16 Ocak 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

16 Ocak 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | AAA AUŞK GOĞ # — Kulübe braktığımız halde idi.. Hat / — AKŞAMDAN AKŞAMA Mesini taşıyan bu manzumeyi bar gadan sonuna kadar aynen der- cediyorum. Kiçin avucümu yalar durmadan evde kediler ? Sonu zelmiyen bizi günlor kediter bu bâl Kediler bize niçin bu ga sizi veyhud oyalar ? kettim de bana b Gelelim şürin şerhine. Şair, bir meseleyi anlıyamamış soruyor: Niçin avucumu yalar fırmadan evde kedilor.? Kendisine cevap veriyorum: Vallahi sizin evde kedilerin miçin — avucunuzu — yaladığını bilmem. Kediler, faraza bizim evde benim Aavucumu yalamaz. Bunun sebebi: Her kahtaltıdan 've her yemekten sonra ellerimi sabunla gıcır gıcir yıkarım. Şayet, kedilerin avuç yalamasından müş- teki iseniz siz de sünneti şerife riayet edin! gelmiyen - hülyalar lerce — oyalar ; »Elbette... Şairsiniz. üklikar Dü ale göle Bu haleevdeki kediler değil, sokaktaki köpekler bile güler. Kediler bize göyle dor: niçin bu garip hülyalar Sizi beyhuda oyafar? — S İşte, kedilerin bu noktada yer- den göğe kadar hakkı var: Evet, miçin? Niçin?.. Niçin Ahmet Kutsi Bey gibi kavi bünyeli, sıhhatli Avrupada tahsil görmüş bir genç, bu garip hülyalarla beyhude oya- lansın?.. Kadim de bana böyle der © avuşlarımı yalar Söylediği — yukarki anlaşılıyor. ki, kediniz, pek - iyi kalpli, pek iyi bir kedi. Ancak avuçlarınızı yalamak huyu fena... Şuna bir az ciğer alın yahu... Hayvancık, aç mı, ne? sözlerden 17 Kânunusani Cuma günü — yerli mallarını teşhir günü'dür. O gün saat iki de Darülfünun konferans — salonunda yapılacak ictimaa gel- meyi ihmal etmeyiniz. İktisat ve tasarruf cemiyeti / Belediye varidatı î Son beş sene zarfında varidat | çok arttı — | | Cemiyeti belediye tetkiki hesap | encümeni 1928 senesi k: |zaporunu tanzim ediyor. | senedenberi tahsilatdaki ( bakayanın tahsili ve vergi kayıt defterlerinin — islahı — yüzünden emanet varidatı daha — kolay cibayet edilmiş , — varidat art- muştır. 1924 — senesine nazaran 1,376.819 lira 29 kuruş , 1925 senesine nazaran 760,612 1929 senesine nazaran 74816 lira 68 kuruş, fazla varidat alınmıştır. Ema- net, 5 senedenberi, varidatın çogalması iç iye ve tanzifiye tahsildarlarına yüzde muayyen bir ücreti — vermiş, okturuva kaçakçılığı için de ikra- miye dağıtmıştır. Vedat Nedim bey Genç iktisatcılarımızdan Vedat Nedim B. Tararruf cemiyeti mu- amelât medürlüğüne tayin edil- | miştir. Vedat bey vazifesine baş-. | lamak için dün Ankaraya gitmiştir. 16 bin lira Hilâliahmer Eminönü şubesinin faaliyeti | | Badnönü tanbul merktezinin elde ettiği va- ridatın üçte birini temin etmekte- dir. 928 senesinde Eminönü şubesi 13 bin S00 lira varidat temin etmişti. Bu varidatın 2 bin 970 lirası İzmir zelzelesi felaketzede- lerine gönderilmiştir. 1929 senesinde şube faaliyetini arlırmış yeni yeni varidat menl ları bulmuştur. Gümrük idarelerinin Eminöni mıntakasında bulunması varidatın artmasına yardım etmiştir. Bun- dan başka şube yeni aza kay- dima muvaff olmuştur. 1928 senesinde şubenin 1576 azası vardı. 929 senesinde ise şubeye 900 aza daha kaydolun- muştur. Gerek yeni varidat manbalarının bulunması ve gerekse yeni aza |kaydı yüzünden varidat 16 bin liraya | çıkmıştır. Yerli roman No: 36 Pakize ısrarıma * dayanamadı .. Eşeğin üzerine atladık, yamacı tırmandık, sırtın öbür” tarafına | geçtik... Nihayet kulübenin önüne gelince hayvandan indim... — Pakize nasıl, dedim, çingene sarayını beğendin mi? Beğendim çok güzel — Haydi bakalım içer geceyi burada geçireceğiz.. İçeri girdik çakmağı çaktım. Bütün Gülirarla beraber üstünde yat- umız otlar bile hâlâ vücutları- izın şeklini muhafaza ediyordu. 'nu Pakizeye sordum: | | | | | Uzandık.. Gülizarın bana sordğu- W — Gökteki yıldızlar kaç tane | biliyor musun? * |. Dedim.. Pakize ıskara gibi tah- | taları ayrık ayrık tavana baktı... | Cevap vermedi.. Çoban kulübe- | | sinin içinde sahaha kadar, kaldık, | | fakat o gece fırtına çıkmadı.. Ve | kulübe sabaha - kadar, — şafak sökünceye kadar bir kere bile sallanmadı... Bende — artık Pakize ile her gece kulül âdet oldu.. ük çoban 20 sene sonra.. 20 sene evel kaybolan bir çocuk dün bulundu Evelki gün Şişli civarında Mecidiye kö- yünde garip bir vaka olmuştur. Hasretzede bi aileyi sevindi ren bu hadise şudür Mi iye kö- yünde — Şakir ağanın — 8-9 yaşlarındaki oğlu Sabri 1326 senesinds bir akşam — üzeri kaybolmuş, Şa- kir Ağa oğlunu uzun uzadıya aradığı halde bula- mamıştır. kü Ti ozaman ta- nınmadığı için, polis marifetile da- rülâcezeye gönderilmiş, darülâce- zede bir müddet kalmış , sonra Hasan efendi isminde birine ev- lâtlık olarak - verilmiştir. efendi, bir müddet sonra çocuğu tekrar darülâceceye iade etmiş- tir. Çocuk, Kadiköy, Balmumcu, Ortaköy darüleytamına verilmiş, buradan da Edirne Sanayi mek- 'tebine sevkedilmiştir Sabri burada tahsilini ikmal etmiş, Samsuna gitmiş, Samsun şimendüfer kompanyasında, AlL- pullüda, Kasımpaşada bir- Ame- rikan müessesesinde, Tersanede çalışmış, 18 ay kadar işsiz kalmıştır. Üç gün evel, ziyaret maksadiyle köyüne gelmiş olan Sabri efendi- macerasını anlatmış, bu esnada orada — bulunan — zavallı — baba Şakir ağa sevinç yaşları arâsında 20 seneden — sonra — evlâdına 20 sene sonra oğluna kavuşan Şakir ağa kavuşmuştur. AKŞAM Yelgrat adireni: Telet vyanı işleri için Telefon : idare işleri içim vi MA Ganetecieni yönlle balallar ü ABONE ÜCRETLERİ irkiye içim Seneliği 1700, altı aylığı 900, üç aylığı 500 kuruş. Ecnebi. imemleketler için; Seneliği Aylığı 1600; üç aylığı 900 kuruştu leri kulübeye mum - getiriyor .. | Fakat ben mumu yakar yakmaz söndürüyorum ve karanlıkta Pa- kizenin ufak tefek vücudu ge- nişleyor, kalçaları büyüyor, göğsü dolgunlaşıyor.. İşte Pakize oldu size mükemmel bir Gülizar. Biz icabında Pakizeyi ” Gülizar yapmasını da - biliriz.. Ama ne de olsa taklidi aslıma benzemeyor * Gülizarın gittiğini tam yirminci günü.. — Çadırların — ilerisindeki tepede yüzü koyun yatıyorum. Kafamın içinde neler var neler... Bir diyorum ki: — Haydi şehre döneyim... Bir diyorum ki; — Gidip Gülizarı bulayıı Bir aralık yolun üstünde bir nokta peyda oldu. Bunokta git- ne gidiyoyuz. Pakize gece- tikçe büyümüş,gittikçe kocamanlaştı. Hasan” Adalar elektiriği Yüzde on zam meselesinden ihtilâf çıktı Anadolu yakası ve Adaların elektriki hakkında şehremanetile elektrik şirketi arasında bir ihti- lâf çıkmıştır. | — Muhiddin B. mezunen Avrupaya hareket etmeden evel bu ihtilâfı halledecktir. — İhtilâfın — mahiyeti şudür: Nafta ” vekâleti, Adalar elektrik imtıyazını emanete verdiği zaman ücret tarifesinde şu esası kabul etmiştir. İstanbul elektrik şirketinin fiatlerine yüzde 10 zam edilerek Adalar abonelerinden tahsilât yapılacaktır. O zaman şehremanet elektrik tenviratı inşa için Adalarda bir elktirik fabrikası inşa edilecektir. Fakat yapılan hesap neticesinde | fabrikanın 250 bin liradan aşağıya çıkamıyacağı anlaşılmış, bundan Emanet adaların elektrikle ten- viri için elektrik şirketile müza- kereye girişmiştir. Şimdi — ihtilaf bu yüzde 10 zam meselesinden Şikmıştır. Yanlış anlaşılmış.. Muammer hanım şoförler aleyhinde bir şey söylemediğini bildiriyor | Şoförlük yapmak için müracaat | eden Muammer hanımdan dün şu mektubu aldık: Gazetenizin 10 / 1 / 930 tarihli nüshasının 3 füncü - sahifesinde (kadın şoförler) serlâvhası altında kaydedilen ve bazı / şoförlerin infialini ve şahsıma vaki olan hü cumlarını ihtiva eden - satırları okudum, ve pek haklı buldum; fakat ben bu hususta tamamen bigünahım. Çünki gazeteniz muharrirlerin- den olan heyin suallerine cevap verirken — şoförlerimiz aleyhinde hiç bir söz sarfetmedim. Yeni tutacağım mesleği ne - kadar seviyorsam — meslektaşlarımı da o nispette hürmetkârım. — Ben, söylenildiği gibi,zevklerima tatmin için taksiye çıkmıyorum. Şunun bunün hatalarını / tashihe kalkış- | makta — haddim — değildir. Ben maişetimi şoförlük yaparak ka- zanmağı düşünen müteşebbis bi türk kızıyım. - Bu noktanın tavzi hini rica ederim. Bir nokta di Onokta idi bu... gözlerimle bu l yan yana iki ayet keskin i noktanın ne | olduğunu farköttim... Bir katır ve | “iı kadın.. Yüreğim hop etti, yeniden fırladım. Sırttan aşağı bütün kuvvetimle koşmağa başla- | dim.. Ömrümde bu kadar 'bızlı | gittiğimi hatırlamayorum. Hem koşuyordum, hem de ava- W zam çıktığı kadar bağımyordum: Pi ll Gülizar.. | Gözlerim beni aldatmamıştı, | gelen sahiden de Gülizar... Onu | Diyarbekir karpuzu gibi iri ve müdevver olan kalçalarından ya- kalayınca bir tutuşta katırın üs- tünden aşağı çektim.. Kemiklerini çatırdata çatırdata beline sarıldım. Neden sonra doğru dürüst ko- nuşmağa vakit oldu: — Hani kocan?. — Aman kocam , kocam, ko- | pek ziyde atarmış.. | Çergede tam bir hafta kal: Bir ok atınca. Eski zaman, ağalarından — biri Zavallıda bur yalan söylemek hastalığı illet ha linde imiş. Ağa hazretleri bu halinden dolayı gülünç bir mevkie düşmemek için daima yanında gayet zeki bir nedimini gezdirir- miş.. Ağa bir yalan attı mıydı hemen nedim efendi bir kulpunu bulup © yalanı tashih edermiş... Bir gün bir mecliste avdan bahis açılmış.. Herkes av ba larını tüfek kullanmaktaki meh: retini anlatmağa / başlamış . İşta bu sırada ağanın gene illeti tutmuş.. Demiş ki: — Ben bir tavşana nişan alıp ta bir ok attım mı hayvan kebap olur, hemen gidip yeriz... Meclke — bulunanlar bu söz üzerine fena halde şaşalamışlar.. Bereket versin bu csnada ağanın nedimi: — Hayret — etmeyin — efendim, demiş, ağanın avcılıkta “kendine mahsus-bir üsulü vardır. Tayşan tam bir agacın önünden geçerken okunu atar.. Ök tavşanı karnın- dan delip ağaca saplar.. Bu es- ökun — çıkardığı — şerare ile ağacın altındaki otlar ateş alır, nihayet ateşim tesiri ile ağaç da tutuşur ve tavşan bir yanma gidinceye kadar kebap olur... Düşünün aganın avdaki maharetini. Herkes ağanın maharetine hay- ran... Ağ memnun. Nedimin her sözünü böyle tevil edeceğini düşündü, ağa bu sefer dat —Buda bir şey mi, demiş, ben bir tavşana bir ok atlım mı zerde olur.. İşte size dağ başında zerde.. demiş.. Bu söz üzerine Nedim ağaya dönmüş: B — Halt ettin ağa, demiş, bem dağ başında zafranı nerden bula- yım, şekeri nerden bulayım... * Zaman zaman Eminönü ile Ga- lata arasında bir asma köprü ku- rulması hakkında laflar çıkıyor.. , Hattâ bazıları da şehri imarda daha ziyade ileri giderek Üsküdar ile Sarayburnu arasında bir tünel yapılmasını ileri sürüyorlar... Haydi ağanın bir kurşunda tave şanı kebap etmesi gibi - Alini külâhını Veliye, Velinin - külâhını Aliye giydirip, Eminönü ile Galata arasına bir asma köprü yapalım. Lâkin - Sarayburnu ile Üsküdar arasma tunel yapmak, bir okta tavşanı zerdeye tahvil etmeğe benzer... Ağanın nediminin de- diği gibi hani para, hani vesaik, hani bu işryapacak mutahassis?. Hikmet Feridun —e Biktim bu Onu kocamdan caz birakıp — kaçtım. ağım cam. B gün 8 ğece... Ü gün , çingene - haftası” sekiz gündür. Onlar bir günü iki kere say- mak süreti ile haftayı sekiz gün addederler. Ğ — Cumadan cumaya sekiz.. Derler yani cumadan başlarsa o hafta içinde iki cuma vardır.. Gene tafsilâta dalıp Gülizarla konuştuklarımızı size anlatmadım, devam ediyorum : — Kocan nerede kaldı ya ?. — Gene mi o.. Nerede kala- cak yolda konak verdiler.. — Ben sustum © sustu.. Elini/om- zuma koyarak.. — Kulağına bir şey söyleye- ceğim... Dedi.. İgildim ve kula- ğımın memesini ısırdı, o bir do- muzlük / yapacagının — arifesinde muhakkak kulağımı isırırdi.. ( Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: