10 Ağustos 1950 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1950 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ Müslüman memleketleri hariç dünyanın her yerinde, annenizin elini öpmekle, sokakta bir genç kadının dudağını öpmek arasında fark yoktur!. -H - Dünya Üzerinde henliz evlen- memiş Amerikalı kızın malik ol- düğü hürriyete, bundan yarım asır evvel, Haval adalarına ayak başan yabancı erkekleri, gelişi güzel bileklerinden tutup, koki- net ağaçlarının dalları — altına götüren Ççıplak ayakları, Tilif yapraklarından örülme sarma -« şıktan etekleri, yarı Üryan kire- mit renkli yücutları İle, rüzgâra tutulmuş erik dalları gibi, hafif hafif iki tarafa salınarak (Alo- hâ) şarkıları ” söyliyn, — Haitili kızlar bile sahip olamamışlar - di O kadar serbesttirler işte!... Bir kera bütün Amerikan 80- kaklarını baştan başa dolaşınız, on beş yaşını doldurmuş, dudak- ları boyasız bir kıza katiyen te- sadüf edemezsiniz!... Hepsi bo- yalıdır. Ve hepsinin de saçları, evlenmiş kadınlar gibi, tâ ense- lerinin hizasına kadar kesilerek, haylaz mektep oğlanlarının ka- falarına benzetilmiştir!.... Bakarsınız; gecenin saat Ü- çünde, yapayalnız ağzında siga- rası, Yüzünda pudrası, dudakla- rında ruju, bilmem kaçıncı cad- denin kaçıncı yaya kaldırımları üzerinde, denize fırlatılmış çakıl taşı gibi, ziplaya zıplaya seğir - tip gidiyor... Ne o kimse ile meş gul, ne de kimse onunla alâka- dardır, Yalnızdır, ve yalnızca yo luna devam eder!... Maamafih bu küçücük kızla * ra pek de öyle kabahat bulma- mak lâzım!... Çünkü Amerikan kadınları kadar bol ve maharetle yüzlerini boyayan — kadınlara, dünyanın başka hiçbir yerinde " bu derece mebzuliyetle rastlıya- mazsınız!... Hemen hemen hep- si, o kadar çok güzel kadın ol - dukları halde, o kadar çok bo - | yanıyorlar ki, insan - bunların yüzüne baktığı zaman, boyayı icat edene, içinden lânetler yağ- diracağı geliyor!... Küçük Amerikalı kız, ve kü- çük Amerikalı oğlan evlenince- ye kadar, hudut kabul - etmez Mutlak bir hürriyete sahiptir. Hemen bütün genç kızların (Böy Fred) denilen bir. erkek arkadaşı, ve bütün genç erkek-| dan, hangisi daha kuvvetlidir o-|kında hiçbir - bilgisi, lerin de (Girl Frend) ismini ver- dikleri bir kız dostları var!... Aşağı yukarı Amerikada er- kek arkadaşı olmayan on beş “a şıni doldurmuş bir kızla, bir kız kafadarı bulunmayan on yedi - ini geçmiş bir Amerikan deli- kanlı Amerikan toprakları | üzerinde tesadüif edebilmek, kı- tanın Üzerinde, gangeteri mev - cut olmayan bir gehir bulmak ka dar güç bir Iştir!... Bu erkek ve kız. arkadaşlar hep beraber 'gezerler, hep bera- ber dolaşırlar, evde yatma ha - riç, onun dışında, hep beraber yaşarlar. Hattâ Amerikada bugün bir genç kız için, elinin altında bir Boy frend'in,'in, yani erkek ar- kadaşın mevcut — bulunmaması, ayıpların en büyüğü, yüz kızar- tıcı hâdiselerin en affedilmezi - dir!... Çünkü bütün muhitin o- nun hakkında vereceği hüküm şu olabilir: Muhakkak mühim | bir kusuru, herhalde büyük bir günahı var ki, bir erkek onunla | arkadaşlık yapmak İstemiyor! Bana Amerikada anlattıkları- na göre, bu genç kızlarla oğlan- | ların arasında cereyan — eden dostluk, tamamiyle aynı cinsten iki arkadaşın Aarasında geçen! dostluktan farksızmış!... Eğer bir cinst münasebet vukubulur- sa, derhal evlenirler ve ev haya- tına başlarlarmış!... Bu iddianın. ne dereceye ka- dar doğru olduğunu bilmiyo - rum, Yalnız benim bildiğim bir gey varsa o da, bülün dünyada, Amerikada olduğu kadar, se - vişmenin sokaklarda ve parklar- da bu derece aleniyetle cereyan ettiği başka bir memleketi gör- memiş olmamdır!... Paris için, bu nevi sokak se - vişmelerinin, insanda nefret his- sİ uyandıracak ne büyük bir re- zalet mevzuu oluşunda, bu meş- hür Fransız şehrini gidip dol ganların, ittifak ettiklerinde zannederim ki, şüpheniz yoktur! Helo tünellerde geçen kepazelik- ler!... Fakat ne yalan söyleye- yim, Amerikayı gördükten son- ra Paris tünelleri bana, Roma- daki Sen Piyer kilisesinin kori- dorlarından daha mâsum geldi!.. Vakıa müslüman memleketle- ri hariç, dünyanın her yerinde, annenizin elini öpmekle, sokak ortasında bir genç kadının du- dağını öpmek arasında hiç fark yoktür! Harbden dönen evlâdının is - tasyonda boynuna atılan baba - nin, oğluna sarılışındaki giddet- le, enddenin ortasında sevdiği kızi kollarının arasına #lmiş de- |sınlar da rahat rahat ser Arkadaşımız Karakurt YAZAN: Esat Mahmut Karakurt 5 nni a NEZ Nevyorkta meşhur hürriyet âbidesinin kaldesi Caski t VA AAA L Ve âbidenin bahçesinde falüme leinnas) sevişen Amerikalı gençler /« kiye hariç, dünyanın başka bir yerinde kolay kolay tâyin ede- Mmezsiniz!... Fakat Amerikada bü İş artık büsbütün çığırından çıkmış!... Bütün çayırlar, çimenler, pafk- lar ve banklar, birbirine saril - miş alâmeleinnas sevişen genç - lerle doludur Nevyorkta ni gi rikalılar, Nevyork bir adanın Üzerine niyor!... çayırın üzerindedir. Ama büyük bir çayır değil."Bir köşkün bah- çesi kadar bir şey!.. İşte bu bahçeyi sanki Ameri - kalılar, hürriyet âbidesinin kal- desini süslemek maksadiyle de- Zil de, birbirini seven gençler, gelsin çimenlerin lzerine uzan- in - ler diye yapmışlar gibi, bütün çayır, biribirine sarılmış öpü - #Üp duran çiftlerle doludu: Hele gençlerin bir. (Blanket party) leri var, o hepsinden par- lak!... Yanl battaniye safası mı, ksa yorgan Alemi diye mi ter- cüme etmek lâzım, pek kestire- miyorum!... Çift çift oluyorlar, dağlara, parklara, bahçelere — dağılıyor, topraklara, çimenlere | ve tizerlerine de birer battaniye çekerek, oh, kekâ!... keyiflerine bakıyor, geçinip gidiyorlar!... O battaniyenin altında, İki kardeş mâsumiyeti ile, en güzel rülyalar karışık saf bir uyku da Beçirilebilir, müstakbel Ameri « kan neslinin tükenmemesi, ve memlekete iyi vatandaşlar ye - tiştirmek meselesi de, ehemmi- yetle nazara alınarak, bir mllza- kere mevzuu teşkil - edebilir! Maamafih her iki husus da, ora- dan geçenler için - mübahtır! Ne o; bir askerf kıta gelmiş de çayırda konaklamış gibi, gözünü zün alabildiğine devam eden battaniyelere, ve ne de, o batta- niyelerin altında uzanarak, A- merikan mehtabı İle, Kaliforni- ya yıldızlarını seyre dalmış ©- lanlara bakan, aldırış eden bile yok!... Amerikada hürriyet öyle anla giliyor ki, evvelâ şahsın kayıtsız şartsız kendi vücudün. Ması İle başlıyor galiba!... Maamafih dayanamadım, Me- rak edip sordum: — Bunu neden böyle yapıyor- Ukanlının gösterdiği heyecan - sunuz dedim, henüz hayat hak- sahip ol- | tecrübesi nu, Asyanın bir kısmı ile Tür- olmayan çocuk denilecek genç ze' lere, bu derece başdöndürücü bit serbesti, bu kadar hudutsuz istifade etsinler, duysunlar, ka- | . Bu bir istediğini yapma hakkı ver- mek doğru bir hareket midir?. Cevap olarak bana şunu söyle diler: — Amerikada evlenme çağı, yirmi ile yirmi beş yaş arasın- dadır. Cemiyetimize ve hayat meşhuür | şartlarımıza göre evlenenler, ev bir hürriyet âbidesi vardır ya, lendikten sonra, artık ömürleri Amerika der demez, insanın göz | yaşamağa mahkümdurlar! leri önünde derhal o canlanır!.. | boyunca, dört duvar İşte bu hürriyet âbidesini Ame-|mi yaşında ev kadını olacak ve limanında, | yirmi iki yaşında da, doğuraca- | Yir arasında karadan biraz uzakta, küçücük |Z çocuğu bizzat büyütmek en- | iyidir. kurmuşlar. |dişesi içinde yaşıyacak Ame Körfez vapurları ile gidilip geli-| kalı genç kızla, ona kocalık v Abidenin kaidesi de bir | zifesi yapacak lelikanlı, gençlik ğinin, çılgınlık günlerinin ve- receği heyecanları, başı boş gez menin, sevmenin, aşkın yacağı saadeti, mehtabın ve dızların genç ruhlara dökeceği ışığı ve âteşi, ne zaman hissede- cekler, ve ne zaman tadacaklar - |dir?... Bırakın hayatın - bütün klerinden, nimet ve saadet - İlerinden arzu ettikleri - şekilde nıksasınlar, ve bıksınlar! .|merhaleleri geçirdikten sonra dır ki, ancak, kendilerine yuva olacak evin kapısından içeri gi: ren gençler, evliliğin vereceği sandetin ne olduğunu anlayabi- lirler!. Her yiğitin bir yoğurt yiyiş gekli vardır derler ya!... Bu da |zahir, Amerikan yoğurtunun İniz tarzı olacak!.,. Ben bu yoğurdu katiyen be |ğenmedim. İddia etmem, belki güzeldir, mugaddidir a - ma, unh!... Ağzıma bir kaşık bile koymak İstemem!... Her memleketin yemeği, o yemeğe alışmış mideler için kabili ha - zımdır!... — Bizim bu kadar ağırını kaldırmaz! Listenin bir başka tarafını ka: rıştıralım!... (Devamı var) SABAN midelerimiz, | FM tir. Şimdiye kadar gelmiş olan r kadar tamamlıyacağımızı Ümit toplanarak neşredilen resirnleri t cektir. Gazetemize gelen resimle: birinci Jüri heyeti tarafından mi yan okuyucularımız bizden resin alabili: larımız resimlerini geri altahi sana daha lâyıktır. Hti Birdenbire sesi ciddtleşti laşmak istediği zamanlar bu tav- Fi takınırdı. Bir arkadaş gibi Me- mi Reisin omuzuna okkalı bir to kat attı — Reis! Şeyh Ebu Saldin kızı şaka- |bu kadar güzel ve kibarmış da niçin haberim olmamış? Ben ister dim yahüt İkisi do gülüştüler | Memi Reis - Kismet benimmiş! Dedi. Hasan Paşa cevap verdi | —Vallahi sana daha Jâyıktir Allah âyırmasın! Bir yastıkta ko- carsınız inşallah! GT A A G lar di Bazıları göyle fısıldadılar İsti anbul AT YARIŞLARI Seçim dolayısiyle Cumartesi saat 16 da yapılacaktır, İbtalbul Jandarla Salımalma Komisyonu B Beher kilosuna 18 kuruş mi aşkanlığından uhammen flat takdir edilen evsu! Ve şartnamesine uygun 24 ton küru soğanın 14.8.950 pazartesi gü Nü aat 15 de açık eksiltme suretiyle Taksim Ayazpaşadaki kurulu muzda ihalesi yapılacaktır. fik natı 324 liradır. Çartnamesi her Gün kurulumuzda görülebilir. İsteklilerin belli gün, ve saatte llk te minat makbuzu veya banka kefalet mektubu kurulumuza gelmeleri. Vesnik'e (9908) ve diğer Bitlis Defte 1 — Bitlis Merkez Hükümet Ko nağının 15158 liradır. 2 — 2490 sayılı kabanun t İn el maddesi maciblı ile yapılacaktır. 3 — 9o 755 geçlel teminat 113 4 — İhale 16/8/950 tarihinde rdarlığmdaî bedeli n keşif e açık el 6 Jira 85 kuraştur. Defterdarlıkta eşekkll komlayon tarafından aat 10 da Jera edilecek tir. 5 — Komleyona İştirâk edeceklerden ehliyet vesikam aranaraktır. 6 — Şartnameyi görmek ve dı darlığa müracantları olunuz, aha fazla izahat almak için Defter (10555) Genç kizin yüzünü, boyunu — ve bosünü gören bütün Ieventler de onun güzelliğine hayran kalmı: | — vay canina.. . Memi — Reis, durdu dürdürda turnayı gözünden Gemiden gemiye haberler gitti Yağmadan kalan yahut İstanbul |dan hediye olarak alınan birkaç kat güzel elbise bulundu; bunlar |arasinda garip bir tesadüfle gelin Jelbisesi do vardı. | Nikâh kıyıldı, Vai, dunlar edildi. Hasan Paşa gelino bir inci ger İdanlık, bir pırlanta yüzük ve mü- İcevherli iki altın bilezik — hediye etti. Yöni evlilerin şerefine toplar a- tıldı, etrafı barut dümanları kap- ladı ve gümbürtüler Akdenizin geniş Ve masmavi ufuklarını tit- Fetti. Hasan Paşa, Memi Reisi Ceza- İyire götürmek istedi, âdeta zorla di — Seni kaynatanla barıştırı - rım... Dalfa rahat edersin. . . Ba 'na da faydalı olursun! | Dedi, Fakat Memi Rets rica et- ü bal şerbetleri içil — Beni dediğim yerlerden bi rine sancak beyi tâyin ettir Derya kaptanı Sokollu Mehmet |Paşaya bir mektup yazarsan bu Iş olmuş demektir. Oralarda daha ser İbest olurum, dahi rahat yaşarım. Leventlerim için bol bol av bulu: nur — Pekâlâ... Sen bilirsin. Pa: İ|kat Cezayirde olsaydın benim çok işime yarardın! Fikrini değiştirir sen hemen gel!.. — Sana da faydam — dokunur. Meselâ İnebahtı doğu ve batı Ak: denizden Venedik körfezine giren Fotojenik Kadın Müsabakası D ından . tertiplenmiştir Okuyucularımızın dikkatine Fotojenik güzel kadın müsabakasına resim gönderme müddeti bitmiş yük Jüri toplanıp kararını ilân ettikten sı No. 77 TLMİ Bayan Handan Karaokçu esimlerin neşrini Ağuatos ortasına | ediyoruz. Mütenkiben — büyük Jüri etkik edecek ve neticeyi ilân ede- | rden bir kısmı, İlk tetkiki yapmış Usabaka harici edilmiştir. Bazı ba- | mlerinin Jadesini istemektedir. Bü- ra, arzu eden okuyucü irler. KA AAA Xazan: Eski bir pehlivan :Ilıl kuvvetin mücadelesi seyirci- - Tetrika No. 261 leri heyecan içinde bırakıyordu Şimdi yerden — kalkabilmek için çırpınmak sırası Mollaoğ- lüna gelmişti. Fakat — İkizler köylünün — sarmadaki — ayağı bir çelik gibi kendisimi tutuyor ve kımıldiyabilmesine imkân bırakmiyordu. Önün aldığı bü oyunu en çok takdir eden Söftaoğlu oldu. To puz Mustafaya dönerek — Vallah bu İkizler - köyl pek yaman bir geymiş pehli van! Dedi. Ben ömrümde böyl sarmadan dönüş — görmedim Mollaoğlu gibi bir pehlivanı b gekilde altına almak kimsen haddi değildir. Topüz Müstafa bağını salla di: — Sarması çok — kuvvetli Ben de hayatımda onün kada kuvvetli sarma vuran pehliva görmedim. — Demek güreştin onunla! — Evet güreştim. Mollaoğlu hAİA yerden kür Memi Reisle Hasan Paşanın gemileri Mora tarafına döndüler [ tulmak için beyhude gayretler sarfediyordu. Ancak onun bu gayretleri bir türlü — müsbet netlce vermiyor, bütün gayr tine rağmen İkizler kö; sarmasını sökemiyordu. Bu vaziyet karşısında Ikinci Mahmudun da kaşları yavn: yavaş çatıldı. O kadar güven diği, o kadar bel bağladığı Mollaoğlu da işte İkizler k lünün kapanına kısılmış kal mıştı. Vâkıa pehlivanlar hare ketsiz dürüyor İkizler köylü rakibini yenmek İç hangi bir teşebi u 'ordu. ama, M: akları gitgide uyuşa, acak, neticede o da K mudun Akibetine uğra: ü rakibini başka Ürlü yenemiyeceğini anlayınca bu işi yine sarma ilo halletmi- © karar vermiş olacaktı. Fil - hakika Mollaoğlu gibi yüz otuz >kkalık bir pehlivanı künde İle aşırmak aklın alacağı bir İş de- gildi. Fakat Sultan Mahmut - çok geçmeden aldandığını anladı. İkizler köylü sarmada ancak on dakika kadar durmuştu. Sonra sarmayı - kendiliğinden boşalttı ve kündeye geçti. $imdi güreşin en meraklı ve en heyecanlı safhası başlamış - bulunuyordu. İkizler köylünün böyle dev gibi bir baş pehliva- nı künde ile yenip yenemiye - ceğini herkes merak ediyordu. Ve halkın büyük ekseriyet| bu- na İmkân görmüyordu. Mollnoğlu da rakibinin mak- sadını anlamış olduğundan, 0- na göre vaziyet almıştı. İkizler köylü kündeyi döldür du. Fakat Mollaoğlunun — bir çam kütüğünden farksız olan irl gövdesini pek tabli olarak istediği gibi sarıp kavrıyama « mıştı. Bundan dolay? aşırmak çin giriştiği ilk teerübe netice- siz kaldı. Mollaoğlunu verinden bile kaldıramıyarak elleri yağ- t vücüdünün Üzerinden kaydı. Fakat Ahmet pehlivan der- hal ikinci künde tecrübesine girişti. Sağ elini Mollaoğlunun kalın bacaklarının arasından sokarak şakkı tuttu. Öbür eli ni de arkadan dolayarak sağ elini bileğinden vakaladı. Ve sonra bütün küvvetiyle sol tas rafa doğru asılmağa koyuldu. İ İki kuvvetin müthiş müca -« 5 delesj, seyredenleri heyecan , içinde bırakıvordu. Acaba ne- ticede hangi taraf galip gele - | cekti? İkizler köylünün kuvve- | ti, Mollaoğlunu çevirmiye kâfi | gelecek miydi? Halk âdeta nefes bile ala « madan bu müthiş mücadelenin neticesini bekliyordu. | ivesesli (Üğtasan Paşa mühim bir şey ha | / Hasan Paşa ona yepyeni kadır. | gp SAYIN — HACILARA b 5 ahi!.. Mora beylerbeyi La- | , — S0 bakalım, hangilerini ter- FŞ AU GUN Tin runtafa pama Benimle teraben.| YA dalyorma? İHRAMLAR aelyemirde opp » fesi e DN an - flatına 'a B etenlulan veri SA | Z Hepal'di binidadan gll () C SAÇi anl G İtemis İnşanda a olürsa u| Feem "e eat | Macit Evrim Rle gülümenyordu. Bo | ŞEREİE Bnilerini tdcik Sdectm | G ll Duyun Va lediği yer tam kendisine uygundu. (Jeventler mühimdir. Ben gönüllü- Ban No 351 | Hasan Paşa devam etti |retle daha iyi anlaşırım | | — Bunun için İstanbula kadar | (Detkan ver) ! İtup vereyim, gidip onu gör.. : Za- . izüme | HAC SEFERLERİ anlara, küçük denizlere siğ-| Maz, eşsiz bir kahramandır!» de- | Miş, kulak asmamıştım. Şimdi se- | ni karşısında bulunca o kadar se- vinecek ki — Teşekklir ederim. — Haydi, sent biraz uğurlayım. Verilen emir üzerine, Memi Re- | isle Hasan Paşanın gemileri yan- yana ve diğerleri onların ardında Jolduktarı halde Mora tarafına dön düler. Şimdi bütün kadirgalarda çalgı: dar çalınıyor, türküler söyleniyor ve oyunlar oynanıyordu. Bu bir harb filosu değil o za- mana kadar bir eşi - görülmâmiş mühteşem bir düğün alayı idi. — | Akşama doğru Hasan Paşa Me- mi Relsi ve karısını gemisina gö türdü. Sonra Memi Reisin- elini | sıktı: na da bir düğün - hediyesi | vermek lâzım... Fakat ne vere- | yim? İran halıları, Venedik çuha- | ları, Fransız kadifeleri, İspanyol galları, elmaslar, ipekler, paralar. . | Bunlar senin elinden yığın yığın geçtiği halde hiçbirini kendine a- | yırmazsın. Bir düğün Ha,. Evetl.. Elini alnına götürüyor, ensesini kağıyordu. Birdenbire Memi Reise baktı: — Buldum Diye âdeta bağırdı ve ilâve etti — Bundan daha münasip bir he- diye olamaz. Filomun en güzel ve en yeni gemilerinden ikisini sana veriyorum. hediyesi sonra | 10 Bin tonluk 16 mil Vapürunda acele tamir acentemiz Teletonı 22018 Telgrafı Konya anbarı ve Nak aceni M. REMZİ TATARİ MÜESSESESİ Riza paşa yokuşu Fincancılar Ak han Not 18 REMTAKU İstanbul süratli vapurlarımız 24 AĞUSTOS rlerinizi ayırınız Fiyatlar 275 Liradan Başla:i Bursa acentemis: Orhan boğasında Mahmet Başaran İ iİl e) Devlet Demiryollar âııl:ıı—ı! Pota Alınacak Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan Ve satın alınacaktır. 9 — Muhammen bedeli 2400 lira $e Ü binası dahilindeki —U İacağından arzu edenlerin vaktinde kumisyonda hazır darı Pirinç ocakları için 300 kiloluk 15 adet Pota açık eksiltme olup muvakkat teminatı 180 liradır, Buna alt şartname komisyondan parasıt olarak dağıtılmaktadır. kailtme 29/Ağustos/1950 Bah günü aat I1 de Haydarpaşa zar darpaşa Batınalma Komiayonunda vap buli (0

Bu sayıdan diğer sayfalar: