâzımdı. Muharebe ede- bilecek gon birliklerin komutanları, muhasara kuşağını yarıp / çıkmağı tasarlıyorlar, halk ise testim olmak- tan başka bir şey düşünmüyordu. TESLİMDEN EVVEL 1 mayıs 1945 Berlin mukavemeti- nin son günüdür. Günlerden beri f #ılasız devam eden bombardıman, öğ- leden önce hafifliyor ve nihayet ta- Mmamen kesiliyor. Taarruz eden ordu, Mmayıs bayramı — yapıyor ve radyo- dan Stalinin nutkunu dinliyor. Fs kat, Başkomutan, Kımi meydanda, Berlinin düştüğünü, zafer - kulesine kızıl bayrağın çekildiğini ilân ede- medi. Führer, mükavı hiç ol mazsa ©o kadar uzatabilmişti Muharebe fasılası, müdafilere” bir istirahat oluyor. Vaziyetlerinin ümit- Sizliğini büsbütün anlıyorlar. — Son Mmuharebenin / cereyan ettiği merkezi, yürekler acısıdır. Sokaklar, artık geçit vermiyor; binalar oldu. Zu gibi yıkılmış, enkaz arasında hi rap tanklar, toplar ve ikmal ları görülüyor. Müdafaa tesisleri, on gün, dürüp dinlenmeden — süren bir Bombardımanla, ezilip, yokedilmiş tir. Vakaa, müdafaayı uzatacak ka- dar silâh var!.. Fakat bunları kul nacak adam nerede?.. Kaybolmuş bir dâva uğruna artık kim can verir? Beş yıldan beri, harbi atlatanlar, son muharebeden de sağ çıkmak İstiyor. Askerlerin çoğu, harap evleri tara- Mmışlar Ve çantalarına, birer sivil el- bise koymuşlardı. Bazısı, Üniformi zün altana sivil elbise giymiştir. Si- biryaya gitmeğe kimse gönüllü de- gü ombardıman, öğleyin tekrar baş- Moskovada Mayıs Bayramı bit- (9 ve geçit resmi başlamıştır. Bü. tün dğnya, nefesini kısmış, Berlinin zaptını bekliyor. Taarruz — edenler, zafer müjdesini, daha 1 Mayıs bit meden Moskovaya/ yetiştirmek için, bütün kudretlerini sarfediyorlar Gerginlik son haddini — bulmuştur. Charlottenbur'ta Ruslar, Spree Üze rinde bir tombaz köprüsü kurmaya muvaffak oldular. Müdafilerin, — bu köprü Üzerine açtıkları şiddetli ate- şe rağmen, şatonun parkına, sürü ha- linde tank giriyor. Rusya Kıraliçesi Luise ile çarlar müttefiki Priedrich Wilhelm TIT dia yattığı — anıt-kabrin önünde, şiddetii bir muharebe başlı- yoör. Yol agzını bir uçakanvar topu tu. tüyor, Tramvay anabalarından, tank manlası yapılmış. Nehir merkezinden Wenck ordu t Üü Spandau'a uzanan müdafaa çemberi eğer muhafaza edilmek “İsteniyorsa, Rusların burada bir adım bile ilerle memeleri lazımdır. Fakat, en mühim tehlike Anhalter Bahnhof ile Potsdamer Bahnhof gar Jarı arasındadır. Müdafaanın — kilit noktası, burada tehdit — altındadır. Ruslar, nehrin bütün boyunca, Lanı Wehr kanalına kadar / İlerlemişlerdi. Müdafaanın Aşil topuğu, liman mın- takasıdır ve Ruslar bunü Keşfetmiş- tir. Köthener-Strasse'deki kanal köp- rüsü, tahrip edilememişti. Şehir mer- kezine yapılacak son taarruzun yaş Pa noktası, işte burasıdır. Relchstaz üzerinde kizıl bayrak Halk hücum taburlarından. birinin, Propaganda Bakanlığının bodrumun- da bulunan muharebe idare mevziin: de, gittikçe zayıflayan bataryasiyle gon haberleri veren bir radyo etrafı- a, bir sürü insan birikmiş. Bu bodru. mün, bir kaç yüz metre — ilerisinde, Berlin sokaklarında cereyan eden 40- kak müharebesinin tafsilâtı, ancak Moskova Radyosundan — öğrenilebili- yor. Moskova, Stalinin bir günlük em- rini yayınlamaktadır: “Sovyet birlik- leri, Relchstag'a kızıl bayrağı çekti- leri” Biraz sonra, Goebbels'in resmi ikametgâhında bulunan en ileri bö- lükten, tabur karargâhına, Rusların Relchstag İstikametinden, Branden- burger Tor'a doğrü taarruz ettikleri rapor edildi. Artık, ilâhların sonu gelmişti. Hit- der Almanyasının mabutları, cehen- nemi bir hercümere içerisinde yıkılı- yor, Fakat, umuml karargâh sığınağı dışındakilerden hiçbirisi, Führer ile sevgilisinin, nisanın sonuncu günü â- İeikaye Daima aynı merak BİRKAÇ, ünde biteceğini sandı #im Bir tahkikat için bulundu. Kum bu doğu vilâyetinde haftalar. dir neticeyi elde edememiştim. Sonbaharsız kışlardan biri baş- lamak üzereydi. lik kar, daha har- man kalkmadan bastırmış, ahali: Kündönümündeki karınca telâşiyle, Adeta çehreler uzamış, gözler be: lermiş, alınlar da sıkıntılı çizgiler. le uzun bir muhasara hazırlığına girişmişti. Geç vakitlere kadar çalışmama rağmen iş uzamakta devam edi yor, sinirlerim gittikçe geriliyor. du. Hiçbir tanıdığım bulunmayan bu yerde ve bilhassa en telâslı, '€n kasvetli devrinde kendimi büs: Bütün yalnız hissediyordum. İşte ona bu sırada rastladım. Biraz şişmanlamış, birazdan çok güzelleşmişti. Umulmaz bir tesa- düfün verdiği memnunlukla yanı: 'a gitmek istedim. Fakat, hedefim kendisi değilmiş ve beni tanımı- yormuş gibi öyle tabil şekilde u- Zaklaştı ki, yarı yolda hayretle duralamaktarı kendimi alamadım. Şüphe yok oydu.. Her halde de- dim, mühitin. tesirinden sıyr Mayıp sokakta erkekle görüşmek- fen Çekindi... Bilhassa bir yaban. cıyla.. İzini bulacağıma, tekrar rastlı- yacağıma emindim. Aramam uzun #ürmedi. Birkaç gün sonra gene rastlaştık. Israrla yüzüne baktı- Zım halde, bakışlarım, Kerisinde bir geye aitmiş gibi yanımdan ge- cip gitti. Hayretim büsbütün art- Mişti. Unutmüş olmasına imkân yoktu, belli etmeksizin de bir dost- Tuk alâmeti gösterebilirdi... Daya- namayıp yanımda bulunan defer. dara kim olduğunu sordum. “Ceza relsinin karısı, dedi. Müuhterem bir hanimefendi.. — Yardım Sevenler Teşkilâtı. Başkanı ve türlü hayır aşısıdır. Diyebilirim ki di uzatılmıyan şehrin hemen hemen yegüne genç ka A Söz aramızda, rels turli gözünden vurmuş. — Bekârı Burada asliye hâkimiyken Ayyaş Reşit diye meşhurdu. Vicdan ha- nımla evlenince iki — yakası bir Araya geldi, içkiyi bırakarak kısa Zamanda / sevilmeye, — sayılmaya başlanan bir şahis oldu.. * Senelerce evvel İstanbulda - kü- Çük bir grupumuz vardı. Kimi he- RüÜZ yüksek tahsilini bitirmemiş, kimi yeni hayata atılmış gençler Usul ittihaz etmiştik, on beşte bir. perşembe günleri yazsa, Bomon- © Bahçesinde. kışsa Tepebaşında Neşe Birahanesinde toplanır, hoş Birkaç saat geçirirdik. Meclisimizin yegâne kadını Hic- randı. Aramıza nasil katıldığını hatırlamıyorum. Şu var ki'en sadık. müdavimimiz oydu... Kimin nesiy: di? Nerede otururdu?. Bilmem!. Daima yalnız gelir, gene yanlız ayrılırdı. — Arasıra grupumuzdan bir arkadaşla samimiyetini ilerlet- tiğinden — güphelenir, - fakat - içi- mizde onu mahrem — şekilde ta- mimiyan — kalmadığı için bunu |- madan şiddetle kaçınırdık. Tlık bir hararetle kızaran gergin yüzü, kar YA gözlerinin beyne sanlanan ba- kığlariyle; hafif — hareketlergen, yapmacıklardan — nefret etmeine ! Cemal Çeviren : Behi u teslim oluyor lemden göçtüklerini bilmiyor. Meyda. 'na çıkmasiyle bütün cihanı zafer sar- hoşluğuna daldıracak olan bu mirri bilen pek az kimsenin dudakları, mm- sıki kapalı.. Hitler mütadı - olduğu veçhile, hemen öğleye kadar uyumuş- tu. Saat 14 te öğle yemeğini yedi ve kendisine arzedilen muharebe rapor- Jarını tetkikvetti. Vaziyeti kavramak icin gehir plânına bakmaya hiç ihtiya. cı yoktu. Muharebenin, olanca şidde. tyle cereyan ettiği Landwehr kana- linda, — Potsdamer Strasse'de, — Wil- helmaplatz'da her binayı cebi gibi bi- Hiyordu, AZ sonra Hitlerin çalışma odasın. dan tabanca sesi geldi. Führer, en sağlam usülü seçmiş ve namluyu ağ- zına sokmüştü. Kafatası tamamen paralanmış, kanape beyin ve kana bulanmıştı. Eva Braün, intihar şek- linde tereddüt etmiş, yanında taban- Ca varken, nihayet zehir kullanmış- t Nisanın sonuncü günü, ikindiye devrederek, sotuna yaklaşıyordu. Führer'in hariminde sigaralar ya- nınca, bu yeraltı çıkmazında bulunan herkes, olanı anladı. Hitlerin etrafın. da, diktatörün iş arkadaşlarına sene- ler senesi en büyük âzabı çektirmiş olan sigara memnulyeti kadar hiçbir emir, bu derece sıkı tatbik edilmemiş. ti. Cenaze odasından ilk çıkanın a Zında sigara yanıyordu. O zaman arı tık herkes, Almanyada Hitler buye ruğunun geçmediğine kansat getirdi. Teslim mi? Hitler, vasiyetinde, Sehlemvizhele tein'da bulunan Büyük Amiral Dö. nitz'i kendisine halet, Gocbbele va Bormann'ı Devlet Bakanı tâyin eb. mişt (Devamı van), Yazan : Ender HALİD yağmen, — anlaşılmaz bir. dişiliği, etrafına sinen bir kadın kokusu vardı. Birkaç sene kimya tahsili yap- tığını düymüştüm, terk sebehi de meçhuldü. — Hâli yaşar; yaşatır. Mmazi hakkında bahis açılmasına katiyen — yanaşmazdı. — Sokakta, koltuğunun altı ciddi, ilmi kitap- darla yüklü, ağırbaşlı hali ve ki yafetiyle, ekseriya tek başına rast. Jardınız. Bir yere davet etseniz, herhangi bir teklifte bulunsanız mümkünse kabul eder, hiçbir za- man nazlanmaz, urar beklemezdi. Husüsi hayatı türlü dedikoduya mevzu teşkil edebileceği halde, diş Aleminde kültüriyle takdir celbe- den, harekâtiyle hayran birakan bir kızdı.. Kadınlığın en büyük noktasını idrak eden Hicran, baş- başa kalmak hususunda olduğu kadar sohbet koltuğunda ve mü- nakaşa masasında da aranılan bir yarlık olmasını bilmişti. Arkadaşlardan çoğu gibi onun da izini kaybetmiştim. Şüphesiz oydu.. Yanılmadığıma emindim. konuşmak, hiç. değilse hakikati öğrenmek için büyük arzu düy maktaydım. Nihayet bir gün, taşra gehirleri için çok ehemmiyetli bir cüretle Yolunu keserek; beni tanımamaz- hktan gelmesi — sebebini sordum, görüşmek istemese, bir mâni ol- a bile, dostça tebessilmünü esir- gememesi icap ettiğini söyledim. Şaşkın bir bakışla: “Yanılıyorsu: nuz efendim, demişti, birbirimizle tanışmış, tanıştırılmış değiliz.” Ve Hafifçe Başını eğerek uzaklaşmıştı. Deli olacaktım. Buradan bir an önce kurtulmak istediğim halde, Şimdi İkametimi uzatmak çareleri Arıyordum. Dosyalara gömülü ba> Şim, zonkliyan. beynim, münase- Betsiz bir inatla boş yere bu mu. ammlayı halle çalışıyordu. 'Hareketimden bir gün önce bek- lediğim fırsat zuhür etti. Savciyle görüşmüş, ikmal edilen tahkikat Evrakı hakkında bir kere de, has- fa bulunan ceza relsiyle konuş- Mam huusunda mütabik Kalmiş- fik. Fazla bekleyemiyeceğimden, bilistifnde evine gittim. Kapıyı karısı açtı. Konuşmiya yanaşmıyarak beni misafir odası- ha. biraz sonra da kocasının ya- Dına almış, kendisi çekilivermişti. Kafam Hicran meselesiyle o ka- dar doluydu. Ki, hâkimle kimbilir neler konuştum. Adamcağızın an. Jamıyan bakışlariyle karşılaştıkça toparlanmıya çalışıyor, buna rağ- men görüşmemize salim | İstika- met vermiye muvaffak olamıyor- düm. 'Kadın beni kapıya / geçirirken sön bir teşebbüsle; İstanbuldaki foplantılarımızı, geçen güzel gün. leri hatırlatmak istedim. “İstan. Bulda hiç bulunmadım, diye sözl mü kesmişti. Benzetmiş olacaksı: Tuz., Sonra, kendi kendine mırıl. dandı: 'Mazi.. dalma aynı merak..” Yür zümdeki istifham üzerine, tebes- sümle kapıyı açmıştı: “Güle gül efendim. İyi yolculuklar dilerim. Boş zamanlarımda sık sık. onü hatırlıyor, her seferinde aynı su- alin beynimde çöreklendiğini his. kantılı günlerden doğma bir al- danış mi?.

Bu sayıdan diğer sayfalar: