October 20, 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

October 20, 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

borç taksitleri vardı. “Kısmen alınan temelli bir îstikrar politikasının çok taraflı disiplini içine girememişti ve bu yüzden iktisadi durum 'bütün teh- likeleri ile nezaketini” bugün de mu- hafaza etmekteydi. P. Genel Sekreterinin bir kaç kelımey!e çizdiği bu tablo, 15 inci aya basan istikrar politikasının, bü- tadır. Hakikaten 15 inci ayın sonunda dahi, fiyat istikrarı ve itimat yaratı- lamamıştır. İthalâtçı gümrüklerden malını çekmekte çok yavaş davran- f â yükselmek- ten vazgeçmemiştir. Gıda maddeleri fiyatları ve ev kiraları, bunun en bâ- delilidir. Malbo uğu 1958 - 19 yaratılamamıştır. ki mal darlığının en fazla hissedildiği 1957 ve 1958 yıllarında aynı 12 aylık devre zarfında ithalât 391 milyon do- lara erişmiştir! Daha mühimi, dahil- deki sanayi ve maden istihsalinde net bir duraklama, hattâ gerileme var- dır. Demiryolu nakliyatında büyük bir düşüş görülmektedir. Çimento ve şeker istihsalinde net bir gerilem rdıx- Devlet sektörü tekstıl ıstlhsaıi saymaktadır. Kro: istlhsali büyük ölçüde duşmüştuı' Bu- un neticesi mal bolluğu iİddiaları çekleştirllmedig'l gibi, yer yer işsızlik $ rmiştir. 1958 in nisbeten iyi bir mahsul yı- h olmasına rağmen 1958 - 1959 mev- ır. 1959 Ja hububat istihsali- nin kötü olması dolayısıyla ihracatın 1959 - 1960 mevsiminde artış göster- mesi şilohelidir. Halbuki 1960 yılında 100 milyon dolar borç taksidi ödemek lâzımdır. Lüzumlu ithalat gerçekleş- tirildiği takdirde ihracatta büyük öl- çüde artış imkânsız olduğuna göre, tediye müvazenesi, normal dıs kredi- ler ve hibelerle kapanamıyarak bü- yük açıklar verecektir. Devlet Se töru hua kend! kendine yeter hâle gelememiştir. Bilhassa sat- tık .'ın mal ve hiz meu rin flyatlanna na YTaj; lkt!sadl Devlet Teqckkmlerl ve bon— müesseseler açık vermektedirler. Bu teşekküllerin uzun müddet ithalât primlerini ödememeleri ve vergi tak- sitlerini hâlâ verememeleri bunun de- lilidir. Mecli$ş milrakabesinin dışında kalan ve dış yardımlar ile ihracat ve ithalât primleri arasındaki fark dola- yısıyla biriken “karşılık paraları" kul- lanmak müÜümkün olmasaydı. devlet AKİB, 90 EZSİM 10950 İsmail Rüştü Aksal Manzarayı çizdi sektörünün durumu daha da nâzik olacaktı. Velhasıl C. H. P. gkenel sekreteri- nin belirttiği gibi, istikrar politikası, karaya oturan emiyi yüzdürmeye henüz muvaffak olamamıştır. Mesele esâsen gemiyi kayalıklar- dan kurtarmakla bitmemektedir. İs- tikrar politikası, iktisadi hayat sağ- lam temeller üzerine oturtulduğu tak- dirde devamlı olabilir. Uzun vâdede muvazeneli bir gelişmeyi temin ede- cek sağlam bir zeminin hazırlanması lâzımdır. Hâlen tediy>- muvazenesinin istik- rarsızlığı, zirat mahsülde yıldan yıla vuku bulan biülyük deglşiklıkler lstık- rar tesig edilse bile, onu bir anda al- tüst edebilir. Keza, hızla artan bir nü- fusa iş ve ekmek sağlanamazsa, istik- rarın muhafazası imkânsızdır. Bunl temini, yâni istikrarın sağlam temellere oturtulması, geniş ölçüde ve müessir bir şekilde yatırım yapmaya bağlıdır. Aksal, bu sebeple yatırımların arttırılmasını “hayatt bir dâvâ” olarak ileri sürmektedir. Yatı- rımların arttırılması kadar, onların en verimli sâhâlara yöneltllm&l zaru- retini hatırlatmaktadı: İstikrarın temini ve iktisadi geliş- menin hızlandırılması, her türlü israf- lara son verilmesine ve tasarrufun sülr'atle arttırılmasına buğlıdır. “Hal- kı tasarrufa teşvik için bizzat devlet, idaresi mes'uliyetini omuzlarında ta- şıyanların millet parasının sarfında .çok titiz davranmaları ve halhka örnek olmaları başta gelen şarttır.” Gerçek kalkınmanın yolu budur. İsrafı itiyat hAline getiren ve şah- si kaprisler uğruna gösterişli yatırım- lar peşinde kosan bir ekibin, “gercek kalkınma ve herkeıe refah” dâvası- nı yürütebilmesi imkânsızdır. Aksala göre “Bugünk u iktidarın böylo bir zihniyet ve tutuma istidadı vi IKTİSADİ VE MALİ SAHADA t olmadığı, buRün 1i sıkınb ve mahrumiyetlerle pençeleşen vatandaş çoğunluğu tarafından artık anlaşıl- miıştır.” Bu sözler, çok alın teri dökülme- hayati — davalamnn Ümit uyandırdı. C. P. meselelerîn— farkındaydı ve onları halletmek azmindeydi. C. H. P. Genel Sekreteri, başta devlet idaresi mesu- liyetini taşıyanlar olmak Üzere mille* hoşuna gidecek bir şey olmadığım bil- diği halde, söylemekte tereddüt etmi- yordu. Müşterek Pazar Yeni fikirler eride bıraktığımız haftanın orta- sında, Salı günü, Brükselle topla- nan müşterek Pazar bakanları, Bel- çikalı bakan Pierre Wigny' agzın- dan yeni görüşler işittiler. Wigny, işleri andırmak fikrin- deydi. Bu maksatla intikal devresinin 12 yıldan, 6 yıla indirilmesıni istedi. aha evvel, muş yoııu"nun Ha.llsteln Robeı't Ma.rjoluı ayni fikri müd- F1- ANBE, eskisi kadar korkulmamskıad Tabit ki intikâl devresini kısaltıl- ması, mevzuatın ahenkli bir hâle geti- rilmesi, müşterek bir iktisadi politika- nın sahneye konması V. s. gibi halli zaman istıyen meseleler ortaya çıkar- r. Ama hızlandırma fikri rağ- bettedlr ve 'bu, 12 yıldan uzun intikal devresi ısuyen aday — memleketlerin tezlerini savunmayı güçleştirmekte- Wigny nin ikinci enteresan teklifi Al- tılar Ve az gelişmiş memleketler, &ra- sındaki münasebeüerm yeni bir gö- rüşle umzimlni istemesi oldu Wigny'- € RgÖre yarı eketler bölgeler humde t.opla.nma.hydı “Yar- dim her bölgedeki “yardı sörenler" grubuyla, her iki tara.fın eşit delege sayısına sahip ol- duğu “ortaklık konseyleri” kurmalıy- dılar. Bu suretle yardımın, bir mem- lekette siyasi nüfuz kurma vasıtası o- larak kullanılması önlenecektir. Ortaklık konseyleri, yardım gö- renlerin ihtiyaçlarını, varndım yapan- vüdeli krediler, teknik yar- dım ve uzun vâdeli ihmmt mukavele- melidir. Zira bu takdirde, ihracat ıüç- lüklerine uğramak korkusuyla, müş- terek Pazara katılma gibi bir mâce- raya atılmaya, Türkiye lüzum kalmıyacaktır. ai d üf —

Bu sayıdan diğer sayfalar: