19 Haziran 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

19 Haziran 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa : YENİ SABAH 19 Haziran 1941 y - — —. LKLT ——— TAKViİMDEN Muharrem Yazan : li a — Böyde şey soytemr mi, Di- na? — Hakikati söylemek yasak mı ağabey? — Hayır! Fakat bu sözle ha- kikatin ne alâkası olabilir? — Ben, bildiğim bir hakikati söyledim. İleride hepiniz Yusu- fun eteklerini öpeceksiniz? — Sen çıldırdın mı, Dina? Niçin çıldıracakmışım? Babamızdan işittiklerimi söylü- yorum. — Babamızdan ne işittin? — Çok şeyler işittim. Fakat öyliyemem. — Niçin söyliyemiyorsun ? — Çünkü babamı severim. Ba bamın sırrını ifşa edemem. Bu kadar - söylediğime bile pişman oldum. Yahuda, hayretten hayrete düşüyondu. Şem'unun kulağına fısıldadı: — Dinanın dili altında bir bakla var. Öyle bir bakla ki he- pimizi alâkadar ediyor .Sen bu- radan çekilip git. Ben onu yar yaş yavaş söyletirim. Şem'un, derin bir uykudan u-. yanır gibi gözlerini uğuşturdu. Aklını başına topladı. Yahuda - nin hakkı vardı. Dina, her halde| çok mühim bir sırra vakıftı ki | öyle söyemişti. Bu sır da onun| ağzından ancak tatlılıkla ıunn.-; bilirdi. Bu işi Yahudaya bıraka> | rak oradan ayrıdı. | Şimdi Dina ile Yahuda, yal- nız kalmışlardı. Delikanlı: Ş — Artık müsterih ol, Bundan sonra sana şefkuv.le ınu— amele yapması için Şem'undan söz alacağım. Fakat sanıyorum * ki sende de hayli kabahat var. Hiç insan ağabeğisine “sen Yu- | sufun eteklerini öpeceksin,, der | mi' Ağzımdan kaçıverdi, ağa- bey! Yoksa ben, bu sırrı söyle mek istemezdim. | — Ne sırrı canım? Hiç böyle sır olur mu? Uyduruyorsun gibi geliyor bana. — Vallahi uydurmuyorum, a- ğabey! Yine yemin ederim ki babamızdan işittim. — Ne işittin canım? — Fazlasını söyliyemem. — | — Fakat söylemeğe mecbur- sun. | — Niçin mecbur olayım? Ba- bamın sırrına nasıl ifşa - edebi- lirim? — Züteh ifşa edeceğin kadar etmişsin. Hiç olmazsa tamamla ki ona göre bir tedbir alalım, belki Şem'un, kardeşimiz Yusu- fa bir fenaliık yapmağa kalkışır. Halbuki ben, kendi aleyhimde e olsa, hakikati bilirsem vazi- yeti idare ederim. Bilirsin ki ben Yusufu çok severim. | — Şem'unun kardeşimiz Yu- sufa fenalık yapması için orta- da hiçbir sebep yok. — Doğru söylüyorsun amma, biliyorsun ki, o çok vesveseli dir. Ağzından kaçırdığın bu sö- ze türlü türlü mâna verir; yavaş yavaş içerlemeğe başlar. Sonra da, maazallah, sevgili kardeşimi ze bir fenalık yapmağa kalkışır. — İyi amma babam bu sırrın ifşa edimlesini istemiyor. — Bana itimadın yok mu? — Var! — © hade niçin çekiniyorsun? Ben, babamın sırrını, kendi sır- rım gibi saklarım. Kimseye söy-| lemem. İ a Yeni Sabah | ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK — 1400 Krş 2700 SAYLIK — 750 » 1460 » BAYLIK — 400 » 800 » 1T AYLIK TAKVİM 19 Haziran 1941 PERŞEMBE 23 Cemariyelevvel 1360 6 Haziran 1857 Gün 170, Ay 6, Yıl: 941 Hızi 45 Öğle 180 » — 300 Güneş İkindi 844 — 431 882 Ezani 428 01216 — 1616 — Vasati Akşam — Yatası — İmsak 1200 — 206 — 6.26 — Ezanl 10dk — 2148 D0T — Vasati BEF DİKKAT - «Yeni Sabaha a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edilmesin iade | olunmaz ve bunların kaybolmasın- | dan dolağıi hiy bir mesuliyet kabul | edilmez. | HAZRETI YUSUF İLE GUZELLEH GÜZELİ ZULEYHA! | rar söz verdiktten sonra Şem'u- | görmiyen insan olur mu? Ben, Zeki KORGUNAL — Ya söylersen? — O zaman yüzüme tükürür Bün. Dina, bu kadarcık teminatı kâfi görmüş olacak ki âdeta fı- sıldar gibi bir sesle anlatmağa başladı: — Sekiz on gece evvel uykum kaçmıştı. Gözlerimi kapayıp bir türlü uyuyamıyordum. — Kalkıp bahçeye çıktım. Baktım ki ba- bamla Yusuf konuşuyorlar, bir rüyadam bahsediyorlar. Kalın bir ağaç gövdesinin arkasına giz lendim. dinlemeğe baş- ladım. Yusuf, bir rüya görmüş. Gökten on bir tane yıldız inmiş; onları ayla güneş takip etmiş. Gelip Yusufun önünde secde et- mişler. Babam, bu rüyayı tâbir etti. Yusuf, ileride Sultanlar su- tanı olacakmış, siz, babam ve annem de onun önünde eğilecek- lermiş. Babam “bu rüyayı kar- deşlerine söyleme, sonra şeytan sözüne sana fenalık ya- parlar,, Yusufa sıkı sıki tenbih otti. İşte bildiğim sır bun- dan ibaret. Yahuda, Dinanın verdiği iza- hatı ses çıkarmadan dinlemişti. Bu, hakikaten çok mühim bir rüya idi. Yusufun yükseleceğine alâmetti. Fakat Yusufun yük - selmesini babası kadâr kardeş- leri dearzu etmezler miydi?. Yakubun, oğularından çekinme- gine hiçbir sebep olamazdı. Çün kü babasından kendilerine na- zaran fazla şefkat görmesini kıs kanmalarına rağmen, krdeşleri, Yusufu seviyorlardı. Kıskanç - lıklarından dolayı, ona bir fena- hk yapmayı hatırlarından bile geçirmiyorlardı. Yahuda, sırrı muhafaza ede - ceğine dair kardeği Dinaya tek- nun yanında döndü: — Ben de mühim birşey zan- nediyordum, dedi. Meğer Yusuf bir rüya görmüş; babamız da o- nun rüyasını tâbir etmiş. Rüya hemen her gece bir rüya görü - rüm. Bunları babama, anlatsam kimbilir nasıl tâbir eder. Beni istikbalde kimbilir ne - yüksek mevkilere çıkarır. Sonra, Dinanın anlattığı rü- yayı aynen nakletti. Fakat Şem- ün, rüvayı hiç de tabif karşıla- madı. Sinsi sinsi gülerek: — Sen çok safsın, Yahuda, dedi. Bu rüya, gibi, hiç de ehemmiyetsiz değildir. E> minim ki, Yusuf, ileride başımı-| za belâ olacaktır. Yahuda, sağ elinin İçi ile Şem'unun ağzını kapadı: — Yusuf hakkında böyle şey ler söylemekten seni menederim. Dua edelim ki kardeşimiz yüke - | Belsin; biz de onun varlığı İle tihar edelim. Şem'un, güldü: —ŞEHIR HA ve bir köy muhtarı — Yusuf, daha şimdiden bize | çalım satıyor. Büyüdüğü, hele ' rüyası doğru çıkıp da Sultan ol- | duğu zaman, bize âdeta birer u- şak, birer köle muamelesi yapa- caktır. Ben, buna eminim; sen de emin ol Yahuda! | Yahuda, bu mevzu — üzerinde, fazla konuşmak istemedi. Yusu- fun rüyasını Şem'una anlattığı- na da, anlatacağına da pişman olarak kardeşinden. ayrıldı. — | * Günler, haftalar, aglar geçi yor; Yusuf, mütemadiyen bü yüyor, gelişiyor ve büyüdükçe | daha güzel, daha cana yakın,| daha akıllı, daha temiz kalbli oluyordu. Babasına verdiği sö- zü tutmuş; gördüğü mühim rü-| yayı, hiç kimseye söylememiş- ti. Söylemek de istemiyordu. Fakat bu rüya, Yabudadan öğrendiği gündenberi, Şem'u - nun yüreğine işliyor, kafasını altüst ediyor, gündüzleri raha-| tını bozuyor, geceleri uykusunu | kaçırıyardu. Yusufu çıldırasıya kıskanan, asla sevmiyen; fakat dosta, dıj# mana karşı sever gibi görünen Şem'un; rüyayı hatırladıkça | hasedinden pek korkunç bir şe- kil alıyor, âdeta canavar kesi - liyordu. Sanki Yusuf onun kar-| deği değil, düşmanı idi Üylı bir #üsman ki sanki anasını, ba- | bar.nı, hactâ bütün sülâlesir; öldürmüştü. 1 Şem'un, bir taraftan kendi kendine kızıp köprüyor; bir tar raftan da kardı Yusuf a- leyhinde tahrip etmeğe çalışı- yordu. Vakit ve fırsat bulduk - ga: Vekası var) Kahve tevziatına! başlandı İlk parti orduş müfettişliği * emrine verildi' Kahve tevzlatına dün sa- bahtan itibaren vilüyetçe başlanmıştır. İlk partide İstanbul vilâ- yeti dahilindeki ordu. birlik- İerine 150 çuval çekirdek Kkahve tevzi edilmiştir. Bu kahveler, ordu müfet- tişliği levazım âmirliği em- rine verilmiştir. Halkın di- ğer ihtiyaçları için de ayrıca tedbirler alınacaktır. Vilâ- yet, bu maksad ile Kahve Ve Çay İdhalât Birliğinden bir liste istemiştir. Halk için yapılacak tevziatın bir mutemed tarafından tedviri düşünülmektedir. Bu mutemede yüzde 5 kâr 8ö) Susuz çukur cinayeti Çöbanın üç katili yakalandı Bundan bir iki gün kadar ev vel Kartalda Samandıra köyü, civarında Süreyya Paşa köşkt çobanlarından — Muradın bir telle boğulduktan sonra su- suzçukur mevkilnde taşların a tına gömülü cesedi bulunmuştu. Mahalli jandarma ve Üsküdar müddeiumumiliğine verilen ma- lümat üzerinde tahkikata baş - lanmış ve mesele ile alâükadar olmalarından şiphelenilen bir kaç kişi zannaltına — alımılmış- tır. Evvelki akşam yapılan sor- gularında zannaltında bulunan üç kişi hâdiseyi şöylece itiraf etmişlerdir. Çoban Murad ihtida etmiş bir Ermienidir. Bundan bir müddet — evvel köy muhtarı Mustafa e kavga ettikleri sırada Muhtara son derecede ağır küfürler etmiş ve Mustafanın büyük bir kin bes - lemesine sebep- olmuştur. — İçşte bu kin salkasile bitün köylüyü | —a w aa irlüğü, Mudur muavınlıgıne tayin olunan Hurşid Karol şehrimize geldi. Teşkilât pek yakında faaliyete geçiyor İstanbul Tage müdür muavin- liğine tayin edilen Hurgid Ko- rol Ankaradan gehrimize gel- miştir. — Hurgid, dün, Vali ve Belediye Reisi Doktor Lütfi Kırdarı ziyaret etmiğ, kurula- cak İstanbul İaşe Müdürlüğü et;(—ar;ımıx izahat vermiş ve di- rektifler almığtır. Ticaret Vekâleti, İstanbulda kurulacak İaşe müdürlüğü ha- zarlıklarının bir an evvel ikma- lini temin maksadı ile din inhasını yaparak kendi&ini tavzif etmiştir. Mü- diğer kadrosu da pek yakında mucibden çıkacaktır. İstanbul İaşe Müdürlüğüne kimin getirileceği belli değilse de bu iğ için Mıntaka Ticaret Mü- Asker ailelelEkmeklerin rine yardım. Daimi encümen yeni bir şekil için tetkikler yapıyor 'Asker ailelerine yapılan yar- dimların daha esaslı bir gekle bağlanması hususunda Dahili- ye Vekâletinin meclise sevko- Tunmak üzere bir kanun lâyi- hazı hazırladığını yazmıştık. Vokület, dtin belediyeye gön- derdiği bir emirle bu üyihanın kanuniyet — kesbedinciye kadar belediyenin yapılan yardımları edecek bir şektl fzerin- de karar vererek tatbikata geç- mesini istemiştir. Belediye daimi enetfmeni dün bu vaziyeti tedkik ederek yeni bir şekil etrafında müzakereler yapmıştır. Bu şekil etrafiındaki kat'i karar bugün verilecektir. göre belediye daimi gıhıiıııwa münakale bazı vesaiti nauqomıııınneuııuusu rine edilmek üzere bir miktar zahi yı . Bu zâ- mın nisbeti bugün tesbit oluna- nacaktır, İzmit valisi Ankarada İzmit, (Hususi) — Valimiz Ziya Tekeli Ankaraya gitmiştir. Valimizin Ankarada bir hafta, kadar kalması muhtemel görül- mektedir. kontrolü ——.——- Bir toplantıda ye- niden alınacak ted birler konuşuldu Belediye reis muavini Lütfi 'Aksoyun - riyaseti altında — bir toplantı yapılmıştır. Toplantı da Toprak Ofisi İstanbul şube- &1 müdürü B. Vahid, iktısad mü- dürü B. Saffet Sezen, ve sıhhat işleri müdürü B. Osman Sald Kurşuncu iştirâk gtmiştir. Toplantıda şehrimizde — son günlerde fena pişmiğş olarak çı- kan ekmeklerin daha iyi çıkarıl- ması için ahnacak tedbirler ve fırınların kontrolü mevzuu bah- | sedilmiştir. Diğer taraftan dün — emniyet ve belediye teftiş heyetleri ta -| rafından firınlar, ekmek satan bayiler ve seyyar fırıncılar bir kontrola tâbi tutulmuş ve 9 ce- za zaptı kesilmiğtir. Hai plegü ni üisrüi Evin ikinci kat pencere- sinden düşen çocuk Kasımpaşada Fırın sokağın - da oturan 7 yaşındaki Rıza evi nin ikinci kat penceresinden bakarken müvazenesini kaybe- derek düşmüş ve muhtelif yer- | lerinden ağır surette yaralan- mıştır. Yaralı Şişli Çocuk has - tahanesine kaldırılmıştır. — Kızı Nasıl Öldürmüş ? — Böyle yaşamak mı olur?. Al şu zehiri iç te.. öl bari !. çoban Murad aleyhine ayaklan- dıran muhtar her yerde ve her vesile ile Muradın bir mühtedi olduğunu, aralarında düima fe- nalık bulaştırdığını söylemiştir. | Bu suretle doldurulmakta- olan | köylülerden diğer bir çoban| Mehmet oğlu Sabahattin ile bu-. nun ağası Sabrinin oğlu İbra - him ve köyün bekçisi Halil üçü | bir olup hâdise gecesi saat de Muradın yatıp — kalkmakta olduğu mandıraya çıkmışlardır. Mandıranın- kapısını vurmuş- lar. İçeriden seslenen Murada: “Kendilerine ait hayvanların kaçtığını ve mandirayı arıya - caklarını,, söylemişlerdir. Mu- rad kapıyı açar açmaz üçü bir- den Murada saldırmışlar. Tek- me, sille, tokat, yumruk, mug- ta ile Muradı öldürmus veya Ö- Hi bir halde yere sermişlerdir. Bunu müteakıp ellerine geçen | kalın bir teli Murdaın boynuna| dolayıp sürükliye sürükliye Su-| susçukur mevkine götürüp — o-| raya gömmüşler ve üstüne de taş yığmışlardır. Fakat acele ile Muradın ayaklarını dışarıda | bırakmışlardır. Gelen geçen bu- nu görmüş ve jandarmaya ma- lâmat verilmiştir. | Suçluların bu feci ve korkunç itirafları üzerine köy muhtarı Mustafa da yakalanmış ve dör- dü birden Üsküdar müddejumu miliğine teslim edilmişlerdir. Gürmümeşhud kanununa gö- re muhakemeleri süratle cezada başlamak tzere bugün. | baş müddeiumumiliğe verilecek | leri tahmin olunmaktadır. Ceza gören şöförler Belediye talimatına riayet ot- medikleri görülen 8 şoför hale-, kında ceza zabıt varakaları zim edilmiştir. Mahiyeti itibarile çok dik- kate şayan ve garip bir dava ya dün ikinci ağır ceza mah- kemesinde devam olundu. Nihal adında genç bir kızı “Böyle yaşamaktansa yaşa- mamak evlâdır.,, gibi bir tel- kin ile ölüme teşvik ettiği ve ona içmek üzere zehir verip öldündüğü iddiasile genç bir kadın muhakeme edilmekte- dir. Bu cidden garip olan dava safahatını kısaca okuyucuları- mıiza. yazıyoruz. Dün dinlenilen şahitlerin i- fadelerine ve yapılan iddiaya göre hâdise şöyle olmuştur Şişlide oturan ve bir nahi- ye müdürü bulunan Al Rıza- nin Nihal adındaki genç kızı birgün apansızın hastalanır ve bir müddet sonra da muayene- gi yapılarak zehirlenmiş oldu- ğu müşahedesile Şişli hastaha- nesine kaldırılır. Bu tevatür mahallede yayıl- dığı sırada ayni semt sakinle- rinden — “Vartanoş,, adında genç bir bayan konu komşu» ya Böyle olacağı belli idi Ben kaç defa annesi Nerima na tenbih etmiştim. (Bu kıza roplar n de kız ona güzel Bi iyi bakın, şapkalar giydirin iken böyle isterdim ve böyle yaparlardı.) - dedim, dinleme- diler.,, gibi garip ve acayip tenkitlerde bulunmuştur. Diğer taraftan Nihal ise - iddia olunduğuna göre - ev- de ilk hastalandığı sırada ya- nında bulunanlara söylediği gibi; hastahanede ifadesi a- İmarken güyle bir itirafta bu- Tunmuştar: — Ah keşke bu zehri bana madam Vartanoş vermeseydi de ben de içmeseydim. İşte bu ifade üzerine bu madam aleyhinde intihara teş- vik ve zehir vermek suçile a ğar cezada bir dava açılmış, Vartanoş ise hâkim buzurun- da bütün bu iddiaları reddet- mekte bulunmuştur. Dünkü celsede dört kadin şahit dinlendi ve bunların ifa- delerinde esas hemen ayni ay- nine olmakla beraber Bazı ci- hetlerinde ve teferrüatta mü- bayenet görülüyordu. Bu bakımdan meselenin da- ha ziyade tenevvürünü imkân dabiline koyabilecek olan Bazı şahitlerin celbi talebinde bu- hunan. müddeiumumi muavini dedi ki N Vak'anın hudusünde mağdurenin - ifadesini aldığı ani polis memuru - ile hastahanedeki müdavi tabibin ve şahitlerin ifadesinden belir- diğine göre de hâdiseyi yakın- dan. bilen; bakkal Lâmho, ha: tabakıcı Nuriye liğer Nu- riye ile mağdüre Nihalin ev- de itirafta bulunduğu sırada yanında bulunanların ve dadısı Naimenin. celbini, isterim Heyeti hâkime bu talebi ye rinde gördü ve evvelce istina- be ile ifadeleri alınması karar altına alınan; iki şahidin daha doğrudan doğruya mahkeme- ye celplerini de lüzumlu göre- rek. duruşmayı talik etti. Bakalım bu meraklı ve ol- dukça da garip bulunan dav nin önümüzdeki. celkede İç z tamamen aydınlanabilecek mi?.. Ve neticesi nereye, bağ- lanacak?.. Hurşi- | dürü Said Rauf Sarper ile Be-| lediye İktisadı Müdürü Saffet | Sezenden — bahsedilmektedir. İ- kinci muavinliğe ise İstanbul Fiyat mürakabe bürosu Şefi Muhsin Baç'ın tayini muhtemel | görülmektedir. Ticaret — Vekâleti, İstanbul, | Ankara, ve İzminde kurulacak | İage Müdürlükleri için bir teş- Klât kanun, lâyihası hazırla. mıştır. Lâyiha, mecliste kanu- niyet kesbettikten sonra faali- yete- geçilecektir. Umumi — ka- Naate göre bu ay başında ia müdürlükleri faaiyete geçecek- tir. İstanbul İaşe Müdürlüğü kadrosu Wekiller Heyetinin 31 ma- yıs tarihinde kabul edip 5 ha- ziran tarihinde neşredilen ka- rarnameye göre İstanbul İaşe Müdürlüğü 400 lira ücretli bir faşe müdürü, 210 ar ira ücret- M iki muavin, 170 lira Ücretli bir raportör, 100 lira ücretli bir memur, 85 lira ücretli bir daktilodan mürekkep olacak - tar. Ankara ve İzmir İaşe Mü- dürlükleri işe 300 er lira ücretli birer muavin, 170 lira ücretli birer raportör, 100 lira ücretli birer daktilodan ibaret olacak- tır. Tage müdürlüklerinin vazife- si, muhtelif iaşe mevaddımn tevzi ve stoklaştırılmasını temin olacaktır. MAARİFTE 1 | Akalliyet mektepleri öğretmenlerine maaş verilmiyormu ? Bazı akalliyet mekteplerinin öğretmenlere maaş vermediği yapılan şikâyetlerden anlaşıl - mıştır. — Bu hususta İstanbul, Maarif müdürlüğü lâzım çelen Tmuameleye tevessül etmiştir. —| ilk okul kampları W — “Hazirana. bırakılan — ilk mektep kampları için kayıt mu- | amelesi devam etmektedir. Mü- racaat edenler kaydolunmadan önce sıhlti bir heyet tarafından muayene edilmekte ve sari bir hastalığı olanlar kamplara a- lnmamaktadır. Kamplara ra bet çok fazladır. | » | Tamir olunacak ilk | okullar | İstanbul belediyesi Beyoğlu 46, İstanbul 13, 68 inci o- kullarının: tamirine- karar ver - miş ve bu hususta lâzım gelen tahsisat ayrılmıştır | BELEDİYEDE Koska - Bayazıt yolunun tanzimi Belediye, istimlâkleri tamam- lanarak genişletilen Beyazıt Koska caddesinin tanzimi. için 32 bin liralık tahsisat ayırmış- Bu para ile caddenin tretu- teretuvar civarında. tır varları ve ki duvarlar yapılacaktır. Yarım kiloluk ekmek tecrübesi İstanbul müdürlüğü iktısad T5 gram- lık. müdevv amlık u- zun ekmek tecrübesi yapacak - tır Bu tecrübelerden elde edi cek ekmekler belediye kimya nesine naklolunarak tahlil- < nacak bu. ta ’mı raporların göre bu tip ekm mal olür belediyesi bugün ve 950 nup olunmıyacağı- kararlaştırı lacaktır Barbaros türbesinin tanzimi, Vali: ve belediye reisi dokt Lâtfi: Kırdar, Barbaros - türb Si civarının istimlâk ve tanzim muamelelerini ması için al ler vermiştir. Tecrübenin tramvay caddesine sür'atlle yapıl- adarlara direktif- deniz cephesiyle, bakan — kü- | sımlarının tanzimi Barbaros ili-| <—- tifaline kadar tamamen; tanzim olunmuş- olacaktır. Diğer taraftan Beşiktaş: ka- K mu meyânım, serv reyâmım, BEBIR YAPRAK Auaı; lmuhahh“tl ULUNAY !, Ağaçları çok seven bir dos« fum vardır; ne zaman beraber bir İstanbul gezintisi yapsak Beyazıt meydanında Sahaflar kapısındaki muhte kestane« nin altında bir w içmek, gezinti. programının değişmez. bir maddesidir. Arkadaşım nara gilesini tokurdatırken — gözünüü kestanenin azametli - bedenin- den, etrafa uzanan kollarından ayıramaz. O esnada ona ağaç « tan başka hangi mevzudan bah- sedecek olsam lâkaydi ile kar- gılanacağımı bildiğim için ister istemez ağaç bahsini açarım, Geçen gün Nuruosmaniye câ- misinin avlusunda rastgeldim . Beraber yürürken ellerini uza- tarak avlıya iki sıra dikilen ye- tişkin ıhlamur ağaçlarını gös « terdi — Şunlara bak! azizim, de- di. Bunları buraya dikmeği dü- şünen her kimse benden her ge- çişimde ruhuna bir fatiha ka- zanıyor. Bir ikisi tutmamış 0- lacak. Yerine gene ıhlamur di- keceklerine — “arsızdır, — kolay tutar,, diye akasya dikmişler .. Biz de ağaca. lâzım geldiği ka- dar hürmet edilmiyor. Ağaç bir tarihtir, bir âbidedir. Sarıyerde kesilen çınarı düşündüğüm za- man. ciğerim. sızlar. Vefa mey- danında çeşmenin karşısındaki kahvenin kocaman taraçasını “vantilâtör,, gibi yelpazeleyen O asırlık çınar yandığı zaman, gene o yangında yanan evimden ziyade ona acımıştım. Yüzüme: hayretle bakma. Ağaç bir ha yattır. İnsan parası olursa yas nan evinin arsasına daha- — gük zelini - yaptırabilir. Pakat ağaç öylermi? © hale gelelbilmek içim asır lâzım. Sahaflar çarşısında, iki asırlk asma kuruduğu za- man âdeta matemini tuttum. Dünyanın her yerinde şehir« leri ve civarını ağaçlar süsler Bunlar da hususiyetlerine re yol kenarlarına, umumi baha çelere, mezarlıklara dikilir. Sös zü buraya. getirmekten. maksar dira, bilhassa servilerden bal- setmek içindir . Servi Bizim — edebiyatımızda mühim bir mevzudur. Fuzuli: Koyun bir sâye düşsün kabrime ol servi kazzetden diyor. Eski muhabbet mektup- larımızda biles “tende cünum, muhabbetde cür nanım, vüm derdik. Servinin azamet ve güzelliğini anlamak için Boğaziçinin med- halinin herhangi bir köşesinden Karacaahmede bakmak- kâfidir. © ne lâhuti bir dekordur. Zaten servide başka bir ihtişam, başe ka bir kibarlık vardır. Ben serviyi- taş devresinden nebat devresine- geçmiş yeşil kaftanlı bir minareye benzetirim. -Onun bütün güzelliği o- sivrilişindedir. — Sözü nereye getirmek isti- yorsun? — Sabret.. Bir kaç gün evvel bir dostum vefat etti. Vasiyeti üzerine cenazesini: Edirnekapısı dişindaki bir mezarlığa götür- dük. Tabii evvelâ büyük him- metlerle yetiştirilmekte olan sene vilere baktım. Ne göreyim? Hep sinin - bir seviyede: olmaları için - başları kesilmiş; Şüphesiz bu — hüsnüniyetle — yapılmıştır. Fakat servi herhangi: bir çit ne- batı gibi budamır mu? Onun. gür zelliği tevazünsüzlüğünde ve se- a doğru uzanmasındadır. rşımda bu başsız. servileri gördüğüm zaman ölen ar! şımı unut: k dar müt Si oldum. Budamak için ihti: dilecek masrafla: - beş on: servi daha dikilemez mi idi?' Bu gü> zel ağaçların tepelerini kesmek- leağacın ruhunu tazip etmiş 0- luyoruz Artık altında: yatanların, na düşündüklerini bilmem ULUNAY Bacağı kırılan hHamal hastahanede öldü 'Tophanede Ford atomobil fah rikası hamallarından oli liman idaresinde antrepolarda — rayı larda müteharrik - bulunan ara- barla eşya taşırken fneni: idare edemiyerek bacağını kırdıran Ce 1 Yusuf u. Mehmet Saimin tahaneye kaldırıldığını yazs k. Mehmet Salih fazlaı kan zayi etmiş olduğundan: kaldırıldığı hastahanede dün sabah: ölmüş tür. Cesedini muayene-eden adli- ye doktoru Hikmet Tümer de€ « nine ruhsat vermiğtir. eettt rakolunun tanzimine ait muame. le bir kaç güne kadar ikmal' olus nacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: