18 Ocak 1948 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

18 Ocak 1948 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kasîamnnu D. P. Merkez . İlce kongresi Kongre üyelerine akşam pemeği verildi. Partiler arasında samimi has bıhaller yapıldı — Kastamonu: (Yeni Sabah) — Demokratların yaptıkları mer« kez kaza köngresi çok samimi ve, gok heyecanlı oldu. Salon delege ve — dinleyicilerle Bolmuştu. Kastamonudüki toplan tailara çağırılan gazetecilere ilk 6- Jarak buradâ yer üyrilmişti. Kordgre bağkânliğinâ Yavükat HİT mi Ünal seçildi. İlçe Bağktinı Ba ha Ataoğlu geçen yılın raporunu ekudu. Bu sıcak toplartıda bir çok memleket dâvaları ileri sürüldü ve tartışmalar oldu. Samimii bir hava içinde biten kongre üyelerine - bir akşam ziyafeti verilmiştir. Yeni idare kurunula: İhsan Ka: yuklu, Ali Nazlı, Ekrem Bah, Ah- med Maliki, Ziya 'Darende, İhsan Bıvaslı, Mehmed Kalfoğlu seçildi. Delege olarak bu yedi üye ile 'Halim Küçüker, Hilmi Ünal, Tora Bim İmamvekili, Baha Ataoğuz, Hasıb Yılanlı, Rıza Keskin, Enis Karağöz, Ahmet Yaman, Said Se- Jahoğlu, Faik Kavgacı, Hilmi Ka putu seçildiler. Kurulun, Başkanı Ataoğuzu teb, rik eder, yeni kurula, yeni vazife #inde başarılar dileriz Tumkor KASTAMONU ŞOFÖRLER CEMİYETİ TOPLANTISI Kastomunu: (Yeni Sabah) — Şehrimiz yol şebekesile çevrili bir bölge olduğu için burada — şo- #ör ve otomobil pek çoktur: İki yıl evvel Kastamonu Şoför- ler Cemiyeti kurulmuştu. İki se- 'nedir “muhite ve kendilerine — bir gok faydalar sağlayan bu cemiyet geçen Pazar günü yıllık toplantıla, Yını yaptılar, bu toplantı cok sa- maimi bir hava içinde geçti. Cemi- yetlerinin yaşaması ve daha çok faydalı olması için bir çok tedbir almağı düşünmüşlerdir. Neticede: “Ahmed Bıyıklı, Burhan Zülfüçele- bi, Salih Aydoğdu, Zühtü Karame ge, İsmall Özkendir, Ahmed İlgaz idare heyetine seçildi. İdare heye fi aralarında Müsavi reyle Ahmed İlgazla Burhan Zülfüçelebiyi seç- tiler. İkisi arasında çekilen kurada /Ahmed İlgaz Başkan olarak seçil &i. Ahmed İlgaz iki yıldır bu cemi, yeti çok iyi İdare etmiştir, İstifalar ve ben: afta, siyasi “gidişatta iki H istifa kaydetti: 'Bunların ikisi de iki fırkanın İs- ftanbul başkanlarının istifalarıdır. Halk Partisi İstanbül başkanı;pro- fesör Fahreddin Kerimin çekiltme- Hi iki karpuzun bir koltuğa sığdı- nlamıyacağı hakkında verilen tihad kararından ileri geliyor. De- rli profesör bu iki karpuzu bir )ltuğa sığdıramazsa da her hal- de birini bir koltuğa, ötekini de Bbür koltuğa pek âlâ alabilirdi ve öyle zannediyorum ki hiç de fe- ma olmazdı. Fahreddin Kerimin Demokrasi icablarından — irkilmi- yen ve (sekterliği) hazmetmi- yen kafalardan — olduğunu biliyo- Kuz. Göreceksiniz... Doktoru © mev- kide arıyacağız. İkinci istifaya gelince o da De- mokrat Parti İstanbul başkanının İstifasıdır ve 'bu istifa, istifa ede- nin tam şahsına göredir. Yani tuzlu biberli dedikodusu ile, mü- makaşasile, mücadelesile... — Gaze- teler, Kenan Ömerin eski bir gene Fali andıran enerjik, azimkâr çeh- Tesinin Aakisleri ve beyanatı ile doldu. Fakat daha hâdisenin üzerinde- ki perde kalkmış değildir. Bir tarafta cüsse ve —galat tâ- biri ile— vücuhat bakımından Adalı, Aliço gibi bir başpehlivanı #ndıran Kenan Ömer, diğer taraf- ta:bir (Jiu Jitsu) “gampiyonnu batırlatan Ahmed Emin Yalman. Başpehlivan, , kağlarını gçatıyor, gözlerinin akın deviriyor, dişlerini Bcırdatıyor. amma ağdını açmı- yor. Ona mukabil “Yalman <| Giyor, komlnistlere âlet oluyorsu: Muz...» Kenan Ömer «Vay! diyor. Ben o kadar enayi miyim? — Bön müyüm?> — «Öyle ise niye çekil- diğini söyle...» — «Söylemem... sıkıntısı Balıkesırde et çekiliyor Belediyenin ortaya attığı ilâve vergisi eb buhramna sebeb gösteriliyor Bahkesir: (Yeni Sabah) — Şeh| den kasapların bizzat göyledikleri Fimiz bir haftadır Büyük bir et| ne göre kilo başında 15 kuruş ver gıkıntısı çekmektedir. Buna sebeb| gi ne kanuni ne de vicdanidir. Ki- Belediyenin koyun etinin kilö-| 1o başında 5 kuruş asker alleleri gunda 15, sığır otinin Kilosunda I0| ne seve seve vereceklerini — söyli- kuruş vergi ietemesidir. Bu yep-| yen kasapların kilo başında 10 ku yeni vergi hususunda bütün kasab| ruşu ne için vereceklerini bilme- ları belediyeye çağıran bu vergi-| diklerini söylemeleri umumi efkâr nin vatani bir borç olduğunu ile #ürmüş ve kasapların o vergi ak kında dışarıda menlâ propaganda yapmalarını — bilhassa — istedikten gonra Balıkesir belediyesinin esa- aen menfi propagandalarından kat iyen korkmadığını da ilâve etmii Ür. Şu bir hafta et sıkıntısı çeken gehir halkının ve onları tatmin e- ş bir hayret uyandırmak Harb senelerinin bu kadar pahalıya çıkarılmadığı et fiyatını Balıkesirin belediyesinin bu:fiyata gıkarması nihayet memleketi et ih tiyacından mahrum birakmış — ve bu yüzden de bütün kasaplar el- birliği ederek yüksek makamlara başvurmağa karar vermişlerdir. Germencik Bucağı Kaza oldu Bu münasebetle bir tören yapıldı elektrik fabrikasının da açılışı halkı çok sevindirdi Germenecik: (Yeni Sabah) — Germencik bucağının ilçeye teş kili coşkun tezahürlerle kutlandı. Törene Aydından vali adliye ve idare amirleri ve 'köylü kalabalık blr halk topluluğu — katıldı. Belediye başkanı 1987 Ege Ma nevralarında — Germenciği — şeref- lendiren Cumhurbaşkanımız — İnö- nünün Germencikte — ilçe teşkili hakkındaki vaitlerin gimdi tahak kuk ettirilmesinden ve bunun mem lekete sağlıyacağı faydayı izah e- derek Cumhuriyet hükümetinin yerinde kararile halkım duydugu #evinci anlatmış, Germenciklilerin bu kadirginaslığı aslâ amutmıya- caklarını söylemiştir, VALİNİN SÖZLERİ Vali Balim Gündağan da Halkçı Camhuriyet hükümetinin halkın gaadet ve refahını — genişlettiğini, bu suretle halka daha faydalı ol- mağa çalıştığını söylemiş, geçirilen inkilâpları izah-ederele Pürletim-ür ima hâkim yaşadığını her devirde medeniyetler yarattığını bugünkü medeniyetin esasını Türk ilim ve san'at adamlarının kurduğunu ev welce geçirilen felâketlere de tes mas ederek Büyük Atanın dediği gibi bu güçlüklerin hep bu mille- tin asil kanındaki cevherle yenil- diğini ve en büyük eserimizin Cum huriyet olduğunu izah etti ve reji min yirmi beş yıllık başarılarını da anlatarak bu ilcemiz size kultu olsun memlekete hayırlı olsun siz NARAARARAAAA AAA ARARARARARARARRAARARANARI. Daha sıraı gelmedi!'» İşte vaziyet bu merkezde... şimdi bu halde-bir de bizim durumumuza bakalım. Vapurda, tramvayda, o- tobümte, sokakta, hattâ eş dost e- vinde rastladığım tanıdıklar yanı- ma sokuluyorlar; mânalı bir ba- kışla: — Ey! diyorlar. Anlat bakalım. — Neyi anlatayım ? — Neyi olacak? İstifanın mahi- yetini. — Canım işte gazetede okuyor- sunuz ya... Bizim de ondan fazla bir şey bildiğimiz yok. — Haydi haydi.., Kimin evini Boruyorsun ?... İyisi mi? Üzme be- ni de gunu anlatıver. — Ayol... Ne söyliyeyim? - Bil- miyorum ki.... Hem benim adım matbaada <gazete ok'umaz> diye gıkmıştır; inanmazsanız — patrona telefon edin, «O, okumaz> - diye diye beni kör cabil ettiler. Bazen böyle alayla yakayı sıyı- Tamiyörum. O zaman kendime bu işlerin esasına vâkıf bir adam sü- Bü vererek: — Tatifa, büyük bir gürültüye sebeb olmuştur; bunun da böyle olacağı pek tabifdir. Yalmz mühim mes'ele bundan hasil olacak neti- cenin vaziyete derece tesir e- deceğidir. Amıl dikkat edilecek nokta budur. Bu babda mülâhaza- larını dermeyan edenler acaba dü- gündüklerinde haklı mıdırlar? Bu- rasını istikbal gösterecektir. Hepsini toplasan bir inchw cekir- deği doldurmıyan bütün Relime yı- #nlarının muhatabımda iyi bir tes sir yaptığı oluyor. — Çok güzel buyürdünüz! Diyor ve pek çok gey öğrenmiş bir adam tavrile kendi kendine ko- nuşarak gidiyor. Meraklıların elinden — sıyrılmak için en güzel cevabım, vaziyeti mümkün olduğu kadar esrara bü- ve bütün Türk milleti şen mesud olun dedi ve kurdelâyı keserek hü kümet konağını açtı ve göndere bizzat bayrağı çekti. ELEKTRİK FABRİKASI Bundan sonra Germencik bele- diyesinin seksen sekiz bin lira har gıyarak yaptırdığı elektrik fabri- kasının ve tesisinin de açılma - tö- reni yapildı. Valimiz fabrikayı aç tıktan sonra motörü — çalıştıran kolu çekti ve kasabaya ilk cereya ni verdi. İlçeye ve elektrik nuruna kavu- gan Germencikliler neşe ve —& vinçle bayram yaparak bu mes'ut günü sabahlara kadar kutlamak- ta devam ettiler. Ereğli kömürleri İşletmesinde tasfiye Zonguldak: (Yeni Sabah) — E-, reğli Kömürleri İşletmesi 1948 yılı başından itibaren (Prafon) tahsisa | tile çalışan memurlarını tasfiyeye tabl tutumuştur. Bu meyanda — iş mükellefiyetinin İlgası hesabile, 1Ş ve işçi müdürlüğü namı altında ça lışan müdürlüğün elemanlarının bir çoğunu işten çıkarmış, diğer mü dürlük ve istihsal bölgesinde çalışan yevmiyeli ve kadrolu memurlardan da bazı Tasfiyeler yapmıştır, YENİ SABAR İ8S ÖCAR 1048 n'at — 4 4 | * Alemin İ Son iki koönser G. M. Çanga * 1. F. Derneğinin beşinci senf nik konseri 12 Ocak 948 Pazarte akşamı verildi. Program bir hayli yüklü ve güzeldi. İlk eser, H. Ber Moz'un (1803 — 1809 «Le Cor Baire» uvertürü Türkiyede ilk de fa çalındı. Orkestra eserin muzaf ferane havası nı fevkalâde yarat t Konserde sgolist olarak, İıymetli Fransız. — Viyolonisti M. Gabriel Bouillon'u dinledik. Öyle zannedi. yorum ki, bu ismi —tekrar duyan Müzik meraklısı bir insan derhal derin bir hassasiyet, yaratıcı bir san'at Kuvveti ve yüksek, ken- dine has yaytekniği ile dinleyicile ri büyüleyen bu Ban'atkârı 1grar la hatırlayacaktır..., Her - Şeydeni evvel bir şiir adamı ve keman Üpta di olan M. Boulllon ilk Önce Mo- zart'ın (Sol Majeur) Conçerto- sunda, o ince dantel gibi bezenmiş eseri bütün zerafetile belirtti. Di- ğer taraftan, bir tek prova ile so liste arkadaşlık eden orkestra, Bay C. R. Reyin yüksek ve anla- yışlı idaresile aksamamaya gayret etti. Üçüncü (1823 — için yazdığı «Symphonle nole> idi. Beş kısımdan müteşekkil — olan eserde üstad, hepsinin sihirli, dü gündürücü ve tatlı havasını haru kulâde yarattı... Andante'de Bolo keman dramatik cümleler zinciri- nin sembolü oldu... Nihayet Ron- do (Allegro) da neşe ve saadet emarelerile eser sona erdi. Bu güç eseri, kıymetli yayı - ile ifadelendiren M. Bouillon, dinleyi cilerin arkası kesilmeyen alkışları 'na mukabil selâm veriyor, #alonda takdir sözleri " duyuluyor, «bis!... bis..> sasleri sık sık — işitiliyordu. Bu sefer san'atkâr Bach'in Cha- conne'lü sanatını çalacağını — ilân' etti., Eserin bitiminde alkışlar din- mek bilmiyordu... Hiç kimse bu akçam ki müzik âleminin sihirin- den uzaklaşmak istemiyor, bir ke re daha kıymetli virtüozu sahneye çıkarmaya — çalışıyorlardı... Kesil- meden devam eden alkışlar arasın da üstad tekrar sahneve döndl ve Papgantnt'ninkayrisi Ha bitirdi. M., Bouillen —muhakkak ki— muhtelif bestekârları bütün husu- siyetlerile ifade etmek kudretine haiz bir viyolonisttir. — — w a 13 Ocak Salı akşamı da «Senfo nik Şehir Orkestrası> nih konkeri vardı. Biletler bir ilâ İki lira ol- makla beraber, salon bir akşam ev velki konserin mahşeri halini ara tacak kadar tenha iği. Halbuki, «halka ucuz konser verilmesi v. s.> gibi geyler konuşanların kulakla- ARARARAANARARAA parça, E. Lalo'nun 1892) keman ve orkestra Espag- AFEVİ hükümdarı Şah 1 nöddohiya”da teşmll Ükabüiyeti. göslermiy başlaması üÜzerine Ya- vuz Sultan Selim, İran üzerine sefer korarını vermiş ve fakat dahia evvel Türkiyede bu yan h yola sülük ce- Uğar etmiş ve nihayet Çaldıran ovâ- mada Şah İsmatle Jayık olduğu dersi, vererek /birçok- yerleri ve — bllihaşaş, İran paytahtı “Tebrizi Tathetmişti. Lâkin sekiz sene küsur aydan iba. Tet olan devri saltanatı «Şiripençe> ile sona ermesi üÜzerine bu makamı, bütün Osmanlı hükümdarları içinde kark sekiz sene gibi uzun bir saltanat Büren, kudret ve satvetile Avrnpayı titreten Kanuni Sultan Süleyman iş- Bal etmişti. 826 yılında ecdadının tahtına otu. ran genc padişah, ilk iş olarak mem leket dahilinde yapılması icab eden ıslahatı başardıktan sonra babasının moksan kalan fütuhatını tamamlamak rı çınlasın, Bu akşamki hem ucuz, hem de bir hayli verimli olmuş- tul Maalesef «ucuz konser veril- miyor» diyenler sadece uzaktan haber almakla iktifa ediyorlar... Programda ilk parça, olan Rameau'nun «Ballet — Suite» ini bu orkestradan, konser — sezonu başlayalı ikidir dinliyoruz. İkinci eser L. von Beethoven'in No. 3 Piano Conçertosu (Donin.) ve Solist Ferti Ştadzerdi. Beet höven Concertolarındaki, — orkest- ra kısımlarında çok kuvvetli oldu ğundan, bu akgamki gerek solo pi 'yanoyu ve gerekse orkestrayı iyi ge takib edebildik İkinci kısım «Largo> da daha tatlı bir sonorite olmalıydı. Üçün- gü kısım Rondo (Allegro) da piya no ve orkestra ivyice anlastılar. & üncü Senfonisi idi. Dört kısım- dan mütegekkil olan parça ayrı ayrı ele alınabilecek yaradılıştadır. Zaman zaman Mozart tesiri olan motifler görülürsede, —ki ilk eğerleri tesir altında kaldığını bel li eder— diğer taraflarda Beet- höven'e has kuvvet, ihtişam ve gu rur yükselir, şahsiyeti belirir ve kökleşir... Muvaffakiyetlerinden dolayı So list Bay Statzer'i, Şef Bay Cemal Reşidi ve orkesrayı tebrik ederiz. â G.M.Ç. Istifalar ve ben- Beyin makinesi- Canavar- ” Münekkide dayak atan artist-Alaturka musik; ründürmektir. Bunda pek rahat ettim. Çünkü Jâkırdı yok. Süküt hakikaten altın... Meselâ biri: — Aman! diyor. Vaziyet ne-0- lacak? Biraz anlat. Meraktan pat lıyacağız. Ben, kaşlarımı çatıyorum, göz- lerimi yumuyorum, hafif bir te- bessüm ediyorum. O zaman bir diğe — Sorma! - diyor. Mazurdur. * — O zaman bir ikinci tebesstim da- ha... — Doğru... - Fakat kıyısından, kenarından biraz çıtlatsa... Göz süzme... Ağız büzme... O- muz kaldırma, Vaziyet mühim olacak! Kaş çatma.. Bibi nefes alın: Bunun üzerin — Haklısın diyorlar ve Böylemez. .« zannettiğimizden İç çekme... İnler birader — haklısın! yakamı bırakıyorlar! Beyin makinesi, B “rköy hastahinösine Av- rupadan bir beyin' makine- Si getirilmiş, beyninden zöru olan lara tatbik ediliyormuğ. Gazete: lerden birinin buna dair verdiği malümata bakılırsa «Meselâ hır- çın iseniz, hırçınlığınızın; hiddetli iseniz hiddetinizin, şedidseniz şid- detinizin sebeblerini bu Aletle ter bit etmek —mümkün» — imiş. Yani âlet hbiddetin, — giddetih Böbebini Böylemiyor da sadece bu balleri tesbit ediydt. Bunun igin ne deteceye kadar ülete ih- Üyaç Oluğunu anlamadım, Mese, Jâ hırçın ideniz masanın üstündeki antika vazoyu kaldırıp yere vurur YAZAN LUNAY Bunuz; hırçınlık «zahir> olur. Hid- detli ve giddetli bir adamsanız sü- Pürgeye basar, sapını çeker öfke- lendiğinize atarsınız sopayı... Her halde âlet hiddeti giddeti bunun kadar mükemmel surette yazmaz, Beyin makinesi daha ilk adımı- ni atmış... Zaman gelecek tekü- Yoll edecek ve o vakit herkesin dü Şincesini öğrenmek mümkün ola- Çakmış. Tabif bu âletlerin saat gi- bi ufaltılmış gekilleri de yapıla- gaktır. Fakat dünyanın bu devrini ya- gamak her halde hoşa gider bir gey olmiyacak! İnsan yalnız hakikatle yaşıyabi- liz mi? Yalan, hayatın yavanlığını gideren bir salçadır. Meselâ bir «Kenan Ömer> teti- fası> olunca beyin makinesinin düğmesine bastınız mı? İstifanın Bebebini ayna gibi görecektİniz. Bir kız seviyorsunuz... Her bu- luşmada birbirinize di) döküyorsu- muz; makinenin düğmesini çevi- rin.. Maşükanızın düşüncesinin Bu olduğunu görüyorsunuz: «A maymun suratlı!...”Papöller Olmasa senin yüzüne mi bakarım acaba *> Asıl işin feci tarafı sulh konfe- ranslarında olacak. Beyin makinesi sayesinde harb meydanına çıkmı- ya vakit kalmıyacak, murahhas- lar hemen orada yeşil çuhalırmasa Bin başında birbirlerine girişecek- ler, Şair tevekkeli dememiş: İnan Halük ezeli bir şifâdır al- danmak ! * mavar: B alıkçılar dört, beş ton ağı lığında bir canavar yakala- mışlar «Camgöz> denilen bu müd- hayvan bir cins köpek balığı- dır. Merak ettim, gittim gördüm... Onun tesiri zail olmadan İkinci bir canavar daha yakalanmış, fakat bunun yanında öteki tavalık gü müş balığı gibi Rivayete yor. Bgöre ikincinin ağırlığı otuz ton i- miş; hattâ garip bir fesadlif eseti oinrak tutan balıkçının da adı ca navarmış. Bu suretle insan çana- var, balık ganavarı zıpkınlamağa ve Göksu deresine çekerek karaya almağa muva olmuş. ffak Az kalan unutuyordum: Kara- denizden Boğaza girmeğe muval- fak olan fakat tam zamanında Zıpkını yiyen canavarın midesin- den bir çizme çıkmıs Karadenizde İEdebıyat Bahıslerı| Fuzuli'nin hayatı — — ve eserleri —- emelile gerekli muzafferiyetleri elde € muvaffak olmu: Avı 'de muvaffakiyette koştuğu sıralarda Macaristan z yürümü Konuni'nin upada ve Akdeniz« muvaffakiyete erinde Tahat dü- y — YAZANI: İran hükümetile harb'zarureti tahad düs etmiş ve Kanuni ultan: Büleymar Şan bizzat başma geçtiği bu kanlı mu harebede birçok yerler — zabtedildif Bibi. Baj şehri de — fethedili Zamimel memalik kılınmıştı İşte büyük Türk gşairi Fuzulinin nam; bülendi bu muzafferiyetten son radır kİ memleketimizde tanınmış ve derin bir takdir ve sevgi lle karşılı mıştır. Lâkin esefle söylemek Jâzım gelir ki bu iaymetli şairin - doğduğu ye muhtelifünfih olduğu gibi doğum 2 manı da tarihin kazanlıkları içinde kalmıştır. Müvellidinin <£ olduğunu ya- Zzanlar olduğu gibi -Kerbelâ> da doğ duğunu söyliyenle Vardır. Mü- hakkak olan birşey varsa o da Bağ- dad vilâyetinin kazalarından birinde Günyaya geldiği ve müftüsü olduğu T babasının Hüle 'ayetine göre Hil- lede doğmuş olması ihtimali kavisik dir. Şâlr, Türkce divaranın mukaddime sinde: <Menşe ve müvellidim Irak-ı Arab olup tam ömrümde gayti memleketlere seyahat...> etmediğin- den bahsettiği gibi Fars divanının mu kaddimı Doğduğum ve muktm olduğum yer Irak-ı Arabdır.» diyor, Asıl ismi Mehmed, babasının adı Süleyman olan Fuzuli, yaşadığı & nuncu asır içinde iki devir idrâk et- miştir. Bunun birisi Safevi idaresi. diğrel de Osmanlı saltanatıdır. Pa: kat bu değerli şairi iki idare de ra hat ve refaha kavuşturmamıştır. Fu N EŞlRİ aztırablarını şu ferya: terennlim -ediyor Ben kühim bir fakir-i bi ser-üpa Kemterin bende ve Remine gedâ Bâyer-i kârgüh sabr-ü sükün Bâlıki şahrah fakr-ü fena Ne mizacımda irtikâd-i gurur inde de yine ikâr mısralâarla No kayalimde ihtimal-i riyâ Genc üzlette fakr-ü vifaka ile Olmuşum öyle mahv kim meselâ Merkezi hâki etse tirüreber Bulamaz gerdimi Nesim.i saba dedikten sonra daha & ları ilâve ediyor ağıda da şun kimi yediğini bilmiyorum... Pakat çizmeyi hazmedemediğine bakılır- Ba canavarın -Rumanya suların- dan geldiğini zannediyorum! Bilemedin, kaldır vur! dostlar! — Duydum madım demeyiniz... et buhranma çare bulundu. Ne oldu? Erzurumdan et nak- liyatı sağlama mı bağlandı? Bilemedin kaldır vur! Buzlu- vagonlar yapılarak kesil- miş koyunlar mı geldi? Bilemedin... Kaldır, vur! Kasablar insâfa, celebler mer- hamete mi geldi? Bilemedin... Kaldır Öyle ise ne oldu? Bu derde na- sıl çare bulundu? Anlatalım: Alâkadarlar düşünmüşler, taşın mışlar...'Bunun için - sakın gülme yin ama - Trakya ve civarında kı- vırcık koyun yetiştirmek suretile et buhranının önüne geçmeğe ka- Tar vermişler. Bir sene kuzuları kesmiyecekler bu suretle koyunla- düy- Artık vur! rın adedi artacak, içlerinden dişi- leri koça gelecek be kalacak- lar ve onlardan döğacak erkek kuzular büyüyüp toklu - olacak- lar... İstanbula nakledi ik, ke lecek piyasaya arzedilecek, biz de ucuz ucuz âlâ kıvirek yiyeceğiz. Nasreddin Hocanın — alacaklısı- na verdiği cevab Adana yoluna diken ekecek, pamuk develeri - geçerken dikene pamuklar, k, ozlük utopları. mp iplik yapılacak, doküüğca tılacak, ,Hoca da Poreunu öü çek N Galiba. Alâkadarlar İşin alayın- dadırlar, Hakları da var ya Münekkide dayak — atan ar- tist: v alnız bizde olmaz Ba: ka yerde lur. Nitekim Pariste bir akt hnede oynar- kasldesinde | | | Kimse yök derdim eyleyim izhae Evleyim andan iltiması glevâ içindedir. vatanım Gül gibi kâri kümişem me'vd “Ancak Bağdadın Osmanlı saltanı- tına intikalinden ve bilvasıta kend: a Bini “Padişahâ d yurablildikten - sor Ti tedibye “lan ' Ahmed Vefik 7 ÜT0 — | seridae a y n işünerek — ——— e aeit Gd Dilediği temizliği başaran Padişah, — kalmıyan Wasesasen Çaldıran harbin: — albaki. zavajlığğair, aeticesi tal ondan sonra kemali azimle sefere ib- gönberi de sulh yapılamamış olan dir edilerek veya edilmiyerek borü- tinarilâve edilen 4Zevaidi Evkaf> kay dr dolayısile bu Jütfu mahsundan da stifade edememiş ve bunun Üzerine ncı Mehmed Paşaya (1) meşhur a ktubunu yazmıştır. Bir edebiyat nümunesi olan bu şi küyetnamenin bir yerinde Puzuli şöy le diyor: Selâm “verdim, — <rüşvet değildir. Giye almadılar, Hüküm gösterdim faydasızdır» diye mültefit —olmadı- Dedim, <Yâ eyyühelashabi u, filli hatâ ve çini ebrüdur?> dedi. er, «Muttasıl âdetimiz budur> 4«Benim riayetimi vacib görmüş ler ve banabiran 'tekalld vermişle ki ondan hemişe behremend. olam Padişaha feragatle dua kılam» dcü ler, 4By miskin, senin —mezalimin girmişler ve sermayei 'tereddüd ver şler ki müdam'faydasız cidal ede n ve nümübarek yüzler görüp nâ mülâyim sözler işidesin> 'Dedim, <B- ratımın mazmunu ne için suret bu dediler, 4Zevalddir, — husul mailmkün -olmaz.> Dedim, <Böyle Ev Kaf zevaldsiz olur mu?> Dediler Zaruriyatı âsitaneden kalırsa bizde» kalır mı?>. Dedim, <Vakıf malin zi yade tasarruf etmek vebaldir>. Di diler, «Akçemiz ile satın almışız, bi ze belâldir>. Dedim, «Hesab alsala Ku sülükünüzün fesadı bulunur, üller, «Bu hesab kayamette alınır Dedikten sonra biraz aşağıda x atırlar geliyor: 'Nâçar terki mücadele kıddım, Me yöis ve mahrum köşel üzletime çekil- Gim. Ben'beratımdan ihanet çektiğim “igin andan münfell, Beratım benden faydasız azab gördüğü için benden hacei, Ol şahidi mecruh gibi takrir- den pişman. Ben müddei kâzib gibi teşni'den perişan. Ol âyeti mensuh Zibi memnuulamel. Ben Ümmeti mem süh gibi maktilul, amel, 'Ben ona fitne, ol bana âfet “Müteneffir “ven ondan, ol benden Ben ana güste, ol bana mihmet Mütenekkir ben andan, o1 benden Bu satırlar, Kanuni Sultan —St man gibi istikamet ve şiddetile te arlif eden bir padişahın devri saltana tında bile irtikâbın ne dereceyo ka (Devamı 6 ncıda) dim, AAAARARARARARARRANARARARRARAA DARARADADAA v AA MAAARARAAAARAARAARAARARARA ken salda kendisini şiddetle ten- kid eden bir münekkidi görünce hemen atlamış ve münekkidi döv- miye başlamış; münekkidin ark: dağşları yetişmişler biçareyi kurtar mışlar. Ben bu artisti tanırım: «Sara- bernar> tiyatrosunda — Rozenberg tarafından sahneye konulan «Li- yon Postası: adlı melodramda oy- namıştı;. Beltikalıdır; hattâ bir kere de izinsiz silâh taşıttığından dolayı hudud harici edilmişti; bi raz delişmen bir adamdır. Münekkidler ayaklarını denk-al sınlar... Görülüyor ki. aktörlerin şakaları yok! Kaleme kalemle de- Gil, süpürge sapı ile mukabele e- diyorlar, Fakat bizde bu çeşit savaşlar ol mamış vakıalar değildir. Celâl Sa hir, Müfit Ratib, Şahabeddin Bu leyman bu yolda hayli tartaklan- mışlardır. Hattâ hassas - şairimlı Halid Fahrinin de boğazını sıkmır lardı. Ne ise,.. Allah tekerrürün den cümleyi korusun! “Alaturka musiki: azetelerin birinde gördüm: Halkevlerinde alaturka m kursları açılacakmış. oldu? Bir vakitler meyhane musikisi, Karagöz havası, diye tah kir edilen milli musiki birdenbir: (citi) mi oldu? Halbuki Halkevleri musiki ola- (Zenci hora) larmı tercih edi Sil Ne yorlardı. Babası tutmi gz köpürmüs Bir zencinin kollarını »bilkerak kaynaklarını çalkalıyarak, gözleri. ni kaydırarak / hassas, | rakik, plip dü'nt, Dede Efendinin oya sib besatesine, mine gibi nal na bir tekme atışını bir .ıuşunu nüz. Bn, oldu Şimdi merak ediyorum. Bu (tar tam) havaları ile mahür besteyi nasıl uzlaştıracaklar??3

Bu sayıdan diğer sayfalar: