4 Ekim 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 6

4 Ekim 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa & İlim ve tıp bahisleri: Vereme karşı yeni Yeni tüberküloz vakalarının zuhurunu önleyen bir sistem SKERİ sahada harp hiç olmazsa #ürekli değildir. - Zaman zaman Deşeriyete — belâ kesllen bir Afettir. Hastalıkla insan arasındaki mücade- de ise bir an bile asla durmaz ve #ebebiyet verdiği can kaybı silâh- h harplerle kıyas edilmiyecek kadar Büyüktür. Öldürücü hastalıledarın ba gında, hâlen tatbik edilmekte — olan Mühtelif tedavi ve savaş üsüllerine Yağmen hAlâ tüberküloz — gelmekt. dir. Elân son derecede faydalı olan klâsik sanatoryum tedavisi metod- darına, hastalığın — fazla ilerlemeden tedavinin başlamasını — mümkün kı- Jan bir erken teşhis vasıtası olarak kitle radyografim, — streptomisin c Bi Hâçların fetimali ilâve edilmiştir. Büyük Britanyada kitle radyogra- fisi sahasında en esaslı — terakkiler kaydedilmiştir. — Tıbbi Araştırmalar Konseyi kitle radyografisinin — isti- maline dayanmakla beraber asli ga- yesi erken teşhisten daha ileri olan bir plânın tatbikina girişmiştir. ye, esasen başgöstermiş olan vaka- Jarın tedavisine başlamaktan ziyade yeni tüberküloz vakalarının zuhuru- 'nu önlemektir. Herkes müayene edilcek: Yeni plânın tatbikina, Güney Gal'in vâdilerinden birinde kâin, — takriben 30.000 nüfuslu bir madenciler şehrin- de, Rhondda Fach'da — girişilmişti. cAmlada yaşayan 30000 kişilik nü- fusun her ferdi müayene edilecektir. Kömür madenlerinde — çalışmıyanlar lik filmlerle mücehhez sey- yar rontgen makineleriyle - muayene edileceklerdir. -Mesleki — meşgaleleri daha esaslı bir munyene- ye tabi tutulmaları gereken maden işçileri ise, tam eb'adda göğüs rad- yoğrafisi temin eden rontgen cihaz- Jariyle muayne edilceklerdir. dolayisiyle Şimdiye kadar Büyük Britanyada Fkâye | 'BAREK de hakikaten uzak Hemen hemen — şehrin dışına düşüyor. “İsa — Baba” adında bir Azizin türbesi bu. Karadeniz onâ, © karadenize hayran sanki. Bir: Birlerine bakar durürlar. seneler- ir, İnsanoğlu “zamanla”-elele verin- ce her geyi törpüler. Bu türbe de, Bakımsız ve viran. Adı bile renk: ten renge girmis halk arasında. “Esa Baba”, hattâ “Ese Baba” di yenler bile var. İhtiyarların saş Maz bir barometresidir o. “Rüzgâr, Babadan esiyor; yağmur var! derler. Bu barometre hiç yanılma- miş simdiye dek. Ziyaret günü cumartesi. Her cu. martesi türbede muhakkak birkac mevlüt, pelit ağacının dibinde ho- roz ve koyun kafaları olur. Sandu. kanın Üzerinde yüzlerce mum baş. başa verip yanar. Ve her hafta pe Nit ağacının — dallarına — yüzlerce 'Tenkli bez parçası daha baklanır. Bu cumartesi genç bir kadın da kücük çocuğunu kucağına alıp yo- Ja çıktı. Türbeyi ziyaret edecek. ti "laa Baba” dileğini yerine ç. tirmişti; karşılığını beklerdi tabil. Bozuk yolun bitiminde biraz dur. dü, Burası, iki ayrı toprak yolun başlangıcıydı. “İlicek Ceşmesi!” © meşhur çeşme. Yıllardan beri dür- N, usanmadan akan kâr pınar! Akıyordu yine, Y Başında yalınayak üç kücük kız vardı. Kovaların — içinde kalkan balığı — ve ispanak / yıkıyorlardı. Genç kadın kucağındak! yavrusu- 'a uzün uzün baktı. Biricik kızı: 'nı, pınar başında gülüşerek çahı: gan kızlar gibi tahayyül etti. Ah #ü annelik! İçini ne tatlı bir sa- adet kaplıyordu. Seyrine doyum olmazdı bu man- Zaranın, Fakat gitmeliydi. yolu zaktı. Alt yol daha kestirme ol duğundan orayı tercih etti. Yolun Aki tarafını sebze bahceleri doldu- Tüyordu. Her cinsten pek çok in- gan, sebze tarhlarının arasında zevkle çalışıyorlardı. Buradaki pi TasA, ispanak ve — maydanozlar manavdakilere benzemiyordu. hiç İnsanın canı çik çiğ yemek İsti. yordu bunları. Amelelerin çalışma- Jarına imrenen — genç kadın, &) kenli çitin kenarına yaklaştı. Ne- redeyse aralarına katılabilmek icin müsaadelerini isteyecekti;. vazge *i. Yol boyunca serilmiş sebze bah- Çölerini seyrederek — defneliklere Sardı. Yüz metre kadar uzanan bir defne hıyabânıydı bu. Buradan sonra yol, böyle düz gitmezdi. Ol- dukça düz bir yokuşa tırmanması icap edecekti Hava da ne güzeldi bugün. ya- n hatırlatıyordu. Bu gehirde ara lk aylarında böyle güzel günlere Pek az tesadüf edilirdi. Yamactaki yolu ağır ağır çik- maka başladı. Yarı yolda dinlen ek için biraz durdu. Önü korkunç bir uçurumdu. — Asakıdaki - sebze bahçelerinde Çalışanlar vardı. Seh- | | ze tarhlarının, yükarıdan — renkil müstatiller halinde görünüsü ne hoştu! Arkası yolunmuş bir tütün tarlasıydı. Deniz, ayaklarınnı altı MA gerilmişti. Sakindi bugün. Yol Cu vapuru yoktu. Birkaç şilep yük Alıp Veriyordu. İskeleleri gözden " BİR TEK OKUYUCUL Hukukçu gözü ile güz Aşk ve medeniyet ( Türkiyede Iktida; ebi İki pelit yaprağı SEKSOLOJİ GİNSİ BİLGİLER MECMUASI Yeni çıkan EKİM sayisiyle DÖRDÜNCÜ CİLDİNE başlayan bu olgun ve clddi mecm 19 uncu ekim sayısındaki bazı yazılar: Cinsiyet buhranı içinde miyiz? (Doç. lik kıraliçesi (Prof. Dr. F. H. Sayman) ird. Prof. M. $. Tunç) Âdet görmek bozuklukları (Doç. Dr. lık ve bel ge Nişanlınızı yi seçtiniz mi? — Evli bir kadın iki kisi İr mif — Kadında cinsi soğukluğun kökleri — ve bes yazı aha 68 sayfa S0 kuruş her yerde arayınız. Yazan: Münir AYSU geçirdi. Gümrük, Markopolo, Otis Ve Un dekelelerinde faaliyet vardı Yolcu iskelesini aradı. Sağdan ber gineldir 6, buldu. Kocası onü ço cuku İle başbasa birakıp, bü isker leden vapura binip kaçmıştı. Uzun uzun baktı. Seviyordu kocasını ve kocasından bir iz taşıyan her gey onca mukaddesti. Gözlerini raşak yoluna bir. tanıdıkına rastladı. rine “Uğurlar olsun” deş ler. Genç kadın nihayet ziyaretgâha vardı. Avlüdaki insanlara. bakılır. sa, bugün çok kalabalıktı. Türbe- de mevlüt okunuyordu. -Birçokla: Ti dışarıda hasır sermiş oturmuş. kerdi. O da hasırlardan birinin ke- narına: ilişti. - Taş parçalarından yapılmış ocaklarda çahlar alevle yanıyor, isli çaydanlıklar fikır fi- kır kaynıyordu. Ötede yiyecek do u gepetler vardı. Mevlüt bitince herkes avlüya doldu. İp atlıyan kücük kızların ara- sından geçerek sandukaya yaklaş- f Evyelki gelişinde pelit akaçla- rından aldığı iki yaprağı, sanduka- 'Ban üzerine biraktı. Getirdiki üç mumu yanan mumlardan ateşledi dikti. Ellerini göğe açarak: — Ey İsa Baba, dedi, dertlile- 'rin derdine çare bulan, — herkeni muradına erdiren büyük aziz! Bi- Ficik yavrumun boğmacası, sayen- de çabucak geçti. Adadıım müm- darı getirdim, diktim. Nur yüzün aydınlansın. Türbede namazını kıildı. Sonra, getirdiki yesil bez parçasını, pelit ağacının dallarından birne bağla- di “Yeşil renk murattır" derlerdi hani. En büyük muradı kocasına tekrar kavuşmaktı. — Sandukanın üzerindeki ve diğer pelit ağacından birer yaprak kopardı. — Kocası tekrar kavuşursa “İsa Baba” ya yedi müm. getirecekti. iskeleden zorla ayı- devam. etti.. Yolda Birbirle- P eçti Mevlüddan — dağılan — kalabalık, avluda grup grup toplanmış çay içiyorlardı. Genç kadın kuytu bir köşeye çekildi; yaprakları cebine koyduktan sonra çocuğunu emzir- di. Artık yola çıkmalıydı. Dönerken axat dört vardı. Sert bir rüzgâr esmeğe başlamıştı. İ. Baba Rüzgârı, Denizde ufak he- yazlıklar hasıl olmuştu. Havanın bozacağı belliydi. Yamaçtaki dar yolu takibe başladı. Rüzsâr onu uçuruma — sürükliyecekti — “aankt Korktu. Tütün tarlasının tçinden ilerliyerek düz yola indi. Defneler »e güzel kokuyordu! - Bak ne iyi aklına geldi. Yarın tursu kuracak- ft Lâhana turgusu. Komşu kadın- lar hanaların arasına defne yaprakları konursa, — tursü daha Tezzetli olur” demişlerdi. Çocuğu: nu itina Wle bir kenara yerleştir. Gikten sonra, birkaç defne dalı kopardı. Kocası ne çok severdi furgüyu, Acaba kuracağı bu nefis turgu da da kısmeti var miydı? Çocukunu kucağına aldı. Adım- darısı sıklaştırdı. Çünkü, daha e- peyce yolu vardı. Yağmur tek tük düşmeke baş- yımıştı. NÜSHASINI GÖRMEKLE ON BİNLERCE ARINDAN BİRL de BİZ. olacaksınız. Bülent Davran) Kâzım Arian) şekliği (Dr. Kemal Cağlar) A birden taarruz başladı yapılan toplu radyografi muayenele- rinde dikkate gayan bir göze çarpmıştır derde hastalığın İlk ağızdan müraca. at edenlere kıyasen — sonradan mü: Tacaat edenler arasında daha müte- ammin olduğuna dikkat —e Bunun sebebi. tamamiyle anlaşılm olmamakla beraber, insanl fakat ay nt zamanda pek akıllıca olmiyan bir çekingenliğin eseri olduğu zannedi Hasta olduklarından hakiki dürümün. meya mektedir. he edenler na çıkmasından korkmakta - ve bu sebeple mümktin olduğu kadar geç muayene olmaktadırlar Rohndda - Fach'daki #i İlerledikçe, rülen hastalar, tirilecektir. bir Kitle müaye- tedavisine Tüzum. gö hastahanelere yerleş. Başkaları için mümkün enfeksiyon kaynafı teşkli ede bilecek şüpheli vakalar ise evlerinde Sağlık Teşkilâtı. personeli — tarafın. dan ziyaret edilcek ve kendilerine hastalığı aile ve dostlarına sirayet ettirmek tehlikesinin ne şekilde ön. denilebileceğine — dair — tavsiyelerde bulunulacaktır. — Uzun vâdeli — olan bu plânın tatbikatı İlerledikçe yeni tüberküloz — vakalarının zuhuru son derecede yakından ve ihtimamla ta- kip edilecektir. Bu gibi taze vaka- ların zamanında önlenilebileceği ümit edilmektedir. — * Herhangi bir. vakayı gözden ka- çırmamak için etraflı tedbirler alın. maktadır. Bütün minyatür rontgen filmleri teker. teker 3 hekimden mü- teşekkil bir heyet tarafından ince lenecek ve en cüzl şüphe halinde has- tanın derhal tam ebatta filmleri — çekilecektir. gene 3 ayrı tetkikte icabında daha etraflı bir tıbbi mua: yeneye — başvurulacaktır. —Aynı za. manda maden işçilerinde görülen si. dikoz vakalarının başlıca sebebi olan kömlür tozunu bastırmak için metodlara başvurulacak — ve bunlar bölgedeki bütün maden ocaldarında €n sıkı bir tarzda tatbik edilecektir röntgen Bu resimler Beçecek — ve Tablatiyle yerli halkin bütün bu fanliyetlerle işbirliği — yapması son derecede önemlidir zira ancak bu tarz- da yüzde yüz nispetinde toplu ayene ve tetkik başarılabilir. fakiyet ümitleri büyüktür. Zira ge- çenlerde aynı kesimde “iki maden ocağında yapılan denemelerde — bü- işçileri kendiliklerinden musyene olmak istemişlerdir. Muvaf- tün maden Mevcut tüberküloz vakalarının te- davisinden ziyade yeni vakaların zu- hurunu önlemeğe —mâtuf bu geniş ölçüdek; deneme dünyanın her - ta- rafındaki hekim ve sağlık makamla- ı tarafından dikkatla takip edi cektir, zira “Rhondda — Fach'daki problem maalesef diğer memleketler- deki sayısız câmlalara şâmll bir m: seledir. Trevor Willlams New - Yorkun en iyi ebeleri polislerdir Landfish, Bi Tikokulun — önünde durmüş, okuldan ç kan — çocukların yol ağzından yapmadan erine dikkat ediyordu. Güzel bir eylül — tkindisiydi. Birden birisinin ko Tunü çektiğini his- getti. Geri döndü. Ründe kolunu çe- kenin heyecandan kendinden - geçmiş bir erkek olduğu: nu gördü. Adam İmdadı. sihhi. a. rabasını çağırdım, New-York poli, fakat gelmedi- diye bağırıyordu. —Şimdi ne yapa- New.York polisleri — âdetleri veç. hile / hiçbir. geye hayret / etmezle Zira bu muazzam şehirde o kadar olmadık şeylerle - karşılaşmışlardır ki. Landfish —Ne var? Birisi mi yaralandı? — diye sordu. —Karım- diye adam parmağiyle - küzeyi gö terdi. —Şurada bir sokak ötede o. turüyoruz. Karım hamile, şimdi. do- ğum sancıları başladı. Polisle, Fred / Essex adındaki e- dam eve koştular. Landfish, kadının astırap dolu çehresini görür görmez kaybedecek vakit olmadığını anladı. İmdadı sihhi arabası gelmeden bir şey yapması Jâzımdı. Vazifesini yap. fi ve kısa bir. müddet gonra New York Polis / Müdiriyetinin kıymetli bir uzvunun yardımiyle Essen ailesi, altıncı çocuğuna kavuştu. Araba ge- lince doktor, Landfish'in eserine ba- karak —Ben bile bundan iyi yapa: mazdım, Tebrik ederim— dedi. Bu yukarıdaki vaka, New-York'. n en İyi ebeleri olan polislerin mu- vaffakıyetlerinden. biridir. New-York — Polis — Müdiriyetinin başarmış olduğu sayısız işler arasın- €a polisin doğuma — yardım ettiği hayli olmuştur. Bütün bu doğumlar. da ne bir çocuk ve ne de bir anne ölmüştür. Meselâ — tam noel gecesi polis memuru George Wildes ve ar- kadaşı Kenneth Huberts, — Brooklyn mahallesinde bir üçüz doğurtürken, diğer iki arkadaşı yardıma hazır bir vaziyette beklemişlerdir. New-York şehrinin hemen bütün Polisleri ebelik bilir. Bu vakaların çokluğu ve polislerin muvaffakıyeti neticesinde diğer - gehirler de Müdiriyetinden — Tüzümü — hi Bir polis aymı zamanda tecrübeli bir 'dadı olmalıdır ebelik için ekzersiz. yaparlarken. yardım edebilmeleri için, polislere e belik kursu açılmasını istemişlerdir. Harp esnasında, doktorların. azlı- fından dolayı yalnız polisler değil, İtfalyeciler — bile ebelik 'öğrenmeğe mecbur. kalmışlardır. — Meselâ Ne Jersey devletine —ait 6000 nüfuslu Ridgefield şehrinde 1041 senesinden evvel altı doktor çalışıyordu. Harp esnasında geriye iki doktor kalmış, bunlardan biri de kalb hastalığından mustarip olduğundan vizite yapamı. yacak vaziyette Idi. İşin kötü tara. fı, şehirde doğumlar Pearl Harbour. /dan sonra hayli arttı. Geri kalan biricik — doktor, Polis Müdürü Walter W. Gallagher ile be- Taber çalışarak polisler ve gönüllü- ler için bir ebelik kursu açtı. Aynen New.York'ta olduğu gibi. Ridgefleli şehrinde de polisin yaptığı doğumlar. 'da da ne bir çöcuk ve ne de bir anne ölmüştür. Herkesin ebe olabileceği iddin edil. memekle beraber, vasat zekâda bir kadın veya erkek, biraz dikkat et- mekle bir çocuk dünyaya getirebilir. Ancak soğukkanlı olmak şarttır. Ça- buk heyecanlanan — kimseler - bunda muvaffak olamazlar. Polisler meslek Jeabi soğukkanlı olduklarından mi vaffakıyet nispetleri yüksektir. Polisler böyle acil vakalarda ilk önce bol sıcak su, birkaç temiz çar- şaf, karnı sarmak için bandaj, emni- yet iğneleri, iki leğen, makas ve gö- beği bağlamak için keten iplik veya ince bant ararlar. Hemen her evde bunlar vardır. Gerçi hamile kadınlar hastahaneye yetişmeğe çalışırken çok kete arabada doğururlar. Buna rağ. men taksi şoförlerinden bütün bu le. vazımatı hazır. bulundurmaları iste- nemez. Fakat şoförlerin çoğu bu gibi vakalarda en iyi çarenin mavi ünifor- malı polisi çağırmak olduğunu bilir ler, Yedi milyonluk bu şehirde her tür. Jü geyin vukua gelebileceğini düşü: 'nen Polis Müdiriyeti, 20 tane Yar- dim Ekipi kurmuştur. Gerçi bu ekip dalma doğum vakaları için çağırıl- maz. Meselâ geçenlerde Hudson Neh. Ti üzerindeki George — Washington Köprüsüne (Yüksekliği 142.5 metre. dir) tırmanan dört yaşında bir ço- cuğu İndirmek için dört polis saat- lerce uğraşmıştır. Fakat doğum için cağırıldığında da, vazifesini yüzünün akı ile yapacağına emin olabilirsiniz. Çocuklarını - polisin — doğurttuğu genç babalara sorun, — derhal size New.York'un en iyi ebelerinin po. lsler olduğunu söylesinler. Çeviren: Şiar Uyan İzmirli Resasm Abidin. Elderi Bir ressam 6000 lira arıyor İzmirde bir ressam vardır. Abidin Elderoğlu Pariste tahsil etmiş, mem: lekete dönerek, Avrupada edindiği tecrübelerle şahsl bir Üslüp — edin- mek Üzere çalışmağa — başlamıştır. Şimdi, sanatkâr bu devreyi bitirdiği »i düşünüyor, elinde on beş yeni tab- l0 vardır. “Marifet iltifata tabidir” — derler Abidin Elderoğlu tablolarını teşhire teşebbüz etmiş. Fakat değil İzmirde Ankara ve İstanbulda dahi eser teş hir edecek bir galeri bulunmaması, meslekt ressam teşekkülleri olduğu halde bunların faaliyetinin kırtasiye. ciliğe münhasır — bulunması, bütün bunlara zamime olarak bir muhit de mevcut olmaması yüzünden muvaf- fak olamamıştır. Bunun üzerine sa: natkâr, Pariste tanıdığı ve itimat et HİRİ resim münekkidlerine — eserleri. nin bir seri fotoğrafını göndermiş ve fikirlerini sormuştur. Gelen cevapta kendisinin Parise gelerek sergi aç- Abidin Fideroğlu, hususl ve resmi teşebbüslerde bulunmuş yine muvaf- fakiyetsizlikle — başlamıştır. — Şimdi derek eserlerinin Pariste — teşhirine maddi bakımdan delâlet edecek bir sanatsever aramaktadır. Buna kar- Şilık remsam, cünde mevcut bütün tabislarını, tabil teşhir — edildikten Sonta, bü s6nstsever zata terkede- cektir. Didin — Elderoğlunun — yükarıya tablolarından birirle resmini - koyu- yoruz. - Kendisinin bu tablodan zay- rı bir eserini görmüş değiliz. bu resim, kendisinin vAdisinde muayyen bir kıymet ifade ettiğini gösteriyor. Abidin Elderoğlu. 'nun bu orijinal teklitinin nlara sahip saratseverler nezdin- de bir akis uyandırmasını — temenni ederiz. — fa. Lâkin 'yaşayış sanat, maddi im- £ Ekim 1980 İKitaplar arasında | Türk edebiyatı Bu yil, Ankara Caddesinin tanın: 14 Kitabevi de, Milil Eğitim Bakan: lıkınca birakılan dera kitap- larından on ayınlamı Bu kitaplar. şunlardır. Okuma ve Edebiyat, Türk Edebiyatı Halld Tan lise birinci sınıf için Agâh Sırrı Levend tarafından, — lise ikinci sınıf için; Dİl Bilgisi, Kemal Demiray tarafın dan İise birinci ve ikinci — smıfları için; Coğrafya, Sırrı Erinç ve Sami Öngör tarafından, lise birinci sınıf Aritmetik ve Cebir, Hilmiye Dener — tarafından, lise ikinci sınıf için; Geometri, Ziya - Uğurcu tara. fandan, Tise birinci sınıf için; Kim. ya, İzzet Kemal Erksal - tarafından lise birinci ve ikinci sınıfları için; Fizik Dersleri, Hilmiye Dener tara: fından, İise ikinel sınıf için (aynı kitabevinin yayınladığı ve Müneve ver Dosdoğru'nun — yazdığı Fizik TI adlı bir kitap daha vardır); Biyolo- H, Adem Nezihi Energin tarafından Tise birinci ve ikinci sınıfları tçin: örülüyor kı, İnkılâp Kitabı yayınladığı dera kitaplarının Tise kısmına aittir. Bu müles: dilik, ilk ve ortaokul kitaplarına el atmamış, bütün çalışmasını bir sa. hada toplamayı tercih etmiştir. İnkılâp . Kitabevinin — yayınladığı ders kitapları içinde, kendi sahamı- zi yakından — ilgilendirdiği için, Üze- rinde kısaca dürmak istediğimiz e- Agâh Sırrı Levend'in - liselerin ikinci sınıfına mahsus Türk Edebiya- tıdır: Bir kaç günden beri sik sik a. çarak gözden geçirmek suretiyle es- Ki bilgilerimizi tazelememize, — hattâ onlara yenilerini ilâve etmemize yar- dım eden bu kitabın en büyük mezi- yeti, özlü oluşu, yâni Adeta inbikten geçmiş gibi, lüzumsuz, daha doğrusu lise ikinci sınıf öğrencilerine şimdi- lik öğrenilmesinde bir fayda olmıyan tarafları atmış olmasıdır. - Nitekim, Sözlü edebiyat kısmına altı “ anhife tahsis edilmiş ve Oğuz Kağan Des- tanından bir örnek vermekle Iktifa olunmuştur. — Diğer — destanlarımı hakkında da kısa bilgiler ve bibli yoğrafya varsa da, bunlar öğrenci- karanlıklarında / yolunu kaybettirecek mahiyette değildir. Agâh Sırrı Levend, İslâmiyetin ka- bulünden önceki Türk edebiyatını da hepsi Yazan: Cevdet PERİN gayet kıza fakat özlü olarak izah e« Muharrir haklıdır. öğrencinin ! Yormadan, onu ilk Türk ga erlerinin yazıldığı on birinel yüz: nla ulaştırmak ” istiyor. - Efsaneler devrinden realiteler devrine geçmek Jazımdır, çünkü edebiyat tarihi, her seyden evvel, bir masallar antoloji- Si değii, yazılı şaheserlerin tarihidir. ARâh Sirri Levend, başlangıçtan 'Tanzimata kadar uzanan Türk ede- biyatını, İslâmiyetin kabulüinden son- ra, yüzyıllara — ayırarak inceliyor. Gerçi, her hangi bir tarihi kesin o Jarak yüzyıllara ayırmak kabil de- Bildir. Çünkü, vakınlar, çoğu zaman, birbirlerine girift olmuş bir haldedir. intikal safhalarını tâyin etmek, hu dutlandırmak güç, hattâ imkânsız. dir. Fakat, bu yüzyil taksimatını, itibari olsa da, öteden beri bir çok rihçiler zarurl olarak benimsemiş- lerdir. Bühassa, bir ders kitabında, bu üsüle. başvurmak kanaatimizce didaktik bir değer de taşımaktadır. Bundan başka, debiyatını muharrir, Türk e- bir bütün olarak ele alı- Azeri, Osmanlı, Divan, halk, va Salre gibi tehlikeli bir takım yollara Sapmıyor, her yüzyıl bir Ünite olarak ele alıhmış — ve bu devredeki — belii başlı simalarla şaheserlerden bahse- dilmiştir. Kanaatimizce, çok eski devirlere kadar uzanan müazzam Türk edebi. yatiyle karşılaşan Türk çocuklarını daha ilk nazarda şaşırtmamak için €nemin yol Açah Sırrı Levend'in tuttuğu yoldür: Türk edebiyatının nirengi noktalarından hiç birini ihe mal etmeden, onu teferrumttan kure tararak, — sadeleştirerek — öğretmek, böyle bir iş başarmak ancak Türk e- ebiyatını bir bütün halinde görecek kadar onunla uzun yıllar meşgül oe Janlara nasip olur. Agâh Sırri Les in som yıllardaki ilmt fanliyetini ve neşriyatını yakından takip edene ler, onun kaleminden böyle olgun ve ustaca teksif edilmiş bir eserin çılee miş. olmasına — hayret etmiyeceke lerdir. Bu sütunda şimdiye kadar bir çok değerli kitaptan bahsettik. Fae kat, Agâh Sırrı Levend'in liselerin ikinci sınıfı için ” yazdığı bu derli toplu, hemen hemen noksansız Türk Edebiyatının bütün okul k itapları içinde örnek olacak bir değer taşıdı. fını söyliyebiliriz. sSPOR Alman Milli Güreş Takımı, yarın şehrimize geliyor Üç maç için şehrimize davet olu- 'nan Alman Milli Güreş Takımı yarın saat 19 da uçakla şehrimize gelmiş olacaktır. Alman Milli Güreş 'Takımı harpten sonra ilk defa memleket ha- rlcine çıkmakta ve bir aydan beri de Türk güreşçileriyle karşılaşacakları 1 çin kampta bulunmaktadırlar. Alman Mülli Güreş Takımı ile yapı- Jacak İlk karşılaşmanın dördü — ser- best, dördü de Greko-Romen olarak müsabakanın hepsi de Greko-Romen, yapılacaktır. Pazar gecesi ise sekiz Salı gecesi de sekiz müsabakanın hep. Si serbest olarak tertiplenmiştir. Gelecek olan Alman Milli ”- Güreş Takımında gu güreşçiler mevcuttur: kifo: Heini Weber, 57 kilo Man- fred Spatz. 62 kilo Ferdinand Sehmitz 67 kilo: Wolfgang, 72 kilo Helni, 79 kilo Bruno, 87 kilo Albert Ferber, A- &ir Wili Llebern. 67 kiloda güreşecek olan Wolgang Ehri; 38 yaşındadır, manya Greko-Romen; 1934-19 Almanya serbest, 1954 Avrupa şam- piyonu. 1032-36 olimpiyat birincisi, 1925 den beri güreş — yapmaktadır. Mesleği kasaplıktır. 62 kiloda Ferdinand Sehmitz: 31 yaşındadır, 1935-1986 Almanya Gre- ko-Romen şampiyonu; 1938-1959 Al manya serbest şampiyonu. 10 seneden beri de Almanya serbest sampiyonu- dür. 1939 senesinden beri güreş yap- maktadır; mesleği fen memurudur. 87 kiloda Albert Fövber: 37 yaşın- dan 1941 şenesinden beri ” Almanya Woltgang Ehri Fordinaad Sehmit- gençler şampiyonu, 1950 serbest — ve Greko-Romen şampiyonu, 1934 den beri güreş yapmakta olup inşaat us- tasıdır. Ağır Siklette Wili Liebern: 40 ya- gındadır. 1941-1942-1049-1950 Alman. ya serbest gampiyonudur. 1926 dan beri güreş yapmakta olup otomobil tamircisidir. Milli Güreş Takımımız bu gece seçilecek Alman Mülli Güreş Takımına karşı çıkacak olan milif güreş takımımızın seçmeleri bu gece sant 20 de Spor ve Sergi Sarayında yapılacaktır. Belçikalı atletler bugün geliyor. Cumartesi ve Pazar günleri Ankı ada atletlerimizle yarışacak — olan Belçika Müli Atletizm TTakımı bugün sant 1145 te uçakla Yeşliköye gel Mi olacaktır. Belçikalı atletler bu akşam Ankae raya hareket edeceklerdir. Atletlerimiz Ankaraya gidiyorlar Belçikalı atletlerle yarışacak olan atletlerimizden Turhan Tükel, Doğan Acarbay, Cahit Önel, 'Turhan Göker, Emin Doybak, Cengiz, İsmet Dinçe can, Seyfi Alanya, Oğuz Şeren, Ose man Coşgül, Holyafkim, 'Toma Balcı, Ruhi Sarıalp bu akşamki ekspresle Ankaraya gideceklerdir. Albert Fövber Wi Liebera

Bu sayıdan diğer sayfalar: