20 Ekim 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

20 Ekim 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— A eee * gibi tesirli Nr yayın vasıtasından fay arnı a veı-— diği bütün bllzi “Aman Avcı Hoı Bi- lezik, KAtibim. Adanalı.” gi düeri teknik olmayıu bir Oı.rmen Cı— vallaro edasıyla çalmaktan — ibaret- tir. Herhalde Türkiyeyi Amerikalıla- ra gerçek çehresiyle tanıtan, “Piano Paaha” adlı plâfın mazrufu değil zar- fıidır. Felsefe doktorunun plâğı « lano Pasha” yanında ikinci bir Türk musikisi plâğı da bu- günlerde plâkçı dükkânlurının rana- rında göze ilişmektedir. Pum ka Üzerine yayınlanan u plâğın kı- zama imes Suuare in müsteh- ı.en neşrıyat ticare dükânla- ın vitrinlerinde baş köşeyi alacağı uı.hmı'n edilebilir."Turkish — Deltght” -bu deyim İngilizcede 'lokunı” demek- tir- adını taşıyan vlâ$ın kapağında, cami silvetlerinin LIsJınde. Necla Ate- de sık sık görülen parti plâklarından biri sanan -bunlardan biı'inm adı -E- rotiça- sevişme ritm ir- ve hal satın alan bir müşteri plâğın ka- bını çevirlnce bir tura klişesinin U8- tünde “Oğuz Türkkan, — Felsefe Doktoru” imıa.vmı görecek, kapağın ön tarafındaki “lokum” l!e arkasın- daki felsefe doktoru arasında pek bir münasebet göremeyip soğuk bir şaka karşısında kaldığını hissedecektir. Felsefe doktoru O : tmzaqınm llsl.ı.lndekx yazıda, alnturka örnekler çoğunluktadır, çünku plâğın bir yüzünü, hangi ölçüye vurulursa vurulsun, şarkı söylemesini bildiğini kimsenin iddila edemiyeceği Neclâ A- teş işgal etmektedir. Plâğın ikinci yü- zünde Ahmet Yatman, —Karayılan, Müzeyyen Senar gibi çalgıcılar ve g1 bakımın- rın montajındâkl beceriksizlik bakı- nundan sıralanmaktadırlar. Plâkta M Rnhı Oğuz Türkkanın An»er!kada— i Türkler arasında bu ar ka- znndığı itihardan birşe_vler kaybet- mesine sedbemn olacaktır. JİNEKOLOĞ - OPERATÖR Dr. NİHÂL SİLİER Kadın Hastalıkları - Doğum Mütehassısı Muayenehane : Samanpazarı Billör Han Kat 2 No: $2 Tel ; 18081 K ADIN Terbiye Kabahat kimin ? kulların dağılma saatlerinde so- kaklarda, otobüs duraklarında ta- aktadır, Kız ve orkek talebe #ruplarına bakıp, ko- areket ve giyimleriyle ilgi- lenince, aile terbiyesinin eksik, okul idârelerinin de yete ocuklar- çi bir araya gelen çocuklar neşeleri- ni, coşkunluklarını zaptedemezler a- mMma bu neşe ve çoşkunluk terbiye esa- sından uzak olursa göze hiç de ho: A görünmeyen durumlar yaratabilir. Ev- de ve okulda sağlam terbiye alan ço- cuklar, otobüslerde ve yollarda şıma- rıkça ve yersiz konuşmalardan kaçı- tür, başkasına saygı duymayı bilir ve &rup arkadaşlarına sempatık mek uğruna sağa sola sataşıp, alay etmeği aklından bııe geçirmez. Okul- larda sâdece programını tatbik eden Öğretmenler, hayat hak- kında, insanlık ve terbiye hakkında bir kaç söz söyleme imkânını bula- mazlarsa, bütün Vazife aileye yükle- nir. Çocuğu yakından takip etmek, her hareketiyle ilgilenmek önce anne- nin sonra babanın iş edindiği bir me- sele olmalıdır. Fakat anneler kendi keyif ve eğlencelerinden fedakârlık e- demezlerse, çocuklar hizmetçi ya da yaşlı büyükannelerin önderliğinde ida- re edilirlerse bugünün terbiyesiyle, eski terbiye aras calayıp ne yapacağını bılemez hale gelirler. Bir de öğrencilerin dış görünüşleri vardır. Bilhassa kız okullarında belli bir forma giyilir. Kiminde bu forma etek - blüz şeklindedir, kiminde de önlük. Fakat bu formaların öğrenci- nin keyfine göre giyilmesine okul ida- relerinin ve velilerin göz yummaları şaşılmıyacak gibi değildir. Çünkü for- malarının daracık eteklerıyle adım a- tamıyan Maril yne Monre görünüşün- dekiler yahut bo jUponla önlük gi- yenler nasıl olur da ailenin ve okulun gözünden kaçar! Okul kıyafetinin bir çalışma kıyafetı olduğu, onun için gü- zel görünüşten çok rahat ve pratik olmasının icab ettiği, çocuklara an- latılmalıdır. Çocuklaxfkonuşmalanna dikkat edilecek olyfrsa, onlara iyi bilgi veril- mediğini görmek pek mümkündür. Futboldan başka mevzular Üzerinde konuşmayı beceremiyen okullu genç- sCcmu., gençlerin sohbet değildir. Bu ilgisizlikten dolayı sadece çocukları suçlandırmak haksızlık o- lur. Çocukların bilgi ve görüşlerini yükseltmek doğrudan doğruya okul ve ailenin vazifesidir. Bu iki müessese gayret göstermezse, çocukların, leketimizde en çok lâfı edilen futbola meyletmelerini ve diğer meselelere kendi tâbirleriyle “boş verme”lerini tabil karşılamalıdır. Sağlık Tırnakların esrarı erler ki “Tırnaklarını göster, sana kim olduğunu söyliyeceğim”... U- zun tırnakların zalimliği, kare şek- Genç kızlar eğleniyor Caoğkunluğun da hududu vardır BKİM Y0x0 AKRİN, t0

Bu sayıdan diğer sayfalar: