4 Temmuz 1950 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

4 Temmuz 1950 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EHWLRr<LHeManu hf'" ı 3 “Zorlarsan kalbime bir hançer saplamaktan korkar mıyım sanıyorsun baba?., Genç kız yerinden doğruldu; ü - - Bana yardım et! Her şeyden evvel, haber ver, Memi Reis Ne oldu? Öldü mü, yoksa babam onu bundan sonra mı öldürecek? Allah aşkına! Biliyorum ki, beni seversin; benden bunu esirgeme! Ne yaparsan yap, her şeyden ev- vel onun gimdi nerede ve ne halde olduğunu bilmeliyim; sonra da o- nu kurtarmalıyım! Çünkü onu ge- miden buraya ben gönderdim; bu- 'na ben sebep oldum. Onu sevdi - gimi söylemeseydim babamın ya- nına hiç gelmiyecekti ve bü kav- galar kopmıyacaktı. Ah, o yenile- cek adam değildi. Yüz değil bin kişiye bile kargı koyar o... Gör - düklerime inanamıyorum. Kuzum, nineciğim; çabuk ondan.... Birdenbire kapı açıldı; Şeyh E- bü Said çatık kaşlarının altından, alev fışkıran gözlerle Fatmaya bakıyordu. BŞ ŞEYHİN İNADI... Genç kız yerinde doğruldu; önce o da babasını aynı bakışlarla süz- dü; sonra, bundan bir fayda göre- miyeceğini anlamış olmalı ki, yü- züne acındıran ve yalvaran bir hâl vardı. Şeyhin önüne doğru yü rüdü; diz çöktü ve onun ellerini avuçlarına alarak, ağlayan göz - lerle tekrar yüzüne baktı; yalvar- di: — Baba! Ona bir şey yapmı Onu buraya ben gönderdim;: <Ba- bama git ve beni ondan iste'» de- dim. Onu öldürme, baba! Bir gı yapmadın, değil mi? Daha yaşı- yor ve ölmiyecek, değil mi? Şeyh Ebü Sald kızını o zamı na kadar hiç bu derece Üzgün gör- memişti. Gençkız devam ediyordu: — Onu öldürürsen ben de y şıyamam artık! Şeyh Ebü Sait, kızının ellerin - den tuttu; ayağa kaldırdı; kenar- daki gedire oturttu; kendisi de o- turdu; hayretle: — Onu sahiden seviyor musun? Diye sordu: — Beviyorum baba! Ne yalan söyliyeyim işte... — Seviyorum. Sevmemek elimde değil ki.. Şeyhin kaşları çatıldı; - gayet ciddi ve sert bir yüzle cevap ver- di: —Bensevmiyorum ve onunla ev- lenemezsin! ÇAM AUA AA Jâzım gelmez.. . güvenilmez ki.. Peygamberimize kadar mübarek adamlar istediler de ver- /medim. Buldun buldun da şu ser- | ni mi yaacaksın “burada? fimidi kesmelisin! Bir daha onun önce o da Babasını aynı bakışlarla Fatmanın gözleri dehşetle büyü- dü. — Fakat... Fakat kim benim hosuma giderse onunla evlenme - me razı olacağını sen - söylemez miydin? — Böylesi hiç aklıma gelme - mişti; gelseydi öyle söylemezdim — Demek ki, kabahat - sende imiş! Öyle değil mi baba? Şimdi | ben bir yanlışlığa mı kurban ola- | cağım? Ben de mi aldatılmış du- rumda kalacağım ? — Evet ama, ne yapalım! Bir | yanlışlık yapmışım! Yanlış — he- | sap Bağdattan döner! | Benşe o sözüne güvenerek Reİsin teklifini kabul et- Memi Miştim. Şeyh Ebü Sald yatışmıştı; yu- muşak görünüyordu: | — Verilen her sözün tutulması | Hele aşk.. Rüz- gâr gibi geçici bir. şeydir. Ona . Seni bunca A- rap Şeyhleri ve oğulları, soyları dayanan Beriyi mi buldun? Genç kız ciddileştir — Baba?... — Ne o? Bir de onun vekilliği- Sana son defa söylüyorum: Bu adamdan izünü görmiyeceksin! Ebü Selâ- 'ye hemen haber göndereceğim, yapsın. Sen mi düğün hazırlıklarını de onun oğlu Musa'nın haremine girmek Üzere Üç güne kadar yola çıkacaksın! Düğün orada yapıla- cak! Bugün yarın cevabı gelir. Genç kiz isyan etti: — Fakat baba... Ben bunu is- temiyorum. Ben Musa'yı sevmiyo- rüm, — Evlendikten sonra seversin! Nikâhta keramet vardır. Başka söz istemem, mektubumun Fatma babasının yanından ger ye doğru çekildi; ayağını yere vu- rarak — İstemiyorum işte! Gitmiyece- &im. Zorlarsan kalbime bir hançer | saplamaktan korkar mıyım sani- | yorsun? Diye haykıracaktı. Fakat bundan evvel Memi Rel- sin hayatını düşünmek — lâzımdı. 'Yeniden babasına sokuldu. — Baba, Memi Rels öldü mü? İberi bu serke; |daha adını bile anmıyacaksın ve | YA ZN CAN S£ENİ ABER | Yerli sanayie | 4 N | zararlı ithalât — Ankaraya sanayicilerden mürekkep bir heyet yol- lanarak durum bildirilecek eli olacak İtha- Z Yerli sanayle aai lâtin önlenmesi İstenmektedir, mücip olmu bekçilerin İşlerini ihmal ettiklerini va başka yerlerde çalıştıklarını ileri sürmektedir. Bekçiler İse, bu isna — Onun adını ağzına almaına- hısın! Fatma mert bir erkek gibi ko- nustu — Memi Rels gemisine sağ ve sağlam dönmedikçe onun kurtu- Tuşu için uğraşmak vicdan bor - cumdur; çünkü onu buraya ben| gönderdim. Tuzak kurmuş bir in- san dürümünda kalmak istemem. | Her şeyden evvel o kurtulmalıdır. | Onun kurtulması için her geyi ya- | parım. | Şeyh Ebü Salidin gözleri mrlıx—î dı. Kızını Ebü Selâme'nin — oğluna zorla — veremiyeceğini anlıyordu; onun ne inatçı mahlük - olduğunu, İhattâ bu yüzden kendi kendini öl- dürebileceğini biliyordu. — Halbuki böyle bir netice bütün emeklerini boşa çıkaracak, bütün plânlarını temelinden yıkacaktı. Zaten kızı- ni o kadar seviyordu ki, onun ölü- müne şahit olmak korkusiyle kal- binin Adeta duracağını hissedi - yordu. Şimdi Memi Relsi - öldüreceğini söyliyerek kızını korkutmak — ve kendi fikrine yaklaştırmak çalışacaktı; dedi ki — Bana bak, Fatma! Memi Rels şimdt kapana kısılmış bir. kurt gibi avucumun içindedir. Öteden- adamı ortadan kal- | dırmayı istiyordum. — Konağımda, haremime saldırdığı, bu kadar a- damı öldürdüğü ve yaraladığı için gerlatçe kanı helâldir. Hiç kimse | bana bundan dolayı bir şey söyli- | yemez; kısas gerektir. Fakat onu bir şartla sağ bırakmağa ve gemi sine göndermiye razı olurum. Genç kız sevincinden kendisini | tutamadı: — Demek ki, hentiz ölmedi ve yaşıyor! Oh Allahım! Sana çok Şükür... İstediğin nedir, çabuk söyle! — Ondan vaz geçecekslii İçin Bir Üç güne kadar Şeyh Ebü Selâme- nin oğlu ile evlenmek tizere yola | çıkacaksın! Sanırım ki, hiç de a Bir bir teklif değil. Hattâ senin için bulunmaz bir bahtiyarhktır. Geng kız derin bir nefes aldı; gözlerini yumdu. Ona — Bir daha onun adını anma ve unut! Diyecek yerde kalbinin tam tis- tüne birhançer saplasalardı bu ka- dar acı gelmezdi. — , (Devamı var) Yazan: JEROME ODLUM. <— Eğer niyetiniz şaka ise, şimdi sırası değil Mister Kordel> diye cevap verdi. Elmas tâciri adeseyi cebine koyup taşı da sa- hibine fade etti: <— Bu sun't bir. pırlanatdır, bin dolardan fazla veremem!> «— Bu meşhur Mirabilis pir- dantasıdır Mister, Yukatanda bir kızıl derilinin mezarında dört a- sırdan fazla zamandır gömülüy dü ve sizi temin ederim ki o za- manlar sentetik olarak pırlanta imâl etmek ilmi mevcut değil- di.> Kordel hâkimâne bir Büldü: <— Bu, gentetik karbonlardan rTekkep bir pırlantadır ve yı » tarihi bir seneyi bile geç - mektedir. Üstelik tamamen mursuz, Halbuki hakiki pırlan- ta katiyen tam mânasiyla kusur- #uz olamaz. Gerçi sun'l pırlanta- Jar bizim gibi mütehaasısların e- linde bile güç anlaşılır, ama sizin kinin kusursuz olması - hilenizin muvaffakıyetle — neticelenmesine MANİ oldu. Allahtan biz kuyum- cuları sentetik pırlanta sanat « kârlarının elinden kurtaran y tavırla -i — güne gşey, sanatkârına hakiki fi- yatından pahalıya mal olmasıdır. Siz ise bunu kusursuz yapmakla sentetik damgasını kendi elinizle vurmüuşsunuz.> Orada herkes şaşırıp biribirine baktı. Profesör hayretle taşı sey- rediyordu, sonra Stiyle dönerek Yoksa bu sizin bir hileniz mi Minter Stiyi, taşı ucuza kapa- tıp komlayon almak - için böyle bir dolap mı çevirmiye — karar verdiniz?> Stiyl kendinden emin bir tarz- da başını salladı. «— Taş sizin Mister Adams, zahte olup olmadığını kendiniz daha iyi bilirsiniz.> Kordel lâfa karıştı: «— Bin dolar teklif ediyorum> «— Taşın sentetik olduğuna emin misiniz?> «— İsmim kadar, Mister A- dams.> Stiyi profesöre döndü: <— Sizin yerinizde olsam teh Jifi kabul ederdim, çünkü avukat Ücreti İçin paraya ihtiyacınız ola. cak> dedi. Profesör şaşırınca: «— İşlediğiniz cinayetin hesa» Sunan: SEMRA ARSLANLI bını vermek için ters yüzü Mek- sikaya — gideceksinizi> cevabını verdi. İskelet yüzü, bir anda simsi- yah oldu Kimi öldürmekle —itham edildiğimi #orabilir miyim efen- dim> <— Biz Royil Adamsı öldürdü- nüz. Albertle Klarens de Rikar- do Martinezi ördürdüler.» <— Lâtife ediyorsunuz galiba Mister Stiyi, Klarensle — Albert ortadan kayboldular, pekâlâ bi- liyorsunuz ki, Royil Adams da benim!» Yüzbaşı Heg cebinden bir pü- ro çıkarıp ucunu isirdi: «— Eğer Albertle Klarens dün rıhtımda tevkif ettiğimiz yılan- lar ise kaybolmadıklarını — size temin ederim.» Bu söze Stiyl de profesör de hayret ettiler, hafiye Hege dön- dü <— Kuzum Allahaşkınıza, on- ları tevkif ettiğinizi dün bana niçin söylemediniz?> Yüzbaşı pürosunu yaktı ve de- rin bir nefes çekerek profesörü iparet ettiz İyik din döğrü olmadığını İddin. etmek tedirler. Üniversite imtihanları başarısız. oldu Tstanbal Üniversii fakültelerinde 'a ermiştir. Öğrencilerin bil. mühtelif hanlarını Eylâl bir devretine bıraktıkları nisbetl ancak yüzde beş veya altıyı için — başarı bulmuştur. AF tasarısı tatmin edici değil Müzakere edilmek için Büyük Millet Meclisine tekrar gelmiş bulu: nan yeni af tasarısı da mühteva İti barile şamil ve tatminkâr — bulun ma İstanbul — Barosundan bazı ava Adnlet — Bakanlığını müşterek bir dilekçe vererek tasarı- nin daha şâmil bir hale konulmusı lüzumuna İşaret etmişlerdir. Gazi Terbiye Enstitüsü müzik kolu Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Mü- k Şubesi öğrencilerinden 34 kiş lik bir koro, konserler vermek üre ve şehrimize gelmiştir. İlk konser, parasız olarak yarın saat 19 da Açık Hava Tiyatrosunda verilecektir. Telefon rehberinden şikayet arttı Telefon İdaresinin, soy başa alarak hazırladığı yeni telefon edildik © adres sormak içii adlarını zehberi abonelere tevzi 01 pilan müracaatlar iki misli artmış bır. Bir gazinoda yaralama hâdisesi Yenikapıda M. Çakır gazinosu #n- hibi Mehmet Çakır, evvelki gece müşterilerinden Kör Halit adındı birisi tarafından — biçakla — yaralan. Hâdise gazinoya eğlenmeye gelen Sadettin adında bir genç ile yanın: daki masada nilesile birlikte — otur makta olan Münmmer da — bir gahsin — münakaşasından — çıkmıştır. Bu hâdise emnasında — garsonlardan n Mehmet ndında birisi Hüdise tahkik Necip ile C de yaraların edilmektedir. şlardır. Tettikten sonra onları tatmine mü- |met anlayışı da'izah ve tafsil edil- BABAH VİK is adi Ba hisler İhtiyaç telâkkisindeki y İktisatçılar, 8- elde ettiği mal alıcı bulamaz ve bi yüzden o işletme kâr etmez olur ve bir müddet sonra belk mağa mahküm buljnur. arzı otomatik bir surette arzın talebe ne kadar güzel intibak ey-| lediğini de irae eder. Yâni harlet | hiçbir nâzım kuvvetin müdahalesi | olmadan iktısadi hayat tıkırında gider ve flem kendiliğinden yü- rür bu netice belki tabil belki ilâ- hi bir d Bu izah tarzında, İlk iktısat lar, müteşebbis denilen adamı çok f bir Amil gibi gözönünde bu- duruyorlardı. O, halk ile temas eder, ne gibi şeylere muhtaç ol- duğunu, isteklerini öğrenmiye ça- tesbit lışır. ve bü arzuları iyice ekkil mamul ve mahsulleri elde | ederdi. Böylece iktısatçıların kıy- | miş bulunurdu. Eşyanın kıymet N oluşu müstehliklerin ihtiyaçları- na tekabüll etmesinden ileri gelmiş | bulunurdu. Halbuki son zamanlar- da, bâzi Alman iktisatçıları mü- teşebbis denilen şahsı böyle pasif bir durumda farz ve tahayyül et- miyorlar. Müteşebbis yalnız mev- cut ihtiyaçları tatmin ile uğra- | şan gayri faal bir unsur değildir Bir nevi fotoğraf plâkı gibi ihti- yaçları — listede — aksettirmeye | Uğraşmakla iİktifa etmez bilâkis yeni devrin müteşebbisleri, sanayi İkralları bilhassa reklâm ve pro- paganda ile halk arasında yeni yeni ihtiyaçlar yaratmağa çalışır ve kendi filli eseri olan bu yeni ihtiyaçları karşılıyacak mamulle- ri de ortaya çıkarır. Böylece eş - yanın faydası anlayışına bir. de müteşebbisin kazanç duygusu, hâ: kimiyet arzusu ve ihtira ve icat faaliyetini katmak lâzımgelir. Şüp hesiz, netice itibariyle, yeni yeni ihtiyaçların doğması ile yeni yeni faydalar meydana çıkmış bulunur ve vaziyet, umumt çizgilerinde klâ siklerin anladıklarından çok fark h değildir. Fakat bu ferdi ve — şahsi ihti- yaç ve talepler yanında, bilhassa Birinci Dünya Harbinden sonra, âmme hizmetlerinin faraza dev letlerin talep ve ihtiyaçları da or taya çıkmış ve eskilerin Üzerinde israrla dürmadıkları bü bahis, imdi hayli ehemmiyet kesbetm di faaliyet sahasına karışmaları gok Evvelce hükümetlerin iktısı A mMahdut idi. Devletlerin bütçele- Sergiyi gezenler ri yeküru zaten, bugüne bakınca tanbul Sergisini, açılışından dil- | cüzt sayılabilirdi bir halde ki, hü ne kadar 65,880 kişi ziyaret etmiştir. | kümetlerin eşya ve hizmet talep- Sergi ba yıl 25 kuraş mukabilinde |lerinin ferdi ve şahsi - taleplerin gezilmektedir. <— Bunun da baş sahtekâr olduğunu dün bana niçin söyle- mediniz?> Stiyl sırıttı, profesörün —yüzü siyahlıktan çıkıp kurşunileşmiye yüz tuttu. Heg cebinden bir telgraf çıka- rarak <— Puerto Ratonda Gilerman Vargas adlı bir polisten telgraf aldım. Rikardo Martinezin cese- dini, Stiylin bulduğunu yazıyor. Stiyi, ona oralarda bir ceset da- ha aramasını tavsiye etmiş. Var gas da o cesedi bulmuş ama kim olduğunu teşhis edemediği — için üztlüyormuş.» Btiyl Hego baktı: — Bu ikt adamın ne — çapta kurgunla öldürülmüş olduklarını anlamak çok enteresan olur.» Heg başını salladı: <— Vargas, mâhir bir polise benziyor. Her şeyi düşünüp tah- kik etmiş. Teşhis edilemiyen a- dam, 88 çapında, Rikardo Marti- nez de 82 çapında kurgunlarla öl dürülmüşler. İtiraf etmek iste - mezdim ama Stiyi, sen bit müd- det hakikaten bizden daha ileri durumda idin. Dün rıhtımda tev- kif ettiğimiz iki r-endebur heri- fin elinde 32 lik tabancalar var- dı. Ayakkabı ve otomoblil izleri, dün depoda plasterle kapladığın izlerin ayni çıktı. (Profesöre dö- nerek) Merak etmeyin, Meksl - kada yalnız — kalmıyacaksınız, muhafızlarınız yine yanınızda o- Jacakı, iğini altında kaybolduğu ve hu Adams ayağa kalktı — Eğer Klarensle Albert bir cinayet işledilerse, ben b katiyen haberdar değilim, onun için benim tevkif edilmeme hiç bir sebep yoktur.> Heg iskelet yüzlü adâma istih fafla baktı — Yok canım, bakın da he- le, demek ki, ben çok şüpheci bir Adamım, ama bizim karakolda 38 lik bir tabanca var ki, geçen | akşam Palms otelinden kaçan bir firariye ait olduğu tespit e- | dildi. Firari Mistre Stiylin kur- gunlarından kaçıyordu. Tıbbi nd- N, teşhiz edilemiyen cesedin ni tabanca İle öldürüldüğü hak- kında rapor verdi.> Bu sırada Stiyi â agrayıp Profesörün kolunu sık- tı, adam müthiş bir acıyla hay - kırdı; Stiyl memnun mesrür siri- tarak yerine oturdu ve Hege: Je yerinden «— O gece kızın apartımanın. dan kaçan firariyi ben yaralamış tım, ne tesadlif değil mi profesör | de kolundan yaralı.> Heg Harknesle sonradan gelen polis memuruna: <— Bu adamı götürür çocuk - larl> diye emretti. Harknes profesörün üstünü a- radı, silâh yoktu, adam — Stiyle | dönüp: « <— Sözde beni cinayet suçun- dan kurtarmak için buraya ça- Bırdiniz, (Devamı var) oo |tep idaresi, sırf talebenin isteğine enilikler YAZA lemiye çalışır ve b D Garia dlnı vakdledi, delter İ v N fabrikalar kapanacak, İşçiler — İşsiz | Mefhumu ile meş 0 .. . ihtiyaçların inki- Kalğaki ve geei talailik - yapılar | a omuar İ İYA. PEOL. Şukru Baban |.: -4i miyacaktır. Memlekette istihlâkl kar | ekonomik faaliye ter. İşte Idarenin gilayacak tutarda yapılan mamülle | tin İnsan ihtiyaç iliyacı” ba satü Ha bensörlerinin İihalinde gümrük | larını gideriiiye matuf bulunduğu eut bir hüviyet taşımıya Muvaffak iretle kavramam tefeirli bir ihti- ada G Thon Yürdöre.dön | Yöktkama İsazob etmiflecdle KU olemabli ei e0MlebOlBİL ŞK (yaç AYA IN Ala ü Bala ea n Tei isün İAt D UlERAERİN Bilayir tera | GÜL GÜYK Tatkal Bryadları ee SS Y OK belrmiltğı BT GA Y lal SA meba bınca | İ M n Vat iyle hşterleniz Tz İTstanbul Bölge Sanayi Birliği, An- | gebbis sermaye, Bal ve tabiat me hizmeti gören mülessesele- | tehliklerin tam arzularına uyul- e Bi balt Tölmarak a| Haslenılaanı “ön. lll ve Ve (a GGE İ Gdi a 0 |u cetü yerı yesi GÜ MAD aakkalıra bilrecek, he n bik Yaklıla TüReöRük nal. İ aüit BAA A HLOR OA (Mlla he yarabım aN E Hlllc ada Mtalisda Balbllak| Bt S USRKA ) Bd arb| katı taafik VAA BÜRD D DA K tır. lamağa gayret eder. İyi giden|zanmıştır. Evvelce müteşebblsler | Böylece mahdut bir sahada ali- Beyoğlunda 120 bekçi — Mütesebbisler, “ kârlı — Sanliyetler İksikın imtiyaçlarımı iyice ” tejkik nan misal çok daha geniş, müllt işten çıkarıldı kilda ammlip . rerdllğ l ba: y İN biyasaya- sürmlera Önlmiyor” - İ lt bimmkhilir. rAlmanyada Nart Dün Boçoğla - vemtinde - varifeli'|İstihsallerin müşterisi ve talibi çok İlardı hattâ bazan, yükselmis ce-İmin yeni kurulduğu - zamanlarda 120 bekçinin İşine son verilmiştir. İolduğundan mamul ve mahsuller | Miyetlerde, yeni yeni Ihtiyaçları, |bilâhare — Mareşal olan - Göring KA Beke LA İNan MA Ü Ne | ŞE hi #at ll AA KÜRLAr. 6 iVA DAĞ ElA zörüa YASREYALRL İA CT GK Na geçen b Temeledanleri (0 L Gagn Bae (i vareci SeblİB takcnleilekinde ll BiF BÜĞİ Biz kartsi bir ooi Bürla |0 KBN Blansı (Bülla. tereyer İNi geğledirmed UNK Ha ee FD map İ Taaaylnelra 2108 | fenl at ükiyanlar - vacatrtakl GKD y ue elit At ÜB İ e GEkAMDlEe İ DARUIA gl K0k'aaş |ve ha B Drolera aht 1200 n a N Ka ta büyük rol oynayabilir. Fakat bir âÂmme hizmetinin taleplerde bu lunması ve yeni ihtiyaçlara cevap verecek mamul ve mahsüller iste- keyfi bir sürette, tefsir ve tevil olunuyor ve tereyağ yerine — top imalini istiyordu. Yağ ihtiyacı ye- rini top ihtiyacına — terkediyordu. mesi fasıl cereyan eder? |Ve cemiyetin yeni talebi böyle o- Devlet, vilâyet veya belediye lunca da istihsal g istikamete yö- veyahut harhengi bir âmme işi gö | neltiliyordu. Halbuki hakikatte ve ren müessesenin talebi, ferdi ve | filiyatta Alman halkının ekseriye- husust taleplerde olduğu gibi şa-|tinin reyi sorulsa ve alınsa bu hısların fillen hissedilen ihtiyaç- |Nevi talepte bulunacağı çok şüp. lara pek dayanmaz daha ziyade )| heli 1di «tefsirli ihtiyaçlara» intibak eder.| — Hükümetlerin inhisar politikası Bu tefsirli ihtiyaç tâbiri bir Fran- | geliştikçe halkın talep istikame sız İktısat hocasınındır. Ve bu tâ- | tinde çok geniş tahavvüller müşa- birde mânayı anlamak İstet | hede edilir yeni yeni ihtiyaçlar 'etin bir âmme hizmeti- | beslenir. Bütün bu hallerde istih- nin talebi ferdin ve gahsın talebi | Sal yine ihtiyaçlara ve o ihtiyaç- gibi ihtiyaca istinat etmez çünkü |ları duyanların taleplerine dayan- cemiyet yemez, içmez, giyinmez | maktadır. Yani klâsiklerin anlat- daha ziyade bu cemiyeti tıkları ve müşahede eyledikleri şe- eden fertlerin — bu — ihtiyaçiraı kilden hemen hiç farklı değildir vardır aha onlar bu İsteklerini | Yalnız bu talep kuru ve kendili - doğrudan doğruya izhar etmezler| ğinden olmuş - değil hükümetin, de devlet veya diğer âmme İşinin | Müteşebbislerin veya bazı kı aşlarında — bulunanlar — fertlerin | esseselerinin gayret ve himmetiy- arzularına tercüman olurlar — ve|le doğmuş. idar edilmiş ve düzen- onların taleplerini ifade eylerler. |lenmiş bir taleptir. İstihsal saha Halbuki herhangi bir müessesenin | veya devletin bBaşında bulunanlar behemehal o milessesedekilerin ve- teşkii tabiatiyle müteessir olur ve iktı- sadi inkişaflar daha derin ve ince tahlillere maruz kalmış bulunur. ya o memleketteki halkın tema- yüllerini aksettirmezler. Bir mek-| — Ekonomik temel kalde ve pren- sipleri o kadar sağlam esaslara kurulmuştu. ki, onları ye lâkkilerle büsbütün bertaraf et Miye kolay kolay imkân bulun - maz olsa olsa eski bilgiler yeni derinleştirmelerle daha etraflı tah- HNi ve tavzih olunur. Zaten başka türlü olsa ilimde istikrar ve de- fam olabilir mi? uymaz plir devlet, halkın hevesle- rine intibak etmez. Kendi arzu et- tiği veyahut ahlâkf bir ehemmi yet verdiği ihtiyaçların inkişaf et mesini istiyebilir. Mektep İdaresi talebe tütün, şarap, rakı, sinema ihtiyacını duysalar da onlara da- ha ziyade kitap, defter temin ey ve gekilleri bu yeni cereyanlardan | A TEMMUZ 1950 Lütfü Fikri Beyin vasiyeti... İttihatçıların komitecilik zih- niyetiyle devlet Idare etml. ye kalkıştıkları devirde, — Millet Meclisinde muhalif bir zümre var- dı; bu zümrenin en göze çarpı şahsiyeti Dersim —mebusu — Lüt Fikri beydi. İttihatçılar siyast mevkuflara işkence yapıyorlardı;. dakat — peli tabil olarak bunu inkâr ediyor lardı. Lütfi Fikri Bey yüksek bi nedeni cesaret göstererek mecl: kürsüsüne çıkt — İşkence yaptı; miştim, isbat ediyorı len tirn nızı İddin. et- . İşte söklü kları buldum. Dedi ve nakları: mevkufların kanlı tır- ortaya koydu. * Lâtfi Fikri Bey 193 riste öldü; vasiyetnamesi dördü cü hukuk mahkemesince Beyoğlu dördüncü — noterliğinden - getirildi |ve açıldı. Okunduğu zaman anla- Sıldı ki, Beyoğlunda Amerikan el- ÇİZI — kargısındaki / apartmanı Büyükadada — Nizam caddesinde eski Maliye Nazırı Ziya Paşadan Satın aldığı İki köşkle — arazisini, Kadıköydeki evi e eşyasını — ve kitaplarını, varislerin kanunt his- seleri çıkarıldıktan sonra, — iyilik İişlerine vakfetmiştir. || Vasiyetnameye — göre İstanbul |barosuna ve merhumun hususl kâ- tibine bir defaya mahsus olmak Hzere biner Ilra ayrılıyordu. Vakıf Malların idaresi İstanbul Üniver- sİtesi Rektörü ile İstanbul hukuk ve ceza mahkemelerinin — birinci relslerinden mürekkep Üç kişilik bir heyete tevdi edilmişti; bunla- rın gelirleriyle, ahlâk, medeni ce- saret, alle sevgisl mevzuları etra- fında en Iyi eser yazanlara biner llra mükâfat verllecek ve her se- ne bu maksatla müsabaka açıla- caktı. Ayrıca kararlarında en çok Isabet gösteren, halkın - sevgisini kazanan hâkime de bin İlra Ikra- miyo ödenecekti. Geri kalan para ile Üniversiteden veya — liselerden en yi yetişen birkaç talebe tah- sillerini tamamlamak Üzere Avru- paya gönderilecekti. Bizde daha sonra buna benzer vakıflar bırakanlar oldu. Vasiyet- namelerin hükümleri tatbik ölu yor mu? Lütfi Fikri Beyin koy- duğu mükâfatların verildiğine da- ir haberler alamıyoruz. Vakıflar başka uğurda kullanılırsa ve v siyetler yerine getirilmezse ha |mesi 'nda P: yeni hiplerinin sayısı azalır. Bu leniti hef şeyden evvel Üni- versite Rektörlüğü taı celenmesi ve halkı Si arz indan in- tenvir edilme- edilmektedir. Kadircan KAFLI — — T N —aj 1369 1950 1568 || DET FORENEDE DAMPSKİBS-SELSKAB A, S. L Hlcri | yemmuz Rumi COPENHAGEN YENİ LÜKS TRANSATLANTİK M. 8. BOLİVİA 15 Temmuzda Umanımızda olacaktır. muhtemel PORTEKİZ limanlarına, ANVERS ve KOPENHAGEN için YOLCU ve YÜK kabul edecektir Tek yataklı kamara Çift yataklı ka marada 1 yatak 36.00.00 L. Portekiz Ulmanları — 25.00.00 L. ANVERS Ki 32.00.00 L. 86.00.00 L. 49.00.00 L. penhagen 51.00.00 L. Ayrıca yemekler için günde 10 Şilling. LONDRAYA seyahat arzu eden yolculara — husüst — malümat verilecektir. Gemi Acentesi GALATA BEJASHİP — LEV 'Telefon: 44548 İLÂN M. S, B. KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDAN: isimleri ve — bulun: alınmasına 25 Mayıs 1 — 1950 - 1951 öğrenim yıh için aşağıda dukları yerler yazılı olan As. Okullara öğrenci 950 den itibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara As. Liselefle Muzi ka, Meslek ve Gd. Erbaş Hzl Orta okulları için 15 Eylül de, As Orta okul fçin 1 Bvlülde ve Musiki Gd. Erbaş Hzl. orta okulu için de 20 Ağustos 950 de son verilecektir. 2 — Okulların mühtelif sınıflarını (Musikt Gd. Erbaş Hzi. or ta okulun yalnız 1 ci sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı dse ve Orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya — tastiknameli — öğrenci hnacaktır. ğ 3 — Alınacakların Türk vatandaşı olmaları yapılacak muaye nede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır 4 — Öğrenimini birakanlar, bulundukları sınıfların İmtihanla: 1 gösteremiyenler okullara alınmayacaklardır. (Gd. Hzi orta okullarına,2 vıl öğrenimi bırakanlar alınabilirlar) yaşlarını tas hih ettirenlerin tashihten evvelki yaşları esas tutulur. Bötünlemeye kalanlar kendi okullarında bu U tihanları başarı ile verdikleri tak tirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alı namazlar. rında ba: 6 — Bu şartları taşıyan istekliler bulundukları yerlerin As. Ş lerine ve ayni zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe tle baş vuracaklar ve okula gönderecekleri nüfus/kâğıdı ör- neklerile 38 adet vesika fotoğrafı ekliyeceklerdir. Okulların bulundukları yerlerde istekliler doğruca okul müdür | lüklerine müracaat ederler. (2814 - 6606) Okulları: İstanbulda: Kuleli ve Maltepe As. Liseleri. Bursada: Bursa As. Lisesi. Konyada: As. Orta okulu Ankarada: Muzika meslek ve musilti Göt Erb. Hzli. orta okulu Morzifonda: 1. ve I1 Gd. Erb. Hzi. Orta okulu. 2,02 İstanbula göre İmsakiye 1868 - 1960 senezi Ramasanı gerifine mahsaa Ramazan| — 4 İHaziran 18 SALI 21 lıııu w* İmsik 8,16 | Güneş 5,32 Wî Öğle 13,19 “ İkindi 17,19 | Akşam 20,44 | Yatsı 22,46 | ç w İmsâk — SI7 | Asri er. Gün İkindi 1719 İaotumu — 5.82 | akşam — 2064 18.18 | İşaai, av. Yatsı 2246 ——— Yaz Çileri alafranga) saatile evkat Keşan Sulh Ticaret Yargıçlığın dan: #so/tr Keşanda bakkal Hüseyin Işık ve kili Ahmet Göksoy tarafından da yalı Keşanda Pük otelde misafire- ten mukim müteahhit Cemal Cer rah aleyhine açmış olduğu 878 lir. alacak dâvasının yapılmakta — olar duruşmasında: Davalı — müteahhi Cemâl Cerrahın — göstermiş olduğu te bulunamadığı ve tebligat salih adresini de bırakmadan gitt inden duruşmanın bırakıldığı 10 950 Pazartesi günü saat 10 71 vekil göndermesi davetiye mukun na kaim olmpk Üzere ilân olunur (BKRS) ——— | İstanbül Asliyo Üçüncü — Huku Yargıçlığından : Tophane Karabaş mahallesi Ka ak No.: 81 rabaş dereşi * velce aymı adreste oturmakta - iken İşimdiki ikametgâhının — belirsizliğ anlaşılan kocası Recep Recai Şa- ker aleyhine mahkemenin 949/1424 ılı dosyasile açılan boşanma dâ- vasında, dâvalı ilânen tebligat y pıldiğı halde gelmediğinden — gıyap kararının da ilânına karar ver€miş olmakla, dâvalı Recebin 4/10/950 günü saat 11 de mahkemeye gelme diği veya vekil göndermediği su rette gıyabında yargılamaya — de. vam olunacağı ve bir daha oturu - D

Bu sayıdan diğer sayfalar: