11 Kasım 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

11 Kasım 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 SAYFA : erm rraman aa HT DAT LAT T DREMMRDNUT — Atatürkün büyük ha- ( tırası dün taziz edildi (Baş tarafı 1 Inci sayfada) “Ye teşkilâtçi Mustafa Kemalden, 'Suriyede kurduğu Vatan ve Hürri- yet cemiyetinden, 1908 — inkılâbu aldığı faal rolden, Hareket ordusu hâtıralarından, Trablusgarp ve Bal- kan harplerinden, 1914 cihan harbin- den ve Çanakkale hürikalarından, Yıldırım orduları gurup kumandan- lığından bahsettikten sonra nihayet Anadoluya geçiliş ve İstiklâl menkı- belerini anlattı. Mekki Hikmet Gelenbeğ, yapıcı Mustafa Kemalin kumandan, — baş- kumandan, Meclis Reisi ve Cümhur başkanı sıfatlarile yaptığı işleri hu- lâsa ettikten sonra Ebedi Şefin ya- ÖLDÜRÜLDÜ Atatürk, 19 mayıs 1919 da dumuzun üstünde doğan güneşti. O Büneş “10 ikinciteşrin 938 de batar- | yür- ken, bir daha batmamak üzere Türk milletinin, kahraman, vefalı kalbin- de doğdu.» €O ufülün döktürdüğü göz yaşla- Fi ile sulanan birliğimiz ve onunla Ülkümüz çelikleşli. Bugün dünden kuvvetli ve yarın daha kuvvetli ol- mak ve daima önde, en önde olmak #larımızdır. ve şiarımız kalacaktır. Kuvvetli ve daha kuvvetli olmak önde ve en önde bulunmak ve bu su- Mü? BöŞiNTIHAR Mi ETTie Deliler sanatoryomunda elbette hüküm deli şehzadede olacaktı ! İlk günü sopa ile doktor Ha-! zam paşayı dövdü. Gezdirilirken suyu bırakılmığ bir çayırda ©- turdu. Rastgeldiği yere kendini atı- yordu. Mütemadiyen: — Beni iskat ettiler. Vahi deddin padişah oldu. Götürüp beni Vahideddine teslim edecek siniz. Ömrümü hapiste geçire - ceğim! ordu. Bu sabit fikir ile araba ve o- tomobilden son derece tevahhuş ediyor, yırtıcı bir hayvan gör - müş gibi bunlardan korkuyor- dü. Doktor her gün ormanda gez- dirilmesini tavsiye etmişti. İlk günü ormandan avdetin - e Yf Tasslila Elendi pide- cek otel yolcularının eşyasını götürecek beygirleri çıkarıl - Mış bir araba gördü. Tekrar or- mana kaçıverdi. Kendisini ikna edebilmek için maiyetinden dört beş kişi arabayı derenin öbür tarafına, göremiyeceği bir nok- taya götürmek mecburiyetinde kaldılar. Efendiye her gün çam hulâ - sası banyosu, sabahleyin masaj, iki saat orman gezintisi, ikin - diden sonra ıık banyo yaptırı- hyordu; mecburi jimnastik â letlerine bindiriliyordu. Ayakları bisiklete bağlanıyor sonra âlet tahrik ediliyor, te - kerlekleri kendisi döndürüyor - muş gibi oluyordu. Sabahleyin erken kalkması, pencereler açı - larak hava alması icab ediyor- du. Efendi ise ötedenberi erken kalkmaktan hoşlanmazdı. Masaj yapılmasını da hiç is- temiyordu. Her sabah Nesib bey odasına giriyor, pencereleri açıyor, efen- dinin üstünden yorganı alıp ka- çıyordu. Masajı yapan iri, şişman bir 'Almandı. Fanilâsını çıkarıp 50- ğuk süngeri vücudüne sürünce Efendi fena halde hırslanıyor, Almanın sırtında yumruk peş- revi işletiyordu. Alman ise hiç istifini bozmuyarak: — Ya! Hohayt! Zarar yok!.. Yumruklayın! diyor, sabır ve metanetle dayağı yiyordu. Veliahd kendisini erken kal- dırdığı için Nesib beye de kızı- yordu. Bir gün altın tıraş leğenini, gümüş el aynasını, ve atılabile - Cek ne bulduysa hepsini yatağı yanında bir sandalye üstünde Bakladı. Nesib bey pencereleri açıp yorganı almağa dönerken bunları birer, birer başına atma- ga başladı; keskinliğine atmış olduğu, fakat iyi nişanlayama- dığı leğen yandaki büyük ay- Yeni Saba BEDELİ Türkiye — Eonebi 1400 Krg. 2700 Krg. 7860 » 1460 » 400 »— B00 » 180 » &00 » 11 Sontoşrin 1940 PAZARTEBİ 11 Şevval 1350 29 Birinciteşrin 1359 Gün 316 Ay 11: Yıl 940 - Kasım 4 ABO! BENELİK * AYLIK B AYLIK YT AYLIK naya isabet etti; parça oldu. Sanatoryom sahibi Veimann pek terbiyeli, iş bilir bir zat idi. Pavyonlarda öyle tertibat almış idi ki efendinin bütün münase- betsiz halleri diğer taraftan gö- ayna parça Aıaryan efendi Yusuf İzzeddin efendi yatak - 'tan kalkınca onu çağırtır, kolu- meği da onun kolunda giderdi. Biçare ihtiyar: — Taksirat der, sabrederdi. Azaryan efendi sık, sık hasta- lanırdı. Bir sabah müshil almış- tı. Veliahd bermutad arattı. — Rahatsızdır!, Denildi. Efendi: — Olmaz! Şimdi gelecek! Diye ısrar etti. Azaryan efen- di geceliğiyle yatıyordu. — Canım, rahatsızım. Odadan Diye verdiği emir üzerine ha- rem ağaları, yaverler zavallı a- damcağızı yakalayıp taşıyarak geceliğiyle şehzadenin huzuru- na getirdiler!. Deliler sanatoryomunda el- bette hüküm delişehzadede ola- caktı! O gün Turhan paşa ile “Avavatlüğun ea BdOR Halsl. yan hanedanından Bib Dode pa- şa veliahdi yoklamağa Fd.lahı W yemekte — kalmışlar Biçare Azaryan efendi yemek esnasında sancılar içinde dışarı çıkmak istedi. Yusuf İzzeddin — Olmu' O kalkarsa ben de" sofradan kalkarım!. Dedi. Azaryan zorla oturtul- du. Zavallının o gün ıstırab ve hacalet kalmadı! Veliahd kanserin sirayetine kani idi. Kendisinde kanser var ise mutlaka hiç kimse ağzmı kendisine temas ettirmeğe ve onun tükrüğünü yutmağa razı olmamak icab ederdi! , O bu düşünce ile daha İstan- bulda iken adamlarının ağızla- rına tükürür, tükrüğünü yut- mazlarsa kıyameti koparırdı!'. Seryaveri binbaşı Hasan Ca- fer beyin ilk istifası bundan ile- Ti gelmişti. Fakat şimdi o bu kadariyle iktifa etmiyordu. Tükrüğünün başkalarının vücudlarına zerk- edilmesini istiyordu! İlk defabu yutulmaz teklifi doktor Hâzım paşaya yaptı; fe- dakâr Hâzım paşa da kabul etti. Efendinin ağzından çıkan tük- rük Hâzım paşanın göğsüne zerkedildi! Veliahd ayni şeyi doktor Sul- hi Kadri beye de tatbik etmek istedi, Kadri bey evvelâ istinkâf eyledi ise de nihayet ona da kabul ettirildi. Tükrük onun karnına giringa edildi. Fakat Kadri bey bu yüzden az daha ölüyordu. Karnında bir flegmon oldu.Doktor Konrid ameliyat ya- parak onu bu belâdan kurtardı. Şlezinger her defa geldikçe ya- pılacak tedaviyi yazar, doktor Konride bırakırdı. Bir defa: — Hastayı arabaya, otomobi- le alıştıracak, bu korkudan vaz geçirteceksiniz! Araba ve oto- mobil ile de gezsin! dedi. (Sonu sayfa 4 sütun 3 de) retle ona Minnetimizi ödemek: İşte ona karşı vazifemiz.» Şefin Cümhurreisi olduktan sonra neşretiği beyannameyi okudu. |— Mütca gidildi ve âbideye çelenk konuldu. EMİNÖNÜ: Yeni binanın konferans - salonu günün erken saatinde dolmuş bulu- nuyordu. Saat 9,05 de C. H. P. Eminönü davet etmiştir. «Şu anda, Büyükler büyüğü, Ata- türkün manevi huzurunda mukad- des vazifemizi yapmak üzere top- lanmış bulunuyoruz. Atatürkün hayatı fânilerin tavsi- fine sığmaz. Onun hizmet ve başarı- nelere asırların faaliyetini ve ha- uğurlu icraatına hesap ve muhase- yolluk ve genişlik bahşetmiştir. Çok müşkül şartlar içerisinde Türk mil- letini yeni bir hayata, Türk mille- fini şerefli bir istikbale kavuşturan odur. Şahst hayatımıza mana veren yollarını gösteren odur, Türk inkılâ- bının aziz ve Ebedi Şefi, Türk röne- sansının Büyük yaratıcısı odur. Hatip nutkunu şöyle bitirmiştir. Büyük Atatürk, Türk yurdu üze- Tinde mukaddes - bir siyanet kalesi gibi bekliyen manevi varlığının ruh- larımıza doldurduğu huşü içerisinde sana lâyık olmak kati kararını ver- miş insanların huzur ve emniyeti, milli haklarına bağlananların azmi ile tekrar ediyoruz: Ebedi istirahat- gâhında rahat Vve müseterih uyu. Başında nöbet bekliyen 18 milyonu birleştiren tek duygu, sana Ve ese- rine daimi sadakat, milli kudrete sonsuz imandır.> Dr. Yavuzdan sonra Halkevi ve Şehir meclisi azasından Meliha Av- ni, Milli Şef tnönünün beyananmesi- ni okumuştur. İhtifalin sonunda Atatürkün cena- ze merasiminin renkli bir filmi gös- terilmiş ve bunu müteakip toplu bir halde Gülhane parkındaki Atatürk anıdına gidilerek bir çelenk kon- müştür. ŞİŞLİ: Sabah saat 9,05 de-Şişli C. H. P. reisi birkaç sözle jhtifali açarak hal- “kı beş dakikalık bir ihtiram sükütu- na davet etmiştir. Bundan sonra Mustafa Tunalı A- tatürkün hayatı ve eserleri etrafın- da bir konferans vermiş ve Şişli Halkevi reisi Ahmed Halid Yaşar- oğlu da İsmet İnönünün millete be- yannamesini okumuştur. Tatifal sonunda Harbiyeye gidile- rek Yedek subay okulu — önündeki Atatürk anıdına bir çelenk konmuş- tur. FATİH: Halkevi reisi Sırrı Enver, açış sözünü müteakip halkı Büyük ölü- ye beş dakikalık bir ihtiram sükü- tuna çağırmıştır. Bundan sonra Sırrı Enver, Ata- türkün hayatı ve eserleri hakkında uzun bir konferans vermiş ve idare heyeti azasından Mücteba Salâhad. hin İsmet İnönünün beyanamesini okumuştur. KADIKÖY: Saat 8,30 dan itibaren Kadıköylü- ler Halkevinin büyük salonunda top- lanmağa başlamışlardı. © da salon dış kapılarına kadar dolmuştu. 9,05 de Kdıköy Halkevi relisi Vecihe Be- reketoğlu kısa bir nutukla — ihtifali açtı. Ve davetlileri beş dakika ayak-) ta durmağa davet etti. Müteakiben muallim Niyazi Tev- fik Yükselen kürsüye çıkarak Ata- türkün hayatını ve hâtıralarını an- lattı, Ev reisi tekrar kürsüye geldi ve Milli Şefin beyannamesini oku- du, Muhtelif teşekküller namına gön derilen on çelenk üst salonda ha- zırlanan Atatürk büstüne konul- duktan sonra merasime nihayet ve- rildi. ÜSKÜDAR: Kürsüye evvelâ öğretmen Velid, çıkmış, Büyük Atanın hayatını eserlerini anlatmıştır. Müteakiben İhsan Tözer Milli Şefin beyanname- sini okumuştur. fazla çelenk Atatürk büstüne konul- muş ve merasime son verilmiştir. ÜNİVERSİTEDE: Bütün üniversiteliler Mekki Hikmetten sonra muharrir İhsan Arif kürsüye gelerek — Milli iben hep birden Taksime kaza idare heyeti ve Şehir meclisi azasından Atıf Ödül kısa bir hitabe ile ihtifali açmış ve halkı beş daki- kalık ayakta bir ihtiram sükütüuna Bunü müteakip söz alan Halkevi reisi doktor Yavuz Abdan Ebedi Şef Büyük ölünün hayatı ve büyük eserleri etrafında çok veciz bir kon- ferans vermiş ve ezcümle demiştir ki: ları sayılmakla tükenmerz. Onun se- yatını sığdıran ölçüsüz dinamizm, benim muayyen çerçevelerini aşan bir 'Türklüğe terakki ve refahın — mesut Üsküdarda yapilân merasim de hazin olmuştu. Saat 9 da büyük bir kalabalığın toplandığı salona giren Halkevi reizi Şefik Bağman, ihtifa- li açmış, davetlileri beş dakika ayak ta ihtiram sükütuna davet etmiştir. ve Daha sonra hazırlanan 20 den sabahleyin Üniversite merkez binasının holün- YENI £ Ü em_wiç Lise ve orta okullarda kalanlar |Kalma nisbeti orta okul-| larda yüzde elli sekiz eikğğr | Bugün memleketimizde mev- | cud orta okul ve liselerden bu sene alınan imtihan neticeleri- | ne aid kat'i rakamlar Maarif | Vekâleti tarafından tesbit olu- narak ilân olunmuştur. Buna nazaran bu sene bütün liselerin son sınıflarından 4777 talebe imtihana girmiş ve bun- lardan 3005 tanesi liseleri ikmal ederek Mmezuniyet vesikası al- mışlardır. Geri kalan 1767 tale- be sınıfta kalmılardır. Diğer taraftan — geçen Sene olgunluğa kalanlar da dahil ol- | mak üzere lise olgunluk imti-| hanlarına 3166 talebe girmiş - tir. Bunlardan 2225 tanesi mu- vaffak olmuştur. Orta okullarda Orta okul son sınıflarına de-| vam eden 21502 talebeden 9117- si muvaffak olarak diploma al- mışlardır. Bu talebelerin 4862 kanaat notlarının — azlığından, 619 tanesi devamsızlıktan, 6904 eleme ve sözlü imtihanlarda mu- vaffak olamadıklarından sınıf-.| larında kalmışlardır. Bu suretle orta okul son sınıflarındaki im- tihanlarda — geçme nisbeti yüz- de 42 dir. POLİSDE Otomobil çarparak bacağından yaralandı Tarlabaşında, Fıçıcı sokağı 8| numarada oturan Yorgi Sakız ağacı caddesinden geçerken Şo- för Muzafferin idare etmekte olduğu 2251 sayılı taksi çarpa- rak bacaklarından yaralanmış, ve tedavi altına alınmıştır. Suç- lu şoför yaklanmıştır . — * Makinenin yatakları yanmış İstiklâl caddesinde Sütçü Va- silim dükkânında hava motö- rünün fazla çalışmasından ya- takları yanmış ve cereyan kesi- lerek bir yangın zuburuna mâni olunmuştur. Radyo Program 11/11/940 PAZARTESİ 8.00 Program ce memleket saat a: yarı, 8.03 Müzik: Hafif program (PL) 8.15 Ajans haberleri. 8,80 Müzik programının devamı PI. 8.50/9.00 Ev kadını - konuşma, 12.30 Program ve memleket saat ayarı, 1233 Müzik: Muhtelif şarkılar. 12.50 Ajans haberleri, 1305 Müzik: Saz eserleri, 13.20/14.00 Müzik> Karışık prog - 'ram (PL) 18.00 Program ve memleket saat ayarı, 18.03 Müzik: Radyo caz orkestrası (İbrahim Özgür idaresinde) 1840 Müzik: İnce saz. 19.15 Müzik: Musiki kaleydoskopu (PL) 19.30 Memleket saat ayarı, ve a- Jans haberleri, 19.45 Müzik: Beraber şarkı ve tür- küler. 20.15 Radyo gazetesi. 2045 Müzik: Gitara soloları « Can Aybars tarafından. 21.00 Müzik: Dinleyici istekleri. 21.30 Konuşma, 21.45 Müzik: Radyo orkestrası (Şef Dr. E. Praetorius) 22.30 Memleket saat ayarı, ajans haberleri, ziraat, esham - tahvilât, | kambiyo - nukut borsası (Fiyat), 22.45 Müzik: Cazband (PI.) 23.25/23.30 Yarınki program ve ka panış. ihtifale | danmışlardır. Saat D,05 de beş dakikalık bir ihtiram sükütu ile | başlanmış ve bunu müteakip edebi- yat fakültesi dekanı Hâmid Ongün- | suz «Türk âleminin buhranlı zama-| ninda — Osmanlı — imi sarsılmış ve bozulma; bir devresinde bu imparatorluğun ölüm ürpermelerini görüyordu» di- ye başlayan bir hitabede bulunmuş ve vatanı nasıl selâmet yoluna çı- | kardığını veciz bir surette — tebarüz ettirmiştir. | Müteakiben Milit Şefin beyanna- | mesi okunmuş ve yüksek tahsil liği başlarında profesörl halde Gülhane parkına tatürk anıdına çeleuk Ko ratorluğunun tutmuş Memleket rOKUVlJCU_.,.x DİYORKİ || Doktorlar da mua- yene ücretlerini arttırabilir mi? G, | Sakinleri fıkara - işçiler teşkil eden Feriköy muhitinde senelerdenberi Aram Odabaş- yan isminde bir doktor faali- | yette bulunmaktadır. Şimdi- || e kadar muayene ücreti ya- ni vizite parası olarak hasta- 1 larından bir lira almakta idi. Fakat bir kaç zamandanberi bu doktor bir lirayı az gör- müş olmalı ki vizitesini iki li- || raya çıkarmıştır. Her ne ka- || dar ilâç ve ecza fiyatları pa- hahlanmış ve bu pahalılık ma- kul görülmüş ise de hiç bir sermayeye istinad etmeyen muayene ücretlerinin de bu pahalılığa müvazi olarak art- tırılması acaba neden icab et- miştir?. | Bu sebebler ne olursa olsun fakiri bol bir muhitte iki lira muayene ücreti çok olsa ge- rektir. Muhterem mahalle doktorumuz bir Mmütehassıs veya bir profesör olmadığına göre bu ücret her halde fazla- dır. Bu hususu alâkadarlara || duyurmanızı fakir hastalar namına Yeni Sabahtan rica e- der ve saygılarımı sunarım. Feriköy Avukat caddesi 67 numarada Ali Atik Bir sarhoş bir gün hapse mahküm oldu Samatyada — oturan — Fevzi evvelki gece çok sarhoş olarak evine gelmiş ve bıçağını alıp tek- rar çıkarken karısı tarafından menolunmuştur. Buna kızan ve | kapı önünde çekişmeye başla - yan Fevzi ile karısına o sırada yoldan geçen İhsan adında bir yolcu müdahalede bulunmuş ve Fevzi İhsanı dövmüştür. Yapı- lan cürmü meşhud neticesinde mahkemeye verilen suçlunun dün Sultanahmed birinci sulh cezada duruşması yapilmıştır . Ancak davacılar . davalarından vazgeçtikleri için Fevziye bir gün hapis cezası verilmiştir. Arkadaşına dayak atan sarhoş para cezasına mahküm edildi Küçükpazarda ayni evde oturan Niyazi ile Mustafa evvelki gece ka- pı açmak yüzünden kavga etmişler- dir, Geç vakit sarhoş bir halde eve gelen Mustafa küfrederek kapıyı açmaları jçin — gürültü etmiş ve Niyazi de buna kızarak kavgaya tutuşmuşlardır. Mustafa Niyaziyi — dövdüğünden yapılan cürmü meşhutla dün birin- Ci sulh ceza mahkem,esine verilmiş ve 25 lira para cezasına mahküm edilmiştir. -Dire- Makineye elini kapdırmış Bakırköyünde bez fabrikası dokuma kısmında çalışan Ali oğlu Veli Gülşen makinelerin yağ kutularını temizlerken elini kaptırarak orta parmağını kes- tirmiş ve Cerrahpaşa hastaha- nesine kaldırılmıştır. | berlere nazaran Tütün >piya- sası gelecek | |— ay açılıyor Amerikalılara gönde- rilen tütünler —— Ankaradan alınan mevsuk ha- bu sene Ege mıntakasında tütün — piyasası Birincikânunun ilk baftası için- de açılacaktır. Ticaret Vekilimiz Nazmi Topçuoğlu bizzat tütün piyasası mevzuuyla alâkadar ol- Maktadır. Piyasa açılmadan evvel alâka- h alıcı ecnebi firmaların direk- törleriyle Ankarada bazı temas- lar yapılacaktır. Ticaret Vekâ- leti piyasanın normal şekilde a- çılacağını tahmin eylemektedir. Çünkü bu sene satın alımacak tütünlerin işlendikten sonra ve gelecek sene ihracf icab eyledi- | ginden, alâkalı müesseseleri dü- Şündürecek bir nokta mevcud görülmemektedir. Diğer taraftan geçenlerde A- merika limanlarına götürmek için limanımızdan mühim mık- tarda tütün yükleyen iki Yu- nan vpurundan - birisinin — Yu- nanistanın Golos, diğerinin de Kavala limanlarında kaldıkları ve şehrimizdeki Amerikan — tü- tün kumpanyalarına aid olan mezkür tütünleri Amerikaya götürmedikleri öğrenilmiştir . Şehrimizdeki alâkadar tacirler bu mesele hakkında bazı ma- kamlar nezdinde teşebbüslerde bulunmuşlardır. ADLİYEDE Bir karpuz için 3 ay hapis. yatacak Dün nöbetçi mahkemesi Sultan- ahmed birinci sulh cezada bir hır- sızlık cürmü meşhuduna — bakılmış ve suç sabit görülerek faili hakkın- da hapis cezası verilmiştir. « Çalınan şey bir tek karpuzdur. Verilen ceza da üç ay on beş gün hapis, üç ay on beş gün emniyet nezaretinde kalmak ve 600 küsur Kuruş mahkeme harcı parası öde- mektir. Hırsız sabıkalı Ahmed Karacadır. Karpuzcu Abdullah dün akşam karpuz arabasını evinin önüne ge- türmiş ve kendi içeriye girerek oğlu Dursuna: — Sen karpuzları içeriye taşı. Demiştir. Dursun içeri dışarı gi- rip çıkarken Ahmed Karaca fırsat- tan istifade iri bir karpuzu alıp sa- vuşmağa kalkmış fakat komşunun kızı Hertâ tarafından — görülmüştür. ve hemen: — Dursuuun... — Karpuzu çalıp kaçtılar... feryadını basan Hertanın sesine hem Dursun, hem de yalın- ayak başıkabak sokağa fırlayan Ab- dullah Koşarak Ahmed Karacanın peşine düşmüşlerdir. Sabıkalı hırsız. hemen ensesi dibinde Abdullahı se- zince birdenbire yere Uuzanıp onu düşürmeyi ve yine kendi de fırlayıp kaçmayı düşünerek bu oyunu tat- bik etmiştir. Fakat tesadüfen Ab- dullah da Ahmed Karacanın üstü- ne düşünce kaçmak ve kurtulmak ihtimali suya düşmüştür ve karpuz- cu karpuzu elinden atan Ahmed Ka- racanın yakasına yapışmıştır. — Çamaşırı kirlenmiş — Rahat ve temiz yıkamak için 80 liralık fıçı -çalmış.. Dün asliye üçüncü ceza mahkemesinde bir fıçı hırsızı meşhüuden muhakeme - edilmiş ve hakkında hapis cezası ile tevkif kararı verilmiştir. Hâ- dise şudur: & Yemiş iskelesi — civarında “Güzel Bandırma — Nakliyat Ambarı,, önüne yığılmış olan boş yağ fıçılarının birer birer kaybolduğu ambarcıların dik- katini çekmiş ve bunların ne- reye konulduğu ambar memu- rundan sorulmuştur. Neticede fıçıların Birer birer deve oldu- ğu anlaşılınca failini yakala- mak üzere konan gözcü evveb ? biri yürütmekte olan bir rüp yakalamış ve polise teslim etmiştir. Yapılan tahkik bunun sabıkalılardan M oğlu Hasan olduğu anlaşılarak polisçe sorgusu yapılmış ve fi- çıları kendisi itiraf etmiştir. çaldığını Dün asliye üçüncü ceza mah- kemesinde duruşmaya alınan suçlu Hasan verdiği ifadede: — Efendim ben fakirim, di- yordu. Çamaşırlarım çok kir- Yıkamak istiyordum. kapkacak yoktu — ki içine su doldurup da yıkayayım. Dü- şündüm, taşındım “buradan bir fıçı becerebilirsem, çamaşırla- rımı rahatça ve temizce yıka- yabilirim,, dedim. Fakat alır- ken yakaladılar. — Ya, daha evvelki fıçılar? Suçlu bu suale cevab vermi- yordu. Çünkü çalınan — fıçıların tutarı: 80 lirayı gi Hâkim Münib suçlunun bu itirafı ve dinlenen sahidlerin ifadesiyle izlığı sabit gör- dü ve Hasanın üç tuçuk ay hapsine ve derhal tevkifine ka- rar verdi. ilim Köşesi Yazan: me Salih Hurad Uzdi'ak Keşifler, "ihtiralar —— .—— Eski hayaller hakikat oluyor mr Galiyum madeni elli senedenberi nadir maden gibi durup dürürken Amerika - Birleşik cümhuriyetinde 'Thomson roşerj lâboratuvarında ça- lışanlardan Boyer adlı bir âlim Gal- Iyum termometresini meydana getir- mesile maden ehemmiyet kesbetmiş- tir. Galiyum termometreleri civalı termometrelerin dayanamıyacağı yük sek subunetleri ölçebilir. Mayi halinde Galiyum — görünüşte civaya benzerse de ağırlığı yarı ya- rıyadır. Maden 30 derece civarında erirse de sıfırın altında 22 derece- de, sulp haline geçmeden, mayi ha- linde bulundurulabilir. Kaynama su- huneti 1500 dereceden yüksektir. Bu k sühunetleri ölçmek lir, İçine girmiş olan bazı ecnebi maddelerden dolayı ma- yi Gal tüple- ri ıslattığından dolayı termometreler Fakat Boyer bu mayiji termometreler' için pek müsgit bir hale getirmiştir. Şim« di eleman saf halde istihsal edilebil- mektedir. Şeffaf kuvarç ve G ayesinde hassas termomı a abilmiştir. Görünüşte bu termomet- reler 'civalı termometrelere benzer- ler, On beş yirmi sene kadar evvel filisi Tikada Tutyanın mu den Gallyumun ucuzca istihsali yolu bulundu. Bu tatbik sahasi bulunmasa idi bu eleman da filizden çıkarılan kurşun kü nde atılacaktı. az eleman ma çe eli Bugün tabiatta 92 elemanın mevcut olduğuna inanıyoruz, Bunlardan 90 1 keşfedilmiştir. Diğer ikisi için bir takım iddialar varsa da bunlar he- nüz kabul edilmiş değildir. Zaman geçtikçe keşif sürati de artıyor. 1810 sençsinden 1910 senesi- ne kadar Amerika Birleşik cümhu- riyetinden bir mijyon ihtira beraati alındığı halde 1910 ile 1985 arasın da yine bir milyon ihtira beraatinin alınmış olması bu terakki süratini gösteriyor. SABAHTAN SABAHA İnteligens servis iş başında (Baş tarafı 1 inci sayfada) nında muhafaza etsinler de İnteli- gens Servis haberdar olmasın!... Bu görülmüş, işitilmiş şey değildi. İngi- liz casus teşkilâtı yalnız -Arabistan çöllerinde kendini göstermiş, Çinde ve Afrikada iptidai insanlar arasın- daki faaliyetile şöhret almış bir bo- zuk'makine halinde görülmiye büş- damıştı. Fakat bütün İngiliz harp makine- si, tayyareleri, dafi topları ve deniz kuvvetleri ile şu beş ay içinde nasil ayağa kalkıvermiş ise gizli teşkilâtı da kendini göstermeye —muvaffak olmuştur. On dört aydanberi içinde kuş uçmiyan, en sıkı bir inzibata bağlanmış olan Almanyada yepyeni tesisat İngiliz tayyareleri tarafından -sanki ellerile konmuş gibi. bom- balanmaya başlanmıştır. İngiliz tayyare hücumları esasen gittikçe artıyor. Yalnız adaların mü- dafaasına asla razı olmamış ve dal- ma düşman toprağına akın etmiş olan İngiliz tayyarecileri Almanya- 'nin can alacak noktalarını cehennem atesine tutuyorlar ve bu akınlar her gün biraz sıklaşıyor, biraz daha uzuyor. Evvelki gün Esen- deki meşhur, dünyanın en büyük harp fabrikaları Krup tam dört saat bombalanmış, 5 kilometre - geni ğinde bir yangın çarşafı Esseni kap- lamıştır. İngiliz akınları yüzünden evvelki gece bütün Alman radyoları saat doküz buçukta seslerini kesmiş- lerdir. Fakat asıl mühim olan bu değildir. Almanlar, yeni fabrikalarını — gizli arman köşelerine, ağaçlar, kovuklar içine yapıyorlar. Bu fabrikalardan bazıları inşalarından” birkaç - saat sonra İngiliz tayyarelerinin hücumu- na uğramaktadırlar... Bu İngiliz ca sus teşkilâtinın işidir. Anlaşılıyor ki İnteligens Servis kolları sıvamıştır. Behçet SAFA AAAAARARAAAARARANARADANA TEŞEKKÜR Kızım Emelin - kolundaki — kırığ büyük bir meharet ve itina ile tede vi eden operatör yarbay Dr. Kema Tuğ'a sonsuz minnet ve teşekkün lerimi arzeylerim, Fransızca öğretmeni Şazile Cumalıoğlu

Bu sayıdan diğer sayfalar: