18 Haziran 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

18 Haziran 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Kocan her şeyi haber almış. Karımın aşıkını öldüreceğim, di- yormuş. — Telâş etme, belki seni kast- etmiyor. İyisi yaşamaktır Blasko İbanez, bir gün oğlunu karşına almış : — Aziz evladım, demiş, ben her mesleğe girdim: - Romancı, nebus, kalebent, asker, seyyah oldum. Bütün bu meslekler ara- unda, namuslu bir insanın terci sdeceği bir meslek vardır: Mil - yonerlik! Bu. fıkrayı — yazan Miyomandr diyor ki: * Eğer insan isterse ölmege bilir. Alelekser, hayat azmımızın bir şaheseridir.,, Yazılarına pek aşına olmadığım bu — Fransız — muharririyle bu hususta aynı — fikirdeyim — ve ben de oğluma, Blasko İbanezin sözünü tekrar edebilirin »e muharrir ol, ne âli 21, ile milyoner ol!., Hayatta, herşeyden evel ber- | hayat olmak — gerektir.. — Vay gidenel dünyası — değişmemiştir. | Beyhude yere koz kırıp ölenler zavallılardır. — Hayat — oyununda, | bütün kozlar yaşayanların elin- | dedir. Evet, insan yaşarsa, milyoner | de olabilir. Yaşamak... Bu © kadar güç bir şey değil. Yaşamak sabır ve | teşkilat meselesidir Ben söylemiyorum, Fransı dö Mıyomandr söylüyor! Fransi dö Münakaşa — Ne o, artık Server beyle biç münakaşa etmiyorsun? — Tabü etmem; fikrimi kabul — Şükrancığım , — vallahi seni göreceğim geldi. — Benim de. — Ne var, ne yek 7 ir şeyler yok. — Ben sana bir havadıs vere- yim amma, sakmm İkbala söyleme. Dsyir isiylü bi . Semiha hamım, Şükran ha: mıma bir şeyler anlattı. — şakikliciğhü; İlbalin başma Sakın kısy sylâhı - rasgeldim geçen gün sana İkbale sakın gelenleri duydun mu? — Sen nerden biliyorsun? —— | — Fatmadan duydum — Hep kabahat Semihanın, o /kimseye söylemeyeeğimi vadetmiştim söylemiş olacak! | | Fatma İkbale ne olmuş... — Sorma... kimseye de söyleme Hiç söyler miyim, Semiha ile Şükran karşılaşırlar: — Aşkolsun Şükran. Dün İkbale söyleme deye anlattıklarımı, gidip ona Aanlatmışsın.. Halbuki ben — Ehemmiyeti yek, ben de sana söylemeyeceğime yemin ettim... Ve bu mahrem meseleyi, sağır sultan bile duydu. * işittik Yolda iki kişi konuşuyorlardı: Hizlı sesle ko- nuş tuk larından kulak — verdik , işitlik: — Yülda gider- ken 500 İira Bulsan ne yapar-| sın? — Usulcacık cebime atarım. — Doğru mu söylüyorsun? — Namusum hakkı için doğru söylüyorum. — Evlen t bu — Ba para çok az. Ben kadar parayla giyinemem. Ben de giyinmeni istemiyo- Banyoda banyolarında karşılaşırlar. Biri fevkalâde çok Deniz iki / kişi diğeri çiroz gibi zayiftır. ize de denizi dokor mu tavsiye etti? — Evet, zayiflayım diye. — Bana da şişmanlayım diye. — Hakkımda ne düşündüğünü nasıl anlayım? Bilit Bir hanım, pek hafif meşrep olan kızını, doğra yola — sevket- meğe uğraşıyor, nasihat veriyar- du Kızı diyordu ki: — Vallahi anneciğim, dün gece ©o bey adama zorla girdi — Peki kapını kilitle diye tembih etmiştim. — Kilitledim anneciğim; ama. bey girdikten sonra kilitledim Glüm Genç bir bahriyeli vapuruna binmek üzereydi. Biri dedi ki: — Yahu, baban, büyük ba- ban hep denizde öldüler, sen bâlâ korkmadan denize - nmasıl | çıkıyorsun ? — Peki, sizin pederinizle bü- yük babanız nerede öldüler ? — Yataklarında. e— Siz yatağa yatmağa nasıl korkmuyorsunuz ? izdivaç — Yahu, Ay- seyi — Mehmede vermek istiyor- rüni en — Evet Olur ge d Böyle bir izdivacı Meh mede nasil teklif| ederler? — Basbayağı — Havsalam almıyar. — Merak etme, Mehmet de kızı almıyor! — Mektup — yazan meraklısı galiba! — Neden anladın? bey dans İki doktor, hastanın baş ucun- da konuşurlar : — Bana kalırsa , tabanmül edemez. iliyorum, amma ne yapa- Ş3 BAA aat D masla hastahaneye yatırdılar. ameliyata Sınıfta ilk mektebin birinci sınıf imti- hanında. — benim — kir — Birinet olmuştu. Akşam eve gelince: — Sana ve sordular kızim? dedim. — Köpeğin kaç ayağı var? diye sordular. üç dedim — Bu cevaptan sonra birinci mi oldun? — Evet, öbürleri iki demişler! ettiremediğim zaman ona acıye- Yüm ; ettirdiğim zaman da , onunla hemfikirim diye kendime acıyorum. — Semiha hafit meşrep kadinları evine sokmıyacak mış — Kendisi de sokakta kaldı desene Konferans Bir profesör izdivaç hakkındu konferans veriyordu... Genç kızlarımızın, izdivaç ususunda, aşklarını feda edip fakir diye sevdiklerine varmayıp da, sevmedikleri zengin bir ada- doğru değildir. me tercih etmele hatadı Bir haninı yerinden kızlarını kaldırdı. — Haydi gidelim, böyle söz- ler dinlememelisiniz kalktı. — Ben müddeti ömrümde ka- dına para vemmiş adam dej — Bu yaşa kadar bakir yaşa- dın desene ! Avdet Çocuğu o gün ilk dafa mektebe göndenmişti. Akşam, avdet edince sordu: — Oğlum, söyle — bakayım mektepte me öğrendin ? galiba, yarın gene gel dediler! Amerikalı Bir Amrikalı kadına, gençleri- mizden biri abayı yakmıştı. Kadım sordu : — Beni çok mu seviyorsunuz ? — Evet mistres, sizi önrümün sonuna kadar seveceğim. Fazla... Hem çok fazla. Saat sekize kadar sevmenize müsaade ederim. — Neden sekize kadar? — Çünki sekizi çeyrek geçe kocam gelecek ! ingiliz Bir Ingilizin karısı ” ölmüştü. Cenaze günü erken kalktı vı işlerimi defterlerini efendim . — Onlar başlasın, beni bekle- mesinler. Evelâ iş, sonra eğlencel Sütcü — Her gün sana adamımı yol- layacağım, bir okka süt vere- ceksin. Kaça okkası? — Otuz küruşa. — Sütu inekten / sağip vere ceksin . — Otuz beş kuruşa olur . Benim göndereceğim kaba sağacaksın — Okkasına kırk kurus verirsint

Bu sayıdan diğer sayfalar: