17 Temmuz 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

17 Temmuz 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAZRETİ YUSUFİ— İLE - GÜZELLER GÜZELİ ZÜLEYHA Yazan : Muharrem Zeki KORGUNAL Yazan : Muharrem' <20 D 220r 0 — 33 — — Başka tiyecegin var mı? — O halde ayrılabiliriz. — Ben ayrılmak istemiyo - rum. — Ben de bir arada bulun -| mak - istemiyorum. — Benden nefret mi ediyor- sun?. — Hıı kimsenin kimseden nef| bahçeden ayrıla acakları ret etmeğe hakkı yoktur. Bahu- sus sen velinimetimin karısısın; #ana hürmet etmeğe mecbu - Tüm, — Bmirlerime'itaat etmeğe mecbur değil misin? — Hayır! — Niçin? — Çünkü şimdiye kadar bana hiçbir şey * emretmedin. Şöyle böyle yedi sene iki arkadaş gibi yi Bundan sonra emir kalkışırsan pek tuhaf Bvvelâ buna kendin güler- olur. n sin. Gerçi ben bir köleyim. Fa- kat şimdiye kadar ne senden, ne de efendim Potifardan köle muamelesi görmedim. — Öyle ise yine eskisi gibi arkadaş olalım. | — Arkadaşlığımızı - sen boz- dun. Ortaya bir gönül meselesi çıkardın; sonra da kabahati be- nim üzerime atmağa kalkıştın. Haksız yere kalbimi kırdın. — Bu hususta ne süyleseni haklısın. Bir-defa olan oldu. Aıw tık © meseleyi kurcalamıyalım. İşte elimi uzatıyorum, öp ki ba- rışalım. Yusuf, hiç istemiyerek, Züley-| hanın uzanan narin elini tuttu; dudaklarına götürdü ve yavaşca | öptü. Güzeller - güzeli de-onun , alama hakikaten kardeşana bir | buse kondurdu. Antık barışmış-| lardı. Yine eskisi gibi senli ben- W konuşabilirlerdi. Fakat Yusuf* korkuğardu. Züleyhanın ileride| işi tekrar azıtacağına emindi. Çünkü 0 âşıkti. Kendisini sevi -| yordü. Aşkını uzun müddet kalbinde hapsedemezdi. Niha -| yet birgün herşeyi açığa vura- caktı. Yusuf kaçacak, o kovala- | yacak ve aralarında eskisine nazaran daha tehlikeli bir mü- cadele başlıyacaktı. Yusuf bu yeni mücadelede mağlüp mu o- İacak, galip mi gelecekti? Bu- 'nu şimdi tayin etmek imkânsız- dı. Fakat her halde galip gelme- ğe calişacaktı. Çünkü mağlüp olduğu takdirde — Züleyhanın müthiş aşka önünde tam bir tes- limiyetle:diz gökecekti. O zaman Potifarın itimadımı kendisi de suistimal etmiş olacaktı. Yusuf böyle düşünmekle bel ki aldanıyordu; hattâ belki yük bir hataya düşüyordu. Zü- leyha hakkında bu. kadar acele hüküm vermek hiç de doğru bir şey değildi. İhtimal ki o ateşli kadın, iki ay evvelki hâdiseden 801 kocasına ebediyen bağlı ve sadık kalmağa azmetmişti. Yusuf, bütün bunları biran içinde zihninden geçirmişti, son ihtimalin hakikat olmasını can- dan temenni ediyondu. Barışın verdiği zevkle âdeta mest olan Züle, Mya bi — Benim karmım aç, dedi. Gidelim de biraz birsey yiyelim. Züleyha, bu teklifi canına Yeni Sabahl ARANANANAKAAADARARAAANAİ ABONE BEDELİ llk — ae NELİK 80 Ka 2700 Kat 6 AYLIK 750 » 1450 a ! AKEÜK O0 aç,. S0 r S lenl we liram z TAKVİM | HIZİR 73 GÜN 198 AY 7 1360 | Z (1857 ı.ılıZ'Bı 'TEMMU 7 Temmuz ühr22| gog1 | 4 Perşembe Güncş Üğle İkindi AAL — 8.40 Erani 448 — YEŞI0 1618 Vasati Ağşam — Yersi — İmcak 2200 — 1,57 — 652 Ezani 19.39 2135 — 2.31 Vasati e aa AF DİKKAT “me «Yeni Sabaha a sündariten yazılar, ve #yrak nepredilsin cdilmesin lade: olunmaz ve / bunların kıvholmn | ! ! ! | | | na verdiği sözü bozmakta yı minnet bildi. Yusuf ile sofra ba şında daha açık ve teklifsizce konuşabilirdi. Ona söylemek is tediği çok şeyler vardı. İki ay dır konuşmadığı delikanlıya kim bilir neler anlatacak, ne tatlı yalanlar söyliyecekti? Tam yemeğe gitmek — üzere sırada kulaklarına ha. kısı çarptı. Şarkı, hayli uzaktan geliyor ve fevkalâde güzel sesli | bir kadın veya bir genç kız ta- rafından söyleniyordu. Kâh yük | selen, kâh alçalan, b: fif bir inilti halini ler insanı âdeta — uyuşturuyor- du. İkisi de bu şarkının büyülü | cazibesine kapılmışlardı. Sessiz, sadasız ve hareketsiz dinliyorlar dı. Yusuf, şarkının yalnız maka- mına hayran olmuştu. Züleyha ise hem makamına, hem de gi tesine vurulmuştu. —O şarkıyı| tekrar tekrar dinlemek, ezber- | lemek, sonra da hiç dilinden dü- şürmeden mütemadiy le »| mek istiyordu. Çünkü bu şarkı yalnız Züleyi tirilmiş gibiydi. Onu ortaya a-| tan meçhul san'atı anıki gi zeller güzelinin kalbini konuş - turuyordu. p Şarkı kesilmişti. Züleyha sor- u: — Beğendin mi Yusuf? — Ney — Dmledı”u;ııız şarkıyı... Fevkalâde güzel... mestetti. — © şarkıyı söyliyeni tamı - yor musun? — Hayır! — Ben tanıyorum. Innıumgı ni bilsem hemen söylerim. — Elbette inanırım, söyle! — Kalbim! — Anlıyamadım? — O şarkıyı benim kalbim söylüyor — Kalbin mi söylüyor? 'Ne Beni adem tuhaf şey! Şu kalbine emret de | | bir daha söylesin bâri... Beni ih- | ya etmiş olursun! Keşke benim kalbim de şarkı söylemeyi bil - sevdi. Yusufun — sözlerinde ince bir istihza vardı. Züleyha ise bu is-| tihzayı bütün inceliklerile seze- | cek kadar hassastı. Zorla tebes-| süm etmeğe çalışarak: derin bir göğüs ceçirdi: — Bunu söylemeğe hacet yok. Ben senin kalbini senden iyi ta- | duyorum. — Nasıl tanıyorsun? — Taş gibi katı ve hissiz... — İğte bu hükmünde aldan - dın. Beniği kalbim gayet yumu- şaktır; zannettiğin gibi hissiz de değildir. Fakat sen yine öyle tanı.. — Niçin Yusuf? £ | | için meydana ge- | "WYENİ BABAN Barbaros Heykeli Belediye Barbaros meydanına büyük denizcinin heyke- lini dikecek İstanbul belediyesi, etr rak tanzim vlwnm.nıııı bağ- nan Barbaros me; , bü- yük Türk denizi rosun arlaş- | ve Zühtü tarafından yapılmak- tağır. İcap eden | bütçeşinden tabii insan © misli daha büyük ola; tahsisat belediye ulmıştır. Heykel ametinden bir kaç aktır. | — Vali ve Belediye Reisi Dok- .| tor Lütfi Kırdar dün yanında belediye imar müdürü Hüsnü Gerci oğlu ve şehircilik müte - | hassısı Prost - bulunduğu halde Barbaros meydanına - gidı heykelin dikileceği yeri gözden irmiştir. Heykelin şimdi yı- kılmakta olan Beşiktaş karako- hu sahasıma dikilmesi kararlaş- | tızılmıştır. Heyekelin denizden de görülmesini temin etmek | maksadiyle bu mıntaka istimlâk | edilerek yeşil saha haline .mg | olunacaktır. Diğer taraftan Barharos mr. besi ile sahil arasında bulunan | Çatal ve bıçak fabrikasınan is- timlâki yılalmasına başlanmıştar. İnönü Stadı ği baros - meydânından sonra ihşa- ati devâm etmekte olan Dolma- bahçedeki “İnönü',Stadını ted- kik etmiştir. Bu sene stadin sahasıtesviye ve tanzim oluna- caktar; e— ANas— İsfanbulda mevcut fabrikala, da bulunan amelelerden her biri;y Türk Hava Kurumuna ayda on kuruş: yardımda bülünacakla; din Kurum bu 'parayı tahsil jet-| mek çin bütün ,teşkilât vüpude getirmiştir. » . Bundan başka Türk Hava ku| ( rumu kamplarına gedikli nam- İ-zetleri gönderilmekte ve bunla- rın maşrafları kurum - tarafın- dan temin edilmektedir. Oduncula- yapmıyan odun- cularla mücadele edecek — Kalbimin yumuşaklığından istifade etmeğe kalkışmanı iste- mem de ondan.... Bir defa rezil olduk, bir daha mı rezil olalım. Hem sen bana az evvel söz ver- medin mi? “öyle ise yine eskisi olalım,, demedin ? Verdiğin sözü ne Çâbük u- nuH un ? Züleyha, utanıp — kızaracağı | yerde koca bahçeyi çınlatan bir kabkaha savurdu: — İşte bu hoş Yusuf? Ben seni kalb işlerinden anlamaz bi- lirdim; halbuki benden fazla anlarmışsın! Yusuf, cevap vermedi cece kaşlarını çattı. Biraz sonra yemek odasında ve sofra başın- da. bulunuyorlardı. Yusuf müte- madiyen atıştırıyor; Züleyha ise ayni iştika: ile yemek yer gibi görünerek * kirpiklerinin altın - dan onu seyredivor; iki ay ev- velkine nazaran daha güzel, da, ha sevimli ve daha cana yakım edu. Kendi kendine hayır! sade- söylen- g m olacaktır. Yu- sufu benden ancak ölüm ayır Züleyha, bir daha böyle cahil lik yapmıyacağına dair kocası- diye den göğe kadar haklı idi. Bütün gayretine rağmen Yusulu sev- mekten nefsini menedemiyord'ı. | Elinden gelmiyen bir fedakârlı- | | | | | kaldırabilecek miydi? Bi kendisinden nasıl istiyebilir- lerdi?. Pakat Yusufun kalbini fethetmek, koca bir dağı yerin- den söküp başka bir yere oturt- , mak kadar imkânsızdı. Acaba Züleyha bu imkânsızlığı ortadan Bu mu- vaffakiveti elde edip edemiyece- | #& 7Aman sertikce balli nlacak- İstanbulda — bazı oduncuların fiyat mürakabesi — tarafından teşbit edilen narhı az bularak odun satış yapmaktan vaz gec- tiklerini ve battâ bazılarının dükkânlarını kapattıklarını yaz mıştık. Oduncuların bu haksız ve se- bepsiz hareketleri bir çok şikâ yetlere sebep olmaktadır. Bu itibarla belediye oduncularla mücadele etmeğe karar vermiş- tir Belediye müfettişleri dünden Çitibaren şehrin muhtelif manta kalarındaki odun satış müessı selerini teftişe başlamışlardır. Bu teftişler netitesinde hakika- ten Halk tarafın n talep edil- diği halde odun satmayan müecs Trıtesbit olunduğu takdirde haklarında milli, korunma ka - nununun 32 inci maddesi tatbik olunacaktır.. Bu madde suç sa- bit görüldüğü takdirde bes. yüz liradan | ve iki v hepis cezasını ihtiva ct- mektedir. Çukurbostan Stadının tanzimi Belediye Çükurbostan stadı hasının tanzimini dün 42 bin liraya ihale etmiştir. Tanzim işi süratle ve futbol mevsimine ka dar tamamlanacaktır. Bu suretle Fatih muntakası da oldukça güzel bir stada ka- vuşmuş> olacaktır. seri açılıyor İnşaatı tamamlanan İstanbul verem mücadelesi Beykoz. Suba 51 dispanserinin açılmış mera» simi cumartesi günü yapılacak-, tamamlanarak binanın | Vali ve Belediye Reisi, Bar-| | Hava kurumuna Tebe! © lantıda ruzname — görüşüliürken ruda bulunan amelelei ( fabrikalarda | Beykoz Verem dispan .| Ticaret Vekâleti Tüccar- © ların eimâfâk İ(afââ asul K" ari catım alapolı YULUĞ 9 SUU ÜÜÜ üzl : H Ki ea Di h ca ,İx Devlet namına yapılacak bu mübayaattan tacirler memnun Fiyat mürakabe komisyonu- mürakabe komisyonu — çalı fa nun kuruçalı tasülyesine h sülyesi nden başka - ci koyduğu, fasulye tacirlerinin bu narha itiraz ettikleri m nduür Hattâ fasulye tacirleri, Ticaret Vekâleti nezdinde teşebbüslerde bulunmak Üzere Ankaraya bir de heyet — göndermişlerdi. Ti- caret Vekâleti ,itirazlar bulmuş ve kuru çalı ne konulan navhı tasdik &ttik - ten maada diğer cins kuru fa- sulyelerine de narh konmasıni emreylemişti. Şimdi - fiyat 'mü- rakabe teşkilâti bu mevzu et rafında tedkikler yapmaktadır. Tedkikler — biter — bitm ıwı Ticaret odas meclisi toplantısı 1 Borsa meclisine se| çilecek heyetin in! tihapları yapıldı | »İ&takbul Ticaret Odası dün iğleden sonra toplâlittuştır. Top- ' âzadan biri, bu ruzname oku - yuşlarından maksadın bir for - Maliteyi tamamlamak mı, yok- |lsa dinleyenlerin istifadesini te- | min etmek mi olduğunu sormuş-. ur. | 7 Bu suş”üzerine bazı müna- “kaşalar cereyan etmiştir. | Bundan sonra, adliyeden 50- “rulan - bir suale cevap verilmiş- kuru f ere de narh koya- caktır. Diğer taraftan, haber veril - diğine göre Ticaret Vekâleti, husuşi ve hükmi şahıslar elinde- ki kuru fasulyeleri satın alma- ğa karar vermiştir. Devlet na- mına yapılacak bu mübayaattan tacirler memnun kaldıklarını beyan etmişlerdir. Zira, fiyat vvüçlerine karşı serm: lerini riske etmiş bulunan bir kısım fasulye tacirleri, bu kafar ile, muhtemel zararlardan kur- tulmuş- olmaktadır Bir haftadanberi şehrimizde bulunan iktısad vekilimiz Hüsnü $ akır ak ya hareket etmiştir Vekil darpaşa garında şehrimiz sadi mahafil mensupları vı dostları tarafından teşyi olun- müştur. m treniyle Ankara- Hay- tir. Verilen cevâba göre, komişyoncu fabrikalara ettiği yünlü ve ipekli tında kendi sermayesini kullan- dığı takdirde ayrıca bu iş için de yüzde 15 nisbetinde bir ko- misyon alabilecektir. Bundan sonra Borsa meclisi- ne seçilecek heyetin intihabına geçilmiştir, caret Odası namına Murad For- tun ile Kerim Aktar murahhas seçilmişlerdir. bir temin — Yapağı Ihtıkarı — Tortünl Jün- bir yapağı — ihtikârına ait 3500 liralık büyük bir kâ- nunsuz köğrın cürmü meşhuda düştüğünü yazmıştık. Suçlula- rın tevkif kararını da - bildir- miştik. Bu mühim ihtikâr davasının duruşmasına dün öğleden son- ra yine devam olundu. İlk şa hit olarak dinlenilen. mürak: be kontnol memuru Necdet Yelmer hâdiseyi şöyle anlatı- yor ve yapllan cürmü meşhud- daki tertibin inceliğini, ente- resanlığını gösteriyordu: — Mürakabe komisyonun- dan bir yapağı ihtikârı yapıl- makta olduğu ve buna cürmü meşhut tertip “ edileceği — için benim gitmemi emrettiler. İp- lik fabrikası sahibi Salim U: nı buldum ve meseleyi sordum. Dedi ki Yapağı almak istiyorum, | | | | Konan fiyatı 81 kuruştur. Hal buki bunlar önce 90 istediler. Sonra yavaş yavaş çıkıp 97.5 kuruşa kadar yükselttiler, Şim di de 81 kuruştan fatura veri- Fazlasını fatura hirici yorlar olarak elden ve para halinde istiyorlar. Dedi. Bir tertip düşündük. Buna göre hareketi kararlaş- tırdık. Sami U: kiye telefon etti vı Ben gelemiyeceğim. Kâ- tip Needetle parayı gönderi- yorum dedi. Eiime 96200 lira- hk bir çek ile 7 tane beşer yüz Ji liralık ki 3500 lira ladar - bir parayı da bir zarfa İçpyup ver» di. Arasına bir de ,art vizit yazıp koydu. Ömer Âbid hanına gittim, Sarilerin — yazahanesini - buk düm ve içeriye girip parayı Beni başka bir yazıhaneye gö- türüp: — Siz Sami beyi tanırsınız, rıf marifeti Muhtekirlere parayı yötüren; Tuccarın kâ-; BelediyE " saliş themlMümknekoMmlumumymuy adamlarını da bilirsiniz. Bakın bu.genç, onun kâtibi midir?. Diye tanımadığım bir zata gösterdiler. Tabif o tamımadı. — Bilmiyorum, dedi. Derhal sözünü kestin — Aman nasıl olur beyim de iktis* mübayaa- | Borsa metlisine Ti-| TOKUYUCU — DIYGH Kİ: Dar ca eski Belediye | azasınc dan Fazıl Süne- Var'dan şu mektubu aldik|| in- 15-6-M40 taril | yılı emirlerile Da- te u- Bu uzaklaşma mın müdafaası hususunda: ve |, gerekse ödevimde bulundu- m müddet zarfında ittıla hâsıl ettiğim bazı usulsüz ve yolsuzluklar * hakkındaki- be- iediye meclis zabıtnam ve 938 senci maliyesi kat'i h sap cetvellerinin — tetkikinde tanzim edilen 59 maddelik raporumla izah olunduğu vec- hile ve hilâfı kanun ak | kat'ileşen bütçe haricinde ve | belediye vergi ve resimleri | kanununda ve şair kanlnlar- da da tasrih edilmiyen vergi- ler tahsil ve kat'ileşen bütçe de fasıl ve maddesi olmıyan işlere para sarfedildiği ve lan iddialarımı hernedense na madığını görünce tekrar 31- olan belediye meçlisi zabıtna- 1-941 tarih ve 112/576 sayi | | bütçedeki tahsisattan fazla zarı itibara alınmadığını ve doğruya Dahiliye Vekâleti yü || melerine 59 maddelik 938 sı kındaki rapor örneklerini tâk- ile tahkik ve tetkiki içir Ko- cacli vilâyetine Havale edil miş olduğunu bu kerre Dahi- liye Vekâletinde yaptığım a- raştırmada anladım. Aylar- danberi sürüncemede kalma- sının sebebini - anlıyamadım. Lâtfen işbu haklı ve yerinde olan iddiamın tahkik ve tetki- Kile müsebbipleri hakkında kanunt takibat yapılması için hangi makamlâra müracaat edeceğime aklim 'ermediğin- den lâtfen “alâkadar makam- lara sayın güzetenizin” delâle- tiyle duyurulmasını - saygıla- rımla rica ederim., YENİ SARAH — Dahi Vekâletinin nazarı dikkatini celbederiz. Taksiler serbest bırakılıyor | Koordinasyon he- |yetinin kararı haf- ta sonunda tatbik | olunacak paratediye edildiğine dair ©- müteaddit müracatlarıma rağ men de kanuni takibat yapıl- 12-940 tarihinde doğrudan ce katına 17 parçadan ibaret nei maliyesi kat'i hesap Hak- dim eyledim. Vekâlet de 16- | | | dim. Bir kaç defa fabrikaya gelmiştiniz. Sizinle bir kaç ksilerde tek ve çift usulü- kelime de konuşmuştum. Ha- || nün na dair koordinasyon tırlamıyorsunuz.. Daha bir kaç || heyeti tarafından yeni bir ka- ay geçmedi rarname hazırlandığı —Ankara- Dedim. O zaman biraz dura- ladı. — Belki dedi.. Fakat bir ke- re Samiye sorayım bakayım. Sen in biz de geliriz dedi. Ben indim, Fakat yolu bilmiyor- dum.. Bereket ortakları olan Kabasakala tesadüf ettim. Ba- na dedi ki — Ne yapalım. İhtiyatlı ol- mak lâzım. Çünkü bu sırada kontroller, müfettişler türe- dan bildirilmektedir. Verilen malümata na duğu ve benzin tasarruf slı bir neti i anlaşılmıştır. ta sonunda ne geçilmi kat hususi sefer müsaadesi verilmesi, mev- zuu bahis değildir. | verme- rın haf- tatbiki miş, İhtikâr suçile, adamı sü- Koordinasyon heyetinin rüyorlar. Dikkat etmek lâzım || yeni kararnamesi dün vilâyete Değil mi? tebliğ edilmemiştir. Kararın Ben de gülümsedim ve: hafta sonundan itibaren tatbiki- — Belki öyledir. Amma ne geçileceği anlaşıldığından Ben tanımıyorum. Bilmiyorum || bugünlerde tebliğ olunması bek- öyle kimseleri, lenmektedir. Cevabında bülundüm. Biraz —1 sonra Zeki de aşağıya geldi. Benden parayı aldı. Kartı oku- du. O da dışarıda dola sivil komiser Şinasi de içeriye girdi. Cürmü meşhuru yaptık ve zaptı tanzim ettik. Bu mühim şehadetten s komiser Şinasi ve kâtip T dinlendiler. İki şahit v Bunların dinlenmesi için müd- delumumi muavini Fethi Seza- inin tahkikatın tevsii bakımın -| dan ileri sürdüğü çok mühim bir iddia üzerine muhakeme yine talik ve suçluların mev - kufiyet hallerinin devamına karar verildi. Yarın müddeiu- muminin bu enteresan — talep- Adlıye Vekili- l nin t_e_d_k_ıklerı Dün Tapu, Fatih ve Eyüp mahkeme | İerini gezdi Bir kaçgündür şehrimizde bi lunan ve adliyeyi yakından tet- kik eden Adliye Vekili Hasan| Menemencioğlu dün sabah da| tapuya giderek - oradaki sulh hukuk mahkemelerini tetkik et- ti. Ve bir kaç davada hazır bu- lundu. Bilâhare iki sulh hukuk | | | | | İ | | | | | | za mahkemesi ila jsra ULUNAY uguııkd takvimin başli; aldanmayınız. — Bahsedeceğim | mevzu ismi kadar matemli bir mevzu değildir. Gazetelerde ilân edilen ölüm haberlerinin yazılış tarzlarına itiraz edeceğim. Allah gecinden versin, Azrail bir eva kanat gerince eşe dosta haber vermek için gazetelerde vak'a ilân edilir. Böyle zamanda ölü sahiplerinin tabii akılları baş- larında değildir ı kim rast- gelirse o yazar şerait içinde ölüm haberleri ekseriya şu şex kilde yazılıyor Hazin bir ötüm dairesi muhâsebe. kalemik nin genç faal Mmemurlarından Bay Zekâi Saglam ve memleke- timizin en tanınmış sporcula- rımdan — Hüseyin — Gürbüz ile, Fahami paşa torunu bay Ax—; Z lan Cankoparanın eşi bayan Saniye Camkoparanın ve “Ddg- ruluk,, müessesesi müdürü Ra- sim Açıkgözle Mimar Neçati Bvyapan ile eşi Zekiye Evyapar nın kain valdeleri eski maarif müfettişlerinden —Abdul Hay Safainin büyük hemşireleri Top- hane levazım dairesi mütekait müdürü Hulüsinin eşleri bayan Hafize hanım müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak 90 yaşında olduğu halde Gedikpa- şada Çivicizade, şokağında 15 numaralı Kantap Kâtibi Meh- met efendinin hânesinde rah - meti rahmana kavuşmuştur, Mevlâ rahmet eyleye, ” Bu ilân olduğu gibi gazeteye geçer. Okuyucular — arasında böyle izdivaç ve ölüm haberleri- ni takip edenler de: vardır. Bil- hassa ikinci Abdülhamid zama- nında - sayılı ricalden biri vefat ederse gazeteler çeneaze alayını ve cenazede hazır bulunan ze- vatı yazarlardı; bâlâ ricalinden bir Neş'e bey vardı ki sanki isimle müsemma beynindeki tezada bir misal teşkil | ediyormuş gibi her cenaze ala- yında bulunur ve ismi de mun- tazaman hazır olanlar "arasında zikredilirdi. Faraza böyle bir zat bu ilânr okusa ölünün ve akrabasının hüviyetleri hakkında kolay ko- lay bir fikir edinemezdi. Evvelâ: hazin - bir. ölüm 'ne demektir? Sevinçli bir ölüm var mıdır ki bunun hazin oldu- ğunu tasrih eylemeğe lüzum gö- rülüyor. Ölüm, hasis bir amca- nın vefatı üzerine servete ko- man mirasçılar için sevinçli ola: bilir. Onlar da bu memnuniyeti birdenbire açığa vurmazlar, . zi. hinlerinden mirasın taksimini hesap etmekle beraber büyük bir felâkete uğramışlar gibi te- essür gösterirler. mantıksızlığından ün akrabası- zikredi- Bunlar ekseriya yukarı- gösterdiği- liyor. da bir misal olarak miz gibi (za'fı te'lif) lerle dolu- dur. Birden bire genç, faal memur Zekâi Sağlamın - öldüğü zanne- diliyor. — Vah delikanlıya! Derken üm yıldırımının sporcu Hü- n Gürbüzü yere serdiği korkusu geliyor. Ayni tehlikeyi Arslan Cankoparanla eşi Sani- ye Cankoparan — ve Mimar Ey- yapanla karısı da atlattıktan sonra Abdulhay Safai ismi geçenlerin kainvaldeleri oluyar. O da geçiyor ve nihayet “ir- cai,, emrine, “lebbeyk,, deye « nin doksan yaşında Bayan Ha- fize olduğu anlaşılıyor. Doksan yaşma'kadar yaşa « yan ve çocuklarımın torunları '« nın arasında hayats gözlerini kapayan — bir kadın “içifi ölüm, pek tâbil bir hâdisedir. Hele, evin numarası- cümle - nin başına getirild için 15 numaralı Kantar Kütibi Meh- met efendiye ne dersiniz? Ölüma ilânları için muayyen ve basma 1 kalıp bir tarz kabul edilmeli, Evvelâ akuyaları- helecandar. kurtarmak lk'satırda kısa- ca “filân vefat etmiştir. Filân, filân, filân da ailesi efradından- dırlar. Cenaresi falan yerden kaldırılacak, tamyanların cena- e iştirâkleri Tica ollmur. mek - kâfidir. Okuyucula- rımdan bu Nazin mev rıdmak istemediğim için vim,, e şu ufak fikrayı ilâve c- diyorum: x (Sonu sayfa 4 sütun 6 da) dairesi ve raahkeme - kalemleri uhsan Fetih deiresini, scara da Eyüp matkemelerini dotaştı. Müddelimumi Buşvininlden i- ahat aldı. Vekil dünkü teftiş- levkiden — ve- tetkiklerinden de son dörece taedenüm BUt h bu meyanda,

Bu sayıdan diğer sayfalar: