20 Temmuz 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

20 Temmuz 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayta 4 YENİ İSTANBUL d 20 Temmuz 1080 İSMİNİ, YETİŞTİRDİĞİ «YEŞİL MERSİN4DEN ALAN ŞEHİR ) M Bu?R — S İUKUROVA'da demiryolu, — Akde- nİZ'İN kıyısında yemyeşil bir ae hirde — nihayete erer. — Bu yeşilliğe masmavt bir göğü, atlas gibi Hir denizi de ilâve ederseniz; kendinizi bir “füsün” diyarında hissedersiniz. Sahii boyunca — ilerliyen asfaltın, bir tarafına — Akdeniz'in — dalgalari çarpar, diğer tarafında bahçeli kü Çük villâlar sıralanır. Şehir, turunc- gillerin yeşilliğine bürünmüş evlerle “turünçelller cenneti” manzarası ar- zeder. Yüz sene önce buradan geçenler, Geniz kayısında bir. kaç. balıkçı Ku Tübesinden başka bir sey göremezler- di. Bunlar, son yüz sene içinde gel gerek; bugün 2410 K, kareye yayı- Jan, 25 bin nüfuslu bir çehir halini al- iştır. Bu gehir, eski “Zelryum” şeh- Fi harabeleri Üzerine kurulmuş olup, Akdeniz / kıyısında bir çok "Zefir- yüm” isimli şehirler bulunduğundan enü diğerlerinden ayırt etmek için burada yetişen “yeşilmersinin” iemi, gehre izafe edilmiştir. Mersin'in yeniliğine bakarak ta: Fİhİ olmiyan şehirlerden zannedilme- gin. Şehrin havalisi zengin tarih - #ariyle doludur. Tarihte buralar Bti der'in, Araplar'ın, Asurlar'ın, Roma- hlar'ın, Bizanslılar'ın, Selçuk. Türk- leri'nin, Karamanlılar'ın, — Osmanlı dar'ın İstilâsına uğramıştır. — Bunun için bu havalide adım başına, bu mil- detlerin medeniyet/ eserlerine rasla- mak mümkündür. Bunlardan en 8- nemlilerini, tanıtalım: Mersin'in 8 Km, batısında, deniz kayısında; — Romalılar'dan — kalma “POMPEİ POLİS” harabelerine rast- danır. Bu havaliyi işgal Gülmiş olan “POMPEÜS”, dan aldığı “SOLİ" onun yerine, kendi “POMPEİ-POLİS" şehrini kurmüş- tur (685). Bu gehir, zamanının en Meşhür gehirleri arasında yer almış: 4525" tarihinde vuku bulan bir zel- ele e harap olmuştur. Bugün gehir Harabeleri arasında — vaktiyle yapıl- ggi düvarlarının yüksekliği T ayak, genişliği 5 ayak / olan bir llmana; gehrin bir kapısından diğer kapısına kadar uzanan 200 sütunü olup, 48 #ütunü kalmış olan bir enddeya, ti- Yatro harabenine rastlanır. Mersinle Bilifke arasında dikkate ter bir eser de “KORİKOS” tur. —Bügtin Kizkülesi / denmektedir— KORİKOS, — yunanca bir kelimedir. Bu gehri, Yunan kolonisi kurmuştur. Müstakil bir. idareye sahip olmuş. Kendi adına “MERKÜR” ün resmini taşıyan paralar basmış. Bilâhare y Bir, Romalılar'ın, Bizanalılar'ın, Er- menilerin, 1448 yılında da Karaman- okullarının tatilasına uğramıştır. 20 Bu gehirde en mühim eserler: Bi- ganalılara ait akmermerli bir mabet Barabesi, 3 wu yolü, çeşmeler; Er menilere ait 2 gato harabesi vardır. Bunlar, bu şatoları Selçuklulara kar- # yapmışlardı. Şatolardan birimi kı Araplar gehrini yıkmış, ismiyle anılan Öğrenmek Mersin; — turistik rada, ölğeri kıyıya yakın bir nâs dir. Aymıca gehirde mağralara, me- Zarlara, Tâhitlere rastlanır. KORİKOS'un doğu kuzeyinde, bir tepenin güneyinde “NEOPOLİS" 1s- mini taşıyan bir şehir harabesi daha vardır. Bu gehir, Bizana İmparatoru Tinci “TEODOS" zamanında kurul- muştür. Ermeniler, bu gehri TT net çırda Bizanalılardan alirken harap olmuş ve terkedilmiştir. Mersin gehrinin batısında, Efrenk Çayı kıyınında / “YÜMÜKTEPE” 1- #imli hüyükte 1837 de LİVERPOL Üniversitesi — Profesörlerinden — *1. GARTANG” başkanlığında bir kaz yapılmıştır. Bu kazıda, genişliğine 75 M. kadar inilmiş; Tütün hüyü- raslanmıştır. ovasiyle, geniş hinterland limanının inşasiyle, istikbaline emniyetle bakabilir değeriyle, bereketli Yazan : Kemal İşik “ÖMPEİPOLİS; Meşhur 200 sütünlu cadde görülmektedir Bu kale Boğazköyde bulunan Hatu- #a Kalesinin aynıdır, Bundan başka hüyükte 14 M. de- rinliğe kadar inen makta kazısı ya- pılmiş. Bu kazı da; burada yaşamış çeşitli kavimlerin medeniyetleri hak- kında bilgi vermektedir. Bu tarih, tabiat zenginliğine malik olan şehir, bugün modern ötel, 1o- kanta, türlü eğlence yerleriyle, cen- tilmen halkiyle ileri,bir şehir man- zarası arzeder. Böylece bir turlstin aradığı her şeye maliktir. —Bu bi kımdan Mersin'in istikbali / turizm- dedir. Bügün Mersin, mhhi, beledi, küll- türel bütün tesislere Maliktir. Bil- hassa bu tesinlerden, halkın yardı: miyle yapılmış halkevi “Mersin” in KORİKOS: Görülen harabeler, Yunan kolonlleri / tarafından kurulan şehrin Ahtişamını göntermektedir. ihtiyacında olduğumuz herşey övünebileceği bir enerdir. Hk sahaya yapılmış olan eser; “1500" kişilik tyatro salonunu, trolarda bile nadir ras- “14' M derinlikte, "40* M ikte ve S1" M yükseklikte Neyi İhtiva etmektedir. Sah- zenin önünde “100* kişilik orkentra- yi alnbilecek yer bile, artistlerin çu hema Ve 'giyinme odaları da vardır. Ayrıca, “300* kişilik kapalı wpor ma- donunu, “2” konser ve konferana aa. 10800 M modern ti danan, donunu, büyükçe kütüphanesini, “500” Kişilik geref salonunu, “2" halk der- ganesini lâve edersek, eserin ihtişe mi meydana çıkar. Gehir, yakında modern bir. atad. Kavuşacaktır. Bu süretle “Mer. Türkiyenin apor, sanat, fikir hayatında önemli bir yer İsgal e- decektir. Merain, kara, demiryoliyle Anado. dunun her tarafına bağlandığı — gibi; deniz yoliyle de U üüybndant deniz yöliyle de bütün dünya ile ir- tibat halindedir. Yalnız deniz yolu derken, Mersinin kalkınmasında bü- yük rolü oynıyacak olan llmanındna bahsedelim; Mersin Limanı sığdır. — “50* Cm. 'ye kadar med ve cezir hâdiseleri vu- ku bulür. Çok kuvvetli esen batı ve güney rüzgârlarına tamamen açık- tır. Bu rüzgârlar, limanda oldukça tahribat yaparlar. Buna ilâve olarak İlmanın biraz Üst tarafına dökülen “MÜFTÜ" deresi, getirdiği teressü- batla limanı doldurmakta ve istifade Amkânını ortadan kaldırmaktadır. Mersin, — İkinci Dünya Savaşının başlaması anına kadar, Çukurova'- nın, Orta ve Doğu Anadolunun ye- gâne ihraç ve ithal İlmanı İdi. Bu bakımdan ticaret, gehrin iktisadi ha- yatında çok büyük Geniş hinterlandı ile İstanbul, İzmir- den sonra Türkiyenin üçüncü ihraç İlmanı İdi. Fakat Hatay'ın Anavata- 'na İlhakından sonra, geniş hinterlan- dinin büyük kaşmını kaybettiği gibi, İakenderun Limanının yeniden inşa- mı, Mersin'in ticart fanliyetini dur- dürdürmüş denilebilir. Bu bakımdan Mersin için Jlman inşası, hayati bir ehemmiyet taşımaktadır. Son yıllarda, ticarf hayatta dür- gunluk, Mersin'i, ziraf alanda çalış- miya sevketmiş. — Bühasan turfanda sebze yetiştirmekte, portakalcılıkta Türkiyenin sayılı İstihaal bölgelerin. den birl olmuştur. Mersin'de sabun, iplik fabrikaları mevcuttur. Yeniden, — hususl teşeb. büsler tarafından pamuklu mensucat fabrikaları kurulmaktadır. Marshall Yardımından, / kurulması tasarlanan mevye suyu, konserve fabrikalariyle gehir, iktisaden bir kat daha zengin- leşecektir. Mersin; turistik — değeriyle, bere- ketli övasiyle, geniş hinterland lima- minin İnşasiyle, istikbaline emniyetle bakabilir. ——— MÂLK 1 — Tarsan Ormaslar| Zürle, Cenevre, Xpadan, —| İSTANBUL RADTOSU! | 1950 Kıralı. 2 — Memiş . 2020 P.ALA. (Amerikan) Honş 1257 Açılış ve programlar.—| | LHleri —O e a a a sera | Temmuz aa || Korsan 3 — Bakdat Farini ”” | Ni Karası "Sumdan. — 2100 | mümt (Si — 848 Sark el 5 | 20 | 7 | ea aa z M Za AÇA Gürandinanı | S LA aüemleket ürküleri eg i MARMABA (29800) 1 — gön-| ten, | Yükler 5D Z B00 Program-|$ 1869 | Perşembe | 1866 || vet ve Para. 2 — Renkli Sür. M KERAİ ; öekean ." GİDECER OLAN UçAKLAR | İT ve köpamş | vaKIT vaşari zzanI | Sükdü ae 1 — vüm Ka ay LA eli di | KR ASN OTgrener İ7 TORAN GAZ Y * Kasapat-| Roma, Nis, 'Londraya, — &26 kanşık hafif müzik p. —8 te | ASA aa antamo | BT (Türk) Bursaya, — 900 | 1045 'Saz ererleri, — 1900 Har| g Sa || Sakami 2 Loreatmara Çine | P TA L M Erel | Berter — RAB Duapbul ae |) TENİ B0arköy 1680 1 | TÜ SY Yrtei anla | Ar aati G1 Di gerki KABIKOr cüdami | Z MA BODn. — ü | Bisabein Sorumann'dan Varya | Saldan aatar HÂLE (eiğ) 1 — Acemi Asİ DALIY, ÇTürü Ankara, Adanar | Yeçiei HANe. Z Sle Göüe | / 1 —, Çit kardep Cİxi kelime) gıldar. 2 — Renkil Möcizeler. | Tekenderuna, — 1130 C.GD.T. | yanger orkestrasından tangolar. | 2 — Duvarcının üçüncü eli gerTOOLU li | SA SYana Denlim D | BN Yrund Klareya SASS| alblilar. Clo BUK SA | DRE Butatinin ai ÂARIN 1 — Şehrazadın Doğu-| SÜREYTA — (60862) 1 — Esir| DHY. (Türk) İzmire, — 2136 | yan eri, — 22.00 Konçerto (pi).| Franmzca el; | Yuvarlatmak. Bea İ ae Rayder ©| SORETTA Ve 1 L G adai Lane | K eli Ka Gi b n aei 'nanln Dir Tani ALKAZAR (43562) 1 — Tarza- ANKARA ö Gekandi. | Dana müziği (pi — 2830 Prog- | olur. € — Lerzetine bak: Tersi BZ Zerel Hardi Kan Kardep | ANKARA GÖD 1 — Sinei| GELECEK OLAN VAPURLAR | Knma tüzim e ler. Düşman, 2 — İnsan Avcım. K e L Mİ”X YABANCI HADYOLARDAN | terim çotub. 'T — Teni ŞİJ AM USU < Rl Adan | BÜTÜK dEdii) Hamlet (ürk | SN SA Kerdakiçer | . SAÇ YAYINLAR — | D GeNelr çL B ATLAS (0Si)) 1 — Zoronun| CEBECİ (80 1 — Son Kah.| — 1930 Sus, NMudanyadan LONDRA: Bir ŞİCİçi aracı aet Tİki e. Marban 2” Teti Balklar | ÇARK GrSn y A genulden | ÇÖM Sur, Mudanyaya, gi D iBe EAE OK |Kaa ELHAMRA (4506) 1 — Ömre| Yaralar, 2 — Dir Yabancı Müzik örkektram. — 1180 İne| — Yukarıdan aeit Bedei Kadn 2? akraman | SUŞ COT Kumarbalar Ki | GELECEK OLAN TÜENLEN | Ülle seketim günei Giy | ÇAY S İNCL 1 genile Olamam. 2- | SÜNER. GT Çifte Tehlike | Anklara TEkaprei, — DAS Ane | Yram 1930 Cüarlle Kune pi | P Z z Siyah; Tesin Carco) Yeralti Canaş 28 lasm birden, l Kara (Yatakir Yanosu, — 1615 Jack Train'e | 3 Savclıkın bir subesl; Be, İPEK (â4280) 1 Afyon Ka-| va 2 — Ebediyen Yaşanmaz. | GİDECEK OLAN TRENLER | Dinlerizi İstekleri Hu San Te | v Çakçıları. 2 — Kanunlus So-| Vöne (14010) Leylâklar Açar- Bo ialeylei istekleri . —- Sızca canlandırma. 6 — Bir ge bzk | ken. | e Adanaya - oLean ae ee R vi içki; Akıtmak. Kapıyı hafif MELEK (4868) 1 — Vahi e kara (ükapren) — 2030 Ankara AT ae AA Ü. ELMHAMRA 1 — Brodway'a Be ratxöNe B SARAY “MAsö) 1 — Seran hin 2A LAn nn SOlkir 5İ ANKARA MADYORU: f_“:"” A nn A | Sater Abidesi Übü 'tlşhe * DÜNKÜ BULMACANIN SUATTARK Gnü) 1 — Gemair | TATE. 1 X Salı Kahraman | Y SAORU . OŞ | Möya (Kümkapyı ” HALEL Banerü a — Serimi Haydst | İT Z Ç Alin Küpeler, 9 — | şmik (p © T ds Tübenler L Güneş Grerken af a Tadi Belklar. SUMARE Ş e| EEMN İ Ç hD oe y | DA e SÜRER Gd5i) v gimal Ka | ZATTARI I D Vinlenie Ka Bülanir'gen” meod TŞ ASA D Tean Dt | g BOB git B z İ l relemi ze a| Gğal e güKü WW0 — ( ada aai a Snbl e ” TaBÜr K Suçmür| TAN 1 — Sayıı Kahrâmanlar | TaP daneğ T L FaRE G giçelü BK | ZAN n BAŞLAADTAADZ, | Kroyeer sonat e) 'RS0'Ra | Halcofla disskör) — Yeni | ima MT " orai Anaysaz aa İstain Kinsera, İrgmi öran kKanmpan e aat aA e ae ŞEK 1 — Ölüm lahğı, 2 — İKİ| YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Dö-| — 1224 Açılş ve program, — Acaba. 10 — Ağacamlal. Gizçön Hstyecod'da: KD N Re aat Gölyor | Y30 M0 S a Zln B ZARSIM. Gi 1 — Vurün| 3 < Zoronun İşareti . — 100 Habar KA Sassia K BALEUN Ç OYALİ S” aK 1 ” Sös'om. 3—) Sülm oruucan Gi — 1M Ten (gekramii) — Abamat öut | çi — Mi ene. 2 — Üret TANT Z Yaralan Vatan 2 — | Sarı Ki Öğin Gereleri l Örka | Traeeeümm — Müremedle | TAmAR 3 ” CAY AMA C Ça Şürküm 5* Cuktornla va. l SEYARI (6 TKSO H | Gölenin ürenen | BK cenn 7 Damkcanı B OA | sepımı " Va Praam ve aaT gar gn y 8 Aihe; aa 9 Ca PNAL. 40206 1 — Vurun Kah- BESİKTASI 8 Recep CBeşe- | YG S e Alihe; aK gi T aeş ei V ranaonn ve promum, —| NN Örlükör G, Dian 1860 Stok- | GELECEK OLAN UÇAKLAR | 1400 M. 8. Ayarı. — 18.00 tn- | Hotlu (Arnavutköy) — — Mer- —| RkrDRer tü Braden, | sekae ae Rirmeler, gi | et MEKUEZ: Te Sör G DA Mi & Aram ve li zaBlili;” viyie n BN nn karin ZN GÜREZ GSelGK | DAT Ma G, Seke ADKT DOYae ee G aoi SÜDSA, KOY Kü Pa Lorerlardi Kuru Gürünü | Senup. Adana, Konya, Alyon | 1830 Yurtlar sedir” — KG | Giköy) <- Zeneryola . Brem | SKZORU Sizeş — Üeküdez Gd 5.X Hakler Berişiyor < n £ G35'DÜCY. Çfarki Te | Radyo e İngülice — 200 VE | YöKÜDAR nnn yeky A YADIR a) Z Sena Te | Könderinı Raana. C Ankartdan. | Yüaüüek eelğarı n DS | KEKSRLİMDAN ' gl Kalin aa ile Piyorum, 3 —- Kanlı Gölge c knız, SK A NaK Şarklar <| BOYOKADA) Halk İSTANDWL GİMETİ | Gin K6 DAt HS Takurma & SD | Talınyardım Cüaensek — ALDAMA YA LET! çaan | ktsirğen L T Gre Goi | münlet Gi z Sazk sez | Haa (asamakane — Gümno| AAA ŞA sa KoRtl| a) Sikoeya, TAnarda z | SAA Bi Sinalktererin ati | at (üerefmane — Oünulya Kaa Kat » — Dil KüR| O ah DiT CRari ANKA.| Verler — ada Fesgrtm V KA ANRARA' Çanlaşa © Tni BUT Tilanar Tdan ae B levrei İ paniş Burmaz. zi LKL KKKT TKKĞT TKATRCAY AUAĞ TAKTOKAAKACULLNRAKARAUKAKARAALOAVADAIKANATAAL AAA ARANA KKDAANTARATURIKAAAAAANARANILANIKATIAIIR |İKI MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR Kızıl Sahtekârlık Makinesi ARUNTARIMININ NLAY VENLKANNAKANNN! Laszla ve Hanna Sulnet Nem-York — Heralâ Tribune bu eserin Türkiyede neşir. hakkını YENİ İSTANBUL'A vermiştir. ONDLLUNLANNIANU — çevlreni — DANALLANLNN Behçet Cemal Şüpheli vesikaların doğruluğunu tasdik veya sahte vesikalar tanzim edebilecek mütehassıslara lüzum görüldü -ü- Halbuki bunun çok mühim sebepleri yardır. Bazan, ajan, herhangi — bir masa Üzerinde veya doşya kenarında bulunan bir vesikanın ancak birinci sayfasının - fotoğrafını alelacele çe- kecek kadar vakit bulabilir. Bazan da ağan, mektubu tamamen okur, fakat ancak, kendince mühim saydığı kıs- minın fotoğrafını alir. Üçüncü — bir sebep, ajanın, mektubu, çalınmış bir antetll kâğıda kopya etmesi, fakat imzayı taklide cesaret edememesidir. Ajanın bazan, her hangi bir vesika muhtira imal ederek, acemice bir el azısı taklidine girişmek — müretiyle hilesini meydana / vermemek için, Amirlerime, Dancak bu — sayfayı ele geçirebildiğini söylemesi, — diğer bir sebeptir. Nihayet vesikada, poli ve savcıyı alâkadar eden kısımdan gayrisinin tamamen ehemmiyetsiz ve Mevzu diği olması da varittir ki, mütekâmll sebep de budur. İmzasız daktilo yazılar hakkında ilert sürdüğüm itirazlar bir hayli mü. nakaşaya sebep oldu ve nihayet, or. ta yaşlı, uzun boylu ve sakin tavırlı binbaşı Kereszter, münakaşayı — gü #özlerle kesti. Bu vesikalardan bazılarını kul- Janmak için ne yapılabilir? — Bunların sıhhatini, tasdik. ede- meyiz. Karım bunün aebeplerini an- iattı, Odadakllerden biri göyle bir tek- difte bulundu: — Muhtiraların hepsi, pek AA işe yarar. Yalnız Üzerlerine, Kardinalin slyazımı ile birer derkenar koyar ve vesikaların doğruluğunu tasdik etti. Tiriz, olmaz mı? Bunun mümkün olabileceğini kabul etmek meebüriyetinde kaldım. Her- kes derin bir nefer aldı ve binbaşı Keresztes, Albay Asztalos'a dönerek — Sulner, bunu da becerebilir, de- a. Albay: — Eibette, dedi. Bu işin nasıl Jncağını ancak © bilir. Sonra bana dönerek; — Şöyle yaparız. Bunlar hep doğ- ru vesikalardır. Üzerlerine sadece, şu derkenarı yazarız. Bir kâğıt Üzerine “Orijinal kop- a" kelimelerini yazarak bana uza- tan Anztalos: — Bunu, Kardinalin yazısı ile ya- zar, altına imzasını koyarsan, gerisi- ni artık bize bırak, dedi. Şimdi kapana kısılmıştı. Eğer red- dedersem Hanna ile isimiz — bitikti. Üzerinde çalışabilmek için daktilo le yazılmış Üç yaprak, Kardinalin elin- den çıkmış bir. vesika, —imzah bir mektup ayırdım. Nazarı — dikkatimi çeken diğer bir mektubu da beraber almayı İhmal etmedim. Bu mektup daktilo İle yazılmıştı ve Kardinalin el yazısına benzer bir kopyaya bağlı tal, Vesikaları alarak, odadan çıktım, korldoru ve kimya lâboratuvarını ge. çerek kendi odama geldim ve hemen galışmağa koyuldum. Birbirine bağlı “iki vesikayı tetkik edince, el yazımı- 'nın oldukça mükemmel taklit edilmiş olduğunu anladım. Vesika, Fischof cihaziyle yapılmış gibi idi. Anlaşılan Bogdanovits'in JAboratuvarında İsti- datli bir memur vardı. Her iki vesikanın fotokopilerini al. dım. (Vesika L) de bunlardan birer nümune vardır. (Vesika J) Kardinal tarafından yazılmış ve Amerikan El- çisi Chaplan da, daktilo — ile yazılı mektuplarla( Vesika K)cevap. vermiş. ti Sansürde açılan mektubun foto- kopisi alınmıştı. Fakat — İçanvunma Bakanlığı, bütün vesikaları elyazısiy. le İstiyordu. Bu itibarla - Kardinalin mektubu elyazısiyle tekrar kopya e- dilmişti. Bu aayede savcı, Kardinali İtham ederken; Chaplan'a yazdığınız mektup 1ş- te budür. Kendi elyazınızı da inkâr edemezsiniz ya, diyebilecekti. Bu elyazısı, Kardinale atfedilerek, sarı kitapta neşredilmiştir. Benden istenilen işi, çabucak bitir. dim. (Vesika C) Kardinalin - benim tarafımdna taklit edilmiş derkenanı- v taşıyan daktilo sayfalarından bi ridir. Bu venika, mahkemeye ibraz e- dilmiş ve sarı kitaba da konulmu tur. Buraya konulan kopyayı ise, ben aslından çekerek bilâhare mikrofilme aldım. pi- İRADE — NASIL KÖLELEŞTİRİLİR? Joseph Mindazenty, köylü çocuğu olarak doğmuş ve Macar Katolik Ki. disesinin en büyük rütbenine kadar yükseltebilmiştir.Böyle bir kariyer ya. pabilmek için, kuvvetli bir. seciyeye, iradeye ve bünyeye sahip olmak gart- tar. Mindszenty'nin geniş alni — ve haşmetli burnu, bu. küvveti akset- tirmektedir. İradesinin #ağlam — ve dürüst olmamı lcap eder. Fakat ne oldu ki bu mağrur ve kudretli şahsiyet, kendisine atfedilen cürmü şüphe götürmez gekilde itiraf etti. Moskova'nın idare ettiği propagan- 'da mahkemelerinde bu çeşit itiraflar artık malüm birer numara olmiya başlamıştır. Kardinal'ın itirafı, üstün ve ahlâkan daha küvvetli iradelere mütavaat eden zayıf bir şahalyetin hareketine benzediği içindir. ki, batı Alemini hayrete düşürmüştür. Bu hâ- dise o kadar hayret uyandırmıştır. Ki, Kardinal'ın taraftarları ve hattâ Amerikada bir elyazım mütehassın, kendinine işkence edildiğini iddim et tiler. Hanna ile ben, Kardinal'ın elyazı sında maddi işkenceye delâlet eden hiç bir işarete raslamadık. Bundan başka muhakemenin ilk iki günü olan 3 ve 4 gubat tarihlerinde firarımızı, Normal bir tavrıhareketle peçelemek Kayretiyle mahkemeye gittiğim. ve Kardinal'ı, üst kat balkondan dikkat, le tetkik ettiğim zaman hareketleri, İfadesi ve sesi, hiç bir acı çekmedi- Kinl gösteriyordu. Korktuğuna dair de hiç bir Işarı u Fakat konüşürken birden bire yo- rülüyor. ve sözlerine zoraki devam ediyor, etrafına karşı garip ve şayanı hayret bir alâkasızlık gösteriyordu. Ağır ve madeni bir sesle konuşuyor ve mahkeme relsi Vilmos Olthy'nin kararlarını peşinen kabul etmiye ben- ziyordu. Alman-Macer birliğinin eski (Htkaye | Yol, tek tük 'm Tüzgâr kenardakt ağaçların yalnız tepelerini birbirine karıştı. Tıyordu. Karşı düzlükte, yeni ku: rulmakta olan evlerin kapı ve camları takıliyor, bacaları gelecek kap tütmiye Hazır, yukarıya doğru yükseliyordu. — Evet. — Hakikaten hava nefis, sıkıntısız ve dedikodu. #UZ bir vaziyette saftı. Sabahleyin ayrı ayrı yerlerden olduğu halde aynı düşünce ile ev- lerinden çıkmışlardı. Kadın — bir girkette baş daktilo idi. Maaşının 'ne kadar oluşu kimseyi alâkadar etmediği halde, çok para topladığı. ni söylerlerdi. Yegâne kusuru ba- caklarının kalınlığı, en güzel ta- Taflarından biri de ses ” tonunun Pek tatlı oluşuydu. Erkeğin çok şık giyindiğini, her gün başka bir kıravat / taktığını, dalma beyaz gömlek kullandığını ve işinin de kendi gibi ” yakışıklı, parlak bir meslek olduğunu Hâve ederlerdi de, doğrusu aklıma bu- Hu gorup öğrenmek gelmezdi. Haklarında hiçbir şey diyemez- dim, Öylesine mesut, öylesine pen- be dünya içindeydiler ki, gu anda. Kadın tatlı hayallerin bu kadar doğru, hakikat olmasına inanamı- 'yan nazarlarla etrafa bakıyor. Dit tebessüm, iyimser — niyetlerle istikbale hazırlanıyordu. Artık ço- cukları büyüyecek, ilerde gelinleri Olacak, damatları annelerine kon- serlerde bir. loca kapatacaklar. Hattâ küçük yaştan İtibaren, to- runlarına bale dersi aldıracak. cek, kadın peşinde koşmadan yazgeçecek, evinde #aadeti bula- nin rahatlığı İle hayattaki vazife #ini yapmıya devam edecek. LAkin neden ikisi de zekâlarını olsun, mantıklarını olsun bu kadar Müspet işlerde kullanmıya karar yerdiler, birdenbire?!. — Dünyanın dönmeyip durduğu tezini Kabul et- tiren bir grup varken, Marshali Plânı için raportör gönderip heyet. ler kabul edilirken, tefessüh etmiş Komünizmin arkasından — giden başları vücutlarına birer vida ile tutturulmuş insanlar varken, son derece rahat, bahusus bu. Kadar küçük bir yerde su iki varlık böy le bir süküna varıyorlar!. Şehirde türlü gaile bekliye dursun, onlar, baş uçlarında - çalınan / Pastoral Symphony'nin geniş ve derin te- ması içinde gaşyolmuşlar, — belki birbirlerinin kolları — arasındalar, belki ask atmosferinin — bayıltıcı basıncı ile kendilerinden geçmiş- ler. Eser öyle iyi çalınıyor. ki, Beethoven'in ruhu bile memnun görünüyor su “Pembe dünya” da Fakat soruyorum Tanrıya: Bu iki canlı dertlerini, iç sıkıntılarını u- Rutup, Tolisin pençekinden bu ka- dar çabuk mami kurtuldular? Ne- den nehirler taşmadan, dünya bos- Tukta — yuvarlanmadan, — şehirler yanmadan, insanlar birbirini mah- 'etmek fikrinden, hıratan, ihtiras- tan, kötülükten bu kadar çabuk sayrıldı? Erkek, iki gün #onra açılacak olan modern ressamlardan birinin gergisine giderek, mavi ağaçları, alyah denizleri, yeşil bulutları, üç köşe balıklı natürmort'ları / ve “yatmanın işi, — kompozisyonunu görecek, (kendi modemn resim - Teyhtarıydı galiba) sırf mevki tca- bi belki de kartvizitiyle birini ftan aldığını belirtecekti. Kadın, yeni mevsimlik döpiyesi, kirazlı hasır şapkasiyle konserde- Ki yerini alacak ve çok - sevdiği Bach müziğini dinliyerek elleri kı- zarıncaya kadar alkışlayacak ve gonra yalnız basına, — hayallerin oynadığı oyunun — rejisörü — gihi evine dönerek yarının - monoton kayatına başlamak Üzere yatağı- Na girecekti. Şimdi öyle değildi. Makalmum- daki Üzüntü çizgisi hiç — değilse minimuma — düşmüş, ayakkabı - çanta modası şekil Picaaso, yannındaki layışına göre rekim çizmeye bi mışti sanki Yaşamak ne iyiydi. Üzüntüsüz, mesüliyetsiz, kötümser insanların durmadan zehirini akıttığı canlılar olmadan, yalnız iyilerin, Merhametin, yalnız güzelilgin, 'miz doğruluk, fazilet ve fedakârlı: Pembe Dünya genel KAtIbi olan Olthy, Adeta baş savcı kesilmiş ve Komünlet Part Kontrol Bürosu Başkanı iken bu va- zifeye yeni tâyin edilmiş olan savcı Jullus Alapy'nin unuttuğu veya ih- mal ettiği sunlleri sert ve itham edi. ci bir eda ile soruyordu. MOSKOVA USULÜ Moskova ve Budapeşte politbüre- Işrının, Kardinal'ı tevkif ile alenen uhakeme etmiye karar verdikter sonra, işin içyüzünü bizim gibi bi- denler için netice malüm İdi. Bu mü. Ammanın tibbi veya ruhi izahını an- cak, Kardinal 'çalışmıya' memuür edilmiş olan İç Savunma Ba- kanlığı başdoktoru Dr. İstvan Balint, Adli Tıb Başmuavini Dr. Tamaska ** Hanna'nın senelerden beri tanıdığı ipnotizma tedavisi mütehassısı, a: yeci Dr. Franz Volgyesay tarafın. an yapılabilir. üzerinde (Devamı var) Yazan: Gönül M. ÇANGA n hülcrelerine yerleştiği vu “Perm. be Dünya, olaa — Cronin'in ziyor, ne de Huxleyin istediği yani dünyaya ayak uyduruyordu, Hal- buki beşinci senfonisinde Beetho: ven “Talih böyle vurur, di. Yerek çok geyler İzah etmek irte: Mişti insan oğluna!. Amma ikisine ait değildi bunlar.. Ne olmuş, na: Si olmuştu da dünyanın - Pozuk mizanından kurtulup, temiz bir â- 'etmişler, “Pembe Dün. telmlendirebileceğimiz #üür altı bir diyarda birbirlerine Sımsıkı sarılmış ve birbirlerini ka- zanmışlardı. Yarabbim ? — Kolun acımadı ya sevgilim? Baygın, o nispette güzel tonlu bir ser dünyaya hitap eden geniş bir mözürle cevap verdi: — Hayır canım. Öyle rahat ve Mmerydum ki, birak. Uyandırmasın. İar bizi. Ve sonra bi dünyasından aş kendinden geçiş. k Başlangıcta olduğu Kibi yol ge- ne rüzgârliydi. Yalnız dört sat. tir güneş batmaya doğru yol ai miş, İnşaattaki ameleler, — yazma mendilden çıkınları içinde, Meci: diyeköyünden — aldıkları — dutlar olduğu. halde — evlerine, daha GoğTURU tek odacıklarına dönüyor: lardı. Yorgundular, Yüzleri sim: siyah, elbiseleri kireç içindeydi de kalbleri günün yorgunluğunu ba- fışlarcasına temiz ve müteşekkir. di Çok şükür yemekleri şirketten Mmuntazam veriliyor, onlar da bu can kaygusunu ihmal etmemiye çalışıyorlardı. İçlerinden biri ken- Gi köyünün türküsünü tutturmuz, elini kolunu sallayarak (evine bir şey taşımak Adeti değildi) yürür. ken yanındakine işaret etti. Hepsi birden soldaki hendeğin kenarında biriken kalabahığa bakmak üzere adımlarını sıklaştırdılar. / Beyas Cankurtaran arabası iki ağaç a: Sında dürmüş, inenler, hendeğe at hyanlar, polisler Ve sedye ile vazi. yet ehemmiyet kesbetmisti. Ne olmuştu? Belki basit, belki değil. Yaralı, hem de ağır yaralı vardı. Hâdise mahalli şehre uzak olduğundan kadın fazla kan kay- betmişti. direksiyon erkeğin cene kemiğini kırmış, elhasıl acı, çok Acı geyler olmuştu. Keşfe gelen Müddelumumt kızaran — gözlerini karşıdakilere çevirerek şöyle ko- muştu: 'Erkek arkadaşımdır. Önü- müzdeki hafta evleneceklerdi. *kk Vaka göyle olmuştu: O gün Sa- yere kadar bir otomobil gezinti. ai yapacaklardı. Ayazağa — sırtla Tında fazla süratten başlarına böy. le bir kaza xeldi. Hendeke yuvar. Jandıkları vakit, hayatla ölün ara. #ındaki bu kısa bekleyişte, otomo: bil tahminen beş metre — küptür imdat istemek, hareket etmek im. kânsızdır - herşey karmakarışık olmuş. belki iradenin - kaybolma- Sından, belki de çokluğundan yarı baygın vaziyette hayallerle birbir. derine sarılmışlar. İnsanlığın « Yıp da bulamadığı, koştukça bi Bütün kaybettiği şeyleri bir için iateyip yaşamışlardı bu küçü- Cük yerde. Ne konuşmak istedikle. Fini, daha doğrumi neler - düşün: düklerini kati - olarak bilemem, Ancak “Pembe Dünya”da kıza bir Mmüddet yaşamışlar. Üçüncü cihan harbinden bahsedilen şu günlerde, hayal mahsulü diyebileceğimiz te- miz Alemin belki de kıral venkira. Ticest olmuştardı. 'Netice: Bu kadar iyi geyler 1s- teyen insanlara Tanrı acımış, “mu- Çize, diye onları kurtarmış, bu. günkü hayata iade etmişti. Ve bel: Ki erkeğin çenesi iğrilmiş belki Kadın Kolunu kaybetmişti. iç çekiş.. Pembe imak korküsiyle batarak ertesi gün gemaya yükmele lar gene meyva verecekler, hangi bir şey ya eskisi gibi kal çak veya şekil değiştirecek, ame- deler tutturdukları memleket tür- bir hikâye izmi olmaktan kurtula- miyacak,

Bu sayıdan diğer sayfalar: