11 Ağustos 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2

11 Ağustos 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— YENİ İSTANBUL - Haa ÜGÜNLERDE / Avrupa Könseyini ağustos toplantısına davete hazır- danan. AlsasLoren merkezi Strase- bourgta bulunmak, Almanyaya ge- ek için güzel bir vesile oluyor. Ya: Tınki Birleşmiş Avrupanın merkezi . Jacak bir şehirde okuyucuları gi lendiren daha bir çok geyler ve mı Ü cicler varaa a bunlara famla vere: Tek Küçük bir cevelan yapmak mak- “ndişle gitiğim Almanyadan bu mek- tubu. gönderiyorum. — ÜRen sahilinin bir tarafı, harpten hiç bir zarar görmemle sayılan Fran- öbür tarafı harbin bütün facia: Tarını BâlA sinesinde taşıyan Alman: | — at ateşur” eski Khi köprümü yeri, e yapılan yeni köprüden geçerek IK V Kiman kasabasına hemen giriyorsu- Suz: Kebil, şimdilik Fransız İşgal kuv- vetlerinin elinde ve Fransız memur- Jarına hasredlimiş bulunan bir küçük Kasabaya bundan yirmi sene kadar önce de gelmiştim. Şehri tanınmaya: cak kadar başkalaşmış buldum. Di Ha doğrusu şehrin sokakları, harabe- dar yığımı içinde. Kasabanın eski se kenesinden bir ihtiyar amele ile ko Huştum. Anlattığına güre - kasabada O yerii Glarak yalnız kendisi varmız. Halkın yarısı kaybolmuş, altmış ki Gar alle de Almanya içerilerine kaç. a. Eski tanıdıklarımdan. birkacını sordum. Bazılarını şehi? içindeki mer Zarlıkta bulabileceğimi, Gigerlerinin Almanya içerilerinde — yaşadıklarını, Bir çoklarının da Rusyada esir olduk: darını söyledi. Flalbuki tam o günler. de Rusya, artık Rüsyada hiç bir Al Mman etlrinin kalmadığını Nân ediyor. Gut Bugünkü harap Almanyayı, güzel gehirlerinin yıkıntılı ve perişan bali- Se rağmen hayata bağlı, neseli in> sanlar yurdu olarak — görüyorsunuz Kenöllerinden bu tezatlı hali soranlar 'Hayat sevgist — Lebensfroh” nun her şeye rağmen Almanın karakteria- ti “olduğu cevabını ahıyorlar. Ger çekten bir kolektif ruhiyat manzı Si karşımındasınız, Siz, bu dürüm ginde yaşamanın Tmümkün olup olm Şacağımı sorüştürürken onlar yaşı: yor ve Üstelik yaratıyorlar. Almanya- Gn lik rastladığım bir Alman gazeti Gini, 1938 genesindeki nal İstihsa. Tin yzüde 80 ine bugün vardıklarını Bürürlü bir eda ile anlattı. Geçirilen felâketlere, bühassa mühim bir kıs- mının Ruslar elinde bulunmasına, ve abrikaların sökülmesi - ameliyesine Tağmen bu istihsal faaliyeti hakıka ten gaşırtıcıdır. Kehi'den sonra rastlıyacağınız şe- hirlerde bir yabancıyı çeken ami man. Zara, Okuyan bir Balk ile karşıl Maktır. Harpten evvel orta Almanın gtyimini ve kuşamını bilenler, bugün: kü Almanı merhamete şayan bulur. lar, Buna rağmen kılık kiyafet ba- aitliği yanında gazete ve kitap aş- ka, en kayıtsız müşahidi bile düşün. dürtecektir. Aynı gazeteci arkadas, hayretimi görünce demin anlattığı f ihsal enerlisi e bu okuma hâdisesi arasında münasebetler bulmağa ça- bt Filhakika — gazete, — Almanyanın bomba ve bombardımandan perişan olmuş şehirlerinin en yakın dostudur. İşFal küvvetleri, geçenlerde her tür- JÜ yasağı kaldırmışlardı. Bunun üze- Fine garp Almanyasındn - beş yüz kadar gazete imtiyazı talebi belirmiş Azıl mühim olan cihet, harpten son- Ta başlıca ç gehirde gazetecilik bi Çti ile meşeul olan ç enstitünün geniş ölçüde fasliyete geçmeleridir. Heldelbere'deki Mületleraramı Gaze- tecilik klübünün gösterdiği alâka sa- yerinde bu Enstitüleri ziyarete karar Yerdim. Karazımın llk tatbikatım, bu güzel tarihi Alman gehirinin üniversi- Tesine bağlı olan Heldelbere Bnstitü: ü vesilesiyle yaptım. Beni “YENİ İSTANBUL” namına Büyük bir nezaketle kabul eden Ens- tti kütüphane memuru, müessesenin 1927 de vücude getiriidiğini, fakat 2084 ten sonra Hitler rejiminin müda- halesi neticesinde tarafsız bir. ilim Mülcesesesi olmak yasfını kaybettiği. A, nihayet 1045 ten sonza yenlden te. esetis eylediğini anlatta. fik zamanlı Ga gazeteciler cemiyetinin geniş yar. SEYAHAT MEKTUPLARI:5| Almanyada Gazetecilik Enstitüleri Yazan: Ahmet Halil diminı görmüş olan — Enstitü, gimdi hükümet mümeselllerinin de katıldığı kuvvetli bir idare heyeti tarafından idare edilmektedir. Küçük, fakat zen- gin kütüphanesinde gazetecilik bilgi- Si tarihi ve tekniği ile alâkalı bin kadar kitap var. Bundan başka tari- hi ve aktüel hâdiselere ait mecmun- 've gazetelerden kesilmiş evrakın dos- yalarını raflara yerleştirilmiş görü- yorsunuz, — Kitaplar ve dosyalar şu 'göz'lere ayrılmıştır: Benebi mem- deketler dhvali (her memleket için ayrı dosyalar), reklâm ve ilân işleri, haber alma ve toplama organizasyo- nu, telif hakları, matbuat hukuku, ba- Sin tekniği.. h. Sırf gazetecilikle a- Jâkalı b kütüphane yanında gazete- ciliği alâkadar eden sosyal ve siyast flimlerin kütüphanesi var ki, 40.000 elit kitaba sahiptir. Enstitü'ye dün- 'yanın her tarafından meccant olarak 380 mecmun ve gazete gelmektedir. Türkiyeden gönderilip gönderilmedi- gini sordum. Aldığım cevaptan mü- teesalr oldum: Müracant etmişler, fa- kat hiç bir cevap alamamışlar. Hal- buki buraya gazete ve mecmua gün- dermek, hem © organi — tanıtmağa, hem de o gazete ve mecmuanın için. de çıktığı memleketi tanıtmağa hiz- met edecektir. Enstitü idaresi benden tavassut istediği için bu vazifeyi bu- racıkta ifa etmek istiyorum: Türkt yede gazete ve mecmua neşredenler, İnstitut für Publicistik: Heldelbere) dresine bir nüsha gönderdikleri tak- dirde çok büyük hizmet görmüş ola- caklar, Üstelik Türkiyede gazetecilik hakkında neşriyat yapan ve bazan iç- lerinde Türkçe - bilenlerine de rast- Janan Alman talebeleri — vamtasiyle kendilerini tanıtacaklardır. Gclecek mektuplarımda Münleh ve arünsler'deki Gezetecilik — Enstitüle. rinden bahsedeceğim. Solcu neşriyat yapanlar hakkındaki tahkikat Matbaacı Osman İlkbasanın ifadesi hastahanede alındı Solcu gazete ve mecmunların sa- hipleri hakkındaki tahkikata Savcı lıkça devam - edilmektedir. " Bugüne kadar tutulamıyan ve haklarında g- yabi tevkif müzekkeresi eksilen "Ye. ni Baştan, gazetesi sahibi Müstafa Büyükalp ile ressam Kemal Sön- mezer dün de- bulunamamışlardır. Kemal Sönmezerin Fransaya kaçtığı söylenmektedir. Diğer taraftan bu gibi solcu der- gileri tabetmek süretiyle suça işti- Fakten sanik Osmanbey — matbaası sahibi Osman İlkbasan evvelki gün birdenbire hastalanmış ve Şişli Ço- cuk Hastahanesine kaldırılmmştır. Yapılan resmi muayenesi sonunda Osman İlkbasanın anjin dö puntrin- den müztarip bulunduğu. anlaşılmış- tır. Savcılıkça dün sanığın hastaha- 'nede ilk sorgusu yapılmıştır. W. A. Y. delegelerinin temasları Dünya Gençlik Birliği — delegeleri İstanbula gelmeye deyam etmekte- dirler. Şimdiye kadar gelen ve sayı- S1 80 kişiyi geçen W.A.Y. delegeleri şehri, müzeleri, camileri gezmişler- dir. W.AY. 1m fcra komitesi dün Şale Köşkünde toplanarak pazar — günü saat 15 te açılacak olan “ikinci ge- 'nel konsey,, hazırlıklarını tamamla- makla meşgul olmuşlardır. Ayrıca bu konseyi takip etmek için Londradan 'Times güzetesinden Mister Smith ile Parisin Le Monde gazetesinden Jean Planchais şehri- mize gelmiştir. Tekelin ihracatı Tekel İdaresi diş ” —memleketlere yapmakta olduğu —Ihracatı arttı maktadır. Bu cümleden olarak Da- nimarkaya 110 bin litre misket ve muhtelif cins şaraplarla bir miktar tatlı vermut sevketmiştir. ŞEHİR HABERLERİ) Sanat hareketleri Güzel Sanatlar Birliği 3d üncü Sergisini açtı Bazı ressamlar, son dakikada Sergiye Iştirakten vazgeçtiler Dün, — Güzel — Sanatlar — Birliği, 34 Üneti Galatasaray Sergisini açtı. Bir zamanlar her sergisi- bir. hâ. dise teşkil eden birlik, son zaman. larda artık senelik sergisini açmayı sadece bir meâbüriyet —telâkki edi. 'yor. Ve ber sergide bir evvelkinden daha zayıf bir. kadro ile bunü ba- şarabilen bir vaziyete düşmüş bulu- suyordu. Nitekim bu son sergisl de öyle olmuştur, — Katalogda — isimleri yazılı bazı ressamlar, son. dakikada sergiye iştirakten istinkaf — ederek tablolarını alıp gitmişlerdir. Bu tti barla sergi on dört ressamın altmış kadar tablosu İle İki #alonda açıl. müş bulünüyor, Serginin dük verdiği intiba, — tab dolardan bir kumının “tanıdık,, olu- gudur, Yant tablolar evvelce başka sergilerde teşbir edilmiştir. Bu, pek tabil olarak, seyirci Üzerinde Tmüla- pet bir tesir yapıyor. Vakan bir tablonun bir kaç defa teşhir edilme- Si caiz ise de, bu ya şahst Tetros- pectif Bergilerde olur, yahut tablo. nun klâsik bir eser telâkki edilme- siyle kabildir. Bilhassa bu gibi se- nelik sergilerde, seyirci, sanatkârin- 'Tın yeni eserlerini görmek arzüsiyle oraya gider. Müteakıp sergilerinde Güzel Sanatlar Birliğinin bu nok- 'ta Üzerinde hassasiyetle duracağını Ümlit ederek teşhir edilen tabloların dikkati çekenlerini, katalogdaki . rayı takip ederek, kisgen gözden ge- çirelim. Al Karsan'ın kendi portre- Si — Âyetullah Sumer'in 18 numa- ralı naturmotu — Bedla Güleryü. zün Fırtınası — Hikmet — Onat'ın Bağdat Köşkü ve çerçevesi, Eyüpte sabah, 42 numaralı 43 mükerrer nu- marali tabloları — Salâhaddin 'Teo- man'ın büyük salondaki Revan Köş- kü ve Barbaros Türbesi — Şeref Ak. dik'in 72 numaralı pazarı ve bilhas. sa TL numarali Baharı — Vecibe Bereketoğlu'nun —bir. peyzafı, En sona Muhtar Aykun'u biraktım. Zi- ra bu sanatkârın teşhir ettiği altı Aylardan beri merakla — beklenen hikâye — müsabakasının — neticesini YENİ İSTANBUL'un dünkü sayısın- da ilân etmiştik. Birinciliği — kaza: 'nan hikâyelerin yazarları, memleke- timizi beynelmilel hikâye müsaba- kasılda temsil edecekleri için onla. ı okuyucularımıza takdim — etmeyi faydalı bulduk. Birincilerden Samim Kocagöz, İz- mirde bulunduğu için kendisiyle ko. nuşmak kabil. olamadı Diğer birinci Necdet Ökmen, tanbulda bulunduğu için hikâye mü- sabakamının genç birincisini YENİ 1STANBUL okuyucularına tanıtmak istedik. — Müsabakayı kazanınca heye- “Tarsus" dün Akdeniz seferinden 188 yolcu ile döndü Akdenizde bir turistik sefere çık- mış olan Tarsus gemisi dün saat 12 de İlmanımıza dönmüş ve Boğaz- da bir tur yapmıştır. Tarsus, 90 u turlst olan 188 yolcu getirmiştir. Gelenler arasında W.A.Y. 1n kan- gresine iştirak edecek olan 3 İtalyan delegesi ve eski dünya kadın Ping - Pong şampiyonu — İsviçreli bir ba- yan bulunmaktadır. Valinin basın toplantısı Vali ve Belediye Başkanı — Prof. Gökay, .önümüzdeki cumartesi günü snat 17 de Büyükdere Meyva Fidan. lığında bir basın toplantısı yapacak e mühtelif şehir meseleleri üzerin. de basın mensuplariyle — hasbihalde bulunacaktır. tablodan hemen bepsi, üzerinde du- rulacak kadar iyidir ve tablolar ne. reye konülmüş olursa olsun der- hal kendini ve sahibini belli edi. yor. — far Kıbrısı Koruma Cemiyetinin dünkü bası CEMİYETİN GAYELERİNDEN n toplantısı BİRİSİ DE KIBRIS TÜRKLERİNİ SOL CEREYANLARIN TESİRİNDEN UZAK BULUNDURMAKTIR Dünkü toplantıda bulunanlardan bir Frup Kıbras Türklerinin her bakımdan hak, hürriyet ve menfaatlerinin ko- runması maksadiyle kurulan Tısı Koruma Cemiyeti,, başkan ve ©. yeleri dün saat 11 de cemiyet mer- kezinde bir basın toplantısı yaparak çalışma gayelerini açıklamışlardır. Toplantıda ilk söz alan başkanı Avukat Nevzat gağıdaki şekilde sıralamıştır: cemiyet Karagtl, Kabrisın kasa bir tarihçesini yaptık- 'tan sonra cemiyetin maksatlarını a- 1 — Kıbr Türklerinin hak, hür- riyet ve menfaatlerini korumak, ? — Kıbris Türklerini sol cereyan- dlar tesirinden uzak bulundurmak, “Kib 3 — Kıbrshlar arasında aila fi- kir dayanışması ve Ülkü birliği ya- ratmak, & — Kıbns ile anavatan Türkiyesi arasında sosyal, kültürel, ekonomik münasebetlerin Inkişafına çalışmak. Hikâye müsahakası hirincilerinden Necdet Ökmenle bir konuşma Genç hikâyeci : “YENİ İSTANBUL'un yarışmasında gençlerin muvaffak olması sonucunu yeni neslin başarısı oddediyorum" diyor canlanmamıştım ama, gimdi bir gaze- tecinin karşısında — bulunmak beni Çok heyecanlardırdı., diye söe baş. hiyan genç hikâyeci, çok mütevazı İdi. “— Okuyucular acaba benimle ilgilenirler mi?,, diye soruyor, ken. dinden bahsetmek için tereddüt edi. yordu. Nihayet kendisini gü gekilde tak- dim eti *— 1926 da Üsküdarda doğdum. Şemsipaşada Kızkülesini görebilecek bir yerde... Babam memur - olduğu için Anadolunun her yerini dolaştım. Tahsilimi de bu yüzden — muhtelif mekteplerde yaptım. Nihayet Deniz- H ismet İnönü Lisesini bitirdim. Bir meslek seçmek icap ettiği — zaman Felsefeyi düşündüm. Fakat — babam daha muhafazakârdı. Onun isteğiyle Ankara Hukuk Fakültesine girdim. Hukuku bitirdim, hâlen İstanbulda hukuk stafını yapıyorum. İki ay son- ra bir mâni çıkmazsa avukat ola- cağım,, — Edebiyatla alâkanız nasıl baş- Jadı ve YENİ İSTANBUL'un müsa- bakasına nasıl girdiniz? '— Çocukluğumdan beri edebiyata sevgim çoktur. Mektepte — aramın 'en iyi olduğu hocalar edebiyat ho- Gaları İdi. Kendi kendime hikâye ve gülrler yazardım. “YENİ İSTANBUL,, — gazetesinin milletlerarası bir müsabaka açtığını Guyunca buna İştirake — karar ver- dim. Müsabaka amatör, profesyonel bütün yazarlara şâmil — olduğu için ümidim pek yoktu. Fakat içimden gelen vazgeçilemez bir his beni, es- kiden düşünmüş olduğum bir mev- ZUU işleyip hikâye — müsabakasına katılmaya sevkett — Neticeyi naml karşıladınız? — Yarışma, yazılarımın — hakiki kaymeti hakkında bana da bir fikir vereceği için sonucunu çok —merak ediyordum. — Yetkisine — güvendiğim İürinin kararı benim için çok mü- himdi, Bu sabah gazeteyi aldım. Büyük bir sevinç ve memnüniyet hiasettim. Şaşırmadım desem yalan olur. Çün. Kü küvvetli yazarların iştirak etti. Bi bir müsabakada flk dereceyi mak pek beklediğim bir netice de- gildi. 'Yazı yazmaya olan sevgimin ale- iâde bir hevesten ileri geçip geçme- yeceği — jürinin müspet kararı ile belli olacaktı. Jürinin kararı bu işi yapabileceğim kanaatini verdi. Ar. 'tıik anladım ki, bu işi yapabileceğim Bundan sonra bir taraftan mesle. Bime devam edeceğim, diğer taraftan 'da edebiyatla meşgul olacağım. Bir hukukçu olarak avukatlık mesleğim- de, bir yazar olarak da / sanatımda insanlar ve onların saadeti için ça- lışacağım.,, — Edebiyat hakkında — düşündük- leriniz ve beğendiğiniz edipler?,, “— Banat için prensipim yudur: Sanat, insan saadeti — içindir. Bu yolda çalışan sanatkârları beğenirim. Bizde yeni sanatkârları, eskilerine mütlak #ürette — tercih — ediyorum. Salt Faik, Orhan Kemal, Kemal Bil. başar ve diğerleri sevdiğim edipler. dir. Şilrde Faml Hüsnüyü, — Nazım Hikmeti, kafada ve ruhta genç o- Jdanları, yeni Türk - edebiyatını, ya- bancılardan Steinbeck, Erich Maria Remargus'i severim. 'YENİ İSTANBUL'un yarışmasın. da gençlerin muvaffak olması sonu- cunu da yeni neslin başarısı addedi. yorum. Sonuçtan — bilhassa — bunun için memnunum. Beynelmilel “müsabakayı da — ka- zanmayı çok arzu ediyorum. Benim eserim olduğu için değil, fakat mem- deketimin adı mevzuubahis olduğu için, Abdi Tpekçi Muhtar seçimleri pazara yapılıyor Propaganda — müddeti - bitti. İlçe seçim kurulları, sandıkları tevzi etmeye başladı. Vilâyet bir tebliğ neşretti Mahalle ve köy muhtarlariyle ih- tiyar meclisleri ve ihtiyar heyetleri seçimi bu pazar günü yapılacaktır. Bu seçimler için sözlü propagand: 've ilân asma müddeti sona ermiştir. Artık bu mevzuda her hangi şekilde propaganda yapmak yasaktır. Mülletvekili seçiminde olduğu / gibi muhtar ve ihtiyar heyetleri seçimin- de de bu pazar günü İçki satılmıya. cak ve içilmiyecektir. Aym zaman- da seçim sandıklarının 100 metre e. varına zabıta kuvvetleri girmiyecek ve bu çevrelerin inzibatı sandık ku- rulu başkanına ait olacaktır. İlçe Seçim Kurulu Hâkimleri dün- den itibaren sandıkları tevzi etmeye başlamışlardır. Seçime hile karıştıranlarla her hangi bir şekilde uygunsuz hareket edenler hakkında Milletvektli Seçimi Kanunundaki cezaf hükümler tatbik unacaktır. Bu hususta — Vollâyet tebliği neşretmiştir: İstanbul Valiiğinden: Mahalle ve köy muhtar ve ihtiyar heyet ve meelisleri seçimi 13 ağustos pazar günü yapılacaktır. Seçimler dolayısiyle - gerek siyasi partilerin ve muhtar ve üye seçilmek istiyenlerin sözleri, afiş yapıştırmak süretiyle propaganda yapma hakları 9 ağustos çarşamba günü akşamı so- 'na ermiştir. İlân, beyanname, ta- mim, açık mektup gibi her çeşit matbua 10 ağustos perşembe günü akşamına - kadar - dağitilabilecektir. Bu müddet de sona erdikten sonra her ne süretle olursa olsun — propi ganda yapanlar hakkında 5545 sayı- h kanunun ceza hükümleri tatbik o- Tunacaktır. Diğer taraftan, seçim günü vatan- daşların emniyet ve huzur içinde oy vermelerini sağlama amaciyle — k aşağıdaki nun / bazı tedbirler derpiş etmiştir. Bu tedbirlere müteallik — üç esaslı hüküm hakkında —sayın vatandaşlı rın dikkat nazarlarını çekmeyi fay- dalı buldum. Seçim Kanununa göre 1 — Oy verme günü her hangi bir gekilde içki satılması, verilmesi ve içilmesi yasaktır. O gün, zabıta ve zabita yardımcım olan bekçi ve ko- Tucu gibiler müstesna, ruhsatlı dahi olsa kimse silâh ve yaralayıcı Mlet taşıyamaz. Bunu yapanlar 144 üncü maddeye göre ceza görürler. 2 — Sandık kurumunun yerleştiği mahallin 100 metre mesafesi içinde- Ki çevrede inzibat tedbiri almak ku- rül başkarına alttir. Zabıta kuvvet- leri bu hususta kurül başkanının ta- deplerini yerine getirmekle ödevlidir. Bu yerin dışında her türlü inzibat tedbirlerini zabıta kuvveti alacaktır. 8 — Bu tedbirlere riayetsizlik gös- ftererek seçim emniyet ve intizamı- 'zu bozanlar hakkında takibat yapı- İacak ve seçmenleriri resbestçe rey- derini kullanmalarına her hangi bir şekilde engel olanlar ve yolları tu- farak veya sair suretle seçmenleri sandık başlarına gelmekten mene- denler 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktır. Orman yangınları söndürüldü 78 - 19060 günü bir taratı Alem- dağı; Giğer tarafı Polenez ormanla: m civarına dayanan Çavuşbaşı or. manlarının Haltası mrt mevkli e ©. 8 : 1060 günü ” Kurtdağına ve Belice mevkilerinde çıkaa “orman yangınlarının söndürüllüğü memmı: iyetle öğrenimiştir. Tesir sahaar fazla olmakla beraber yanan Ktamın fundalık ve çallık olduğu öğrenii- miştir. DOĞUM Gazetemiz yazı İşleri — atlesinden Sadi Borak'ın bir kız çocuğu dün. yaya gelmiştir. “Yavruya uzun ve mesut ömür di. Plâjlarda rahat yok Bir plâja gidiyorsunuz, orada tablatla başbaşa kalarak bede- Tuhunuzu dinlendirecek- akat kabil mif Yanıbar gınızda - çocuklarımı ağlatmak ileler, omuz oyunları yaparak göğüs gizirerek — dolaşan gemi arslanları, duş altında — evden getirdiği takımlariyle kese, v0- bun sürünenler, yasak olduğu halde ayak topu oynayan ma- halle çocukları, yine yasak ol duğu halde her naslsa - plaja alınmış köpeklerin tam kendi- diğiniz bir anda gelip silkcinerek mesi ve daha daha neler... Bisi bizâr eder. Amma mücadele Amkansızdır. Fakat bütün bunlardan baş. ka, bir de estetik rahatsızlıklar vardır. Bakarsmnaz, nazarı düç- kati çekecek kadar eskal vü. cutlar, tahammülü aşacak dere cede şişman baylar ve bayanlar, çıplaklıklarımı birer Abide- gi teghirden çekinmeden, salıma sa- Tıma dolaşırlar. Bunlarla mücadele mümkün- dür. Şöyle ki: Plajlara girenlerden dürliye Gcretini gahıs başına dağli, her şahsı tarfarak kilo Başına alma- h. Böylece bu sonuncular. Mç olmazsa bir nevi para sesamna tâDE tutulmuş, sevkleri tahrlş edilenler de bir nevi teselli bul. muş olurlar. BİR İSTANBULLU İstanbul Basın Teknİsyenleri bir toplantı yapacaklar İstanbul Basın Teknisyenleri Sena dikası Başkanı Şeref Hivel, 12 ağusu tos cumartesi günü saat 15 te Bmine önü Halkevinde Sendika — üzeleriyle bir konuşma yapacaktır. Bu münae sebetle Basın Teknisyenleri Sendikar 4 bir beyannama neşretmiştir. Bu beyannamede — ezcümle göyle denmektedir:. “Türk işçisinin sosyal ve iktimdi hayatının süratle bir düzene konulk- ması ve demokratik prensipleri kene dine rehber edinmiş milletlerde ol duğu gibi, gerekli bütün haklarının kendisine verilmesi meselesi, bugün, bütün memleket işçisini sendikaları: n tek vücut halinde bağlı bulun- maya davet etmektedir. Ancak bu #ayede Türk işçisi, çoktandır. susaz dığı hakları elde edebilir ve muasır devletlerin işçilerinin içinde bulun- dukları refaha kavuşabilir. — Sendi. kan, bütün bu medeni hakların sa. 'na da tanınmasını — sağlayabile olan yegüne müessesedir., VEFAT Tüccardan Bay DİMİTRİ Y. KONDOPULOS Şömcama günü Ti nrumoa 090 <at Triada Kilisesinde lera olunacağı ler Çocukları ve bütüm ukrabaları İşbu Ukn Bususi Gavetiye yerine kar (CENAZE SERVİSİ ANGELİDİS) YENİ İSTANBUL STYASİ TKTİSADI MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahtbi r YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal . SARLICA Bu sayıda yazı işlerini 'Tihlen idare odi Saclâ ÖGET Neşredilmiyen yazılar tade edilmez. Bamidiğı yer 1 YENİ İSTANBÜL MATBAACI- LIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI leriz. REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri —Ü v da aynı derecede doğru 1di. Ki gibi aptal aptal: — Yok canım... Yok canım, diyordum. Vakit kazanmak için tabakamı Öteki daha ziyade kutuya bakıyordu. alarak: gey. — Bu da uydurmadır? — © da öyle... O da öyle, dedim. vereceksiniz.. Merai diyeceksiniz... inmekte bir mahzur / görmedim. meydanda yürümeğe başladık. çıkarmış- fam. Küçük kız bir gey söylemeden sigara aldı. Elimden Bu doğru 1âi. Yaptığım nazdan başka bir sey| değildi. Fakat ne yazık ki, kızların geç kaldıkla- Kafamdaki ser- semliği bir türlü gideremiyerek yine ilk akşam- — Müsade edersiniz?.. Bu sahici altindir, yoksam kaplamadır? İhtiyaten: — Yok canım... Kaplama.. Uydurma bir Kolumdaki plâtin bilek santini gösteriyordu. Kız bunun Üstünde fazla durmiyarakı — Haydi gidiyoruz... Dün gece söylediniz... Ayip eimdi bizi birakmak... Göreceksiniz nasil eg- lendireceğiz sizi... Çok para da istemeyiz... Ne ki İstediğim zamanda durmak ve ayrılmak e- limde olduğu için onlarla kolkola merdivenleri Tenhalaşmız B6 İKi yanımdan İki Koluma girmiş bulunuyor dardı. Büyük kız, beni karmıki caddeye doğru sürüklemeye ufraşmaktaydı. Ben buna karsı ko- 'yarak &bidenin çevresindeki yollardan birine gir- Gi Bu kolkola yürüyüşün de #imdilik kat't bir karara delâlet etmediğini bilen büyük kız, son mukavemetimi kırmak için bana bir geyler Böy- Tüyordu. Fakat ben bunlardan pek açık mâna Çikaramamakta idim, | Bizim gençilfimizde bu Türlü tanışmaların bir tek hedefi ve usulü olur. du. Fakat son tamanlarda bu İşlere bir takım yeni şekiller ve incelikler karıştırıldığını işitiyor. dum. 'Daha açık bir fikir edinmeden yola deva- T doğru bulmayarak durdüm; bizim çarşamba pazarında pazarlık yapar gibi Burüa bakalım matmazeller, dedim. Gi delim diyorsunuz. Tutun ki, hatınınım. kırmak istemedim: “Haydi bakalım” dedim. Nereye gi- deceğiz? Büyük kız güyet açık cevap verdi: T Sizin otelde isterseniz sizin otelde, bizim otelde isterseniz bizim. otelde.. Z. Bizim otelde olmaz. — Öyleyse bizim otelde.. Ne diyeceğimi bilemiyerek daha tutuk bir eee — Diyelim Ki gittik.. Böyle hep bir arada mı? Yani üçümüz birden mi? — Ne.. Uçumuz beraber, — Peki amma © nami eğlence olur ot Kızların ikisi birden gülmeğe — başladılar. Büyük kız yine pek anlamadığım bir şeylerden bahsetti. Fakat pazarlıktan caymağa başladığı. 1 eezerek: 7 skimiz içm çok para dedi ve bir miktar söyledi. vermiyeteksiniz, B7 Pozarda hesaba birdenbire saklı yatmayan Köylü gibi başımı arkaya kaldırarak: — Olmaz, dedim. İtirazım Üçümlüzün bir arada gitmemize 1di. Fakat o bunu paranın miktarına sanarak — Daha az verin... Ne isterseniz verin.. İs- terseniz hiç vermeyin.. Biz iyi kızlar... Kırma- yacağız hatırınızı, diye yine acele etti Bir dükkân tezgâhtarı nezaketi, bana kızlı ı eline bir kaçar İira verip savmayı ciddi su- rette düşündürdü. Fakat bu konuşmaya tama- miyle yabancı kalarak başka taraflara bakan öteki kıza gözüm ilişince vazgeçerek sadece öyle Üçlü dörtlü eğlencelerden anlamadığımı. söyle- dim. Hemen ona da razı oldu: — Nasil isterseniz, dedi. Hangimizi isttye- ceksiniz, onunla gideceksiniz.. Hangisini istiyeceğim malümdu. Fakat söy- demesi güçtü. Küçük kız birkaç adım ayrılarak Abideye bı- rakılmış çelenklerin birinden çiçek koparmaya gitmişti. Hemen yanma giderek elini tuttum: — Onlara ilişme.., —Ben sana daha alırım, dedim. Gariptir. ki, benim bu hareketim. ve kızın elini elimden Birakmayışım, — güç gibi görünen öteki meseleyi birdenbire — hallediverdi. -Büyük kızı ni — Onunla gitmek istiyormunuz? dedi. Çok güzel.. Onunla gideceksiniz. Bunu evvelâ bir sitem sanmıştım. — Fakat zerre kadar alınmamış olduğunu hayretle gör- düm. Elini sallayarak: — Güzel eğlenceler, dedi ve hemen ayrıldı. Bizim Hacı Ömerin kalbini kırdığı bazı f Kir kimselere yaptığı gibi kırmızı saçlı kıza bir bahane tle birkaç lira vermeyi düşündüm. Fakat, S4B ©, arkadaşımı benden birkaç adım ayırarak Rum- 'ca bir geyler söylemeğe Başlamıştı. Konuşmanın bitmesini bekliyerek etrafıma bakınmağa başlamıştım. Abidenin altında bu- Tunduğumuz kısmını önde ay ışığında parıl parıl yanan üç büyükler, arkada sürigülü Bayraklı bir kafile ile tepemde görünce baskına uğramış gibi oldum, “Nami da seçmişim pazarlığın yerini” di- ve hazin hazin düşündüm. Fakat arkadaşından aynlan esmer kaz, kolu koluma sürünerek yine sessiz sadasız yanımda durmuştu. Heykellerin en önde duranından özür diler gibi: “Ne yapalım. Oldu bir kere., Sen halden anlarsın” diye miril- dandım. Fener aydınlıklarından — geçtikçe — çehresine 'yan yan baktığım bu uslu ve sessiz kızın verdiği garip heyecan bana durumumun sefaletini pek hissettirmemekte 1di. Bir aralık: “Ne olacak! Bir parça konuşuruz, saçlarını, yanaklarını falan ok- garım. Bu vesile ile yeni kızlar hakkında bir ne- vi et de yapmış olurum... Sonra parasını verir, gu islanıp da kurumamış gibi görünen dağınik kaşlarının üstüne doğru alnından — öperek çıkar Eiderim” diye bunu daha da yumuşatmağa uğra- #iyordum. Sokak aralarına girince konuşmaya: başla- dik: — Nereye gidiyoruz? — Var bir otek.. Ahyorlar temiz müştertler. — Sen neye kendin gibi gençleri aramıyor. sun? — Ben seviyorum daha çok #izin gibi yasli beyefendiler... Onlar daha iyi... Daha kibar. — Yaşlıların hepsi daha iyi, daha kibar ol mazlar. — Onlar vertyorlar daha çok para... Çünkü 'daha çok #eviyorlar küçük kızları... Onlar daha 549 violeuz, naml dersiniz ahlâkmız, edepsiz.. Hüküm ağırdı. Fakat galiba pek yanlış de- Bildi. Konuşma — devam edince bunun da öteki kızdan aşağı kalır yeri olmadığını gördüm. An- 'cak ötekinden daha az sıyrık ve daha çocuğa Zenziyen hali onunki kadar batmıyordu. Oldukça dar ve karışık bir sokakta bir otele geldik. Sokakta kimse bulunmamakla beraber ben karşı kaldırımda bekledim. O, küçük bir taş merdivenin basamaklarını çıkarak kapalı kapı- 'nın zilini birkaç defa çaldı; açılmayınca eliyle kapının pencreesini itti, ayaklarının ucunda yük- gelerek içeri baktı ve seslendi. O esnada orada karışık saçlı bir ihtiyar erkek başı göründü. Kapı açılınca bir tereddüt — daha geçirdim. Çaresiz girilecekti. Uzunca bir taşlıktan geçerek dipteki merdivene yürüdük. Fakat daha ilk ba samakta merdivenin Üst başında ayak sesleri işiterek gerisin geriye dön laman bir. kadı. man kolunda bir Amerikan bahriyelisi/ iniyordu. İkisi de sarhoştular. Çekinilecek bir gey olma- makia beraber onlar geçinceye kadar duvardak: boyalı bir uçak afişini seyrettim. “Yukarı katta daha can sıkıcı bir tesadüf... Hem bu sefer kala. Balıktılar ve yüksek sesle türkçe konuşuyorlardı. Ben yine saklanacak bir yer arayarak geride dürmüştüm. Kız karışık saçlı adamla ileriye doğ- Tu gitmişti. Biraz sonra yanıma dönerek. — Bir parça bekleyeceksiniz.. — Afedereiniz, dedi ve korldorun gerisinde bir ufak kapı açtı ve elektrik düğmesini çevirdi. Burası kırık aynalı dolaplar, salre ile hirdavatçı deposu gibi kırık ayaklı bir koltuğu çekerek: — Buyurunuz rica ederim, dedi. (Devamı var) 350 somyalar ve bir yerdi. Kız

Bu sayıdan diğer sayfalar: