14 Mart 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

14 Mart 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 MART 1049 İtalya ve Akdeniz Paktı | Adavcl edilmesi ve mosele- nin Meb'usan Meclisinde konu- şulması komünlstler ve taraftar- ları İçin, geniş ölçüde, tahrikât yapmağa iyi bir vesile teskil et- e miştir. Sinyör (Nenni) ateşli bi b İ tHlandık paktı- nutuk, eğyliyerek At 'na iştirakın Sovyet aleyhtarı, blr kombinezona girmek ve binaena- *e harbe müncer olacak leyh Oreraya atılmak demek ol- Sağunu / söylemiştir. -Bu - zala göre İtalya Avrupanın 4'malin- deki İsveçi taklit etmelidir, yani bu Skndinar memleketi gibi İki büyük dev: ve ideoloji çarpışma- sında tar bulunmalıdır. (Nenni) nin bu nutkuna mu- olarak komünistler İtalya- nın bilhacsa endüstr ler terlip etmislerdir. grev bile ste pakt etra- de nümayi nofa işçiler elmislekdir. Mi fında, tartışmı gürültürü konarmakla güdülen gate Amonikalıları İtalya- yar- mın faydası hakkında sünhe- ve dilsü-mektir. Nenni, sözlerin- » sövlerhir muhakeme ve man- tık da kullanmıştır. — İtalva At- Drtil naktına ne diye giriyor? O İtalya Ki Atlanbik — deniz'yle hir hiy "Teisi yoktur. Müstakil sosyalist partisi de başlangıç! m büyük tereddüt göstermiş ol- Tankla beraber gimdi - hükümeta zorluk çıkarmak İstemez gibi gö: rünüyor. Maamafih mevcut B yalistlerin bu kanadı de Gasberl hütümeti do'n yüzde vüz emin Favılmıyor. Her ne kadar, Sara- gat Basbakan yardımcısı olarak kahineye dahil Ise de.. Soğuk harbin akıbeti. Soğuk harb diye adlandırılan son dört yıllık mücadelenin akı- betl ne olabileceği her tarafta n- Tâka uyandırıyor. Acaba bu &0- Buk harb yavaş yavaş sıcak har- be ve mücadeleye ra' müncer ola- caktır. Yoksa soğumakta devam ed'p gitgide kuvvetini kavhede- cek ve bir gün ortadan zail mi olacaktır? İngiliz Dıg'aleri Ba- kanı Mister Bevin evvelki aksam söylediği bir nufukta çok İyim- ser bir dil kotlanmıştır. Atlantik potti. hazırlıklarının cok İlerle- sırada sarfedilen bu 6i n radyoları mesrul etmiş tir, Dönütü'radyoru büyük bir tavfheinin bu bahda h's ve ka- naatlerini sormus ve bu marnf mütefekkirin verdiği cevahı tek- harb, bir kaç Büsbütün soğuyacak ve ortadan sene İcinde ' o kadar tuhaf kilde ortadan silinecekt imse böyle bir hâd'senin tahakkuk etmiş olduğundan bile haberdar olmıyacaktır. Tarihte bi- çok büyük ihtilâf ve düşman- lıklar bu şekilde zail olmuştur. Faraza Avrunadaki din ve mez- hep mücgdeleleri asırlarca sürün gittikten sonra kimse farkında | olmadan kendi gitmi Şüphesiz böyle bir netice bek- lenebilir. amma Gdemokrasilerin çok kuvvetli olmaları ve harbden çekinme yoliyle sulhu kazanma- Za temayül etmemeleri şarttır. Faşistlerle ve Nazilerle yapılan tecrübe ve fedakârlık ve mümu- gat göstermenin diktatörleri şu veya bu şekilde hiç bir zaman memnun etmediğini göstermiş- tir. Vaşington bu hakikat! tama- mile kavramış görünüyor. Danimarka Bakanı, Amerika Başgehrinde temasları- 'na başlamıştır Böylece Danimar- kanın pakta gireceği umuluyor. Bilhassa Groenland arazisi dola- yısiyle Danimarkanın Atlantik müdafaasında rolü büyüktür. DİPLOMAT ——— kendine rönüp tir. tlantik paktına İtalyanın şehirlerine|& ilân | lar- olurken - sokak | —- “Biz muztarip milletiz,, YXENİ SABAH Londra, 13 (a.8:) — «Lpsa: Kremlinde yapılan değişikli leri ele alan Spektatör dergisi bu değişikliğin-az çok uzlaştırıcı bir siyasete milncer olablieceğini söy, lemek ne kadar mümkünse, Sov- yet dış siyasetine tesir etmiyece- ni söylemenin de kabil olacağı- nı yazmaktadır. Bununla beraber mühakkak 0- y vardır. Rusyanın — Baş tarafı 1 incide — hatırlatıyor. Buna eobep şudur: Devlet bütün iktisadi kaynakla- ra el atmıştır. - Onları idare ede beraber ayni zaman - da kurutmuştur da, Mület ,siyasi hürriyet — yanında Iktisadi hürriyeti de istemektedir. Fuat Arna'nı tkonuşması na Böz aldı; hatip halk tarafından sıik sık alkışlanan hitabesinde bü- yük bir heyecan içinde şunları söy Temiştir: «— Arkadaşlar; vatandaşlardan hakikatleri saklamak vatana hıya net etmek demektir, Büdog — müzakereleri — yapılırken bir arkadaşımız Amerikaya kaçırı- lan 154 milyon dolar hakkında bir: önerge verdi. Bu hâdisenin mecliste açıkça 1- Te bükümet, fade edilmesine hesap sormuyor. Arkadaşlar; mecliste bu mesele üzerinde müzakere cereyan eder - ken 35 lerin kahramanı, hürriy şal çeken Nihat Erim hâdiseyi ka patmıya çalıştı. Biz demokrasiye değil de demago- iiye doğru gidiyoruz.» Aldoğanın konuşması Fuat Arnanın uzün uzün alkışla 'nan hitabesini mütcakip Sadık Aldo- gah söz aldı, Onun da çok heyecan Dedi ki: ©— Arkadaşlar, muhakkak hepi- mizin aklına şu sual gelmektedir: Sen Demokrat Partinin bu ka- dar propagandasını yaparken ni - gin ayrıldın? Önce buna cevap vereyim. Ben D. P, ll iken nasıl - konuşuyorsam | Mület Partisinde de ayni tonla ko- |zssuyorum. D. P. nin büyük kon- | gresinde parti programının tâğilini Onlar da benim bu tek: lifimi kabul ederek bu işi genel ku- Tula havale ettiler. €. H, P. mektebinden bu adamların program halleri yoktur. Ben d Ka Gay <Bu adam bu partiden sonra... (Gülüşmeler ve — alkışlar) | Hükümetten korku ve demokrasi Bir memleket vatandaşları için- Âkıl Muhiar | bugün defnedilecek Vefatını teessüzle haber verdi- Bimiz Ord. Prof Dr. Akıl Muhta- Tın cenaze merasimi bugün yapi- lacaktır. Merhumun na'şı saat 11 de Dizdariyede Peykhane cadde- sindeki evinden kaldırılarak na- mazı Beyazıt camiinde kılındı tan sonra Rumeli hisarındaki a- ile mezarlığına defnedilecektir. yetişer yapacak | başlarındı dediler ki çıkmalı> | “Soğuk harbe devam edild takdirde zafer Rusların tarafında olmıyacaktır,, Enver Kölü müteakip Fuat Ar-| İt olduğu yüzünden belli oluyordu. | Kremlın'dekı değişiklikler ı1ğı Marshall plânını akamete uğ- ratmak İçin giriştiği mücadele sonuç vermemiş ve hiç bir zaman gizlemek lüzumunu hissetmed: Atlantik paktını baltalamak ü- m'di de aynı akıbete tehlikesini göstermiştir. Soğuk harbe devam edildiği takdirde zafer Rusların tarafın- da olmıyacaktır. uğramak de hükümet adamlarından kork - nak varsa orada demokrasi yok- tur. Onları biz seçiyoruz. Korka -| caksa onlar bizden korksunlar. (Yaşa Aldoğan sesleri), Memleket işlerine karışmak hak ve salâhiyetinde hepimiz müsaviyiz. Meselâ Amerikadaki — paraları | Fez vatandaş kormaya yetkili, hükü- met de göylemiyo mocburdur. Diyorlar ki: Bir âdet varmış A- merikalılar, paraların kime ait ol duğunu söylemezlermiş. Acaba is- tediler de söylemediler mi? Milli Müdafaa — bütçesi Üzerinde kimse bir şey soramıyor. Bugün C. H. P. nin tanınmış bir milletve- kill bütçe encümeni relsine: «— Acaba bir mahzur yoksa şu- nu sormak istiyorum> diyor. Ne münasebet efendi? Allah ta- İrafından mı geldiniz bu memleke- tin başına? Demokrasiyi korumak için her şeye karışacağız. Vatandaş her 1- şe karışacak. Mal benim değil mi, kâhyayı da giştirirlm, ırgatları da.. Biz on- ları kırmızı bal mumu ile dâvet etmedik.» Hikmet Bayurun nutku Son olarak genel başkan Hliikmet Bayur konuşmuş ve şunları sövle- müştir: <— Bizlere çok — heycanlı bir gün geçirttiniz. Biz muztarip bir Milletiz. Bizim gayemiz, bu <nuz- farip millete refah- getirmektir. çim Kanunu değişecek - diye bir rivayet var, Ben, seçimlerde hile yapan adamları tecziye edecek İbir kanun yapılınca ona seçim ka- J Hunu diyeceğim,» | ej Muhalefet 43 vilâyette — seçimle- re hile karşıtırıldığini İdöla etti İktidardakilerin uykusu kaçtı. Ni- hayet onlar, D, P, nin başındaki- lerle 12 Temmuz 1947 de bir anlaş Vzna yaptılar. HÂİA müzakere edi - |yorlar an ra edemediler. |Bu meselede halkı memnun etmek lazım. ne olursa olsün, hapse dahi girccek olsak orlarla sonuna ka- dar mücadele edeceğiz. Memleketteki bu vaziyet düzel- | melidir. D. P. nin çözülmesi D. P. nin çözülmesi milli bir fe İlâket olmuştur. D, P. nin yüzlerce Üüyesi hapistedir. 12 Tem- | |ai aanezisea, ke İke bir affı umumi isteselerdi. Bizim. birinci” dâvamız. siyasette ahlâk mefhumunu kurmaktır Hikmet Bayur, - devletçiliğe de hücum ederek göyle demiş'ir: Onlar, ZHAZRETİ ÖMER £ T okat M Vekılı Galip Pekel vefat etti Ankara, -13 (A.A.) — Tokât müilletvekili Galip Pekel, tedavi edilmekte — bulunduğu — nüntüno Hastahanestade büğün vefat et- miştir. Rahmetlinin cenazesi ya- rın öğle namazını müteakip kal- dırılacaktır. Galip Pekel beşinci devreden- beri Büyük Millet Meclisinde mil- letvekili olarak bulunmaktaydı. Hayat gölü Rusyada mafsal ve sinir has- talıklarını tedavi eden bir su bulundu Moskova, 13 (A.P.) — Sov- yet Ögonek mecmuası pazar gü- nü Ural dağlarında Samosvet demiryolu istasyonuna yakın bir «Hayat Gölü» nün bulunduğun- dan bahsetmiştir. Mecmuanın - söylediğine öltm e S vee ettiği maddeler yatalak hastala- rın mafsallarına ve sinir siste- temlerine fevkalâde iyi gelmek- göre tedir ve bir hastayı tedavi — et- mek için 2-3 tedavi kâfidir. Bu çamurla gimdiye kadar mafsal, adele, damar ve sinir has talıkları yüzünden yatan 248 ki- şiye yapılan tedavide 200 Ü ta- mamen iyileşmiş, 20 kişi kısmen tedavi edilebilmiştir. Sovyet hü- kümeti gölün bulunduğu yere bir sanatoryom inşa etmeğe karar vermiştir. ei Komünistlerin din adamlarına yaptığı zulm — Baştarafı 1 incide — zaman Sofyada bulunmadığı ve binaenaleyh müebbet hapse çarp- tırılan dört suçludan biri olan rahip Ziapkov'la görüşmediği ta- rihlerle sabittir. Bulgar hüküme- ti bu meseleyi propaganda vesi- lesi yapmış ve adaleti hiç gözet- memiştir. Benelux devletleri — Baş tarafı 1 incide — Avrupa iktisadi işbirl'Zi teşkilâ- tı gayelerine eriştiği takdrde ta- hakkuk edebilir. 3. — Brrliğin hukuken tahak- kukundan önce zirali istihsalin a- henkleştinilmesi, 4. — Üç-memleket arasındaki ticaret ve yatırım polit'kalarının ahenkleştirilmesine devam olun- marı, Çatalcadaki infilâk — Baş tarafı 1 incide — İde daha vuku ânında muttali ol- muştuk. Fakat bu gibi maddele- rin mahfuz tutulduğu yerlerde her zaman olması melhuz, insan ve mal kaybı ile asla alâkası ol- an mevzif bir infilâk olduğu bahse dahi lüzum — görme- miştik, Nitekim, yaptığımız tahkikat- ta; binaların hasara uğramadığı ve insan kaybının mevcut olma- dığını tesbit etmiş bulunuyoruz. Ezan okurken Türkçe mi okuya- lm Arapça mı diye düşünmek lâ- ik bir devlette varit olamaz. (Bra- vo sealeri) Müslümanlar bildikleri gibi din işlerini yapsınlar. Yalnız; bu işlerde sutistimal olmamasına | aikiat etmelidir.> Sapan Taşı Saklanbaç oyunu .. V ga — fabrlkasinın mermi imdâl Gti ğinden haberi yok. Ona gö- ve burası, madeni eşya fab- rikasıdır. Şimdi de Mili Savunma Bakora Hüsmü Çakır, yel yeperelt, Yelken kürek, Büt- lüca civarında bir saçma Tabrikası arıyormuş! Mev- cut kayıtlara nazaran, bu civarda böyle bir fabrika alması Zâzımmış amma, koy- dunsa bul! Alâkalıların etekleri tu- tuşmuş, soba ve demir bo- u imal eden fabrikaları ta- rTamaya karar - vermisler: Belki onlar da, Nuri Killiğil gibi gizlice saçma Yapıyor- lardır, diye! Ne tuhaf memlekettir Ya- Tabbi! Müsaade almış, ser- bestçe saçma yapması lâzım gelen fabrika ortalarda yok, sobacılar şünhe altında! İn- sanın meraka dilsmemesi kabil değil ki., Acaba, bu sacma fabrikasıma ne oldu? Kimbilir, anhinleri, gucıla- cokluğunu. na: alimizin, Nuri Pa- hare almıslar, aasmanm da- ha çok sarfedileredini dü- de fabrikamn, bel- ki Ankaraya nakletmişler- dir! N Yeni faaliyet Devresi — Başmakaeden âcvam — aksaklıklar arzetmesi — ihtimali goğalır... Kaldı ki" önümüzdeki birkaç ay içinde yalnız bu gelir vergisi, emeklilik kanunu değil, bizce onlardan çok daha mühim olan matbuat kanunu ve seçim mevzuatı da görüşülecektir. Bu kadar yüklü bir programla ilk- bahara girmek hiç de cazip de- gildir. Bizce Şemseddin Günaltay hü- kümeti en ehemmiyetliyi daha az ehemmiyetliye tercih ederek ta- hakkuku kabil bir yol - tatmalı- dır. Yoksa bütün bu kanunları bir haftada da çıkarmak — kabil- dir. Nitekim evvelce hep öyle o- durdu. Olurdu amma, iyi mi 0- lurdu ve - kanunlarımızın — tatbi- katı İyi neticeler ml vermiştir?. Sonuçların bozuk olmasında ka- nanlarin acele yapılmasının — hiç tesiri olmadığını kim iddia ede- bilir? Çok işten ziyade az ve iyi iş YENİ SABAH Milli takım namzetleri. sünmülelı E“tuğrul ŞEVKE” Ka nin dün yaptığı maç Dün — Fenerbahçe - stadyomunda oynanan milli takım namzetleri - Fenerbahçe karşılaşması zevkli ol- muştur. İlk haftayım Erolun attı- f göle Halid vastasile mukabele eden F. B, İlk devreyi 1 - 1 bitir- mişse de ikinci haftayim açılan milli takım namzetleri İsmet ve İsfendiyar — vasıtasile iki gol daha çıkarmış ve maçı 3 - 1 kazanmış- lardır, Her iki takım şu kadrolar- la oynamışlardır: Müli takım namzetleri: Cihat (Erdoğan), Erdoğan - Ahı- met - Salâhattin (Naci)) - Bülent - (Galip) - Hüseyin (İsmet) - Fik ret — (İsfendiyar) - Erol - Sahir (Bülent) - Muzaffer (Lefter) - Şükrü. Fenerbahçe: Erdal - Hilmi - Sadi - Samim - Rafet - Kâmil - Necmi (Finrel) GH P. nin bu günkü devlet | — Milet Partlai mensupları öğle -| : B A Suphi 4 MüMat - Halit balliğa' samlmamna / mebebi. Sudur: | Gen evyel Sazıyara, va Kesçopapa | (Hanka) ; Binlerce vatandaşı emirlerinde tut | toplantısından - sonra da / Ramiye Biderek parti çevrelerindo temas -| p Din işleri larda bulunmuşlardır. Ayten Öztüntin Din işlerine de temas etmek iste| Bayur bu akşam Ankaraya gidiyor rim, Bu hususta dindarlık ile geri- Millet Partisi genel başkanı Hik ire atçılığı birbirinden ayırmak lâzım- | met Bayur şeretine dün akşam Be-İ| Asım Müfettişoğlu dır, Dindarlık ne kadar faydalı bir | lediye gazinosunda bir ziyafet ve- geisa, Berlakçilık da O kadar müzir! rilmiştir. Bayus bu akşam Ankara Hisanladitetin a d dir. ya haraket edecektir. A SELSL ona bildirdi. Hz. Muhammed bi — — Söyle, kıldırsin! raz iyileşti; mescide gitti. Es- — Ayşe üç defasında da ayni ce ved'in öldürülmesinden dolayı vabı verince Hz, Muhammed Yazan: KADİRCAN Sakın bend. n ı bi bölük bölük oun da birkl Bizin boynunu vurr halk, bildirdim mi Binlerce ses birden cev Ey Evet! — Ey Allahım, çahit ol! Hz. Muhammed sözlerini çöy- lo bitirdi Burada olanlar burada ol- mıyanlara bildirsinler! Ümür veda etti; bu hac- ce onün için « Veda' Hacci> de- nir, Hz. Muhammed — Medineye döndü; o sırada Marya isimli tariyeden doğmuş olan iki ya- #ındaki son oğlu İbrahim de öldü. Hazreti -Haticeden doğan Kasın b, Tahir ve Abdullah adındaki dört oğlu da daha önce ölmüşlerdi. İbrahi- zin ölümü Hzp Peygamberi çok fizdü. O gün güneş tutuldu. Hal ğ — İbrahimin vefatı icin tu- ştuldu. dediler, — KAFLI Hz. Muhammed dedi ki: — Güneş ve ay Allahın birli- ğine delil olan iki âyettir; on- lar hiç bir kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar.> Hiz, Mubammedin Fâtimeden başka çocuğu sağ kalmadı. İb- Tahimin ölümü Üzerine Eğer sağ kalsa Peygam- fj'r"m ası gerekirdi, sizin Pey Hükdk g ae Dedi, O yılın ortasında Ye- mende Esved An, mede Müseylimetillkezz gamaberlik dâvasına ka r bir çok kimseler bunların etra, fında toplandılar; Hz. Tmed ikisinin de Üzerine ku: ler yolladı. Fakat Suriyenin fethi için bazırlanmasını emret tiği orduya daha çok eheran yet verdi; azadlılarından olup Möte savaşınsa gehit düşen Zeyd bin Hârise'nin oğlu ve ken disinin evlâtlığı Üsameyi bu or dunun komutanı yaptı ve: — Babanın sehit olduğu yere Tefrika No. 22 Bit ve düşmanları bu orduya giğnet! Dedi. Üsame henliz bir del kanlı olmasına rağmen Ebu Be- kir, Ömer, Saad, Sald ve Ebu Übeyde gibl yaşlı ve büyük a- damlar onun emrino verildiler, Ordu, Medinenin rısına çadır kurmuştu; her gün çoğa- bitii ordu. ve hazırlıkla: lmesine gayret edili; med hastalandı; - zay Buna rağmen kalktı v ve sancak v Bir kısas, O günl. a bi de Pi baş rin gü lancı Peygaml Allahın resul zarak — Aralı a gamberlik d adığı duyuldu. 1 Anesi tup ya bir stanı Kısa b dürüldüğü haberi Muhammed ; ki yalancı P n onun gibi olacaklarını Tanrı teki bulundu. Tan sonra & gelince Hz, diğe de Allaha gükretti ve şöyle dedi: Ey halk, Peygamberlik dâ vasına kalkışanlar cezasız kal- mıyacaklardır. Allah benim dİnimi kıyamete kadar, yaşatacaktır, Geçen ge- ce rüyamda gördüm ki iki elim- do iki kadeh süt tutarım; Allah © kadehleri elimden düşürdü; bu hal bana hoş gelmedi. Am- ma bu rüyayı göyle tâbir ede rim: O iki yalançı da yer yüzün den yok olacaklardır. Hz. Muhammed evine döndü. O sırada sağ olan dokuz karısı- m onlardan biri olan Meym nin evine çağırdı; en sevdiği karısı Aygenin evine gitmek vo orada kalmak İçin izin istedi; onlar r ular, Sonra bir e- lini Alinin omuzuna koyarak 'avaş yavaş Aygenin evinc ti; yatağa yattı. Ateşi vardı ve titriyordu. Safer ayının a dar namaz kıldırmak İçin ç kıyordu. Bir gün / dedi Ki Kalkamıyorum, Ebu re söyle, beni bekliyen Müslü- manlara imama olup namaz kil- dir ; Y Allahın Resulü; Bekir Üzgündür, senin Zeçip nasıl namaz kıldı: göyle dedi: O kadırilardan olma ki kar deşime Yusuf Peygamberi yol- dan çıkarmak dilediler. Ayşe babasına haber verdi; beş vakit namazı Ebu Bekir kıl dırdı. Bu hastalık dolayisile or dunün hareketl de geciktirildi. Bir gün Hz. Peygamberin hastalığı hafifledi; — sabah er- kenden Alinin omuzuna elini koyup evinden çıktı; mescide Bitti. Ebubekir namaz - kıldırı- yordu; halk arasında bir ağlaş- ma koptu. Ebu Bekir — namazı — kesti. Hz. Muhammed ona - yaklaştı; mübarek elini onun arkasına koydu; mihraba İletti, kendisi de sağ tarafında durdu. Nama- za devam ettiler. Hz. Muham- macd ayakta duramıyacak kadar vetsizdi; namazını oturarak kıldı; diğerli akta kıldılar. Hz. ne döndü. Bir kaç ndisini da- ha Iyi hissetti. Müveyhibo evin- deki kölesini çağırdı; mübarek elini onun omuzuna koydu; ya- vaş yavaş yürüdü; gehrin dışa- rısına çıktı; şehitler mezarlığı- na gitti; dualar etti ve Halkin müptelâ olduğu iş lerden kurtülen - sizlere - selâm Akdeniz Ve Atlahtik birbirlerine bağlıdır — Büş tarafı 1 indide — ölüdaktik Bir Altddniz paklı HAHŞİ mem- leketleri ihtiya edecektir? İtalya, Yunanistan ve Türkiyenin isimle- rinl zikrettik. Fransa da Akde- nizde çok İlgilldir. Büyak Bri- tanyanın İlgisi, gimdi coğrafi ba- kamdan Cebelüttarık, Malta, Kıb- ris, Libya ve Kanal bölgesine münhasır olmakla beraber, - bir- kaç asra uzanır ve gümulü çok geniştir. Birleşik Amerika, Baş- kan Truman bundan iki yıl öi ca Türkiye ve Yunanistan endişesini bildirdiği zamandanbe- ri, her şeyi istikrar ettirmek su- retiyle mühim bir rol oynamış ve oynamakta devam etmelidir. Fa- kât bu denizin doğu ucunda, A- raplarla İsrail bölgesinde — neler olup bitecek? Bu noktada Filis- tin harbi yüzünden bütün Orta- doğu meselesi muğlâk bir hal ar- zetmektedir. Türkiye ile Yunanistana - vaki tehdidin — arkasında, — Rusyanın Akdenizdeki siyaseti evvel emir- de İtalya ve Fransaya vaki - bir tehdittir. Bu iki büyük Lâtin memleketi ise, uzun zamandan- beri, ihanet suretiyle - Moskova- nn emirlerini icra eden İtalyan ve Fransız komünist partilerinin içeride tevessül ettikleri şiddetli sabotaj hareketlerine hedef bu- lunuyorlar, Bundan dolay tının ilk âkidleri Türkiye, nanistan, İtalya, Fransa, İngil- ik Amerika olabile- cektir. İik üç memleket yalnız bu paktla ilgili, diğer üçü ise ay- nı zamanda kuzey Atlantik pakti ile de ilgili olacaklardır. İki pakti Muyazi hatlar takip edecek — ve Birleşmiş Milletler anayasasiyle aynı münasabatı haiz olacaklar- dır. Ortadoğu —memleketlerinin hepsinin veya hiç birinin Akde- niz paktında yer alıp almıyacağı veyahut bu memleketlerin - baş- ka bir pakt imza edecekleri me- selesi ikinci bir mesele olacaktır. Dünyanın bu kısmında, Türkiye dışında Sovyetler Birliğiyle hem- hudut tek memleket olan İranın durumu halen İngiltere ile Bir- leşik Amerika tarafından müşte- rek bir uyanıklıkla takip edil- mektedir. Bundan sonra muhtemel ola- rak gelecek olan pakt bir Pasifik paktıdır. Böyle bir pakt Ame- rikan bakımından kuzey Atlan- tik ve Batı yarım kürresi pakt- larının tabif bir. mütemmimidir. Bunun âkidleri Birleşik Ameri- ka, Kanada, Avustralya ve Ye- ni Zelanda olacaktır. Fakat bun- dan daha ötesini görmek kolay değildir. Çin parçalanmış, Güney- doğu Asya ise kaynamaktadır. Stalin siyaseti Londra, 13 A.A, (Lps) — At- lantik paktına hasrettiği bir ma- kalesinde İngiliz yorumcu Ewer şunları yazmaktadır: Atlantik paktını bizzat Stalin yaratmıştır. Çünkü Rusyanın ta- kip ettiği Stalin siyaseti yüzün- dendir ki Avrupa devletleri, her türlü tecavüze mukavemet — ede- cek kesif bir kütle halinde bir- leşmek lüzumunu duymuşlardır. Eğer Sovyet Rusya bu siyaseti takip etmemiş olsaydı Batı Bir- liği ve Atlantik paktı fuzuli o- lurdu. Şimdi dünya, her gün bi- raz fazla açılan bir uçurumla iki- ye bölünmüş bulanmaktadır. İtalya ve pakt Roma, 13 A.A. (Afp) — Ro- ma gazeteleri başlıklarında İtal- yanın Atlantik paktına girmesi meselesinin bir referanduma tü- bi tutulması yolunda Nennl tara- fından ileri sürülen teklifi bil- hassa kaydetmekte ve yarımada- n muhtelif gehirlerinde yapılan tezahürler üzerinde ısrarla dur- maktadırlar. bir Akdeniz pak olsun! Dedi, Ayşenin evine döndüğü zaman başı çok ağrıyordu; Ay- ge — Vay Hz. Peygamberin ba- B Diyo eseflendi med sordu: - Benim için mi «vay Hiz. Yu- | Müham- | di- | İstanbul vapur — Baş tarafı 1 incide — pur, son zamanlarda filhakika eekisinden çok daha ciddi ve a- ğırbaşlı seferler yapmaktadır, Ar tk gümrükte de kaçakçılarla, takipçiler arasında — yarışmalar, güreşmeler v, s, yapılmıyor. İs- tanbulun evvelki günkü dönüşü her zamankinden biraz daha baş- ka ve hayli enteresan oldu. 'Yolcu salonuna girdiğim za- man eskiden olduğu gibi kapıla- rı birer memur beklemiyor, âde- tâ gümrük muhafaza ve polis memurlarından birer manga mil- dafaa ediyordu. Adım başında sivil veya reemi bir memur: iyetini: Diyor, gösteriyorsunuz. Yolcu salonundaki sivil, resmt memur- ların hepsi maşaallah birer bey- nelmilel polis hafiyesi, O ne bakışlar, © ne süzüsler, İnsan onların önünden geçerkeğ gayriihtiyari kendisinde de — bir suç bulunup bulunmadığını — dü- sünüyor ve etrafına bakmadan bızlı adımlarla ön kapıdan en kısa zamanda çıkmağa savaşıyor. * Saat tam 14.30, İstanbul va- purunun çımaları bağlandı, mer- diven indirildi. Süvari Şefik kap- tan, büyük bir memnunlukla pen- ceresinden dışarıyı — seyrediyor. Nasıl meminun olmasın; ecnebi Hmanlarda, Türk vapurunun rö- tar yapması ve bü yüzden yoleu kaybetmesi için sarfedilen gay- | retler yine boşa gitti Rıhtımda görülmemiş bir faa- liyet var. Büyük rütbeli olduk- ları anlaşılan bazı zevatın önün- de selâm veren verene, Memurlar oradan oraya koşuyor ve son ter- tibatı alıyorlar. Bu arada kulaktan kulağa fi- gıltı halinde bir haber dolaşma- a başladı. Ankaradan hususi gümrük müfettişleri — gelmişler, gemide kaçak eşya varmış. Gazeteciler birbirlerini kenata gekip böyle bir hâdise olduğu takdirde yapmaları gereken işleri plânlaştırıyorlar, Yolcuların hemen hepsi güm- rük muayene - salonuna girdiler. Beş, altı müfettiş son defa gemi- yi tarayacaklar. Muayene salonu başka bir â- lem.. Sırtındaki ile birlikte -üç tane rengârenk kürk manto geti- ren kadınlar ekseriyeti teşkil e- diyor. Bunları mahzun mahzun seyre- den gümrü! &— Ah, diyor, gu mevzuat ba- İkın neler yaptıtıyor. Bir kadın üç kürk getirebilir. Onların söy- lediğine göse, sabah, ve ak- şam ayrı cinş ve ayrı biçimde kürk mante giyilirmiş.> yorsun? — Ey Allahın resulü, ben se- nin için hastayım. Keşki seni kendi elimle mezara ileteydim ve sana dua edeydim, Hz. Muhammed sözü Aygeye olan Bon derece sevgisinden dolayı, ötekl dün- yada da hemen onunla beraber olmak arzusile söylemi; fa- kat henüz on dokuz yaşında ©- lan Ayşe onun derin mânasını kavrıyamadı Sen İster misin kt rımdan dönünce bir kadın daha alasın! #üphesiz bu meza- J ona artik bir hemen yatağına tÜtremiye *tli. hammı lemedi ntegi yükseldi, adı. Ayşe onu İyico ör ınları ve Müslümanlardan hir kalabalık gece gündüz kapı rlar; Bağlığı na dua ediyorlardı. önünden ayrılmı, (Dovanu var) Bir yandan yolcuların eşyaları | didiklenirken bir taraftan da dek | İlâre edilen ve gümrüğü verilmesi lâzım gelen eşyaları hamallar lona taşıyorlar. İçlerinde neler yok. Belki 30—40 tanesi bir tada Napoli - sepetleri, sobalar, makine, kravat kutuları, —kapalı sandıklarda görünmeyen eşyalar. Bunlar Avrupaya buradan bi- rer vasıta ile ısmarlanmış, veya- hut gemi adamları ” tarafından oralardan getirilmiş. Tabli güm- rüğü venlip çıkarılacak, Kutub denizinde B SAYFA :8 İngzifiz filosunun geçenlerde Kutuplarda yaptığı manevralada buzlar ra bindiren Vengeance uçak gemisi subayları, tahlisiyo tatbikatı yanare ken... (Hepsi de, Kutup denizleri için hususi surette hazırlanmın cibik seler giymektedirler.) —Foto:'A. y — u nasll gider? vapuru yoktu ki,. * Muayene salonunda eşyaları didiklenen dışarı çıkıyor, Yalnız bir kaç yolcunun kı trolü hâlâ bitmedi. Bunlar lendiğine göre hariciye memur. larıymış. Hariciyecilerden biri: — Yahu, ben diyor 4,5 « 5 ge» ne Avrupada gezd'm, şimdi Türs kiyeye dönüyorum, zâti eşyamı da orada satmak mı lâzimdı,?» Muayene memuru boynu bü- kük: «— Mevzuat beyim diyor, mev. zuat ne yapalım.» İlerde başka birinin daha büs vulunda neler neler yok. — Övi tahmin edilir ki bu bavuldaki a5. yalarla o zat Beyoflunda zensin bir manifatura ve tuhafiye ma- ğazası acabilir. Hem de balte Fransız parfömleriyle süslü bir vitrini olarak. Muayeneler sona ererken bü günkü sıkı tertibatın netices'nde bir geyler yakalanıp yakalanma: drğını öğrenmek İstedim. Hiç bir hâdise yok. Öyleyse bu kadar gürültü. pa- tırdı, Ankaradan gelen bu mil- fettişler ne İş yavtılar? Acaha söylendiği gibi bütün bunlar iki tüç hariciyeel için miydi? Büyük hâdise doğrusu. . Ecvet Güresin '__ DANNY KAYE Bu çarşamba akşamı İstanbule igeliyor. Kervan ve kervansaray (Baş tarafı 2 cide) suşur. Yağmurm havalarda ça> dır kurülürken su basmaması için çukurlar açılıp etrafına taş lar konur. Eşyanın Üzerine ki> limler atılır. Uşaklar çadır et rafındaki çukuru hazırlar, hava İyi ise çadır yemekten sonra a- ğir ağır kurulur. Kervan ve kervansaray Orta» çağın en mühim milesseselerin- den biridir. Anadolunun haya« ftında o kadar büyük yeri vare dır ki halk şairlerinin çoğunda kervana dair zengin şiirler vare dir: Köroğlu, Dadaloğlu, Âşık Garip, Kerem, Âşık Ömer, Karacaoğe lah, Dertli ve başkalarında ker- van, epik ve lirik gürlerden bir goğunun esaslı mevzuunu teskil etmektedir. Burada - onlardan parçalar nakletmeğe makalenin hacmi elverişli değildir. Buna ayrı bir yazıda tekrar dönece- ğim. Hayatın büyük bir kısmı» D işgal eden ve bazan macera- larla dolu olan kervan hayatı. nan kahramanlığa, aşka, hasret ve melankoli duygularına mev» zu olacak zenginliği vardır. Burada kervansaraylar dola- yısiyle şu noktayı İşaret ” edee yim ki, Anadolu baştan başa bu Abidelerle doludur - Onları tamir ve restore etmek vazife- mizdir. Çoğu kale kadar sağ- Tam olan bu binalardan hatıra olarak değil, tekrar panayır, pazar olarak faydalan- mak kabildir. Geçenlere onla- rın maceralarını nakleden — rö- Simli! risaleler satmak suretile bu binalar dile getirilebilir. Yö- ni göseler terked'lmiş kervan- ilmek süretile saraylardan gı tarihle doğrudan doğruya tema ra girilebilir Bin yıl önce bu topraklara yerleştölmiz ve gö çebeliği yeni biraktığımız. c man kurulan bu âbideler bele- münakalât işlerimize ib- Yine bir gümrükçü eşyalara bakarak şunları söyledi: — Deklâre edildiğine göre bu oşyaların gümrüğü verilip teslim ahınabilir. Yalnız bunlar daima İ dost, ahbap veyahut gemi adam: ları vastasiyle getirildikleri iç'a getirtenler bittabi — posta Ücreti ödemezler. Halbuki posta kanu- nu da hâlen mer'iyettedir.> Gümrükçü bence aldanıyor. Posta kanuna kim b'lir ne zreaan İçikti? Hem o zama-?ar İstanbul Tet olabilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: