2 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

2 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 2 Birinciteşrin 1936 Küçük hikâye Inanılmıyan hakikat Nereye gidiyorsun? diye bağırdı. Dediğini yapmağa! Madem ki beni böyle bir kadm zannediyorsun, zan nettiğin gibi olacağım! Şarlot hızla yürüdü, kapıyı vurdu ve çıktı. Sokakta, önce nereye gideceğini bilmeden bir müddet yürüdü. Sağa döndü; karşısma büyük bir kilise çıktı. Ki liseyi görünce, oraya girmek, sığmmak akhna geldi. Girdi ve bir köşeye oturdu. Kafasmda bin rürlü düşünce dolaşıyor, içinde öfke ve halecan kabanyordu. Ko casının haksız ithamlannı düşündükçe gitgide büyüyen bir isyana kapılıyordu. Nihayet gözünden yaşlar dökülmeğe başladı; uzun müddet ağladı. Bol bol döktüğü gözyaşlan, yüreğini dolduran acıyı silip te, biraz kendine geldiği za man kilisenin saati ikiyi çalıyordu. Kalk" tı, gizlice yüzünün pudrasını tazeledi ve çıktı. Fakat nereye gideceğini gene tayin edemiyordu. Biraz düşündükten sonra o r manda bir gezinti yapmağa karar verdi. Ormanın güneşli yollannda yaya dolaştıkça, bu yürüyüş sinirlerini azar azar yatıştırdı. Sabahki kavga hâdisesi azar azar dimağmdan silinmeğe, kocasına k a r şı duyduğu hiddet yatışmağa başladı. Bir aralık, yorulduğunu hissederek orada bir sıraya oturmak, dinlenmek istedi. Fakat daha iyisi şehre dönmekti. Bir tramvaya atladı, şehrin sokaklannda b;r müddet dolaştı, bir iki mağazaya girdi çıktı. Vakit geçirmek için bir sinemada filmi değil, kendi kafasının içini seyre derek iki saat kaldı ve sekizde eve dö'ndü. Artık sinirleri iyiden iyiye yatışmıştı. Kocasını affetmeğe hazırdı, fakat onu, kar şısmda, yaptığına nadim görmek şartile! Eve girince, kocası, yumruklan sıkıl mış, gözleri yuvalanndan fırlamış, yüzü sapsan bir halde karşısma dikildi: Nereden geliyorsun? Ne yaptın? Neredeydin? Raymond telefonla seni aradı. Söyle, kiminle beraberdin? Şarlot, aklmdan bile geçirmediği bu manzara karşısmda durakladı: Deli misin Moris? Neler söylüyor sun? Deli değilim, aklım başımda! Kapıdan çıkarken kendi ağzınla söyledin. Anlat, kiminle beraberdin? Kapıdan çıkarken öfkeden söyle • dim onu... Peki nerede vakit geçirdin öyle ise? Kiliseye gittim, sonra ormana gittim, oradan... Yalan söyleme! Bunlan isbat et... Bak saçlarm karmakarışık, bu nedir? Sinemaya gittim, şapkamı çıkarmağa mecbur oldum. Sinemaya mı? Ben senin sinemaya gittiğini hiç görmemiştim. Hangi sinemaya gittin? Hangi filmi gördün? Bilmiyorum... dur... dur baka yım... Tarihî bir şeydi galiba... Hatır lamıyorum. Şarlot büsbütün şaşırmıştı. Sabaıhtan akşama kadar nerelerde vakit geçirdi ğini isbat edecek bir delile malik değildi. Moris köpürmüş, avaz avaz haykırı • yordu: Görüyor musun? Yalan bile bulamıyorsun! Akşama kadar kimbilir nerelerde sürttükten sonra eve dönmeğe de cesaret ediyorsun değil mi? Defol! Her şey bitti artık! Şarlot, ellerini kocasma doğru uza • tarak, inliyen bir sesle yalvardı: Moris dinle beni! Yamlıyorsun Moris! Yemin ederim ki yamlıyorsun! Sus! Yalan söyleme! Bitti artık diyorum sana! Moris çıktı. Şarlot, yuvasınm yıkıldr ğını, sözlerine kocasını inandırmak im kânının kalmadığını gördü. Hakikate Bibliyoğrafya Yunus Emre İkbal Kitabevi 1936 Fiatı 100 kurus Yunus, eskidenberi çok sevilir bir şairdir. Onu her sınıf halk okur ve ondan havsalası, hissî ve zevki derecesinde zevk ahr. Divanı müteaddid defalar ve müteaddid matbaalar tarafından basılmıştır. Onu ilk defa olarak yeni Türk harflerile bastırmak şerefi de Bürhan Toprağa aiddir. Yunus hakkmda bir ihtifal vesilesüe basılmış bir küçük risale de vardır. Bütün edebiyat tarihi ki tablarındaki «Yunus> bahislerile Fuad Köprülünün Türk Edebiyatmda İlk Mutasavvıflar adlı eserindeki malumat bu tasavvufî şair hakkında bellibaşlı bilgi membaıdır. Buna, bu kitabda haklarında aynca malumat verilen, bazı makaleler de ilâve edilirse bu mevzua dair neşriyat serisi tamamlanmış olur. Bu yeni eserin müellifi Abdülbaki Gölpınarlı ötedenberi bu vadide çalış malarile tanınmış gayyur bir gencdir. Kendisinden çok özlü eserler beklene bileceğini bundan evvel neşrettiği «Melâmilik ve Melâmiler> adlı eserile de ispat etmiştir. Bu kitabın değerini an latmak için önsözünden şu satırları nakledeceğim: «... Doğrusu beni bu araştırmalara sevkeden Bürhan Ümid Toprağa teşekkür etmeliyim. Çünkü bu araştırmalar sonunda şu kitab meydana geldi. Şimdiye kadar her nedense göze dokunmamış kayidlere rasladım. Yunusun Taptuk Emre ile olduğu gibi Saltuk, Barak ve Geyikli Babalarla, Mevlânâ ve Hacı Bektaş Veli ile münasebetlerini buldum. Bu suretle şairin yaşadığı zaman ve mensub olduğu zümre apaçık meydana çıktı.» Bu izahat bize kitabm ne esaslı bir tetkik mahsulü olduğunu kâfi dere ce meydana çıkarmaktadır. îçinde aynca Barak Baba risalesile şerhi, Yunus muakkiblerile Said Emre ve Kasımın şiirleri; 17 tane resim, 8 tane nota ve bir şecere vardır. Bu, birinci cild Yunusun hayatma hasrolunmuştur. Kitabm ikinci cildin de Yunusun Divanım ve Risaletün Nushiyyeyi, bulacağız. Müellif fazla olarak bize nüsha farklarını göstermeyi ve Yunusta geçen öz türkçe kelimelerden bir luğatçe vermeyi vadetmektedir. Bu meşkur gayreti can ve gönülden alkışlanz. Nizib ilerliyor Beledî imar ve iktısad işleri yolunda Nezib (Hususî muhabirimizden) Sekiz bin yüz nüfuslu olan kasabamız belediyesi bütçesini yirmi yedi bin liraya iblâğ etmiş ve mezbaha, et, sebze hali, Belediye binası, yazlık bahçe ve kışlık kazino kurmuş, Atatürkün bir büstünü dikmiş, hükumet caddesini tanzim etmiş, pazar yelerini düzeltmiş, temizliğe ehenr miyet vermiştir. Kasabamızda maarif hareketleri de canlanmağa başlamıştır. Bu sene asrî bir ilkmekteb binası daha tamamlanmıştır. Fakat, Nezibe bir ortamekteb lâzımdır. Mektebsizlik gencleri müşkül mevkide bırakıyor. Burada millet mekteblerine d« çok ihtiyac vardır. Trahom, adeta salgın halindedir. A çılan dispanser ihtiyacı karşılıyamıyor. Trahomlu nisbeti yüzde doksanı bulmaktadır. Burayı genişletaıek, doktor ve memur sayısını çoğaltmak vatandaşların sıhhati noktasmdan çok lüzumludur. Kasabada iktısadî vaziyet son iki yıl* danberi düzelmiştir. 935 senesi elde edilen zeytin bütün sıkmtılan gidermiştir. Bu yüzden kasabaya yarım milyon liraya yakın para girmiştir. 936 rekoltesinin de çok zengin olduğu tahmin ediliyor. Mahsulün yüzde altmışı sabunhanelerde sarfedilir. Sabun ihracatı mühim bir yekuna bağlı olur. Bursada Öğle yemeğinden biraz evveldi. Moris Şarmi, kansının odasına girdiği zaman, onu aynanın önünde, saçlannı düzelt mekle meşgul buldu. Ay!... Saçlannı mı kıvırttın? Evet, bu sabah Adrien gelmişti de... Şarlot, arkasını dönmeden cevab vermişti. Saçlannm, bu yeni şekilde nasıl göründüğünü anlamak için aynanın karşısında ileri geri gidip geliyor, uzun, itinalı bir muayene ile meşgul gözüküyor du. Şarmi: Öğleden sonra sokağa mı çıkıyor sun? diye sordu. Evet... Sahi, bugün annenin günü, oraya gideceksin. Hayır, oraya değil, Raymonda gideceğim. Evvelâ onun terzisine gidece ğiz, sonra eve döneceğiz. Çayda orada yım. Bittabi dans edilecek! Evet. Raymond arkadaşlannı çağırmış, dans edeceğiz. Bunda ne fenalık var rica ederim? Allah aşkına Moris gene başlama! Genc kadın, manalı manasız patlak veren, son zamanlarda büsbütün sıklaş mağa başlıyan kıskanclık kavgalanndan bırinin neredeyse tekrar ortaya çıkaca ğını anlamıştı. Moris haykırdı: Başlama mı dedin? Başlıyan ben miyim? Buna diyecek yok doğrusu. Ben sana birşey söyliyeyim mi? Raymondun evine bir daha ayak atacak değilsin. Dulluk perdesi arkasmda önüne gelenls fink atan bu kadmdan sıtkım sıynldı. Sen dul değil, evlisin. Evli olduğuna göre de, seni, rasgeldiğin eve girip çıkasın diye almadığımı düşünmen iktiza eder. Ağzından çıkanı kulağın işitmi yor Moris! Fazla lâkırdı bilmem gitmiyecek sin. Buna istibdad derler... Bir fay dası olsa neyse... Zaten bu kıskanclığın manası yok... Nereye gitsem ayni şey. Her arkadaşım için bir kusur buluyor sun. Kiminin evi çok serbest, kiminin e r kek kardeşi mekteb arkadaşım, kimi bilmem ne... , Lâfı değiştirme. Sana Raymond dan bahsediyorum ve gitme diyorum. Beraber gel efendim; seni de davet ettiler biliyorsun. Başüstüne! Raymondun kardeşi de davetli değil mi? Hani şu zatıâlinizin dansörünüz olan güzel Marsel cenabları! O mendeburun sana kur yaptığını bil miyor muyum zannediyorsun? Kızarma, kızarma... Şarlot, öfkeden kıpkırmızı, gözleri ateş saçarak bağırdı: Niçin kızarayım canım! Artık çok oluyorsun amma! Kocası öfkeye aldırmadan, ayni ta vırla devam etti: Bir de kalkmış, beraber gidelim diye alay ediyorsun değil mi? Gitmiye • ceğimi pekâlâ bilirsin... Bir kere ben Raymonddan nekadar nefret edersem o da benden o kadar hoşlanmaz. Sonra, seni o züppelerin kolları arasmda dans eder görmeğe tahammülüm yok. Farzı muhal gitsem bile, orada birinden birini tepelerim, başıma belâ çıkar. Ben öyle herşeye göz yuman kocalardan değilim kuzum. Böyle yaşamak istiyormuşsun, kendine göre bir koca bulaydm. O güne gelinciye kadar, kavgada bu derece ileri gitmemişlerdi. Şarlot bir müddet olduğu yerde dona kaldı. Yüzü berrr beyaz kesilmiş, dudaklan titremeğe baş lamıştı. Fakat kendini tuttu, ağlamadı. Birdenbire yerinden fırladı, sert hareketlerle mantosunu sırtına, şapkasmı başına geçirdi. Kocası: Ali Haydar kitabhanesi Cumhuriyet gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasi ye, gazete ve mecmuaların tevzi yeridir. RADYO akşamki program J İSTANBUL: 12.30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla hafif müzik 13,25 m u h telif plâk neşriyatı 18,30 çay saati, dans musikisi 19,30 Eşref spor müsahabeleri 20 Sadi ve arkadaşları t a r a f ı n d a n Türls musikisi ve h a l kşarkıları 20,30 Hikmefi Rıza ve arkadaşları t a r a f ı n d a n Türk m u * sikisi ve halk ş a r k ı l a n 21 solo plâklar • • 21,30 orkestra 22,30 ajans haberleri • • 23 son. VÎYANA: 18,35 konser 19,10 hava hücumundart korunma, jimnastik haberleri, turizm h a berleri, bir haftalık haberler 20,05 saat, haberler, h a v a raporu, fennî konuşma 20,35 orkestra konseri 21,50 senfonik konser 23,05 haberler, h a v a raporu 23,15 dans musikisi 1,05 gramofon. BERIİN: 18,05 gramofon 18,35 kuvvetler ve in sanlar, hukukî nasihatler 1905 musiki 20.05 gelecek h a f t a n m programı 20.25 gramofonla operet 20,50 günün akisleri, haberler 21,15 eğlenceli musiki 22,05 şimal musikisi 23,05 hava raporu, havadLs, spor 23.35 eğlenceli konser. BTJDAPEŞTE: 19,05 gramofon, konferans 20,20 piyano konseri 21,05 siyasi haberler 21,20 or kestra konseri 22,45 haberler 23,05 org konseri 23.50 fransızca konferans 24,15 çingene musikisi 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 konser 20,25 konferans 20.45 gramofon, konferans 21,20 gramofonla Toska operası, i s t i r a h a t esnasmda h a b e r ler, spor 23,50 fransızca ve almanca h a berler 24 haberler. LONDRA: 18.20 çocuklann zamanı 19,05 musiki 19,30 org konseri, havadis 20,35 orkestra konseri 21,30 d a n s musikisi 22,10 piyes23,25 havadis 23,35 dans musikisi 24,35 havadis 24,45 Harpa konseri ve şarkılar (gramofonla). PARİS [P. T. T . ] : 18,05 orkestra konseri, konuşma 19,05 orkestra konseri. havadis 20,40 orkestra konseri 21,05 musiki konuşması 21,35 facia: Cid 23,35 havadis. ROMA: 18.05 havadis, şimali İtalyadan nakil, yabancı dlllerde konuşma 20,05 liman h a berleri, turizm haberleri, gramofon 20,10 Holanda dilinde turizm haberleri 20,25 eğlenceli musiki, fransızca haberler . 20,55 Yunanistan İçin yayın, haberler, gramo fon 21,45 operet: Fraskita, i s t i r a h a t esnasında konusmalar. sonra d a n s havaları24 05 haberler 24.20 ineili^ce haberler. sinema hâdisesi şüphesiz tamamen tamir ve tezyin edilen Mevsimin en büyük Eski Elhamra sinemasınm küşadı olacaktır. En büyük yıldızların filimleri SAKARYA 1 Fiatlar gayet mutedil TAKSIM Yeni müdiriyet B AHÇESt KAPALI HALK OPERETi kısmında H A L K OPERETİ Bu akşam 21,45 te Kırk Yılda Bir Operet 3 perde 1 tablo ve meşhur çigan Orkestrası istanbula gelip FREDERiC MARCH ALFRED RODE ÖLÜM PERiSi Fransızca sözlü filminde NOBETÇI ECZANELER Plânşetler çoğaltılacak Liman idaresinin yumurta nakliyatı için yaptırdığı plânşetlerin tecrübeleri çok muvafık netice vermiştir. Liman idaresi bunlan çoğaltacaktır. BENJAMİNO GİGLİ: AVE MARİA I j KATE DE NAGY FERNAND GRAVEY LUCİEN BARROUX tarafından temsil edilen TÜRK Bu akşam tam saat 21 de S İ N E M A S I GECESİ tsveçle olan ticaret anlaşması feshedildi Türk İsveç ticaret anlaşmasmm müddeti 15 birincikânunda bitecekti. Fakat, iki hükumetin muvafakatile anlaşma feshedilmiştir. Yeni müzakere ler bugünlerde başlıyacaktır. BİR Bütün taravet ve teritnliliği ile bu şayanı hayret filim herkesin hoşuDa gidecektir. Filmi ile yeni sinema mevsimini açıyor. MAYIS Açık teşekkür Müzmin apantisit rahatsızlığından Ankara Nümune hastanesinde muvaf fakiyetli bir ameliye ile hayatımı kurtaran hastanenin ve memleketimizin güzide operatörü Bay Ömer Vasfiye, değerli Başmuavini Bay Nureddine, muavinleri B.' B. Faruk ve Safaya, hastanede kaldığım müddetçe nazik alâkasını esirgemiyen çok kıymetli Sertabibi Bay Nüzhet Çeviğe minnetlerimi, ba kım hususunda büyük dikkat ve itinalar gösteren hariciye servisi vazifeşinas ve müşfik hemşirelerine, çalışkan hastabakıcı ve diğer müstahdemlerine teşekkürlerimi sunanm. Turhan Cemal Nazikoğlu Turhan Cemal Nazikioğlu inandıramamış ve inandıracak bir yalan bulamamış olmanın verdiği sonsuz yeis içinde oracığa yığılıverdi. Çeviren: ZARAFET NEŞE İHTİRAS • ZENGiN DEKORLAR GÖRÜLMEMİŞ GÖRÜLMEMİŞ GÖRÜLMEMİŞ GÖRÜLMEMİŞ GÖRÜLMEMİŞ Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Etem Pertev), Alemdarda (Abdülkadir), Bakırköyde (İstepan), Be . yazıdda (Belkis), Eminönünde (Beşir Kemal, Cevad), Fenerde (Emilyadi), Kara güznrükte (Suad), Küçükpazarda (Hasan Hulüsi), Samatyada (Erofilos), Şehreıni ninde (A. Hamdi), Şehzadebaşmda (Ha 111). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Yeniyol), (Mustafa Nail), Hasköyde (Barbut), Kasunpaşada (Vasıf), Merkez nahiyede (Galatasaray), (Matfco viç), Şişlide (Nargileciyan), Taksimde (Li. monciyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Ta • « naş), Kadıköy Pazaryolunda (Rifat Muhtar), Modada (Alâeddin), Üsküdar İmra horda (İmrahor). DERECEDE G Ü Z E L DERECEDE KUVVETLİ DERECEDE MUAZZAM DERECEDE Z E N G İ N DERECEDE MUHTEŞEM F R A N S A Rpnald Aynca: PARAMOUNT diinya havadisleri Numaralı biletlerinizi aldırınız. Telefon : 44289 Fransızca sözlü Tarihin kaydettiği en kanlı günler. insanlığın gördüğü en yüksek AŞK mevzuu AşkArkadaşlıkKanramanlık İHTİLÂLİ • BU AKŞAM Sinema s ı n d a HAMD1 VAROĞLU COLMAfl Nereye gideceğiz? diye sordu. Bunu sorarken artık çilesinin tamam olduğuna ve Pendiğe döneceklerine e mindi. Halbuki arkasmdan tekrar: Geriye!.. Emrini alınca artık sabn, tahammülü kalmadı. Başını çevirdi, gözlerini bu korkunc gözlere dikerek isyan edeceğini, gidemiyeceğini anlatmak istedi. Fakat başının yanm çevrilebilmesi onun tam arkasma isabet eden yerde siyah pelerinin altından sırtına doğru uzanan bir demir parçasını görmesine kâfi gelmiyordu. Sırtına dokunan bu cisim Salihteki bütün isyan ümidlerini kırdı. Hele etrafına bakıp yolda kendisine yardım edecek bir tek adam görmeyince çaresiz kaldı. Geri döndü. Arkasmdan boğuk ve nezleli ses gene sordu: İPEK Pendikteki beyaz ev Zabıta romanımız: 42 Salih bütün vücudünün soğuk terler döktüğünü hissetti ve sustu. Pelerinli adam, artık bu taraftan emin gibi, başını çevirdi. T a uzakta, ağaclann arasında ihtiyar kadmın adamakıllı uzaklaştığını görerek fırladı. Arabacı onun telâşını görerek başını çevirdi ve kadını gördü. An^ak o kadar sarsılmış, korkmuştu ki bu iblis müşterinin kadınla alâkası olup olmadığmı, onun için koşup koşmadığmı düşünmedi bile. Günün ve talihinin uğursuzluğuna lânetler ederek, küfürler savurarak bekledi. Üç çeyrek saat geçti, artık tahammülü kalmamıştı. Arabasını sürüp gidecekti ki karşıdan bir karartı gördü. Tarlalar arasmdan, keçi yollarından bir batıp bir çıkan karartı. Haydud suratlı adam gittiği yoldan geri geliyordu. Yaklaşmca Salihe seslendi: Biraz daha bekle. Ve nereden, nasıl kayboldu? Bu sözden sonra Salih onu göremedi. Sağua, Ne bileyim!.. İhtiyarmiî, yoluna Nasıl kadın? gidiyormuş. İki kurşunla öteki dünyayı boylayıvermiş.. Arabacı Salih, başuu çevirdi. Uzaktan görünen hatboyuna baktı ve meslektaşmı soluna bakındı. Pelerinli adamdan eser uğurladı. Aklından birçok ihtimaller geyoktu. çiyor, bunlan düşündükçe şu günün u Salih artık bugün karşısına çıkan şahsın ğursuzluğuna küfür etmekten kendini alaşeytanın ta kendisi olduğuna kanaat ede mıyordu. rek lâhavle çekiyordu. Arabadan aşağı Arkasmdan bir ayak sesi duydu, bir inerek sağa sola gezindi; bakındı. Böyle şeytan gibi haydud herif belinnişti. Melce de bir yarım saat geçti. Iskeledeki unane bir gülüşle: meslektaşlanndan biri köye bir müşteri Ne düşündün bakalrm? diye sordu. götürmüş, geri dönüyordu. Arabasından Giden arabacı ne ukalâlık etti sana?.. indi: Salih onun gözlerindeki istihzayı far Ne var Salih, ne bekliyorsun? kederek aklına gelenlerin birer hakikat Diyince gevezeliğe daldılar. Fakat bu olduğuna emin bir vaziyetle: gevezelik sırasmda Salih öyle bir haber Bildiğini anlattı, dedi. Demin ötealdı ki bütün vücudü dondu. Öteki ara de bir ihtiyar kadını öteki dünyaya yolbacı, Salıhin müşteri beklediğini anlayın lamışlar. ca: Pelerinli herif, arabaya kurulurken: Kadın mı, erkek mi? Kimlermiş bu hayır sahibleri? diye Diye sormuştu. Salih erkek olduğunu sordu. haber vererek: Salih içinden lâhavle çekmeğe devam Neye sordun? dedi. ederek cevab vermedi ve yerine oturdu. Az evvel hat boyunda bir ihtiyar O kadar ihtiyatla oturuyordu ki arkasınkadını haklamışlar da. Sakm müşterin ol da küçük bir hareket olursa başını çevimasın diye sordum. recek, kendini müdafaa edecekti: bacı düşmanının suratma savurur gibi sıska hayvanın sırtına vurarak: Allah o kocakanya kıyanın canını alsın!.. Diye haykırdı. Arkasındaki, bir saniye sustu. Sonra onun nefesini omzunda hissetti. Başı, Salihin omzunda idi. Fakat Salih gırtlağmın da iki demir parçası arasmda sıkışmıya başladığını görünce silkinmek istedi; kurtulamadı. Pelerinli müşteri kulağına: Salih, dedi. Lâfına dikkat et. Sana dokunur tarafı olmıyan işlere karış ma.. Anladm mı?.. Beni soran olursa arabaya bindi; Dolayoba köyüne vardık. Orada birini aradı, bulamayınca geri döndü; diyeceksin. Arabadan indiğimi, ne tarafa gittiğimi filân söylemek yok.. Anladın mı?.. Eğer söylersen bugün de Kimlermiş, ihtiyar kanyı ahirete ğilse yann, yann değilse öbürgün §u kıskaç gırtlağına aene yapışacak, bir daha yollıyan hayır sahibleri? da oradan canmı almadıkça kurtulmıyaSalih içini çekerek dizginleri sarstı: cakhf. Bilmiyorum!... dedi. Iblisin gülüşüne benziyen bir kahkaha Bir elinde dizginler, ötekinde kamçı ile müşteri: bulunan Salih bu vaziyette ömrünün so Aman Salih, bu kocakanya pek na ermek üzere olduğunu, boğazının mi acıdın?.. Ne oldu yahu?.. Canını al meçhul iki alet arasında gittikçe kısıldığımışlar gibi ne somurtuyorsun?. m görerek silkindi. Talikanın içindeki Salihin sabn tükenmişti. Elindeki kır müşteriye bir yumruk savurdu. Bu yum ruğun neresine geldiğini bile kestireme mişti. Fakat boşa gelmiş olacak ki başını ve vücudünü çevirmeğe vakit bulamadı. Gırtlağı gene iki demir kol arasına takıl" dı. Artık bir saniye beklemeğe vakit yoktu. Dizginleri bıraktı. Bir hamlede geriye döndü. Küçük talikada dehşetli bir bo ğuşma başladı. Bu sırada hayvan da ne olduğunu bilemiyerek koşuyordu. Salih gırtlağmı sıkan mengeneyi bir hamlede yakaladı ve boynunu bu çemberden kurtardı. Sonra iki elile pelerinli haydudun yakasına yapışarak onu iri yumruklarile sarstı; talikanın köşesine sıkıştırdı. Bu sırada kendisi de arabanın içerisine atla mışü. Bir taraftan yumruk atıyor, bir taraftan küfürler savurarak: Vay katil herif vay... Gidip kocakarının işini bitirdin, sonra da beni ortak yapacaksın ha... Vay haydud vay... Derken sol böğrüne soğuk birşey saplandı. Salih kıvranarak kapaklanırken haydudun gırtlağına sarıldı. Kendini tuttu. Fakat arabadan dışan fırlıyan ayağı kaymca muvazenesini bulamadı. Ustüne çullanmak istiyen meçhul adamla birlikte yere yuvarlandılar. lArkası var}

Bu sayıdan diğer sayfalar: