19 Mart 1948 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

19 Mart 1948 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 MAR'T 1946 y N Bulgarların düşürdüğü uçaklarımız Dün hududu geçti Lüleburgaz, (Hususi) — 9 Şubatta Bulgaristan'da düşü- Tülen Türk tayyareleri -bugün Baat on ikide dört askeri vüsı- tasile kasabarmza gelmişlerdir. Yarım saat mola yapan askerf vâsıtalar ve içinde tayyareler kalabalık bir halk kitlesi tara - fından çevrilmiştir. Saat 12,30 da hareket eden askeri vâsıta- ların saat 17 de İstanbula u- laşmaları muhtemeldir. ehmed Tercan Hâlâ o zihniyet! (Baştaratı 1 incide) İng Ata sözünden bahseden ha tip dünya Türkler için yaratılmış- tır diyorm demiş ve alkışlanmıştır; Sözlerine devam eden hatip D, P, bizim eserimizdir. Bu günkü anla- mamazlıktan esef duyuyorum, Çün kü emeklerimiz heba oldu, bir ağa bey sıfatile üzülüyoruz. Halen genç tecrübesiz muhalefete, iktidarı tes lim edemeyiz. Daha (20 sene ikti- darda kalacağız. Buna hiç bir kuv vet mâni olamaz ve olamıyacaktır) diyen hatip üyeler tarafından a1 k nmuştır, Son olarak söz alan belediye baş kanı Dr. Muammer Yasa, Partile- rin datma memleket çapında fayda h olabilmeleri için birbirlerine ya kınlaşmaları lâzım geldiğini söyle- miştir. Toplantı Kayabey ocağın da toplanılmak üzere saat 22>de so na ermiştir, Vecihi Bıcakcıoğlu Yüce Divân (Baştarafı 1 incide) suzluğu tahkikatını idare eden müfettişler heyeti başkanı bu- lunuyordu. Tanık evvelâ — bazı sanıkların hakkında şikâyetleri- ne cevap vererek kendilerinin bu husustaki kanuni mercilere müracaat edebileceğini bildirdi. Bu sırada bütün avukatlar tanı Za sözle hücum ederek, kendisi- ne muhtelif sualler sormak is- tediler. Başkan Faik Ökten'in sanık değil, tanık olarâk dinlenüiğini | ihtaw ederek bundan sohra sor- gusuna geçildi. Hüsnü, Ulusun avukatı tanıktan niçin gizli an- laşmanın ortaklarından Hüsnü Uluslun sanık olarak diğerleri- nin tanık olarak divana sevke- dilmiş bulunduklarını sordu. * Tanık-bu: ortakların da —du- nlarının sanıklarınkine — ya- kın Olmakla beraber bazı — ka- ranlık noktaların kalmış oldu-| Zunu bildirdi. Tanığa bunu mü-| akip bir çok sualler daha so-| ruldu. Tanık bu hususta malü-! mat dosyadadır, diye cevap-| lar verdi ve son olarak *bence Çakmur bütün bu meselelere se- bep olan adamdır.» diye sözle- rini bitirdi. alan Çakmur ise, kendi- cok haris ve aşağı bir aç Sam gibi gösterilmek istendiği ni esasen böyle bir tahkikat i- cin kendisi gibi bir tipe ihtiyaç bulunduğunu bildirdi, ve duru: Son Dakika Necmeddin Paristeki Paris: 18 (AZA. )— Necmeddin Sadak bugün France Press Ajan- sına bir bayanat vermiş ve Batı Birliği hakkında şunları söylemiş- tr: . Avrupa birliğinin bu çekirdeği- nin teşekkülünü son derece büyük bir alâka ve dikkatle takib etmek teyiz. Türkiyenin bu pakt karşısın daki durumu h le- me mahiyetindedir. bu pakta iltihak etmenin muvafık ola cağı mütaleasında değiliz. | Trumanın son utku hakkında hah bir be Şimd (Baştarafı 1 incide) | gelmiştir. Yüzüne bir terakki mas| kesi takmış olan Komünistlik ha| kikatte ondan Aap ayrı bir şeydir Bilâkis, hürriyeti tehdit eden kor-İ kunç bir. tehlikedir. Bu tehlikeye karşı' hepimizin birlik olup müca dele etmemiz lâzımdır Kongresteki - söy den sonra derhal tayyareyle bu yal gelmiştir. Bu toplantıdaki deme cinde de söylevindeki esaslı noktala rı tekrar eden Başkan, Amerikanın başlıca gayesinin harbi önlemek ol duğunu işaret etmiş ve şöyle demiş tir: 'Truman raz ik ettirebilmek için belki de şimdiye kadari tehlike lerinen büyüğünü göze almamız i- cabedecektir. AMERİKA HÜKÜMET ADAMLARI NE DİYOR Vaşington: 18 AA) — Ameri- kan hükümet adamları Başkan Tru demeç bildirmektedir hakkına Âyan âzası Vandenberg şöyle de mektedir. Rusya hiç bir f yesi gütmi diğimizi, fakat diğer memleketlere| karşı kendisi tarafından girişilen is flâ hareketlerini kabul etmiyece- gimizi anladığı takdirde sulh kur tarılabilir. Âyandan Taft Başkan Trumanın daha şiddetli konuşmadığına esef etmektedir. TAKSİM NAN maya son verildi. Her Sabah ; Eir veledin marifeti (Baştarafı 2 incide) | Çamur deryası haline gelmiştir. Batan | külür ediyor, tramvaydan inen küfür | ediyor ve işitmedim amma yemin ede- | bilirim ki vatmanla biletçiler ve kol | duğu çantalı polis erendi de için için kütür ediyorlar, — Yahu bu ne iştir? Lâf anlar kim S0 yok mu? diyen diyene. Mağazası-ı na, dükkânına, tezgâhına ve vazi ne geç kalmış memur, işçi, tezgâhdarı ve memurün telâşları — görülecek şoy, Wihayet nenin nesi — olduğunu- benim de anlıyamadığım bir zat — göründü. Yanında elinde küçük bir deftere not- dar alan bir kondüktör de var. Bilet- gilerin ve vatmanın gidip gelmesi de-i vam ediyor amma koltuğu çantalı po- lis efendi ortadan kayboldu. Ve nihayet yirmi dakika pisipisine, bekleyip vakit öldürdükten sonra ha-ı Teket ediyoruz. Nezleli bir sesin: Cankurtaran — nihayet — gelebildi Mi? sualine arka sahanlıkta duran bi-; FİSi cevab. veriyor: Ayol çocük - otomobilin —altında! kalır kalmaz, şoför yaralıyı alınca hai tahaneye gölürdü. Şimdi öyle sanıyo- Fum ki berelenen bacak alçıya konul muştur bile... Şu halde anlamak istediğim cihet şu: Biz niçin yirmi dakika bokletir- Gik? Demek Ki tramvay katarının arabasının arkasına asılmış bir. voled koca bir şehirde seyrüseferi yirmi da- kika durdurabitiyor Ne Mâ, no modeni ve ne Avrüpal bir sehirde yaşıyoruz depi mi? FIKRACI Trumanın nutkunun akisleri Bugün matinelerden itibaren Sadak'ın Beyanalı “Batı birliğine şimdilik iltihak etmenin muvafık olacağı kanaatinde değiliz..,, B. Necmeddin Sadak şöyle demiş- tir: Bu dünyada yeni bir devrin baş- langıcına işaret eden kuvvetli bir nutuktur. Bim utkün - Brükselde beş devlet arasındaki paktın im: lanmış olduğu güne düf etme- si bu andlaşmaya bir gün daha müessir bir hal alacak olan mane- vi bir destekleme temin etmekte- dir. Sovyet Rusya ile olan münase- betlerimizde hiç bir değişiklik mev cud değildir. BE M, Henry Wallace e demi tir. Başkan Trumanın demeci, dünya 'yı seferberliğe dâv cı bir hitaptır Eski Dışişl 1 Bakanı M, Byrnes kongre başkanma tavsiyelerini ka bul ederse sulhun dev kani olduğunu beyan Nevyork, 18. (A.A.) — Ame- rika Milli Savunma Bakanı M.| Forrestal bugün Başkan Tru- man tarafından talep edilmiş o0- lan miktara erişmek için ordu- mun 300.000 yeni askere ihtiya- cı bulunduğunu söylemiş ve 20 ilâ 26 yaşlurında bulunan ve askere alınabilecek durumda 0- lan 3 milyon kişi olduğunu ilâ- ve etmiştir. Mecburi askerlik hizmeti le - hinde Başkan Truman tarafin dan yapılan talebi desteklemek için âyan meclisinin silâhlı kuv vetler komisyonu önünde bu demeci veren M. Forrestal göy le demiştir: Amerika, dünya barış ve gü venliğini korumaya azmetmiş ©l| duğunu müsbet bir şekilde is- pat etmelidir. Atom bombaları- nın iyi yetiştirilmiş silâhlı kuv- vetlere mâlik olmayı fuzuli kıl- mış olduğunu söylemek tehlike- lidir. Güvenlik sadece hava üs- tünlüğüne değil fakat muvazin kuvvetlere de bağlı bulunmak- | tadır. RETRMTN ŞA Sinemasında Senenin en muazzam Şark filmi KOR Oynıyanlar: BİŞARE VAKIM - EMİRE EMİR Sefahati ve serveti, temiz bir nile yuvasına tercih eden güzel bir kadının kendi öz kızını ayni yol üzerinde ve bir ırz düşmanının kölları arasında görünce duyduğu nedamet | ni ses yıldızımız SEMİHA COŞAR ile 40 kişilik koro heyeti ve Mısırın en meşhur rakkaseleri- W nin iştirükil Bu film baştan başa Şark İslâm âlimlerince bilgi sebep- leri olarak kabul edilenlerden biri de (Haberi sadık, yâni «ya- lan söylemesine ihtimal olma- yan zâtın bildiriği» dir. Şia; Re- Sulüekrem, bu hdislerile —Ali'- nin kendinden sonra yerine İs- Jâmların velisi olmak icap etti- ğini açık olarak bildirmiştir der ler ve buna bir de rivayet ek- lerler: Ömerülfaruk bu hadisi işi - tince, Aliye; — Ne mutlu sana, ey Ali ki; bütün İslâmların (Mevlâ) sı ol- dun! Demiş imiş!. ve gene Resulü ve alafranga müzik ile süslendirilmiş şah eserdir. DAKKETRT Yazan: N. de lâyık le sübut mına herkesten zi olduğu şari'in Na bulmuş oluyor. Resulüekrem; Tebtik gazasına giderken; Aliyi «kendi ev halkı» nı görüp gözetmek işini de ha- vale eylemek üzere Ali'yi Me- | | | | Ra'f Ggan dine'de kendi yeri aki ekvem, Ali hakkında Kur'an ve- Buse yekenal Yerine “baraktı. günmet, müâna ve hükümlerine YA Rösuhuilak, beni neden derin vukufu sebebile onun hü- birlkte garaya #ötünmezein de küm ve kaza meselelerindeki burada kadınlar. ve çocuklarla ehliyet ve kifayetinin üstün- alıkoyuyorsı lüğünü söylüyor ve bu anlam- — Deyince daki: hadise göre de (imamet — —. Ya Ai ER e hilâfetten Maksad, Şeriat da Musâ Peygaml emirlerini yürütmek ve nâsın cısı Hâmın maslahat ve muamelelerini tan- razı değil misin zim eylemek olup (hükmü Gerçekdir, bendi : îmn.zuım tine — işaret gan aa MA yurulan Ali'nin t mak n; Musâ ile Hâr n YENİ SABAE Dı;mokraf Parti Nereye Gidiyor? (Başmakaleden devam) | nın son kararları etrafında iza- t vermek üzere, hareket et- guyorlar. Bu da bü zatların tabii hakları arasın- dadır. Fakat genel kurül der- hal arkalarından Adnan Men - deres, Ahmet Veziroğlu ve Ke- mal Özçobanı Afyona koştur - muştur. Vâni Genel Kurul Hay- siyet Divanının tardettiği Zeva- | tın — görüşlerini — seçmenlerin6 | anlatmadan evvel — telkinlerine | devam etmek istiyor. Bu kadar pışkan bir hareket tarzı mem- Tekefte umumi bir memnuniyet | sı yaratır mı samılıyor? Sa- | dık Aldoğan hür fikirli, düşü celerini açıkca ve herhan: politika oyun ve cilvesine ma- hal vermeden ifade etmeyi iti- | yad edinmiş bir şahsiyettir. Gö- zünü budaktan — esirgemediğini de mükerreren isbat etmiştir.. Fakat Demokrasi nâmma ne hazin bir tecellidir ki, bu sabık | generali, evvelâ Büyük — Millet | Meclisinden tardetmek ve teşrif dokunmazlığını kaldırmak iste- yenler, Halk Partisi çoğunluğu olmuş, fakat her nedense son dakikada bu ekseriyet insafa gelerek temiz bir hasmın bu ka- dar hırpalanmasına lüzum ol - dığına kanaat — getirmiştir. Halbuki Demokrat Parti Haysi yet Divanı, — Halk Partisi ço« | ğgunluğundan daha amansız ve | idaresiz davranmış, Halk Parti- | sinin yapmak istemediğini ya - | pivermişti. Bu manzaraya şahid olan bu memleket efkârı sanılır mı ki, Demokrat kuruculara fikir, hür- riyet bakımından gok iyi, Mat- tâ Halk Partisinden daha iyi, bir numara yersin... Demokrat Partideki şahsi ta- hakküm ve ihtiras (hevesi, e- selle görüyoruz ki, — lüzumun- | dan fazla kabarmış ve şahlan- | mıştır. Önüne gelen her engeli kırıp geçirmek istiyor. Baksa - nıza şimdi de Yusuf Kemâl Tengirşek, EnisAkaygen, Emin Sazak, Ahmet Tahtakılıç ve di- ğer iki arkadaşları da - ki, bun- lar Genel Kuruldan bâzı zeva- | tın âleti olmak istemeyen ay- ni kurulun alfı üyesidir - hay- (Baştarafı 1 incide) * lantıya iştirâk ettirilmelerini H-W temişlerdir. Başkan içtima sa- lonuna geçerek vaziyeti ve uı-î lebi delegelere bildirmiştir. De- legeler buna şiddetle itiraz et- mişler ve bir tanesi; — Kurucular burada da mı tahakküme — başladılar?» diye bağırmış ve Adnan Menderes ve arkadaşlarının teklifi şiddet- le reddedilmiştir. Daha celse açılmadan kongre nin havası elektriklenmiştir. Bunun üzerine Adnan Mende- res, Cemal Tunca ve Ahmed Veziroğlu, delegelerin heyecanı- nı görerek toplantıya iştirak e-| dememişler ve binayı terket-| mek mecburiyetinde kalmışlar-| dir. | Kongreyi İT Başkanı açmış ve Demokrat Partideki son hâ-| diseleri tafsilen izah etmiştir. Başkandan sonra Milletvekil- lerinden sıra ile Şahin Lâçin ve Hasan Dinçer söz almışlardır. Her iki Milletvekili de Celâl Ba- yar'a Fuad Köprülü ve Adnan Menderes'e şiddetle hücum et-| Mişler ve bunları şahsi tahak - küm düşüncesi ve partide bir saltanat kurmak teşebbüsleri i- le itham etmişlerdir.. Hasan Dinçer, Biz bugün buraya bizi seçen muhterem seçmenle- rin arzusu ile hesap vermeye geldik, fakat — karşımızdakiler buna bile cesaret edememıeı-g demiştir. | Nihayet şiddetli alkışlar ara-| sında General Sadık Aldoğan kürsüye gelmiş ve ezcümle şun- larr söylemiştir: — #Kurucular unvanını tağı- yan bu adamlarda his ve iz(an Taefhumlarının zerresi mevcud davildir. Bunların hepisi Halk Partisine uşaklık - etmişlerdir. Onlar olduğu gibi açık alınla| hesap veremezler. Demokrat | Parti başkanının çiftlik sandığı Demokrat Parti onların bir ma- | likânesi olamaz.» | na kadar devam etmiştir. Bugün bütün Afyon heyecan | içerisinde çalkanmıştır. Umumi | kanaat istisnasız olarak genel i-| dare kurulunun — aleyhindedir.. | Kurucular ve onların Afyon'a gönderdikleri mümessilleri tam | bir bozguna uğradılar denilebi- W lir. Protesto Telgrafının Metni * Afyon 18 (Hususi) — Bu- siyet divanına veriliyorlar. Köp- rülü ve yâramnın — dediklerine | noktası — noktasıma boyun eğ-| mek istemeyenler ve onların di- rektifler me tatbik | etmeyerek fikir hürriyetinden, | serbest düşünceden ve tenkid hakkımın kudsiyetinden bahset- meğe cüret ve cesaret edenler et Divanına sürül- | orlar, Köp-| et Diva- nına veriyor, çünkü elinde ma- alesef henüz başka bir korkut- ma cihazı yok. Fakat haddiza- tında bu zat iktidar sandalye - sine oturduğu — vakıt, kolay tahmin ve tasavvur edebilirsi niz ki, Yusuf Kemâllerin, Gene- ral Sadık Aldoğanların, Ahmet Tahtakılıçların gidecekleri yer ya sıkıyönetim mahkemeleri ve dolayısile hapishaneler olaca tır. bir baş -| n, bu partiden beklenenleri tasavvur edin, bir de bugünkü satır icraatımı göz- önüne getirin çaresiz kendi keı dinize bizim sorduğumuz su sorarsınız: Demokrat Parti ne reye gidiyer? Bu partiyi bütün bızile yol- landığı - uçurumun — kenarındı durduracak bir kurucu, koru yucu veya kurtarıcı çıkmaya- cak mı Demokrat Parti' langicıni düsü A, Cemaleddin Saraçoğlu. deyiz! Fıkrasına göre, — hadisteki Musâ ile Hârun menzilesinde» tutulmasını «Hârun ne suretle Müsânm yardımcısı ve şeriatı- nih nâşiri oldu ise, Resulüekre- me karşı Ali'nin de o durumda bulunduğunu gösteren bir açık Nas sayıyorlar Ve, «Ben; İlim şehrinin ken- disi, Ali de c şehrin kapısıdır.> hâdisinden *siyaseti çer'iye» 0 - nun yetgisine bağlanmadan yü- rütmenin yolları bilinemiyece - ğine ve Ali'nin s Pey- asının eli günkü kongre sonunda delege- ler Genel. Merkeze aşağıdaki telgrafın çekilmesine müttefi-| kan karar vermişlerdir: | «Partimiz içindeki tesanüd ve vahdeti bozucu olduğ sü-| rülen * hareketlerle, buna karşı | alınan tedbirler etrafında görüş me yapılması maksadile alın -| miş buülünan — karara tevfikan Afyon İl İdare Kurulu ve Af- yon 1, 2, 3, numaralı Merkez, Şuhud, Bolvadin Dinar ilçeleri idare kurulu üyelerinin ve dâ- vet olunan Milletvekillerimizden Mehmed Aşkal, Şahin Lâçin, Hasan Dinçer, Sadık Aldoğan, Hazım Bozca'nın iştirakleri ve toplantıya iştirak etmek üzere partiye gelen Milletvekillerimiz- den Haysiyet Divanı üyeleri Ah-| med Veziroğlu, Kemal Özçoban, | ve Genel Kurul Tunca ve Adnan üyesi Cemal Menderes'in | 21 gündenberi Taksinr terilen BÜYÜK TÜRK FİLMİ Çıldıran Kadın Genel istek üzerine bugün m inemasında fevk: Kuruculartam bir bozguna uğradı partiden çıkarılan Milletvekille- rinin iştirak ettikleri toplantı « da bulunamayacaklarını - bildi - rerek ayrılmaları üzerine bun- ların yokluğunda toplantı ya - pilmıştır. tice: Milli hâkimiyeti sağ- layacak ileri mânadaki Demok- rasi, memlekette gerçekleşmek gayesile, parti saflagına katılan ve hilâfına bir cereyana kapil- | mış olan bizler iradelerimizin hâkim kıldığı müddetçe bu ga- | yenin gelişmesine, tahakkuku- | na çalışmakta devam ve bu ge- | kilde devam edeceğimize Ssöz | vermiş bulunuyoruz. Ancak, 1 - Menşei ne olursa | olsun Kurul ile Meclis Grupu | arasında baş gösteren anlaşma- mazlık, söz birliği edilerek ye- ni bir seçimle sona erdirilip gö- rüş farklarından hukuki mahi- yet taşıdığı bir tebliğle âmme efkârına yayınlandıktan sonra bu neticeden üzgün çıkanların | tercihen Ege bölgesinde ve İs- tanbulun, bir semtinde ihtilâfı, sona ermiş mevzuları şahsen e- le alarak grupun son tebliğini hezeyan sayacak kadar teca-| vüzkâr hareketlerini programı bağlı bulunduğumuz ana pren- | siplerimize aykırı görmekteyi: W 2 — Genel Kuruldan istifa eden | 6 zatla Meclis Grupu ekseriye- | tinin bir noktada birleşen ka-| naatleri (filhal parti umurunun | tedvir edegelmekte olan genel | idare çoğunluğunun parti için- deki tenkid hakkını bertaraf et- | meye mâtuf hareketi şiar edin- | diği ve mütekabil sevgi ve say- giya dayanan tesanüdü ber-| taraf eylediğii — noktasında deki tenkid, sıfatımı hakkını bertaraf eylediği) — noktasında da bunu teyid eylemekte bu - lunmasına göre: Bu tarzda te- celli eden hareketin yıkılmasını prensiplerimiz meyanma aldığı- Mız zihniyetlerden . saymakta- yız. | 3 — Seçim daireleri oylarının çoğunluğunu kazanmak suretile Milletvekillikleri — gerçekleşmiş ve şimdiye kadar parti mebusu | sıfatile tereddütsüz ve azimle çalışmış bulunan Milletvekilleri nin şahıslarını ele alarak kifa-| yetsiz, devşirme telâkkisini u- | yandıran söz ve hareketler mil- | let katında da derin akisler u-. yandırdığından böylece söz - ve | yayınları tesanüdü bozan haro- ketlerin başında koşturmaya yan — görmeyteyiz. 4 — Altı Milletvekili hakkında Merkez | Haysiyet Divanınca alman ve' gerçekleri yayınlanan partiden ihraç kararlarını tatmin — edici mahiyette bulmadığımızı ve ta-| rihi mes'uliyetten kaçınarak do- | yurucu mucib sebeblerle Genel | İdare Kurulu üyeliğinden istifa | etmek suretile ayrılan Milletve- | killerinin Haysiyet Divanına tev dilerini Lildirme siyasetinin kor- kunç tecellisi saymaktayız. — | 5 — Esef verici şu durumları partiyi tasfiyeden ziyade yıkıcı buluyoruz. En kısa - zamanda | her türlü tezvirden âzade ka- | larak toplanacak büyük kongre nin hâkemliğine baş vurulması- nt yerinde görüyoruz. Muzaffer Görktan a muvaffakiyetle gös- tinelerden itibaren Ş AR E Sinemasında | bir hafta & islâmda Mezhebler ve Fırkalar nmasıl doğdu ? misak eyler, muhakkak benim vasıyyi muhtârım olup benden sonra insanların idaresi selâhi- yetini elde eder ve İslâmın Ve- liyülemiri olur.» mefhumile ifa- de olunabilecek bir hadisi ileri sürerek Eazreti Ali; kendi ha- yatını Resulüekrem uğrunda or- taya atmak suretile ona biat ey- lemiş bulunduğundan Peygam- berimizden sonra hilâfet ve i- mamet; ancak Ali'ye inhisar ey- lemek İâzamgelirdi, diyorlar hakk ab; ıda Re ulüekre- min luk gösterilecektir. n se bana eziyet etmiş olur.), sürerek hepisinin de (kalbi nas) olduğunu kabul ve iddia eyli- yorla (Abrahim Malil) imzalı mek- tuba: Ümeyye allesinden — ken- aviye makam — dâvasına atıla - mazdı. Suriye vâllliğinde vet Ha: lediğ (Bir kimse; Ali'yi severse beni sevmiş olur ve her kim; Ali'ye büğz eylerse bana büğz eyle - miş ve bana büğz eyleyen Alla- ha büğz etmiş olur.) — anlam-, larına gelebilen hadisler — ileri dinden büyükleri sağ iken Mu- £ ser - ve nüfuk — temin eylemiş, 'eti Osman'ın şehadeti bek- i mü: it fırsatı hazırlamış ve bu suretle muhit ve zama - nın imkânlarından âzami isti - fade eylemiştir. Daha evvel ha- rekete geçmesine imkân yok - tu, o zaman kendi ailesi büyük- lerile kapışmak durumunda ka- lir 1 cehalet de riy ve ailesin dev Ü ve Dizzat £ iş olur iyetsi: !_____ BAYFA: 8 idareci —— F gözile k tüalltel_e_r Bir mukayese n.kara ile İstanbul her hare A Bir noktadan mukayese d« dilecek olursa, notice — dalma Ankaranın lehine ve İstanbulun aleye hinedir. Bu, pek tabildir. Çünkü — Ankara devlet ve hükümet merkezidir. HONÜ: met daha faaldir, daha iyi işler. Kas nunlar daha verimlidir. Memurlar das ha dikkatlidir. Bir kelime ile her şey, diğer villyot lere nazaran daha yolundadır. Bu iddiayı isbat için yalnız hayat Pahalılığı hakkında küçük bir mükaye- se kâfidir. Bahk İstanbulda avlamır, Nakil masrafı ödediklen sonra Anka- rada, İstanbuldakinden 40 - 50 kuruş noksanıma satılır. İyi pastırma Ankarada 300, İstanbul da 700, Kaşar payniri Ankarada 250, istanbulda 400, Troyağı Ankarada 54, İstanbulda 720, Kaymak — Ankaradi 580, İstanbulda 640, Beyaz peynir Ar karada 180, İstanbulda 220, Yumurtz Ankarada 11, İstanbulda 13, Tablddat ÇAnkara Palasta 270, Karpiçte 300) İstanbulda ve ayarda bir Iokanta bil tabldotu asgari 400 - 450 kuruştur.) Kahve, Ankara Palasta 25, İstan bulda Park Otelde ve Tokatlıyanda 56 kuruştur. Umumiyetle meyvanın hez nevil An- karada wcuz İstanbulda bildistisna pa- halıdır. / Yine, sebze, dajma Ankarada ucuz İstanbulda pahaldır. Mesetâ biraz kar yağarsa, «spanak 75, kereviz 70 kuk ruştur. Ve saire ve saire. Apartmanların hava paralarına ge Hince: Bunda da Ankara Ha İstanbul arasında ve dalma İstanbulun aleyhin de olarak büyük bir Yark vardır. Mae- selâ dört odalı apartman hava parası Ankarada — 1500 Jiradır. — İstanbulda 3500 - 3000 Tiradır. Bu rakamların içtimal, Iktisadi, ti Cari, sebeblerini aramaksızım ve hiçbir 'noktaj nazar ilâve etmeksizin İDARECİ — Ticaret Odasında dünkü toplantı (Baştaraüı 1 incide) Cudi Birtek huzus! sanal erbabı İle devlet ve devlet işletmeleri arasında adeta bir iktisadi teamül halini a- lan anlaşmazlık zihniyetine işaret etmiştir. Tasavvur buyurun devletin yaptığı şanaj yüzde 1.6 kredi ile çalışırken hu susi sanayi yüzde 10 faiz vermek mecburiyetindedir, Devlet sanayici leri rakip görüyor. Hususi müte- şebbisler iş zımnında hükümete baş vurdukları zaman ekseriya kapalı bir kapı İleyüz yüze kalıyorlar, Ar kadaşlar, Devlet sanayii değil Tür kiyede dünyamın hiç bir yerinde mu *affak olamamıştır, Devlet çok müs Tif bir tüccardır. Beş senelik sanayi programı ka- nunlaşmadan sanayiciler! de fikri almmalıdır, Program en ince tefer uatına kadar izah edilmelidir. Maden işlerine gelince; devletin bu sahada bazan muayyen. bazan da gayri muayyen programı vardır, buna program denilemez Biz diyoruz ki; hük9met müteva zi müşeşebhisleri kendi işletmeleri ne ithal etsin, müstakbel işletmele rine ise istirake imkân arasın. SANAYİ KANUNUNUN ANA HATLARI Sanayi kanununun ruh ve mâni sırıda inzibat ve ceza biraz da bita raflık hâkimdir. Sanayinin inkişa fi karşısında devletin vazifesi gös terilmemiştir. Ceza hükümleri şekle alt bir ta: ım esaslardan geli ir. Bu ceza lar kanundan kaldırılmalıdır. 'Teş kili derpiş edilen sanayt odaları müstakil ve inisyatifi kendi elinde olursa başkanımı bizzat seçerse za ten maksat hasıl olur, Fakat Ba. kanlığın şubesi — halinde çahştığı takdirde bütün iyi niyetler kaybo. lur.. İşte Ticaret Odalarının vazi eti. Bundan sonra Bakan Cudi Bir teke cevap vermiştir. Mütcaklben diğer delegeler «Be. lediye merdiven yapacağım, yesil saha vütuda getireteğim,» diye sa nayl'i şehrin dışma atmıştır. de- mişlerdir. Görüşmelere bugün de de vam edilecektir. ] 292.3.48 pazartesi akşamı SARAY Sinemasında Üstad MÜNİR NU EODİN KONSERİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: