16 Temmuz 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

16 Temmuz 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAYFA : 2 a Bu sözlerden Çeviren: Nâzım Kemal sonra Hitler, yine yumuşamışti Bunufla beraber Adolf, deli- kanlıları baştan — çıkaranların dalma kızlar olduğunu ve abla- ların erkek kardeşlerine ekseri- yetle çok geyler öğrettiklerini İzah ettikten sonra göyle dedi: — Ben gehvete, dair olan ilk malümatı ablamdan öğrendim.. Şüphe yok ki, kızlar, erkek ço- cuklardan daha çabuk gelişiyor- lar. Ben henüz 12 yaşında bir çocuktum ve ablam 16 sında var dı. O, çırıl çıplak bir halde res- mini yapmamı istiyordu. Onun arzusunu, büyük bir muvaffa - kiyetle yerine getirmiştim. Zira © tarihte ben, çok güzel resim yapıyordum. Fakat bu hâdise Üzerine evde kıyametler - kop- muştu, Eğer allem beni sıkıştı- Tp taciz etmeseydi, belki de bu gün Avrupa'nın en meşhur bir Tessamı — olurdum. Goethe ve Viyanalı aktör Kainz müstesna, dünyada artistik kabiliyeti ben 'den daha üstün bir adamın mev cut olduğunu — zannetmiyorum. Wolfang - Amadeus'e — gelince ©, kalbinde yanan mukaddes san'at ateşini, vaktından evvel söndürmüştü. Halbuki, bu ay ni ateş, bende volkan hâline ge- lebilirdi... Yaz, 1939: Öğleden sonra Chiem gölü kenarında geçirdiğimiz tatlı da- kikalar, Hitler'in ani bir tehev- vürü yüzünden berbat oldu. O bir aralık iç pantalonumun ol- madığını-farkederek köpürmüş- tü. Halbuki, ben sıcak havalar- da, her kadın gibi, sırtıma yal- nız bir rob geçiriyordum. Hit - ler yolda, vahşi bir hayvan bi kükreyerek bu kıyafetle an- cak bir fahişenin sokağa çıka- bileceğini, benim de gitgide ah- Jâkımin bozulduğunu haykırıp durüyordu. Ben ağzımı açmıyor, ona sadece küskün küskün bak- makla iktifa ediyordum. Bunun üzerine Hitler, yatışır gibi ol - du ve bana dönüp şöyle dedi — Bu, bir daha asla tekerrür etmemelidir Eva! Düşün ki ka- zara, pek âlâ, yere düşebilirdin! Söyle, seni o Halde görenler nö derdi? Hitler akşama kadar öfkeli, Sessiz ve suratı asık — dolaşi herkese çattı. Ben doğrusu ;ıîlımı. pisman olmuştum. Der-, ayağıma bir iç pantglon ge- girerek, onu, Baler Habekdr ranlık dolu gözlerle — bakarak mırıldandı: — Peki ne istiyorsun? 1 Eylül 1989: Polonya seferi, demek artık başlamış bulunuyor. Hitler'in, radyoda bir nutkunu dinledim. Sesi, garip bir uğultuyla çınlı- yordu. Korktum ve ağladım... Sonra saat dörde doğru bizzat kendisi geldi ve bana: — Vargova, alevler içinde ya- muyor, 'dedi. Alman aleyhtarı, mur 'ahudi güruhu, alçak halk!..: İki güne varmaz, bür tün Polonya bir yığın külden ibaret kalacak! Belki bu suret | le ancak, kafalar aydınlanabi - lecek Şuna inan ki, Eva, on yıl zar- fında, Polonya aristokrasisi ta- mamile ortadan silinmiş olacak 've yeni güzideler zümresinin te- gekkülüne asla imkân bulunma- yacak!.. Biliyorsun ki, tarihte Polonyalıların hürriyete kavu - | gabilmesi için, aradan asırların ! geçmesi lâzımgeldi. Vaktile on-| lar, Napolyon'a karşı iyi hare- | ket etmemişlerdi. Fakat bana | ayni muameleyi yapmak fırsa- tını ele geçiremiyeceklerdir. Po- lonyalılar, zaif karakterli, nan- kör bir millettir. Ruslar onları, emellerinde muvaffak olamadi- lar. Bu, güphe yok ki, büyük bir hatâ idi. Bu siyaset yanlıştı ve bugün de hatâlı sayılmalıdır. Ben herkesten hattâ İngiliz - lerden bile farklı bir şekilde ha- reket edeceğim, Propaganda yo- lile halka nüfuz etme siyaseti, fazla zamana ihtiyaç gösteren bir sistemdir. Halbu ki, benim boş yere harcayacak - vaktım yyok. Sonra beni kimin istihlâf edeceğini de bilmiyorum. Goe - ring, hem duygulu ve hem sinsi bir mizaca sahip olan bir ah - maktır. Tucu madde sistemini tatbik e- deceğim. Bu sahada, I. G. Far- ben fabrikalarının imâl ettikleri maddeler, harikulâde mükem- meldir. Görüyorsun Ki, Eva, bu hususta çok realist davranıyo- Tüm. — Şu mühakkak ki, bizim yardımlarına — muhtaç olduğu - Mmuz münevverler değil, esirler - dir. — Polonyalılar ise, ayyaş kimselerdir. Onlara, haftada bir defa, istihkak olarak, yarım lit- re römle bir mıkdar uyuştürü- cu madde verdiğimiz takdirde, Plank'ın plânı mucibince, — Po- lonya zekâ seviyesinin mutlak bir düşüşüne —şahit — olacağı: Bö, Polonyalıların, siyasi bakımdan, kalkınmalarına aslâ imkân olmayacaktır. Bu sözlerden sonra Hitler, yi- 'ne vaktile olduğu gibi, yumu - Şamıştı. Ona, radyoda yayınla- nan Reichstag'daki nutkunu din lerken endişeli dakikalar geçir- diğimi söyledim. Güldü ama h zursuz olduğu yüzünden belli di. Sonra bana öyle derinden baktı ki, bir nevi baş dönmesi- ne tutuldum ve yatağa uzan - dım. Bunun üzerine Hitler, ya- nıma geldi ve beni öokşamağa başladı rArkası var) Millet Partisi Fatih Müteşebbis Hey'eti Millçt Partisi Fatik ilçe müteşeb- bis kurulu yu zevattan teşekkül et- miştir Başkan: Najl Altunonoğlu (Emek Ki yarbaş), Başkanvekili: Cihat M lik. Yazar (Doktor), Yazman; Mı met Özsoy (İktisat fakültesi talebe- si), Bayman: Ali Erciyas (Askeri hesap memurluğundan emekli) Üye Saadet Kaçar (Avukat), Üye: Mah mut Erleblebici (Kunduracı), Üye: Nihat Yazar (İktisat fakültesi tale- beni) - , Polis okuluhu bitiren gençler Polis okulünun 1948 - 49 ders yılı çalı ları sona ermiş ve imtihan- da muvaffak olan öğrencilere diplo- maları da verilmiştir. Bu devrede okuldan mezun olan ökrenciler dün aaat 9 da tabur ha- linde Taksim âbidesine gelerek bir Okul dün kapanmış ve yeni aevre Polis oku hazırlıklarına geçil lundan bu yıl 296 öğrenci muştur. Genç polisleri, der vazifelerinde yüz aklı lar dileriz. p ; a | KISA HABERLER | S A * 6 Ekimde açılacak 1919 İstan- bul sergisini organize edecek komite, dün do Spor ve Sergi Sarayında vali Dr. Lütfi Kırdarın başkanlığında top lanmıştır. * Vali muavini İhsan Ecemiş ve emhiyet müdürü İsmail Hakkı Bay- kal, dün snat 17 do Defterdar Moh- et İzmeni ziyaret etmişlerdir. * Vali ve belediye —başkanı Dr. Lütfi Kırdar, dün İmar mütehassısı Prostu kabul ederek imar plânları üzerinde görüşmüştür. * Dün sabah şehrirgize — gelmesi beklenen — Hollanda ticaret — hoyeti K. L. M. uçağını 24 saat rötar yap iştir.. zZulm ve işkence yolile, hâkimi- yetleri altına almşk istediler ve ması üzerine İstanbula bu sabah ge- lecektir. Ben Polonya'da uyuştu- j : Ed Gümrüklerde yeni tâyin ve nakiller Profesör Bay İsmail Hikmet Er- edildi Tatanbul Gümrükler başmüdürlü- üç - yirmi dört yıl önce - ze- min ve saman şartları da gözönün- do tutularak - yazılmış bulünn vapuru. seferi Dün sübahtan itibaron — Kartal - Yalova araba vapuru seferleri. bay- Tamış bulunmaktadır. Kartal ile Yalova' arasında ihdas yatımızın çok çürük, ufunculi, çok edilen bu yeni araba vapuru seferle ri için ları gös terir ücret tarilesi iskelelere asılmış- İhar.. © zahiri intişamlarına, natlı hükümetlerine rağmcı o sak fikren Moskova “efirimiz Ankaraya hareket etti BEvvelki gün Şehrimize gelmiş olan 'na geçiriyorlardı.» öğarement yıllarca, asırlarca sürdü.. Milyonlarca insan küttesi, hayvanlar bügün v rektir. Te ür. Yarın geç vakit olacaktır. am su verile- başlamış mış t dün ak ta Gümrük genel müdürü Celâdet Bar barosoğlu dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. İ Genel müdür bir kaç gün şelhirimiz YENİ SABAH BANAAARAAAAAAARARARARI RARAAAAARARANDARAMA ND ebiya tahakküm, 'ner ettiler.» Bu. satırlar, madan ölmeğe mahküm olmuştu. Tarihi hakikat, korkunç ve kümd olmuş bir millet dünyar müazaam İmparatorluklarımlan - biri Bay Hrtaylan mütcakiben edebiyat a tosaltun: tro -| verrih demektir. Azerbaycan'a gide-|o hâdi: oranın Türk çocuklarına edebi- | dece izahba çalışır. Bahisleri Müverrih, calara kafa tutmaz, akıl oleri, tarihi seyre uyarak, Bay Ertaylan'ın arihi il- kıvrana lan o tanta zanslı  Yeni yatlarının -müşterek nler, Avrapa Ede kaynağı olan fuk ortaçağı iflâs ettirmiş, Rönesans. denilen inkilabı yaralmış- tizo yaratmaktı. Bundan da tablat / elmaslar, altınlar, alan samur kürk- He: Natüre, hakikat İle, rooi, sami- ler, nüzel imiyet İle sinceritö, hayat ile hiç alâ- dahlar ai kası Gitzayan mühayyel: imazinzi ve uydurma, yakıştırma bir. san'al P bil'atler giyen med- > diye tavsil ettiği eski münevvet Türk edipleri, sadece dal- kavuklardan ibarot >olmadığı gibi HEM KORKUNÇ, HEM RİB YANLIŞ HÜKÜMLÜ | "Türk Edebiyatı Tarihi, 16 ; | Balıkesirde eski bir ; cinayetin muhakeme- sine başlandı 0- —— Sanık Ali Kurt, Bekir Kâhya- y İbrahimin öldürdüğünü ileri süren beyanatta bulundu 29 Nisan 943 tarihinde Sındır- gı ilçesinde bir cinayet işlenmiz, TEMMUZ 1949 ANARARARA, gezilerini çoşturan aşıklariın — hemen —— tazllaha Ü cilklik Bir 'lek 9K ( Yazan: hepsi tarikat crenleriydi. Bar şüri | İstanbul Bakırköy Merdiven s0- idü lebiyatı tarihi vardır ki, 1025 - 1026 . nin diline gelince, bunlar - vezin | Kâk numara 387 de oturan çoban Bir üü lleür 23 | ibiye Gdi veede b 1i e | Ali Canıp YÖNTEM | v eiüm Skidk yirn” aas', |kâhyası Bekir Tunçsiper - bağına memur tekaüt misür. Bu eser, sakim hükümleri kelimelerini taklit etmişlerdir. En | SOPA vurulmak suretile parasına fahiş yanlışları ibtiva öder. Bundan —— z ç MA M A TT popüler türkü bile «Hey gaziler yol | tataan taammüden öldürülmüş- tü. Bundan bir müddet önce gehri miz ağır ceza mahkemesinde y: göründü geno garip ser abaşımas demiyor. me> diyor Bu mevzua dair uzunca bir tetkikimizi yakında Tür- iünde yeni tâyinler ve mühim ba- V barilo sahibinin, 1 hükümle - kiyat Mocmuasında neşretmek eme- | Bilanan sanıklardan İbrahim T " değisiklik — yapılmıştır. İstanbul (Çi Ü gişiklik olmasi hatıra gele. | YAt tedrisine memur edilen bir zatın| tutmak istediği yol, Ancak edebi bir | indeyiz be 18 seneye mahküm olmuştu gümrükler başmüdür .mm.."w.m.l,m Fakat kitap, hâlen — Tetanbal | Kalemino yakışmadığı gibi - haydi Jinkılap yapmak kudretinde olanlar | lim asıl “—metne ve buradaki |. , Sanıklardan ilimiz Şermetler den Fehmi Tiletoğlu posta gümrü- | (rr ctesi Edebiyat Fakültesi öğ. | emin ve zamana uyularak - o vakit | tarafından yürünccek bir istikamet-| yanlışlara “daki İköyünden Ali Karakurt hâdiseyi ne, Faik Sonay Gala- | n ilarine sahibi tarafından — res |0 mühit içinde her nasılaa yazılan İtir. Nitekim, meselâ Namık Kemal, | — Adı <Edebiyat Tarihi> olmakla be- | Tüteakip kaçmış ve geçenlerde ya w salonu gümrüğü müdürlü- |Pa a çuralacak bir kaynak pla. | ve böyle acı hükümler taşıyan eser, | <İrlan Paşa'ya Mektup> unda böye İrabet bu eserde bu unvamm sakışe | Kalanmıştı. güne, Galata yölcü salonu müdürü | 17 ÖL YÜ E D İ İyirminci asrın orta yerinde İstanbul|le-bir hareket yapmıştır. Gene me-İrak bir metad vo tasnil seker ae | Şehrimiz ağır ceza mahkeme” Neşet Yücelir İzmit gümrüğü mü- | OK Y yre SanE Bdit a| Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mü-| selâ Edebiyat-ı, Cedideciler - biraz | gern Edebiyat Tariht yöyle armme İsinde bu sanığın yargılanmasına dürlüğüne, giriş gümrüğü —müdür | U Göneari Kılavuu, 1048.> Ba | Havimlerine baş vurulacak — kaynak İda maziyi tanımadıklarından - ayni | geki şuara tezkirelerinin. bile ha |da başlanılmıştır. muavinlerinden Sadettin Turgut aaektir a Bay Erlaylan ecerini | dive aslâ tavsiye edilimemek iktiza İistikafheti takip etmişlerdir. Son ©- İlerine mâhsus bir tertip çekli ver | Hâdise gahitlerinden — Sındırgı çilköy gümrük müdürlüğüne, Yesil | YŞ CDi değelendirerci a. Jederdi. Çünkü bu hükümlere inana- İlarak Yeni Lisancılar da dilde inki-|der. Bu, öyle bir tertipter de mar, |ilçesi Gölcük ceki bucak müdürü köy gümrük müdürü Kâzün Tanor gaa K ada sakim. hükümlerini | vak bir genç, kendi milletinden, ken İlâp şaratmak. icin böyle davranmış | rumdar. Şairler rast gele miralannış, | Hamdi Özbay hâlen İvrindi tah- ve Ankara gümrük müdürü — Bot a a ada benimsomk- |Üi Mazisinden, kendi edebiyatından İlardır. Fakat bugün tarihi anlayış, |başka başka zihniyette olan adam - |*il Kâtibi Kâmil Şahin, Gölcük bu Durudoj MK e ü | Ça Tarlöyamdir Tüksinmek zararetinde kalır. — Bay Jeskiyi bir çırpıda inkârdan bizi me-İJar yan yana disilmiştir. Bunlar a. | SAğından Ramazan Erkan ve şeh dürlüğü emrine, Sirkeci — gümrüğü | y a lik ekerin Ertaylanca <Din efsanesinden biha -| nediyor. Bütün bir masiyi inkür eb | şağıda gösterilecektir. rimiz Hacı İsmail mahallesinden müdürü Fazlı Usay Haydarpaşa güm | yaşı YAN LA sökir sayla katan epiş | 8r olan Ertuğrul, birinci defa ola - bize; Füzuli gibi, Baki gibi, | Bay Ertaylan'ın 4 ciltlik - <Türk | Kâmil Çanga dinlenmişlerdir. ü müdürlü Haydarpasa (Ki şöze başlıklı mükaddime, dikkat | "Ak, © hiç tanımadığı ve anlamadığı Nef'i gibi, Nedim gibi, Şeyh Galib | Edebiyatı Tarihi> nin birinci çildin- | , SAfık Bekir kâhyayı İbrahimin gümrük müdürü Tütfü Gürbüz Çıkı |a daa a elaamalıdır. Çünkü, Türk. | kilabin - yani kur'anın - önünde hu- gibi. hakikaten büyük yairler yetiş- İde «Birinci kısım - 1800 - Te ser | ldürdüğünü ileri sürmüştür. İd- gümrük müdürü Cevat Ulusoy satış | VDS l Tanliyelerini Kötülemek. İ 9U Ve tevekkülle eğildiği dakikadan tiren bir edebiyatı hiçe saymak Ve levhasiyle bu devrin <en bariz ima, | Jlâ edildiğine göre, Bekir Kâhya- Kümrüğü müdürlüğüne Ka İ lk bir barı hükümdür. OBar. |tibaren Türklük Araplığın ebedi bir saydırmağa çalışmak, İstanbul Üni-|ları> olmak ürere mrawle İzset Mal |1, öldüren Ali Karakurttur, an- rük müdürü “Ferit Atacan Va a aa madenine li çU Çesiri olmuştu. Oğlu Kara — Osman, | versitesinde Profesörlük unvanını a-İla, Şeyhülislam Arif Hikmet — Bey, |Câk hâdise tarihinde 15 yaşların. sümrük müdürlüğüne nakil ve yitadi hayat kabiliyeti — halıkında | KAfa gözlü bir Kızın hatırı için Şeyh n bir anta yakışma Akif Paşa, Abdürrahman Sami Pa-| d& bulunan İbrahim. ikinci sop: edilmişlerdir. Posta gümrüğü müdü- | y zru bir fikir almak istersek, o hal- | Edebali adlı bir dervişin önünde diz| - Bay Ertaylan <Bir iki söz> üne | şa kalöme alınmıştır. İzset Molla ile| Y1 Vürmuştur. Halbuki Bekir Kâh tü Müzaffor Başâr ile 23 memur da | çın edebiyat- jarihini - yakından tet- | ÖKÜR *l Bplüğü Zaman, bütün — bir. şöyle devam ediyor JAkif Paşa'nın <bu deyirde en bariz| YA kafasına indirilen ilk sopa te- 30 sene hizmetlerini doldurdukların- | Ki sinalisin e ne denceye. kadar | Halkı, Serseri, menfaatperost, tenbol, | — <Üçüncü muzır tesir de bütün iç- İsimalar5 “olduklarına şüphe yoktar, | Sitile ölmüştür. dan tekaüdo sevkedilmişlerdir. Ay- | V) “bir aK olduğunu viyet | Tiyakâr, tufeyli: parasite, müteas -| timai münasebetlerle, — komyulukta | Fakat, Arif Hikmet Bayle Sami Pa. | Düruşma bâşka şahitlerin din- fea müayone grübü şefleriarasında |çicminde İmttuğü Yıranın ehemmiye- | P fanatigue bir zümraye kul et |geçen ömrün görenek, temas, tesa- | şa halırlandıktan sonra — bunlardan | lehilmesi için başkâ bir güne bı. da n tebeddülüt olacağı söylen- | ( ; ondan anlamak kabil olur, de. | MİŞTİ. İşte 0 dakikadan İtibaren kur- | Jüp süretlerile hâsıl ettiği nüfuz ile | daha bariz gözo çarpması icap eden. | AKılmıştır. mektedir. Tikiğkiğin ati (azikil Daha baş- | Tağa çalıştığı cemiyetin bütün ha - / meydan nlan tesiridir ki, bütün e- |ler neye hazfedilmiştir? Eserde bu h,,h:,, İtiraf etmeğe mecbur olduğu- | VAti »İStimal, İktisadi menbaları ku-| fahatlerp.ve ahlâki, hiasf sefahatler, 'adamlar hakkında muahezeye — bile Trah’la""' 1 Kartal Yalova araba |ha B Bi İ Tumuş, kanı, cani çekiimiş, dof - (zovki inhitatlar ve tereddiler içinde |gayri mütehammil çok basit b imuz bir hakikat varsa, o da edebi - içinde tammil çok basit bir ka- dârası çar satır çırpıştırilirken. bile tarihi fü olduğudur» — «Dünyanın hemen . Tarihi hakikat, bu korkung ve yan- | saltanatlı Hizana İmparatorluğunun | hakikatö temamiyle musayir habe 3 ber tarafına kol - kol, takım - tar 19 hükml bir hamlede teksibe muk-| tesiridir.> lere - yani yanlışlara - yer verildiği| " Dört senedir yaptlamıyan kım yayılarak, asırlarca devam eden, | (Şdirdir. cBütün Wayati, içtimalı ik-| — Bizanıs sinesinde exki Yunan kük | Rörülmektedir. Bu yanlışların en ga-| Edirne - Kuleli asfaltı bu sene parlak hükümetler kuran Gaznevi -( TSAdi menbaları — kurumuş, ” kanı (çürünü saklıyordu. Bizim İstanbul'u | "İPlerinden bir kaçını sıralayalım ç der, Harezmiler, Solçukiler, Osmanlı anı çok 4, doğmudan ölmeğe mah-| Amamız Üüzerine İtalya'ya geçen Bi- 1 — İzzet Molla'nın <Keşan> a yapılacak sürülmesi Profesöre göre <Hâlet E-| Edirne, (Hususi) — Edirnede Tendi'nin siayot ve dennatiyle> ol - ezeli bir dert olan yol davası hal- tdde, iktisadon de, dimen do b ";'""**; l—““ ia “ı*( imah İ saki Yunan saheserlerinin asıl me-| Mustur. Bu ifado hayrete şayan bir|ledilmek üzeredir. Bu cümleden |49 esir ldilor. Esaret boyundurukla- | ViYtna'İnra kadar gidemez, Akdenizi' tinlerini gurbe okuttular, Bu İstan- | EMfleti ifade eder! Çünkü Molla Hâ- | Trakyada bir tetkik sayahatına Nn kendi elleriyle kendi. boyunları. | viT Türk gökü şekline sokamaz, ta -| Yul'dan göçüş, dalıa bâzı âmillerle | 'et Elendi'nin en yakın bir dostu 1 İçıkan Amerikalı mütehassıslar- Bu dalâiot; | Tihe Beref veren binbir - kahramanı. birlikte, garp dünyasma yeni bir u. |d Ve onun, yani Hâlet Efendi'nin (dan mürekkep bir heyet etütle- rini tamamlıyarak raporunu ilgili Bakanlığa vermiştir. Dört sene- dilini tut- madığı için nefyedilmiştir! Onu ilti- 'Mümllimler Birliği Terbis tası, Ankarada — toplanacak — Maarif Şürüsının konuları hakkında bir ha- zırlık olmak üzera önümüzdeki hafta de cumu ve cumartesi günleri ya toplan- Moskova sefiri Faik Zilmi Akdur |gibi iz'ansızca, hoyecancızca sürün- Şahasına r, ve «Kaşı Haniler, &r, Edöbiyat-ı Celdideci'lerin «köh -| tümen Genberi bir türlü “yapıdamıyan dün akşamki okebresle Ankaraya ha- (dü. "İrsanlık asırlarca — terakkldon, aha lkümetlerinin ilk teiel ta9- pe' Bisanas Cabirinden ilham aldığı| V10 SöYediği mı Edirne - Kuleli asfaltı bu sene ik- teket etmiştir. İtekâmürden geri kaldı. Bu gaflotten, İarini atarken, ikinci bir tesir - Sörülen Bay Ertaylan bu tarihi ha, | — Höletin canını Hak, malını aldı | mâl edilecektir. Ayrıca Keşan - u | bar veağüll leyi “düşünen tinda kalmışlardır. ki, bu Üa el lirz hülieerdnderygifenalaresanı eai D S İpsala, Edirne - Lalapaşa, Keşen Prenses Fa'ze bu şarlatan'ar; riyakânlar: -kendilorime tesiri idi,> dedikten sonra İran havası içinde yaşayan mü- | — SCaldı. ehi hasede... leriyle.. ri | Gelibolu ve Havsa - Uzunköprü a yör monfaatli blr saftanat, bir. mutlaki lebiyatını yöyı Vnevvot tabakamız, eeki ” Yunan ire | Bertini bilmiyen yok samyorduk !1 |gosalarının yeniden yapılması dü. SK Böyor yet hurdülar, asırtarca — vicdanlara | — «Filralen mübalâğaya exageratlon, | fammı * sinesinde Haklayan * Bitan Hu - ŞazEnin - Uünei * uui (Hleükasletadir. Masır kralı Faruğun kizkardeşi Fa- | —eseee eee an eee eA | hayahi Mühale, meyyal olan — Acom) kültüründen çok şey geçmediğini an- da yakında / noşredecekiz.| — K aryamürsel ze 've kocası bu sabah şehrimize gel- hrasil h zevki, san'atı: art, tasannuda: ar- | lardı. ASAT G eeT VÜF öi X 7 l Hti eaiilr e Şehre ikı gün az su İ ür.oe görmüştü. Onun kavrayışında, | — <er veni yapılan binaya'târihler Müsllünler 'Birl mensucat ümrü verilecek onun kanaatince san'at herkosin ya-| söydeşerek; 7hor Yeni doğan sultan ve | Dallimler Birliği y ÇAST l ee h) Tarken apa borupyada caktn) z YAK MK RİLZ SN LÜ ÜRe (aa selthadürey ae b Terbiye toplantısı İRÜHİÜBSİ müdürü şehrimizde — | , “rkos ana buruşunda vüküa, ge- İrülmemiş, İşitilmomiş bir enmuzeç: |kan padişahi alkışlayarak avuy avlç ye,top! SST Fabrikanın ihyası için bir he yet Ankarada temaslarda bulundu gelenk koymuşlar ve dağılmışlardır. |* uğrıyarak yölcü alâcak ve İzelecektir. Bu suretle bi dört yeni gemimiz Zustos ayınm ilk haftasında liman imıza “geliniş bulunacaktır. Havuzlarda ısâlhat Denizyolları genel müdürü Cemil Parman dün umum müdür muavin- leri, lerile birlikte Haliçteki Denizyolları abrika ve havuzlarda tetkiklerde bu lunmuşlardır. Öğrendiğimize göre — Denizyolları, fabrika' ve havuzları daha kullanışlı bir şekle koymak üzere teşebbüslere geçecektir. tehassıslar ve işletme müdür BÜYUK ÂAŞK ROMANI Yazan: SERVER BEl İçeriye girdiler. Deniz üstün- deki salonda biraz oturdular.. Vildan sedire boylu boyuna u- Zandı. Dalgın gözlerini denize doğru çevirerek derin bir nefes aldı: — Fakat Nejad, dedi, içim ra hat değil, içim... Beni rahat bı- raksalar hayatı güzelleştirmek için daha neler yapardım. Bun- lar oyuncak... Rahat değilim.. Onsekiz sene Mithat'tan çektim. Şimdi de bu deli musallat, Gel, biraz da bunu konuşalım. Sen benim vicdanım ol, Cevap ver bana. Hiç kimsenin haberi ol - madan bu deliyi öldürmek be » nim elimde olsa ve öldürsem, herkes intihar zannetse ne 0 - lur? Bu hastalığın tedavisi yok, Çekecek, Benim de o sağ kal- dıkça hayatım tehlikede, —Şim- diye kadar beni — tehdit edeni Mithat sanıyordum. O da sağlam akıllı” değildi., Fakat Zâfir büsbütün deli, Ev- lensem de, dul kalsam da ” beni Tahat bırakmayacak. Ölürse ki- e zararı olur? Dünyadan böye le bir kaçık, kaçık da değil, ha- DI lis deli eksilmiş ne çıkar? Şim- di sen benim vicdanım ol, cevap ver, Nejad alçak sedirde kollarile kendi dizlerini kucaklamış, iki büklüm oturuyor, başını önüne sarkıtarak Vildan'ı dinliyordu.. :v raşça başını kaldırarak dedi İ — Bir insanın ahlâk telâkki- sini anlamak için tertiplenmiş buna benzer sualler vardır, Me- selâ sorarlar: Şurada bir düğ - meye basarak, hiç kimseye bel- li etmeden, Çinde yaşayan ihti- yar bir mandareni, bir memuru öldürmek sayesinde büyük - bir servete veya saadete kavuşmak mümkün olsa, bunu yapar mı- sın? diye sorarlar. Vildan itiraz etti: — Yoo...k, bu öyle değil, Man darenin kimseye ziyanı yok, fay dası var. Bir iş görür. Aile sa- hibi, çoluk çocuk sahibi. Ceza korkusu olmadığı için onu öl- dürmek cinayettir elbette. Dün- yanın milyonlarını yahut en bü- Yük zevklerini bana verecek ol Salar onu öldürmem ben, Fakat No. 42 Zâfir öyle mi? Onun zararı var. Faydası da yok. Artık bu çar- pık akıl ile 0 ne adliyede iş gö- rebilir, ne de avukatlık edebi - lir, Bütün ömrü vehimler de geçecek, Başkalarına fenalık düşünecek, Ya kendisine yapa- cak bir fenalık, ya başkasına.. Değil mi öyle — Orası öyle, — Başka ne var? — Başka... Başka... Şu var ki, işte, adaletten başka hiç kim genin kimseyi öldürmesi doğ- ru değil, — Niçin değil? — Çünkü o zaman herkes goğru farzettiği cinayeti işler - . — «Farzettiği» başka. Farzet mek olur mu? Bir cinayetin hiç kimseye zararı yoksa, öldürülen adama bile zararı yoksa, fakat herkese.faydası varsa... Nejad içinden güldü: <Fayda h cinayet!... diye düşündü, bunu yapanlara bir de fazilet mükü- fatı mı vermeli acaba?> sonra yerinden kalktı ve Vildan'ın ya- Zana oturarak elini tuttu; - bir- İstanbul Pa İolunan Husan Refik Ertuğ dün şeh | Timise gelmiş ve Bamu ve Yayın U- | Müdürü Almet le fadyo e Öğretmenler kampı İstanbul Mi al tepedoki n akşam saat 18 de törenle açılmıştır. Açılış törenine iştirâk eden düvet- liler önünde çeşitli spor gösterileri yapılmış, müteakiben Mmotörlerle A dalara gidilmiş ve dönülmüştür. Hence, gece saat 8 e kadar devanı et- miştir. Şükrü Bamer- derek tetkiklerde genbire içinden — gelen bir sa - mimiyetle: — Vildancığım dedi, üzme kendini... Sen bir cinayet ya - pamazsın; ne kadar faydalı o- dursa olsun, sen bir adam öl - düremezsin. Bon derece hayal - perversin. Bunu düşünmekten hoşlanıyorsun. Fakat bu siyah fikirleri at, Yaratmak istediğin güri kan lekesine bulamayı dü- günme, Vildan sıçrar gibi doğrulup o- turdu:; — Fakat ben rahatımı ka- zanmak, hürriyetimi kazanmak istiyorum. — Bıktım bu deliler. den, Onları ben çıldırtmadım.. Soylarında var. Nejad serbest kalan elile Vil- dan'ın saçlarını okşayarak: — Biliyorum, dedi, çok üzücü bir şey; fakat çaresini bulaca - ğiz, Hayat hiç ummadığımız fır satlarla doludur. Biraz sabr Şimdi âcil bir mes'ele yok. Zâ - fir elinde tabança ile kapının arkasında beklemiyor. Bak bu- rada ne güzel bir aşk yuvası kurmuşsun. Burada istediğin kadar serbestsin. Şehirde — bi- raz daha ihtiyatlı hareket eder sin, olur, biter. Vildan başını tekrar yastığa koydu, gözlerini - süzerek içini gekti: — Evet, dedi, — Nejadcığım, haklısın ama benim dünyam, bi zim dünyamız bu yalının dört dıvarı arasında mi kalacak? Nejad yüzünü Vildan'ın yü« Pari hu yeni kurulan hükümete &ıkıp | hayalini, mefküresini o kalıplar ile erbiyo ederek yetiştiriyordu.. Eski sirlerimizin İran nüfumu — altında yarattıkları manzume ve şiirlerinin 'ne kadar hayatsız, ne kadar dar, ne kadar kürü ve manasiz. olduklarını misallerle görüyoruz. Bay Edebiyatı Tarihi olmayıp ta bir makale olsaydı, lak sürette hakikate uygun oli raber, Fakat tarih ve bu moyanda Edebi - yat Tarihi şahsi hükümlerden çeki - nilerek kale Edebiyat Ta - rihi vücude getiren udam, bir mü - Türk | nkidi | müt - taylan'ın esori bir makla mazur görülebilirdi züne yaklaştırarak: — Bizim dünyamız içimizde, dedi, ve içimiz bu yalıdan de - gil, görünen bütün dünyalardan ağzını mühürleyerek — sözünü kesti. Kadın ellerinin nazik bir hareketile onun başını uzaklaş - tırarak doğruldu ve devam et- ti: — Tabii, yalnız biz içimizle yaşamıyoruz, değil mi? —- Bu yalıda da kalmayız, me rak etme. Daha geniş ufuklara gıkarız. İki ay sonra benim bir inşaat işim bitecek. Nihayet üç Ay sürer, Ondan sonra seninle uzun bir seyahate çıkarız, İs- ter misin? Vildan gözlerini yumdu — ve gülümsedi: — Benim plânım daha güzel! dedi, daha tatlı! — İçinde bal mı var? — Hayır, bir balayı seyahi- ti düşünmedim. Bunlar klişe sa adetlerdir. Herkes yapar, — Ça- buk biter, Benim projem çok zengin, çok renkli, — Anlat! — Hayır, evvelâ gu / delinin mes'elesini halledelim, İçim ra- hat etmedikçe hiç bir gey müm- kün değil. — Peki, delinin — mes'elesini masıl halledelim? Bunu düşün - dün mü? — Evet. — Nasil? Her içtimai mimari, musiki eserli bam; hem :birer devrin ifade- Edebiyat tarihi, mimarlık ta- siki tarihi bunları red anlatmak- ahsul gibi edebiyat, i de hem bi- leridir inkâr dej la mükelleftir. Ertaylan, müteakıbın bir ke- m rüşveti verir gibi halk edebiya- tından teveccühkârane — bahsediyor. Bu marezde şurası ihtara — lâşıktır ki, Profesörün hiç beğenmediği İ - lâm'i tasavvuf, sadece Divan Edebi- yatında kalmamış, hattâ daha içten bir kuvvet kalinde halk edebiyatına girmiştir. Yunus'taki sofiyane teza- hürler, meselâ Füzuli'den az değil, çoktur. Ellerindeki şeştarlarla, sınır 1, anlamak ve — Deli intihar edecel — Hani o günler!, nu intihara sevketmek bizim e- limizde mi? — Elimizde. — Zannetmiyorum. — Evet. Sen yüzme bilir mi- sin, Nejad ? — Oldukça. Vildan doğruldu ve devam et- ti: — Bitti. Mes'ele yok, Nejat güldü: — Nereden bitti? Daha bağ- lamadı bile. — Gülme, Sen delinin sudan ne kadar korktuğunu bilir mi- sin? — Bayır. Her deli korkar m: sudan? — Her deli değil, Zafir kor- kar, Ömründe hiç denize git memiştir. Yarı beline kadar su- ya girse bayılacak gibi oluc- muş. — Onu denize mi atacağız? — Ben ciddi konuşuyorum. — Ben de cjddi dinliyorum. — Ben, sen, o, bir sabah bir şarpi gezintisi yapacağız. Nejat hayretle dikildi: — Üçümüz beraber mi? M ç — Gelir mi? — Gelir.Ben hepsini düşün- düm, Onu kandıracağım. Göre- ceksin. Ben onun manivelâlar ni biliyorum, — Peki, geldi farzedelim, Şar piye bindik, Sonra? (Devamı var) do kalarak gümrüklerde tetkiklerde İistintosi hasıl olmuştu. Bunda hat | oski Divan Edebiyatı da asla yüz; | pılacaktır. Bu toplantılara- iştirâi bulunucaktarı | 409 yataklı, hastahane | yiki santat Yoktu'bir. merilet, bir İuzarlacak bir mücsseye — değildir. (edecek rapor Sahiğleri amsında pro: vi Ce İstanbul — belediyosi “tarafından 4 mefiarot Vardı... Esası çürüktü; za- böyle olsaydı, aynı — asırların | fesör Halide Edip Adıvar'ın (Demol T AF n e ee t — Sesrls Ü Rar M ee nn yeçilön W0 yulakli hantahanşaln l saffetinden, sadeliğinden u- ri olan meselâ mimari ve müsiki ©-| han'ın (Demokratik terbiyenin osas törlü gemilerden «Ordur vapuru dün | projeleri hazırlanmış ve £ İserlerini de inkâr etmemiz, başta |ları), Doç. Refia Şemin'in (Terbiye- Hü malekeiliğler 5 zi z | a karşı İran Edebi-| koca Sinan olmak üzere Mehned A-İye dair), Öğretmen “Nürebtin Ergi- cihoa hareket etmiştir. Bvveld ha- | — Hastahanenin — Mecidiyeköğünde | çatını mildafas bize düşmediği için ka, Davut Ağa gibi adamların İs-İnin (Muallim yetiştirme sistemleri), lğrbe n aei apünen ll İ lim: Dünya çapında | tanbul ufuklarında yükselen âbideler| Rasim Erhan'ın (Edebiyat dersi ki- işdö seyir balinde | — Diğer taraftan Verem Suvaş Dor Onların şaheserlerini bir rini yıkmamız, İtri gibi, Dedo gibi|tapları), Prof. Hilmi Ziya Ülken'in r. Diğer taraftan 6 noği de bir. hastahane yaptıracaktır. | yırpıda - hiçey saydıktan / sonra — bu | barikulâde san'atkârlar — tarafından| (Liseler hakkında — fikirler), — Prof. gemişinden —üçüncüsü —olan | Bu hususta Dernek'adına bir heyet | sdebiyatın. bizdeki tekirine geçiyor, ibdâ edilerek hâlâ terennüm edilen | Tevfik Remzi Kazancıgil'in (Mektep BN V Galülki Havamıdan İdün vali dik görümmüşür. İAT İN ( be Ka aŞ L eu maladan Güşklaee l GA DA ler TONDR hareket etmiştir. Tansar İngilere | — Radyo müdürü geldi — İsa'an nümaryendelerinden bir çok- Kamamız isap edergi mevzular. bulunmaktadır Kalkavanların mağaza- sına hırsız girdi Evvelki gece Karaköyde cüret- kârane bir soygunculuk — olmu; tur, Fermeneciler caddesinde 165 No. da Ahmet Kalkavan'ın ma- ğazasına kilit ve kepenkler rılmak suretiyle girilmiş; çekme- cedeki para ile 3000 Jiralıktan fazla malzeme ve 150 kutu boya çalınmıştır. Soyguncular henüz yakalan - mamışlardır. Tahkikat ve arama lara devam edilmektedir. Muallimler bugün Imralıya gidiyor sup öğretmen ve profesörlerden mü- rekkep elli kişilik bir kafile İmralı-. ya hareket etmiştir. İmralıda bilim sel inceleme ye gözlemelerde bulu- nacak, bir kaç gün orada kalacak- lardır. Adliyedeki imtihan Ceza evlerinde vazife görecek memur ve müdürleri yetiştirmek üzere açılacak kursa katılacakla- rın müsabaka imtihanları dün İstanbul adliyesinde yapılmıştır. Dünkü imtihanlara 19 genç işti- râk etmiştir Yazılı olan imtihan evrakı, tetkik edilmek üzere bakanlığa gönderilecektir. Neticeyi bakan- lhik ilân edecektir. Kardeşimi yaraladı Beylerbeyi Çamlıca caddesi 40 numaralı evde oturan Muzaffer Çağpar ve Behçet Çağpar adla- rında iki kardeş ailevi bir mese- leden kavga etmişlerdir, Pek fazla sinirlenen Muzaffer, kardeşi Behçeti döverek hırsını alamamış, taşımakta olduğu bancasını da çekerek ateş etmiş- tir, Çıkan kurşun Behçete isabet etmiş ve ağır surette yaralanma: sına sebep olmuştur. Yaralı hastahaneye — kaldırıl- mış, Muzaffer yakalanarak taki- bata başlanmıştır. & Üsküdar Hukuk Yargıcı Ali Fuat Gedik'in bir erkek çocuğu dünyaya gelmiştir. Yavruya sıh- hat ve uzun ömürler; ana baba- ya saadetler temenni ederiz, Haramürsel, (Hususi) 30 se- ne evvel düşman tarafından ya- kılan Karamürsel mensucat fabri kasının yeniden ihya ve inşa mak- sadile Ankaradaki ilgili makam- larla temas yapmak üzere Tahir Karamürsel başkanlığında seç- kin heyet dünkü gün kasabamız- dan ayrılarak Ankaraya mütevec cihan hareket etmişlerdir. İl: miz- bu fabrikanın kurulmasın- daki bil'umum yardımlara karşı içten alâka — göstermektedirler. Karamürselin kalkınması için ya pılan bu teşebbüsün tahakkukunu bütün halk sevinçle beklemekte- dir. Hüseyin Cahit Ya'çıa İsviçreye gittı Bir halta evvel, hükümetle istişa- rede bulunmak üzere memleketimize gelmiş olan Filistin Uzlaştırma Ku- onu Türk delegasyon şefi B. Hü- seyin Cahit Yalçın bu p: niden başlıyacak olan komisyon ça- lışmalarına iştirök etmek üzere dün sabah uçakla İsviçreye gitmiştir. TAKVİM — RUMİ LA Temmuz 1000 | Bien 15365 1 6 1368 Temmuz Ramaza: 3 Cumartesi 19 Hizirı 72 - Ay: T - Gün: 197 Yasatı — Ezanı Güneş 5 40 9. 00 Öğle 13 20 4 40 İkindi T 8 »8.239 Akşam 39 12 00 Yatsı M ıbı İmsâk 3 30 6 80 Kamazanı Şerif : 19 Yaz (İleri alatranga) Saatile Evkat &. Doğu: — ö l0| Akşam Öğle — : 18,20| Yatsı İkindi — :17.19 Tnsak : 3,30) ( Nöbetçi eczaneler & 16 -7 - 949 Aksaray &. Gürgen Ec. Beyi Kumkapı Beyoğlu Della Suda Eminönü Beşir Kemal Fatih İsmail Hakkı Kadıköy Merken Kasımpaşa : — Merkez Samatya — 3: Sünbüli Topkapı —: Nazim Ec. Üsküdar —1 Ömer Kenan

Bu sayıdan diğer sayfalar: