12 Şubat 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

12 Şubat 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bahar ceket ve truvakarlarıı Amnelere bir çift söz! Her anne kendi bebi ta olup olmadığını bilmek ve o- 'na göre doktor çağırıp çağırma- mağa karar vermekle mükellef tir. Bunun için de annenin be- bek hastalıklarının alâmetlerini bilmesi Jâzımdır. Anne nin hasta olduğu anda Vukubu- lan bazı değişikliklerden alıya bilir. Hastalığa işaret sayılan bir dej zaffında yavaş ya eder veya annenin gözi birdenbire yer alabilir. Eğer be bek bir doktorun devamlı kont- rolü altında ise yavaş yavaş hu sule gelen her hangi bir değişik liği doktoru küçük fazla hasta- lanmadan farkedebilir. Fakat Ani hastalık işareti " herkesten evvel ancak annenin nazarı dik kâtini celbeder. Çünkü bebeği en iyi tanıyan, ohun her zaman kinden daha hırçın olup olma- diğini bilen, yahud iştahının ke sildiğini farkeden veya — rahat uyumadığım görebilecek ve mu kayese yapabilecek ancak anne olabilir Bebeğin umumi harekâtında veya görünüşündeki her hangi bir değişiklik küçüğün gidişatın da bir bozukluk olduğuna işa- zet sayılabilir. Anne, bir hasta lığın başlangıcı addedilebilecek olan aşağıdaki işaretlere ehem- miyet vermelidir: 1 — Anormal hırçınlık 2 — Anormal uyuşukluk 3 — Ateş & — İştah azalması 5 — Huzursuzluk 5 — Kusma 7 — İshal 8 — Sancı işareti 9 — Fazla burun akması 10 — Öksürük 11 — Ses değişikliği 12 — Vücudda kızartı 13 — Sararma, morarma' gibi normal renginde bir değişiklik 14 — Havale 15 — Vücudün her hangi bir fzasının kımıldayışında tutuk- luk veya zorluk. vaş tekâmül önünde kısılması işiklik ya uzun zaman | Sevgili okuyucularım, karlar griyor, Şubatı yarıladık, bahar yaklaşıyor. Hepiniz bu bahar ne düşünüyorsunuz. giyeceğinizi Cebinde parası bol olan için ko lay, vitrinler yerli ve -Avrupa güzel kumaşlarla dolu. — Fakat piyasanın durgun ve paranın çok kıt olduğu bu zamanda büd cesi dar olanların ihtiyatlı dav ranmaları icab eder. Onlar için bu baharda kısa ceket ve truva kar mantoların muhakkak ki iyi bir haberdir. Bu suretle yeni uzun bir*manto oda — olması yerine kumaştan iktisat ederek truvakar veya kısa bir ceket yap tıranlar çok olacaktır. Bahusus bu tarz ceketler uzun etek moda sından evvel yaptırılmış ve bu moda yüzünden elde kalmış o- lan kısalmış mantolardan da istifade ederek yapılabilir. Böy le bir ceketin altına münasib renkte bir eteklik uydurursanız bahar için güzel bir kıyafet e- dinmiş olursunuz. Bugün size bir kaç ceket mo- deli veriyoruz. Bir fikir alahilı ceğinizi ümid ederim 2A Ddi Susamlı simit Boğazını seven aziz okuyucu- larım, bugün gibi kokulu niz nefis bir simidin tarifini ve- ize akşam mis ınızla yiyeccğ riyorum. Yapılışı kolaydır. ve sokak fırınında da pişirilebil! yanlar da yaptırabilirler. 1 bardak küllü su 1 bardak erimiş sade veya te- reyağı 250 gr. beyaz peynir Bir tutam tuz 1 Yumurta sarısı 100 gram susam Aldığı kadar un Tereyağını çukur bir kab için de telle beyazlatıncaya kadar çarpınız. 1 Beyaz peyniri — kev- girden geçirip buna ilâve edini: Küllü suyu da bunlara katıp hep beraber karıştırınız. Bir elinizle yuğurarak yukar- dakilere yumuşak hamur olun- caya kadar un ilâve ediniz. Una tuzu katını; li verip bunların üstüne yumur- ta sarısı sürerek susama bi 'nız, Simitlerinizi yağlı tepsiye dizip fırına veriniz. Afiyet ol- sun. bit olduğundan komi mılmazlığının zum görmemiştir. Din dersha ğiz diye halk edilen suç tahakkuk etmedi Ankara, 11 (Hususi) — Mec- lis gündemine alınan bir rapor- da askere gitmemek için sahte bir vesika kullanan Elâzığ mi letvekili Mustafa — Arpacı'nın milletvekilliği - dokunulmazlıfı- man. kaldırılması istenmiş ise de karma komisyonunda ibraz et- ti vesikalarda bunun aksi sa- iyon, dokü- aldırılmasına Vü- 4 Üsküdarda Hasan adında bir. seyyar — Batıcı sarhoşlukla — Sut Kostik içerek zehirlenmiştir, a topliyanlar Ankara, 11 (Hususi) — Şeh rimizde din kursları - açacağız. hoca tutacağız, din dersleri içi: mektep açacağız diye — halktaz gün S para toplamağa teşebbüs eden yiyeceği- | Cengiz Haner - ve daşları y hakkında adliyece tahkikat ya- 5 - ve |. pılmaktadır. Bi için bunu evinde fırını olm- (Bi milletvekiline isnad * Başdan gazetesinin dün çı - kan nüshasi savcılıkça — toplattı. - rılmıştır. Devlet Denizyolları ilânları Deniz Hatları İşletme Müdürlüğünden; İşletmeni!zin — gemilerde çalıştırmak üzere aşçıya — ihtiyacı olduğundan — istehlilerin aşçılık yapabileceklerini gösterir bir vesika ve dilekçe ile mü: scaatları, — 1810 — Coğrafya kürsüsüne bir asistan alınacaktır. Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığından Yabancı dil imtihanı 31111949 saat 10 du yapılacaktır. İs YENİ BABAN Genç kızı kamaraya götürdü; bir defa daha kucakladı, Mans - denizine — güvenilmez. Hem ©o zamana kadar” en az sen mil almış oluruz Misafirliğiniz bize — yeref verecekti; fakat madem ki ace- le ediyorsunuz, bir saate kadar demir alırsını: Yaverini çağırdı; ona — bazı geyler sordu; Bonra; — Bana kapiten Kont Folin. yi çağırınız! Dedi, O gelinceye kadar misa- firlerine şarab ikram etti; Mu- için ko: kulu elma şurubu verdiler Kapiten Kont Folinyi geldi; ancak otuz yaş yakışıklı, zarif bir adamdı. A- miral Lânyo ona vazifesini an lattı ve Kont gitti. Misafirler akşam yemeğini tersanenin subaylara mahsus lokantasında yediler; hoş vakit geçirdiler. Sofradan kalktıkları sırada geminin hazır. olduğu haberini getirdiler. Hep beraber rıhtıma yürüdüler gemi oraya yanaşmışti. Mürad Reis gerek Hanri Monpansiye ile gerek gö- valye Dartanyanla kucaklaştı diğerleri el sıktılar. .Hepsi de enç korsan reis İle sevgilisi Me i gimdiden tebrik-ettiler Kapiten Kont Folinyinin ge- misi yepyeni bir brigantindi her tarafı pıril piril ve mükem yaeldi, Palamarlar alındı ve Yıhtım- dan ayrıldılar. Karşılıklı — eller ve mendiller sallandı; sahili dol- duran halk da onları uğurlüyor- du. Limandan çıkar çıkmaz bü. tin yelkenler açıldı. ve anca yüz otuz ayak boyundaki çevik ve zarif gemi suları — yararak cagin denize çıktı. O sırada gü- neş kocaman, kanlı ve yuvar- lak bir kalkan halinde — ufka anmış, kızaran sulara gö- mülüyordu. Meri, kaptan köprüsünün kü- peştesine dayanmış, renkleri si- Tinmekte olan bulutlara, dalgın dalgın bakıyordu. Murad Reis, ona yaklaştı, koluna girdi ve sordu: — Ne düşünüyorsun. — sevgi- lim! İşte artık selümete erdik umarım ki pişman değilsin? Meri, derin ve saf mavi göz- lerini birkaç defa açıp kapadı; sonra başını Murad Reise çe- virerek cevab verdi: — Asla.. Fakat, zavallı ba- bamla annemin ne kadar Üzül- düklerini düşünüyorum da — Mesud olduğunu — onlara yazarsın, artık .Üzülmezler Murad Reis onun kirpiklerin- de sallanan iki damla yaşı gö” dü; kucakladı ve tam bir inanç- li — Mesud olacağız. . Dedi. Yanlarına gelen Kapt” ten Kont Folinyi, — ingilizce o- larak ilâve etti — Oha hiç şübhe etmeyiniz. Ömrümde sizin kadar birbiri- nize uygun çift görmedim. Ku- maram emrinizdedir, istirahate ekilebilirsiniz! Murad Reis cevab verdi — Meri'nin istirahate — ben- den çok ihtiyacı var; o uyusun, ben sizinle kalmayı tercih ede- rim, Genç kızı kamaraya götürdü; bir - defa daha kucakladı, öp- tü. İyi - geceler dileyerek ay- vildi. Murad Reis arkadaşlarını da kaptan köşküne — çağırdı; geç vakte kadar konuştular. Uzun ve ayrıldı sında bir Fransız saati elde e- demediğine esef ediyordu; vur Alinin yarası kapanmak ll zereydi, fakat Madmazel Mon- ayranlıkla A pansiyeyi hâlâ nıyordu; tek bir uykuya daldılar. Kont Folin. yi kamarada birer yatak tek. İlf setmişti, fakat onlar güver- tede kalmayı tercih etmişlerdi. Sabah olduğu zaman hâlâ u- yuyorlardı; at Üstünde son hiz- la ve durmadan gitmek Bureti. le yapılan uzun seyahat onları çok yormuştu. Murad Reis ancak ö fandı; elindeki uzun dür ten ru u binle ufukları tarıyan K Kont Folinyi'nin yanına gitt Ne var, ne yok! Dedi. Genç adam dürbini gö p. Ve zünden İndirdi ve cev Murad Reis ufukları dinledi bir şey isitemedi. Kont Folinyi ilâve etti — Artık duyülmüyor. - Belki kuruntudur! Murad Reis dürbini — gözüne adı ve etrafa baktı: — Ne kadar yaklaştırıyor! Hem de çok güzel gösteriyor. Benim de var; Asor adalarında bir İspanyol gemisini vurmuş- tem, onun kaptanından aldım; fakat bunun kadar yakın gös- termez. Bu sırada Uzun Ahmed bir- denbire yerinden fırladı, gerin- di ve arkadaşlarına bağırdı: — Hey! kalkın! Reis uyan- mış da siz uyuyorsunuz be.. Hep birden kalktılar. Gâvur Ali hem telâş hem sevinç anla- tan bir yüzle soruyordu: — Ne oldu? Av mı var? Diğerleri gülüştüler. Kont Folinyi bu cesur adam lara da: — Gün aydın! Dedikten sonra elini Murad Reisin omuzuna koydu: — Aziz dostum, dün akşam- danberi size düğün hediyesi larak ne verebileceğimi — düşü nüyordum. Para versem sizde, benden çok vardır; kılıç versem siz, bizim meçlerimize çomak d yorsunuz ve beğenmiyorsunuz. Korsan değilim ki mücevherle- Tim. top top ipekli ve yünlü ku- maşlarım olsun! Murad Reis dürbini indir rek bu yakışıklı Fransız asılza- des da nin omuzuna elini koydu Üzülme dostum, bizi yu- vamıza selâmetle ulaştırmaktan gaha değerli hediye olur mu? — Bunu size bir hizmet veya hec'ye saymak doğru değil; ben 'e haşmetli kralımızın ver- emri yapmış oluyorum. Murad Reis dürbini uzattı: gellisi Kont dö Bernay'ın artık — yaşamadığını bilmekti. Çipil Musa İle Salih, Silli'ye bir an önce var- maktan başka gey düşünmüyo”- lardı. Gece yarısından sonra birer kenara uzandılar ve pek Tahat di — Gün aydın! — Gün aydın! — İvi uyudunuz! değil mi? — Bu kadar tatlı uyku çekt Bimi hatırlamıyorum. — Kamarada yatmıs olsay dmız daha rahat ederdiniz! — Hiç sanmam, fazla “rahat yer bizi rahatsız eder. Ufukla da bir geyler var mı? Hayır.. Yalnız top sesleri duyar gibi oldum da 12 ŞUBAT 1949 MURAD REİSAbrahamLincoln'ün 140 ıncı Dönüm Yılı Birleşik Amerika'da bu Büyük Başkanın yıldönümü kutlanıyor ağaza sahibi, asker, a vukat ve Birleşik Ame rikanın altmışıncı eu hurbaşkanı olan Abraham Lin- coln, Birleşik Amerika halkının, hürriyeti ve adaleti seven diğer bir gok insanların kalblerinde sürekli bir yer işgal etmiştir. Kentucky eyaletinin - öncülük günlerinde Abraham — Lincoln'- ün ağaç kütüğünden yapılmış barakadan Beyaz Saraya yük- seligi, hür bir memlekette vatan daşlara verilen fırs: bakı- mından misal teşkil etmektedir. Abraham Loncoln 12 Şubat 1809 da Kentucky'ye bağlı olan Hardin köyünde doğmuştur. Da ha 8 yaşında iken ailesi İndii na eyaletine yerleşmişti. — Line oln çocukluk yıllarını burada geçirdi. Esaslı bir okulda talim ve terbiye görmek bakımından elinde pek az fırsat vardı. Böy- le olmasına rağmen tecessils ve bilgiye kargı adeta susamış bir dürümda bulunuşu inkâr edile- mezdi. Yeni teşkil eden barak: daki ocak alevinin sağladığı zi- yadan faydalanmak suretile dür madan okuyordu. Nitekim, genç yaşlarında elde ettiği öğretim, bizzat kendisi tarafından sarf dilen gayretin neticesinden baş- ka bir şey değildi. Loncoln 21 yaşında bulundu- ğu sırada ailesi İllincis civarın- da bulunan Sangamom köyüne yerleşmişti. Lincoln uzun boylu, kuvvetli ve çevik bir delikanlı olmuştu. Güreşci ve demir par maklık kırıcısı olarak — göhret kazanmıştı. Bir zamanlar İllino is'ya bağlı bulunan New Salem- de mağaza kâtibliği etti. Gerek bu işte ve gerekse diğer vazife lerde daimi surette gayet vic- danlı hareket ettiği için kendisi ne «Dürüst Rahib> lâkabı veril miştir. Câmiadaki şöhreti arttık ça muhtelif nahiye vazifelerine tâyin ediliyordu. 1833 yılında Salem'in posta müdürlüğüne ve daha soüra da köy mürakipli; ne tâyin edildi. Hukuk tahsili etti, baroya kabul edildi ve İl- linois'ya bağlı olan Springfielâ'e yerleşti. 1846 yılında Birleşik A- merika Mebusan Meclisinde İl- lincis temsilcisi olarak iki sene vazife gördü. 1856 yılında Lincoln yeni or- ganize edilen Cumhuriyet Par- tisine intisab etti ve iki yıl son- ra partisi tarafından İllinois'yı temsil etmek üzere Birleşik A- LİNCOLN n Meclisine İşte tam bu sıra- ik Ameri- mânesile karşı koyan bir hasım olarak or | taya çıktı. gösterilmiştir larda Lin memleketi ve cenub ş vaşan iki kampa ayırabilecek bir rti toplantısı verdiği bir mütaleayı ileri sürmüştü bölünen bir ev yerinde duramı- atağı gibi yarı esaret ve bu hükümetin daimi surette devam etmesine imkân ve ihtimal çimleri kaybetti, fakat çok do ve hayran kazandı. 1860 yılında Loncoln, Bifle- şik Amerika Cumhurbaşkanlığı Na seçildi. 14 Nisan 1865 de Lin coln bir Vaşington tiy da katledildi. bağlı olan Springfield'deki Oak Ridge mezarlığındaki kabrindedir. Mezar dece şu kelimeler göze çarpıı Abraham Lincoln, İllincis'ya Lincoln taşında sa- - 1865.> ABİDESİ İSTANBUL Belediyesinin Dikkatine (Baş tarafı 1 incide) sacılarla doludur, yine; pazar yerleri geçilmez bir halde tıkan- mıştır. Yine ve bilhassa, Beyoğ- lunun birçok semtlerine çöpçü uğramamaktadır. Bilfarz, Feriköyünün Boz- kurt caddesinde vatandaşlar 5 gündenberi, —hacı bekler — gibi çöpçü beklemektedirler. Yaptı. Bamız neşriyat, Beyoğlu Kayma- kamlığını ikaz edecek yerde, bur makamı, büsbütün rehavete sev- ketmiş görünmektedir. Tek par- ti devrinde, vazifesinden dolayı matbuat yoliyle tenkid edilen memurlar, hükümetçe terfi' et- tirilirdi. Biz, Beyoğlu Kayma- kamlığında, hâlâ bu eski — ve gülünç zihniyetin izleri mı var, ecaba, diye düşünüyoruz. Feriköyündeki Bozkurt asfalt caddesinin başında, her gün du- ran dizi dizi arabaların, at nal- larının marifetleri — müthiştir. Astaltlıktan âdeta çıkan — bu bahtsız yolbaşı, bir nevi kasa- ba'hanı avlusu haline gelmiştir. Civar halkı, eski su varille- rinden dolup taşan çöplerin ko« kusundan bizar, dört gözle çöp- çü bekleyedursun, bu dizi dizi arabaların gürültüsü, atların e- şinmeleri, azgın hayvanların itişip kakışmaları, buraya, ay- rı ve hazin bir temaşa sahnesi manzarası vermektedir. Burada, İstanbulun şehir olduğuna da'r hiç bir alâmet mevcut bulua- madığını öyle görüyoruz ki, Bey oğlu Kaymakamlığı kavraya- cak durumda değildir. Bilm'yo- ruz, varakı mührü vefayı İstan- bul Vilâyeti okur mu. okumaz m? — teklilerin dilekçe ile Dekanlığa müracaatları. Abraham Lincoln'ün doğum yer ŞERBÜRL K LACNR A | Ordu Emeklilerine — Padişahımız emrederlerse Emekli Sudaylar Genel Derne « tekrar tutuşalım! üü — Pekâlâ, bir daha tutuşun v Do S ll mler Gdi bakalım. Çavuş gözünü aç bul | mı ve hususi işleri için derneği - sefer! mize müracant etmektedirler. dü Bu, Çavuşün arayıp da büla- | tün Eneklilrr derneğin tabil ü üYti üle e- ölünallkir sELRİDAE | aai salükila he ledükür gee Sicimoğlunun ensesine yapıştı. ve tekrar çapraza — girmek için Ahmed bu uzun' Paris macera- (Devamı var) ge vaama aa 1 Mustafa Çavuş da, Sicimoğlu —— gakke y da çokdan soyunup kısbetlerini Silivri Belediye giymişler, iradenin çıkmasım Reisinden şikâyet bekliyorlardı. İrade çıkınca he- " men lanmağa başladılar. Hüviyetinin mahfuz tutulma- #t istiğon bir okuyucumuz di- yor ki «— Şikâyetim Siliori Bele Kel Aliço yanındakilere dur- madan yeni pehlivanı çekiştirip duruyordu: — Kısbeti kapan pehlivanım :132 Yazan: Ali Ahmed Hüi <A M K Tefrika N gince haklarında muamele yapı - Tabilmek için derteğe kayıtlı bu- ve başkanı Yusuf Çoğal'a aid- dir ve büftün Silivri halkı bun.- du müttefiktir. Gazeteler de yazmıştı. Yuka- vıda bahsettiğim zat hakkında gikâyetler vâki olmuş, mülkiye Mmüfettişlerince yapılan tahki- kaf neticesinde 33 maddelik Vir kabahatler listesi hazırlanarak İstanbul Vilâyetine verümişti. Vilâyet 11/12/1941 tarihinde Bülvri belediye başkanına işlen €l çektirdi ve bu haberi o za- manki yazeteler yazdı. dakat kısmi millet vekili se- gimlerinden aa — evvel, bu zat 6/10/1948 de. belki de, Sadi Bek diye kapımıza dayanıyor. Bunla ra yüz vermemek lâzım. — Bu da pehlivan mı be! Böy le pehlivan olur mu? — Yetmiş okka ya çeker, ya çekmez! Bir de gelmiş Efendimizin başpehli vanlarına meydan okuyor. — Efendimizin - pehlivanlığa merakı varsa pehlivanım diye- 'ne yüz vermesi doğru mu? Şim di görsün bakalım Sicim: fendimizin pehlivanlarını- — Çavuş ena bir güreş atsın insanın ayağını okguyordu. Yal 'nız bir davul zurna eksikti. Di- ğer güreşlerle bu huzur güreşi- nin farkı bu idi, Sultan Aziz yanındakilerle gü reş hakkında konuşuyordu. Her kes bu yabancı pehlivanı çok za- yıf buluyor ve Çavuşun bir iki elde kendisini yenebileceğini söylüyorlardı. Yalnız pehlivan- lik bakımından hepsinden tistün olan Sultan Aziz bu kanatte de- Bildi — Yok öyle âçmeyin diyordu. Bakın vücudüne, sırım gibi, Bo- Böylece meydanı bir baştan bir başa katettiler. Sicimoğlu ancak kendisini yüzükoyun atarak kur tarabildi. Çavuş da hemen yeti- vip kendisini bastırdı. Padişahın yanındakiler: — Çok boş bir adammış dev- letlim! diyorlardı. Daha ilk el- de yere düştü. Çavuş bunu iki dakikada yenecek!, — Çavuşun çaprazı iyi amma, Bicimoğlunun kurtuluşu da fena değildi. Mustafa Çavuş - Sicimoğlunu bastırınca hemen sarmayı vur- zel olmuştu ki seyirçiler şaşmak tan kendilerini alamadılar, Sultan Aziz: — Gördünüz mü? dedi. Ben onun boş bir pehlivan olmadı- ğını anlamıştım. Nasılmış? Çavuş alta düşünce kurtul - mak için var kuvvetile uğraşma a başladı. Bu şekilde bir oyun la alta düşmüş olması gururu- nu kırmıştı. Ne yapıp yapıp he men ayağa kalkması lâzımdı. Hemen bir elini arkaya doğru uzattı ve bulunduğu yerde ge- ri dönerek, Sicimoğlunun yüzü- Aferin! diye kendisini tak- dir etti. Kel Aliço içinden Cavuşa kü- fürler savuruyordu. Yanındaki- lere — Bu Çavuş adam olamıya- cak derim de inanmazsınız. Abe hiç bir pehlivan böyle yenilir mi? Rezil etti ocağımızı! Namu Bumuz bir paralık oldu. Mustafa Çavuş yerinden kal- kınca Sultan Aziz Sicimoğlu ile birlikte kendisini çağırdı. Çavu ça Je hamle etti. Sicimoğlu onun bu hücumunu kolaylıkla boşa Çacuş durmadan Bir an evvel güreşi tamamla - mak istediği meydanda idi. Aliço bu sırada yanındakile- şöyle diyordu — Çavuş şimdi intikamını a- lacak amma, ne yaps saldırıyordu. namusu: le bir orta pehlivana ma Şunun bir el enselik canı var Ah şununla ben tutuşsa idim! imoğlu Çavuşun bütün hü- dunmaları Hazımdır. Bu süretle E- mekli arkadaşlarımızın bu nokta- yi İhmal etmemeleri ve bir an ev vel bulundukları Emekli bölgele- rine kayıt olmaları Jâzımdır İstanbul — Borsasının “11/2/1949 Londra 11.28, 4 Nevyork 280.50, — Paris 1.406.2U, — Cenev re 65.72.70, — Amsterdam 105,54. 68, — Brüksel 6.3887, — Prague s8.60, — torin gayretile tekrar vazifesi || 09 anlasın Hanyayı, Konyayı- — yu da çok müsait, Okka tarafıra — du ve ayağını gererek onu yan — ne karşı ayağa kalkmak istedi. Ne oldun Çavuş? diye sor- cumlarını boşa çıkarmakta de-İ | Lizbon 112 İles4da olildi. Kimse kendisine cevap vere- ne bakıyorsunuz. Arnavud oğ- Alstü düşürmeğe çalıştı. Busuret Bu hareketi yaparken de Sici- — du, vam ediyordu. Bu şekilde on ESHAM ve TAHVİLAT Biz Silivriller, resimizden || BiYordu. O bu gekilde söylenir. lundan ön beş okka fazla... Je kendisini dağıtıp kurt kapa-. Moğlu hemen bir çift daldı ve — Yüzü Kipkırmızı kesilen Ça- dakika kadar güreş. Çavuşun )| x Üoser 110 taemnun değiliz ve esasen bu glanmak faslı-da sona er- Eğer usta e Çavüş onu çabuk — nına almak istiyordu. Çünkü A- koca Çavuşü yumuşak çayırla- — vuş hücumları ve Sicimoğlunun mü Yüzde 7 1941 D ya 045 Mmaksatla Başbakanlığa, İçişleri iden iki pehlivan evvelâ yenemez. liçoya &öz vermişti. Bu yabancı —ra sırtüstü yapıştırdı. — Kazaya uğradım efendi- dafaasile geğti. Yüzde 6 19j8 İsli 17 raa Bakanlığına müracaatta bulun- || Seltan Azizin huzuruna gelip — İki Pehlivan da güzel bir peg- — nın canıni biraz yakacaktı. Güreş iki dakika ya Sürmüş, * miz, diye cevab verdi. Beni ga- — On dakika sonra birden y Yüzde & 1948 İstikra o dvk yer öptüler. Ve emir beklediler. revden sonra ömuz omuza göldi; — © böyle zorlarken birden Bi- ya sürmemişti ve Secimoğlu — fil avladı. bancı pehlivanın da hareketeİ| yüzde 7 tle Ayıardanberi nazarı dikkate |W Ve Sultan Azizin bir işareti ile ler ve daha Üçüneü elde Çavy; — olmoğlunun harekete geçtiği gö- Sultan Azizden başka herkesin — — Sultan Aziz Sicimoğluna dön- geçtiği görüldü. Çavuşa arka ar f | faa 19.80 Ginmamış bulunan şikâyetimi- || EÜzes başladı. gun hemen Çapraz topliyarak — rüldü. O da sarmadaki ayağını - tahminini altüst eden parlak bir — dü kaya iki ters el ense çekerek o Düzeltme Bin bir defa da gazeteniz vası- Güreş yeri gok güzel bir çi- Sioimoğlunu sürmeğe başladığı- İere basıp gerdi ve birdenbire — galebe kazanmıştı. — Öyle mi? Bak Çavuş kaza- nu dağıttı ve tekten ' kaparak Dünkü bültenin Ta 10/2/49 Yasile ilgili makamlara —duyu- || Terlikti. Yerde en ufak bir a- görüldü. Çaprazı İyi toplamıştı.. Üönerek Çavuşu altına alıverdi. — Yabancı pehlivan galibiyet — ya uğradım diyor. Çavuşu tekrar bastırdı. yerine seh 11/2/49 dnişe — — 1 u cevabi. verdi vamı var) Bu hareket o kadar fini li #ulmasinı rica ederim.» Tıza yoktu. Yumuşak çimenler Fakat çengel ter. Düzeltiriz. yetiştiremiyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: