18 Eylül 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

18 Eylül 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA : . Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret dairesi reis E“"m“g 17 Hylül 1040 Kapanı 1128.40 11.29 98225 282.62 102 904 106 5468 Açılı 1 Sterlin 100 Dolar 100 Franma frangı 100 Florin 100 İsviçre frangı — 65 7270 100 Belçika frangı 65 &87 100 Çekoslavak K. 5 60 100 İsviçre Kur. — T7T 88.60 100 Eskudo N1 20.00 Esham ve Tahvilât eT falzil tahvilleri 20.20 20.20 Bivas-Ersurum 947 — 20.60 2060 1941 Demiryolu T — 20.90 20.90 * 1941 Demiryolu IT — 20.00- 20.10 1041 Demiryolu TIL - 19.70- 19.70 Milit Müdafaa L — 20.70 20.80 Milli Müdafaa IT — 20.00 20.05 Milli Müdafaa TIT — 20.25 20.85 Milli Müdafaa IV — 20.50 ” 20.60 968 falzil Tatıkrazları Kalkınma istikramı — 95.80 - 95.90 1941 Demiryolu IV 96.85 95.85 Kalkınma I£ 9615 91 Kalkınma TIT 96.05 - 98 1948 Tahvili T 9578 * 1948 Tahvili TE 05.05 1949 İstikrazı 95.30 AYa faizi 1949 istik. 95.00 - 95.00 6B falzil İkramiyeliler 1938 Ergani 2275 22.85 1988 ikramiyeli —— 20.10 20.20 Milli Müdafaa 20.80 20.95 Demiryolu IV 97.60 - 97.60 * Demiryolu V 98.45 98.45 Anadolu D. Yolu Grupu: Tahviller 1-2 114.60 114.60 * 9660 Hisse senedleri 64.00 - 64.50 Mümessil senedleri - 70.00- 70.50 Şirket hissolori Merkez Bankası — 117.00 118.00 İş Bankası 24.50 2500 T. Ticaret Bankası — 425 — 450 Aslan çimento 16.50 16.60 Şark değirmenleri — 22.50 - 2300 Kredi tonsiye 1903 206.00 207.00 1911 168.00 - 169.00 Amortl 108.00 104.00 Kupon 232 236 Borsa harlol attın flatları Liralık Ziynetler Türk altını 48.40 4350 Reşad altım 4590 46 Reşad elgazi 43:70 43.80 > — kulpla 4425 4440 42.70 - 42.80 4190 42.00 59.25 59.50 4190 4195 Fransız kok. 47.50 4775 Napolyon 48.00 İsviçre A. 43.25 Külçe degusa 660 > — gerli 612 — 648 Pilâtin O. 10.00 11.00 Beşibirlikti İsmet 209.00 - 210.00 Reşad 296.00. 297.00 Hamid 244.00 245.00 Aziz 22300 22400 Çiçekli 232.00 23500 erbost plyasada dövizler Dolar N. V. 455 — 456 > efektif 450 — 455 İsviçre Frangı 1165 116 Fransız Fr. (78) — 100 100 Liralık ziynetlor Reşad 8100 82.00 Hamid 70.00 7260 Vahid 6700 68.00 Ankara 56.00 - 57.00 Cumhuriyet altınları Liralık 42.25 42.50 24 luk 10500 106.00 ge > 202.00 203.00 Yarım Jira 22.25 2240 Çeyrek lira 1125 1140 Ekonomik vaziyet j aaRANA inin demeci tetkik seyahatine gıkacak olan ve iki gündenberi şehrimizde bulunan Ticaret ve Ekonoml! Bakanlığı dış ticaret dairesi relsi Munla Özansoy, uça- ğın gecikmesi üzerine hareketini bugüne tehir etmiştir. Munla Öz- ansoy, dün kendisini Mıntaka Ti- caret Müdürlüğünde gören — bir arkadşımıza seyahati ve bakanlı- ğını ilgilendiren bazı hususlar etrafında şunları söylemiştir: «— Yarın uçakla Prag'a gide- ceğim. Prag sergisine iştirâk et- medik. Fakat ticaret muahedesi aktetmiş bulunuyoruz. Bu mü- nasebetle sergide — bulunacağım. Bilâhare İspanyada açılacak ve 17 Ekime kadar devam edecek olan milletlerarası fuarlar birli- &l toplnatısına Türkiye adına İş- tirâk edeceğim. Geçtiğim yerler- deki ticaret ataşelerimize de uğ- rıyarak meşgul olacağım. İthal talepnameleri için ha zırlanan yeni şeklin piyasada İyi karşılandığına kaniim. Her İt- halâtçı, ithal edecği malın tuta- rının yüzde onunu teminat ola- rak yatıracaktır. İki ay zarfında Bakanlık bu talepnameyi yerine getirip ithal müsaadesi verme: se bu teminat mal sahibine gel verilecek, fakat taahhütname du- racak, ilk fırsatta bu ithalâtçı nın müktesep hakkı yerine getl rilecektir. Yeni ithal rejimini bir iki güne kadar ilân etmiş olacağız. İthal edilecek maddeleri zaruri oluşla- rına göre sıraladık. İthalâtta bu sıra esası şarttır.» iğer taraftan öğrendiğimize göre, Ticaret ve Ekonomi Bakan- lığı yeni ithal rejiminde İt- hal edilecek maddeleri üçe ayır- mıştır. Bunlar, önce ithal edile- cek maddeler, daha az zarurf o- lanlar, lüks ve lükse kaçanlar diye tasnif edilmiştir. Önce İt- hal edilecek maddeler: - Sanayi ham maddeleri, elektrik malzeme si, kimyevi maddeler, istihsala yarıyan âletle makine yedek ak- samı; daha az zarurt olanlar: Züccaciye, mensucat, gıda sana yil gibi maddelerdir. Pamuk fiatı Fransız, İsveç, Finlandiya ve diğer bazı memleketlerin bizden pamuk almak istedikleri bildiri miştir. Almanyaya, Çekosloval yaya satışlar başlamıştır. İstih- sal bölgelerinde alivire satışlar esnasında bir kilo pamuk 250 kuruşa çıkarılmıştır. Sümerbank ütereddittir. Fiatlar daha faz- seldiği takdirde mâmul fiatlarına tesir etmesinden kor- kulmaktadır. Döviz kaçakçılığı Hacca gidenler için para kaçı- ranlar ve pahalı döviz temin denler Cumhuriyet Savcılığı ta- rafından takip edilmektedir. Verilen malümata göre hacıla- ra Cidde'de para temin eden ve seyahat işleriyle uğraşan bir fi manın bır şahsı vasıtasiyle Ci deye ikişer kiloluk zeytin yaj tenekeleri içinde mühim miktar- da altın kaçırdığı öğrenilerek ta- kibata geçilmiştir. Pasaport a- lanlar tarafından ve Transfer kaçakçılğı yoliyle harice 25 mil- yon Türk liralık bir döviz akta- rıldıgı ve bu suretle 15 bin ha- cının gidip gelmelerinin sağlan- mış olduğu hesaplanmaktadır. Avrupaya * Müamele görmüştür. Bu fiatlar saat 12 de * İşarot olan — tahvil ları YENI B ABAH -Boy RDUMUZUN KA Kahvoe ve kahvehanenin bizdeki macorası, belki dünyanın hiç bir yerinde görülmemiştir. İlk defa Tahtakalede açılan kahvehaneler, Tiryakilerinin - çokluğu ile hükü- meti korkutmuş, kahve tiryakileri korkunç sürette takibe uğramış- tır. İçenlerin darağacına çekilm le gösterir ki, kahve, alkollü iç- kinin tirşakiliğini geçmiştir. Bil- Hangarla 1 — Eksiltmeye konulan iş: İst kım, tamir ve depo hangarları hassa Dördüncü Murat devrin: kahvehanoler — kapatılmakla — kal- maz, tiryakileri nefyedilir ve hat- tâ idam olunurlardı. Bütün bunlara rağmen kahve tiryakiliği hip bir zaman kaldırıla- mamıştır. Kahve için bir çok şiirler söy- lenmiştir. En güzellerinden biri do Bi ininkidir, Bir kaç parçayı a- r Yapımı Bayındırlık Bakanlığında tanbul Yeşilköy hava meydanı ba- yapımı olup keşif bedeli ceman (552,650.13) beş yüz elli iki bin beş yüz elli lira on üç kuruştur. 2 — Eksiltme güni 23/9/1949 tarihine rastlayan cuma günü saat on yedide Ankarada Bayındırlık Bakanlığı binası içinde Şose ve Köprüler Reisliği odasında Şoseler eksiltme zarf usülile yapılacaktır, 3 — Eksiltme evrakı: Vezneye komisyonunca — kapalı yatırılacak (27,65) yirmi yedi lira altmış beş kuruş bedele ait makbuz karşılığında Şose ve Köprüler Reisliği Malt İşler Şubesinden alınacaktır. 4 — Eksiltmeye girebilmek içli ret Odası belgesi ile usulü dairesin yüz elli iki lira on kuruşluk geçici : İsteklilerin 1949'yılına ait Tica. de (25,852.10) yirmi beş bin sekiz teminat vermeleri ve bu iş gibi teknik önemi haiz bir işi iyi surette başardığını veya idare ve denetle- diğini isbata yarar belgelerle birlikte eksiltme gününden en az ç gün önce (tatil günleri hariç) yazı ile Bayındırlık Bakanlığına müracaat ederek bu iş için yeterlik belgesi almaları, 5 — İsteklilerin eksiltme şartlaşmasının 34 üncü maddesinde ve. rilen izahat çerçevesinde kuruşluk pul yapıştırarak — bunları hazırlayacakları yükleme mektuplarını saat on altıya kadar (Eksiltme evrakının her parçasına - ellişer imzalayıp zarflarına koymaları) makbuz karşılığında Komisyon Relsliğine vermeleri lâzımdır, Merkez Bankasının mübaya fiatları- Peygamberler ve Mücizele- riz Nuh Peygamberin gemisini bul mâak ümidi de suya düştü. / Ağrı dağında arama hey'- et erkânı bu yol- “da' büyük — sıkın- Aılara uğradıkla - yını ve dekoru tü fandan yâni su bolluğundan — iba ret olan bir — se hada yüzecek su değil —içecek bi- le su bulamadıklarını, — hattâ yüzden eşeklerin bile kulaklarının düştüğünü gösteren fotoğraflar neş- rettikten sonra bu fasla son verdi: ter. Onlar gemiyi aradı; biz tufa tutulduk. Zaten Peygamberlerle mü- cizeleri ile fazla uğraşmağı ” ben kendi payıma hiç doğru bulmu- yorum. Bir kere Şehir Tiyatro- sunda (Nuh) piyesi diye saçma bir yağmur koptu. Tepebaşında Rı van paşadan miras kalan mahut sar yapan bu laş tiyatronun çatısı olduğu gibi uçtu. Şehir, haftalarca — tiyatrosuz kaldı. İşin tuhafı böyle semavi hâdiseler den memnun olanlar da - bulundu; hiç unutmam; artistlerden biri key- finden ellerini çırparak : — Çok şükür diyordu. Şu rolden kurtuldum. — Rolünüz pek mi ağırdı? — Ne münasebet Ağzımı açıp bir kelime bile söylemiyordum; za- ten yüzümü gören de yoktu; ben ge- iye bindirilen hayvanlardan inoğin arka ayakları idim! Bakalım; gele vek seno ne icat edecekler? Bu se- fer de Yunus Peygamberi yutan ba- lığın iskeletini aramağa kalkarlaran hiç hayret etmem. Yalnız şurasını tekrar edeyim: Peygamber müclze- lerinin (rumuz) tarafı da vardır. Bu #İbeti ihmal edip sırf müzoleri zen- n etmek İçin (Türih-i- Mukaddes) n kalına eşya taharrisine kalkar- Aak bunun bazı manevi takatları ol duğunu da unutmamak Jâzım gelir, Nuh Peygamberin gemisi, ortalığı tufana boğdu. Yunus Peygamborin balığı da denizlerde fırtınalar kopa- rırsa sonra karışmam... Ne kadar Musa gibi sert, Eyüp gibi sabırlı da olsak eninde sonunda İsmail Poygam ber gibi hepimizin kurban edilmiye- ceğimiz ne malüm? * Günahımız! A vtara bizi affetmiyor vesse. l a| Hangi kusurumuzu? ha diye soracaksının. D Doğru... Biz on- FEA Jariın nazarında günahları boyla - rından aşmış bir alay — ma'siyet - kâr... — Fakat şu ' zamanlarda işlediğimiz — en büyük günah İstanbul valisi “Lütfi kardarı kuüvvetle tatmuş olmaklığı- mızdır. Bundan sonra no yapsak, ne söyle- sek bu günahımısı - affettiremiyeco. Biz. İktidarın büyük (Halemşor) ları İstanbulun valiyi tutmasının sebebi ni bu şehrin muhalif olmasına vori- yorlar. Yâni biz muhalefet olsun di- ye Lütfi Kırdarı tutuformuşus. Dünyada mühalefetin bü derece su dan sebeplere harcandığı iddlası hiy bir demokrasi rejiminde görülmemiş- tir. Ya idare tezgâhlarında bir türlü Postada olacak gecikmeler kabı Keyfiyet ilân olunur. (azri Onlar da muhalefetten mi ileri geli- yor? İttihat ve Terakki idaresi muha- lefote karşı: in ber şeyi yapacağız amma fler birakmıyor... —derdi. O zamanki idarehin kusurunu ten- kit edenlere karşı ayni teraneyi ile- İ süren bir muarıza rahmetli Şeyh Balih Efendi güzel bir şeytan hikâ- yesl anlatmıştı «Adamın biri dereyi geçmek iste- miş; etrafta geçit veyahut bir sal hemen suyun ke otlayan sürüden bir koyun kesmiş, derisini tulum çı- kararak gişirmiş, ağız tarafını bağ- lamış... Üstüne binip suyu geçerken birdenbire düğüm — çözülmüş... A- damcağın dereye düşerek sırsıklam olmuş. Bin müşkilât ile konara çıkıp ku- rutmak Üze elbisosini çıkarırken : *Ah gidi kör şeytan! Yine bana bu oyunu oynadınl> diye bomurda: ken şeytan karşısında tecesslim et- Talşı «Koyunu sen tuttun, sen kı tla, sen yüsdün, sen tulüm çıkar- Gn, sen Üfledin, sen şişirdin, sen bâğladın, üstüne sen bindin... Artık yine bana behane bulmasan « ya.. Bütün bunlardan benim haborim bi-. le yöktül> muhali! * Kabahati muhalefete buluş bana rahmetli üsted Ahmot Rasimin bir fıkrasını hatırlattı. Merhum (Alem-i yürümiyen bu kadar mes'ele var. Ab) 1 severdi. Fakat evdekiler bundan ül kabul edilmez, '80) Peygamberler ve mucizeleri — Günahımız — Bir Hafız galatı müşteki oldukla - m cihetle üstadı meyden — soğüt - mak için müte - madi — tarizler - de — bulunurlar - miş. Rasim: ıwxxıww/////t Bir türlü balimdon ı yorum, Hattâ naz bilo et miyor. Meselâ: «Bugün vücudümde hafif bir karıklık var.» dedim mif hemen kaş çatılıyor, gayet edalı bir tavırla cevap veriliyor: «Rakıdan> — «Ne hikmet... Kaç gündür canım yemok istemiyor!> desem yine o ce- vap: «Rakıdan!? — «Dün gece uy- kum kaçtıl? — «Rakıdan!> — «Bu- günlerde bende bir dalgınlık var.> — *Rakıdan!» — «İştiham fazla...> — Rakıdan!» nerede ise <Vapuru kaçırdım!> diyeceğim <Rakıdanl> di yecekler. Bizde de öyle. İstanbul <siyah ekmeği sevmiyor> — «Muhalefetten!» — «Möyö Prost tan bıkmışl» — «Muhalefetteni» — «Valiyi istiyor.» — «Muhalefotton> — dİstemiyor!> — «Muhalofetten İ> Bir vâkitler ikide birde Rum evli rinden yangın çıkardı. Buna her ev- de Moryem Apa tasvirinin önünde yakılan kandilin sebep olduğu anla- şılınca merhum — Kadıköylü — Refik Bağırmıştı * — Yandık! Şu Meryem Ana kan- dilinden. .. Biz de bağıralım mı? — Bıktik,., Bu muhalefet behane- sinden! ... Kahvenin badel gülgün gibi yok- tur ânt Isıcaktır. 0 kara yüzlünün ama kanı Misli manendi mi var müşti kızdırmakta Şoyh-ü şapın ana bir pare isin- di canı Misirsi Şam-ın — Halebi gözdi HVEHANELER Belicek Rume Ayağın aldı şarabın o cihan fet- tanı Kahvehaneler, ayak takımlar nın bir araya toplandıkları yer ol- duğu için ihtilâllerden korkan hü- kümdarlar tarafından da kapatıl- mıştır. Fakat o zaman da gizlice kullanılmış, en kıymetli kaçak mal olarak getirilmiş, müthiş fiatlarla satılmıştır. ji — İdaremiz thtiyacı için | yazılı (12) kalem kı: nası içinde asılıdır, İstekliler liste muhteviyatının için flat tektirinde serbesttirler, rint açıklamalakı ve listeyi Bir hafız galatı: alnız bu iktidarın değil bü- tün iktidarların namlı ka- lemşör başımı Hü soyin Cahit Yal- Çın — üstadımız geçen gün «Sarı İ makalesinde <Ha- ÜÜ vi nerede? Kırk evvelki Tar ninin ilk numurası?> fıkrasına (U- lus) da bir cevap veriyor: «Kırk s« 'ne evvelki Tanin gazetesi nerede mi? İşte burada: Ulus...> diyor ve ilâve : «0 gün nasıl domokrasiye mütlak ve müstebit padişahlık idare sine karşı müdafaa için kaleme sarıl dımsa bugün de yine ayni demokra- demagoji ve anarşi istibdadına karşı müdafaa için ayni kalem, ay- nİ ruh ve ayni asim ve irade ile vi dant vasifemin başındayım.> Koca üstadl Z. edersem tarihleri biraz karış- İlk Tanin 1908 de çıktı. tırıyor O zaman hürriyet yeni ilân edilm ve mutlak ve müstebit padişah ola- rak gösterilen İkinci Abdülhamidin bütün nüfuzu elinden alınmıştı. Dokuz ay sonra da — hâl edilerek tahta Sultan Roşat çıkarıldı. (Ta- nin) bu satın saltanatta kaldığı müd detçe demokrasinin değil - iktidarın müdafli dal, Zaton Sultan Reşat pa- Alşahtan başka her göye benziyor- du, Süleyman Nasif bile: İtmeyin biçâreden siz İstibâh Pâdişahdan başka her kes püdi- şâhi Diyordu. İkinol Abdülhamidin — mutlak müstebit idaresinde büyük tUstadımız yalnız edebiyatla meşgul olup aala aiyasotle moşgul olmadılar. Bu hu- susta öyle zannodiyorum ki — hafısa ları biran zayıflamıştır. Zaten mu- halofot denilen yolun muhataralarını pek güzel takdir eylemiş olacaklar ki sehhar kalemleri daima iktidarla borabor yürümüştür. Üstada Allah uzun ömürler versin... Fakat o de- Mal vermek isteğinde bulunanlar vermiyecekleri kalemler varsa bunların hizalarına flat vermiyecekle - mühür ve imzalı D. Deniz yolları ilârnları satın alınacak- aşağıda cins ve miktarları asiyenin listesi Tophanede Gereç Müdürlüğü bi. tamamı veya - diledikleri kalemler, tanzim edecekleri Jistede — fiat nümüneleriyle birlikte kapalı zarflar içinde olduğu halde en geç 20/9/949 tarihine kadar Tophanede Gereç Müdürlüğüne teslim etmeleri ilân olunur, — (13528) Cinst Vahidi Siiktarı Kurşun kalem (resim için) Adet 2500 Kopya kalem (yumuşak) » 7000 " Kırmızı kalem > 1500 Mavi kalem > 1000 Pelür kâğıdı 500 lük Paket 1000 Karbon kâğıdı 100 lük > 100 (EI için) Karbon kâğıdı 100 lük > BT (Makine için) Kapaklı musannif Adet 1000 Yarım kapaklı musanntt > 10000 Kalem ucu (çelik) Kutu 250 Makine gşeridi (13 m/m) Adet 500 Kola Şişe 300 AAA AAA virleri yaşı hayattırlar. Bir hikâye vardır: Oğlu babaşına — Baba! demiş, sen artık ateh getirdin! nış adamlar henüz ber- Adamcağız içini çekn Ah evlâdım! demiş. tirmedim; o, geldi! * Atlantikte mücevherat: Ben ge- Atlantik denizinde mücevherat do- la bir yat kaybolmuş. O denizlerde bulunan bütün ge miler fellim fellim yatı — arıyorlar - Bulacak mif — Orası üm — değil Haâvadisi veren A jans yatın Belçi - ASSS kalı bir zengir —— kadına ait oldu gunu bildiriyor. Pakat kadının yat- ta olduğuna dair bir malâmat yok. Ağa Hanın çalınan elmaslarından, Ali Hanın madamasına vordiği yü- zükten artık kurtulduk. Derkon şim di Madam Boel'in yat hikâyesi ile Zonginin malı ile çenemizi yor - maktan usandık artık! Sadrâzam Fuat paşa Ayıntaplı Ha sırcı Mehmet ağaya parmağındaki yüzüğü göstererek — Nasılf demiş, taşımı beğendin mi? Mehmot ağa bakmış — Çok güzel paşam, demiş, fa- kat bu size ne getirir? getirecek? Hiç. — Benim iki taşım var, elli altın getirir. — Ne taşı bunlar? — Değirmen taşı! Benede Bis de soruyoruz. Ağa Hanın el- masları, Madam Bool'in mücevhe- rat yüklü gemisi sahiplerine ne ge- tiriyor? Vukuata bakarsak bol bol üsün- tü Boktaşinin dediği gibi: Züğürtlü. Gün de ayrı bir zevki varmış l Yazan: Eski bir pehiivan İsrarlar bu gekilde tevali e - dince Arnavutoğlu ister İst mez güreşi kabul etmek zarüre tini hissotti: — Pek Alâ, mademki bu ka- dar lsrar ediyorsunuz, sizi kar- mayacağım. Güreşi kabul edi - yorum, dedi. Arnavutoğlu da güreşi kabul edince Aartık ortada bir mani kalmamış oldu. Ve o akgam mtl nadiler bütün gehri dolaşarak ertesi günü hünkâr başpehliva- nı Kastamonulu — Arnavutoğlu Ali pehlivanla Sıvaslı Dursun pehlivanın son bir. karakucak güreşi yapacaklarını halka - bil- dirdiler. Güreş yeri görülecek bir man zara arzediyordu. Müthiş — bir kalabalık her tarafı kaplamış - tı. Bütün Kastamonu güreş ye- rinde hazır bulunuyordu demek mübalâğa olmazdı. Halk büyük bir heyecan içinde güreşi bekli- yordu. Seyirciler iki kısım olmuşlar- . Bir kısmı Sıvaslı Dursunun bir kı Arnavutoğlunun sım halk da galibiyetinden güphe etmiyorlar Sıvaslının bu & er galip ge- leceğine inananlar, Arnavutoğlu nun İlk defa güreşin tehiri için ileri sürdüğü mâzeretl de — öğ- rendikten sonra bu zanlarının hakikat olduğundan artık güp- heleri kalmadı. Evet, Arnavut- oğlu Sıvaslıdan — çekiniyordu; korkuyordu. Sıvaslı Dursunu yenemiyeceğini kendisi de bili- yordu. Bu güreşi yapmamak 1- çin kaçamak yol aramış, bul: Mayınca çaresiz güreşi - kabul zorunda kalmıştı. İki pehlivan öğleden sonra i- kindiye doğru soyunarak mey- dana çıktıkları — vakıt binlerce Kastamonulu kendilerini alkış- lamağa başladı. — Yaşa Arnavutoğlu! — Yaşa Sıvaslı! — Haydıi arslanlar! Sıvaslı Dursun büsbütün baş ka birşey olmuştu. — Adaleleri bir kat daha şişmiş, tunç vücu dü bir heykel manzarasını al- mıştı. Buna mukabil Arnavut - oğlu ise gözlere büsbütün zaif- lemiş ve süzülmüş gibi görün- | dü. Adetâ Sıvaslının yarısından | da küçük görünüyordu. | — Bu manzara da güreşin Si- vaslı tarafından kazanılacağına inananların — tahminlerini kuv- vetlendirmiş bulunuyordu. Bunlar aralarında şöyle konu suyorlardı: İmkânı yok Arnavutoğlu Sıvaslıyı yenemez. — Görmüyor musunuz? En az iki misli.. — Sıvaslı muhakkak kazana- cak.. — Bu kadarcık bir pehliva- T metanet, sarafet, renk caksınız. görrrra LEYLi uu KU CA TLaN Ca TRH LKL 'Terkibinde bulunan maddeler sayesinde cildin erken buruşmasına mâni olur, derideki aivilceleri tedavi ve izale ederek beyazlık ve teravet temin eder. TALEBELERE BEYAZ EŞYA SERGiSi z ARİADIİŞ | 18 EYLÜL 1949 Telrika No. t14 Sıvaslı Arnavutoğlunu nihayet alta alabilmişti nin Sıvaslıyı yenebilmesi aklın alacağı gey değil.. — Bivaslı kendisine iyi bake mış. Bak nasıl olmuş. . — Evet, evet, büsbütün geliş miş. Ben yakından biliyorum.. Her gün idman yapıyordu. — Canım İstanbullu pehli - yanlar ne de olsa Anadolulu - lar gibi sarp olamazlar. Vakıs Arnavutoğlu da Kastamonulu amma, İstanbula yerleşmiş ol« duğundan İstanbullu sayılır. — Şu aralarındaki vücut far kına bakmak bile yeter.. Arna» vutoğlu imkânı yok — Sıvaslıyı yenemez. Daha fazla — konuşmalarına meydan kalmadı. Çünkü mey - dancının işareti Üzerine güreş başlamış bulunuyordu. Arnavutoğlu hasmının ne ka- dar terakki etmiş olduğunu da.- bal ilk elde anlamış olduğun - dan ona göre hareket etmeyi tasarlamıştı. Onun için hücum sırasını Sıvaslıya bıraktı. Sıvaslı da esasen, derhal hü- cuma geçmiş bulunuyordu. Sağ dan soldan son derece giddetli hamleler yapmağa başladı. Ar- navutoğlu tam münasile müda- faaya çekilmiş bulunuyordu. Hiç bir hücum yapmıyor, sade- ©e Sıvaslı Dursunun hamleleri- ni boşa çıkarmağa gayret gös- teriyordu. Güreşin aldığı bu şekli gö - ren Sıvaslının taraftarları, peh Mlvanlarına Ümit bağlamakta hatâ etmemiş olduklarını anlı- yorlar ve gittikçe daha açık bir gekilde Sıvaslıyı teşvik ediyore lardı. Bütün meydanı — Aferin Sıvasi — Haydi Dursun pehlivan! — Haydi Sıvaslı, al altına Arnavutoğlunu! Sesleri kaplamış bulunuyor- du. Sıvaslı da doğrusu çok güzel hücumlar, hamleler yapıyordu ama, bir türlü istediği gibi Ars navutoğlunu bastıramıyordu. Bu fırsatı ancak güreşin baş lamasından yarım saat sonra buldu. Güzel ve âni bir dalışı müteakip Arnavutoğlunu altına alabildi. İşte dedikleri çıkıyordu. Sı- yaslı Dursun üstünlüğünü gös - termişti. Çok hâkim bir güreş- ten sonra Arnavutoğlunu bas- tırmağa muvaffak olmuştu. Ar- navutoğlunun daha fazla mu - kavemet etmesine imkân yoktu. Mağlüp olması mukadderdi. Sıvaslının taraftarları şimdi daha açık bir gekilde Sıvaslıyı teşvik ediyorlardı: — Aferin arslan Sıvaslı! — Haydi Sıvaslı! Yen artık Arnavutoğlunu! — Çöban teknesine al! (Devamı Var Beyoğlu, İstikl Cud. 284 tatanbur foni 40633 Yeni Mevsim için getirdiğimiz zenginliğile meşhur Ipeklerini ve aradığı nız bütün kumaş çeşitlerini ancak Necmi Rıza mağazasında bula- kalarının W Hu darış D

Bu sayıdan diğer sayfalar: