3 Mart 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

3 Mart 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

takt meselesi A Yeztik paktı yakında hal- Tolunacağa benziyor. İmza- tın hafta veya gün meselesi olduğu söyleniyor. Yalnız şu nok- ftaya dikkati çekmek lâzımdır ki tarıamile demokratik ve hür bir memleket olan Birleşik Amerika- da hükümet adamları eııeâ;ııl:: gayelere varmak için, matbuatı, meclisi, âyanı vnrdıı:'uınl =ı kajanmağa mecburdurlar. b kımdan bazı iç mnkıvemıue;lo ençeleştikleri hissolunuyor. Fa- Yaza İtalyanın Atlantik paktına girmesi evvelce derpiş - edilmişti. Fakat Amerika Dışişleri Bakamı- n İtalya sefirine verdiği — Tan- devu bir kaç defa geri bırakıldı ve rihayet kabul edildiği vakit de pakt bahsına çok uzaktan te- mas edildi. Diğer taraftan tanınmış ve müfuzlu Amerikalı gazeteci Lipp- man, Skandinavya, Almanya, İ4- viçre ve İtalya harıç dar bir pakt yaprlmasını ve Rusya ile Ameri ka arasında âdetâ tarafsız bİz Tantaka bırakılmasını tavsiye et- mektedir. Halbuki Amenika zi- raumdarları bu kadar çekingen hareket etmiyorlar. — Anlaşılan Amerika mümessilleri. Norveçten ziyede Danimarkaya ehemmiyet veriyorlar. Cünkü Groenland a- dosında geniş üsler kurmak dü- güncesindedirler. Son günlerde Amerikanın âyan | hariciye encümeni İngiltereye ya- pilacak Marşal yardımını kısmak ve kesmek temayülü de göstermiş vo buna sebep olarak da İngilte- renin kendisini kurtardığını ve hekap muvazenesini denkleştirdi- #'nl ileri sürmüştü. Fakat Mister Hetvriman süratle Amerikaya uç- iruş ve âyan dış encümenini ay- dmlotarak İngiltereye yardıma devamın zaruretine Ekna - etmiş- tr. Takın'da arevler. 'Tokyoda işçiler büyük bir grev ve nimavis yanmışlar ve beledi- yea ve hükümeti sıkıstırmıslar. Pu hareketlere sebep polis müdü- Tünün ve hükümetin grev hakkı- nt tanımak İstememesi ve grevi âdi bir cürüm g'bi telâkki eyle- mek temayülüdür. Amerikanın yardımile yapılan demokrasi tee- Tübesi Javonyadı nuclar vermiş ileri demokrasilerin kullandıkla- rı bittün hakları bu memleket iş- gileri de kullanmak istemektedir- Jer. Maamafih yapılan son umu- mf secimlerde komünist partisi- nin Javonyada büyük terakkile: keyâttütiş Gİduğu da tesbit edil- | miş bulundu. Bu hal bir aralık (Mac Artur) un durumunu zayıf- | Tatır gibi olmuş ve hattâ merkı cağırılacağı rivayetleri dolaşm; . Cinde de Milli Simal ordusuna mensup olup komünistlere tesliza #lanı (200.000) kişilik ordu şimdi komünistlerin emrinde bulunma- ği zı olmuştur. Siyamda gürültülü hâdiseler &m etmekte ve müsademeler D gitmektedir. Bütün bu olaylar Uzakşarkın gRittikçe ehemmiyet kesbettiğini | Egüsleriyor. Yalnız gözlerin Batı | Avrupaya dikili kalıp kalması | kâf' değildir. Yabancı memleketlerde ucuzluk: Fransada zirat —mahsullerde bo'uk ve ucuzluk kaydedilmeğe baş'amıştır. Ayrıca Rusya da bir Çok mal ve mahsullerin fiatların- da yüzde beşten otuza kadar de- Bisen indirmeler yapmıştır. Bu- lezik Amerikada da ucuzluk alâ- metleri görünmüştür. Geçici ve Mevsim icabı hareketin bu g'dişin bütün dün; ve muayyen bir hayat daha az para #le sağlanması bek- lenebilir. DİPLOMAT ataşemiliteri Hükümetimize iltica etti 'Ankara,2 (Hususi) — Yugos- lav Ataşemiliteri Soforu Peter Skananoviç, hükümetimize iltica etmeştir. Yaralılar 'kurkunç — Baştarafı 1 incide — Gazeteci olduğumu, rahatsız et. memek için hafif yaralı bir hasta ile görüşmek istediğimi söylediğim zuman «Baştabib gelmeden — ola « maz> cevabını veriyor. İşte Baştabib geliyor. — Vaziyeti galattığım zaman: — Olur, olur diyor, buyurun yu karı çıkalım. Yalnız rica - ederim, fazla konuşturmayın. Merdivenleri çıkıyoruz. Ses. ge- a yok. Sadece dolu çıkıp boş inen scâyeler akını... ik odayı açtığımız zaman gör- Cüğüm manzara karşısında ürper- medim desem yalan söylemiş olu - rum. Sağ tarafta başı / çepeçevre) Sarılı bir talihsiz, hAlâ — korkunç, hâdisenin tesiri altında sayıklıyor: — Yok, yok, bırakın beni, çocu- ğu çıkarın. Şu tarafta, sol da bir kızcağız var. Çabuk olun tavan çö kecek. Sonra birdenbire tarafa çeviriyor. Diğerinin yarası nisbeten — hafif. Yanına yaklaşıyorum İsminin Mehmed Zambak oldu - unu söylüyen yaralı, hâdiseyi, gör| Güğü ve bildiği kadar — anlatıyor: <— Ben fabrikaya 400 - 500 met Te mesafede bulunan Sütlüce — ka- rekolundaydım. Sast B civarın - €a Idi Korkunç bic gürültü duy - €vk. Ne var diye dışarı çıktım. Fa Kat başım müthiş bir uğultu ile önmiye başladı. Alt tarafını ha- fatıyamıyorum. Biraz evvel ken- dime geldim .Herhalde başıma sert Birşey çarpmış olmalı Üçüncü yaralı Ekrem Beyaz, fab rika işçilerinden. Fakat o da hâdi- se hakkında birşey bilmiyor, Daha Coğrusu hatırlıyamıyor. — Hafıza - sında kalan yegâne hâdise müthiş bir gürültü, kesif bir duman — ve bulut. Bulutlar. Kadınlar koğuşuna — gidiyoruz. Fatma Gülek hâdiseyi anlatıyor: — Bizim evimiz fabrikaya 50-60 Toctre mesafededir. — Saat, “çocuk Zektebden geldiğine göre, 5 falan cimalıydı. Birdenbire bir“ gürültü| cldu. Ben aman ne oluyor. diye pencereden dışarı baktım, Herkes| Lağırışıyor, kaçışıyordu. Birden - Hre aşağı indim, çocuğu kucağı -| ma aldım. Tekrar bir gürültü. Gö-! zumü açtığım zaman kendimi has tanede buldum. Fabrikada işçi olduğunu söylü - yen Ayşe Yurdakul adındaki kıiz - yüzünü — öbür. — Önce dedi, kd an gın çıktı. Tecrübe | Ye getirilen fişekler ateş aldığın. | Can oldukça şiddetli bir patlama iştlildi. Tam dışarıya — kaçıyorduk Ki birincisinden daha şiddetli ikiı ti bir inflâk oldu, Sonrasını batırlıyamıyorum. Bir başka odada fabrika ka: # Müyesser Şeniöz yatıyor. Yara- #aun hafif olduğuna söylediler. Ko nuşmak için içeri giriyorum. Hâ- Giseyi, kurtulanlar içinde, en — Iyi tilen Bn. Müyesser'miş: — Haâdise esnasında muhasebe - Geydim, diyor, Kimyahane — kısmin Gan bir infilâk sesi duyuldu, Ben açik bulunan kasayı kapamak 1 - çin yukarı çıkarken yolda — Nurl (Faşa) ile kargılaşlım. Bana <A- man, çabuk dışarı kaç. Yangın çık ©, Vaziyet tehlikeli Belki mermi deposuna da sirayet eder, Ben a» bara gidiyorum» dedi. Tam dı - garı çıkıyordum ki yeni ve korkunç bir infilâk oldu, Demek ateg — de- poya sirayet etmişli. Alt tarafı - |kında uzun uzadıya izahat Ankara, 2 (Hususi) — Muhit- tin Baha Pars ve Yargıç Ferruh Adalanın Ordinaryus Profesör Vasfi Raşit Sevig aleyhine açtık- ları hakaret düvasına bugün saat 10 da 5 inci asliye ceza mahkeme- sinde devam edildi. İlk söz alan ık vekili Nihat Akpınar, (Mu- hadiseyi anlatıyor ni hatırlıyamıyorum. İşte şimdi da gördüğünüz gibl burada bulunuyo- Tüm, Fakat, bilhassa şunu yazmanızı lca ederim: Hastahane hastaha - ne dolaştırıldık. Nereye gittikse 1. Çeri almadılar. Nihayet buraya Zü- kür hastahanesine kabul edildik.» FEn son olarak görüştüğüm vazi fo başında yaralanan itfalye şofö- tü Hüseyin Alaca ancak ikinci in- filâk'ı hatırlıyabiliyor Aşağıya — indiğim zaman hemşi re yine ziyaretçilerle meşgul olu - yordu — Hanım teyze, oğlunuz - burda değil. — Ah! Öldü de benden saklıyor. Funuz. Ah evlâdım, seni böyle mi kaybedecektik. Dünyada bir evlâ - ım vardı. Onu da kaybettim. Be- Dim bu dünyada işim kalmadı ar - tık. Zavallı ana hıçkıra hiçkira Kü - Tedibine giden sokağa saptı, " Ağır ağır karanlık sokakta kayboldu. Kaya TÜRKER Paris, 2 A.A. (Afp) — Krav- çenko dâvasına bugün devam e- dilmiştir. İlk olarak şahit Vladi- mir Pozner dinlenmiştir. Şahit, e- serin İngilizce metninin Birleşik Amerikanın dış ve hattâ iç siya- seti nazarı dikkate alınarak tâdil |edilmiş olduğunu ileri — sürmüş- |tür. Vladimir Pozner'den gonra Ju- les Fdrry Lisesi Rusça öğretmeni Thorese Gaudier dinlenmiştir. Çok heyecanlı bulunan bu şa- hit titriyerek ifade vermiştir. Thorese Guadier dahi — Rusça metinler arasındaki farkları be- lirtmiş ve Rus lisan tekniği hak- ver. miş ve kitabın el yazısı aslı ile İngilizce nüshası arasındaki mü:- bayenetleri anlatmıştır. Şahitten sonra söz alan avu- kat İzard metin üzerindeki mi bayenetler hakkında ileri sürülen goktai nazarlara pazartesi günü cevap vereceğini bildirmiştir. Lettres Françaises tarafından « İgösterilen şahitlerden dördü vak- |tinde mahkemede isbatı vücut et- |mediklerinden dolayı yargıç Dur- kheim asabiyet göstermiş ve boş yere kaybedilecek vakti olmadı- ını söylemiştir. Bu arada avukat Nordman söz almış ve mahkemeye Kravçenko aleyhine vesikalar ibraz etmiş ve bunlar hakkında izahatta bulun- muştur. Bu arada yerinden fırlıyan Kravçenko bağırarak, avukatın söylediklerinin hepsinin yalan ol- duğunu söylemiştir. Kravçenkodan sonra söz alan avukat Brugier, onun aleyhinde Ale HAZRETİ ÖMER Yazan: KADİRCAN KAFLI d bin Muaz'ın ölümile Gökler tit Vetmiş bin n di ve cenazesinde ek hazır bulundu. Kâbo yolunda, İslâm dininin iyiliğini öğrene ler, hele Peygamberin mübarek yüzünü görenler hemen Mü, ma oluyorlardı. Çünkü Muham med gayet yakışıklı bir adamdı; yücudü âhenkli idi; dünyaya o- nun kadar güzel Peygamber Belmemişti. Alnı, göğsü, iki o- Tuzunun arası geniş; boynu u- zun ve ölçülü, gümüş gibi saf; omuzları, bazuları ve baldırları iri ve kalın; bilekleri uzun, par Makları uzunca, elleri ve par- Makları kalınca idi. Karnı ile Böğsü bir hizada olup gişman değildi; teni ipekten yumuşak- ftı, Büyük başlı, hilâl kaşlı, uzun €a yüzlü, uzun kirpikli, kara gözlü, ayrık kaşlı, pek sevimli idi; gül kırmızısını andıran buğ day benizli bir kahramandı; yü- zünde nur parlardı; inci gibi diy leri vardı; saçları ne düz ne de fazla kıvırcıklı, uz: lak memelerini g. duğı zemen hının bir tutamdan fazlasını kes raerdi. Çok uzaktan görür ve i- gitir, gayet iyi koku alırdı. Gü- ler yüzlü ve tatlı sözlü idi; hey betli ve vakurdu; fakat hiç kız mazdı; asla gurürü yoktu; pa- ra ve mal toplamazdı, arpa ek- meği ve hurma yerdi; hizmetçi- lerine bile gayet nazik davranır G, kendisi ne yiyip giyerse on- ları da aynı gekilde yedirir ve Biydirirdi. Boş konuşmazdı; her sözün- de bir nasihat ve felsefe vardı hitap ettiği kimseler - Üzerinde derin bir tesir bırakırdı. Mekke ile Medine arasındaki düşmanlık iki taraf arasındaki münasebetleri kesmiş bulunu - yordu; halbuki barış - yapılsa bir çok Mekkeliler hak dini ka- bul edeceklerdi. Muhammed, Medineye geldiği nin altıncı senesinde, Milâdın 628 yılında bir gün Ebu Bekir, Ömer ve diğer yakınlarına dedi ki - Rüyamda hep beraber Mekkeye varıp Hac etüğimizi Tefrika No. gördüm. Aynile olacaktır. Bir müddet sonra 1500 Müs- lümanla Medineden çıktı. Bun - lar yalnız kılıçlarını kuşanmış- lardı ve yanlarına başka silâh almamışlardı. Hac mevsiminde Arabistanda hep mütareke oldu ğundan Kureyşlilerin Müslüman lara mani olamıyacaklarını u- muyordu. Bunu haber alan Kureyşliler şehir dışında ordugâh kurup harbe hazırlandılar; Halid bin Velid'i iki yüz suvari ile kegf i- çin gönderdiler. Muhammed bu nu öğrendiği zaman cemaate: Sağ tarafı tutunuz! Dedi. Bir tepeye vardılar. O- rası aşıldığı zaman Kureyşlile- rin ordu kurdukları Hudeybiye kuyusunun başına iniliyordu. v Peygamber, harb için gelme- diğini Mekkelilere anlatmak ü- zere Ömeri göndermek istedi. Fakat Ömer Kureyş reisleri benim on- lara ne derin bir kin beslediği- Mi bilirler; kendileri de bana karşı öyledirler. Korkarım ki beni — öldürm kalkışırlar. YENİ SA M.B.Pars-V.R. Sevig dâvası Dünkü duruşmada sanık avukat- ları Muhiddin Baha'nın bar işlet- tiğini ispat etmek istediler hittin Baha Pars'ın bar işlettiği hakkındaki hususun isbatını ist jyorum) dedi. Dâvacı vekili; (Sa- nığın böyle bir hakkı yoktur. Mü ekkilim böyle bir gey yapmamış- tır.) demiştir. Muhittin Baha Pars ise: (Bu hususların şahit- ler'e Esbatını kabul etmem. Res- men kayıtlardan ssrulsun) dedi. Bu sözlere kargılık sanık avukatı da şöyle dedi: Kabul, kayıtla mukayyed değildir. Düvayı uzatmak istiyor- lar. Sanık avukatları, 2 inci asliye cezadan zabıtların getirilmesini, bu zabıtlarda Vasfi Raşit ve Mu- hittin Bahanın neler söylemiş ol- dük'arının kayıtlı - bulunduğunu söy'ediler. Ferruh Adalanın avukatı ise, iki dâvanın ayrılması teklifinde bulundu. Mahkeme bunun Treddi- ne ve zabitların 2 inci asliye ce- zadan getirilmesine karar verdi. Duruşma başka güne bırakıldı. Amerikada sında 28 kişi öldü Nevyork: 2 (A.A) <afp> — Bir leşik Amerikanın kuzey doğu böl: gelerinde dün ve bugün hüküm sü- ren şiddetli kar fırtınaları yüzün- kar fırtına. cen 28 kişi ölmüştür. Kravçenko dâvası, aynı hava içinde devam ediyor İki taraf, dün de, kendi noktai nazarlarını müdafaa ve birbirlerini itham ettiler bulunmuştur. Bu sırada avukat İzard söz a- larak, kargı tarafın son! dakika- da ortaya attığı yeni vesik: dolayısiyle, Kravçenko bunlara gelecek pazartesi günü cevap ver, mek mecburiyetinde bulunduğunu söylemiş ve aşağıdaki demeçte bulunmuştur: Sovyet vesikaları bize - artak! bugün ibraz edildi. Bu, hasımla- rımızın doğrudan doğruya — Sov- Zet makamlarından malümat e- dindiklerini isbat — etmektedir. Kravçenko lehine bundan parlak delil olamaz. O, doğrusunu söy- lemiştir. Avukat İzard tarafından bu hususta kesin malümat verildik- ten sonra celseye son verilmiş- tir. “Bir Amerikan filosu Türk Timanlarını ziyaret edecek Ankara: 2 (A.A.) — Usis'in ha ter verdiğine göre, Amerikan al - fıncı manev”a filosuna mensup a-| fir keavazör Albany, visamiral Forrest Sherman'ın amiral bandı- rab Pallippine Sca uçak — gemlsi, Kantramiral J. J. Klark'ın amiral gemisi hafif kruvazör , Spo-kane, Fcntramiral R.H, Cruzen'in ami -| ral gemlsi ve refakatçi destroyer - lcrden mürekkep olmak üzere - bir Egrup, bügün Doğu Akdeniz ve Fge denizinde antrenman manev -| yuları yapmak Üzere — 'Trablus'dan hareket etmiştir. Bu filoya men - #p bir kaç gemi, bazı Türk li - yatnlarını ziyaret edecektir. Mekkede beni himaye edecek n- giretim de yoktur. Osman bin Affan'ın gitmesi münasip olur; zira Mekkenin ileri gelenleri o- lan Ümeyye oğulları kendisinin amca çocuklarıdır. Dedi. Osman gitti; Kureyşli- ler onu alıkoydular; bu sırada Huzâa kabilesinin reisi olan Bü- deyl iki tarafı uzlaştırmağa ça- lıştı. Gerek Müslümanlar gerek kâfirler tarafından başkaca el- giler gönderildi. Uzun müzake- reler ve çekişmeler oldu. En son ra Kureyşliler barış yapmağa razı oldular; Arapların en me: hur sözcülerinden Süheyl ibı Amr'ı gönderdiler. Süheyl ile Muhammed ve ya- kınları arasındaki çekişmeler u- zun sürdü; on senelik bir barış andlaşmasının imza edilmesi ka rarlaştı. Bu müddet zarfında iki taraf birbirlerine saldırmıyacak lardı, Muhammed Artık Müslümanlar Mekke ye gidip Kâbe'yi tavaf edebile- ceklerdi. Dedi. Süheyl itiraz etti imdi Mekkeyo zorla girilmiş gibi bir haber ya- yılırsa Kureygin şan ve itibarı kırılır, lâkin gelecek sene tavaf edebilirsiniz. olamaz; Peygamber Süheyl bu sefer koştu; oldu. ağır bir gart buna razı e BAN H _Şîpan Taşı Bay, bay.. Moclis idare âmiri Re- cai Güreli, bu vazifesinden istifa etmiş. Sebebi de şır: Meclisin meşhur diş dokto- Tu varda ya. Hani, kadrosu Tâğvedildi canım, İşte, bu dişçinin vazifesinde kalma- sını Bay Recai de müdafaa edenler arasındaymış. — Bö- zünü Meclisin dinlemediği- ni görünce, istifayı basmış. Doğrusu, ben üstadı hiç de haksız bulmadım. Diş doktorsuz Meclis idare â- mirliği yapılabilir mi hiç? Tatilden sonra Meclise bir çok mühim kanun tasarısı getirilecek. Onların müza- keresi sırasında — doktorun vilcudüne —mutlaka ihtiyaç vardı. Öyle ya, her muhalif, Tahtakılıç gibi bir yumrukla idare edilebilir mi? Belki de daha sertlerinin dişlerini söktürecekti! Ertuğrul Şevket Başbakanın vaidleri hoştur ama. — Başmakaleden devam — meğe çalışmalıdır. Matbuat Kanu- numuz demokrasimiz için bir şal- bedir. Çünkü faşist İtalyadan terceme edilmiş ve Recep Peke- rin himmetiyle son zamanlarda daha da — ağırlaştırılmıştır. — Bu kanunu bir dakika dahi tutmak yakışıksız olur. Bütün Türk gaze- teleri de, hattâ Halk Partililer dahil, bu hususta ittifak etmiş- lerdir. Ulus başyazarı Yalçın bl- le; Avrupa seyahati dönüşü, de- mokratik ülkelerde böyle bir ka- nuna rastlamadığını ifade etmiş- ti. Bu sözler sarfolunduğundan- beri de üç yıl geçmiştir. Binaen- aleyh düşünmek ve hattâ tered- t etmek İçin hükümet ve İkti- dar kâfi vakit bulmuştur. fazla intizara tahammül kalma- mıştır. Seçim kanununu emniyet verici bir kalıba sokmak ise dört yıl tekrarlanan bir vükddir. Şim- di istikbale muzaf olarak verilen bu bonoları tediye ve tesviye za- manı gelmiştir. Bakalım Günaltay kabinesi bor cunu nasıl ödemek İstiypcektir. YENİ s&m.uı z S Resmi tebliğ (Baş tarafı 1 inefde) İlk defa yangınmı haberf alan Sütlüce itfaiyesi derhal fâbrika- ya gelmiş, 10 kişilik itfafye gru- pu binanın üzerinde su Bıkmağa başladığı sırada vukua igelen in- filâk ile altı itfaiye neferi de ma- alesef havaya uçmuşlardır. İnfilâkin şiddeti semtteki bü- tün binalarda hissedilmiştir. Yangının muhasebe dairesinin altındaki sandıklarda bulunan külliyetli miktarda infilâk madde- lerine sirayeti semti büyük tehli- keye düşüreceği gözönüne alına- rak bütün gayretle yangının ora- ya sirayetine engel olunmağa ça- lışılmış ve bilhassa itfaiyenin her türlü takdirin fevkinde fedakâra- Üeklaran getkkeledet daniıın sirayeti önlenilmiş ve semt mut- lak bir tehlikeden kurtarılmıştır. Şimdiye kadar T ölü ve 16 ya- ralı tesbit edilmiş, yaralılar der- hal hastahanelere — kaldırılarak tedavilerine başlanılmıştıı Yangının ve infilâkların devamı müddetince bir korunma tedbiri olarak civardaki mahalle ve mü- esseseler tahliye edilmiş ve zabı- taca gerekli bütün tedbirler alın- miştir, Adli tahkikat devam etmekte- dir. — Sizden biri bize gelirse red detmiyelim, bizden size biri gi- derse, Müslüman olsa bile, geri göndereceksiniz! Başta Ömer olduğu halde bir çok Müslümanlar buna kızdılar: Bu nasıl tekliftir? Bize ge- len bir Müslümanı puta tapanla- rın ellerine nasıl teslim ederiz? Buna Allah razı mıdır? Süheyl inat ediyordu; bütün ısrarlara rağmen Bu şartı kabul etmezseniz Barış yapmayız! Dedi. Muhammed: Kabul ediyoruz. vabını verdi. Yanındakiler Baştılar. Ömer ve arkadaşları sordula — Ey Allahın resulü, bu gar- tı da senede yazdıracak mısın? — Evet... Bizden onlara gi- denleri Allah her zaman bizden uzak etsin. Onlardan bize gelen- ler için de Allah elbet bir çare yaratır. Peygamber gayet iyi düşünü- yordu; çünkü savaş için hazır- lıklı değildi; Medine etrafındaki kabileler onunla beraber gelmek ten çekinmişlerdi. Fakat ertesi sene onlar da geleceklerinden Müslümanlar Mekkelileri yıldıra cak kadar kalabalık olurlardı. Kureyşliler ise hem — onlardan sayıca üstün hem de iyi silâhlan mışlardı. Müslümanların Mekke clvarına kadar gelmiş olmaları, Istanbulu sarsan infilâk (Baş tarafı 1 incide) (Paşa) ya ait tapa ve mühimmat fabrikasının - havaya — uçtuğunu üğrenmiştir. İlk aldığımız malümat gu idi: «Sütlücedeki mühimmat fabci- kası infilâk etmiştir. Ölen ve yaralananlar — vardır. Yaralılar hastahanelere kaldırılıyor, ölen- lerin miktarı henliz malüm değil- dir.> Feneryolunda ve Suadiyede sarsıntı İnfilâkın gehirde ne dereçe he- yecan uyandırdığını - belirtmek İçin şunu kaydedelim ki - infilâkı müteakip, Feneryolundan ve Sua diyeden bazı okuyucularımız te- lefon etmişler, telâşlı telâşlı: — Evlerimiz sarsıldı. Müthiş bir infilâk oldu... Acaba nedir? diye sormuşlardır. Bu arada matbaamız civarın- 'dan da matbaamıza müracaat e- derek infilâkın mahiyetini öğren- mek istiyenler olmuştur. Muharrirlerimiz hâdise mahallindo Bir kısım muharrirlerimiz, has- tahanelere kaldırılan yaralıları görüp hâdise hakkında malümat almak üzere şehrin muhtelif has- tanelerine gitmişler, bir kısmı derhal vaka mahalline giderek tahkikata başlamışlardır. Dün gece yarısına kadar hâdi- ge etrafındaki tahkikatı bütün tafsilâtiyle veriyoruz: Mütessif hâdisenin nasıl meyda- na geldiği dün gece yarısına ka- dar kat'i şekilde anlaşılamamış olmakla beraber infilâk esnasın- da fabrikada bulunanların anlat- tıklarına göre infilâk, kimyaha- nede çıkan bir yangını müteakip olmuştur. Yangın nasıl çıktı? Kimyahanede çıkan yangın, kazadan kurtulanların — ifadeleri olarak aşağıda da anlatacağımız | gibi, bazı patlayıcı maddelerin muayeneleri yapılırken - çıkmıs, derhal genişliyerek bitişik anba- ra sirayet etmiş ve burada bu- lunan patlayıcı maddeler infilâk etmiştir. İlk kurbanlar Kimyahaneden anbara sirayet eden yangın neticesi anbardaki şiddet infilâk ile ilk kurbanları- ni vermiştir. Yangın başlangıcın- da haberdar edilen Hasköy itfai- ye grupunun 11 kişiden mürek- kep olan mürettebatiyle süratle yangın yerine gelip yangını sön- dürmek için cansiperape faaliyet- te bulunduğu esnada İnfilâk vuku bulduğu için bundan en çok Has- Atlantik paktı projesi Londrada — Baştarafı 1 incide — lerinin cevaplarını — beklediklerini imâ etmiştir. Dişişleri bakanı, İtalyanın At- lantik paktına muhtemel katılma- Sı meselesinin müzakere edildiğini ve bu konuda <coşkun ve — müte - zeddit olmuyan bir karara> oy bir. Eğiyle varılacağını umduğunu söy kemiştir. Öte yandan Acheson, pakt müza| kerecilerinin, kati anlaşmayı imza| lamak üÜzere dişişleri bakanlarının | toplanacakları yer ve tarih konu- suna henüz dokunmadıklarını söy İrmiş, bununla beraber, son aldığı şekille metin tasarısının bu toplan, Udan evvel halka bildirilebileceği- Gi sözlerine Hâve etmiştir. Dışiş - ler bakanı, paktın ana maddele - rinin yayınlanacağı tarihi katiyet le tasrih etmekten sakınmıştır. Londra: 2 (AÇA) «afp> — İyi ha ber alan Londra çevreleri tarafın- dan. bildirildiğine göre, — Atlantik paktı projesi bugün dışişleri ba - aanlığına gelmiştir. Proje metni, dişişleri — bakanlığı uzmanlarına tevdi edilmiştir, — ae aame e emen A Kureyşlileri hiçe saymaları yük sek bir cesaretti amma orada fazla kalmaları tehlikeli idi, Bu şartlar Müslümanların hiç hoşlarına gitmemişti. Kâbeyi ta- vaf niyetile çıktıkları halde bu arzularına ermeden çekilip git- mek onlara ağır geliyordu. Bu nokta üzerinde Ömer diğerlerin- den daha coşkundu. Peygambe- er dedi ki: şen Allahın resulü di misin ve bizim dinimiz hak dini değil midir? Niçin bu zilleti ve hakareti kabul ediyoruz? Peygamber sükünetle cevap verdi. — Ben Allahın resulüyüm, lâ- kin ona âsi olamam. Allah nim yardımcımdır. Ömer sordu: — Ya sen, Tanrı evine varıp da tavaf edeceksiniz, diye müj- delemedin mi? — Evet, dedim amma, 'bu s: ne, demedim. Yine diyorum ki Mekkeye girip Kâbeyi tavaf ede ceğiz, Ömer artık sustu; diğerleri Peygamboe! laşmanın yazılması işine memur etti ve dedi ki: do yatıştılar. Evvelâ «Bismillâhirrahma- nirrahim> yaz. (Devamı var) köy itfalye müfrezesi kurban ver- miştir, Müfrezeden 53 numaralı şoför Hüseyin, 78 numaralı goför Re- fall, 238 numaralı Dursun, 380 numaralı Ahmet ağır sürette ya- ralanmışlardır. 52 numaralı Şükrü Çavuş, 250 Recep; 240 Selâhaddin, 242 Hü- seyin, 229 Dursun ve 309 numa- ralı İbrahimin akıbetleri meçhul dür. Bu kahraman ve vazifeper- ver Türk evlâtlarının bir kaçının cesedine sonradan rastlanmış, fab rika civarında itfaiye alâmetini taşıyan kol ve bacak parçaları bulunmuştur. İlk tedbir ve idari faaliyet Derhal hâdiseye el koyan Emni yet ve Adliye makamlarınca yan- Bıa ve infilâkların devam etme- mekte olması sebebile kaza ma- halli etrafında bir kordon çev- rilm'ş, yangın söndürmeğe —me- mur — itfaiyeden buşzı hiç kima- senin yaklaşmasına müsaade e- di'memiştir. Dunlardan başka fabrikanın bulunduğu Bademyağı mahallesi bogeltılmış halkı geri alınmıştır. İdare âmirlerinin faaliyeti ilk tahkikat Facia kısa zamanda İstanbulun her yerinde duyulmuştur. Bu se- beple saat 20 den itibaren hâ re mahalline en yakın olan Halı- cıoğlu kışlasında bir karargâh kurrlmuş, başta Vali ve Beledi- ye Baskanı Dr. Lütfi Kırdar ol- mak üzere Emniyet Müdürü ts- gü Hakkı Baykal, Sağlık Mü- dürü Dr Faik Yargıcı, Bölge Ça- lışma Müdürü Kemal Tilkicioğlu. Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Ya vaz Fındıkgil ve daha diğer alâ- kalı idare âmir ve memurları bu- rada toplanmışlar ve hâdiseyi tahkika baslamışlardır. Bunlar ararında Tümgeneral Cemtl Ulusoy da bulunmakta idi, İnfilâktan kurtulanların anlattıkları Şimdi hâdiseyi idari - tahkikat, rafhzlarından, bu meyanda zaman zaman gelen raporlardan takip e- diyoruz: Suat 21 Otomat'k dairesinde plânyacı İsmail, idare âmirlerine hâdiseyi göyle izah ediyor — Ben içeride idim. Birdenbire bir infilâk oldu, dışarı çıktım, it- faiye faaliyette idi. İşçiler oraya buraya kaçışıyorlardı. Nuri Pa- ga: «Kaçın, kaçın> diye bağırı- yordu. Derken müthiş bir infilâk daba oldu. Ben yere yattım, fa- kat karnımdan yaralanmışım. Büyük endişe Fidisenin mütcakip saatlerih- deki en büyük endişeyi sdat denberi bir türlü önlenemiyen yangının fabrika zeminlik anba-, rına sirayet etmesi ihtimali teş- L ediyordu. Söylendiğine göre bunrada 2000 adet 81 milimetre- < havan topu mermisi ile kül- vetli miktarda Trotil bulunmak tadır Ateş bunlara sirayet etti- takdirde bütün civarı harap edecek daha müthiş bir ünfilâk olması muhtemeldir. İtfaiyenin çalışması t 214 Yangın yerinden ilk gelen it- faiye şefi şöyle söylüyor: — Tehlike bertaraf edilmiştir. Hâlen faaliyette bulunan - ekibi- mizle yangının zeminlik anbatı- na sirayeti önlenmiştir. Grup sön dürmeğe devam ediyor. Yengın yerinden ilk gelen itfa- iyenin verdiği bu müjde heye curlı yüreklere bir an olsun te- NN vermiş ve endişeyi gidermiş- tir. Fedi itfaiyeciler — Ben iki arkadaşımla fedal arak yangının içine girdik. En- kaz arasında 4—5 ölüye Trastla- dık, fakat almadık. Kanaatim şudur ki Halıcıoğlu (Hasköy) itfaiyesinden 6 sı kay- bolgauş 5 i de yaralıdır. Bir memurun ifadesi Saat 21.50: Adının Fuat ve fabrikada mo- delhanede şef olduğunu söyleyen bir işçi de hâdiseyi şöyle anlat- mıştir: -- Az bir fasıla ile üstüste iki Cilâk oldu. Dışı fırladık. Her« kes şaşırmış, sağa sola koşuşu- yordu. Kapsulcü Şadana rastla- dım, ne oluyoruz. dedim, kimyaha neve, kimyahanede, dedi. - Kim- ber başka yerde olduğunu we yllü- yorlardı. Benim kanaatime göre, yangın kimyahaneden çıkmıştır. Bugünlerde Tekellin 8 milyon kapsül siparişi vardı. Onları ha- zırlayacaktık. Belki bunun tecrü- besi yapılırken çıkmıştır. Kasit olup olmadığı hakkında bir gey diyemem amma, İbrahimin bu esnada kimyahenede bulunmadı. Bi arlaşılıyor. Bence hâdise çok müh'mdir.> Köşfe giden bir subayın anlattıkları Saat 21.55: Yangın yerine keşif için gön- derilen bir subay dönmüş ve şuns ları anlatmıştır: e— Yangın devam ediyor. İt- faiye üç hortumla bastırmaya muvaffak olamıyor. Alevler asıl tehkkeli mıntakaya 15 mette mesafededir.» Fabrika muhasebecisinin anlattıkları Başından yaralı bulunan fab- rika muhasebecisi Fengoraz şun- ları söylemiştir: «— Bugün fabrikada 125 işçi vardı. Nuni Paşa ile beraberdik. Birdenbire müthiş bir infilâk ol- du. Önce bir duvar yıkıldı. Bem kurtuldum. Nuri Paşanın ne ol- duğunu bilmiyorum.> Saat 22,15: Bu saatte müthiş bir yağmur başlamıştı. Bardaktan boşanırca- sına bir sağnak halinde yağan yağmur, itfaiyenin de işini kolay laştırıyordu. Saat 22,20: İdare âmirleri son kararı ver- maslerdi. Kaza mahallinden gelen haber ve raporlar, yangının »'t- tikçe küçülmekte olduğunu gös- termekte idi. Yangın bastırılır. bastırılmaz arama ekipleri faaliyete geçecek. enkaz altındaki yaralı ve ölüleri bulacaktır. Bunun — için 40 kişilik bir arama ekibi hazız- lanmıştır. Nuri Paşanın âkıbeti ve Hüseyin Emir Erkiletin alâkası Müessif hâdise bir çok yerler- de Cuyulmuştur. Gece yarısına doğru muhtelif yerlerden — tele- forlarla izahat istenmiştir. Bil- hasa Nuri Paşanın akıbeti mo- rakla sorulmakta idi. Fakat bü- tiin aramalara ve uğraşmalara reğmen saat 24 e kadar Nuzi Paşanın akıbeti hakkında müs- bet, menfi hiç bir malümat elde edilememiştir. Umumi kanaat pa- şanın maalesef kurban gittiği mer kezindedir. Belki de Paşa, vazife başında« ki bir kumandan gibi şehit ol- muştur. > Kendisinin hâdisenin hemen a- - kabında bir kahraman gibi ortas ya atılması «Kaçın Kaçın!» diye sağa sola koşup işçilerini kurtar« mağfa çalışması ve kendisini bile bile, göre göre tehlikeye atması bu meşum gecenin en çok tekrar- ianan hikâyesi olmuştur. Bitkin bir halde karargâha ge- len Hüseyin E. Erkilet, salâhi- yetli idare âmirlerine müracaat ederek, kaza mahülline (fabri ya) gitmek istediğini söylemiş, tehlikenin henüz bertaraf edilme- miş olmasından, gitmenin kendisi için pek tehlikeli olduğunun ihtar edilmesine rağmen: — Nasıl olur? Paşa, ortada iyok, onu arayıp bulmak için ne mümkünse yapmak vazifemdir! demiş ve kendisine tahsis edilen bir cankurtaranla yangın yerine gitmiş, birkaç saat sonra mütees- sir ve mükedder olarak dönmüş- tür. Hazin bir tecelli Her yönünden milli bir tecssti« rümüze sebep olan müessif hâdi- senin'en hazin tarafı da kahra- man itfaiyelerin vazife başında kahramanca şehit olmaları ve bu şehadetlerinin birkaç dakika ev- vel itfaiye garajı önünde bando çalarak eğlendikten sonra vuku- bulmasıdır. Allah hepsir> rahmet eylesin! eddin Berk * FAİK YARGICI NE DİYOR? Sağlık Müdürü Dr, Falk Yargıcı gece telefonla aradık. Dedi ki: <— Gece yarısına kadar hâdise mahallinde idim. Ölenlerin — sayısmı şimdilik 7 veya 8 dir, Bizim has tahanelere naklettiğimiz yaralı sa yısı da 12 dir. Fakat şu anda ken diliklerinden tedavi için hastaha - Lelere başvuran hafif — yaralılarır sayısı bilinmemektedir. Kat'i ne yah&nenin gefi Tbrahimdir. İbra- himin biraz evvel Paşa ile bera- nice yarın belli olacaktır. 194 1945 1948 İstanbul fstanbul #stanbul Tn Karşıyaka yi Karsıyaka (İzmir) (İzmir) — Çİzmir) (izmir) Galata Galata — Cala': Galata Kad.töy Kadıköy — Kadıköy lu—hk:ğ Pangalla Pangal Pangaltı Pangaltı y nni Tlam, İskenderun — İskenderun Ankara VE ŞİMDİ (Anafartalar) Ankara KONY (Yenişebir) H, Çarşıiçi Şubemiz de 4 Mart 1949-dan It:baren Çİzmir) hizmetinize giriyor. Bursa ikt YAPI ve KREDİ BANKASI AA —

Bu sayıdan diğer sayfalar: