28 Ocak 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5

28 Ocak 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Yazan: NAZİP SÜLEYMAN Tefrika: 2 SA RARİT SULEYMA İ Şük ü M ND LA ERE | Komünist Rumların ilhak diye bağırmalarına $ sına kendilerini Kıbris halkının Tişmiş olduğunu iddia — ederek Kıbrısın Yunanistana — ilhakımı, değil, Kıbrıs için meşruti bir ida, 're, bir çeşit dominyon Statüsü istemektedirler. Bu istek çerçe.i vesi, içinde Kıbrısın bir parlâ- mentosu bulunacak, bakanları olacak ve İngiliz menfaatleri bu rada ancak askeri üslere inhi- sar edecektir. Onların bu istekle rinin sebebi, gizli tutulmakla beraber gayet aşikârdır. Filha- kika solcular gün gelip Yunani: 'tanda komünizmin hâkim olaca Zına inanmaktadırlar. Bu tak- dirde Dominyon statüsü, ilhaka fakat Markos'un hâkim olduğu bir Yunanistana ilhaka geçmek için bir köprü, bir intizar devre- Si olacaktır. Zira — komünisüle: burada ekseriyette olduklarını 've parlamenter bir idareye gi- dildiği takdirde idareyi ellerine geçireceklerine inanmaktadırlar. Müliyetçi bir Ynanistana ilhak olunmaktansa şimdilik meşruti bir idareyi tercih ediyorlar. Mez ruti idareyi elde ettikten sonra ise muvafık zamanda, yani Yu manistan komünist olduğundu, Yunanistana kendilerini - ilhak etmek bir an meselesidir. Sağcı Rumların İstekleri. Halbuki sağcı temsiye — olu- man müfrit milletçi Rumlar, (ki bunlar Rum komünistleri ta fından kapitalist sınıf — olarak yasıflandırlmaktadır.) Kıbrısın doğrudan doğruya Yunaniatana ilhakini istemektedir. Bunların isteklerini klise ve — başdespot Makarios desteklemektedir. Bun lar bundan 9 ay kadar - evvel, sabık Kıbris valisi eski — hava bakanı Lord Winster'in Kıbrısa “vermek istediği <mahdut mesru i bu sebepten Teddel Tişler, ve İngilterenin teklif e tiği anayasayı — tezekkür — için kurulan Meşrevet Meclisine aza göndermemişlerdi. Komünistlerin nazatında bu Bağcı Rumlar, emperyalist ge- iyelere hizmet eden ve ilhak is- temelerine rağmen — hakikatte İngilterenin Kıbrıstan çekilme- Bini istemiyen, hükümet tarafta Tı Rumlardır. İlhak diye bağır- alarının sebebi ise, Rum halkı karşısında kendilerini aka çıkar Mak içindir. Sağcılar ise komünistleri &haini vatan» ve «Mitera Ella- da'nın (yâni anavatan — Yun: nistan'ın) can düşmanı kızıl em peryalizmin uşaklarp — olarak vasıflandırmakta ve hakikatte ilhaki istediklerini ve ilhaktan başka bir şeye razı olmıyacak- larını ileri sürmektedirler. Hasılı Rum noktainazarı bu şekilde hülâsa edilebilir ve şu- Tası âşikârdır ki İngilzler ada- nın idari dizginlerini Kıbrıs | Rumlarının eline verecek olu: Kıbrıs da Yunanistan gibi, Ru- mun Rumu kestiği bir ideoloji kavgasının — kanlı gahid olabilir. sahnelerine Çözülmüyen Düğüm: noktainazarı... İngiliz Hâdiseleri heyecan ve hisleri- le değil de akliselim ve şuuril kavrıyan diğer mahdut bir züim Te ise, Kıbrıs meselesini şu ebeb halk karşı- ak çıkar maktır istifham kafalarında yer elnek tedir: Bütün bu ileri geri istek ve boğuşma içinde İngiliz siyase tinin rolü, İngiliz Hükümetinin Kibris hakkındaki noktainazarı nedir? Doğrudur ki simdiye kadar İngilizler bütün olayları kendile Tine has soğukkanlılıklarile kar #ilamışlar, ve olup bitenlere se- yirci kalmaktan ileri gitmemiş- lerdir. Bu müşahitlerin kanant- lerine göre Kıbrıs Türkleri ve Rumları başkasının yâni İngil- terenin postu için kavga etmek- tedirler. Gerçi bir müddet evvel istifa eden ve hâlâ yerine yeni birisi tayin olunmuyan Kıbrim — valisi Lord Winster, iktidarda bulun- duğu sırada İngilterenin adayı terketmek niyetinde olmadığını göylemiş İdiyse de, aradan ge- ç çen zaman zarlında hâdiselerin yeni inkişaflar — kaydetmesii Yağmen - İngiliz resmi çevrele Kibris'ın istikbali hakkında ne düşündüklerini açıklamamışla: bu husustaki - ketumiyetleri: muhafaza etmeyi tercih etmişler dir. Bu bir siyasi oyun mudur, yoksa İngilizler Rumlarm ilhak yaygaralarını — susturamayınca onların bu isteklerine artık ku- lak tıkamaya, bağırıp çağırın: larına kiymet vermemiye mi karar vermişlerdir? Davânın ü işte budur. Kıbris meselesini bu zav den tetkik edenlerin diğer bir ihtimal de gözlerinden kaçma - maktadır: Bunlardan hâkim ka naate göre İngilizler Kıbrısı ter| ketmek niyetinde değildir. Kıb - rıs realitesi bunu icab ettirmek tedir. Bugünkü dünya şeraiti tahtında İngilizlerin Kıbrıstan çekilmelerine ümkân ye ihtimal olamaz. Kıbrısta Amerikalılarn. , lerce dolar sarfederek, adanın Cenubunda Girne havali sinde muazzam bir Haber Alma Servisi inşa etmeleri, Amerikan, hava alanları yapılacağına dair dolaşan kuvvefli şayialar, ve ni hayet devamlı bir Kıbrıs alayı teşkili için Londradan emir gel- mesine intizar olunması bu k: naati kuvvetlendirmektedir. He le son günlerde İsrail kuvvetleri nin Mısıra girmesi üzerine İngi- liz Hükümetini, Mısır menfaat- larını icab ederse koruyacağına dair teminatı İngilizlerin Kubrı- Si terketmiyeceğine dair olan ihtimal'eri kuvvetlendirmekte - dir NETİCE... Bütün bu ileri ve geri mütca Jâ ve kanaatleri ve hâdiselerin seyrini dikkatle tetkik ettiğimiz de gu kanaate varırız ki Kıbrıs vasında son söz İngilizlerin- dir ve Kıbrıs meselesinin berrak laşması için. Kıbrıs — hakkında Tngiliz çevrelerinin ne düşün- düklerine intizar en doğru ha- reket tarzıdır. Bu arada temkin vakar ve soğukkanlılıkla hare- ket etmek herhalde yerinde iur. Londradan son g. ler üç ay kadar evvel istifa e- den Kıbrıs valisi Lord Winster in birkaç güne kadar Kıbrısa gelerek işlerini tasfiye edeceği- - viyeden görmekte ve büyük bir Tasarruf Hesapları için hazırlanan 1949 İkramiye rlân SIM çel lerine bire 1 — Yılda alti kegide: 1 25 AĞUSTOS, 1 ZİRA, çekilişi yalnı adilmi: * Haziran, Ağu kendil. 150 LİRA bakiyeli Ço ire tahsis olunan özel keşidelerden de fayı 4 — 130 Lir ra Lumacası ile | ayrı bir Kura numaras' alacaklardır. —i timiii Hi 1949 WKRAMİYELERİNDEN FAYDALANMAK || | IÇIN, TASARRUF HESABINIZDAKİ PARAYI ŞİMDİDEN 150 LİRAYA YÜKSELTİNİZ: | Türkiye iş Baakası TÜRKİYE iŞ BANKASI 1 yalnız KİZ ve F ADIN hesanlarır« tahsis güzel EV ve birer ARSA ile dolgur para ik- Tarmiy2'eri konmuştur. bakıyeli hesaplar, keşide atılacaklardır. Hesaplar DAN fazla olan'ar her 500 Lıra için ni bildirmektedir. (Devar n var) anın aaüsüsiyetleri MART, KASIM , 21 NİSAN, 1 HA- 1 ARALIK, ÇOCUK henaplarına, 1 KA- iştir. 0s, Kasım Arabık Keşide. uk ve Kadın hesapları, keşidelerden başka diğer idalanacaklardır ere birer Ku- 4 150 LİRA- len haber- |. Z nlıâye Yollarımız Ayrılırken Onu evvelce tanırdım: Yaşından umulmıyacak kadar * O vakit 50 yaşlarında vardı - seri yürür, du - daklarını ysapırdatarak oumuhal kak bir şey AR çok ane siklopedik malümati Vardı; fakat uldlâydı. Münakaşayı sevmekle beraber, çabuk kızardı. En çok a - Itkolandığım tarafı gözleriydi.. Bu gözler, aynon kurbağa gözleri gibi islak ve kocamandılar; — lasaca: inyaya gelmiş, acele gidecekmiş gibi bir hati vardı onun Yirmi sene sonra, onu, pek de- #işmemiş buldum.. Yalnız, gözleri| >me küçülmüş gibi göründü! Sevim N, yuvarlak bir sakal bırakmıştı. Başında yağlı bir kasket, sırtında yakası ki Diz. kapaklarına kadar uzanan - aiyan bir cübbe givmişti. Hava gayet güzeldi.. Şehrin di- gına çıkıp şöyle bir yürüyüş Yapmak temiz hava atmak istedim. Arkam dan biriai: Vecdi efendi! dedi. Döndüm.. Oydu. Bir anda yani- mageldi; Selâminaleyklim! — Aieykümselâm! yana yürüyorduk, sordu: lisin. Ben hergün gezerim. Arzu edersen biziza bağa kadar gidelim; işte şurada! Mübarek — Üzümlerin şerbeti damlıyor. Ulu Tanrı, bizim için neler yaratmış, neler! gidelim mi? — Hay hay, nasıl isterseniz. 'Yetm fazla olup &i olmayan bu garip İhtiyar, öyle cabuk yürüvordu ki, yetişmekte güçlük çekiyordum! Baktım ki o- lacak gibi değil: Ağır ağır gitsek daha Iyi ol- maz mi? İhtiyarsınız, nuz! Gözü hep karşıda, emreder gi- bi: — Zararı yok. a. Kurtuluş yoktu. — Bacaklarımı açtım. Fakat, ayn! tempoda dur- madan yürüyünce — bunalmıya ve| terlemiye başladım. Kaçamak ona | baktım: Kin ve istibza dolu kurba- Ra gözleri üzerimdeydi. Kendisine baktığımı görünce, başını sertçe çevirdi.. Bu defa daha sür'atli yürü| meye başladı! Belâya - çatmıştım. ekoşayım da şunu yarı yolda bira kayım» dedim, sonra — vazgeçtim. Zira, bu ham savpısızlık, hem de) gülünç olataktı! Artık bir şey sö; lemeye cesiret edamedim. Çok şü kür, cağlara yaklaşmıştık. Bü/ik bir Ceviz ağacının xölgesine gel! — Siz yorulmazsınız amma, şu gölge de kaçırılmaz doğrusu! Me- rak etme, bağım buraya — yakın; daha yürüyecek değiliz! «Acaba deli mi?> diye düşün- düm. Şimdi de mahmur ve hüzün. 1ü bir hali vardı. — Vecdi efendi, nasıl eskisi gi- bi yürüyebiliyor muyum? dedi. — Maşallah, hiç deşmemişsiniz! — Yoook, o kadar değil! Bti dudakları açıldı.. Kırişik yüzüne geniş bir tebesslim yayıl- dı. Elini ceketinin iç cebine sokup| Kirli bir nüfus cüzdanı çıkardı: — Benim gözlerim iyi görmü- yor, Şuna iyice bak; yaşım kaçsa doğru söyle! Ben yaşlı olmaktan değil, in- sanların alay etmelerinden korku- yorum... Bana, <Yetmiş yaşındı Sın, yolcusun!» diyorlar. — Biliyo- rum, yalan söylüyorlar, — benimle alay ediyorlar. Ölürsem sevinecek ler! Güya Dünya onlara kalacak mış gibi! Bir an islak kürbağa yorülürsü- Yürüyelim! de gözlerini masmavi gökte, yeli te- | pelerde ve kasabanın beyaz mi- narelerinde gezdirdi! Müşkül bir deyim, Nüfuz ktğıdını elim- focum; acaba kaç aşında olduğunu söylesem de onu memnun edebilseydim. İstediği de likanlılık mı, gençlik mi, orta yaş hlik miydı?. Kararımı verdim; - Tam 45 yaşındasınız; dedim. 465> rakkamı ağzımdan — çıkar Cıkmaz Sen de rezilsin! Allah'dan bul! n de yaları Bi forsun, yazıklar olsu: imle eğ. ! Tam 55 yaşımdayım, anladın mı? diye ha: kirdi, | i ayağı tittemeğe, göğsü yır ticaktay gihi sık sik nefes alıp vermeğe başladı. Derhal: Yanlış okumuşu! sura bakma; çok doğru: 55 yaşındası- | nız. Ne bir gün fazla, ne de bir| Bün eksik! Size 70 yaşındasınız diyenler haltetmişler. İnşallah, 150 yağına bastığın günleri de görüre | sün! | lemnun ve mütebessim | Yok, Vecdi efendi, o” kadar| 110 a kadar ter, Üst tarafı onlara kalsın! Kalkt değil garsam ye- | Mendilir." verir misin? Üzüm | keseceğim! dedi. l YENİ SABAH KİCENC KALEMLER Cevab ve YAYLADA.. Sürü çıngırakları batıya gömülüyor, Çitlerin arasından gümlüş bir ay gülüyor. Dağılıyor havaya sarı çiğdem kokusu, Çırpınan yüreklere sevdalar kurmuş pusu! nıı*;m*ı'umuu av etleri bir yanda, Kalabalık, bir mahşer, kaynaşıyor meydanda Bir yanda — dizi dizi bellerinde Silâhlar — rükler halka olmuş, sanki tunçtan âhlar llr*yen* toplanmışlar bu şerefli gün için, Yıllarca anılacak bu güzel düğün için. Yapraklar titreşiyor davul zurna sesinden Kartallar yükseliyor dağların tepesinden, * * Çıra alevlerinin içinde yanan bir kor Hayır, tutuşmuş bir çam eğrilip doğruluyor> Sonra yine çöküyor, kolları kanat gibi, Başı 'dimdik, kavgada şahlanan bir at gibi. ! : * * Dillerde masal gibi söylenir adın sanın, Vur dizini yeğitim, toprağına yaylanın, Yoluna gül döşeyen bahar senlm, yâr senla, Köpüren taşan sular, ağaran dağlar senin, * * Güneş gibi aydınlık eşi bulunmaz balıtın, Dört bucağa kurulmuş bir saltanat ki tahtıs, Paylaşabilmek için seni köy kızlariyle Gök, üstüne alçalmış bütün yıldızlariyle. Rüzgür kesilmiş, dallar tutmuş nefesini, Dinliyorlar yayladan taşan zil seslerini. 'NAHİD GÖRÇÖL k Hıçkırıklarım Ağlasam yıllarca göz yaşımı döksem, Çürüsem hayatta ebediyen çöksem, Derdime çare bulunmaz bir an gayrı, Biçareyim ya Rabbi herşeyden ayrı K Eceli çağırdım, hıçkırıp ağladımı, Garibim gurbette elğerimi dağladımı, İnanıp herkese belimi bağladım, Neredesin hey!. tatlı ecel yeter gayrı * * Bu kadar cefa olmaz çıkacak cana, Haksızlık değil mi bu edilen bana, Sesimi duy sen de hıçkır dertli ana, Oğlumuz burda bizden diyip to ayrı, * Vatan Marşı Yeryüzünde eşin yoktur ey Vatan! Kahramanlar diyarısın kahraman ATATÜRK'ün izindeyiz her zaman İçimizde çoşup faşar ayni kan * * Şanlı vatan, sen her şeyden üstünsün, Gönüllerde sarsılmaz bir, bütünsün!.. M. KASIRGA Gu:ıı: İnönü'ne eş mi var? Çanakkale, Dumlupımar nerde var? Sende ancak böyle binbir belde var, Varlığındır en — şerefli yâdigâr!.. K x Şanlı vatan, sen her şeyden üstünsün, Gönüllerde sarsılmaz bir bütünsün!.. * * Sevgili yurd, Dünyalara bedelsin Benzerin yok, her güzelden güzelsin. Kalbimizde, sen biricik emelsin, Milli birlik ülkümüze temelsin!.. * * Şanlı Vatan, sen her şeyden üstünsüm, Gönüllerde sarsılmaz bir bütünsün!.. * * Şehitlerle yuğrulmuştur bu toprak; Fedâiler yuvasıdır her bucak! Hür bağrında başım diktir, alnım ak, Üstünde hep dalgalanan al bayrak!.. Şanlı Vatan, sen her şeyden üstünsün, — Arzu cdersen sana — yardım edeyim? dedim. Yüzünü ekgitti: — Henüz kimsenin — yardımına ihtiyacım yok! Üzüm — kesmekte iş mi? Ben, gimdi bağ bile belle- rim! Alâkana teşekkürleri Dedi. ve bağlara daldı... Aradan yarım #aat geçtiği hal- de görünürde Kimseler yoktu. Müt hiş canım sıkılmeya başladı; ya kalbi falan varsa, ya bir tarafta düşüp ölürse diye endişe içindey- dim. Kuvvetli bir düdük sesi ku- Jaklarımı — çınlattı.. Bağ bekçisi Çopur Hasan geliyordu.. Selâmlaş tık, Ucu topuzlu ve Üzeri budak- h meşe sopasını s0) elinden sağ e- bağına girmemiş mi” Bir daha yat nıs bağa felân göndermesinler. Başını sağa sola döndürerek gi dü ve bir an düşündü... Elini m vin kasketinin siperine kaldırıp: — Eyvallah Ağabeyi dedi, Bekçi henliz yanımdan ayrılmı; ti ki 6, göründü.. — Ferahlamıştın. Nefes nofese yanıma gek Beklettim, — kusura — bakıı. Yokluğun gözü kör olsun; bu yıl bağa baktıramadımı, gu Üzümleri haline bak! Mendili açtı.. Üzümlerin rasgelo, çabucak. kesildiği belliydi. Endişeli ürkek bakışlarını gözlerime dikli — Bekçiyle konuştanuz mu? —E line geçirdi — Yalancıdır, ona asla — Üzüm yemiye mi geldin, Vec | » dedi? di bey? — Hiç.., Konuşmadı — Yoo, gezmiye çıkmıştım, yal| rip geçti Tah deyince buraya kadar geldim. Sinlerden iyi olmasın, bekçi Biliyorsun, vurada bağım — falan| Ömiz zararsız çocuktur!. vola, Hem konuşuyor, hem de kalin havada dalreler ç udaklarını şapırdatarak, ben - biz Bop ver ağabey! Bi Ja | sattar yiynceye kadar o, | benim' emöğüm hepsindön fasla ; go || 1 liyokdu gündüz dizlerime kara #a Şehir N, medense, göliyi Ne olacak, yiyeceğin iki mizde olduğu kadar pek seri yi tizür medi. Yollarımız — ayrilirken elim Helâl olsun, malin gibi yel tattu., — Sevimli sakalı - titriyorek — Teşekkür ederim, kurbağa gönleri, yuvalarından klif ya rı fırlayacakmış — gibi, — büyüyere ir düdük çal ikti! Canim yanmış gibi yüzümi dük düymadik do - | amcık buruşturdum; elimi bıraktı. am! Üzüm çal Yüzünün hatları gevşemiş ve müil çalmaya niyeb edenler varsa dür -| yimleşmişti masın kaçtın; bolüya girmiyelim! | — — Bu olmudı Vecdi efendi.. - Bir | Der gibiydi akine kunu kızartmasile - gelip, — Vecdi bey, bu bunaktan bik 1 bir âlem yaparız! No dedin? Hm, usandım! Geçen gün gene ken | — — İnşallah! Olu di bağım bulamamış başkasımıaki » | — Ellerini delikanlının gibi sallıya ne g düm, buğinı göster | — rak gibi vzaklaşlı. — Güldüm dim, Bu tarafa gelirken bir de no| ve bekçi gibi bir an düşünd göreyim: bu selerde Veli boylerin u Tenkidlerimiz Nurân Kitapçı — «Bir Sürp- riz> başlıklı hikâyenizi — tetkik ettik. Herşeyden — evvel - gunu söylemek zorundayız ki; hikâye niz 12 sayfadır ve bizim için bu çok uzundur, Mevzuu bakımından hikâyeni- zi beğendik, Güzel işlemişainiz. sızlığa düşmüşsünüz. Meselâ bir yerde yağınur yağ dığı için Ayselin ailesi tarafın- dan Selmanın gitmesine mani olunmak isteniyor. Yağmur, evlenme çağına gel- miş bir genç kız için ne dere- ceye kadar tehlike sayılır bil- miyoruz, amma böyle bir kırın yağmurdan Korkmıyacağına biz kaniiz. Sonra, Selmanın Cevdetle ni- şanlanmasına karar veriliyor; fakat bu karara varırken, Sel- manin annesinin fikri alınmaz mı? Biz böyle bir sürprizi yerin de bulamadık. Hikâyeniz. heyeti umumiy itibarile güzeldir. Bunu, yuka- rıda belirttiğimiz hatalarını dü- zelterek ve en çok beş sayfa (si zin yazı ve kâğıdınzla tabii) ya zarak bize tekrar gönderirseniz. neşredebiliriz. * Yusuf Yurdakul; — (Polatlı) Muallâ> - başlıklı hikâyeniz de yılbaşı gecesinde — gördüğü- nüz bir rüyanızı anlatmışsınız. Gerçi hikâyeniz orijinal gekilde bitmiştir; fakat mevzuu bakımından hakikaten dağınık ve bir rüyadır. Siz bunu bit daha okuyutuz bir 'Yazınız okunaksız - olduğun- dan müteakip hikâyelerinizi ma- kined&. yâzınız. Mürekkeple yf zarsanız okunaklı olsuh ve T mizi mürekkebi tercil 'N. Öner: (Şehremini) — «Te MİZ âsk> isimli hikâyenizde plâ tonik bir aşkla seveh” Eminin| istirabını — anlatmak * İstemişsi- ist niz. Bunda muvaffak olamadığı| ğınızı iddia edemeyiz. Ancak hi kâyenizde mevzuu iyi toplaya - Mmamışsınız. Emin ile Ayşenin köydeki mü hasebetlerini biz hakikate uy- gun bulmadık. Bir köyde iki gencin bu şekil bir serbesti için e eğlenceler tertib etmeleri bi- ze biraz yabancı gel Mevzuu güzel olan bu hikâye hizi işleyiniz, hatalarınızı düzel terek bize tekrar gönderiniz. Sonunda, Emin'in Ayşe parası için evlenmek istedi 'den bahsediliyor, daha doğrusü Emin, bu gekilde bir ithama ma ruz kalıyor. Buna inanmayacak “olan “ye- güne insan Emin olmalıydı bu sebeble, çok uzaklara gitme- meliydi. Emin, Ayseyi seviğor; hemde temiz bir askla! B tak dirde paranın ne kıymeti var - dir? ile L Şefik Kuntol: (Kadıköy) — «Küçük Gazetecis isimli hikâ « yeniz tetkik edildi. Sizin hergey den önce, imlâ kaldelerini Üğ - renmeniz lâzım geliyor. Mevzuu bakımından hikâyeniz pek oriği nal değildir. Zengin ve fakir Münasebetlerini anlatmak, onla rın vaziyetlerini ve - fakirlerin zenginliğe karşı duydukları isti yaki belirtmek istemişsiniz. Bu konuda çok yazılmıştır. - Bakir Mevzuları ele alınız. Fakat hikâ yede mevzuun pek önemi yok - tur; yeter ki onu okutacak ve Merak verecek şekilde yazmış olun... Bu arada, tahlile de faz- Ja ehemmiyet vermenizi tavsiye ,| tder, yeni hikâyelerinizi bekle - i| riz 1 x Halis Topçu Zavallı Ar- kadaş> başlıklı hikâyenizde, ar kadaş bilinen bir kan büyük fenalığı dahi yapabilece- ğini anlatmak istemişsiniz Ancak hikâyenizin başlar senin hiç de hoşumuza gitmedi. Suat 3a ihtirasını daha kuvvetli - bir tasvirle anlatabilirdiniz. Mektup muhtevası itibarile bize — biraz tuhaf geldi. Hikâyenizi — düzelterek — bi gönderirseniz neşredebiliriz. — | * i| — Kaya Özdemiroğlu: (K. Kale) — «Artık> <Özleyiş ve Hayat Hakikat» isimli şüirlerinizi tet kik ettik. Üç şiirinizde de uşıri i| derecedo bir müphemiyet var - dır; gerçi hece vezni kalıplarını iyl kullanmığsınız amma şiirle - | rinizin mana bakımından vuzul arzetmesi lâzım gelirdi. | — Sonra güirlerimiz kafileri iti- | barita de hatalıdır. Feryat le | Dünya kafiye olamaz. Siirlerinizi öski - Kelimelerden | tastiye ediniz, sonra hatalarını za düzelterek bize tekrar gönde Ancak bazı yerlerinde mantık-| Talihsiz Uç Vatansever' JANNE D'ARC Yazan : CEMAL YENER — Y ayrı irkin ve mem- Jeketin üç talihsiz insa- mı... Üçü de vatanları için çalışmığlar, haksızlığa ve Zülme karşı büyük bir cesaretle haykırıp bu uğurda hayatları ni yine kahramanca feda etmiş- derdir, Tarihin bu üç siması içinde ikisi; Jeanne d'arc ve Ma Ty Stuart, sonraki nesiller tara- fıindan bir gükran nişanesi ola- Tak dikilen heykellerile ebedi- Teştikleri halde, üçüncüsü olan Midhat Paşa, Ölümü bile istih- kar ederek istibdadla tek başı- na mücadele ettiği halde ismi maalesef ancâk tarih - sayı Tında kalmıştır. Mary'nin İs- koçyada, Jeanne d'Arc'ın Fran- sada kahramanlığın timsali öla- rak dikilen heykellerine muka- bil, midhat paşanın da “alnı a- Ççık namus ve- vatanperverliğin timsali olan heykelinin İstanbul ufuklarında yükselmesini gür- meği gönül çok isterdi. Tarihin bu üç bedbaht insanı- 'nan uğradıkları iftira ve ithara olundukları suçlar ayrı ayrı ol- makla beraber mahkemelerin cereyan tarzı ve verilen hüküm- ler aynidir. Tarihin yaprakları- nı karıştırarak hâdiseleri 'a- sile gözden geçirelim: On beşinci aarın ilk yarısında- yız... İngiltere ile Fransa 1337 denberi harb halindedirler, Har- bin ilk safhası Fransa için çok felüketli geçmiş, Fransanın ya- rısından fazlasını işgal etmiş o- İan İngiltere Kralı 5 inci Han- “yi-Parisi de zabtederek kendisi ni ayni zamanda Fransa Kkvalı ilân etmiştir. O sırada Fransa Kralt/olan 6 giği”Şarl — mecrun İbir adâm ölduğundan — Fransız halkı ikiye ayrılmış, bir kısımı beşinci Hanriyiş bir kasını da' De li Kralın oğlu yedinet”Şarl'i ta- nımış ve bunlar İngilizlerle mü- cadeleye devam etmişlerdir. Bu- nunla beraber Fransızların coğu| yistiklülden —ümid - kesmişlercii, Harbi bir an evvel — bitirmeğe| azmeden İngilizler son mükave- met noktası olan Orlean'ı mü- hasara etmişler, fakat “Jeannc d'Are ismindeki bir köylü kızı- nın gösterdiği fevkalâde cesaret bu muhasarayı neticesiz bırak- tığı gibi Fransayı da kurtasınış- tır, Loren'de doğmuş olan Jeanne, d'Are, fakir bir köylü kızı idi. Daha küçük yaşta iken dine kaf şı gösterdiği kın alâka dolae| yısile herkesin muhabbetini k: Zanmıştı. Akran ve emsali gibi oyunlara düşkün olmıyan J>an- ne, vaktini- ya- babasının sürü- sünü - otlatmak. veya- kilisede| du2 etmekle geçirirdi. Dalma ğa görülürdü, Kafası bir takınâ derin bir düşünce içinde yaşadız hayallerle dolu olduğundan ken " disine aklı yerinde bir kız naza- rile bakılmazdı. Jeanne yetişkin bir çağa crişk tiği devrelerde Fransa — çok kara günler yaşamakta idi, Ye- is ve mateme kapılmamış — tek bir aile görülmüyordu. Düşn ise Fransanın büyük bir kısm: ma fethettikten sonra geri kala- nını da hemen hemen istilâ et- mek üzere idi. Herkesin ağzın- dan muharebenin — dehşetinden ve Fi an düştüğü uçurum- dan başka bir lâkırdı işitilmi- yordu. Yaratılış itibarile çok hassas olan Jeanne d'Are, bu vahim va- ziyetten de derin — bir teesslir duyuyor, insanlardan uzak, hile ra yerlere giderek — düşüncoye dalıyordu. Bir çok defalar bu tahayyül esnasında kendisinden geçtiği görülüyordu. Bu esnada gaib- den bir takım sesler duyduğuna inanıyor ve bu seslerin — tes İ altında kalarak harbe bir asker gibi iştirâk etmek suretile va: tanın kurtulacağına kani bulu- nuyordu, Jeanne d'Arc'ın dalgin ve düs günceli halinden telâşa — düşen ilesi, onu evlendirmekle kur. taracaklarını ümid ederek — bu fikirlerini kepdisine açtılar, fa- kat kız bu fikri — reddetmeklâ kalmadı; baba evini terk ve ama casının yanına kaçtı. Jeanne d'Are, Fransanın kurş tulması hususunda — tahteşşuu- runda hasıl olan düşünceleri am casına açtı ve kendisini Fransa Kralı -7 nci Şarl'e. götürm ricu etti. Yeğeninin ysrarlarına da,; mıyan amcası kızı işgal altında: ki eraziden bin müşkülütla gi çirerek Kralın bulunduğu şehre sini getirdi. | Fakat ilk zamanlarda kimsa Jeanne d'Arc'ın gözlerine ehem- miyet vörmediği gibi kendisile | eğlenmeğe de'başladılar. Sonras ları halk arasında bir tecessüs ve merak uyandı. Nihayet vazi- riniz, yet Krala bildirilince o da kızı SAYFA: 4 huzuruna kabül ederek uzüa ue zadıya konuştu ve * isteklerini kabul etti, maiyetine bir sancak ve bir fırka aaker verdi ve Ör- Ican'ın imdadına gönderdi. Jeanne d'Arc şovalyelere mah sus zirhlar giydi, at üzerin: fırkasinın önünde olduğu haide bir elindo bayrak, diğer clinde haç tutarak düşmana kargı har- be gitti. İngilizlerle yaptığı bir iki küçük çarpışmadan — sorra Orlean'a muzafferen girdi - ve gehri düşman elinden kurtardı. Bu. muyaffakiyetten — sonra Teanne d'Arc'ın göhreti - bütün Fransaya yayılmış ve halk ken- dişinç kurtarıcı gözile ve ümid- le bakmağa başlamıştı. İngiliz- ler ise onun şeytanın memuru olduğuna zahib olarak — telüşa düşmüşlerdi. Fransada herkes — Jean d'Arc'ın maiyetinde askerlik ct meği kendisi için büyük bir ge- ref addederek silâha sarılmış- tı, Bundan evvel korkak ve çe kingen olan herhangi bir Fran- sız, onun mânevi kuvvetinden hiz alarak bir kahraman kasil. mişti... Jeanne d'Are, kendisinin Fcan Ba için iki vazifesi olduğunu ve bunlardan birisi Orlean'ın kur- tarılması ki, bu muvaffaki- vetle neticelenmişti. Diğerinin ise, Şarl'ın Reims şehrinde taç giyme merasiminin — yapılarak bu merasimde hazır bulunmak olduğunu söylüyordu. İkinci ar- ruzu oldukça güçtü. Zira bu iki gehir arasındaki arazi düşman elinde idi, Maamafih Jeanne d'Arc, kuvvetlerile harekete ge- çerek bir kaç — muzafferiyetten Sonra bü arzusuna da muvatfak olmuş, artık vazifesinin bit ni söyliyerek askerlikten aff, dilmesi için müracaat etmişti. Fakat onun bu talebi masle- sef kabul edilmediği gibi Kıalın emrile Parisin — muhasarasına gönderilmiş, burada hem yara- lanmiş ve hem:de muvaffakiyct gösterememişti. Yine arzusu hilâfına — ikinci bir defa da Komiyen — şehrinin imdadına — gönderilen — Janne &'Arc, askerin ric'atini önlemek maksadile kaleden çıkmış, geri- 'ye dündüğü zaman kalenin ka- Fıları yüzüne kapatılmıştır. Bu suretle bir ihanete kurban gi- derek İngilizlerin müttefiki olan Burgond'lara esir düşmüş, on- lar da kendisini İngilizlere sat- mışlardı. İngilizlerin hususi bir sürette teşkil ettikleri mahke- me, Jeanne d'Arc'ı şeytanla m sebette bulunmakla itham ve lüme mahküm etmiştir. Bu ka- Tarı soğuk kanlılıkla dinleyen bu vatanperver mahkeme reisi- nin bir sualine: — Allahın mulrabbetile nefre- tinden bahsetmek haddim değ dir. Fakat İngilizlerin - yakın vakitte Fransadan kovulacakla- rına asla şübhem yoktur... di ye cevab vermiş ve hakkında verilen hükmü sükünetle kabul etmiştir. Jeanne A'Are; bir. müddet sonra yakılmak suretile idam edilmişti: KESEĞ: İstandul Borsasının 27/1/1949 fiyatları Londra 11.3856, Newyork 28160 Paris 1.0620 Cenevre 66.388 Ams- 'terdam 1035468 Brüksel - 6.9887 Prag 0.60 Stokholm 77.8860 Liz- bon 112495 Eshiba ae Tahvilât g07 1934 Sivas - Erzurum 19.60 966 Kalkınma 1 95.05 966 Kalkınma 2 95.20 *7 İkinci Tertib Millit Müdara 20.65 967 Üçüncü tertib Mit Mü dafan 20.83. Yeni neşriyat KUNDUZ KÜRK Alman klâsiklerinden G. Ha - yptmanı'ın eseridir. Muharrir bü zerinde, 180r, Basit fakat Kur & naz, Bir kcdının, aflesinin Saa « detini temin İçin, meşru vasıta < Jaria elde edemediği şeyi, aha < Ki endişelerden uzak bir zihni < yetlo 'hasıl clde etmeğe çabala > diğmmi izah etmektedir. Şaziye Berin Kurt — tarafından dilimize çevzilen «Kuhduz Kürka Milit Egitim Bakanlığı yayinev « leriyle bütün kitapçılârda 80 kus Tüş fivatla: satılmaktadır 'YENİ Operetinde APAR * TOPAR Revü operet 3 Perde Çarşamba » Cumar- Pazar saat 15 de Tel: 49369 tesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: