11 Ocak 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

11 Ocak 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ana Turner evlendi) » dB Hollywood haberleri içerisin- de en mühimmi Carol Landis'in intihar hâdisesidir. Birçok se- beblere atfedilen hâdisenin için- de «Kadın> şübhesiz ki en mü- him rolü oynamıştır. Son bir sene içinde Holly- wood'ün eceliyle kaybettiği yıl- Gızlar ise Elissa Landi, War- ren Wili Tom Brenna- man'dır. Buna mukabil bir çoklarının da, belki ilerde bu boşlukları delduracak olan çocukları dün- yaya gelmiştir. Shirley Temple, Dinah Shoreve, George Mont- gömery, Wan Johnson, Dana Anöres, Frank Sinatras, Ster- ling Hayden, James Mason, €Aşk Senfonisi» filminin unu- tulmaz köolejli — talebesi Joan Pontain'in bu sene içinde do- ğan çocukları bunlar arasında sayabiliriz. Evlenenlere gelince: la dedikodu uyandıran evlen- me hâdisesi «Green Dolphin Sireet — Yeşil Yunus sokağı» filminin sadık zevcesi, sarışın yıldız Lana Türner ile milyoner Boh Topping'in evlenmeleridir. Hollywood'da artık — «Gilda> #d'le anılan Rita Hayworth'un Ali Han'la evleneceği hakkında son günlerde bütün sinema me- raklılarını meşgul eden dediko- dulu hâdiselere Hollywood'da, bu flörtün nikâhla neticelenm'. yeceği nazarile bakılmaktadır. ©48 de dünya evine giren di- ğer yıldızlar ise Cathy O'Don- nell ve Robert Wyler, Cyd Cha- ve Tony Martin, Susanna Foster ve Milbur Evans, İda Lupino ve Collier Young ile Tar zan filmlerinin ikinci John Weismuller'i Sabu ve Marylinn Coaper'dir. am ve ve Eh faz- Hukuk talebesinin dünkü münazarası | Hukuk Fakültesi Talebe Birliği tarafından tertip — edilen irticali münazara dün saat 14.30 da Mar mara Lokalinde yapılmıştır. Mü- nazara başlamadan 10 dakika ev vel kapalı zarflar içindeki mevzu lar ekiplere bildirilmiş Müteakiben Dk iki münazaranın galipleri ara mında final müsabakası yapılmış- tır. İik münazara «Matbuat hürriye ti faydalı madır;zararlı — midir?> mevzuunda yapılmıştır. Müsbet tezi Orhon Fersoy, Şe- bap Demirel, Fazıl Altop; menfi te zi de Gökhan Evliyaoğlu, Kemal Akgüner, Ahmed Akat müdafaa etmişlerdir. Müsbet tez tarafları, memleke- timizdeki bugünkü Demokratik ge Vşmenin arcak matbuat hürriyeti #ayesinde sağlandığını tebarlız et tirerek bu hürriyetin daha geniş letilmesi lüzümüne müdafan etti der. Menfi tezi müdafaa edenler 1se Hür matbuat her zaman satılmı- iya mahkümdür. — Müstebit rejim- ler hür mstbuat tarafından getiri ÇAY Edebiyat Fakültesinin bir isteği kabul edildi Edebiyat Fakültesi Talebe Cemi ederek yeti Dekanlığa müracaat gubat deyresi imtihan hakkının bü tün sınıflara tanınmdsını — İstemiş tir. Dekanlık bu müracaatı kabul Müstahdemlere niçin çocuk zammı verilmiyor | Belediyede müstahdem kadro sunda vazifeli olan bir okuyu- cumuz, bize gönderdiği mektu- bunda şöyle demektedir: «— Bütün arkadaşlarım na- mina yazdığım için, biz diyo- rum, Belediyede müstahdem ola rak çalışmaktayız. Aylık gelirimiz 60 ile 80 li- çirdiğimizi anlatmak için aldı- hayat şartları içinde nasıl ge- çındiğimizi anlatmak üiçn aldı ğtmız parayı göz önünde tut- mak kâfidir. Memurlara, çocuk zammı, ö- Tümlerde yarddım parası, doğum larda âkramiye veriliyor. Bizler saaalesef bu yardımların hiç bi- vinden istifade edememekte, fakril saruret içinde yaşamak- tayız. Mütcaddid müracaatlarımıza ypüsbet veya menfi hiçbir. ce- Vab verilmedi. Acaba neden? Bu haklı dileğimizi alâka- dar makamların dikkat nazarı- Ha koymanızı gazetenizden rica #diyoruz.» İmza mahfuz Barışın yıldız Turner yeni kocası milyoner Yine 948 senesinin Holiy- wood'da fırtınalar koparan bir hâdisesi de Robert Mitchum ile Joan Leslie'nin esrar içerlerken yakalanmış olmalarıdır. Gelecek — mektubumda — 24 dir, bu bakımdan matbuata hürri- yetinin t imdır. demişlerdir Neticede uygün tez tarafları 98 € karşı 115 oyla şalip ilân edil - mişlerdir. İkinci münazara İkinci münazars — <Avukatlık Devletleşlirilmeli mi? Devletleşti Tilmemeli mi?> mevzuunda yapıl Taştır. Müsbet tezi, Hahkı Dağdeviren Mes'ud Önen Safa Uyman, menfi tezi de İsmet “ Gülümser, — Yıldız 'Tuncay, Orhan Ergüder müdafaa etmişlerdir. Müsbet fez tarafları, avukatlı- ğın bir amme hizmeti olduğunu 1- leri sürerek devlek — mürakabesi altında — yapılması — lüzumundan bahsetmişlerdir. Menfl tez tarafları da avukath Bi devlet mürakabesinde bulunduk Ça avukatların ferdin hak ve hür riyetini devlet karşısında — müda- faa edemiyeceklerin! söylemişler - dir. Münazarayı, müspet tezi mü Gafaa edenler kazanmıştır. (d edilmesi 144 Final karşılaşması Final karşılaşması olan ” Üçüncü Münazaranın mevzuu — «Kadınlar yargıç olmalı mı? Olmamalı mı?> 1di. Müspet tezi ilk münazaranın Balipleri, menfi tezi de ikinci mü razaranın — galipleri müdafaa et- milerdir. Menfi tez müdafileri mil nazarayı kazanarak Fakülte şam Piyonu olmuşlardır Bu mlinazaraların -bir hususiye U de jüri heyeti yerine dinleyici- lerin keim olması idi, Kel Aliço vakıâ senelerden- beri güreşmiyordu amma ken- disini hâlâ Türkiye bağ pehli- vanı sayıyordu. Onu da yenen olmadığından durüm bir hayli karışık bir manzara arzediyor- du. Böyle bir güreşin, yâni altmış hk Aliço jle yirmi yaşındaki Adalı arasında yapılacak ciddi bir güreşin neticesinden ise şüb he eden bile yoktu. Kel Aliço bilhassa güreşi bıraktığı son se nelerde bir hayli çökmüş ve za yıflamıştı. İri vücudü bir balon gibi sönmüş, adeta yarı yarıya inmişti. Güçlükle yürüyordu. Bi raz fazla hareket etse nefes ne- fese çöküyor ve uzun müddet dinleniyordu. Böyle bir ihtiyar- la değil Adalı gibi bir pehlivan, en basit bir çocuk, bir deste peh Jivanı bile pek kolay başa çıka- bilirdi. Buna rağmen — inatcı ihtiyar inadından vazgeçmiyor. ve baş- pehlivanlığını gönül rızasile ye- ni yetişen gençlere bırakmak istemiyordu. Bundan bahsedilirken göyle dedi: — Aliço gibi bir ihtiyarla gü- Teşmenin benim için ayıb oldu- ğunu biliyorum, Fakat başka Çare de yok, Onun için güreşece &iz, Ben onunla nasıl güreş tu- Adalı ——— — — ——— MNi Do nay KADIRCAN KAFLI ila Türkleri igöstererek: “Bunlar birer hay- Bab Topping'le. maitta ilân edilecek olan 918 yılı <Oscar mükâfatımı> kaza 1- Ması kuvvetle muhtemel olan erkek ve kadın yıldızlardan bah Turhan TÜRKER muvazaası Hükümetimize iltica etmiş 0- lan Mac: Gulaksinin el Eski Macar Elçisinin altından Peşte hükümetile tek- rar anlaştığı haberleri teeyyüt etmektedir. Hâlen Parkotelde bulunan ve İtalya için vize almış olan Gu - laksi anlaşılan bir muvazaa yap, mışti Macar sefareti müşteşarı Rad vani evvelki akşam uçakla An karadan - >hrimize gelmiş ve dün Guülaksi ile görüşmüştür. Gulaksinin asıl maksadı olan Amerika veyahut İngiltere hatini yapamadığı adı geçen hü- kümetlerini vize vermediği ma lümdur. Eski elçi İtalyaya git - mek istememektedir. elçisi eyi Macar sefareti müşteşarı Rad voninin gelişindeki esaslı sebep Gulaksiyi Macaristana dönme- ğe zorlamaktadır. Hattâ kendisi ne dişişleri bak.nlığı müşteşar- lığı teklif edilmektedir. Hilmi Uran Otel, ile görüştü Şehrimizde bulunan C. Genel Başkan Vekil cün saat 11 de H. Hilmi Uran, Parti il merkezi ne gelerek ötelcileri kabul etmiş- tür. Oteleiler Hilmi Uran'a kazanç vergisinin ağırlığından şikâyet et mişlerdir Yazan : tacağımı biliyorum. Hiç merak etmeyiniz. - Kendisini incitecek canını yakacak değilim. Şöyle- ce kucaklayıp yavaşca sırtını yere koyacağım. Yahud da üç dim yürüyüp bırakacağım. Kel Aliçoya gelince, zavallı ihtiyar pek büyük bir hiddet ve azab içinde bulunuyordu. Belki de hayatında ihtiyarlamanın ve eski kuvvetini kaybetmenin aztırabını ilk defa olarak duyu- yordu. Ona böyle meydan oku- yan bu genç irisi pehlivanla gençliğinde karşılaşamamış ol- manın acısını kuvvetle hissedi yordu. Ah ceki hali, eski kuv- veti olsa... O zaman ne yapaca Bını pek güzel bilirdi. Bununla beraber: — Ülen! Hepten gebermedik be! diye homurdandı. Bu Şuretle Adalı Halille, bu halile bile güreşmeği göze almış olduğunu gösteriyordu. Aliçö #vine dönünceye k: ne yapacağını kararlaştır duttan başka bir şey değiller- dir! © —- 6 st kalan kısmı- ni da kıyar kivır omuzlarına dök müştü. Çekme burunlu, tombul yanaklı, küçük ağızlı ve çukur çeneli bir kadındı. Boynunda üç erden bir kolye var- göğsünün Üst açık, kanarya bir rob giymiş tü Bıra iri dı. Omuzları ve kısmı tamamile sarısı renginde ti; geniş ve müücevherli bir a tın kemer belini sıkıyordu, bisesinin birdenbire kabaran kıvrımlı etekleri yerlere kadı iniyordu. Gayet güzel ve penbi ler giyen iki küçük kız bir tavus kuyruğu gibi uzıyan eteğin uç- larından tutuyorlardı. Hanri Monpansiye kardeşi kulağına fısıldadı Kraliçe ile kralın araları düzelmişe benziyor! Kral tahtın önüne kardinal onu hafifce baş eğerek larını bildirdi ve Saygi göğsün- den sarkan haçı kaldırıp bir kaç kelime mırıldandı. Kral sa- ğına baktı, veliahdı. gördü ve belli belirsiz bir bağ işaretile se lâmladı, prens ise başını, ense- si yandan görünecek kadar eğ- di. Kral tekrar soluna döndü; Rişliyönün arkasındakilere göz attı; bakışları Murad Reisin bakışlarile Farşılaştı ve gülüm- sedi. Sonra kardinale sordu Bahsettiğiniz Türk bu mu- dur — Evet haşmetli! — Hoşuma gidiyo tanıtırsınız! — Başüstüne efendimiz. ürüyüp üç basamak merdi- ni çıktı; iki yaldızlı tahttan bi- rine kraliçenin oturmasını bek- ledi, sonra onun sağ tarafında- ki tahta da kendisi oturdu. Sa- ray bakanına; parmağile işaret ederek çağırdı ve dedi ki: Efendilere söyleyiniz, ra- hatsız olmasınlar, diledikleri gi bi eğlensinler! Bu emir hemen ilân edildi; salonun yan kapılarından biri açıldı; orada bir çalgı takımı- nın olduğu görüldü; çalmağa başladılar. biraz son 31 — Küstah bir adam. Lord Vestor endişeli görünü- yordu; Murad Reis bunun sebe- bini çabuk anladı: İhtiyar dip- lomat; «Rişliyönün Türkleri gi- riştiği pazarlıkta İngilizlere kar şı bir ağırlık olarak kullandığı- nı Murad Reise gizlice haber vermekle belki iyi etmedim; a- caba Murad Reis bunu Rişliyö- ye söyledi mi?> diye korkuyor- du. Fakat bu akşam kendisine pek iltifat eden Rişliyönün bun dan haberi olmadığına hükmet mekte gecikmedi. Bir aralık o- nun kralla görüşmek üzere ya- nından ayrılmasını fırsat bildi; Murad Reise sokuldu: — Sır saklamakta dikkatli ol duğunuzdan dolayı size çok te- şekkür ederim. Yoksa siyasi bir rezalet çıkardı ve pek zor bir durumda kalırdım, Dedi. Murad Reis lordun kur nazca gevezeliğini ifşa edeceği- ni söyliyerek onu korkutabilir- di, fakat böyle bayağı entrika- lar çevirmeyi aklına bile getir- miyordu. Rişliyö tekrar kalaba ka- * * lunuyordu. Beş hafta kadar son ra civarda büyük bir güreş ola- cağını biliyordu. Bu zamana ka- dar biraz idman etmek ve ken- disine bakmak suretile kuvvetle neceğini hesablıyordu. Eve girer girmez karısına sor idu: — Abe benim kısbet nerede? — Ne yapacaksın ? — Biç lâzım oldu da... — Tavan arasına koymu; tum. Eğer fareler yemedi ize hâlâ orada olmalı. — Çabuk ara bul ve getir. — Ne yapacaksın onu? Sata- cak misın yoksa? Deli misin be! Hiç kısbet satılır mı? — Peki ne ideceksin? — Orasına ka tir hele onu! İhtiyar kadıncağız Kel Aliço- ma., Sen ge- nun tablatını bilirdi. Kızdırmıya Onün için tavan da kurumuş gelmezdi. a çıktı ve ©: ru yürüdüler diye bağırdı rıştığı zaman Murad Reis ona göyle dedi Sayın kardinal efendi, bir taraftan şu İngilize tuzak kur mak için benimle gizlice konu- guyorsunuz; diğer taraftan ona pek iltifat buyuruyorsunuz. Bu haliniz gübhe uyandıracak ma hiyette değil midir? Rişliyö biraz ileride İspanya ile ateşli bir. konuşmaya almı) olan Lord Vestora gözü- nün vcu ile di — Asla... Herifi oyalıyorum. Maksadımızı gizlemek için böy- le olmak lâzım Murad Reis biyik - altından güldü; - Fransa Başbakanı bu gülümseyişteki alayl mânayı sezmekten uzaktı. Murad Re onlar hakkında kendi kendine $u hükme varıyordu: «İki ah- mak tilki Yarım saat sonra ilk danslar bitti ve çalgı durdu. Rişliyö İn elçisinden ayrılarak Murad| yanına geldi: — Sizi şimdi krala takdim e-| deceğim; arkadaşlarınızla bera| ber hazır olun! Dedi, Murad Reis güzel ve za| rif kadınlarla çevrilmiş olarak| gayet iyi vakit geçiren, fakat sık sık kendisine göz atan ar- baktı ve cevab ver kadaşlarına — işaret ett derhal geldiler. ; onlar Rişlyö önde ve onlar krala doğl Murad Reis ortada diğerleri onun s: da oldukları kollarını göğüslerine k rak baş eğdiler ve selâm verdi ler. Rişliyö isimlerini söyliyerek birer birer tanıttı. Kral On U: çüncü Lüi yerinden kalktı adım ilerliyerek Murad Reisin) önünde, ona elini uzattı, Muradı Reis bu beyaz ve yumuşak eli sıktı. Kral bozuk bir ile dedi ki: — Büyük Türk hükümdarı (- le Fransa kralı arasında bir a-| sırdanberi kuvvetli ve sarsılmı-| yan bir dostluk vardır. Sultan| Süleymanın — haşmetli Bııımı Fransuv karşı — gösterdiğ çok değerli yardımı daima suı._ ranla anmaktayız. Bu gece leri aramızda görmekle mmnn soluni durdular vuştu ğında ve halde İngilizcel 'ad Reis cevab verdi: — Şevketli hünkârımızın has| metli Fransa kralına karşı bes- lediği hisler büyük atası Sultan| sur atanız haşmetli kral Fran- suva hakkında beslediği hisle- Süleymanın sizin büyük ve ce-| rin aynidir. Türkler daima dost| larına yardımı Bu gece sizle! miş olmak Fransada bulunmak tan duyduğumuz — bahtiyarlığı son derece arttırmıştır. Kral, Türk padişahı Dördün- cü Muradın sıhhatini sordu. şeref — bilirler. iltifatınza er- Murad Reis genç padişahın sıhhatte olduğunu söyledi. Osi akib ettiği siiya âdetleri ve konuştular. Bu sırada kraliçe An Dotriş ve Ana Kraliçe Mari dö Mediçi Türkleri dikkatle hayranlıklarını nlı devletinin kuvvetle- et, halkın, hakkında yaşayışı süzüyorlar; gizlemiyorlardı (Devamı var) n * * olan kısbeti toz içinde bularak aşağıya indirdi. — Al bakalım! — Aliço kısbeti aldı ve büyük bir memnuniyetle bu canı kadar sevdiği şeyin farelerin hücumu- na uğramamış olduğunu gör - dü. — Al bunu zeytinyağına koy. Yumuşasın — Allah aşkına ne yapacak- sın söylesene! — Ne mi yapacağım? Bir peh livan kısbetini yemez ya... Gü- reşeceğim. — Güreşecek misin? — Elbette... Neden şaştın? Pehlivan değil miyim? avallı kadın şaşmakta yer- göğe kadar haklı idi. Bu işe nasıl şaşmazdı? Kaç senedir gü reş meydanlarına çıkmıyan, ar- tık ihtiyarlamış ve adam akıllı Çökmüş olan kocaşı güreş lâfını nasıl ağzına alabiliyor, hangi ce saretle bundan bahsediyordu? ”— Deli mi oldun se . 11 OCAK. 1949 * SAYFA: 4 fENİ SABAH F ee —e TUi DÜ L ( (AMURAD REİS A*x y v j | MIZAH KÖŞESI | Ankara Şakaları Husasımuhabırımızmmaiı sıyasi, havai intibaları 1949 senesini tatlı zam ha berlerile tes'id eyledikten 801 bütün gayretlere ve him. inetlere rağmen 1948 senesinin son Bohça gününe — yetiştirilemiyon hediyelerinin şekerden başlıyarak (lüks, yol) da bite ceğine zâhib olanlar nefis Rize 1 ile bira ve emsaline de ya pılan zamları âdeta sevincle kargılamaktadırlar. Yaz mevs! ıdirde Bomonti bahçesinde fı © açtıranlar biraz endişeli gö: iünüyorlarsa da sebeb - olanla- rın o günlere (erişile) gelem cekleri ümidile teselli — bul- maktadırlar Benzine yapılmak — istenii milyoncuk zammın vasıtal: h (Be.ter) döğünecekleri anlaşılmaktadır. (Akşam) okumanın gözleri brvım.ıkla olduğunu; (şeşi) beş srenler kabul eylemekte; ümüi- ır clan bazı hastalar, belki £ çer, ümidile eski (sebillere) (« daka) vermek 1 1i eylemektedirler. 1934 senesinde Türk - İrar hudud çizgisine basmalarile mlüürlerini kısaltmış olan 32 va. tandaşın acısı 1948 genesinde sayım (arvatın) yüreğine çö'- müş olacak ki; kendisinin şu- rada, burada bağırtmakta oldı gu anlaşılmaktadır. 1950 senesinde seçim sırasın- 3: rı (yürüten) lerce ah (Be.ter) diye &'mdiden gifa ü ra açılacağını ümid eyled:ği imekteblerden çıkacak — hocalar marifetile Sayım Arvatın yük- sek sesle Van yaylasında bazı dualar okuyacağı haberleri bir (benka) cının oğlu tarafındın issa edilmişse de; mumaileyhin 32 vatandaştan aldığı dualar reticesi mide hastalığına musab clduğu kanaati umumilesmiş gi bidir Havaların bozuk ve soğuk ol masına rağmen — (Dursun Oğ- lam)”un Erzurumdan Vana e gen- rüzgârlarla (atmasyonlar) savurduğu; Vanın biricik veki li tarafından beyan edilmiş xi- yatf Jsabetlerin şaheseri telâk:- ki edilmektedir. Bahar hayatının 74 üncü sa! hurdesini idrâk eden (Tarçını2) Filistine Kenandan kolay avdet etmesi ni temenni edenlerce bile şübh- acli görülmektedir. Fi zamamına radika, oyununda, bazan muhalif po- zisyonunda, bir vakit komisyonunda, Sivastopolla y' ne fi zamanına ticaret oyum da, hâlen bir (gelin) boyunda, C.H.P. den başka partileri 1sır- soyunda olan bu zatın taz- ma dişlerinden, fesad işlerinden Btüğr (şeş) lerinden üç beş yaşındaki muhalif korkmıyacakları — kafasındaki kontaktan anlaşılmaktadı 1946 C.H.P. Kürultayile, asri | ki keyfiyeti Diyi1| rodika | ihtikâr | | K O YAĞAN — | yet eylediği (hatib) bir meslek. d tarafından işaa — edilmesi Şa kac| kuduzdan karkanlarda — vehim Uyandırmıştır. Öner olduğunu söylemekte baş- | yapnarvalün ÇT Peslerine kaları da, Önerin; daha birçı cemaziyülevvelleri meydana koracağını; (Yücel) işler ucuza götürme da İstanbul te SE plânının yakın- kilâtı marifetile meccani nutuk olarak gra- ba- aracağını söyliyenler çoktur. | ,»ofonla neşredileceğini — haber Son fırtınalarda (Mendere3) | alar. Eyübsultan, Edirnekapı, in donmuş olmasının Seyhana| evlânakapı, Silivrikapı, Moc, fazlaca tesir etmediği yalnız s0| kezefendi, Yahyasfendi Kari gukların artmasını mucib oldu- u Adana dostlarımızın telefon haberlerinden öğrenilmiştir. Siyasi Vâız Yalmanın son se-| 'erdeki yalpalarının demokra ârız bi hastalıktan csabmed medfunları bulundu! ları yerlere dahi pek ucuza gi. dilemediğini ileri sürdükleri ile- ri dünya radyolarından istih- bar edilmiştir. 1 mize olmuş intani leri geldiği eksi hastalığın (erkek kurt yavru) larında marazi bir hal- —e inkişaf edip insanlara sir Gazeteciler Cemiyeti kongresi toplandı Gazeleciler, bazı mesleki mes” Mülâkat perhizi siyasi maha. ide devam eylemektedir. Hat- tâ haber alanların dua sesleci Ankaraya kadar gelmektedir. 5g < elerin henüz halledilmemiş olmasından acı acı şikâyet etlliler Gazeteciler Cemiyeti — yıllık ; kengresi, dün Gazeteciler Ce- miyeti merkezinde yapılmıştız. Kongre başkanlığına Cihad Ba- ken, Hikmet Bil ile Ertuğrul Nueret Safu, larır bazı vurgunca- kadın memurlar istihdarn ederek Anadoluya sbone dolar- Eciciliğina da çıktıklarım, <e miyetin bunlara mâni olamacı- 4 Derliorman da kâtibliklere se-| ğını, yirmi sahte sarı kart ta- Çildikten sonra idare heyeti ra-| -sıyan isim tesbit edilmizken “| poru okunmuştur. Rapor birçok| bu kart hâmilleri gazetele le üye tarafından şiddetle tenkid| ilön edilmek suretile teşhir edi- edilmiş ve bu yüzden münaka-| lemediğini, gazeteci olmak, la- galar olmuştur. | bana bostanma girmekten daha İdare heyeti raporu hakkın-| kolay olduğuna işaret ederek da söz söyliyenlerin bir kısmı| bun'arın önlenmesini — istemiz- çocuklar.n Müslüman (Tanrıöver) e yıldız | lara bakan (Gökmen) e bakma Can çatmakla, Önere catmak (: İtemesi âdeta kendisinimuayeneye se"kettirebilecek mucib sebi lerden telâkki edilmektedir. Ba hususta kendisini tahrik edenin S ARAR e R Ü şarıların hepsini tenkid. etmiş, Lemiyetin önayak olarak konser ler verilmesini doğru bulmadi cemiyetin varidatını artırmak | tir, içm bazı temennilerde — bulun-| — üzerinde en çok durulan me- muş, bir kısmı, yapılan işleri / <ejelerden biri, çalışanlarla ça kâfi görmemiştir. Necmi Erx-| J. Stranlar arasında bir anlaş- men, cemiyetin — mensublarına | maya varılmadığı, bunun temi- daha faideli olması için faali- ni için kurulan komitenin de yetini artırmak zorunda oldu-| kiy iş yapamadığı idi. Çebşan- hu belirlmiş, — Nusret Safa| 1ç komitesine seçilmiş olan ü- yelerden Şevket Rado ve Er- tuğrul Şevket, bu hususta izs- bat vererek teşebbüslerinin m kalması sebeblerini an'at gaç gm kaydetmiş, âzalara ev te- mni için idare heyeti tarafın- dar girişilen teşebbüsü de doğ-| bulmadığını kaydettikten jra demiştir mışlar ve bu mevzuda — muüvaf- fak olunamıyacağı kanaatini de kesin olarak izhar etmişlerdir. Enis Tahsin Til, uzun zaman- danberi üerinde durulan ve ki | Tarım: Bakanı. geliyor KA aa aa d Dir yasa | lhsilen meselenin bu istikamcite —— 4 CŞ e FER S B dilemiyeceğini, tek çıkar Turar BalaaeGüreldiGralesli ? | AA BAA UA a gPEA | yolun, çalışanlar tarafından nir günlerde şehçimiz> gelerek, şehrin| mesleğine giriyor ve — bunlac,| Yöfün, calışanlar tararından bir jahrukat işie meşgul olacaktır. | kon uluorta, alınıyorlar: |: BAŞL SD MA EE yunn tavsiye etmiştir. dül alabiliyordu. Pek nâdir olağl | Sendikanın lehinde ve aley- rak onu hakemlik için çağırıyor| | hinde birçok söz söylendiktea lardı. O zaman beş ön para ala) | sonra, idare heyeti adına Bur- biliyordu. Hayatını bu ihtiyar || ban Felek tenkidlere cevab ve yaşında yine topraktan kazan- miş, normal varidatı 10 wva HMED PEHLİYANIN BAŞ GÜREŞLEA Ali Ahmed 'efrika No1:101 Diye mırıldandı. Fakat fazla ileri de gitmedi. Çünkü kocası- nin tabiatını pek güzel biliyor- du. Aliçonun kel kafasını kı: dirmak tehlikeli bir işti. Onun için kocasının kısbetini aldı. Bir bezle küflerini - temizledikten sonra yumuşaması için bol bol ytinyağı sürdü. Bir taraftan bunu — yapıyor, bir taraftan da gşöyle homurda- nıyordu — Herif çıldırdı her halde... nki zeytinyağımız da bolmuş gibi boşuna bu kadar yağ har- candı. Hakikaten Aliçonun mali va- ziyeti de hiç de parlak değildi. Abdülhamidin — tahta — geçmesi ve güreşin yasak edilmesi ne- ticesinde son senelerini çok fe- Elde, Şim na geçirmiş bulunuyordu. avuçta nesi varsa satmıştı. di güreşler serbest kalmış ve 'Yine hararetlenmişti amma, on- da da kuvvet ve takat kalmamış tı. Ne güreşe gidiyor, ne de ö- mağa mecbur bulunuyordu. sonunu mutlaka sefalet geçirmeğe mahküm bulunmala- Ti hi livanlar hep sefalet içinde can vermişlerdir h içi de güreşmek ve arka arkaya bir çok pehlivanlara yenilmek z0- runda kalmıştır X nerken belki de kenı nün sonuna kadar rahat rahat Bi nu, birçok işlerin haysiyet di mıştı. Fakat bu altınlar da ken-İ| vamı kararile halledilebileceği!e disi ile beraber Atlas Okyanu-| | »i, bu noktanın göz önünde t sunun sularına dalıp gitmiştir Kel Aliço güreşe karar ver-İ| Felek bu fikre tamamile işti. mişti amma nasıl hazırlanacak-| | râk ettiğini, hakikaten haysle tı? Kendisini nasıl topliyacal yet divanının yetkiye muhtao T? olduğunu belirtmiştir lüzumlu olan bir şey de yemek-3 | Jardan sonra raporun kabul ve ti. Hem de iyl yemek, Öyle mi-İ | iğore heyetinin ibrası reye koe | İ sır ekmeği ve peynirle bir peh-|| yarak kabul edilmiş, dileklesin A livan beslenemezdi. tesbitile yeni idare — heyetinini * (Devamı va seeimi önümüzdeki — cumartesi *” talihsiz lira olan Gazeteciler Cemiyeti- 'nia bu yıl 90 bin lira ile geldi- l | gij kaydettikten sonra e A etinin meşgul olduğu ve va- W gardığı işleri anlatmış, âzaları | birer ev sahibi yapmak için gi- rişilen teşebbüsü, sarı kart a- lacakların tâyini, âzaların sigor ta edilmeleri hususlurındaki te- masların mahiyetini açıklamı ve idare heyetinin Türk gaze- tecilerinin şereflerile mütena- sib bir kurumu lâyık olduğu bir titizlikle idare ettiklerini lemiştir Eşref Şefik, haysiyet divağı- n verilen yetkinin az olduğu- ssen Türk pehlivanlarının tarafı da hayatlarının içinde dır. Kel Aliço, Hergeleci İbra- im, Adalı Halil gibi büyük peh Hattâ zavallı Ada ekmek parası kazanabilmek in Taksimde kurulan sirkler- Sadece Koca söye İkadan dö ini ömrü usuf pehlivan Ame direcek kadar altın kazan tulmasını ileri sürmüş, Burhan idman kadar Bir pehlivana apor hakkındaki m günü saat 14 e bırakılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: