17 Haziran 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

17 Haziran 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ tir. Bugün «Daily Worker> in- esi SAYFA : 2 (IKTIBASLAR | Vaşington'u telâşa düşüren adam: Eisler Çeviren: Nâzım Kemal evyorktan kalkan «Baftory> | edil adındaki — Polonya — gemisi Southampton - Jimanına gir- giği zaman, Sootland Yard'ın değer Ü Polis müfettişi Walter Bray, çetin bir casusluk vaknsile karşılaşacağını önceden kestirmiş bulunuyordu. O- 'werilen emir, kızaca fakat kat'i : Amerikan komünist partisinin geli Gerhart Eisler'i derhal tevkif edip, onu, hırpalamadan Southamp- ton'un konforlu hapishanesine götür mek.. Polis müfettişi Walter'e tahmil e- gilen bu vazife, gerçekten müşkül- dü. Zira her şeyden önce «Batory>, yabancı bir memleketin bandırasını faşıyan bir gemi olduğu için, prensip bakımından, her türlü kontrolden amuaftı. Saniyen — geminin — kaptamı Yan Cwiklinski, seyahat ücretini faz Tasile ödemiş olan Einler'e, kaçak bir yolcu nazarile bakmak istemiyor- gu. Bu iki sebepten dolayı Walter, başarılması güç bir hâdise ile karşı- daştığını anlıyor, üzülüyordu. Bunun la beraber kendisine verilen emri ye Time getirmek mecburiyetinde oldu- Audu kabriyör, dörhal harekete geç- mek gerektiğini idrâk ediyordu. İşte o yğırf bu maksatla 'Southamp 'ton polia müdürlüğüne baş vurarak polis. müfettişi — Gordon — Backer'in de yardımını sağlıyacak ve yirmi ka dar polisi peşine takarak Batory ge- anisine gidecekti. — Halbuki - Einler, © ana kadar güvertede bile görün- memişti. Zira Amorikan hükümeti tarafından takip edildiğinin farkına yaran bu âmansız komünist, hastı dığını bahane ederek, geminin reviri 'ne iltica etmeğe muvaffak olmuştu. <Amerikan komünist partisinin gefi odurla Kısa boylu, çevik bir adam olan Bisler'in, macoralarla dolu karanlık bir hayatı vardır. O, 1939 da Ruh dan Moskovaya; buradan Çine, Çin- 'den Fransaya geçerek Bolçeviklerin Jehinde, komünist propagandası yap mış, nihayet 13 Haziran 1941 de Ametikaya gelip yerleşmiştir. Eisler, kısa bir müddet zarfında Âmeri komünist partisinin şefi oluvermiş- direktörü, ondan bahsederken şu tirafta bülünüyor: <Moskovanın &- mirlerini, doğrudan — doğruya bana ulaştıran bizzat Eisler yoldaştı.> Amerikan — Federal bü- Edgar Hower'in — bir ga sağırları / okuyoruz ana dair yemin eden Eisler, hakikat to Amerikan komünistleri üzerinde mutlak bir nüfuz sahibi olan halis bir bolgeviktir.» Son günlerde Vaşington “emniygt kmirliğinin giriştiği tahkikat netice #inde ise bir çok ip uçları elde edil- ve bu kısa boylu adamın müte- addit sahte isimler kullandığı anla- yılmıştır. İşte size bu isimlerden bir kaçi: Edward, Franz, Berger,.. Eisler Amerikadan ayrılmadan ön ve, bolşeviklerden —aldığı 150 dolar aylıkla yetiniyor, metresi - Hedvige Tun ile birlikte Bronx atelinde oturu yordu. O, tekrar Vaşingtona zorla 'celbettikten .sonra ise hemen mali- kemeye sevkedilecek ve muhakemı osnasında kendi öz kizkardeşi Rutl ile — karşılaştırılacaktı. — Şahadetine Mmüracaat edilen Ruth'a — gelince 0, Eisler hakkında hâkimlere şöyle de- — Kardeşim yaman bir tedhişçi- Bir. O, Amerikaya Komintern tara- fından gönderilmişti. Çinden, komü-. nist düvası uğrunda tüşler ürperti- ci cinayetler işlemişti. Amerikan ko- münist partisinin bakiki şefi odur! Mahkeme huzuranda Eisler, kız- kardeşinin bu iddiasina şöyle cevap vermişti — Onu dinlemeyiniz. Zira kızkat- deşim Ruth, ruhunu — Trotkistlere satınış olan bir yılândır. Vaktile o- nu, partiden uzaklaştırmakla ne ka ilar doğru hareket ettiğimi şimdi an Aworum, «Ben Atlantik paktınıns İlk kurbanıyım » Bisler, <Batory» gemisinde tevkif i| di gi irken kaptan Jan'ın husüsi ka- binesine polis müfettişi — Walter ile Polonyalı diplomat Panski arasın detli bir münakaşa cereyan et- mişti. Panski, Amerikan komünist şefini götürmeğe çakşan polislere — şöyle sıkışıyordu : isler, bir mücrim değil, dü- Füst bir politikacıdır. Onu tevkif et meğe hakkınız yoktur. Polis müfettişi Walter, ona şu mu kabelede bulunuyordu : — Belki dedi doğradur, Fa- kat o, vizesini yaptırmadığı için yo- lana devam edemiyecektir. — İşi amma ben hükümetimden gimdi aldığım bir emre göre Eisler, Polonya topraklarına serbestce gire- sekti, Münakaşanın alevlendiğini Walter, sert bir Jisan kullanmak mecburiyetinde kalmıştı: — Bis de hükümetimizden kat'i talimat almış bulunuyoruz. Eğer ge minin kaptanı Jan, inat edip müc- zimi saklamakta ısrar ederse «Ba- tory>, Amörikan sularına tekrar dö- hünde mürndere edilecek ve bundan böyle limanımız, bütün Polonya ge- milerine kapalı kalâcaktır. Bunun üzerine kaptan Jan, Bisle- ri polislere teslim etmek mecburiye- tini bissetmiş, fakat onu — kal den çıkarmak kolay olmamıştı. Ti zorunda kalmışlardı. Bu sırada Bis- ler, var kuvvetile şöyle — bağıı du: — Ben Atlantik paktının ilk kur- Po- ler, Eisler'i sürükleyip götürmek İgörmüyor musunuz ? Ertesi gün — mahkeme, Fisler'i, dosyası tetkik edilinceyö kadar, bir hafta hapse mahküm etmişti. Halbu ayni günün akşamı, Londra so- kaklarına dökülen 3000 kişi, prot to makamında hep bir ağızdan şöy. le feryad ediyordu : ler'i #erbest bırakınız! Kahı rolsun Amerikal <«Match> dan srrrrrrrrrrrLLLLA Şikâyet bürosuna 191 müracaat oldu Vilâyet Şikâyet Bürosuna dü- ne kadar 191 şikâyet vâki olmuş, bunların 189 u neticelendirilmiş- tir. Şikâyetlerin 91 i Belediyeye, 20 si Emniyete, 36 sı kaymakam Hiklera, 40 valiyeye, öllerleri de muhtelif idarelere ait bulun- maktadır. Pastadan zehirlenme Sirkecide Salkımsöğüt cadde- sinde bir evde oturan Kâniye ile kızı Nevin ve oğlu Halidun yedik leri pastadan zehirlenmişler, Es- a€ hastahahesine kaldırılmışlar. ır. Şüpheli ceset Eyübe bağlı Kemerburgazda yol üzerinde dün bir erkek ces: lmüştür. Derhal vak'a ma halline giden nöbetçi savcı tahki- kata el koymuş, Adalet doktoru de ölüm sebebinin tesbiti için ce" sedi Morga kaldırtınıştır. “Vak'a mahallinde cesedin ya- nında bir de tabanca bulunmuş- tur. Hâdisenin bir cinayet mt yoksa intihar mı olduğu Morgda yapılacak otopsi neticesinde an- Taşılacaktır. Cesedin kime ait öl- duğu henüz tesbit edilememiştiz. Kaçan manda Dün saat 17 ye doğru vapuz- dan çıkarılmakta olan azgın bir manda kaçmış, Galata rıhtımını altüst etmiştir. Caddede sağa la hızla koşan manda birkaç ki- giye çarparak devirmiş ve yara- lanmalarına sebep olmuştur. Ni- 'Para hareketi piyasadan bekleniyor Darlığı - önliyecek tedbirler üzerinde yapılan çalışmalar Para darlığı ve bankalardan mevduatıp çekilişi keyfiyeti ilgi- liler tarafından ehemmiyetle göz den geçirilmektedir. Bankalar, Merkez Bankasının çalışma gekli- ne uyarak aşağı yukarı elbirliği İle hareket etmektedirler, Arala- rında bir toplantı yapmış olduk- ları anlaşılan banka müdürleri meselede o kadar ketümiyet güt- mektedirler ki bu toplantıda vı rilen kararları öğrenmek — kabil olamamıştır. Yeni kararların tat bikatı başladıktan sonra piyasa- da ne gibi bir değişiklik olaca- Bi anlaşılabilecektir. Merkez Bankasının - piyasaya arzettiği ve tedavülde bırakacağı para yekünunda bir değişiklik ol ması beklenmemektedir. Zira, il- gililer piyasadaki para sıkıntısı- mn paranın mevcüdü - yüzünden olduğunda müttefik değildi Para muayyen ellerde bağlanmış tır. Paranın kiymetinde ittifak olmadığından parasını mala bağ- hyanlar daha çoğalmıştır. Kârlı ticarete alışılmış olduğundan az kârla ve bazan başa baş satışa yanaşmak İstenmemektedir. An- İaşıldığına göre, hükümet, piya- sada tekrar para hareketinin baş lamasını yine piyasadan bekle- mektedir. İstanbul radyosunun 24 saatlık yayını İstanbul Radyoevi bu sabah sa at dokuzda başlamış ve 24 saat devam etmek üzere fasılasız bir plâk neşriyatı yapacaktır. Bu neş Tiyatta İstasyonun dayanma kud reti muayene ve tesbit edilecek- tir. Yirmi dört saatlik vakit - çinde Radyoevinde bulunan yet- miş alaturka ve alafranga plâk çalınmak suretile neşriyat yapı- lacaktır. “İzmiır, havuzdan çıktı #İzmir> vapuru — tamirden çık - İmıştır, Geminin bugün seyir tecrü. beleri yapılaca« ve cumartesi günü «Ege» yerine İzmir postasına kal . kacaktır. Pahalılık raporu Hayat Pahalılığı ile mücadele ko)| nusunda tetkikler yapan komisyon. raporunu hazırlayarak Şehir Mec - lisine vermiştir, Amerikalı ıııııyıcı Amerika Dokuma sanavil M (dürü Mr, Charles Orr dün - uçakla şehrimize gelmiştir. Mr. Charles Or Te şehrimizeki sanayi bölşelerin. de tetkiklerde bulunduktan — sonra Ankaraya gidecektir. Rektör seçimi Üniversitede rektör seçimi 24 ha sabahı yapılacaktır, İstanbul Üniversitesi rektör namzedleri ara, İsında Ömer Celâl Sarç, Fahreddin Kerim Gökay, Hamid Ongunsu'nun isimleri zikredilmektedir. — Tekniki Üniversite rektörlüğüne İse, Hulki Eren'in seçileceği sanılmaktadır, Kuduz vak'aları Kuduz vax'aları hakkında kendi sile konuşan bir. arkadaşımıza | İl Sağlık Müdürü Dr. Faik — Yargıcı ganları söylemiştir: <— Kuduz vak'alarının artması, İstanbula ahi değildir, Civar - iller. den ısırılanlardan bir kısmı şehri- mize gelmektedir, Gelen — vak'alar da Kuduz veya kuduz olmıyan hay vanlar — tarafından — sırılanlardır. Yoksa kuduz olan bir hastanın, bir yerden bir yere nakli, kolay değil . dir,> * Cumhurbaşkanına küfür etmek ten sanık ve 10 uncu asliye ceza m kemesinde hayet Köprü başında güç hal tu- tulabilmiştir. nan 1 yıl ağır hapse mahküm edi miştir. BUYÜK AŞK ROMANİi Yazan: SERVER BEDİ — Siz de hâlâ inkâr etmekte israr ediyor musunuz? Neden korkuyorsunuz? Ben Mithat A- carın dedektifi değilim. Vildan birdenbire arabayı dur durdu ve Nejada döndü: — Her şeyi öğrendiniz. mi? DPedi. — Ben sebatkâr bir adamım. — Kimden öğrendiniz? Dok- tordan mı? — Hayır. Şükrü bey söylemez, emi- nim. Nazireden mi? — Hayır. Gazetelerin - bile yazdığı bir geyi benim öğren- Mmeme niçin hayret — ediyorsu- nuz? — Benim Mithatın karısı ol- duğumu size kim söyledi? — Baloda sizi tanıyanlar var- d — O gece mi öğrendiniz? — Evet. — Kim söyledi? rica ederim. kim söyledi? — Tanımadığınız biri. — Söyleyiniz, söyleyiniz. Bel- ki tanırım. — — Mimar Süleymanı — tanır- misiniz? — Hayır. — Karısı söyledi. Vildan derin bir nefes aldı. Sonra arabayı hareket ettirerek mırıldandı: — Senelerdenberi ben baloya gitmiyorum. Zaten uzun zaman Amerikada kaldım. Beni tanıyorlar? Sonra., siz.. nasıl Ev- &- nerjiksiniz. — Bu enerjiyi sizden alıyo- rüm. — Mersi. Bir müddet konuşmadılar. Nejad yan gözle onu süzüyor- du. Bu kadının Selmini unut- turan güzel anları vardı. İnsa- Ba onu kucaklamak, kemiklerini kırarcasına kucaklamak arzusu veriyordu. Evet, nedir Vildan- da erkekleri çeken kuvvet? Ge- çen gün, yine bu araba içinde, yine bu yollardan Selminle be- Taber geçmişlerdi. O — zaman genç kızın Nejada verdiği his, bölki daha derindi, fakat bu kadar giddetli değildi. Vildanın baş döndürücü rüzgârı kızında No. 13 hafif ve tatlı hayaller uyandıran bir esintiden ibaretti. Vildan, kendi — içindeki — bir düşünceye yüksek sesle devam ediyormuş gibi: — Trende sizin - bukadar e- nerjik olduğunuzu anlamadım, dedi, ağzınızı aradım, tereddüt ettim, sonra vaz geçtim. — Neden vaz geçtiniz? — Anlatacağım. Bir projem var.. ve bir erkek arkadaşa ihti yacım var. Şimdi sormayınız. Geliyoruz. İstinyenin üstündeki yılanka- vi yolları iniyorlardı. - Konuş- madılar. İskelenin arkasında dar bir sokağa girdiler. Araba dur- du. İndiler. Bir az yürüdüler, Vildan etrafa bakındı. Çantasın dan büyücek bir anahtar çıkar- dı ve tek kanatlı, basık, eski bir bahçe kapısının tahta kana- dını açtı. Harap bir bahçeye girdiler. Kadın kapıyı kapatır- ken tenha sokağa bir daha bak- tı. Sonra iç kapıya doğru yü- rüdü, çantasından bir başka a- nahtar çıkardı, sonra Nejada döndü: İaisiMir. Russedorun muavini YENİ y İsca Yü Tedeli, sönillN Güyanlir. Taran mânasına gelir. Halbuki psikolojide karakter, sadeco insanı başkaların- dan ayırd eden hususiyetleri, ferdin kendine hâs — davranışlarını — ifade eder. Bunun içindir ki halk dilin- de karaktersiz adam, allâk, sözüne güvenilmen, iradesiz ve ahlâki has asiyetten mahrum bir kimseye de- lâlet ettiği halde, Psikolojide böyle bir tâbir, tenakusun tâ kendi ir. Çünkü allâklık, iradesizlik ve daygu suzlukta — müayyen bir karakterin vasıflarını teşkil eder. Bu bakımdan halkın harekotsiz adam etiketini yapıştırdığı bir kimsede, ahlâki de ğeri ne olursa olun, kondino —hâs bir davranış sistemine sahip olduğu için, yino bir çeşit karakterdir. Bu böyle olmakla beraber — bazı karlkter tasniflerine alınmağa 1â- yık görülmeyen tipler bulunduğunu da biliyoruz. Şüphesiz bunlara — ka- raktersiz damgası vürulmüyor, an- cak, kendilerine muayyen vasıf kü- melerinin teşkil ettiği tiplerden mü- rekkep karakter tasniflerinde moloz hanesi münasip görülüyor. Netekim, fgaliyet ve hassasiyet ölçülerine gö- 76 insanları muhtelif — kategorilere ayıran Fransız psikoloğu Ribot, bu- Kün bir hayli eskimiş olan karakte- rolojisinde, kıvamsız (amorphe) ve ...—.—.—.—.—.—.... KISA HABERLER 4e Tekel Umum Müdürü — Yasuf Ziya Erzin Uün sabah Ankaradan gehrimize dönmüştür. *ir Bayındırlık Bakanlığınca yap) tırılan Alanya isgelesi Denizyolları idaresine devredilmiştir, * Denizyolları umum müdür yar dımcısı Behçet Osmanoğlu, Mara . hall planının Denizyollarile — ilgili, bazı işlerini görüşmek Üzere pa « zar günü Ankaraya gidecektir. »ir <Kadeşe gemisi Bartın hat . tına tahsis edilmiştir, Gemi bugün saat 15 de ilk sefe. rini yapacaktır. sir İstanbul Avcılar ve Kiübü Başkanlığından: 1949 pazar günü, Kağıthane civarında Cendere mevkiinde, üzerinde teşvik atışları ve muvaffakiyet — gösternli Giyeler verilecektir, Tahsis Atıcılar | 19 haziran köyü plâk edilen otobüsler avcıları sabah 9 dan baş lıyarak 10, 11, 12 de Karaköyde Deniz Yolları Ümum Müdürlüğü bi mazının önünden Aalarak Taksim meydanına ve Şişlide Cami Mey. Ganına uğradıktan sonra Ceridereye Bötürecektir, Erzincan felâket / bölgesinde 670 portatif ev yapan Avusturya-) h mühendis Dobrucki dün: uçakla şehrimizden ayrılmıştır, 4, Marahali plânn Türkiye idare- ir, Mitendorf, -Pariste toplanan Avrü| pa iktisadi işbirliği - konferansına| iştirâk ettikten sonra dün — uçakla, şehrimize gelmiştir. Bursa Merinos fabrikasındı ki Bir tesis inşaatını 6 milyon lir: ile üzerine alan Mannesmen. Erg. Comp, mümessili Dr, Shemed dün uçarla şehrimize gelmiştir. 4 Fransız Deniz Ataşesi M. Ju. les Meye — dün uçakla şehzimi . ze gelmiştir, & Bir konferans vermek üzere Franşsaya, davet edilen Tıp Faktil - tesi Ozd. Prof, Muzafför Esad dün| uçakla şehrimize dönmüştür, * Bir kaç gündenberi şehrimizde bulunan emniyet genel müdürü Gu- fur Soylu dün öğleden sonra bera- berinde genel müdürlük 4 üncü da- ire müdürü Recai Sözeri olduğu hal de emniyet müdürlüğüne — gelerek meşgul olmuştur. * Fındıklıda Mebusan caddesin- de 118 numarada Tekel bayii Hasu Oğan ile ayni semtte oluran Hasan Kaya alacak meselesinden kavga et- mişler Hasan Kaya, Oganı — biçakla yaralamıştır. * Kadıköy savcılığı baş yardımcı- s1 Nedim Evliya 70 lira asli maaşa Mmümtazen terfi ettirilmiştir. * Tarlabaşında oturan Işık Tora- man Taksimde Meto caddesindeki inşaatını gezerken antreden düşmüş SABAH Psıkolog Gözile Psikolo Jıde karaktersizlik mefhun.u ü— 3 ı Prof. babrı Esat Siyavu gıl | Yaza gensis” (fastable)” dediği İki — tipi, İiolE dürlek “Titar.” Nakarisda li Hürakteğğik, bllik “ve vüreklilik — giki İi tenlili aBi - vardır. Kivamsiz larla densizler bunlardan — mahrum oldukları için, kanle alınmağa değ- Kıvamsızlarda — doğuştan mezler. gelme hiç bir şoy yoktur. Tabiat, adetâ bunları balmumu — kavamında yaratmıştır. Ruhi bünyelerinde hiç bir İstidat nüvesi mevcut — değildir. Sulandırılmış alçı gibi hangi - ka- ba girerlerse, o kabın geklini alırlar. Bütün varlıkları, benlikleri ve şah- siyetleri, içinde — bulundukları — hal yo şartların, muhit ve göreneklerin, aldıkları terbiyonin eseridir, Etraf, bunlara istedi imi verir. Kendi kendilerint kalınca, her hangi bir irade hamlesinde * bulunmaktan Ö- cizdirler. Onların nam ve - hesabına başkaları, başkaları olmazsa — mü- hitleri nrzu izhar eder, karar - verir, ve harekete geçer. Böyleleri — iple- ri başkalarının — elinde olan — birer kuklaya benzer. Meslek — seçmeleri, evlenmeleri, hasılı hayatlarının — en mübim karar ve hâdiseleri, hep ya tesadüfe, yahut — telkine — tâbidi Fakat bir kere muhitin ve — göre- neğin çarkına takıldılar mı, zahiren olsun, herkes gibi hareket — eder- ler. Ribot'ye göre —insanları bu hale getiren, muasır medeniyet ve hayat- tar. Bununla beraber iptidai” cemi- yetlerde de fert, ayni gadre uğra- maştır. Fransiz / filozof ve psikolo- ğunun bu görüşünü bugünkü — dile Çevirirsek, gu çıkar: Ferde ferdiye- ti istikametinde enine boyuna ge- lişme imkânı vermeyen baskılı, e- gırı disiplinli — cemiyotlerle makine temposu ve monotonisinin — hâki bulunduğu modorn hayat, insanları ruhan yorarak, böyle balmumu kı- vamına getirmektedir. Halbuki ya- Ti medeniyet çağlarında, meselâ Ro- ma Cumhuriyetinin ilk derebeyliğin hüküm sürdi asırlarında, orta zamanlarda, yahut medeniyetin İ- talyan rönesansı voya ihtilâl — de- virlerinde olduğu gibi karışık, girift, düzensiz ve coşkun — safhalarında, birlik ve süreklilik vasıflarını, haiz, dipdiri ve enine boyuna gelişmiş, hakiki karakterler — zuhur eder. Bu günkü medeniyet ve — hayat tarzı, asıl densizlerin sayısını arttırmak- tadır. Densiz, kendi havasına tâbi, Buklemun gibi renkten renge giren, kâh bitkin, kâh coşkun, reaksiyön- larında ya mütereddit, yahut — öl- çüsüz, ayni hal ve şartlarda bam- başka, bambaşk “hâl ve — şartlarda ise ayüi şekilde hareket —eden bir tiptir. Bunların ne duyguları, ne de hareketleri hesaba, — gelir. — Ribot, böylelerinde isteklerle — temayüllerin aslâ bir vahdete varamadığı — fikrin dedir. Ribot'nun tasnif dışı bıraktığı bu iki tipi ele alan Malapert, bunların bir nevi ruhi otomatizm içinde y: şadığına kanidir. Ruhi otoma duyguda, düşüncede ferdiyetin ve harekette, ngasından anonim ve taklit davranışlara — de- nir. — Kıvamsızlar ne — görürlerse, kendilerine ne söylenirse, onu yapar lar. Muhitin emir kuludurlar. - O- nun istediği kalıba girerler, onun gösterdiği istikamete yönelirler. Bu bakımdan, Panürge'un koyunlarına benzerler. Hep Kösemen'in — peşi sıra yürümeğe mahkümdürlar, Kar şıdan bakarsanız, kerli — ferlidirler. Kalıp kıyafetleri — yerindedir. — Bü- zan mevki sahibi de olurlar. Çün kü büsbütün aptal değillerdir. H tâ bakarsınız, öyle sır£ ” karın do yurma, gününü gün etme - gibi pra- tik ihtiyaçlarla değil de, fikirlere, hazariyelere, prensiplere uygun o- Jarak hareket eder gibi — görünür- ler. Fakat hangi fikir? Hangi na- zariyef Hangi — prensipP — Bütün bunlar, hasır esvap — gibi dışarıdan alınmadır. Bir ax dikkat ederseniz, fikir, nazariye veya — prensipin bu hantal vücudlarda koldan çektiğini ve yaralanmıştır. — Buraya geldiğimi kızımdan ve benden başka kimse bilmez. Üçüncüsü de siz oluyorsunuz. Kapıyı açtı. Bekledi, Nejad girdi. Vildan kapıyı dikkatle ve sessizce kapadıktan sonra arka dan sürmeledi. Toz ve deniz ko- kan karanlık bir sofada idiler. Vildan seslendi: — Önünüzde iki basamak var. kımıldamayınız. Ben gu - karşı- ki kapıyı açayım da işık gel- sin. Koştu ve bir kapı açtı. Nejad iki basamağı çıktı, bir az yü- Tüdü ve pençereleri harap bah- çeye bakan, perdeleri yarıdan fazla inik, yüksek tavanlı, dar ve uzun bir odaya girdi. Sağ 'tarafta ve dipte, küçük rafların da ciltli kitaplar bulunan — bir divan, baş ucunda, ışığını tava- na veren, geniş kâse biçiminde, yeşil bir ayaklı lâmba vardı. Sol tarafta bir kadın yazıhane si ve bir koltuk. Pardesüsünü çıkarıp kapının arkasına asan ldan, ayaklı lâmbanın düğme ine bastr: — Siz de perdesünüzü oraya asınız, dedi. Kadının Üstünde vücuduna yapışan, göğsünün — yuvarlak- İarını ve sivri uçlarını, belinin inceliğini ve kalçalarının biçimli dolgunluğunu hayret verici bir çizgi zarafeti içinde meydana çıkaran, yeşil ipekli " kadifeden bir rob vardı. Gözlerinin rengi- ne uyan bu müphem ve yay- ğın ışık içinde, bu fevkalâde za« Tif, adetâ çıplak intibar veren yırlarına rağmen birer karakter ğil, hattâ birer karaktor müsvedde siridirler. Kendi — kendilerini taklit ederler, mesleklerinin veya itiyadla rının azad kabul etmez kölesidirler. Dolap beygiri gibi, hep ayni daire-) nin içinde dönüp dururlar, hep ayni düşünceleri ve ayni hareketleri tek- rar ederler. Değişiklik ve — yenilik aramak hususunda ne arzuları, ne zevkleri, ne de kudretleri — vardır. Bunlar, Malapert'in dediği gibi, önceden bir kere ayarlamıp kurulduk tan sonra, artık zemberekleri kırılın caya kadar, saat başlarını doğru ça- kontrol etmeğe, icabında durdurma ukayese ve mühakemöye — tâbi ve hareketleri âni bir infilâk ile be- lirir ve yine ansızın süküna erer. iradenin yokluğundan ileri — gelir. Malapert'e göre, karakterde bir- lik ve süreklilik, iradeye — tâbidir. İrade, — karakterin temel — taşıdır, Bu temel taşı sarsılınca, — karakter binasında — çöküntüler başlar. İra- do ise iki şekilde düzenini kaybeder. Ya içten gelen hamle kuvvetinden mahrum kalır, o zaman irade zem- kopuk, macun kıvamında 6- lan insanlarla ve itiyatlarının kö- lesi bulunan tiplerle karşılanır. Ya-; hut içten gelen hamle kuvveti, de seddini yıkıp aşacak kadar ve kuvvetlidir, o zaman da karşı- n mizaclı, donsiz el- berej Bundan başl zuk düzen işlediği Malapert © böyleleri bir de, iradenin, bo ller vardır ki, ü — iradesizlerl | müteşekkildir, Zayıf iradeliler, ken- kabullenirler. Ayni zamanda bunlar- da sebepsiz dikkafalılık, saçma inat çılık temayülü de görülür. Zaten bu halleri, iradelerinin zaafına alâmet- tir. Banların kıvamsızlardan farkı, umumiyetle — hasasiyetlerinin — daha kuvvetli ve zekâlarının da daha yük sek — olmasındandır. — Kararsızlar sınıfına / müteredditler, — sıkılganlar ve endişeliler girer. — Bunlar, mese- lelerin ve imkânların kavşak nokta- voya paçadan sarktığını / görürsü- ve yire gözlerin yeşiline giden bu elbise ile, kadın, Nejaddan daha mukavemetsiz. bir erkeği hemen ayaklarına — kapandıra- cak derecede güzel görünüyor- du. Odanın mahrem havasını giddetli arzular uyandıran — bir lavanta kokusu da doldurmağa başlamıştı. K Vildan yazıhanenin koltuğuna oturdu ve Nejada da divanı gös terdi: — Şöyle karşıma geçiniz, ko- nuşalım, dedi, burası yalının dı- garıdan gözetlenmesi mümkün olmayan odasıdır. Şimdi sizden ve benden başka hiç kimse bizim burada olduğumuzu — bilmiyor. Ben size merak ettiğiniz şeyler- den fazlasını anlatacağım. Beni bir az daha tanıyacaksınız. On- dan evvel size soracaklarım var, Müsaade eder misiniz sorayım ?, — Buyurunuz, Bekârsınız değil mi? Evet. Hiç evlenmediniz mi? Hayır, — Mühendissiniz, galiba, — Gibi bir şey . Viedan Nejadın gözlerinin t çine bakarak, daha ağır bir sesle sordu — Cesur musunuz? — Korkak değilim. Fakat ne derece cesur olduğumu — bilmi- yorum. İyi silâh kullandığınızı da söylemiştiniz. — Evet, fakat adam öldür- mek için değil. Bir sigara kutu Bunu elli metre öteden vurabilis sına geldiği zaman, önlerine çıkan rim. — Bir insan kâlbi bir sigara kutusundan daha büyüktür. — Fakat elimin titremiyece- ğinden emin değilim. Vildan yazıhanesinin gözünü çekti ve içinden birer birer, dört tabanca çıkararak yunya- na dizdi. Bunların hepsi ayrı ay rı boylarda idi. Vildan en büyüğünü eline al- di ve namluyu Nejadın göğsü- ne doğru tutarak: — Siz tetiği çekmeyi bana bı- rakınız, dedi. Benim elim titre d gözlerini kırpmadan gülümsedi ve sordu: — Fakat siz Mithat Acarın bu namlu karşısında benim ka- nüz. Bazan — kısa veya uzunca - bir #Üfdükleri veya zihaf ve ahlâki ti- müddet, gu veya bu kanaata — sac| tizlikleri olduğu için, bilhassa iç bip olurlar ve hareketlerini ona gö-|"iPde azab — verici bir iktidarsızlık re tanzim ederler. Ama, sakın al-| duygusu bulunduğu / için, istemesi danınayın. Körü körüne bağlı ni, yani iradi bir fiilde bulunması- ları kanaatın ne aslımı, ne kiymeti: | ni beceremezler. Kaprisliler ino, ni, ne de hakikf münasını bilirler. | tıkları veya istedikleri şeye kendile- Öyle ki, temas ettikleri vo tesiri'rini bütün bütüne verirler. — Fakat tında Kaldıkları — kimseler, bağlı| başladıkları İşi' sonüna — getiremez- bulundukları partiler veya - tiryakisi |ler ve bu yüzden bazan ayni zaman- dakları gazetsler fikir ve kanaat |dâ veya birbiri Beşi “üra, çeşit çe iştirirse, onlar da hemen — deği-| Sit ve hattâ birbirine zıd teğebbiüs- giverirler. Bu suretle, —zaten iğreti |lero geçerler, fikir ve kanatlere sarır olarak taşıdıkları esvabı çıkarıp bir| İirlar, başkasını sırtlarına geçirirler. Ma-| — Görülüyor ki, modern — karakter lapert, bu tip insanların, kalıp vel araştırmalarının henüz başlamadığı kıyafetlerine, otoriter hal — ve ta-İbir devirde yapılan bu karakter tah olduğu kanaatındadır. vasıflandırılmış — bulunuyor. Fakat Bazıları da vardır ki, daha — az|halkın «karaktersiz> damgasını vur- yölün e- | Jan, battal konsol eaatlerine ben-İkararan gözlerimin önünde birdenbi zer. re bol aşıklı, piril piril bir şehir be Bazı insanlar vardır, şahsiyetten |lirdi. Bu görünen ışıklar ”- «Demir - büsbütün mahrum değildirler. - Fa-|Çelik fabrikaları> dır. Ben; medeni kat duygu, düşünce ve hareketle-|hamlelerin feyizli neticelerinin en rinde, süreklilik — yoktur. Bil'ükis canlı misalini burada gördüm. Fab bütün ruht davranışları, âni ve ke-İrikanin Kuruluşu burada — yeni, te- siklidir. Temayülleri ve heyecanları İmiz, girin bir şehir yaratımış. Eski hemen fiil haline geçer. Bunları Karabük köyü bir tepenin yamacı tutmağa, düzenlemeğe ve idare et-| parça hissini veriyor. meğe ne vakitleri, ne de niyetleri| Burası bir nahiyedir. Fakat mo- ardır. Bunlara infilâkli tipler de | dern çarşısı, temiz otelleri ve gazino diyebiliriz. Bütün duygu, düşünce |larile ve bilhassa göze çarpan hare- Bu haller, kendilerinde temayülle-| — Fabrika muhiti de ayrı bir şehir, rin başı boş ve nizamsız " bulunma-| ayrı bir âlemi. Beni müessesenin ziya sından, müteemil ve devamlı bir n yaptırdığı zarif ve tam AADARARARARAARARA muhtelif rdan birini — intihap edip —karar — verm r — türlü cesaret edemezler. Her hangi bir meselenin veya hareket hattımın leh ve aleyhindeki — noktaları fazla dü- lillerinde, moloz hanesine atılıveren, karakterler, iradenin ya bezgin, başka bir şey değildir. —.—.—.——.—.—.... Karabük ve demir - çelik fabrikaları Karabük (Hususi) — Karabüke gece saat onda geldim. Karanlıktan 'da eski, toprak evlerile küçücük, a- deta buraya sonradan eklenmiş bir. ketli hayatile bir çok kazalarımızdan mamur, daha mükemmel... münasile konforlu pansiyonuna mi- safir' ettiler. Fabrikayı müessesenin » HAZİRAN 1948 Karabük demir ve çelik fabrikamızın başarıları... Son dört sene önceye kadar bir de- vir yaşadık ki biz muharrirler bele- diyenin temizlik işlerini bile tenkld edemiyorduk ; İklde bir şunu yazma- yınız; bundan - bahsetmeyinizis diye emirler alırdık ve nelerin yazılıp ne- lerin yazılmıyacağını yüzde yüz tak- dir mümkün olmadığından bazan ga- zetenin kapatıldığını görüyorduk. An- tak memleketin yüksek meminfaatleri gerçevesi — İçinde tatbiki — Tâzimgelon bu baskı en ehemmiyetsiz idari işle re de teşmll ediliyor, böylece yolsuz- lukların devamına yol açılıyordu; bu- 'gün çok Şükür gazetelerimiz tenkit Vazifelerini epeyce geniş imkânlar i- vinde yapıyorlar, böylece yanlıştarın düzeltilmesi, halkın ve ilgililerin ha- kikate ulaşmaları kolaylaşıyor. 25 mayıs tarihli - gazetemizde Ra: sim Hayri Cingi'nin kitabından Ka- rabük fabrikasına ait bâzı tenkidleri İktibas etmiştim. Evvelki gün fabri- kadan aldığım bir mektupta şöyle de- niliyor : «Fabrikamızda harp zaruretleri do Tayısiyle açılan ufacık tel atölyesi bir buçük yil evvel / kapatılmıştır. 1040 da yazılan bir kitap Için 1945 istihsi- linin esas tutulması doğru - değildir. 1045 de müessesefiz tecrübe devre- sini henüz bitirmek üzere Idi; buna rağman o tarihte fabrikamızda yet- miş bin tondan fazla pik stoku mev- Guttu. Ulus gazetesinde çıkan yazıda rakkam yanlışlığı vardır, zira fabri- kamız yılda bin değil 16.000 - 20.000 ton ray Ve travers yapabilmektedir. Müessosemizi 1948 de — ziyaret eden Güney Afrika ve Hindistan demir ve gelik fabrikaları teknik müşaviri Mir. Bengeston, 1 Nisan 1048 tarihli (La Turgule Moderne) mecmuasının 11 İnci sahifesinde son söz olarak <Ka rabük fabrikası tam modern bir şe- kilde Inşa edilmiştir ve yine tam mo- dern bir şekilde çalışmaktadır. Türk milleti bu eseri ile iftihar edebilir» demektedir. — Yabancı mütehassıslar buradaki Türk çocukları için «Şu kı- imda çalışan işçileriniz. İngilterede çalışanlar kadar muvaffak — oluyor» demişlerdir. Türkiye Demir ve Çelik fabrikaları Müdürü Sayın Muhiddin Erkan, kı- salttığım mektubunda kuvvetli ler sayıyor; ayrıca — 1945-1948 yılı istihsallerini bildiriyor. — Bu cedvela göre kok kömürü ton olarak — yılda 270 binden 277 bine, pik demiri 70 bin 'den 101 bine, çelik 64 binden 102 bi- ne, hadde ve saç İstihsali 48 binden 16 bine, boru 4696 tondan 7428 tona tona yüksel- genç, çok nüzik sekreteri gezdirdi. Müdür Muhiğdin Brkan Yeni Sa- üvvetli seinpatisini belir terek beni candan bir misafirperter | bunlar likle kabul etti ve fabrika hakkında | Demir ve Çelik fabrikaları çok geniş ve etraflı izahlarda bu- lunda, Fabrikanın faaliyeti Memleketin yüzünü ağartan ve surdun demir ve çelik ihtiyacını mü- ağır sanayi müessesemizi vatandağ- lara yakından tanıtmağı bir borç bis lirim, mütehassıs kan 20 Fabrikanın idarecileri, leri ile beş bin kişiye drosu var, Karabük bu bir k iradeliler arasında — mutavassıt bir bin nüfuslu bir şehrimizdir. Mücs- katagoriye ithal eder. Bu k.ıugurı,km kurulduğu zaman elliyi müteca zayıf iradeliler, kararsızlar ve kap-| viz ccnebi mütehassıs ve mühendis risliler olmak üzere üç — sınıftan İvarmış. Şimdi ancak altı ccnebi mü tehassıs kalmış. Genç ve kabiliyetli dilerine yapılan telkinlerin, — veri-|Türk çocukları bu boşluğu iftihar öğütlerin tesirine kolayca — ka-|edilecek bir kabiliyetle doldurmuş- n kimselerdir. Ortaya en — sonllar. hangi fikir atılmışsa, hemen — onul Halihasırda iki yüksek — fırından ancak bir tanesi çalışabiliyor. Bunun sebebi de demir cevherinin çok uzak 'ta bulunması vo nakil vasıtalarının ancak bir fırım işletebilecek derece- de malzeme temin etmesidir. Buna Tağınen şimdiki halde haddehane ve çelikhanenin ihtiyacını nisbeten kar gılıyabiliyor. Fabrikanın bugün en belli başlı faaliyeti Font boru üzerinde teksif edilmiştir. İçişleri Bakanlığının yar dim kolundan istifade eden il ve gelerin su tesis niş mikyasta uğraşıyor bir mâna ifade etmiyor. Fal dikten ve gördükten sonra kıymeti ve lürumu anlaşılıyor. 1 — Büyük kuvvet santralı, ©1 - 2 — Kok fabrikası. 8 — Çelikhane, — Haddehane. 5 — Naftalin fab sek fırınlar. 8 — Sülfirik perfösfat, Ayrıca müessesenin bir hastahane ve sosyal ihtiyaçlarını karşılıya- lcak sineması, bir temsil grupu ve ga 'dır, Gelecek yazıların ma bu müeaseselerin ça- zinoları va okuyucular dar uslu duracağını zanneder|lışma şekillerini ve istihsal kabiliyet misiniz? lerini bildireceğim. Vildan birdenbire tabancayı masainın üstüne bırakarak ba- gini Nejada doğru uzattı — ve onun gözlerinin içine bakarak: — Siz ya çok zekisiniz, dedi, yahut Selminle buluştunuz ve 'Ondan bir şeyler öğrendiniz. Nejad sâkin bir. gülüşle ce- vap verdi: — Sizin birisini öldürmeniz | mutlaka lâzımsa, bu adamın ko- canızdan başka biri olamıyaca- ğını tahmin etmek için ne fazla Zeki olmağa, ne de kızmızdan malümat almağa lüzum var. Si- ze geçen sene silâh çeken ada- mın Mithat Acar olduğunu bil- mek kâfi değil mi? Muhtar TARLAN Üniversite kampı Üniversite askerlik kampları 16 temmuzdan 15 eylüle kadar devam İcdecektir. Kız öğrencilerin kamp - darı 15 temmuzda başlayıp 15 ağus, tosta bitecektir. Kız öğrenciler ge- celeri evlerina döneceklerdir. Denizyolları kooperatifi Denizyolları kooperatifi 948 — yılı kazancından ortaklarına yüzde 22 nisbetinde temettü ve ayrıca ah veriş nisbetinde prim — dağıtmağa başlamıştır, 100 Hiralık hissesi o -| lan ortaklar 22 buçuk lira temet. tü'den başka bir yıl zarfında mü. (Devamı var) bayaalar insbetinde risturn alacak. lardır, için verdikleri ge Engin bir ovanın bir kenarıma &- ralanmış olan fabrika uzaktan büyük * ge- Fabrika şu kısımlardan mürekkep Yikası, 6 — Boru fabrikası, 7 — Yük asit ve Sü-) /0 İmâal- dövalarının: rak- kamlara dayanarak müdafaası kar- Şısında — söylenecek söz . kalmaz ve İsbat ediyor ki / Karabük devamlı bir tekâmül yolundadır ve bu hal he Pimizi memnun ediyor. Ağır sanayide ileri memleketler bu işe bir kaç asır evvel başlamışlardır ; fakat biz bu imkâna ancak on sene sait imkânlarla karşılıyan bu biricik |evvel kavuştuk ; bu müddet ise ancak bir teorübe devresidir. Sayın Bay Muhiddin Erkan'ın bu meoktubuna ve nazik dâvetine çok te: şekkür ederim; gerek kendisini va gerek beraber çalışan memurlarla iş- çileri görmek başlıca — arzularımdan biridir; Inşallah — yakında bu fırsay Sulurum, Kadircan KAFLI Öğretmenlerin İmrali gezisi Dün sabah kalkan Marakaz va püru ile 50 den fazla öğretmen İm, rahı Adasına gitmişlerdir. Öğretmenler orada ahi görüşmüşler ve akşam a Ja şehrimize dönmüşterdi ünlark L vapanı Pazar yerleri 17 ye çıkarılıyor Rağbet gördüğü için belediye por tatif pazar yerlerinin sayısını 17 ya çıkarmağa Karar vermiş ve projele. rini hazırlayarak Belediye başkan . hğına arzeteniştir. Bir pazar yed 150 bin liraya malolmaktadır. Telefon borçları Telefon aboneleri şimdiye kadar borçlarını Telefon - Başmüdürlüğü vezmesine ödemekte idiler. P.T.T. İ daresinin aldığı yeni bir. kararla, bundan böyle aboneler, borçlarıcı yard içindekl herhangi bir. P.T.T. Merkezine makbüz mukabilinde ya tırabileceklerdir. Öğretmen tâyinleri Milli Eğitim Bakanlığı, dün —Vi lâyete gönderdiği bir tamimle, a - çıkta bulunan öğretmenlerin ne şe- kilde tayin edileceklerini bildirmiş. tir. Tamime göre, vazifelerile ilişice leri kesilmiş olarak aylıksız — Sırı bekliyen ve hizmet borcu olmayan öğretmenler sıra bekledikleri yer « lere tayinleri yapılanıyacaktır. Bunlar arasında, başka illere a. yinlgrini istiyenler olursa, dilek. ieri hemen yerine getirilecektir. Hlert 1368 Şaban CUMA 20 Hazır: 48 - Ay: 6 - Gün: 167 Vasati Ezani 8 u 4 32 8 83 12 — 2 01 © 2€ 4 28 12 18 18 18 19 48 n at 08 Güneş Öğle İlcindi Akşam Yataı İmsâk »

Bu sayıdan diğer sayfalar: