26 Aralık 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

26 Aralık 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F 26 Kânunuevvel 1934 KŞAM me dk > ” da Sİ a Mid —— Tetrika No. 79 » Her aki : B A p B A R OS fas SAN | ap) Perde arası | Yökdnk İskender “Fakrsddin Şüküfe sabahleyin erkenden — Mesud değil misin, Fazıl? Bütün gece, hele- — Mesud mu? Beni kim mesud Barbarcs, Tunus kalesinde kapalı kalmıştı. Birleşik düşman kuvvetlerine Tunus Sultanı da iltiha edince, Türk kuvvetleri zayıflamıştı Bir meydan Em > 2 Ve bir ihanet..! ila dim kenti Tus anın ını kapayan iki burclu sıkıştırdıkça, Türk müdafileri ümidsizliğe dü- şüyordu. Malta şövalyelerinin idare ettiği büyük bir Karaka, kalenin dibine iyice sokulmuştu. Şövalyelerin mü- temadiyen meri gülleler kaleyi #ahrib edemiyo: Kale en otuz günden fazla devam etmişti. Türkler, bu müddet içinde üç defa huruç hareketi yapmışlar ve lişman üzerine hücum ederek İs- panyollarla Cermanlara büyük za- yiat verdirmişlerdi. Wil i n salik zaman mişlerdi, Ön gi b © gece üç bin azla telefat mişlerdi. Kale içindeki Türkler dört yüz kişiden fazla değ ildi. Otuz yiat verdikleri le ın bu müddet içinde verdiği telefat yedi bine yakındı, Bu kanlı çarpışmada İtalyanlar üç general ari Malta şövalyelerinden biri de bu sırada okla yaralanarak — düşüp boğulmuştu. enlerden iki meşhur amiral de biri göğsünden, diğeri boğazından ağır surette ya- ralanmıştı. ” Türklerin son huruç hareketin- den sonra birleşik düşman kuvvet- lerine beş bin kişiden fazla yar- a > iltihak etmişti. s bu vaziyet eri e Eyi “da ha fazla elde tuta- mıyacağını anlamıştı. > gece düşmana sezdirmeden kalenin ar- ka tarafından ya birlik- te çıktı ve a geride bu- Tunan asıl Tunus Haki ricate EE oldu, ah Türklerin kendi arzu- an Za“ rk cengâveri bula- mayınca kalenin tepesine çıktılar, ve sanki kanları ve pazularile fet- hetmişler gibi sevinerek limanda- ki gemilere hep bir ağızdan ba- gırdılar: — Muzaffer olduk.. Yaşasın imparatorluk ordusu. Ve şövalye (Causier) elindeki sancağını kalenin yıkık burçları üzerine dikerken, gemisinden henüz. karaya ayak basmıyan kinle kollarını ka- bartarak seviniyordu — Barbarosu kaçırdım a. da bir zaferdir. Yarın nasıl olsa ele geçireceğim. v.” imparatorluk Barbaros o şehirden topladığı kuvvetle Tunus kalesine yetişerek Mizan veris birleğii gi akne ye ancak üç bin kişilik bir kuv- vel v. cinden ölinskd derhal şehir hal kına mektublar göndererek yerli- leri Barbaros aleyhine isyana teş- vik edince, Barbarosun kendi ma- iyetindeki Türklerden başka gü- ir kuvveti kalmamıştı B Sultan Hasan gibi yalnız saltanatına kavuşmak hır- sile çarpışan cahil bir adamın pe- şind oşan müslümanlara acı- yor n Hasan sizi iğfal edi yor. Memleketiniz riyanar den et lik olarak silâhınıza sarılmıyor- su “e şehid oluncıya Dur duğu koskoca rel ız şerefi- ni de düşünüy. üşman serme yenilmek, Akdenizde Türk donanmasının hâkimiyetini kaybetmesi demekti. Yerliler Barbarosun sözlerin- den utandılar. — Sizinle böraber Me Diyerek silâhlarma sarıldıla a kuvveti on bini bul. mu, Artik Tunus hisarından huruç ak zamanı gelmişti. bu, işilik kuv- m iri boylu, heybetli fedai- Tl ros maiyeti ortada, yerli ler de sağ ve sol cenahlara ayrı- larak geniş bir sahadan ilerileme- tan Hasanın verdiği teminat üzerine birleşik düşman eriye doğru akiyor- le kale arasındaki sahada Türklerle, birleşik düşman kuvvet- leri karşı karşıya gelmişlerdi. gün öğlene doğru başlıyan büyük bir meydan muharebesi or- talık kararıncıya eyes bütün şid- det ve dehşetile am etti. Türklerin | bu Hati gösterdik- leri kahramanlıklar akılları dur- duracak kadar büyüktü. Göğüs öm yaka yakaya, pa- Akşa İON üşmanın yüzünü geriye örrdiğini gören Barbaros: — Korkaklar kaçıyorlar eray epin rik dada ü. Yerliler tekrar silâhla- li osa ke rg temayü- lünü göstermişlerdi rbaros: — n.kaçıyor. Bu müfsid herifin ğfaline aldanıp geri > meyin! Memleketinize ve nam sunuza göz diken düşmanı talik te! im.. Diye bağınlışın da, Tunuslular bu sözlere kulaklarını tıkamış- dı. Barbaros Hayreddin bu ihanet karşısında toplarını tekrar hisara kmeğe ve öz Türklerden mürek- kep kuvvetile kale içinde barın- mağa mecbur olmuştu, O geceyi hisarda > iler, | Ölür Pas Oksürük, Nezle, Bronşit, Boğaz ve Göğüs Hastalıklarile Sesi Kısılanlara Şifai tesirleri çoktur. 0 kuruştur. HASAN ECZA DEPOSU HASAN A kavet Şırıl Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kızlar ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. HASAN ECZA DEPOSU Sadakai fıtır En iyi İyti Son Buğday 13 11 10 a 20 16 o Üzüm 104 78 65 urma 312 o Hava kuvvet etimizin İliği ve artması için her türlü : yapılması yurt ilirimzi en ileri gelenlerinden olduğunda: “iyi işl leri iğinden verilen i fitir ve ze e ile mükellef olanların Tayya- gözlerini açtı. canlı uykusunun için bir saadet şarkısı çınlamıştı. Şim- di banyosunu yaparken hâlâ o mektubun cümlelerini hayalinde okuyordu: «Ne vakittir seni arıyorum. kadar sene, o kadar Sall ile dolu bir halde geçti ki... Bugün ha yatıma hep senin ai ir şeye lâyık olmadığımı, sana pek çok im verdiğimi bildiğim hal- e!.. Azi E vermek mi? Evet, Yirmi yaşının o taze, temiz ei) ai Si adam kendisini çok etmişti. Fakat Fazıl onu üm gittikten sonra kalbindeki o aşk sönmemişti. Başka bir kadını sev- diğini, beraber e on- — bir çocuğu olduğ UŞ- tu. Böyle olmakla rin gene seviyordu. Bütün hayatını bu ne- ticesiz aşka vermiş, onun hülya- sile yaşıyordu. Çok defa bu ka- dar ni iç sadakate, kendisi de şaşmış ve gülmüştü. at o ilk eki ie ını kalbinden, lir: dan söküp atmağa imkân yoktu. Şimdi işte Fazıl onu tekrar ça- Zırıyordu. Şüküfe bu ver o kadar kuvvetli bir ümit ile bek- lemişti ki aldığı m hiç hayrete düşmedi. sis Fazıla kavuşmak için giderken yolda düşünüyordu: «Aradan on eskisi gibi Zanbedi yor. Fakat in- sanın ruhu uyursa güzellik kalır mı? Şüküfe Fazılı İN yp uğratmaktan o kadar korkuyo! . bir aralık geri iy pa re cemiyetine yardımda bulun- maları ilân olunur. “Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, tg aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek a Barbaros, düşmanı GERİ mek için deli e fırsatın NE çok lili nik Birleşik düşman kuvvetle- rini ei kadar sürecek ve hep sini denize dökecektik. Bre müfsidler bize ne oyun ettiler.. Yeminlerinde durmadılar!» Diye dövünüyordu. O gece, sabaha kadar, Barba- Tosun gözüne uyku girmemişti. İstanbulun bir şeyden haberi yoktu. Kanuni Süleyman Bağdad sefe- idi Barbarosun Tunus bhisarında mahsur kaldığım ve birleşik düş- man donanmasının Tunus sahille- rini sardığını kimi tahmin edebi- lirdi? CArkakı var) gitmemeyi düşündü. Fakat F ii karşısına çıktığı zaman, A tün bu endişeleri uçtu gitti. Fa- zılın bakışı hiç değişmemişti. küfe onu görür görmez ilk liz ğinin derhal geri geldiğini his- setti, ai ın, ha, Şüküfe! diye hay- ard Genç kadının ellerini tuttu, eldivenlerini çıkardı, öptü ork şimdi başka bir korkum var, — Nedir? — Belki bilmiyorsun — Hayatında başka bir kadın Derhal o kadının hayali arala- rında bir sed gibi yükseldi. Şimdi nerede idi? Ya çocuk ne olmuştu? e hayatı şiradi onlara bağlı kendisini niçin (o çağırmıştı? Şükür içinde âdeta bir kin ile ordu: — Beni neye çağırdın? — Bana bunu soracağına, beni arla: Yalnız kendi nefsini düşünür- sün, de. Seni İnel fakat sa- na hiç bir şi remiyorum, Sana bu kadar etli çektirdim, Neden bunları yüzüme vurmuyorsun? öyle şeyler söylemek aklım- dan bile geçmiyor! Fazıl genc kadının yüzünü ok- adı: Pi — Benim için dünyada kadın yalnız sensin Şüküfe, Seni daha evvel çağırmayışım uğradığım fe- lâkete yalnız esi tahammül etmek içindi. Fakat. yatım bir cehen; — Su US... . Bun! da e Da» ha gencsin, tekrar kendine bir has ie yan EA, hem bir de kızın âd insana yetişmez ki! Sen söyledin, işte, gencsin dedin. İnsan 5 bir şefkat, bir yu- va istemez mi? Fazıl ve söylerken, gene kadının ayaklarına kapanmıştı: ni anladım. Sen benim gün ŞE Sonra genc kadına sordu: — Ya sen — Ben, tıpkı e li eye zamanlardaki gibi; — Kabil mi? 0 < Gliizindi kimseyi sevmedin mi? Ah, ne bü- bir kabahat edir şimdi daha çok anlıyorum! —.Sus, mean e Burada çok kal Lik — Burası sana ağ. na mı — Evet. Çünkü benimle bera“ ber geleceğine emin olursam... nutmağa, her şeyi terketmeğe, kendime seninle, yalnız seninle yeni bir hayat kurmağa ihtiyacım var, Bunu anladığım gün burada artık işim kalmaz, İzmire tekrar dönerim. Şüküfe başını kaldırdı: eki! dedi. ss Fazıl İzmire gitmeden evvel — Ben sana yazınca hemen ko- şup geleceksin, değil mi? ölünce- ye kadar artık ayrılmıyacağız, de- mişti, gitmeden evvel Yuna- Si bazı işleri vardı. Onları tesviye için ufak bir seyahat ye- caktı, Uğradığı yerlerden ak için Fazılın en dostlarından Sabiti gördü. — Fazıldan bir haberiniz var mı? diye sordu. — Fazıl, Yalovada! O kadın ile ber. Delidir bu Fazıl! kendisine bir mektub yazdım. Ba- ri iyi geçinseler. LZ kavga, © göz yaşı, tehdid, ayr: yat kurma tasavvu en sonra tek- ni ha- rar barışmalar... Onda yeni hayat kurmak arzusu âdeta tiyatrolar. daki perde Vie benziyor. Başka türlü yapamaz ki. Ortada ; bir çocük olduktan sonra: i Şüküfe artık dinlemiyordu. Et şu keklimeleri duyuyordi Perde arası! Fazılın hayatında demek ufak bir ei ve eğlen- ce dakikası olm Şüküfe w. inin » çözüldüğünü > hissetti. Olduğu yere, baygın, yıkıldı. Hikâyeci

Bu sayıdan diğer sayfalar: