15 Ocak 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

15 Ocak 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 IDRİS EFENDİnin tetkikatı: « AHRE var mı? yok mu? Ruh, bedensiz yaşar mı? Pek zalim, kimseler, bilâhare doğdukları zaman değirmen beygiri bile olabilirler. Hülâsa Fizan'a giden keryanda birçök kelyeli ve yeali pandarınalar, Bir mağçaş a Madürü alo pek 4mestuter Kanısı, miss enerle uşağı, böğenk tücı yön limleri var, İtalyan âlimlerden Fizan hak- kında bazı pek müfit malümat aldık. Burası, vaktile temamile deniz kaplı imiş. Şimdi ise satı bahir- den 200 ilâ 750 metro kadar | Yüksek bir yayla halinde. den cenuba doğrü yokuş aşağı Aşağı doğrü ilerledikçe, yani şimdiki — denizden — uzaklaştıkta sabık - denizin izlerine - büsbütün sık sık tesadüf olunuyor. Bu izler dediğim, deniz deniz hayvanlarına ait müstehaselerle tuz külçeleri. Bütün arazi, tuzla kaplı gibi birşey. Bu tuz güneş altında pırıl piril parlıyor. Nebatatın üreme- sine mani teşkil eyliyor. Fizan çöllerinde dere yatakları var içinde su yok. Haftalarla gittik; ağaç namına tek fidana tesadüf edemedim. Yalnız vahalarda tek tük hurma ağaçları ve tek tük kuyular var. Bazı ağaçların allında pırıl piril kümeler gördüm. / —Nedir bu? - Diye sorunca, bana izahat ver- diler: , Bunlar, tuzdan evlerdir. Civarda taş yoktur. Binacnaleyh, kâgir ev yapılanıyor. Ağaç olma- dığı için tahta da ender. Bu sebeble, ahşap ev de yapılamıyor. Yerliler şehirlerini tuzdan. bina etmişlerdir. Fizan kasabaları tuz- dandır. Bu vahalara gelen bede- viler de, tuzdan binalar yapmışlar. İtalyanlardan daha çok malümat aldık. Buranın tarihini adamakıllı tetkik etmişler. Bütün şimali Afrika gibi bu havalinin de hbiç bir zaman müstakil bir memleket olamadığını, yarım asır © müstevlinin, — yarım asır bu müstevlinin — idaresine geçtiği basılı — o tasallüttan — kurtulup bu tasallüta girdiğini söyliyorlar. akınlar neticesidir İ aynı arktan değil ve aymı dili konuş- mıyordu. Burada dillerin ve renk- lerin halitası var. Asıl beş dil konuşuluyor ki, bunlar hem arapça hem arapça değil. Anlıyabilene aşkolsun. Mamafih, bir gün zarfında, bir iki bedeviye ya tesadüf ediyor, ya etmiyorduk, gene muhavere kendi aramızda cereyan eyliyordu. Açlk mühabere İzmir'de Göztepe'de S. imzalı zate: Efendim, üç sual soruyorsunuz ki, bunlardan birincisi ve ikincisi W hahkında eseri âcizide nasıl olsa cevap verilecektir. Binaberin üzer- lerinde tekrar — tevakkufu - zait buluyorum. W Üçüncü sualiniz calibi dikkatir. Şerhedeyim. | Buyuruyorsunuz ki: “Rukların binlerce sene sonra bir bedene girdiğini söyliyorsu- muz. Bir. bedene girmek - için binlerce sene beklemek mi lâzım? Daha evvel girilemez mi? Ruh- ĞSĞ ler için de zaman mevzmubahis midir? Zaman telâkkisi varsa vahidi kıyasisi nedir? Zaman nasıl takdir, tahmin edilebilir?., Tenasühe inananlar şu kana- attedir ki, dünyaya yeniden gek- mek zamana mütevakkif değildir. ünden bir sene sonra da dogabilir, on sene sonra da, asırlarca sonra da.. keza, insan suretinde de dogabilir, mürekkep iplidai hayvan — suretinde ve ya de. Dünyadaki müevvel hayatında yaşayış tarzına göre ya daha müterakki bir mevcudiyet halinde doğar, yabut da hayvanlaşıverir. En süfli hayata salik olanlar en merdut — heyatı evelce - sürmüş | olanlardır. Pek sakin kimseler değirmen beyğiri bile olabilirler! Fakat , — ruhlarm — bedenden serbest yaşadıkları ” nazariyesini kabul edenler,ruhlar için zamandiye bir şeyin mevcut olduğunu kabul eylemiyorlar. Maddi olan Arzın güneş etrafında devretmesi demek olan seneler ruhlar'a birşey ifade etmez. Onlar için uzak mazi diye birşey de yoktur. Zira, ayyı mekân kabiliyetleri sayesinde, en kısa bir an içinde en uzak yer- lere gidebilirler. Halbuki, maddi mevcudiyetler içinde en serli olan ziya, mühtelif yıldızlardan küre- mize — varmak için — milyonlarca asırlara — ihtiyaç — messediyor . | Ziya, dünyamızdan da samavatın | boşluklarına dağıldı; Arzda vaktile cereyan etmiş hayat- ların eşkâli, hareket halinde. pek uzaklarda mevcuttur.Tayyı mekân kabiliyetini haiz ruhlar, bu man- zaraları ileri ve geriye doğru seyrettikleri için zamanla pek çi alâkadar değitlerdir. İdriş SÜRPRiİiZ Önümüzdeki cumartesi akşamı EKLER SİNEMASININ zarif salmunda VİMLA BANKİ nin SEHER VAKTİ Tiimi gala savaresi/ olarak güsteri kasımlık kahkahalı bir kome Daima olduğu gibi ELHAMRA SİNEMASI Dün akşam dahi honca hıriş dolmuş; tu, İlk defi güsterilen ATEŞ EVLÂTLARI zamamil ronkli sesli ve şarkılı fi azim M vaflkk yetleri Kazanım İlâveten. Sesli varyeteler, Yüknn tiyatrosunda R. BONELLİ zan Falyaçoyu taganm otimesi ve caz Şaraazi Üanaın Gzmselmaz mümes &1 AL SOLSO nün zevecs KURY KELLEm oikaninik dandarı, FOX dunca Havadısleri ve ezcümle Tlalya #lahna kaşı yaplak sin kast, ŞEHREMANETİ BU AKŞAM saat 21/30 da yalnız muallim | ve talebeye Hayvan, Fikri yedi nn İperde GÖRÜCÜ 1M somucu Yazan: Vedat Nedim bey | zevk Akşam Hanımlarımız ve taşarruf ( Baş tarafı birinci sahifede ) cek olduklarımız olacaktır. — Hanımefendi, rif midir? — Hayır, ben bu fikirde de- ğilim. — Vakia — senede çıkan 50 milyon liradan büyük bir —kısmının kadın — elinden çıktığını söyledim. Fakat, hiç bir zaman, kadini erkekten daha müsrif bulmıyorum. Ben, erkek tasarruf ihtiyacını müdrikti, bunu düşünüyor yapıyordu demek iste- miyorum. Bu hususta hepimiz derecedeyiz. Acaba beyler, ütçe ile mi hareket ediyorlardı? Erkekler , kadınlara —" tasarruf edinizl,, dediler de yapmadılarmı? Benim zihnimde kadın müsriftir, erkek müktesittir. diye tebellür etmiş bir şey yoktur. Şimdiye kadar hiç birimiz düşünmedik. Şimdi gene hepimiz düşünmeğe başladık. Bazı beyler, kürk manto kullan- mağı büyük bir lar. İsınmak- tabi Kadın mutlaka — ucüz irk kadını ayı bir ihtiyaçtı kürk mantoyu —hem hem asınmak - için giyi yordu. Fakat madam ki toprak- larımızın selâmeti. için bundan feragat lâzımdır, vaz geçilecektir. Kürk mantolara takılan bu nazar, kendi milletine mensup kadını, sair kadınlardan ziyade düşkün zannettiriyor. Süs, in fitri bir şeydir, kulak- larını delen iptidai kadınları bile süsle alâkadar görürüz. İsrafa mani olmak için, memleketimizde olmayanı kulanmamalı, memleke- timizde olupta ihtiyacımızdan az olan şeylerdede fazla sarfiyattan | feragat) etmeliyiz. Meselâ senede şişe kolonya İsarfediyorsak yarım şişeye indirebiriliriz. Niha-- yet, ne gevkimizden, ne hayatı- mızdan bir şey kaybetmeyiz. Muhtelif. balolarda ayni esvabı giymemek — bahsına gelince şim- diye kadar bir mevsimde üç dört baloda ayni esvapla görülmüş banım yoktu, Başka memleketler. de de bir az böy Fakt onlar leket, — nede hesabına darbe değildir. yapabilenler, senede esvap bütçesi için çak para ayırabilen kadın- lardır. Ben ve benim muhitimi teşkil edenler karar verdik: Ba- loya gidip eğleneceğiz, fakat ayni elbise ile ve bunu da d: bilde çıkan kumaşlardan - ted: edeceğiz. Bize iltlihak etmiyen- leri, bu sefer biz istihfaf edece- ğiz., Türk sosyetesi hakkında Nakiye şu mutalâada bu- — Sosyete hiç yoktur. dene- mez, iyi teşekkül edenleri de vardır. Evlerde teşekkül eden sosyete ev sahibinin içtimal vaz- iyetile alâkadardır. — İsraf iptilâsı, neticede ah- daksızlığa da âmil oluyor diyorlar Ne dersiniz? — Belki böyleleri vardır. An- cak bu , karakter meselesidir. Böyle bir şey varsa ahlâkından, faziletinden feragat eden kadın- lara aittir. Bunu umumi bir şey diye mütalâa etmek doğru de- Nakiye — Hammefendi — bütün ümitlerini gelecek nesil üzerinde tekâsüf ettirmiştir. Kendi mensup bulunduğu neslin istibdat dev- rinde yetişmesine rağmen — milli meselelerde gösterilen , hassasiye- tin, yarın yetişecek nesilde daha guurlü olacağına - kanidir. Bunu da miletin büyük ve fitri kabili- yetinde buluyor. Mustafa Ragıp 15 Kânunusani 1930 İVAN PETROVİÇ, ANYES ESTERHAZİ vo ilber LİLYVAN ELLİS giDi ç hüyük sinema yıldızı tarafından temsil olunan KRALİÇENİN YAVERi zengin mevzulu muhteşem film önümüzdeki Per- şembe akşamı gala suvaresi olarak ASRİ SİNEMADA irao olunacaktır. Cazband Hus balaylakası ve takviye edilmiş 'tra. Maesiro Lemisch tarafından Sureti Busnsiyede apte ellmiş muzika. Bütün şehir ehalisi bu müstesna gaheseri gidip görmek isteyecektir. aç D. W. Griffith'in vücuda getirdiği EBEDİ MUAMMA Muazzam sesli ve şarkılı filimi JAN HERSOLD FİLLİS HAVE, BEL BENE' DON ALVARDO ve SALLİ O NEİL Ekranın beş büyük yıldızı tarafından temsil edilmiş olduğu halde yarın akşam OPERA SİNEMASINDA basıın şelivet hirsile Kötü *ir. kadın tarafından 'a yollara sevkedildiğini ve zavallı zevcesile ıznm. çeklikleri İzlırap ve sefaleti görülecektir Hakik ve Müşfik küller bu filmi görünce göz Yaşları ekceeklerdir lâveten: sözlü dünya havadisleri ve ezcümle Musolini'nin bir nutku ve İtalya veliahdına karşı yagılan sui kast. Pariste menfi bulunan Rusların feci hayatını musavver şehrimizin en ziyade sevdiği sinema yıldızı BİLLİ DOV ile ANTONEO MORENO ve LÜSİ DOREN nin temsi) PERESTİiŞ filminin iraesine 14 Kânunusani BU AKŞAMDAN iTiBAREN “MELEK SİNEMASINDA başlanacaktır. İlâveten: SPOR VE GENÇLİK serisi No 3 KALFORD FİLM ÇEVİRİYOR Hamiş: Monmarterdeki Rus kabarelerini tasvir eden sahneler esna- sında 12 kişilik muazzam bir balalayka hey'ti icrayı ahenk edecektir. Des Fougeres in UVDAHSII_M““LE" R"tl Çarşamba 15 Kânonusani ssat 5 ten 8 e kadar BUYUK ARTİSTİK Yatine Kefis program. Dans ve Tango müsabakasi kazananlara kiymetli hediyeler. Halamızın mahbatu JÖON JİLBERT refkatindeEVA VON BERN ve RALF FORBES olduğu ialde ŞEYTANİ MASKELER son derece merakaver filmini bir sureti fevkalâdede temsil etmektedirler. Önümüzdeki Perşembe akşamı MAJİK SİNEMASINDA Mctro Goldwyn Mayer filmidir. FRANSIZ TİYATROSU ROBiN VE ALEKSANDRE Turnesinin temsilleri bir gün evvel başlayacaktır. İlk temsil olarak yarınki 15 Kânunusani Çarşamba günü saat 21.15 Batayın meşhur LES MARiONNETTES piyesi oynanacaktır. Sair piyeslerin sırası değişmemi; NEZLE ÖKSÜRÜK BRONŞİT Boğaz nezlesi için hakik? POLA NEGRiİ Moskovali kadın Sesli ve şarkılı iliminde yakında ELHAMRA Sinemasında HUHUN GEMİSi Filminde (MİŞEL KERTEZ) tarafından canlandırlan TUFAN sahnesi için 3 milyon dalar sarfetmiştir. içiniz, bütün müstahzeratı üzerin- de menekşe, yeşil ve kırmızi renkli - etiketlerin de |maison FRERE Paris rue Jacob No. 16) adresi yazılıdır. * Hirisis vapuru — Geçenler. de Marmarada Varna vapuruna çarparak batıran “Hirisis,, vapuru tamir edilmek üzere İstinye'ye | gitmişti. İstinyede de rıhtımı tahe | rip eden ve bazı kazalara sebe- biyet veren bu vapur dün Ha- ALEMDAR ve HİLÂL Her iki Sinemada birden MONTE KRiSTO Müazzam filminin ikinci son devresi —— EDMON DANTESİN İNTİKAMI Büyük muvaffakiyetle devam ediyor. î liçte fabrikaya alınmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: