1 Haziran 1948 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

1 Haziran 1948 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Va T. H. Kürumu urcaklarının Konya seyahatinde Türk Hava Kurumuna beş dira — bağışla — bulunanların uçağa bindirileceği ilân edil- mişti. Biletlerdeki numaralı ra göre sıra bindirilmek icab ederken araya — karışan nil- fuzlu şahısların tesirile ma- sıraya Tiayet edilmedi aGlese e iğen Konya: (Hususi) — Geçenler| de şehrimizde T. H. K. ait ön fağyare gelmişti. Tayyareciler telki hiç bir vilâyette wöremiye gekleri alâkayı görmüşler. Bin- lerce Konyalı hava meydanıma ber türlü zorluk ve idaresizlik - leve rağmen taşınmıştı . Meydanda T. H. K. na beş'li ra bağışta bülünana, bilet verile rek tayyareye bindiriliyorlardı. Çünkü bağışfa bulunanların an | laktıkları ve müşahadelerimiz bi zi olduğu kadar herkesi de hak h olarak üzmüşt Biletlerde numara varken ve sırayla halkı bindirmek lâzım ge| lirken araya nüfuzlu şahısların | karışması ve bazı nüfuzluların -| da bedava bindirilmek için sira arasına sokülmaları, sırayı boz - miş ve karışıkliğa sebeb olmuş- tur. Bu hal karşısında-çok kim! "ler biletini başkasına satıp bin- vazgecmiş bazısıda Kâv iyle ancak beş dakika' geliğilmişlerdi. Halbuki tayyüreler gelmez -| den önce bazi mühüalli gazeteler | bağışta bulunanların yarım şaat | Bindirileceklerini ve propaganda | cıda ayni şeyi avaz avaz Bağır - mıştı. Bütün bu tukaf hâdiseler| halk, haklı olarak üzmüştür. Te| merinimiz hiç olmazsa diğer vilâ yetlerde bu vaziyetin önlenmesi Ve böyle çirkin hâdiselere mey- dan verilmemesidir. Yılmaz Rurma Gerıî K;may Başkanlığı yolunda * Bandırma -Balıkesir rekabet yolou verme Deviet Demiryollarile Denizyolları amlaşmrak otobüslere #mek için Bandırma postasına-17,30 di yahaymaşım bildirmişlerdir. Hu sus; otobüsler Devlet Demiryollarilo rekabete başlamışlardır. — Tren üçüncü mevki Bahkesire 270 kuruşa mukatil otobdüsler 100 kuruşa götür nektedir. Bandırma: (Hususi) — Son| miz bir hava almak imkânım gimlrrdc Devlet Demiryollarile, enizyolları idaresi anlaşıp; Ban gırmaya- gece seferleri yapan Konya vapuruna. bindirilmişler, badema Bandırmı un sa' at beş buçtukja yanaşmasını mü vafık bulmuşlardır. — Bundaki| maksadın gece saat iki buçukta| yanaşan “apur yolcularının oto büslerle Balıkesire bir lir bah ezanından evvel evle dişlerinin ve trene yolcu £ masından: Güya Devlet Lemir- yollarını korumka- istemelerin- den ileri geldiği an ştir. Fakat bu zorlamaya rağmen yol | cular gene otobüsleri tercih edi yor trende hâlâ sallana sallana üç beş yolcusile gidip geliyor. A radaki fark o kadar çoktur ki lerin Balıkesire kadar al a mukabil trende üçüncü mevki iki yüz yetmiş kü | sür kuruştur. Bu anlaşmaya ba | kılırsa, Devlet Demi pek yakında otobü: de müdahale etmesile halkı zor la trene doldurmağa çalişması beklenmektedir. İki buçukta Bandırma iskele- sine yanaşan Konya Vapurunda kasaplık hâyvanlarla koyun ko yüna, pislik ve sefalet içinde bu İunan yolcular, hiç olmazsa ü beş saat sıhhatlerinden kazana- biliyorlar, vapurdan çıkarak te bulabil Devlet Demir - yollarının lehine düşünülerek a İman-bu son kararlar yolcuların aleyhine olarak ve ister istemöz © pis havayı- tenaffüs etmeğe mecbur brakilmiştir. Vaktile Bandırma iskelesine bir çok tüccat gemileri işler hal kin istirahatımı düşünür rahat et tirir, vekabet zorunda kalır, te- miz bulünur, ucuz taşırlar ve pa Ya kazanirlardi. Şimdi tek bir cuların Allah yardımcısı olstyı: vapurla, Devlet elile taşınan yol Birinci mevki yolcularına 20 ku ruşaşişesi tasılan suyu - bile ka otlara yüz defa söylemeden getirtmenin imkânını bulamaz- sınız. Her tarafta tren tarifelerinde tensilât yapıldığını duyduğumuz u günlerde, her ne dense Bi dırma İzmir hattında buna lü - züm görülmemektedir. Bu gün: ü hayat karşısinda tüccar zihniyetile Hareket edilmedikce tren yolları iflâs etmeğe mah - küm. Bundanda bütün vatandaş lar müteessir olacak zarar göre cektir. Bu işlerin idaresini bilme diklerini bilmiyen bu efendiler a caba buralardan çekilmesini de mi bilmiyorlar ve bütün vatan - laşlara ığtırap çektiriyorlar. Mustafa Evyapan Mersinde Genel Meclis dzalığı seçimi yapılacak 1946 ll Genel kazalarında — Kazanmışlar ve Meclis seçimlerini Siifke, Türsus, Anamur, 18 özahktan 18 ünü almışlardı. Şimdi Gülnar ; Nazilli D. P. YENİ SABAH Ocağındaki toplantı Birçok hatib 6 P. nin aksak taraflarını anlata rtak, komüniemin- tahlilin Aşağı Na işcisinin asla h Zilli Sümer ocağında yamlan to lantıda ilk sözü ocak başkam ala Yok Mmisafirlere teşekkür — etmis, | işei dâvasına temas- ederek Türk | ünist olm Bi Binı ifade etmiştir. Bâşkandan sonra komuşan P. tev Arat, C. H P.snin aksak ta- raflarından bahsetmiş ve — komü- nizmin” bir tahlilini yapmıştır Düvet “üzerinle mikrofon başına gelen Adnan Menderes de mem- leket mereleleri üzerinde gerçek- lTefe dayanavak çok güzel bir ko: nüşma yapmıştır. Adnan Menderes CELP. nin eh- Tiyetelzliğine temas ederek — bü memlekette tek bir mucizenin «Hürriyets olacağı'fı, halka hesab | verme düygüsünün ve halk hâki- miyetinin bulunduğu her cemi tet. te, işlerin behemehal acık nlanx konuşulması lâzım geldiğini söyle- miş ve CH.P. nin bu büyük haki kate ergeç boyun eğeceğini beliyt- miştir. Mendercs seçim bahisinde de D. P min görüşünün geniş bir iza-| küm yapmıştır. Aydı :ı_K ız Enstitüsünün bir defilesi Aydın (Hususi) — Son aylarda Aydin ilk ve orta okullarının mü- | Tik ve müsamere faaliyetleri, Ay- | dnin durgun hayatı üzerinde cid- den bir kaynaşma tesiri gösterdi. Orta okulun —müsameresinden Bsonra en son olarak kız enstitü | günde giyim gösterişi dün akşam, Yeni Şehir Klübü salonunda ka- labalik veli ve misafirlerin huzu: rurida yapıldı. Defile enstitü öğ- rencilerinden — Ayfer Tannöverin bir konuşmasile açıldı. Milli Eği- tim'müdürü Yakub Akpınar dünkü ve bugünkü Türk kadını konusu üzerinde bir konuşma: yaptı. Sone Ta kızların geçidi başladı. Cidüı büyük bir emek ve titizlikle hazır- | donam bu defilede dikkati — çekenm nokta, kızlarımızın hüner ve ka-| YAPTATAR GDT MT eimerkez İiçevineal olacaktır. — — | ityeti> aevkdastier-ve-sadelik n Mersin: (Hususi) — 1 Eylâi Ajyonda emekli bir subayın Milli Mücadele hatıralurımı istiyör a le Afyon: (Hususi) — Genel Kur- | may Başkanlığı harb tarihi ve| çoğrafya encümeni tarafından hemşerimiz malül ve emekli' su- bay Altındağın harb hatiraları istenmektedir. Mumaileyh istihlâl savaşında- | virinci ve ikinci İnönü meydan, Sakarya, Dumlupınar ve Başku- mandanlık meydan muharebele- rine Arnavüri ve âsi Etemin ta kip ve tenkil hareketlerine iğti: rak etmiştir. Birinci İnönü meydan müha- debesinde çot üstün düşman kuvvetlerile giriştiği süngü mu) harebesinde beş yerinden süngü lenmiş bitat bır halde yatarken esir edilmişti. İztiraplı halini bir an bile düşünmeyen ve tedavi ne gidilmesini istemeyen dliş - man komutanı tarafından ölü - me mahküm edilerek cam ağacı ga çarmıya gerlirilen Bu kahra man subayımız bir mücize kabı Tinden kürtulmuştur. İkirci İnönü rdeydan ve Sakar yya muharebelerinin birer nişar'e Si olar'ak da Haltn'ak ve kara ci gerlerinde iki piyade mermisi ta şımaktadır. Murzaffer Görkten Bandırmada ilk okulların adları dzğiştirildi Bandırma, (Hususi) — Öğren-| diğimize göre Bandırma — kayma | kamı Bahir. Öztrak'in — başkânli- ğinda toplanan maarif komityo: nunda Bandırma ilk okuluna Ban- dırma Zurtuluşunu temsilen (17 Fylü), ikinci okula Bandırma ker fuluşunda şehid düşen Bandırma futihi (Şebid Vecihi), üçüncü oku- la (Bvyapan), dördüncü okula da Bandırma maârif hayatında — Bü- tün Bandırmanın sevdiği en eski ve kidemli Hocası 65 senelik öm- Tünü memleket yavrülarının yük- gelmesine vakfetmiş merhüm (Ho- €a Tahsin) adını vermişlerdir. Bandırma, (Hususi) — Balike. gir Çocuk Esirgeme Kurumu târa- fından Bandırmaya bir tenezzüh | tertib edilmiştir. Bu geziye işti- edecek Balıkesirliler denizden fade ederek hoş bir gün geçi- yecekler trenle yapılacak bu se- yehatten ayni günde tekrar Balı- kesire döneceklerdir. | lifkte, Tarsus, 916 tarihinde yajtlan il geni meclisinde t..1 Demokrauyarı, Sı Kkazaarında seçimi Hazanarak 1- çel genel Meclisinin 18 3 /n) ğin dan 13 âzah a tamin ci -er. Mut Kazasında bir âzaliğı C. H. P. kazandı. Bu kazadaki- seçim |e hile yapıldığına dair elde bir ve sika bulunmadığı için bu âzanın mazbatası tastik edildi Yalnız Mersin *heri ez | Si sında >eçim > hile ve fesit Kar ormak sure tile dört âzanın kazanın C. H. namizetlerinin mazbataları ge- melmeclis toplantısında esbabi murcibesile red edildi. Alâkadar Jar ve vali/danıştaya, genel mec Jirin veraiği ved kararı aleyhine| Yüliracant ettiler Damştay il ge nul'meelisinin verdiği red kararı yi taktilt ederek ve seçime hile ve fesat — karıştırıldığını — sabit görmüş ve seçimin yeniden ya- pılmasına karar vermiştir. Bu itibarla şimdi yalnız Mer- sin kazası dahilinde bu günler - de gehel meclis âzalığı seçimi! yapılacaltir. Konya E.S.Enstitüsü sergisi açıldı Erkek Banat Bnstiti nün sergisini-on Dinlerce Konyala gezdi. Ser- gide talebe'erin yapı:kları eser #r takdirle sevredildi ler fazliyette olduğundan misafiri Bağıda yedi. yüze yakit genç san'atltârı barındıran Kori ya Erkek Sanar Enestitüsünüw sergisini kalabalık bir halk kitle si huğurunda açıldı. Sergide gör düğüm sanat eserlerini ve genç lerdeki sanat kabiliyetinin yük- sekliğini belirtmek bir vazife o- lür. Nasıl bir sel bir vadiye hücum ederse, bir insan selide sanat enstitüsüne hücum ediyordu. Bayraklarla süslenmiş bir kapı- dan fesfiye atölyesine giriliyay Burada bir kısım öğrenciler iza hat veriyor bir kismida makine lerinin başında her günkü gibi çalışıyorlar, Bütün atölyeler fa aliyette olduğu halde misafirle ye eserlerini nasıl yaptıklarını gösterdiler, Döküm “atölyesihin alladığı işleri öğrenciler müte- Madiyen tesfiye ediyorlar. Bu atölyelerin bir kaç makine si Alman ve Amerikan malıymış geri kalanlar onlarla işlenen ma denlerle öğrenciler tarafından ya pılmışlardır. Bu — makinelerde hiç bir fark göremessiniz. Atöl yenin bir ucunda da bu makine Jerle elde edilen aletler teşhir e diliyor. Döküm atölyesi kalıplardan çıkarılmış - tesfiyeye — muhtaç “parçalarla dolu. Modelciler atölyesinde döküm eüye lâzım olan bütün modeller hazır, tesfiyenin ve dökümün' en Tüzumlu dostu. Üçü de elele ver,| mlgler. relerin çınlattığı demirciler Rütün atö'ye- seriin imdl şekli gösterilili atölyesine giriyoruz, kömür ko- kusü, görüklerin sesi - (pülluk - lar, sobalâr keserler kazmalar her türlü dövme eserler. Oksijen ve elektrik kaynak a tölyesi, gözlükleri taktık ve bir öğrencinin kaynağını seyrettik. Ve en gönra marangözlar a - tölyesirle girdik, Oda takımları; bahçe taltımları, yatak takımla- yı, daHa reler neler. Nihayet tün Bu iaymetli eserleri imale - den sanatirârların bıckı seslerile dolan atölyeleri ve yeni çıkacak bir çok eserler. Şunu' diyebiliriz ki bu . sergi Türk sanat kârlarınn müsajf bir sahada ne büyük işler ba şaracaklarının bir delilidir. Bu parlak başarılarından do layı öğrencileri ve onları yetişti ven lâyanetli öğretmenlerini teb rik ederiz. Yılmaz Kurma — Üdemişde ilk kurşun bayramı hazırlıkları Bu münüsebetle Hamid Şev- ket bir nutuk söyledi Ödemiy, 30 (Telefonla) — Bura. da bulunan Hamid Şevket İnce ya- rın saat 13.15 ge Ödemiş sinema binasında D. P. niğ umum siyası ti hakkında partililerle bir konu: ma yapacaktır. Aynı mevzuda ilçe başkanı Na: mık Kilıçoğlu ve idare kurulundan HNhan Sipahloğlu da konugacaklar- layışlarıdır. | Defilede dikkati çeken diğer bir nokta dü weüz kümaşların seçili- | gidir. Bü hareket bilhassa umumi | bir takdir kazanmıştır. Defilenin | ortasında Selim Yatağan tarafın- dan kizlarımızın yaptığı bir çiçek müzayedeye konmüş ve kısa mı* an içinde dört yüzü mütecaviz lira Okul alle birliği hesabına elde edil İmiştir. Bu arttirmada — bilhassa Ekrem Çiftci, Bayan — Cihanoğlu takdire - şayandır. | Süat 24 de kadar büyük Bir haz ile geçen defilenin muvaffakiye- #nde en büyük âmil olan müdür| Aliye Timoçini, öğretmenleri, san atkâr kizlarımızı tebrik ederiz. alaıa u Bir tabiat garibesi —— Şehrimiz Döğümevinde bir kadın iki Vaşlı dört kollu, üç ayaklı bir çocuk doğurdu | Eökişekir, (Hususi) — İlimizin Vezirhan köyünden gelerek Doğum evine” yatırılmış bulunan — Hatice Ürgün ismindeki hâmile bir kasin Çarşamba günkü doğumu netice- sinde iki başlı, dört Kollu, üç a- yaklı bir çocuk dünyaya gütirmiş- tir. Bu çocuk erkektir ve ellerin-! de dörder parmak Bulunmaktadır. Tıbda Thorâkopanga ismi veril- mekte olan bu doğum hâdisesi s0- nunda çocuk öf olarak dünyaya Belmiştir. Tamamen sıhhatte olduğunu öğ- rendiğimiz bayan Haticenin bu i Kinci doğümudür' Ve bundan ev- velki çocuğu da sağdır. Dikilinin kaynarca ve solmaz bataklık- ları kurutulacak SŞ Hükümetin el koydu kısa zamanda - hal edilecek, | Dikili .(Hüsusi) — Dikili ilçesi | hududları içinde bulunan ve Kay« narca bataklığı denilen bataklı Hle Solmaz adındaki bataklık ve bu | bataklık civarındaki vasi arazinin Kurutulmamı ve ziraate kabiliyetli | bir hale getirilmesi için Bergama- idaresi müdüriyeti ta rafından gereken proje ve plânlar hazırlanmıştır. İlimizde kurutulmuş olan Cel 1âd göl ve bataklığı kadar mühim u bu iş en sular dır, çlan bu bataklıklar - kurutulduği takdirde'hem o civar halkın sağlık —er eee 2 e remaaamaaaı | [__DE NEMELER, DÜŞÜNCELER | —— L MAZIRAN 948 San at v edebiyatın mezar kazıcıları Eğer gençekten, dünyanın dört buc ğına özlü bir mzder ışığını salmış asil atalarımızın yolundan y san' üüüi ei Edebiyatımızın bütünlükten mah arzeden bütün aksaklıklarına, Za man zaman kendi tekâmül seyri boyunca yabancı tesirler altında benliğinden uzaklaşmasını mucdip olan bütün değişikliklerine rağmen hayatiyetini hiç bir suretle kaybet mediği muhak O, her saha- da kendi kendisini a$mayı gaye bi len Türk topluluğunun iyi niyetle yuğrulmuş arzusile at başı ilerle- yerek, ahenkli bir nizama kavüş - maya çalıştı. Ortaya koyduğu esor ler, dünya çapında olmasa bile geri vicdanımızın derinliğinden ko puyordu. — Önâ tereddüdümüz; liğe hasretimiz, mistik tarafı- biz. vardık mâ Birdenbire oldu bilmiyorum, bir gün-bir de baktık ki, edebiyatı ol değiştirip bir çıkmaza sap Ş Bu inhiraf, eskiden: oldu ğu gibi, bize has düşünce ve düy- guyu hesaba katan, bizi — hamleli kılmağa savaşan bir istikamet de Bisikliği değildi. Bu bilâkis, bizi tarikimizin kucağından koparip fi kir alanına çırıl çıplak salıveren batıdaki sapik yeni edebiyat mode line uygun bir san'at hareketiyi Bir sıçrayışta kaldesiz ve çerçeve- siz, kaotik bir san'at âlemine göç etmiştik. Üstüne bastığımız top - rak altımızdan kaymiş ve biz Kö- kü kâh iç dünyamızın girift ve ka ranlik akislerine, kâh iktisadi eşit liği iman derecesine vardımış ka- ba bir realite endişesine kadar u- zanan yeni bir. görüşle — başbaşa kalmıştık. Gariptir ki, insan oğlunun, saç ma da olsa, her soydan yeniliğe karşı büyük bir meyli var. Özüne bir devri temel lağı sayarak atıre ların pekleştirdiği fikir ve duygu Belen, kmaktir. Agorayı pe gine politila Hayatında ol - duğu kadar san'at dlânında da a» e Yazan İN Nâzım Kemal Bir Hürriyetin gere ne çalışan bu. edebiyatın kleşmesi- eser na mına ortaya Baldiğ; € kulak ları tirmalayan: bir çığlıktır: -Mu kavemetçi» mütefekkir, içtimai a- daletsizliğin önünde öfkesini hay- kirıyor; «mükavemetçi» şair, mev hum bir hürriyete kasideler yazı - mukavemetçi» ressam, - bir- r?nlı rini kakan p ların bağdaştı- ği Bir mekânda şuür altininküne bulanmış sayıklamâlarını gün aşı- ğina kavuşturmağa bakıyor. Ellerinde * — küreklerle eski edebiyat ve san'ati ebedi uy gayret eden bü kazıcılarının ölüm fartık kapitatisti, sosyalis- ti, hattâ hakiki komünisti bile hat: başlamıştır. Te ni yumrük halinde kafalara indir- meğe hazıtlanan bu şamatacı ede- biyat ve san'atin yeri, herhâlde günlerini tatlı kardeşlik duygusu içinde seskiz geçirmek isteyen sanların yaşadığı bir <cite» değil yaldin dağ bağıdır ü Tarihih: hi bir devrinde, bizim içinde — yuvarlandığımız bu devir kadar, kürdün kuüzü; sirtlani de fine arayıcısı, mezar — kazıcısının mimar rolüne çıktığı görülmemiş tir. Belâhetle hikmetin, gerçekle kazma kusuna yatırmağa tün bu mezar şarkıı rar etmeğ bir yetin gitmek istiyorsak, apacağımiz ilk iş batıyı her alanda taklidden vaz geçmek; t ve fikir hayatımızı, hüviyeti meçhul bir yenilik uğruna kendilerine kıymış mezar kazıcılarınm elinden ku â Ytarmaktır. —i alanın birbizine karıylığı 55 indi yüzyılda, politikz mentatinin; ede biyat politikanın emrinde yürüyor. Takütten düşmüş yoksulların, ru htnu şeytama satmış, & ların ortasında yemi bir dür zeni nin - kurucuları; —mâna: oktan kaybbetmiş bulunan kuru bir — in- Hlik Mefhumuna sıki sıkıya yar Pişmiş, Savaşıp dürüyürlar. — Bu, doğrastı heyhutle bir zahmettir' Zira, mütefölekir Ve san'atkârın fikir veraseti sayesinde günümi ze kadar ulasan asırlık kiymetle- rin Taezar kazıcılığını — yaptıkları bir âlemde devamlı bir zaferin ve sürekli bir barışın — tahakkukuna asla imkân ölamaz. Artık bizi teh dit eden düğman — dışmmızda değil, içimizdedir. Bize herşey ihanet e- diyör: Medeniyet, vahsetin, —de- mokrasi anarşının, hürriyet, istilâ arzusunun müradi mı olmustur. Düşüneelerimizi yüklenen keli - melerin sefaleti, sefaletlerin en a cıklısıdır. " Zira bu hal, bizi sahte Bir tefekkürün ve samimilikten v zak bir duygunun ezici pençesine terkeder, Bu suretle amansız boz- ğunun manevi elusumuzda — b: dığma şahid öolmanız mukadder - dir. Eğer gercekten dünyanın dört bucağma özlü bir medeniyetin 1 Bim salmış, asil atalarımmızın luridan gitmelr istiyorsak, lu yapa Bimız ilk iş, batıyı her alanda tak- lidden v&z gecmek, ve san'at — ve fikir hayâtimmzı, hüviyeti — meçhül bir moödernizm uğruna kendilı kıymış mezar azıcılarının elindi kurtarmaktır. Nâzım Kemal varamadığı eşya, hayaline bir ge- —nisleme fırsatı yerir. Mühhem bir görünüş, onun tecessüsünü daima gıcıklar. İşte taraftarlarının bize taze bir duygu' getirdiğini sandıkları — yeni| san'at, insan oğlunun bu ezeli te- | cessilsünü tatmin etmekle devam | edebileceğini vehm edip duruyor.. İyisamma san'at alelade bilme - celeri çözmekle mi, yetinecek? O- nun, tabiat ve cemiyeti. ilgilendi- ren bir takım gergekleri yok mu- dur? O, güzeli ve doğruyu ihmal mi edecek? Gerçi insan oğlunun tecessüsü ömürsüzdür, fakat onu, içinden çıkılmaz yıkıcı ibhamlarda, | politika kaygusunda tüketmek bir kazanç sayılır mi? Yoksa, bu yeni san'at mürşiüle- ri batıdaki ağabeyleri gibi, bir as- Ti aşan sinsi gelişmelerile mazlüm bir sürüyü sarsak bir' eşitlik dâva- sı arkasından koşturan koömüniz - min idealine tutunarak, eski ve ye ni çağların bütün edebiyat ve san' at hazinlesini müşterek bir çukura gömmek mi istiyorlar? Her ne 'hal ise, bize dokunan zararları azım- sanacak gibi değildir. Yazık. ki, medeniyeti, bir fikir ve örf ve âdet devamlılığı şeklin- de anlayan Fransada -bile, edebi kadrosunda Paul Eluard ve Ara- goön gibi tanınniış şöhretlerin bu- lunduğu Les Lettres — Prançaises büyük ediblerden bahseden «Rene yle düşünmekten — zevk «Proust'un dünyası, edebiyat ta rihinin hatalı bir durak noktasıy- di. FPargüe ve — Valery'nin san'at görüşlöri - Fransanın — dekadansa doğru gittiğine bir işaretti. Bu - gün ne Andre Gide,'ne Sartre ve ne de Malraux devrimizi temsil e den san'atkârlar değildir. Onlar, kazanmış oldukları ken- di şöhretleri nishetinde edebiyatı- mizin inkişafına engel teşkil eden tehlikeli kimselerdir. Zaten düşün ceden mahrum bulunam Gide'i, ma düşkünü Nalraux ve Mauri- yeni bir edebi müvazeneye has Tet çeken okuyudu artık tir. cer: terketmiş Bu sözlerden — anlaşılıyor ki, Fransada «mükavemetçi» edebiya tın yegâne hedefi; bir nevi bar- barlık çağına dönmek, bir mille tin tarihinde beş gösteren facialı ) : durumları- iyileşec ve hem da| 40 - 50 bin dekar vüsatin'de panmık | ve Bâir ziraat işleri için kabiliyetli | arazi elde edilecektir. Hükümet bu işe el koymuş ve birinci plâna almıştır. » Lüzumlu | tehsisat verilir verilmez kurutm işlerine başlanacak ve bu büyül 4| başarılmıs olacaktır. (Baştarafı 1 incide) | Wermutt'un U - 530 nun hakiki kumandanı olmadığını iddiaya ka-| dar vardılar En uzun süren şayialar, Pâta-| gonya, sahillerine Nazi şeflerinin gıkarıldığına dair olanlardı.. — | Chicago'da çıkan «Times> gaze- tesinin Montevideo muhabirinin 16 temmuz 1945 tarihinde gazetesine cektiği telgraf buna bir misal teş- kil etmişti. Bu telgrafın metnini veriyoruz: «.Hitler ve karısı Eva Braun'un Arjantinde karaya çıktıklarını te min edecek durumdayım. Eva Bra- un'nun sırtında erkek — kıyafeti varı U - 530 subay ve erleri 15 tem- muz günü sabahleyin Mar - del - Plata'dan Martin Garcla adasına nakledildiler. Yeniden sorguya çekildiler. Hiç Bir netice elde edilemedi. Subay ve erler hiçbir aksaklık göstermeden evvelki — ifadelerini tekratlıyorlardı. Benlar hakikati mi söylüyorlardı, yoksa iyi ezber- ledikleri bir dersi mi tekrarlıyor- r”.. Bu nokta kolay kolay anla- şılareyordu. 10 temmuüz 1945 tarihinde Ar- jantine giden Alman — denizaltısı hakiki U. - 530 denizaltısı değildi. U. - 530 meselesi gitgide daha fazla karışık görünüyordu.. Alman amirali Eberhardt Chdt un 19 temmuzda Kiel'de yapmış olauğu Beyanat bu meseleyi — hiç bir suretle aydınlatamamıştır. Almanyanm teslim oluşu t ne kadar Alman denizaltı harekât başkıumandanı olan ral Eberhardt Gödt' deniza.t gemisi 3 mart 1945 gi Nörvece gitmek üzeye Kicl Alman filo: ami U-530 döniz Üeründen 3çrılmışti. Daniz nifıda Hitler Ve TOva-Broun bul a muyorlardı. Avıiral Hitlar Ve kat- sının-Alman denizaltıları vasıta- sile Arjantır.6 gitlikleri ve orada karaya çıktıkları hakkındaki ha- berleri suydurmay olarak telâkki ediyordu! GARİB BİR DESİSE! kruvazörü eski ku- küçük harb birlikle Amiral Helmuth tarafın> dan tamamile - teyid edilmiş olan Amiral Eberhardt Godi'ün beya- natı, Almanyadan 19 gubat 1945 tarihinde ayrılmış olduğu hakkın- da U. - 5380 kumandanr yüzbaşı HOtto Wermutt'un We malyetinii Hipper mandanı ve ki şefi Hitter nerede gizletiyo: iddieğarım tam Mânasile cerhed yordu! Amiral Eberhardt Godt vı ral. Helmüth'un beyanatları y başı Otto Wermütt'un ve maiyet. erkânının iddialarını çürüttüğü bi sırdda, yüzbaşı“Kürt Langer adır da bir Alman bahriye subayı or taya tamamile zıd bir iddia at mıştı, 1944 senesi — ört. kada U. - 580 denizaltısına —kumand: etmiş olan yüzbaşı Kurt Langerir ileri sürdüğüne göre bazı civata mi ina ı yerinden su sızmakta — oldu ğundan bu dehizaltıya tam mân sile güvenilemezdi. Yüzbaşı gu ifadede bulunmuş tur: — Eski ve #yıpranmış> bir de nizaltı olması dolayısile Arjanti: billerine vatmış olmasını —a Büyük Bir hayretle karşılıyorum ' Yüzbaşi Kurt Langer ifad-sir de muhakkak ki samimi iüi Pat bununla — beraber, — hak uygun değildi! Çünkü «U. - 5380> denizaltı vatalarından su sı eski apranmış: bir denizaiti de âne olarak, yepyeni le modern ve başarmış o! uzun seyahate rağmen mükem tam na: İsnrette seyredebilecek — dur bulunan bir gemi idi! Herhalde bü denizati — vü Kurt Langer'in bahsettii di tı olmasa gerekti! İzah sdelim: Mar - del - Plata'ya iltica denizaltı hakiki U. * 530 deği Faket ayni seriye dahi! diği denizaltı idi, Amiral Eberhardt ile — yü: Otto Wermutt'un — ifadeleri, mübayenet de bu suretle izal; lebilirdi! © halde, bu & deşiim mâÂna vermeli?, Yüzbaşı Otto W n .d tözaltısı | U. -:580 d bürünmüştü. , Afyon: (Hususi Halkevi komite se kanı Muharrem Gündüzün kanlığında yapılmıştır. 29,5.9. cuma günü kal baskanları sından Halkevi idare kurulu se çilmiş. Gazet: ilesinc Muzaffer Gü Tari Edebiyat kolu komite üyeliğin seçilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: