17 Şubat 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

17 Şubat 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o ri i ınd ı M 0 d e I ı e r lx.ıliılm vinin birbirinin ü Sevgili okuyucularım; maha- Fetlerine en gaştığım İnsanların Mmasında moda yaratıcıları baş- ta geliyor. Bu insanların ne bit- mez tükenmez buluşları , var Yarabbi? Rakipleriyle yarışla- Tında geriye kalmamak için her biri her sene türlü türlü yeni- likler icat ediyor. Bunların ba- msı pek acalp ve bir çokları için tatbiki İmkânsızsa da ba- m buluşları çok tutunuyor. ve senelerce biz bunları. Üstümüz- de, başımızda ve ayağımızda taşıyoruz. Bu Bene de evvelce aize bahsetmiş olduğum <Aba- İur Üstür, «Mendil ucu> model- ikimizin Pazar akşamı bir dostumuzun ivetine gittim, Misafirlerin yasnda hertzaman uzaktan gö- Tüp çok beğendiğim bir hanım ydı. Bu güzel hanımı yakın- dan tamyacağıma sevindim. Pa- kat boşuna sevinmişim, sevadli okuyucularım. Çünkü, Pazar ak gamı eve dönerken yalnız benim doğli, bütün misafirlerin de Üs- tünde bu hanım pek fena - bir tesir bırakmıştı. Neden mi? Ba- kın uzaktan bir bebek kadar gü- e) ve elei duran bu kadın neler yaptı! 1) Ev sahibi ona bir misafir takdim ederken «Memnun ol- dum> diyeceği yerde «Anşante> dedi 2) Lüzumlu lüzumsuz konuş. masına mütemadiyen İngilizce, Frensızca ve Almanca kelimeler karıştırdı. 2) Bir bay, hoş bir fıkra an- latmıya başladığı esnada — <«O, ben bu hikâyeyi bilirim> diye Adamcağızın keyfini kaçırdı. 4) Bir kaç saat zarfında mü- balâğasız on defa pudra ve Tu- funu hepimizin yanında tazele- Yip, aynaya baktı. 5) Yemek esnasında ikram adilen her çeşite bir kusur bu- Map yarısını yemeden tabağında bnaktı. Üstelik kendi evinde o jyemekleri nasıl yaptırdığına da- İr uzun uzun konferanslar ver €) Yetişmiyormuş gibi yine yemekte o gün şahit olduğu fe- H bir kazayı bütün tafsilâtiyle anlatarak yemeği hepimize ze- hir etti. 7) Yemekten sonra evin kü- gük hanımı piyano çalarken mü temadiyen esnedi ve Üstüste at fığı bacaklarının birini sallayıp Gurdu. 8) Bir aralık benim yanıma Beldi. Birâz konuşunca bu hanı- M terzi ve modelden ve kom- gonun karısının yaptığı şeyler- den başka hiç bir mevzuun alâkadar etmediğini anladım. Nışınlaşınıııkı seyyar köfteciler hakkında bir açıklama İstanbul Belediyesi Neşriyat ve İstatistik Müdürlüğünden: Yeni Sabah gazetesinin 31/1/ 1949 tarihli nüshasında <Nişan- taşındaki seyyar köftecilerden gikâyet> başlığiyle çıkan — yazı öncelenmiştir. Nişantaşında mahalle arasın- da satış yapan seyyar — köfteci hakkında daha evvel mahalle takinleri tarafından yapılan şi- kâyet üzerine kullandığı etten bir miktar nümune alınarak tah H edilmiş ve iyi netice verdiği raporla tesbit edilmişti, Ancak cuddeyi işgal ettiği ve olizdanı — bulunmadığı — cihetlr, hakkında tanzim — edilen #arakası üzerine vu köfteci Tem tmuz ayındgaderi şikâyet edilen Baahlde Vir daha görülmemiştir. AraSında! Sabit | —D eee Leylâ Kıykı leri Avrupa ve Amerikada hâlâ çok moda. Bahar için de Paris, Londra ve Nevyork terzileri bü- tün gayretleri İle yeni modeller yaratmakta yarış ediyorlar. Bakın Amerikada da bu ba- har için moda olacak iki yeni- lik, Biri mantoların arkasına düğme koymak, diğeri de ince yünlü elbiselerin kâh eteğine, kâh beline veya yakasına ka- 9) Sigara içmek istiyordu. Yambaşında duran kibriti kul Janacağı yerde - sigarasını - bir zallddet tabakasına vurup bev- lerden birinin yakmasını bekle- di. kimsenin nazarı dikkatin! celbedemeyince odanın öbür u- cunda duran kocasına seslendi. 10) Güzel bir hanımın mezi yetlerinden bahsediyorduk. Ha- Mer hararetle söze karışıp mev Tuvbahs hanım aleyhinde öyle #özler söyledi ki hepimiz şaşır- dik. En nihayet kimsenin fikir- ierine iştirak etmediğini göre- rek gidinciye kadar bir köşeye gekilip suratını astı. O gittikten s bat bir nefe 'nYa hepimiz ra- aldık, Diğer mi- afirler, gittikten sonra ev sa- hibesi bana, davetinin bu hanım Yüzünden berbat ve kendisinin de onu çağırdığına bin defa piş mün olduğunu - söyledi, Acıdım doğrusu bu kadına; Bir akşam- da ne kadar çok dost kaybetmiş Biraz düşünerek hareket et- 'di o güzelliği ile kimbilir da- ha ne kadar çok arkadaş edine- bilirdi. Ne dersiniz aziz oku- yucum? Yapı Kredi Bankasının ikramiyesi Yapi ve Kredi Bankası Beyoğlu KERLA A Dür ü Dökak a yağllı Körjli'er'Ye olöm” bi 'kat'ar cümürtesi günü Galeta Hhesilü ü - Bu arada Aliçonun birkaç de- fa yumruk ve tekme savurduğ: da görüldü. Fakat bunlar hede- fini bulmadı. D: cimoğlu çevikliği sayesinde bun lardan korunmasını bildi, Onun bu hareketini diğer peh livanlar açıktan açığa tenkid e- diyorlardı. — Aliço doğru yapmıyor. — Aliçoya yakışmaz — böyle işler! — Çok ayıp ediyor. Durma- dan yumruk ve tekme atıyor. — Huzurda olduğunu biln yor mu? — Hepimiz pehlivanız. Yen- diğimiz de, yenildiğimiz de olur Buna kızmak kavgaya dökmek yakışık alır mı? Aliço Sicimoğlunu yenemiyeceğini an- layınca gimdi kavga çıkarmak istediğine bakılacak olursa gü- reşin neticesinden şüpheli, Bel- ki de yenileceğinden korkuyor. — Yenilirse yenilir... Bizim canımız yok mu? Hangimiz ye- nilirken işi kavgaya döktük? Doğrusunu söylemek lâzım gelirte, pehlivanlar — Aliçonun güç durumundan dolayı biraz ne I şeli idiler, Ne de olsa Aliçodan ha doğrusu Si- yaka silkiyorlardı. Onu seneler- denberi yenen çıkmamıştı. Bu Ü& ki d R dürüm karşısında — kabardıkça kabarmış, etrafa zerre kadaf €hemmiyet vermez olmuştu. Fakat Aliçoyu düşünecek o- pitone yani yorğan İşi — süsler yapmak, Size bu iki yeniliği gösteren modeller veriyoruz. Dikilmişi, Dasıl - olur bilmem amma, bu kapitöneli elbiseler Amerika'da gok seviliyormuş. Galatasaray eşya piyangosu Kazanan numaraları aynen neşrediyoruz Ankara: 16 (Hususi) — maralar şunlardır: törsiklet 103423, orak — makirlesi 043901, sofra takım, 293617, buz| dolabı 281311 276934, Son rakkamı GÜZâ8 ile biten au| maralar ol- mobil radyo, 72134 U> biten Tumarular bilezik, son cakkamı 59346, biten numatalar erkek son — rakkamı| alta ilel kumaşı, #on rakkamı 66283 ile biten nu - maralar emprime kumaş, son rak kamı Ö8198 numara ile biten bi- letler kol saati, 54495, ve 69052, ile biten biletler eşya, son —rak- kamı 18920 ile biten numaralar| bisiklet, son rakkamı27247, 72802 ile biten biletler elektrik ütüsü, 13788 - 62250 ile biten — biletler| Golma kalem, 79381 - 41309 ile biten — biletler — seccade, 00620, 18762, 10587 ile biten biletler pop Nn gömlek, 12328, 25756, 22869, ile biten biletler sigaralık, 28970, 17042, 66417, 55043, 28914, 81948, erkek çorabı, 6910X. 64771, 73863, 83378, 05841, 30372 elbise fır - çası, 51092, 49562, 01063, 04968, 16772, 98743, erkeh kemeri, 99942 81294, 10005, 74346, 36489, 60755, ile biten biletler naylon çorap son rakkamı 7676 ile biten biletler Ga latasaray rozeti — kazanmışlardır. Yazam : lursak ona da biraz hak vermek icabediyordu. Çünkü senelerden beri yenilmemiş, sırtı bir kere olsun yere değmemiş: olan bir pehlivanın yenilmek tehlikesile kargı karşıya kaldığı zamaân buhran geçirmesi, kendisini u- nutması pek tabiidir. Sicimoğlu Aliçonun kurtul « mak Üüzere yaptığı bütün gayret leri boga çıkardıktan sonra ga- avvetli bir dış kazık vur- duğu görüldü. Bu suretle Aliço- yu adeta yere mıhladı. Aliço, kazığı yedikten sonra bundan kurtulmak ve kazığı sökmek için son bir hamle daha yaptı. Fakat bu da netice ver- Medi. Sicimoğlu, Aliçoyu âdetâ yere mıhlamıştı Bunsan gonra öbür eliyle A- İlçoyu gırtlaklayarak arkaya doğru yatırmağa — başladı. Bu anda Aliçonun kurtulmak için şarfettiği büyük gayretler âdı tA dehşetli bir manzara almıştı. Korkunç bir mücadelenin iç Üre pertici neticesi neredeyse görü- lecekti. Hayatında sirti. yere a: S Gala-i tasaray klübünün eşya piyangosu bugün saat 16 da Millt Piyango küreleri ile çekildi. Kazanan nu- Ev 205792, yatak odası takımı 219826, salon takımı 203617, mo Ali Alımed YENİ D K— a MMURAD REİS ni ahenkle BABAH çarptığını hissediyorlardı — 98 — Lütfen kendisile görüşme- —de inlerken kâfir İngiliz kızını mize müsaade eder misiniz? sağ komayız! Sözlerinizin doğru olduğunu 6- — Koca Memi ile Murad Reis nun ağzından duymak faydalı Mmeseleyi münakaşa ederlerken olacaktır. başlıca reisler de oraya geldiler — Benim söylediklerimi tas- ve söze karıştılar. Bazıları di dik edecektir. yorlardı ki: — Babasından ve-annesinden — Bu İngilizler inatçı domuz göz yaşlarile ıslanmış bir mek- - lardır, çok zaman bir pire için tup getirdim. yorgan yakarlar, Baksanıza, e Veriniz de kendisine götli- limizdeki diğer İngiliz esirleri- reyim, nin Jâfını etmiyorlar yalnız bir Hayır... Haşmetli kralımız — kızı istiyorlar. Bütün İngiltere- Çarles onun eline vermekliğimi yi ateşe versek o yangınların emretmiştir. küllerinden ve öldüreceklerimi- — Buna razı olmazsak ne ya zin kanlarile esir edeceklerimi- pacaksınız? zin canlarından bir Ali Reis ya Geri götüreceğim. ratabilir miyiz? Papas mektubu vermemek is- Murad Reis bu sözlere cevap rar ediyordu; zorla almak ve — veremiyordu; onların gönülleri hattâ İngiliz gemisini zaptede- ni hoş etmek İçin canını verm rek içindekileri zincire vurmak — ğe hazırdı, fakat canından çok da mümkündü; fakat gerek o Bevdiği Meriyi feda edemiyordu. gerek Koca Memi Reis «Elçiye Koca Memi Rels artık susu- zeval yoktur» düsturunu boz- — yor; Murad Reise tesir etme! mak İstemiyorlardı. ten çekiniyordu; fakat onun da Münakaşa gittikçe Bsertleşe- — Ali Reis ve arkadaşlarını kurtar rek uzamak istidadını gösteri- — maktan başka bir şey düşünm: yordu. Koca Memi Reis Murad diğine şüphe yoktu, Reise dedi ki — Bunları bir müddet misa- fir edelim de aramızda konuş: hm! Öyle yaptılar; papasla subayı tersanenin büyük salonuna gö- türdüler. Elçilerin niçin geldiklerini öğ renmek iİstiyon bir çok korsan- lar, esir düşenlerin arkadaşları ve aileleri #apı önüne birikmiş- . Heskes soruyordu: in gelmişler? Ali Reis ne olmuş? Esir düşenler kim- lermiş Sarı Molla onlara cevap veri- yor; ölülerin isimlerini #öyler- ken kalabalık arasından duyu- lan: Allah rahmet eylesin! Sözlerine kadınların hıçkırık- ları, çocukların ağlayışları ka- rışıyordu. Sevdiklerinin sağ ol- duklarını öğrenenler üzüntü ile karışık mayhoş bir sevinç his- sediyorlardı. Başlıca korsanlar ve reisler İngiliz subayı ile papasın etra- fını almışlardı. Papas artık ge- lişlerindeki maksadı gizlemiyor, hattâ mümkün olduğu kadar yaymağa çalışıyordu. Böylece ada halkının Koca Memi ile Mu rad Reis üzerinde kendi teklifle ri lehine tesir yapmalarını sağ- hyordu. Korsanlar ve halk bir- birine: — Murad Reisin kaçırdığı İn- Biliz kızını istiyorlarmış; — onu alırlarsa yalnız Ali Reisi değil ellerindeki bütün Türkleri vere- ceklermiş. Diyorlardı, bu haber her ta- rafta büyük bir sevinçle karşı- landı. — Murad Reis sevgilisini ver mez! Diyenlere bir çokları çıkışı- yorlardı: — Bir kâfir kızı uğruna bun- ca yiğit feda edilir mi imiş? Mu rad Reise kız mi bulunmaz? Elbet verir, onu Ali Reisten ve arkadaşlarından daha çok mu sever? Murad Reis gibi bir yi- ğit öyle alçaklık etmez! Bazıları daha İleri gidiyorlare di — Murad Reis vermezse biz veririz. Bizim yoldaşlarımız ko- calarımız ve babalarımız zincir * * değmemiş olan Aliço feci bir #ekilde gidiyordu. Onu kurtara- €ak ancak bir mucize olabilirdi, Pehlivanlar yavaş sesler — Gidiyor Aliço! — Kurtulamaz. — Ben hayatımda böyle adam görmedim. Aliçodan İki defa duha kuvvetli! — Sicimoğlu diye alay ettik #amma, zincir oğlu olduğunu gös terdi. — Neler yetiştiriyor bu mem- deket! Diye konuşuyorlardı. 'Tam bu sırada Sultan Azizin gür sesi duyuldu: — Yeter bu kadar güreş! A- yırın pehlivanları- Ve kal'farak köşke girdiği gö rüldü, Padişahım bu s#özünü di 'yan Sicimoğlu büyük bir gağ- bonlık içine düştü. Bu ne biçim İsti? Hiç Padişah emri ile bu Pale gelmiş güreş bırakilır mıy- dı. Allçonun ancak bir İki sa- niye ömrü kalmıştı. İki, nihayet tç saniye sonra sırtı. mutlak surette yere yapışacaktı. Pehlis aa DD GA A UN BT VC S SARAETA GA VA T UNU KUK Durmuş Reis bir fikir orta) attı: — Bana kalırsa Ali Reis ve arkadaşlarını kurtarmak - için elçilerin teklifini kabulden baş ka çare yoktur; amma Murad Reisin nişanlısını tekrar kaçır- mak elbet mümkündür. Murad Reis bu uğurda çektiği zahmeti ve atlattığı tehlikeleri bildiği için acı acı gülümsiyer mırıldanıyordu : — Evet... Pek kolaydır! Yerinden kalktı. Artık sus- makta olan reislerin araların: dan geçerek pencereye gitti; ön ce dalgın dalgın denize sonra limana ve evine baktı; oraya halk birikmişti. Bir kaç gün evvel onu bir meleğe benzeten- ler gimdi hiç şüphesiz şeytan gibi görüyorlardı. Eğer genc kız meydana çıksa ona hakaret bile edeceklerdi. Murad Reis düşünüyordu ki Bevgilisini feda etmezse ve o- nunla evlenirse bütün yoldaş- lara karşı suçlu vaziyette kala- caktı; ömrünce bu acıyı çeke- cekti, Ne kötü bir talihi vardı! Şu Ali Reis de ne beceriksiz a- dammış; durdu durdu da İngi- lizlere esir düşmek için bugün- leri bekledi... Murad Reis sevgilisini kadir- gasına alıp enginlere açılmayı, hattâ Cezayire değil Anadoluya dönmeyi de düşündü. Fakat onu belki en yakın arkadaşları bile ayıplıyacaklardı: . — Bir kâfir kızı için Ali Reis gibi bir arslanı ve yetmiş iki yi: ğit arkadaşını feda etti! Dı)etcklerdı* belki de onun- la beraber ı.(lmn(cek!rrvh LĞ Ayrılık düğünü... Murad Reis birdenbire pence- renin önünden çekildi; kaşları çatılmış, yüzü sararmıştı; göğ- Bü bir körük gibi kabarıp ini- yordu. Başkalarına hiç bakma- dan dosdoğru Koca Memi Reise doğru yürüdü; bir adım önün- de durdu ve kararını bildirdi: — Yavuklumu yoldaşlarıma feda ediyorum; o gidecek ve A- M Reisle arkadaşları gelecekler. ç ao aa (Devamı var) 11 ŞUBAT 1949 l M_ Mısır Mektııpları j üstünde|Tarım Bakanı Abbas Ebu Hüseyin Paşa ve Tarım Cemiyeti direktörü: Fuad Abbos Paşa ile mülâkat Kahire (Mısır hususi muhabi rimiz Nüzhet Kerimoğlu yazı- yor) — Tarım asrın belkemiğini teşkil ettiğinden en evvel Tarım Bakanı ile bir konuşma yaptım. Beni gayet iyi karşılıyarak su- allerime derhal cevap vermek nezaketini gösterdi. Kendilerin- den gubatın 15 inde Mısırda di- ğer Arab memleketlerinin de tirak edecekleri muazzam bir Bergi açılacağını işitince bu hu- susta esaslı malümat alabilmek için Tarım Cemiyetinin general ve Royal direktörü Fuat Ali pa- gayı da ziyaret ettim. Her ikisi ile yaptığım konuşmayı sizlere bildiriyorum. Tarım Bakanı Abbas Ebu t için mevcut zi- rai müessese nisbeten kâfi mi- dir? Islah edilmiş toprak nüfusa nisbeten kâfi değildir. Yalnız 5.5 milyon (acre) lik saha ıslah edilmiştir. «Acre dört dönlüzm> Nilin kifayefi nisbetinde sahra- yı ıslah etmiye çalışıyoruz. Bu Yazanı ——— Nüzhet KERİMOĞLU bakımdan Mısır Sudana ba dir. Çünkü Nil nehri Sudandan gelir. 5 — Mısırda mahsul alınır? Pamuktan bir defa fakat di- Benede kaç defa Hüseyin paşa ile konuşma —| <L Li UÇ Gefa mahsul Saray gibi muhteşem, ağır | Gerler möblelerle döşenmiş — yumuşa 3 hahlar, rahat Koltuklar ve 'bir | , S Ziatte çalışan amele ve Yandığı büyük - odasında beni | Piliyorlar mı? Günde ne kadar Kab eğen Bakan Ök oolarak | Syotlar? — A KĞK | töyle; söylkyan. Çinebilecek kadar para almak- «Yeni Sabalı gazetesini ve o- nun muhabiri Nüzhet Kerimoğ- Abbas Ebü Hüseyin Paşa lunu selâmlar ve memleketimis ze hoş geldiniz derim. Bildiği- niz gibi Türkiye ile rabıta ve bağlarımız çok eskidir, ve ara- mızda bir çok noktalardan ya- kınlıklar mevcuttur. İstikbalde ve daima her iki memleket ara- sındaki bütün bağların daha kuvvetli ve samimi olmasını di- lerim.» Nihayet suallere başlıyorum: 1 — Mısırda kaç cins pamuk yetişir ne kadar ve nerelere İh- Taç edilir? Ve ne kadar para getirir? Cevap: Mısırda 6 muhtelif ve mühim cins pamuk yetişir. 250 bin ton veya 1 milyon balya ih- raç edilir. 90 milyon İngiliz li- rası «990 milyon Türk lirası getirir. İngiltere, Amerika, Fran tadırlar. Günde 15 kuruş yüni bizim para ile, 175 kuruş veya 200 kuruş> alırlar. Yahut para yerine toprak sahipleri fellahla Ta bir (acre) lik bir toprak ver mektedirler ki bütün masrafla- rı toprak sahibine ve kazancı fellahlara aittir. Bundan başka bayramlarda toprak sahipleri tarafından işçilere elbise, yiye cek ve diğer hediyeler verili Lüzumunda Fellahlar için beda va ilâç ve hastahaneler vardır. Bir yandan da hükümet tarım seviyesini yükseltmek için ka- nunlar koymakta toprâk sahip- lerinden vergiler almakta ve e- linden gelen gayreti sarfetmek- tedir. 7 — Bütün çiftlikler ve çift- çiler modern tarım Aletleri ve vasıtaları — kullanıyorlar — mı? Memlekette fennf tarım müte- hassısları mevcut mudur? Daha ziyade büyük çiftlik ve topr hipleri modern tarım vasıtaları — kullanmaktadırlar. Küçük çiftlikler de yavaş yavaş bu sahada ilerlemektedirler. Ta rım Bakanlığı çiftçildre modern giftçilik usulleri öğretmek İçin memleketin her tarafında tarım merkezleri vücude getirmekte- dir. Memlekette çok yüksek de- recede ve çok fenni tarım mah- Bülleri mevcuttur. 8 — Tarım sahasında çalışan Fellahlar nüfusun yüzde kaçını teşkil eder? 9680 tarım sahasında çalış- maktadırlar. 9 — Tarım Bakanlığının büd- cesi ne kadardır? 1949 ve 50 seneleri için Tarım Bakanlığının bütçesi 4 milyon 200 bin İngiliz lirasıdır. «Bizim para ile 11 veya 12 misli: sa, İsviçre ve Hindistana ihraç| — 10 — Mısırın bütün tarım sa- edilir halarında sulama - tesisatları, 2 — Pamuktan başka Mısırın| kanallar, barajlar mevcut mu- en mühim mahsulleri nelerdir? Ve hangileri inhraç edilir? Buğday, mısır, arpa, pirinç, sovan, şeker kamışı en mühim- leridir. Pamuktan sonra en ziya de sovanla pirinç ihraç edilir. 3 — Mısırda en ziyade hangi meyvalar yetişir bunlar ihraç e- dilir mi? En ziyade, portakal, mandali muz, manfa ve hurma yeti- Bir. Bunlar ihraç edilmez. JALIAHMED PEHLİVANIN BAŞ GÜREŞLERİ| S di LA Tefrika No:137 vanlıktan çok yi anladığı söy — gecti lenen Padiçşahın vaziyeti takdir etmemesine imkân olamazdı. Şu halde bile bile Aliçoyu kurtar- mak istiyor olmalıydı. Eh ne de olsa bunca yıllık başpehlivanı! Bu gekilde yenilmesi ağrına git miş olacaktı. Sicimoğlunun bu düşüncesi ta mamile hakikate uygundu. Hu- kikaten Abdülaziz, son saniyede başpehlivanına her nedense acı- miş, onun bu gekilde yenilme- sini istemiyerek — güreşi tatil emrini vermişti. Cazgır, yanlarına vardığı za- man Sicimoğlu kazı sökmüş ve ayağa kalkmış bulunu Aliço da ayağa kalktı, Üzerinde hâlâ bir şaşkınlık vardı. Güreşi yyüzde yüz kaytetmiş olduğunu sanırken Hünkârın yaptığı bu Müdahalenin sebebine bir türlü &kı! erdiremiyordu. Hiç ses çıkarmadan sallana yürüdü. Bu sırada Sicimoğlu ile caz- gı arasında göyle bir konuşma sallana - Güreşirken bir kusur mu ettik? Ne kusuru? — Bilsem sorar mıyım hiç? Her halde bilmediğim bir kusu- rım olacak. — Bunu neri Bün oğul? — Hünkâr güreşi neden kes- tirdi o halde? Herhalde bir şe- ye canı sıkılmış olacak. — Bilâkis, Hünkâr seni pek den çıkarıyor- beğendi. Bu akşam adamakıllı bir atiyeye mazhar — olacaksın. Pehlivanlığını çok takdir etti. — Peki neden güreşi tamam- latmadı? — Oğul, sen İstanbulun ya- bancısısın. Onun için aklına &« sen şeyi söylüyorsun. Padişahla biz kullarını ayırmak lâzım, Biz kim, o kim? Padişahın her ha- reketinde bir hikmet vardır. Buna kimsenin aklı ermez. A- h Şehlivanımışyın, — Bundan. Böyle kıl etmek için düşünmek te gü- Pehlivanmı: öy Kikr Binaenaleyh . bir daha kardeş olalım, diyerek elini u- köyle bir gey düşünme ve sor zatlı. ma! Yalnız itaat et! dur Evet, bütün tarım sahaların da sulama tesisatı, kanallar, ba- rajlar mevcuttur. Mısırda iki Biri suyu Bunlardan en mühimleri Asvan ve Mehmet Ali barajlarıdır. 11 — Nümune ve model çiftlik- leri var mıdır? Varsa halk bun- dan istifade ediyor mu? — Tabii biz Kusura bakma geldi de sordumdu. Cazgırın sözleri o akşam çık- tı. Başmabeyinci — Sicimoğlunu çağırdı: — Efendimiz güreşinden pek memnun kalmışlar. Sana bu ke- seyi hediye ediyorlar! dedi. Ve büyücek kırmızı renkte atlâs bir keseyi uzattı. Altınla dolu olan kese cahil kimseleriz. dece aklıma i alan Sicimoğlu büyük bir heyecana kapılmıştı. Burada en aşağı yüz altın bulunduğu - ağırlığın- dan belliydi. Bu para ise onun için bir servet demekti. Teşekkür makamında bir kaç elimle mırıldandı. Başmabeyinci devam ettir — Bundan böyle daima saray da kalacaksın. - Her isteğin ye- rine getirilecek. Yılda bir defa memleketine gidebileceksin, E- fendimiz, hem pehlivanlık tara- fını, hem de ahlâkım çok beğen diler. Bundan dolayı ben de Se- ni tebrik ederim. Aliçoya gelince, o akşam © zaraana kadar yapmadığı bir geyi yaptı. Bütün pehlivanların yanında Sicimoğluna yaklaştı: — Kusura bakma — pehlivan sen! hor gördük amma, hakikat (Devamı var) Memleketin her ğıilan model ve nümüne çiftlik- lerinin sayısı 10 kadardır. Bun< lar ayni zamanda tecrübe "çift- likleri olarak kullan halk gok istifade eder, 12 — Mısırda yetişen en müs him hayvanlar hangileridir? tarafın Manda, at, inek, deve, koyun, keçi, Nihayet kendilerine teşekküm. ederek ayrıldım. Gayet nazikas ne tekrar bir şeye ihtiyacım o lursa kendilerini ziyaret etmes mi söylüyorlar. Tarım Cemiyetinin general direktörü Fuat Paşa 1le konuşma Fuat paşayı sergi için hazırs lanan binalardan birinde ziyam ret ediyorum. Kendisi o kadar meşgul olduğu halde İstec'”im malümatı veriyor ve sekre'- a her tarafı gezdirmesini ©— - yor. Evvelâ binaları dolr. — »- Tuz, Orental Palas cinsinin tars zında çok müazzam bir b “ rada 1936 danberi Mısırda: pa muk sanayiinin inkişafı gö:'eri lecektir. Bina 85.000 İngilix li- rasına mal olmuştur. Bundan başka Küçük Saray, Büyük Sa- ray ve diğer orijinal -şekillerda yapılmış bir çok binalar var. Ni hayet Nil vadisi caddesine geli- yoruz. Burası da bir kilometre- lik saha üzerinde her eyaletin hu usiyetini belirten gekilde yapıle mış pavyonlardan ibaret. Mese« JA Osman baraj geklinde, Port BSait vapur geklinde, Rasuliar hasırdan çadırlar, İskenderiye fabrika bacaları ve buna ben- zer çeyler. Bu Nil vadisi cadda« ginin yanındaki «Hidiv İsmail parkı> da Luna Park olacaktır. Şimdiden bayram yeri gibi atlt karıncalar, salıncaklar, duvara tırmanan motosikletler, ve di- ğer envaı çeşit eğlenceler hazır- lanmaktadır. Bunlardan başka #ık kahve ve gazinolar da var« dır. Fuad Abbas Paşanın anlattıkları General Royal tarım sosyete sinin idaresi altında meydana Fuat Abbas Paşa getirilen Exposition şubatın 15 inde Kral Faruk tarafından aç lacaktır. Diğer Arap devletleri. nin de iştirâk edecekleri bu © positionda Mısırın tarım, caret, sosyal yardım, sanayi Ba- kanlıkları iştirâk ederek 36 dan beri yapmış oldukları iş ve se- mereleri göstereceklerdir. Yal- niz sösyetenin — expositien için ettiği masraf 200 bin İngiliz li rasıdır, Hükümet de ayrıca Nil yadisi caddesi pavyonları, binas ları için 22.500 İngiliz lirası maş raf etmiştir. Bundan başka hu« susi Mısır kumpanyaları ve di« ğer Arap devletleri 200 bin İna giliz lirası sarfetmişlerdir. ergi için 1 milyondan fazla, diğer memleketlerden ziyaretçi' ümit edilmektedir. Hidiv İsmaif parkı Luna Park, spor ve eğlem ©e yeri olarak kullanılacaktır. Serginin ilk açılış günü kral Giğer yüksek Şşahsiyetler yânf lnız dâvetliler gelecekler ge- 'ce de muhteşem b irziyafet v& balo verilecektir. İlk açılış gü- nünde erkeklerin hepsi #mokirt giyeceklerdir. Bundan sonraki — günlerde halk sergiyi ücret mukabilinde gezebilecektir. Temiz süt için hazırlıklar diye şebirde süt işini sıhht bir şekilde organize edebilmek makis #adile bir rapor bazırlamış Raporda süt toplama ve paslör ya ihtiyap gösterilm Belediye bu parayı temin' edem diği takdirde, bu işi bir şirkele Tecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: