25 Ağustos 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

25 Ağustos 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- YURTTA OLUP BİTENLER danasçıkarmıştı. Bu »şebekenin dal- larının İzmirin tanınmış iş adamları- na ve NATO teşkilâtına mensup bir- knç yüksek rütbelf sırbaya kadar u- ndığı ve kaçakçılığın kırk milyonu nn.tecauz olduğu gihi söylentiler yi- ne milyara yakın döviz kaçakçılıkla- rınt sık Sik okumağa alişmış gazete okuyucusu için vasat haberler sayı- labilirdi. Ama hâdise öylesine gelişti kı Amerikanın Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren bile hiç beklemediği bir Washington seyahati yapmağa mecbur oldu. Kacakçılığın Amerikadaki ilk a- kislerini UPİ Ajansının Roma muha- birinin verdiği haber varatmıştı. Bu habere göre döviz kaçakçılığı yaptık- ları iddiasıyla “Türk polisi tarafın- dan yakalanan dört Amerikan erin- den ikisi İzmirde bir hücreye kapatı- larak işkenceye tâbi tutulmuşlardı". Bunlar, iddiaya göre, bir ahırın al- tındaki hücrede mahpus tutularak 24 SAa&t susüz ve yiyeceksgiz bırakılmış- lardı. çlerinden çcavuç James D. King'in ifadesine göre Türk polişsleri kendisini "topuklatından * bağlıyarak bif direğe asnuşlardı. Türlü işkence ve dayvaktan geçirilen sanıklar NATO kuvvetlerinden Albay — Wilkensen'in haberdar etmesi tizerine — teşebbüse geçen NATO Güney Doğt Avrupa Kara Kuvvetleri Kumandanı Gene- ral Paul D. Harkins'in ilgili makam- lar nezdindeki müdahalesi ile “dah ivi bir hapishaneye” nakledilmişler- dî Bu haberin akislerinin yarattığı da!galar durulmadan meşhur Time, “Eski bir Türk âdeti” ara başlığını da kullanarak büsbütün heyecan ve- rici bir aale getirdiği yazısıyla oku- vucularına takdim ediyordu. Time'ın hikâyesi bir hayli meraklıydı. Vaka çavuş Dale MeCuistion'un arabasının bir gece sivil elbiseli adamlar tara- ından durdurulması ile başlamıştı. Cavuş önce bir Soygunculuğun kur- banı olduğunu sanmıştı. Mücadeleye giriştivse de adamlar galip gelmişler ve hicbir işareti olmıfan arabalarına bindirerek onu eski bir ahırın altın- lne müfettişi olduğu anla- Ve İ lizce konuşan bir Türk onu knraborsadan Türk parası al- makla suçlandırmış, ithamı reddedin- sce de beş Türk Üzerine atılmış” mer- hametsizce dövülmiüştü. Gene Time'ın vazdığma göre İz- m.r Emniyet Müdürü Nevzat Emre- N makamlarına bir döviz karaborsacıhğı hakkında ikf Ameri- kah çavuşla “kücük bir Kkonuşma” yapmak istediğini bildimnisti. Ama “Emrealp, adamlarının daha vvel NATO Astsubay Kulübünün — Türk —Müdüründen King ile ilgili bir itiraf elde etmiş olduklarından” bah: mişti,. Emniyet Müdürünün görüşmek King ve Proietti tev- istediği “K kl- edılınıveceklenne dair — teminat verilmesi Üzerine NATO —subayları 12 * . m ü & # tarafından Emrealp'a teslim edildi- m hemen tevkif et- smın ve çocukları- nın dehşetle acı!mış gbzleri dnünde King'in evini arârlarken, Kin hapishane yerine ahn*dakı zınduna sevkedildi. Kingin söylediğine göre çavuş orada eski bir Türk âdeti ile karşılaştı: Falaka'!..” Time'ın vardığı kanaat — şuydu: Amerikalı çavuslar bal gibi dayak yemişlerdi: ama Türkiyenin Komll- nizm aleyhtarı sadık bir müttefik ol- ması dolayısiyle işe diplomasi karı- şıyordu ve mesele, örtbas edileceğe benziyordu İşin tuhafı şu ki Türk *basınında da ise diplomasi kanşacagı endiwsi vardı. Ama Türk - stlu- ğunun mahkeme iqukmhnc. hüküm- ranlık hııklanmıza kadar uzanacağı- na kimse ihtimal verm'lvordu Ancak bu yüzden siyaset adamlarının biraz baş ağrısı çekecekleri müuhakkaktı. Buna rağmen kacakcılıktan sanık A- merikalı çavuşların İzmir Birinci A- ğır Ceza Mahkemesine getirilirken ellerine kelepçe vurulmaması, gerek ahke salonu içinde., gerek salon dışında bulundukları sırada kendile- rine nezAaret eden bir tek jandartna erine rastlanmaması hayret uyandır- dı. Basın suçlülarının bile yakın ta- rihlere kadar kelepceli ve krallara lâyık bir iandarma kuvveti refaka- tiyle Adliyeye getirildiğini unutmı- yanlar. bir vabancının bir vatandaş- tan daha ziyade “mazharı himayve” olmasının sebebini anlıyamıyorlardı. Meselenin. ÂAdi bir zabıta vakası olmaktan rıkarılması -ki bunun seref payı Amerikan makamlarınan aittir-, hiç şiinhe vok ki duyulan alâkayı art- tırmiştir ve Amerikalı dostlarımız da bu vesileyle Türklerin hülkitmranlık bahsinde ge kadar hassas oldukları- rı Öğreneceklerdir. ihibris Yam festival zamanı efkoşedeki “Kıbris Cumhuriyeti Anayasasını Hazırlama Komisyo- nu”nun faaliyetlerine tekrar ara ver- mesi Üzerine İstanbula gelen Türk delegesi Prof. Nihat Frim kendisin!? karşılayan gazetecilere “Yunanlı ve Rum delegeler Baalbek Festivaline gittiler, ben de şahsi işlerim için mem- ı. Fa Ü de daha açık konuşabilecek durumda değildi; zira Lefkoşe görüşmeleri hakkında basına hiçbir. şey aksettirilmemesi icin sıkı talimat verilmişti. Aslında, delegenin tamamen kapalı konuştuğtı da söylenemezdi. “Kıhrıstaki çalış- malanmw çok yavaş gidiyor” sözl Şey ifratle ediyordu İngılmerle Rumlar ve Yunanlılar arasında çıkan Üa ihtilâfından sonra, şimdi de cumhurbaşkanı yardımcısı- nın yetkileri meselesinde — Türklerle Rumlar ve Yunanlılar karşı karşıya gelmişlerdi. Atinada General Grivas'- m “Kıbrıs elden gidiyor; Kıbrıg satı- lyor” diye savurduğu feryatların te- sıri yavaş yavaş kendisini gösteriyor- du. Başlangiçtaki anlayış ve karşılık- h müsamaha artık ortadan kalkmıştı. Rumlar, biraz daha randıkları takdirde Grivas'n ekme- ğine yağ süreceklerini gayet iyi bili- yorlardı, Yunanistardaki rakibine koz kaptırmaktan fena halde korkan Baş- piskopos Makarios, müzakerelerde daha fazla tavizkâr davranılmamasını emretmişti. Atina hükümteti de mem- lekette gitgide kuvvetlenen memnu niyetsizlik belirtilerini daha kuvvet- lendirmemek için tâvize vaklaşmak niyetinde'değildi. Ada Rumlarının ve Yunanlılarm dayatmaları karşısında tek tâviz kapısı olarak Türkler kalı- yordu. Halbuki oradaki deleğeler de, önlerine konan Zürich ve Dondra and- laşmalariyle bağlıydılar. Rumlarla Yunanlıların istedikleri tâvizler ise bu andlaşmaları — değiştirir i l mahiyetindeydi. Makarios'un ve Ati- na hüktümetinin temsilcileri, Grivas'- nı terânelerini dillerine dolamışlar. cumhurbaşkanı yardımcısının yetki- lerini azaltma teklifleriyle ortay çıkmışlardı. Tâvizler imkânsız ha. gelince. delegeler için memleketlerine dönüp taze talimat almaktan başka çare kalnıamıştır. Her iki tarafın da hariciyeleri bu hususta bir uzlaşıma formülü bulamazlarsa, bütün pürüz- lü noktaların yakında Menderesle Karamanlis arasında yapılacak bir zirve toplantısı yoluyla halledilmesi mümkilndiir sat Yunanlıların bütün miızık- çılıkları yanında hâdiselerin aldığı göon sekil başka bir hakikati ortaya köoydu. Cumhuriyet —Hükümetinin. Anayasa müzakereleri için Kibrısa hem il'm. hem şahsiyet bakımından küvvetli bir hukuktu göndermesi lü- zum'unu hatırlatanlar -bu hustisti A- j - i am altı ay evvel v beli işti- haklı çıktılar/ Elbette ki herhangi bir kimseden “Lozandaki İsmet Pa- şa” olmasını beklemek hak değildi. Ama nihayet, böylesine hayati -«bir i- şe Fakülte kürsüsündan pek —uzun seneler evvel ayrılmış, politika saha- i başarısının derecesi ise bili- herkeqce malüm bir ilim adamını sec- mek haklı Türk tezinin masanın /ö- bür ucunda oturanlara kabul ettir 1- mesi şansinı cok arttırırdı. Zira sivasi müzakerelerde “karşı taraf”ın jyi niyet sahibi olması kaide değil, istisnadır ve iyi müzakereciler fena niyeti de yenebilen, rakiplerinin elinden o silâhı da alabilen politika- cılardır. Lozanda tdrzon'un İyi niyetinden bahsetmek kargaları bile güldürür ama bu, Lozanın bir Türk zaferi olmasını önleyememiştir. İktisadi mücadele!. l u arada, Adadaki Rumlarla"Türk-. ler arasında huzursuzluk doğuran AKİS,&5 AĞUSTOS 1959 * ) AĞ a  li -— Hi eei — —a

Bu sayıdan diğer sayfalar: