16 Aralık 1934 Tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 6

16 Aralık 1934 tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—ZAMAN— Ben kendı hesabıma akibetimizin aklaşmak!a olduğuna emindim!,, “Herkes (Sviftşar) n bir yvel “Mondros, a avdetini istiyordu, Sant (4,30) kendimi, bir. zamanlar do- || sanmamızın en küdretli gemisi || — iken seneler geçtikten fsonra l böyük |bir “filoya düm- — Garlik vazifesini gören ihtiyar tik, zahlısında - buldum. hayatını meğer yine Ami- çal zırhlmı olarak ikmal etmesi / Biraz sonra Amiral * Dö ek,i hamil bulunan *Triad, yatı “Kefalos, dan gelerek “Ma- cestik, zırhlısının yanında de- di Ve iki Amiral, “De çe ile “Nikolson, başbaşa Feci istihzayi göz önü- te kendimi koruyamı- dum. Bundan tamam biray muazzam filomuz bin bir *Mondros, u. terkedi du. Bu filonun başında, for- yalnız filomuzun değil. si dünyanında en büyük ve di deritaotu olan “Kuin « çekmiş olmaktan üt grurunu gizlemiyen riral bulunuyordu. teferrüç sefinesi” vazi- üş olan bir yata çek- cbur olmuştu ve bütün uszzam “Armada,dan gu r “Mecestik.ten maada gemi kalmış değildi. “Kuln Elizabet, ile memnon,lar, “Lord Neh * gitmişlerdi. Hem de bir ük ve ancak otuz kişilik batı olan sefil denizaltı si tarafından tardedilmek, imanlara — sığınmaya kalmak şartile gitmiş- tine uğrıyacağımın göz- iyerek bir zırhlınin forpitol batması manzarasından erdenberi - görmediği bir e harekete başladı. o4 “İmroz, adasında getirmişler. Bir rivayete bu manin düşmanı aldat. ya mataf basit bir. balıkçı dan ibaretmiş. Her halde lecestik, koya biran evvel a atmak acelesile sethalı memiş ve ağları çarparak bu ağlar bordasına sarılmış, n Üzerine tekrar açık de açılmaya mecbur. olduk ıbıtler “Yarın bir ıırhlııım daha tahtelbahir ta- andiyorlardı ( ağlar düzeldikten sonra koya girdik. 26 Mayıs - Bu sabah deniz dalgalı - olduğundan kara ile irtibatı temin etmek bir hayli güç oldu. fahaza - karaya çı- gemiye avdet edebildim. Ge- rek karada ve gerekse zırhlıda herkesi — “Mecestik, in de za- vallı “Traönf,, ün akibetine uğrayacağından okadar emin ki zırhlının zabitlerinden birisi ahildeki arkadaşlarına — Yarın sabah erkem kal- kanız. Şimdiye kadar görmedi. şampanyayı içip bil bunların zırhli ilebirlikte deni- zik o- Gece yarınına kadar zırklının doktoru ile İâf attım ve yat- mak üzere birbirmizden ayrık dığımız zaman mümaileyh bana bisiklet İâstiğine benziyen bir can kurtaran simidi verdi. Bu can kurtaran içine üflemek vu retile şişirilyor. Fakat ben bu igi yapamıyacak kadar tenbel olduğumdan bunu bir nefere yaptırmaya. karar verdim ve Su kesiminin yakarısında bulur 'nan kamarame çekildim. Ma fih b yatmaya bir türlü karar vermedim. ve bir vak'a tahaddüs edecek, olursa güvertede daba emniyetli olar cağımı düşünerek şiltemi gür verteye naklettirdim. Notlarımı ve kaymettar evrakımıda ince bir zaşambeya saracık bir el çene dasına. yerleştirdim ve yasıma aldanı ” e Lâkin son dakika da gemi torpitolanmadan — evvel böyle farla ihtiyat göstermek suretile mürettebat üzerinde fena bir tesir “yapacağımı — düşünerek bunları aşağıda bırakdım. Küş- ki / bırakmasaymışım .. Bar kaimesi olarak pijamarma ce- Çıkarak yatağıma urandım uyudum. 27 Mayas — Deliksiz bir uy- ku çekmişim. Sabahleyin aat altıyı çeyrek geçe uyanı Nöbetçiye santin kaç oldağunu sordum ve öbör taraıma dö- nerek tekrar uyudum. Saat a tıyı kırk geçe etrafımda koşu: şan bir takım kimselerin ayak seslerinden uyandım Birisi göğ- süme bastı ve sendeledi. var, ne oluyoruz? Di- Bir ses cevab verdiz — Ürzerimize bir torpil ge- diyor. Davranıp henliz ayağa kalk- mıştım ki geminin (kele tara- fından bir infilk sesi işittim. Torpil tekneye çok derinden çarpımış olmalı idiki gövertede biç bir sademe- hissedilmedi ihtiyar “Mecestik, derhal is- kele tarafına meylederek öyle- ce kaldı. Sonra bütün dünya- min çanak. çömlek - takımı bir Si oluran öyle bir gürültü oldu. Meğer bugö- vertede bağlı olmayanı şeylerin yerlerinden firlayarak düşme- sinden ileri geliyormuş. Zırh- hımın torpili can alacak yerin- çmiş olduğunu ve suyun üzerinde uzun müddet kalami: yacağını derhnl anladım. Yeni Soy adı alanlar Okuyucularımızın yeni soyad- kumi d öl merker mektebi Bpa el Jağukolpar, Kondor, kendopen, Kon, Ha Ki Tuz fiatleri Ucuzlatılmak için tet- kikat yapılıyor Tuz İnhisarı - tuzlarm Fiatle Tini indirmeğe karar vermiş, bu maksatlarla, muhtelif yer- lerde tetkikata başlamıştır. Bu meyanda dün Belediye riyas e de müracaat eden İnhisar idaresi - şehrin tuz — sarliyatı hakkında bir vesika ve malü- mat varaa verilmesini rica et- miştir. Belediye reisliği keyfiyetten bötün şubeleri haberdar etmiş- vr Gayrimübadiller yarın toplanacak Bir müddettenberi Ankara'da bulunmakta olan Gayrimüba. diller cemiyeti umumi kâtibi Şahab dün gebrimize avdet etmiştir. Gayrimübadiller — Cemiyeti idare heyeti yarın bir içtima' akdedilecek ve Ankara'ya gi- den bheyetin mesaisini tetkik eyliyecektir. Mesçitlerin tasnifi Şehrimizde bulunan mesçit- lerin tasoifile meşgul olan he yet bu işini, nazari - şekilde bitirmiştir. Heyet şimdi hazır. dadığı histeyi bir kere daha tetkik eylemektir. Bu da bitin ce rapor ve liste Evkaf Umum Müdürlüğüne gönderilecektir. İstanbul rehberi yapıldı Belediyenin eski mektupçusu İğaea ( Lrpelre Haa Paris ve Berlinde olduğu gi İstanbul şehrinin mükemmel haritalı bir rehberini tanzim etmeğe başlamıştı. Osman vilâ- yet mektupçuluğuna naklinden sonrada bu işle uğraşmış ve nihayet rehberin tab'tişi ikmal edilmiştir. Haritaları Viyanada rehberin dün tesellü. müne başılanılnıştır. Yakında satılığa çıkarılacaktır. larını hergün neşrediyoruz keri dosya memuru Sadullal ından Ahmed. 'Güney — Tıb talebesinden Gör- desli Hümü, “Yüksel — Gördesli halı dan Musa, Yalçın — Meraş merker kaza jandarma kumandamı kıdemli yür- Çulpan — Emaiyet müfettişlek yinden Mehmed All Şimşek — Sö başılığın. dt Feyzi, Rize binbaşı Cemil, H g irketi iğetüe müdürü Cei Moğol, mağlaç, Maman, Manay, Menteş, Minteş, Morgul, — Mortgan, More toğan, — Mosün, Mügan, — Mürto: gea Na büz, — Oğu msış, Okam, O Olukman, “O: Oksar, Orman, — Or Ödemiş, - Ökder Örek, Salos, Saltan, Saltık, Salucı, Salur, t Samat, Samay, Samut, San: car, Sapmaz, Saratlı, Sargın, Sarır Sar atı, Satılmış, Savrum, Savur, Sayaca, Sayır, Sekitmen, Şekinen, “Srlcin, Suncar, S Sevenbek, Sincik, Si , Saruca Savaş, Saycun, Savrin Pamuklarımız Almanya kararını tet- Almanya pamuk idhalâtını kon- deki karı nektedi ditelere ayrılmış ve/ hepsine ayrı fiatlar konmuştur. Özrendiğimize göre, Alan kümetisin pamuk fintları balk olduğunu ileri süre: diği telâg katiyen bos ve emasmzı dir. Fiatların sırf Alman mübaya. ati yüründen yükseldiği biçbir temel istinad etlmemektedir. Bunun en canii dir delili de, meselâ İzmir piyasanıadakl en bür Yük ahermızın birinci. teş 'ma kadar Almaoya değil J olmasıdır. makta veya görmek ister dürler. Halbuki bizim ken: terdiğimiz kolaylık say leketimize daha fazla mal sattıkları gibi bazı malların bize bir nevi imtiyaza me maktadırlar. Yine bir takım eşya; münhasıran Almanyadan alıyoruz. Oniarin bizden / diğer yerlerden 'daba yüksek fiatlar istemediklerini de bilmiyoruzu. Baro toplandı Dün saat on beşte Halke- 'vinde baro heyeti umumiyesi Halil Fehminin riyaseti altında toplanmıştır. Bu toplantıda ge. çen yıl için hazırlanan raporla 935 senesi bütçesi müzakere edilmiş ve her ikisi de kabul edilmiştir. olduğundan bu işler diğer top- dantıya birakılarak içtimaa ni- hayet verilmiştir. Yoksul çocukları düşünün! lerini Çocuk esirğeme Kuramuna verelim, Yazan: Barbu Jonesko İsmi dünya gazetelerine Bütün kafile derdini unuta- | rak çingeneleri dinliyorken bü- yük bir husüsi otomobil yak- laşıb durdü. Otomobili Karol idare ediyordu. Helen Lüpesko arkadaşlarının - uğradıkları kazayı hemen anlayarak onla- ya yardım. teklifinde bulundu. Helen, ilk önce ona derin bir hayretle baktı. Sonra arkada- gının kulağına furldadı : — Demin sana- bugün bir ise daha vuku bulacak de- medim mi idi? Karol, makine meraklısıdır. Obun için kazazede otomobili muayene ettikten sonra onun mühim bir tamire mühtac ol- duğunü söyledi ve ilâve ett — Sizi evinize götüre rim! arolun teklifi kabul edildi 've bütün cemaat otomobile at- ladı. Çingeneler, çalgı çalmakta devam ediyor, fakat karşıların- da Romanyanın müstakbel Kra- h ile onun ariz dostunun bu- lunduğunu bilmiyerlardı Madam Lüpesko bu noktaya yardıktan sonra anlatmağa de- vam etti: — Hep birlikte geri döndük. Fakat dönüş bana ne kadar az geldi! Karol otomobili pek fazla sürmüyordu. Buna rağmen bütün mesafeyi pek çabuk geç tik. Cemaatin içinde ilk önce erine götürülen bendim. Dost- larım şehrin daha uzakça bir tarafında oturdukları için on- lar da evlerine götürüldüler. Karol ile ancak üç beş da- kika geçirebilmiştim. Fakat bu dakikalar semavi idi. Gerçi bu sefer Karol ile Madam yan yana pek kısa za- man gecirmişlerdi. Fakat bu kısa zaman eski hatıraları can. Mada: ima canlı ol- duğu için yeniden canlandır. mağa mühtac değildi. Fakat bu hatıralar Karolu düşündü. rüyor, bilhassa ona bu kadının 'neden ikide birde yoluna çıktığını| derinleştirmiye — sevkediyordu. Karolu, Helen Lüpesko ile bu sırada fazlaca alâkadar ol mağa serkeden bir amilde onun yine bir aile bubranı geçirmesi idi, Karolun içinde sevgi yeşamakdı luna karşı beslediği derin ve eğsiz sevgi, Diğer hisleri ve heyecanları hep uyuklamakta idi. Onun için Helen Lüpeskonuu bu sı- rada karşısına çıkması, ona ma- ziye aid pek tatlı hâdiseleri hatırlatması, kalbinin karan- hıkdarında ilık bir ışık gibi te- yordu. Dahâ sonraları Karola bu atı batırlattığım zar — Evvet, dedi, bu mülâkatı çok iyi hatırlıyorum. — Fakat o zaman — henüz - sevişmiyorduk. Helen o zaman bana dostluğu sunmuştu. Bana - karşı- hisler çok samimi idi ve ben bu sa- mimiyeti bistediyordam. Besimt. de osu samimi arkadaşlıktan — başka birşey yoktu. Madam Lüpeskonun hislerine gelince onlar, tarife sığnıyacak bir halde idi. Bu gibi kadın katbini tahlil etmek hiç te doğru olmaz. Çünkü © kalbin içinde ne'bu- anduğunu bir kimse de bilmez. Fakat meseleyi her bakım. dan tetkik ve Helen Lüpesko Kânumuevel 16 Madam “Lüpesko,,nun maceraları ı TI senelerce sermaye olan Romanyalı meşhur kadının aşk maceraları 'nun seciyesini dikkat ve itina ile tahlil ettikten sonra onum bu mülâkatı mütcakib Karala karşı aşk (hissettiğine bükme. debilirim. noktai nazarı teyid ede- cek delâil vardır. Bu otomo- bil mülâkatından sonra Hole- nin annesi ağır bir hastalığa uğramıştı. Doktorlar onun he- men Bükreşten çıkarak dağlık bir yere gitmesini tavsiye ett ler. Helen, —annesini Si götürmeğe karar verdi. Bükmeşin bütün kibar sınıfları buraya gitmek itiyadındadırlar, Bura- 'da Romanya kralına mit bir sar ray da vardır. Bir gün Madam Lupeskoya irdum ; — Valdenizi - Sinaya “niçin götürdünüz. Karola yakıa ol- mak için mi? Madam düşündü, taşındı ve bu sualime cevap vermek iste- medi. Yalaız : — Bu hareketi ihtiyar eder- ken, herşeyden önce, valdemi düşünüyordum ! dedi. Tekrar sordum: — Doktorlar orasını mi tav- siye etmişlerdi? — Hayır, yalnız orasının en iyiveen münasip yer olduğunu biliyordum, - doktorlar da bu intihabımı beğendiler. — Ya beğenmeseydiler ? — Ozaman başka bir yer seçerdik. Doktorlar — burasını beğendikleri için bizde oraya gitdik. Madam bu izahatı verdikden sonra bana meydan okurcasına sordu. — Daha birşey varmı? — Birşey yok. Yalnız anla- mak istemişdim. İkimizde güldük. Sinaya hakikaten güzel bir yerdir. Etraf dağlıktır, ve çok güzeldir. Ben burasının İsviç- reden de güzel olduğunu söyeler- sem, kendimemleketim namına bir propaganda yapıyor sayılı- Tım, Onun için bu yolda fazla söz söyliyemiyeceğim. Bilhassa Sinayadaki şahane park, bir güzellik harikası sa- yılabilir, burada nöbetçiler bek- lerler. Yalnız Madam Lüpesko nun buralara geldiği sıralarda nöbetçiler pek Ffazla dikkatli davranmıyor ve talimata sıkı fıkı riayet etmiyorlardı. Bunun neticesi olarak - yabancılarda buraya giriyor, gezip dolaşı- yorlardı. Çok geçmeden Madam Lüpesko da buraya devama başladı, Ve günün birinde bu- rada Karol'e rasgeldi Bu tesa- düf dostluklarını her ramankim den fazla yeniledi. Karol, bu. sırada Madam Lüpeskonun üzerinde yaptığı tesiri anladı. Bu güzel kadın onün hi karışıyordu. Çünkür Karalun hem siyasi va- ziyeti, bem aile işleri buhran- lar içinde idi. Sinayada ilk mülâkat, uzun, gölgeli bir yolda vukubaldu. Üzün ağaçlar, güneşin mcak. liğını va parıltısını örtüyordu. Karol ile Helen bir saat kadar konuştular. Spordan, barpten, anasının hastalığından, Karolun oğlun- dan tesadüflerin tubaflığından bahsettiler.| Devamı var Yurttaş unutma me, Tayyare

Bu sayıdan diğer sayfalar: