2 Aralık 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

2 Aralık 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. b | ada S NY ÇST A Tet Ankara Dört albayın aşkı Akalın “Hürrem — Sultan” temsilleri dolayısiyle Bursada bu- vlet Tiyatrosu U- müm sıd.luğü Kasımı ayı İçinde Anka- rada, Üçüncü Tiyatroda sahneye koy- ması için kendisine bin piyes gönder- mişti, Piyes Lütfi Ay tarafından di- limize çevrilen ve geçen mevsim de İs- tanbul Şehir Tiyatrosund a. sahneye Albayın Aşkı”" adlı komedisi idi. Ti- yııtro idaresinin bu oyun için tesbit mühim bir kısmı da o sırada Bursada bulunuyordu. Ese- rin Ankarada sahneye konması işinin Şahap Akalına tevdi edilmesi çoğunca bu zaruretten doğmuştu. Kendisine veriliş sebebi ne olursa olsun. “Dört Albayın Aşkı” 21 Kasım gecesi Üçün- cü Tiyatroda temsil edildiğinde Aka- lrnun piyes üzerinde dikkatle, sadıka- ne, hâtta bir hayli matematikcçi bir kafayla çalıştığı gözden kaçmamıştı. Honu u. dam işgal edılm ştir. Burada dört İş- gal devletinin dört albayı aralarında- aşamamazlıkları görüşmek ve bir.hal çaresi bulmak için çalışmak- tadırlar. Ne var ki, dört ayrı millet- ten, dört ayrı yarsdılıştaki albaylar 6 senelik işgal devri boyunca bir tek şatoya girmeleri bir türlü mümkün olamamaktadır. Şatoya giden yolu çalılıklar kaplamıştır Askerler bu çılılıklan her gün kesmekte, art Sİ Ü le tekrar bittiğine şahit olmaktadır- lar. Köyün belediye reisi albayları şatoya gitmek sevdalarından vazge- çirmek ister, Zira eski bir efsaneye göre şatoya girmek felâket getirir. Böyle batıl itikatlara inanmayan al- baylar gut,oya gitmekte 18rar ederler. Bu a Şeytanof imdadlarına ye- teşir ve ara_va giren “Peri'nin blütün ikazlarına rağmen dört albay Şeyta- nofun yardımıyla şatoya şırmeğe muvaffak olurlar. Kötülüğü — temsil eden Şeytanofun yanısıra iyiliği tem- sil eden Peri de albayları takip eder. Her efsanevi şatoda olduğu gibi bu- rada da hir uyuyan Güzel vardır. Dört albay Güzeli görünce bütüm askeri ga- yelerini unutur ve Şeytanofun cazip Lekllfme kıpı)a.rak hayatl boyun. her seferinde Perinin araya girmesiy Je Şeytanofun — plânları, dolayısıy!e teserde sık sık dört albayın da memnu bir aşkı yaşa- ma arzuları başanıızlıklı neuce.enir. Havuatta oldutu g.bi havalne & ıle kotünun çarpışması dmma muks.d- Diri, KÖi ÜlEeRi KALIP KU- leceıctır *ht,ek m bu tecrübe sonunm- da Amerikan ve Rus albayları geriye duıecekler hâlâ hayal peşinde koş- maktan kendilerini kurtarans:yan İn- giliz ve Fransız albayları ise şatoda uyuyan Güzelle kalacaklar, fakat as- la muratlarına eremiyeceklerdir. Damarlarında Rus, İtalyan, Fran- sız ve Alman kanı taşıyan Peter Us- t.mov ilk defa Lonirada sahneye ko- nan ve orada 800 kere temsil edilen, daha sonra New Yorktaki temsilini müteakip en iyi yabancı eser olarak 1952 yılı Tiyatro Kritikleri Armağa- nını kazanan, 1955 de de Pariste oy- nanmağa başlayıp hâlâ da' oradaki P. Ustinov Başars büyük... temsili devam eden “Dört Albayın Aşkı'nda dönt albayın şahsında dört ayrı melletin karakterlerini çizmek- te gösterdiği ustalık yönünden oldu- ğu kadar, eserin kumluşu, fantezisi, dili, yer yer eğlendirici, yer yer dü- şündürücü vo igneley cı yönleriyle de her seviyede halka ap etmesini bi- len zeki bir yazar olduğunu göster- mektedi.' Dört Albayın Aşkı” bize kozmo- polit karakterlerin çizdiği bir çerçe- S i nları ciddi du mmlaı da, en yüksek kademelerde da- hi nasıl cocukca bir taraflarının kal- dığını, meydana vurraasalar da içle- rinde nasıl bir şeytanın çöreklenip duürduğuru, zaman zaman nasıl ço- cukça bir zekânın ışığı altında hare- ket ettiklerini ifade ediyor. Bu arada askeri kaidelere, ce- miyet kaıdelerîne insanlık kaidele- rine, bu kaidelerin baş, manâsız ta- raflarına çevrilmiş ince bir hiciv bul- maktan da geri kalmıyoruz. Eskimiş bır dilin, eskimiş örf ve adetlerin, devrini doldurmuş bir oyun tarzının çıplak gözle bakıldığında bize ne ka- dar gülünç geldiğini de Ustinov'un Marivaux, Çekhof, El!zabeth devri ve Hollywood seneristleri Uslübuyla ka- leme alıp kahramanlarına canlandırt- tığı sahnelerde bal bol şahit oluyoruz. 'Dört Albayın Aşkı”nda sade İyi söy- lenmiş bir fikir, iyi kurulmuş bir ti- yatro ile ,değil, milletleri, onların ta- rih ve karakterlerini, âdet ve anane- lerini, dil ve Üslüblarını çok iyi bilen bir yazarla karşı karşıya olduğumu- Zu anlıyoruz Eseri tiyatro bakımın- an sağlam kılan da işte bütün bu müziğin mükemmel bir kokteyl g bı kâfi dozajlar dahilinde biribirine karıştırılması, yedirilmesi oluyor. Sahneye konuluş vo oyun Iq seri sahneye koyan Şahap Akalın yazarla bir zekâ yarışına giriş- mekten kaçınmış ve en mantıki yolu seçerek metne sadık, tefsire kaçına- yan bir mizansen tutturmuş. Güzeli uzandığı yerde seyirciye dik bir açı- dan göstermesi hariç, Akalının mi- zansen için gerekli olanı yapmadığı söylenemez. Güzeli seyirciye dik bir açıdan takdimi ise sadece görüş im- kânını azalttığı için hatalıdır. Ama ne var ki rejisör Güzelin yüzünü ilk an- da söyirciden bilhassa kaçırmış ola- bilir. Eğer gerçekten Güzelin bizim sahnede kâfi derecede güzel olup ol- madığından emin bulunmadığı için bunu böyle yapmışsa hoş görülebilir. Zira Güzel, isminden de anlaşılacağı Bibi fizikman hayli idâialı bir roldür. O sebeple oynandığı bütün memleket- lerde bu role uygun düşecek sanatkâ- rı bulmak epey güçlükler doğurmuş- edilecek bir güzellikte olması, nem de dört ayrı tipi arka arkaya canlan- dıracak kaabiliyette bir sanatkâr hü- viyeti taşıması gerekir. Bununla be- raber verdiği geniş imkânlar bakı- mından bu rol daima genç kaabiliyet- ler için de daima bir fırsat, bir çıkış noktası olmuştur. Pariste Magali No- el en büyük başarısını bu rolle sağ- lamıştır. Sanatı vanında fizik imkâ- nının da bu başarıda büyük rolü ol- duğu inkâr edilemez. İşte Şahap A- kalnının da bu noktanın ehemmiyetini kavradığı ve seyirci için mühim olan Güzelin ilk takdimi anını, onu hayal kırıklığına uğratmak gayesiyle gilik- leştirdiği, hattâ bir bakıma tehir bi- le ettiği düşünülebilir. Bütün diğer bakımlardan Akalın başta da söylen- dıği gibi metne tamamen sadık kal- mıştır. Yalnız şatoda geçen hayal sannelerde yer yer baleye müracaat etmiş, dört albayın aynı düşünce ve- ya aynı ruh hali içinde birleştikleri kisa anlarda hareketlerini bir bale formu içine yerleştirmiştir ki bu da Akalının rejisinde biraz da olsa imâ- Jinasyona yer verdiğine bir işaret AKİS, £ ARALIK 1969

Bu sayıdan diğer sayfalar: